"Bir şeylerin yoluna girmesi için, her şeyin raydan çıkması gerekir bazen."
(Ts ELİOT)
Bugün Şırnak’ta kar bekleniyordu. Kendisi yağmıyor lakin kokusu etrafa yayılmış, herkese hazırlık için zaman tanımıştı. Lojmanda otomatik açılan doğal gaz sayesinde üşümüyordum fakat su sorunu çıkmaya başlamıştı. Dışarıdaki boruların donmaya başlaması üzerine, hızlıca beş litrelik şişelere su doldurmuş, kilere koymuştum.
Bintuğ ile aramdaki garip ilişkiyi düzene sokmak için hep düşünüyordum. Kendimi o kadar dışarıya açmıştım ki kendi doğrularımı da artık fark etmeme durumuna gelmiştim. Buna bir daha izin vermeyecektim.
Mahkeme günü yaklaştıkça bana atanan avukat bugün akşam vakti benimle konuşmak istediğine dair bir mesaj atmış, ben de onun için ufak bir ev temizliği ve hazırlıkla onu seve seve davet etmiştim. Herkesin ayrı avukatı olması sebebiyle verilen ifade çokluğu ve iddialar üzerine yoğunlaşıp ona göre birlikte karar almamız gerekiyordu.
Bintuğ’a ve Aydemir’e ufak bir bilgilendirme mesajı attıktan sonra avukatın beni aramasıyla kendime çeki düzen verip onu içeriye davet ettim. Ufak bir tanışma ve sohbet sonrası ufaktan detayları konuşmaya başlamıştık. Avukat hanımın isminin Kardelen olduğunu öğrenmiş, ismiyle hitap etmeye başlamıştım.
-Kardelen hanım, benim bir sorum olacak. Bana açılan davadaki isimlerin, meslekleri sıradan bir meslek değil. Kardeşim ve erkek arkadaşım yüzbaşı ve eğer bu davayı kaybedersek onların da meslekten ihracı söz konusu olur. Bu olayı yaşarken ve en önemlisi de bu olayı çözmeye çalışırken hep onlar üstlendi. Sizce onların meslekleriyle ilgili bir sorun olur mu?
“Size gelmeden önce karargâha uğrayıp size ve yakın çevrenizdeki tüm ifade evraklarını teslim aldım. Hepsini incelemeye fırsatım olmadı ve ben de bu evrakları yanıma getirip sizinle birlikte istişare etmek istedim. Hem bu tanıklar sizin tanıdıklarınız olduğundan bana onlardan da bahsedebilirsiniz. Aleyhimize ya da leyimize olan her şey bu tanıkların ifadeleridir.”
Hepsini tek tek okuyup bana sorular sorarken, bir evrakın eksik olduğunu fark etmiştim. Teker teker kontrol ettiğimde, Melisa’nın nişanlısı rolünde olan adamın evrakı yoktu. Bunu Kardelen hanıma söylediğimde, çantasını açıp tekrar kontrol etti ve bulamadığını söyledi. Telefonunu çıkartıp bana “Karargâh eksik bir evrak olduğunda aramamı istemişti, ben de arayacağım.” dedi ve bana sessiz olmam için işaret verdi.
Onu dinlemeye başlarken, yüz ifadelerini okumaya çalışıyordum. Her şeyi tek tek sorguluyor, anlamadığı her şeyi kesin olarak bir daha soruyordu. Sert bir mizahı, sert bir karakteri olduğunu düşünüyordum. Konuşurken bile ciddi, her harfi sanki kendisi bulmuşçasına okuyup analizini yapıyordu.
Telefonu kapattıktan sonra hazırlanmamı rica edip beni kapının önünde beklerken, ben de onu bekletmemek adına hemen salaş kışlık eşofman takımımı giyinip evden ayrıldık. Karargâhın kapısının önüne geldiğimizde askere, Kardelen hanım kartını gösterdi ve içeriye girişimimizi sağladı.
Albayın odasını daha önceden girdiğimden, Kardelen’e beni takip etmesi için temasta bulundum ve yan yana yürümeye başladık. Kapının önüne geldiğimizde, Kardelen hemen kapıyı tıklatmış, sesin gelmesini beklemeden içeriye girmişti. Şaşırsam da sesimi çıkartmadım ve ben de girerek kapıyı arkamdan kapattım.
Albay’ın dikkatlice avukatı süzmesinden sonra, Kardelen de kartını cebinden çıkartıp masaya koydu ve incelenmesinden sonra sağ tarafındaki deri koltuğa oturdu. Çantasını da masanın üzerine koyduktan sonra açtı ve bütün teslim aldığı evrakları albaya verdi. Albay kaşlarını kaldırıp ne oluyor gibisinden bana baktığında, ona bir şey demeden Kardelen hanım konuşmaya başladı.
“Evraklarda eksik olduğunda, bana gelmemi istemiştiniz. Melisa’nın nişanlısı olacak sanığın ifadesi kayıtlarda yok. Dün sabah buraya geldiğimde, askerlerinizden birisi sistemde var olduğunu, albayımın yetkisi üzerine giriş yapacağını söyledi. Lütfen o ifade dokümanını bana verir misiniz?”
Albayın ne yaptığını anlayamamıştım. Onlardan beş dakikalığına izin isteyip hemen Bintuğ’un odasına geldim. Kapıyı çalmadan içeriye girdiğimde, Melek’in de içeride olduğunu gördüm. İkisinin yüzü direkt bana dönerken şu an için hiçbir bozuntu göstermeden Bintuğ’a acil bir mesele olduğunu, albayın yanına gelmesi gerektiğini söyledim.
Kaşlarını çatıp beni dikkatle dinlerken, Melek’in benim bu kadar ciddi olduğumu yeni yeni anlayıp hemen odadan çıkmış, ben de ona gerekenleri anlatmıştım. İkimizde tekrar albayın odasına döndüğümüzde, Bintuğ’un sinirli bakışları onu bulmuştu. Kardelen, onun geldiğini gördüğünde ayağa kalkıp selamını gösterdi ve ayaküstü tanışıp gerekenleri anlattı. Sisteme giriş yapılması için onay isterlerken ben de bu olanları sessizce ve şaşkınlıkla izliyordum.
Neden bilgileri paylaşmamakla ısrar ediyordu, anlamamıştım. Bintuğ’un seçkin ısrarları üzerine pes edip ayağa kalkmış ve odadan çıkmıştı. Hemen oturdu ve şifreyi de girerek bütün ifadelerin olduğu dosyalara girdi. İsim olarak bilmediğimden Melisa’nın ve Ayşe’nin ifadelerinden yola çıkarak ismini bulmuştu. Arama motoruna yazdığında, bana bakıp tebessüm etti. Bu tebessüm şu an bütün odayı dağıtacak derecede tehlikeliydi
Kardelen’e dönüp “Avukat hanım, adamın ifadesi burada kayıtlı değil. Daha doğrusu kaydetmemişler. Allah bilir ne dedi de kayıtlara geçirmediler? Şimdi ne yapacağız, onun ifadesi olmazsa davada ne gibi bir değişiklik olacak?”
O kadar merak ediyordum ki elim ayağı birbirine girmişti. Ya benim aleyhime sonuçlanırsa ve benim yüzümden çevremdeki insanların meslekleri de ellerinden alınırsa? Buna izin veremezdim. Kardelen’in “Dava günü onunda gelip şahit olarak sözlü beyan vermesi gerekiyor. Hadi geldi diyelim, burada verilen ifadeden daha farklı bir şey söylerse işte o zaman hepimiz yandık demektir. O yüzden daha önceki tarihlerin evraklarını Mihre hanımdan istedim.”
Biraz hava almam gerekiyordu. Onlardan özür dileyerek dışarıya çıktım ve koridordan hızlıca yürüyüp bahçeye çıktım. Banklardaki askerlerin konuştuklarını, yan taraftaki eğitim alanında olan askerlerin bağırış seslerini duyarken arkamdan gelen Aydemir’i duyamamıştım. Aydemir, betin benzimin attığını gördüğünde, omzumdan tutup soru yağmuruna tutmuştu.
Ona en ince detayına kadar anlattığımda, onun aklına bir kişinin olduğu gelmişti. Bana “Melek Karacı’da var mıdır ki? Her sanığın evrakları tek tek bütün yüzbaşılara ve diğer rütbeli kişilere dağıtılır. Kaybolması üzerine diğer arkadaşlarından kopyalar öyle yerine koyarsın.” Onu düşünmek istememiştim daha doğrusu ondan böyle bir şey talep etmek istemiyordum.
-Ondan bırak iyilik istemeyi, günahımı istese vermem. Bunu bir kenara yaz. Eğer sen ya da herhangi birisi ondan isterse ve ben öğrenirsem, mahkeme günü de orayı terk ederim.
Kardeşimin pes etmiş bakışlarından sonra bana artık içeriye geçmesi gerektiğini söylediğinde, ben de ona Bintuğ’un odasına girmek istediğimi söyledim. Önce düşünüp sonra onayladı ve beni Bintuğ’un odasına bırakıp vedalaştık. Onun masasına oturup biraz telefonumla vakit geçirdikten sonra Ayşe’yi arayı durumu bildirdim. O da bu durumda şaşkınlıkla karşılamış, kendi avukatına ileteceğini ve buluşmamız gerektiğini de eklemişti.
Dışarıda Kardelen ve Bintuğ’un sesini duyduğumda, adım seslerinin de buraya yöneldiğini duydum. Kulpun aşağıya indiğini gördüğümde, oturuşumu düzeltip sandalyeden kalktım. Beni fark ettiklerinde o, oturmam için işaret verdi. Olayın diğer yüzünü dinlemek için eve gitmek istediğimi belirttiğimde ise Bintuğ “Ben yarın göreve gideceğim için sabaha kadar burada kalıp rapor yazmam gerekiyor. Siz de gidecekseniz konuştuklarınızı bana mesaj olarak iletmeni istiyorum.”
Bunu duyduktan sonra isteğimden vaz geçip hep beraber odada oturup konuştuk ve ben Aydemir’in fikrini de ortaya söyledim. Kardelen, o kadınla da konuşmak istediğini belirtse de hemen onu reddedip kardeşime ne dediysem aynısını ona da söyledim. Olaylarımızı bilmediğinden beni ikna etmeye çalışsa da kesinlikle ret ettim ve konuşmanın sonucunda Ayşe ile de konuştuğumu söyledim.
Kardelen “Ayşe ve meslektaşım ile buluşmak bu dava için önemli olabilir. Bintuğ beyin de kız kardeşinin avukatı ile de iletişime geçip uygun bir yerde buluşma ayarlayacağım. O zaman da onların düşüncelerini de alır öyle karar veririz.”
Hepimiz onay verdikten sonra Bintuğ ile vedalaşıp yarın bana uğramasını istedim. O da söz veremedi ve Kardelen’den izin alıp bizi baş başa bıraktırdı. Bana sıkı sıkı sarıldıktan sonra “Seninle daha konuşmadım ama sinirliyim. Görev konusu çıkmasaydı da yanına gelip bu sinirimi seninle paylaşacaktım. Senin de başından aşkın işlerinden dolayı sineye çektim. Eğer görevden dönebilirsem o zaman kork benden.”
Dönebilirsem mi? Ne demek istediğini anlamamazlığa vurmayı seçip onu onayladım ve benim de onunla konuşmak istediğimi tatlı bir ses tonuyla söyledim. Sarılmamızdan sonra bana eşlik edip oradan ayrıldık ve Kardelen ile de çıkışta vedalaşıp eve geçtim. Eve geldikten sonra Duru’yu arayıp bugünü anlattım ve o da yarın için buluşmayı kabul etti. Birkaç saat daha konuştuktan sonra kapattık ve ben de duşa girip bugünün stresli vakitlerini suyun akışına bıraktım.
Mahkeme gününe kadar her şeyi halletmemiz gerekiyordu. Melisa ve onunla birlikte hareket eden her kimse onların gün yüzü görmemesini istiyordum. Umarım bu dava hepimiz için güzel sonuçlar verirdi. Umarım kimsenin işine benim yüzümden son verilmezdi.
Merhabalar, nasılsınız. Ben çok iyiyim. Hepinize bu bölümü emanet edip ben kaçıyorum. Etkinliğim için sizi panoya bekliyorum. Ölüm Sokağına da bakmanızı tavsiye ederim. Hepinize şimdiden iyi okumalar dilerim. Oy ve yorumlarınızı bekliyorum. Sizi seviyorum. 🤍🤍
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
17.65k Okunma |
4.44k Oy |
0 Takip |
54 Bölümlü Kitap |