DEĞİŞİM
Alarmını sesiyle gözlerimi açtım. Bugün pazartesiydi. Okul vardı. Ama benim okulla ilgim yoktu. Tüm ilgim Pusat'taydı. Bakalım değişecekmiydi. Üzerimi değiştirdim ve çantamı alıp aşağıya indim.
"Ben çıkıyorum. " Ayakkabılarımı giydim ve evden çıktım. Erva'yı beklemeye başladım.
"Güno cano" Erva'nın bu mükemmel kısaltmaları varsa beni benden alıyor.
"Günaydın. Naber. Havadis var mı?" Koluma girdi. Okula yürümeye başladık.
"Abim Yasminle sevgili oldu." Bu belliydi zaten şaşırmadım yani.
"O zaman yeni yengemiz hayırlı olsun." Erva yüzünü buruşturdu.
"Aynen ikimizde çok seviyoruz. Ya kız çok itici. Abimin ondan hoşlandığına bile inanmıyorum. Sanki zorla sevgili olmuş gibi."
"Yani Erva onun kendi hayatı biz karışmayız."
"Kız senin niye yüzün bu kadar gülüyor. Pusatla bir gelişmemi oldu."
"Ervaa dün evinde parti verdi. Benden Özür diledi. Konuştuk. Değişeceğini söyledi veee..."
"Eeee çatlatma beni haydi söyle."
"Tamam söylüyorum. Beni öptü." Erva gözlerini açtı.
"Neeeeeeeee. Yanaktan."
"He aynen yanaktan. Mert seni ilk yanaktan mı öptü."
"Hayır. Ama biz farklıyız."
" Doğru bizde çok normal değiliz. "
"Yani o zaman ooooooo. Biraz hızlı çıktınız. Daha 1 ay geçti. Sevgili oldunuz mu??"
"Hayır olmadık. Çünkü ben onu affetmedim. Biraz koşsun peşimden bakalım. o kadar şey yaptı. Hemen affedemezdim onu."
"Kızım sen mal mısın? Hem seni öpmesini izin veriyorsun hemde diyorsun affetmedim. Neyse peki o ne dedi."
"Kendimi sana affettireceğim dedi."
"Ee iyi bari. Hemen vazgeçip gidede bilirdi yani. Bu da birşey. Sen şimdi birinin ilk aşkımı oldun." Erva bayağı eğleniyordu. Sanki film izliyordu..
" Evet birinin ilk aşkı oldum. Sende bayağı eğleniyorsun bakayım."
"Aynen kızım hergün karşıma saçma hikayeler çıkmıyor. Ama abiminkinden daha cazip geldi."
"İyi size beğendirebildiysek ne mutlu bize Erva hanım." Bu sırada okula gelmiştik. Pusat kapının önünde bekliyordu. Elinde bir demet papatyayla. Yanıma geldi.
"Günaydın Su Perisi. Bunlar senin için." Çiçekleri bana uzattı. Erva bana bakıp imalı imalı gülümsedi.
"Ben sizi yanlız birakıyım en iyisi." dedi ve Mert'in yanına koştu.
"Günaydın baş belası." Uzattığı çiçekleri aldım. Abimlerin bana taktığı lakaptan dolayı papatyalara karşı ayrı bir zafım vardı.
"Papatya sevdiğimi nereden öğrendin."
"Abin sana öyle sesleniyor. O zaman aklıma geldi. Eee teşekkür etmeyecek misin??"
" Haa. Teşekkür ederim." Yüzünde memnun bir sırıtma belirdi.
"Öyle kuru kuru teşekkür mü edilirmiş." İşaret parmağıyla yanağını gösterdi.
"Höst ula daha o kadar değil." Muzurca gülümsedi.
"Dün akşam hiç öyle demiyordun ama."
"O dün akşamdı. Daha seni affetmedim. Bakalım ne kadar dayanacaksın çapkın. Bence çok dayanamayacakssın gibime geldi."
"Sen öyle san. Gerektiğinde gayette inatçı olabiliyorum."
"Öyle mi... Görelim bakalım ne kadar inatçı olabiliyorsun. Abim faktörünü geçebilecekmisin." Beraber sınıfa doğru yürüyorduk.
"Yani bilemiyorum. Ama Alkan abimi beni seviyor. İnşallah geçebilirim."
" Göreceğiz." Sınıfa geçtik ve beraber sıramıza oturduk. Okuldan sonra annemlere kütüphaneye gideceğime dair mesaj attım. Ardında kütüphaneye geçtim. Boş bir masaya oturdum. Çantamdan kitaplarımı çıkarıp masaya koydum. Offf keşke kahve alsaydım yaa. Test kitaplarından birini açtım ve çözmeye başladım. Sonra canım sıkılırsa kitap okurdum. Bu aralar dersleri çok boşluyordum. Ama bu yıl gireceğim bir sınav vardı ve buna hazırlanmalıydım. Derslere ne kadar kendimi kaptırdım hiç bilmiyorum. Ama bir süre sonra karşımdaki sandalye çekildi ve biri oturdu.
"Merhaba Su Perisi." Klasik replik.
"Sen beni nasıl buldun."
"Erva'ya sordum. O da hemen söyledi. Hem bak sana kahve getirdim." Elinde ki bir tane kahveyi bana uzattı. Kahveyi aldım. İyiki getirmişti.
"Thank youuu." Beni güle güle izledi. Bende mutlu mutlu derslerime döndüm. Ders çalışırken izlenmeyi sevmezdim ya da kitap okurken. Ama şuan bu baş belası beni izliyordu.
"Oturup böyle beni mi izliyeceksin."
"Niye bir sakıncasımı var."
"Var dikkatimi dağıtıyorsun." Yüzündeki gülümseme büyüdü. Elini saçlarından geçirdi.
"Yakışıklılığımla değil mi."
"Hayır gerizekalı. Üzerime dikmişsin dikizliyon beni. Öyle dikkatimi dağıtıyorsun. Çek gözlerini üzerimden." Gülümsemesi soldu.
"Bir kerede beni terslemesen kafamıza taş yağacak."
"Evet yağacak. Bak biz böyle sürekli kavga ederiz. Bence bırak peşimi." Hadi bakalım. Tamam de.
"Hayır bırakmam. Ne oldu hemen bıktın mı benden."
"Aynen çok sıkıcısın. Neyse ben lavobaya gidiyorum." Masadan kalktım ve lavaboya yürürken masalardan birinde tanıdık bir yüz gördüm. Yunus. Bende bu çocukla her yerde karşılaşıyordum. En son konuşmamızdan beri daha hiç onu görmemiştim. Okulunu da değiştirmiişti. Yanına gidip gitmemekte terettütde kaldım. Aman boş ver yaa. Şimdi birşey söyler tadım kaçar. Hiç almayayım. Tekrardan lavaboya yürüdüm. Ardından işimi halledip çıktım. Ardından masaya tekrerdan geçtim. Bir kaç dakika sonra Yunus yanımıza geldi.
"Laraa. Merhaba. Bayağıdır görüşmüyoruz. Nasılsın." Bana sarıldı.
"İyiyim. Beni geç asıl sen nasılsın. Buldun mu birini."
"Vallahi kendimde inanmadım ama buldum birini adı Duygu. Bir gün tanıştırayım sizi." Onun adına sevinmiştim.
"Senin adına çok sevindim. Olur bende tanışmak çok isterim." O sırada Pusat hafif öksürdü. O zamana kadar onu unutmuştum. Bira zsinirli duruyordu.
"Eeee bizi tanıştırmayacakmısın." dedi Pusat.
"Yunus Pusat bizim yeni komşumuz bir de sınıfa yeni geldi. Pusat bu Yunus çok değerli ve kıymetli bir arkadaşım." El sıkıştılılar. Biraz Yunusla konuştuktan sonra kalktı masadan.
"Komşum." diye homurdanmaya başladı Pusat.
"Eee değil misin."
"O senin değerli kıymetli arkadaşın. Bense kıytırık bir komşu parçası."
"Ayyy ne dramatize ettin olayı."
"Bari arkadaşım deseydin." Çantama kitaplarımı koydum.
"Tamam bir dahakine öyle derim." Çantamı sırtıma takıp ayağa kalktım.
"Nereye?"
"Eve"
"Eşlik edeyim bende aynı yere giıdiyorum." Beraber eve yürüdük. O kendi evine geçti. Bende tam evime geçicektim ki;
"Laraaaa" diye biri bana seslendi. Arkama döndüğümde Tolga abiyi gördüm.
"Efendim Tolga abi." Yanıma geldi. Sen bu çocukla ne iş."
"Bana hesap mı soruyorsun." Sorumu umursamadan devam etti.
"Dün sizi öpüşürken gördüm. Bu adam seni mutlu edemez."
"Sen partide miydin."
"Evet Alkan davet etti."
"Şimdi istediğim kişiyi öpebilirim Tolga abi ve beni mutlu edip edemeyeceğini bilemezsin."
"Alkan'a söylememi istermisin." bu sefer ki tehtidinde paniklemedim.
"Söyleyebilirsin ama önce benim aşkımla ilgileneceğine kendi sevgilinle ilgilen." Yanından ayrıldım ve eve girdim.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
5.51k Okunma |
547 Oy |
0 Takip |
35 Bölümlü Kitap |