İLK AŞK
Son akşam yemeğinden beri Tolga ile sevgili olmuştuk. Aradan bir hafta geçmesine rağmen Tolga hiç yanımdan ayrılmıyordu. Ama ben hâlâ Tolga demeye alışamadım. Bazen Tolga abi falan diyebiliyorum ve bana tip tip bakıyor. Ama ne dememi bekliyordu ismi Tolga ve ben bayağıdır Tolga abi demeye alışkınım. Böyle bildiğin yapış yapış bir ilişki içindeyim. Normalde dışarıda böyle kişiler gördüğümde iğrenirdim. Ama insan yaşayınca anlıyormuş.
Sabah uyanıp, üzerimi değiştirdim. Ardından çantamı alıp aşağıya indim.
"Günaydın annem." Annemin yanaklarından öpüp masaya oturdum. Tolga ile sevgili olduğumdan beri annem ayrı bir mutluydu. Yüksek ihtimalle yabancıya gitmediğim için.
"Günaydın yavrum." Abim yine her zaman ki gibi dışarıda olduğu için babam gelince kahvaltıya başladık. Ben kahvaltı yapmayı sevmediğim için genel olarak az yiyorum ve her kahvaltı da olduğu gibi annemde buna laf sayıyordu.
"Neyse anneciğim sana doyum olmaz. Ben çıkıyorum. Önce biraz Erva ile takılır sonra okula geçeriz." Ayağa kalkıp kapıya doğru ilerledim.
"Tamam kızım. Dikkatli olun." Ayakkabılarımı dolaptan aldım. Kapıyı açtım ve karşımda elinde kocaman bir papatya buketiyle Tolga karşımda duruyordu.
"Günaydın papatyam." Buketin arkasından sırıttı. "Erva hastaymış. O yüzden sana eşlik etme işi bana düştü." Elindeki çiçek buketini aldım.
"Sende çok üzüldün tabi bu konuda."
"Sana eşlik etme konusunda mı? Asla."
"Yok ben Erva'nın hasta olmasını kastetmiştim."
"Haaa o konu. Üzüldüm tabi. Ama seni görmeye fırsatım oldu."
"Beni görmek istersen hemen yan evindeyim. Kapıyı tıklamanız yeterli. Neyse ben bu çiçekleri odama bırakıp hemen geliyorum." Hemen odama çıktım. Buketi masama bırakıp geri aşağıya indim. Ayakkabılarımı giyip evden çıktım.
"Evet nereye gidiyoruz? Bugün okulda sadece kurs var." Tolga'nın koluna girdim. Beraber yürümeye başladık.
"Kafeye gitmeye ne dersin ya da AVM'ye."
"AVM'ye okeyim." Tolga'nın arabasına bindik.
Yarım Saat Sonra
"Ben böyle trafiğin gelmişini geçmişini geleceğini*******. Pardon hayatım. Ama yani yarım saatte aynı ışıkta beklemesin." Kornaya bastı. "Aha yeşil ışık yanıyor. Hadi Allah nasip ederse geçeceğiz İnşallah." Şu laflara bak daha demin hiç gelmişine geçmişine geleceğine sövmüyormuş gibi şuan imana geldi.
Bir Buçuk Saat Sonra
Sonunda AVM'ye gelebilmiştik. Zaten bugün kurs günü olduğu için gitmemeye karar verdim. Annemlerde bunu sorun etmedi zaten. Anneme Tolga'nın yanındayım dedim ve o da bana Tolga'nın yanındaysan sorun yok. Beraber takılın dedi. Dünden razı zaten.
Şuan bir mağazadaydık. Ben kıyafet bakarken o da beni izliyordu. Elime kırmızı sıfır kollu bir straplez, altımda siyah şort etek aldım. Kabinlere doğru yürümeye başladım. Kıyafetleri giydikten sonra dışarıya çıktım. Tolga beni bekliyordu.
"Çok güzel olmuşsun bir tanem. Bunları hemen alalım. Sepete ekle."
Bunlardan sonra birkaç kıyafet daha aldım ve artık mağazadan çıkmıştık.
"Eeeee şimdi ne yapıyoruz?" Diye sordu Tolga bana dönerek.
"Oyun salonuna gidelim mi?" Bunu birheyecanla söylemiştim. Her AVM'ye geldiğimde oyun salonuna giderdim. Bu benim bir kuralımdı. Tolga'ya döndüğümde sırıtarak bana bakıyordu.
"Ne oldu yaaa. Bana niye öyle bakıyorsun?" Ve herşey saniyesinde gelişti. Ayaklarım bir anda yerden kesildi. Kollarım otomatikman Tolga'nın boynuna gitti. Beni kucağına almıştı.
"Benim daha güzel bir fikrim var."
"Neymiş acaba o fikrin çok merak ettim. Bari beni indir. İnsanlar bize bakıyor." Tolga bana baktı.
"Sen kızardın mı?"
"Yoooo kızarmadım." Benim inkâr edişimle daha çok sırıttı.
"Ya bırak benim kızarıp kızarmadığımı. İndir beni. Allah'ıma şükür ki yürüyebiliryorum."
"İyi sen Allah'a bol bol şükür etmeye devam et. Ama seni indirmeyeceğim. Arabaya kadar sabret." Dedikten bir kaç dakika sonra arabaya gelmiştik. Arabaya bindim ve ona döndüm.
"Eee şimdi nereye?" Arabayı çalıştırdı.
"İlk önce markete sonrada beğeneceğin bir yere."
♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡
Evet markete gelmiştik. Büyük bir msarketti zaten. Bir tanede markete arabası aldı. İçeriye girdik.
"Şimdi arabanın içine otur."
"Artık o yaşta değilim yalnız."
"Olabilir" dedi ve beni kucağına alıp arabaya oturttu.
"Yaaa ama--" diye söylenmeme fırsat vermeden.
"Eğlencene bak. İnsanları umursama. Çünkü onlar bir süre sonra seni unutacaklar. O yüzden onları önemseme. Anın tadını yaşa." Dedikleri aslında mantıklıydı. Beni reyonların arasında gezdiriyor, ne istesem hemen alıyordu. Alışveriş bittikten sonra arabaya bir tanede piknik sepeti koydu. Pikniğe mi gidecektik yani. Tamam bana uyar. Sevdiğim aktivitelerden biridir. Aldıklarımızı ödedikten sonra arabaya geçtik.
"Sen geç arabaya ben hemen geliyorum." Onayladığımı belli edercesini başımı salladım ve arabaya geçtim.
♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡
"Hadi artık daha gelmedik mi?" Tolga gözlerimi kapatmış beni bir yere götürüyordu.
"Az kaldıı." Biraz daha ilerledikçe sonra gözlerimi açtı.
"Ta daaa" Karşımda koskocaman bir papatya bahçesi vardı ve ortasında da bir tane çardak, çardağın üzerinde de marketten aldığımız piknik sepeti duruyordu.
"Beğendin mi?" Beraber çardağa doğru yürüdük.
"Beğendin mi, mi? Bayıldım." Ben oturdum ve Tolga'da sepettekileri boşaltmaya başladı.
"Papatyalara olan zaafını biliyorum güzelim. Ama biraz değişiklik mi yapsan hayatında? Her seferinde papatya nereye kadar?"
"Benim hayatım seninle sevgili olduğumda değişti zaten. Daha fazla değişikliğe gerek yok." Tolga yerine otururken bile hâlâ söyleniyordu.
"Hayır düzenli bir kızda değilsin ki. Nereden geliyor bu kontrol aşkı? Tek bana âşıksın sanıyordum."
"Hayırdır bir sıkıntısı mı var senin için?" Bir yandan konuşuyor, bir yandan da sandviçlerimizi yiyorduk.
"Yok aşkımda... Neyse boş ver bu konuyu. Şimdi durduk yere aramız bozulmasın."
"Yani küçük bir tartışmayla aramız bozulacaksa hiç devam etmeyelim biz." Gerçekten yani birde onun triplerini çekemem. Her ilişkide küçükte olsa tartışmalar olur ve buna katlanamayacaksa şimdi gitmesi için en doğru zamandı.
"Tamam hayatımın anlamı. Sen manzaranın tadını çıkar, atıştırmalıkları ye." Beraber sandviçlerimizi yedikten sonra atıştırmalıkları bitirdik. Tolga papatyalardan bana taç yaptı. Küçükken sırf ben seviyorum diye öğrenmişti taç yapmayı. Tolga bana her taş yaptığında abim o taçların hepsini teker teker kesiyordu. Cani. Birde üstüne yetmezmiş gibi Tolga'yı 3 tam tur koşturup ardından da dövüyordu. Tolga ile beraber biraz daha oturduktan sonra etrafı toplayıp eve doğru yol aldık.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
5.51k Okunma |
547 Oy |
0 Takip |
35 Bölümlü Kitap |