“Sana aşık olmak başıma gelen en güzel ikinci şeydi, birincisi seni bulmam.”
Mahkemeden bir gün önce;
Çarşıdaki kafede Duru ve Ayşe’yi beklerken, bugün Bintuğ’un göreve gideceği gün olduğu aklıma geldi. Ne zaman dönecekti, bilmiyorum. Dediği gibi bana dönemeyebilirdi. Sıkıntılı bir nefes aldım ve etrafıma bakındım. Kapının önündeki dört kişinin konuşarak içeriye girmesiyle, Duru hemen etrafına bakındı. Ona el kaldırıp yerimi belirttikten sonra hepsiyle selamlaşıp siparişlerimizi verdik.
Benim durumumu, Kardelen kahvesini yudumlarken anlattığında, Ayşe’nin avukatı Selim bey ve Derya hanım da aynı durumdan müzdariplerdi. Selim beyin “Bir kadın yüzbaşı varmış. O kadın yüzbaşı da her zaman yedekleri bulunurmuş. Ondan istersek verir mi ki?” demesiyle, gözlerimi bir yere sabitlemiştim. Duru’nun “Başka yolu yok mu? Evet, eksik olduğunu hepimiz biliyoruz fakat Ayşe’nin bulduğu zarftaki el yazısını incelesinler, olmaz mı?””
-Eğer, o adama ait olduğu ortaya çıkarsa yazılı ifadesine gerek kalmaz, değil mi?
Kardelen’in “Onu incelemeye aldım zaten. El yazısı o adamla uyuşuyor fakat konumuz o değil. Konumuz ifadelerin her zaman ilki esas alınır. Hangi kendini bilmez ifadeyi kaydetmez, onu anlamadım.”
Aklıma Tuğrul’un bilebileceğini düşünürken herkese fikrimi anlattım. Onlarda beni onayladıklarında, hemen Tuğrul’u aradım. Kısa bir özet geçtikten sonra bana o gün ifadede Kemal’in olduğunu söyledi. Gözlerimi istemsizce belerttiğimde, Duru ne söylediğini sordu. Telefonu kapattıktan sonra Kardelen’e döndüm.
-Başımız büyük belada. Karargâhta Kemal adında asker var. O, ifadeyi almış. Kesinlikle benim adım geçtiğinden onu bilerek kaydetmedi. Bana olan kininden kendisini de yakacak.
Kardelen’in “Kemal ile senin aranda ne oldu ki? Detaylarıyla anlat ki mahkeme gününde onu da tanık bölümüne çağırabileyim.” Ona detaylarıyla anlattıktan sonra defterine birkaç not ekledi ve diğer meslektaşları ile aynı fikirde buluştular. Yaklaşık bir buçuk saatlik konuşmanın ardından herkes izin isteyerek kalktı ve Duru ile baş başa kaldık.
Abisinin göreve gideceğini bildiğinden, o da kalkmayı istedi ve ben de ikiletmeden dediğini yaptım. Kafeden çıktığımızda, birbirimizle fikir alışverişi yapa yapa evin önüne gelmiştik. Direkt ikinci kata çıktığımızda, kapıyı açan olmamıştı. Bize söylemeden gittiği için kırılsam da bir yandan onun penceresinden bakıyordum.
Bana geçtiğimizde, ona kalmasını teklif ettim. O da zaten dünden razı olduğundan hemen kabul etti ve hastane ile ilgili konuşmaya başladı. Herkesin mahkemesinin sonuçlarına göre başlayıp başlamayacakları söz konusuydu. Umarım yakın arkadaşlarım bu davadan temiz ayrılırlardı.
“Yarın güzel bir kombin yapalım da onlara kim olduğumuzu gösterelim.” Gülerek dediği şeye göz devirip ben de güldüm ve onayladım. Aniden kalkıp odama gittiğinde, ne yapacağını merak ettim. Dolabımın karşısında durup karıştırmaya başladı. Kendisine siyah uzun triko elbiseyi, bana da onun koyu gri rengini seçip yatağa bıraktı.
-Bunlar, sana göre sade değil mi?
Kahkaha atıp “Elbiseyi tek başına bakarsan gözüne sade gelir. Onu tümüyle düşünmen gerekiyor. Yarın güzel bir makyaj yapar, şıkır şıkır takılarımızı takarız. İşte o zaman gör sen sadeliği.”
Mahkeme Günü;
Duru’nun dediği gibi hazırlanmış, bekleme alanında oturuyorduk. İstemsizce gerilirken, etrafıma bakınıp dikkatimi dağıtmaya çalıştım. Elinde kelepçeli mahkumların her önümden geçip gitmesiyle, gerim gerim gerilmiştim.
Kardelen, Selim ve Derya’yı gördüğümüzde, onları incelemeye başladım. Hepsi cübbelerinin içinde yıldız gibi parıldıyordu. Onlarla selamlaştıktan sonra Kardelen bana göz kırpmış, kulağıma rahatlamamı istemişti. Olayı anlamasam da aklıma dün ki Kemal’in konusu geldi ve onu onayladım.
Bizim saatimiz geldiğini, Kardelen’in içeriyi göstermesiyle anlamıştım. Hepimiz bize ayrılan yerlere yerleştik ve Hakimin gelmesini bekledik. Geldiğinde, mahkeme başlamış oldu. “Şimdi bombaları nasıl patlatıyorum, gör ve gururlan.” diyen Kardelen’e bakıp kaşlarımı çattım.
O, bütün ihtişamıyla ayağa kalkıp konuşmaya başladı. Önce evrakları aracı ile hakime teslim ettikten sonra hakimin sorduğu sorulara titizlikle cevapladı. Evrak eksikliğini de ele aldıklarında, Kardelen bana bakıp göz kırptı ve “Sayın hakim, evrak kaydı yapan asker burada. İsterseniz çağırayım da durumu anlatsın.” demesiyle, Hakimin onay vermesi bir oldu. Kapı açıldığında, Kemal ve Kamil’in gelmesiyle, Duru ile göz göze geldim.
Önce tanık bölümüne kendisi geçti ve bana baktı. Birbirimize kitlenmiş bakarken yemin için kendisine söz verildi. Yemin ettikten sonra Kardelen, izin alarak Kemal’in yanına gitti ve sorularını sormaya başladı.
“İfade kaydı yaparken yanınızda rütbeli kişiler var mı?”
Kemal’in “Bintuğ komutan vardı. Acil telefon geldiğinde çıkmak zorunda kaldı. Ben de sisteme girmiş gibi yapıp ifade odasından ayrıldım.”
Kardelen’in “O zaman onun dediklerini hatırlıyor olman gerekir. Sonuçta o odada yaklaşık üç saat kırk yedi dakika kalmışsınız. Çay ya da kahve içmediğinize göre sana ne anlattı?”
Yutkunduğunda, anladım ki çok da güzel şeyler dememişti. Beni öldürmek için plan yapıp başarısız olması, beni her gün takip etmesi gibi birçok bilgiyi anlatmıştı. Üçüncü soruyu çok merak ediyordum. Onun bu kadar kendisine güvenmesi ve bizim bu olaylardan aklanmamız bu soruya bağlıydı. Kardelen bana bakıp göz kırptı ve “Yüzbaşı Melek Karacı’da neden bu evrakın örijinali var? Bunu açıkla. Eğer açıklamazsan ben herkesin ortasında açıklar, sen de utancından yerin dibine girersin.”
İlk iki soru benim için önemli değildi fakat onun sorduğu üçüncü soru ile istemsizce ağzım aralanmıştı. O kadınla aralarında ne olmuştu da bu kadar kendini geriye çekmişti. Bütün salonu gözlemlerken o sessiz kalmayı tercih etmişti. O, güldüğünde açıklayacağını anladım ve merakla onu dinlemeye başladım.
“Sayın Hakim, Yüzbaşı Melek Karacı ile Kemal Kesici arasında duygusal bir ilişki vardır. Bu ilişkiyi açığa çıkartmamak için üçü de plan oluşturmuştur. Kemal Kesici, ilk açıklamasında ifadeyi kaydetmediğini söylüyor lakin sevgilisine orijinal evrakı verebiliyor. Kamil Yazıcı ise bu olayı örtmek için de Bintuğ Liva ile Melek Karacı’nın bir ilişkisi olduğunu ortaya atıyor. Unutmadan şu bilgiyi de ekleyeyim; Melek Karacı, Yüzbaşı Bintuğ Liva’nın şikayeti üstüne beş yıl sürgün edildi.”
O kadar şaşırmıştım ki, dilim damağım kurumuştu. Kemal ile Melek’in ilişkilerine mi yoğunlaşayım yoksa erkek arkadaşımın üstüne atılan iftiraya mı şaşırayım, anlam verememiştim.
Mahkemenin birinci ayağı bittiğinde, Kamil ikinci tanık olarak yemin edip tüm sorulara eksiksiz yanıt verdi. Onlar ile işimiz bittiğinde, beni izleyici bölümüne oturtup Duru’nun duruşması başladı. Avukatı da başarılı bir şekilde olayı üstlenip son olarak Ayşe’nin duruşması başladı. O da gereken soru- cevap ile olayı aydınlatmış, karar açıklanmak üzere bizi bekletmişlerdi. Kemal, Kamil ve Melisa’nın görevden ihracı, Başhekimin diplomasının elinden alınması ve bizim de göreve dönmemiz ile karar verilmişti.
Mahkeme sonlandıktan sonra o ikiliyle göz göze gelmemek adına direkt çıkışa yürüdüm ve gökyüzüne bakıp tebessüm ettim. Duru ve Ayşe’nin şaşkın nidalarını dinlerken ben de onlara katıldım. Avukatlarımıza teşekkür ettikten sonra yanlarından ayrıldık ve bunu kutlamak için güzel bir restorana geçtik.
Siparişleri verdikten sonra Ayşe’nin “Var ya Kardelen neymiş öyle? Kadının içinden canavar çıktı. Bunca kısıtlı zamanda nereden öğrenmiş ilişkileri de mahkemede tek tek patlatıverdi?” Duru’nun “Hepsi şimdi sıçana dönmüştür. O kadar keyifliyim ki anlatamam. Abimler hayırlısı ile görevden bir dönsün, evde şenlik yapacağım.”
Sessizce onların mutluluklarını dinlerken ben de istemsizce onu düşünüyordum. Keşke bugün desteklemek için burada olsaydı. Belki de ona sonuçları söylemişlerdir bilemem fakat tek bildiğim onun üzerinden dönen oyuna ne tepki vereceğiydi.
İç sesim; “Önce ikinizin arasındaki sorunları bir çözün daha sonra o olaylara girersiniz. Adam sana gönül koydu, sen hâlâ o kadının derdindesin.” O ve diğerleri artık benim umurum dışındalardı. Kendi kazdıkları kuyuya kendileri düşmüştü. Tek istediğim bir an önce Bintuğ’un görevden dönmesiydi.
Yemeklerimiz bittikten sonra hesabı ödeyip evlere dağılırken, telefonuma mesaj gelmesi üzerine Duru’yu yolun kenarında durdurup küçük, siyah askılı çantamdan telefonumu çıkarttım. Mesaj atan kişinin Bintuğ olduğunu gördüğümde, Duru’ya doğru telefonu salladım. O da merak etmiş olacak ki telefona doğru eğilip açmamı bekledi.
SMS’ten attığı mesajı okurken ister istemez tebessüm etmiştim. “Bugün mahkemenizin olduğunu biliyorum. Çok az vaktim var o yüzden kısa keseceğim. Nasıl bir sonuç olursa olsun ben hep arkanızdayım. Sonuçlar nihayetinde bana haber olarak gelecektir. Gönlünüzü ferah tutun, kendinize dikkat edin.” yazdığı mesaj çok inceydi. Onun bu davranışlarını seviyordum.
Ben de ona söylenmeden sonucu mesaj olarak attım ve cevabını merakla beklemeye başladım. Duru’nun “Abime önemli olayları anlatsana kız! Neden öğrenebileceği şeyi söyledin ki? Asıl bombaları yaz, interneti gitmeden. Çabuk!” beni kışkırtması sonucu bir paragraf dolusu açıklamayı yazıp yolladım ve olduğumuz yerden ayrılmayı başardık.
Eve geldiğimizde, sıra sıra duş alıp hemen bir şeyler atıştırdık. Duru’nun sıcak çikolata yapıp salona gelmesiyle, bulduğum diziyi başlatmam bir oldu. İkimiz de pür dikkat izlerken mesaj gelmişti. Hemen diziyi durdurup seslice mesajı okumaya başladım.
“Onların gizli saklı ilişkisine mi yanayım yoksa bizim o kadın yüzünden bir türlü düzelmeyen aramıza mı yanayım, bilemedim. Hepsine verilen karar, en doğru karar. Buna o kadar sevindim ki dağın ortasında halay çekmeye başlayacağım. Bizi rahatsız edecek bir Allah’ın kulu olmayacak. Keyfim yerine geldi. Umarım sen de rahatlamışsındır Mihre Kandemir.”
İkimizde yazdıklarına gülerken keyifle sıcak çikolatamızı yudumluyorduk. Adalette zaman aşımı yoktu. O yüzden mutluydum. Umarım bugünden sonra her şey daha güzel olur, mutluluğumuz aynen bu şekilde devam ederdi.
Merhaba, nasılsınız? Ben çok iyiyim. Siyah, Ölüm Sokağı ve bu kitabıma yeni bölümleri bıraktım. Aşk Şarabı’nı ancak yarın yazarım. Bu bölümü size emanet edip ben kaçıyorum. Birkaç gün bu üç kitaba yeni bölüm gelmeyecektir. Sizi seviyorum, oy ve yorumlarınızı bekliyorum. Hoşça kalın, esen kalın.🤍
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
17.65k Okunma |
4.44k Oy |
0 Takip |
54 Bölümlü Kitap |