

Yeni bölümden herkese selam.
Bakalım neler olacak.
Keyifli okumalar.
***
O da bir şey mi dayak yemek ile kalamdık bir de bıçaklandık" diyen Diyar abi üzerine gözlerim kocaman açıldı. "Ne!?" Diye çığlık attık bu defa.
Böyle bir şeyi normal bir şeymiş gibi anlatıyorlardı birde.
Birkaç adım atıp Şiyarın yanında durdum. "iyi misin?" Diye sordum endişeli bir şekilde. "İyiyim hatunum iyi, sıyırdı sadece bir şey yok" dedi hemen.
"Lan sen beni öldürecek misin? Yeter lan yeter ben her gün sana bir şey olacak korkusu ile yaşamak zorunda mıyım? Ben sana daha dikkatli ol dedikçe sen belaya bulaşıyorsun. Sen beni kalpten mi götüreceksin. İlla düşüremeyim mi lan ben bu çocukları" sinirden kafayı yemek üzereydim.
"Allah korusun Avzem öyle deme" dedi hemen o sırada Payiz abla da Diyar abi ile konuşuyordu pardon kavga ediyordu. "Dur artık Şiyar durul artık ben çok yoruldum. Sen iki dakika geç kalınca ben yüreğim ağzımda geziyorum. Şu haline bak ya ağzın burnun yer değiştirmiş" dedim sinir ile koluna bir tane vurarak.
"Ah" diye bağırıp kolunu tutu. "Ne oldu" dedim korku dolu bir şekilde. "Hem vuruyor hem korkuyor yarama vurdun" dedi Şiyar.
"Aç bakayım" dedim hemen. Kafasını olumsuz bir şekilde salladı. "Bakma miden bulanır hem pansumanlı zaten" dedi bu defa.
"İçeriye geçin de konuşalım nasıl oldu bu olay" dedi Ferzan abi. "Gir lan koluma" diyen Şiyar üzerine Diyar abi koluna girdi. Topalaya topalaya yürümeye başladı. "Sende ayağından mi bıçaklandın" diye sordu Ferzan abi.
"Evet" diye cevap verdi Diyar abi. "Beter ol Diyar" diyen Payiz abla sinir ile içeriye girip koltuklardan birine oturdu. Bende gidip yanına oturdum. Elimi hafiften belirgin olan karnımın üzerine koydum.
Diğerleri de gelip tek tek oturdular. Ya şu hallerine bak hem kızasım geliyordu hemde içim gidiyordu. Şu güzelim yüzü ne hale gelmişti Şiyar.
"Anlatın nasıl oldu" diye sordu Ferzan abi. Bu sorunun cevabını çok merak ediyordum.
"Biz hastaneden çıktık geliyoruz daha hastaneye yakınız bir araba gelip ters bir hareket yaptı az kalsın çarpacaktı bize" diyen Şiyarın lafını Diyar abi böldü.
"Bilerek gelip arabayı arabamıza sürtü. Daha sonra bir sağ bir sol yapıp bize çarpmaya çakştı" dedi sinir ile.
"Sonra yanımızda ilerlemeye başlayarak camdan el kol hareketi yapmaya başladı" dedi bu defa Şiyar.
"Maganda yani" dedi Ferzan abi. Şiyar ve Diyar abi aynı anda kafalarını olumlu bir şekilde salladı.
"Diyar sinirlendikçe sinirlerindi. Sakin ol Diyar iki serseri işte diyorum. Belli ki içmişler de. Bu gerizekalı kafasını camdan çıkardı adamlara bağırmaya başladı. Adam sağa çek diyip durdu bu da bana sağa çek diyor.
Diyar belaya bulaşmayalım iki serseri zaten diyorum" diyen Şiyarın sözünü tekrardan Diyar abi böldü. "Korktun lan sen hemen. İki serseri ama onlar yüzünden kaza yapacağız" dedi sinir ile.
"Ben durmam dedikçe bu duracaksın dedi. Ben durmayınca kapıyı açıp ya arabayı durdur yada atlayacağım dedi gerizekalı biliyorum yapar bende durdurudum arabayı" dedi Şiyar.
"Afferin sana Diyar" diye bağırdı Payiz abla.
"Biz indik arabadan. Sözde onlar da iki kişi ya dövüp eve geleceğiz. Ön koltukta indi iki kişi. Daha sonra arka kapı açıldı oradan da indi üç kişi. Hepsinin gözü dönmüş zaten.
Bir biz vurduk bir onlar bir biz biz onlar derken iki taraf da dayak yiyor en çok da biz. Baktım biri buna bıçak çekti. Adamı tutup çekeyim derken bıçak kolumu sıyırdı. Diyar da bunu görünce adamın üzerine atladı bu defa diğeri bıçak çekti. Diyar da arkası dönük görmüyor.
Üzerindeki adamı atıp bıçak çeken diğer adamı tutmaya çalışırken adam benden önce davranıp sapladı bıçağı buna Allah'tan son dakika üzerine atladım da sadece sıyırdı" dedi Şiyar.
Ne güzel normal bir şey anlatır gibi anlatıyorlardı. "Allahın sığırları beni neden aramadınız. Kendinizden utanın iki üç serseriden dayak yemişler" dedi Ferzan abi.
"Afferin Ferzan büyükleri olarak çok güzel akıl veriyorsun" diye kızdı ablam. Bedihi erkekleri gerçekten manyaktı. "Harbi niye aramadınız hemen gelirdim Ferzan abiyle" dedi bu defa Alaz.
"Alaz siz beni çıldırtacak mısınız ben bir gün sizin yü-" ben daha lafımı tamamlayamadan kapı çalmaya başladı. "Bittik biz Şiyar" diyen Diyar abi, Şiyara baktı.
"Hemde nasıl bittik" diyen Şiyar da Diyar abiye baktı. "Amcam ne ara duydu lan" diyen Ferzan abi ayağa kalktı. "Biz hastaneye pansuman gidince olaya polis falan dahil oldu" dedi Diyar abi.
Ferzan abi gidip kapıyı açıp geldi. Arkasından da Vedat baba ve Zozan anne geldi. "Bu ne hal" diyen Zozan anne hemen gelip Şiyarların yanında durdu.
"Lan oğlum siz beni öldürecek misiniz?" Diye bağırmaya başladı Vedat baba. "Siz ne zaman uslanacaksınız" dedi bu defa.
"Kocaman adamsınız okudunuz evlendiniz çocuklarınız olacak hala aklınız başınıza gelmdi" diye bağırdı bu defa. Payiz abla ile geriye yaslanıp kocalarımızın azarlanışını izlemeye başladık. İkisi de bunu hak etmişti.
"Bir de bıçaklanmışlar. Diyar o bıçak senin tam bacağına denk gelip sakat kalsaydın ne yapacaktın. Peki Şiyar ya o bıçak senin başka bir yerine denk gelseydi" dedi Vedat baba.
"Hani bu Diyar ölümden korkmuyor. Şiyar ya sen. Kaç kere ölümden döndün oğlum. Daha önce bıçaklanmadın mı sen? Ameliyat olamadın mı? Bu kız seninle evlendiği günden beri sana bir şey olacak korkusu yaşıyor.
Eşleriniz hamile sizin hamile. Bunlara stresten bir gün bir şey olacak diye korkuyorum ben" dedi bu defa Vedat baba. İkisi de başını önüne eğmiş tek kelime etmiyordu.
"Payiz, Avzem kalkın kızım benimle konağa geliyorsunuz. Siz ikiniz de bu gece burada başbaşa kalın da aklınızı başınıza alın. Karınız olmadan bir gün geçirin de neyin ne olduğunu anlayın" diyen Vedat baba üzerine ayağa kalktık.
"Ben üzerimi değiştirip geleyim Vedat baba" dedikten sonra yatak odasına gittim. Sanırım bu defa ikisi de bunu hak etmişti. Üzerimi değiştirdikten sonra salona geçtim.
"Baba söz veriyorum bir daha böyle olmayacak. Bırak bizde konağa gelelim bari" diyordu Şiyar. Onun bu haline içim gidiyordu ama şimdi Vedat babaya da karşı gelmek istemiyordum.
"Siz burada kalıyorsunuz sabah gelip alırsınız karılarınızı" diyen Vedat baba hepimizi alıp konağa gitti. Şiyar ve Diyar abi de tek başına bizde kaldı. Önce hep birlikte yemek yedik ama ben ve Payiz abla doğru dürüst bir şey yiyemedik.
En son telefonumu alıp Şiyar mesaj attım.
Gönderilen; ŞİYAR'IM
Dolapta yemek var ısıtıp yiyin.
Yazıp gönderdim. Çok geçmeden mesaj geldi.
Gönderen; ŞİYAR'IM
Tamam hatunum söz yiyeceğiz. Ama siz de yiyin.
Mesajı hemen yanımda oturan Payiz ablaya gösterdim. İkimizin içi de sonunda rahat ettiğinde yemek yedik. Yemekten sonra herkes odasına gitti.
Bu odaya en son beş yıl önce girmiştim. Şiyar ile bu odada çok anımız vardı. Biz bu konak ile birlikte bu odayı da terk etmiştik.
Yatağa geçip uyumaya çalıştım. Aklım Şiyarda kalmıştı. O halde çocuğu bırakıp buraya gelmiştim. Zor bela sonunda uyuya kaldım.
Gözlerimi açtığımda görüş anlamına direk olarak Şiyar girdi. Ani bir şekilde yakatan doğruldum.
"Şiyar sen ne zaman geldin" dedim hemen.
"Yarım saat oldu" dedi omuz silkerek. Onun gibi olduğum yerde oturdum. "Beni neden uyandırmadım" diye sordum. Yarım saatir burada oturmuş beni mi izliyordu.
"Kıyamadım" dedi. Bu adamın bu ince düşünceleri beni bitiriyordu. İçim eriyordu içim. "Acıyor mu?" Diye sordum elimi patlayan kaşının üzerine koyarak.
"Senin elin dediği ya acı falan kalmadı" dedi. Mavilerimi onun siyahlarına diktim. "Şiyar seni dün akşam o halde bırakıp gittim diye içim gitti. Tüm gece uyuyamdım. Sana çok kızdım ama koluna vurduğum için çok pişmanım" dedim hemen.
"Senin vurduğun yerde gül bitiyor hatun" diyince burukca gülümsedim. Şiyarın sevgisinin yanında benim sevgimin az kaldığını hissediyordum.
Elimi Şiyarın kolunun üzerine koydum. "Bakma sevgilim miden bulanır" dedi hemen kolunu kapatarak. "Bir şey olmaz" derken yarasını açtım.
"Şiyar bu ne? Siya neden kendine bunu yapıyorsun. Bak kolun ne hala gelmiş ben bakarken canım acıdı" dedim hemen. Gözlerim anıda dolmuştu.
"Doldurma o mavilerini güzel karım valla ağrımıyor. Hem sana söz veriyorum bir daha asla ama asla belaya bulaşmayacağım. Evden işe, işten eve" dedi.
"Şiyar ağa ne olursa olsun sözünü tutar" dedim gülümseyerek. "Evet" dedikten sonra beni tutup kendine doğru çekti ve sarıldı. "Dün sensiz uyuyamdım. Bir gece de seni çok özledim hatun" derken saçların arasını öptü.
"Bende seni çok özledim kocam" dedim bende ona sıkı sıkı sarılarak. "Senin kocam diyen dilerine kurban" dedikten sonra geriye doğru çekilip bana baktı.
"Hayde hazırlan yemek yiyip hastaneye gidelim bakalım bizim veletlerin cinsiyeti neymiş?" Diyince kaşlarımı çatarak Şiyara baktım.
"Bak bu iki oldu çocuklarıma velet diyip durma" dedim hemem. Gülerek "tamam tamam demem" dedi.
"Şiyar dün gece ben bir rüya gördüm" dedim bu defa. Anlat derecesine baktı. "Bir oğlumuz biz kızımız olmuş ama ikiz değiler. Oğlumuz büyük olan kızımız küçük olan" ben konuştukça Şiyar gerildi.
"İsimleri ne biliyor musun" dedim bu defa heyecan ile. "Ne" dedi Şiyar da en az benim kadar heyecanlı bir şekilde. "Oğlumuzun adı Alp kızımızın adı Alin. Şiyar eğer ikizlerimizin biri kız biri erkek olursa bu isimleri verelim mi? Rüyamda görünce bir değişik hissettim kendimi. Bu iki isim içimi çok ıssıtı" dedim bu defa.
"Koyalım hatunum isimler çok güzel sen yeter ki iste. Olur da ikisi kız olursa birinin adını Alin koyarız yada ikisi de erkek olursa birinin adını Alp koyarız" diyince kafam ile onu onayladım.
"E hayde kalk da gidip bakalım artık bunlar babasının prensesi mi yoksa aslan oğlu mu" diyince olduğum yerden kalktım. Bende çok merak ediyordum.
"Şiyar ağrın var mı?" Dedim tamamen ayağa kalkarak. "Yok hatunum ufacık bir sıyrık zaten" derken o da ayağa kalktı. "Ufacık diyorsun ama korkudan ölecektim kızdığıma bakma" dedim banyoya doğru yürümeye başlayarak.
"Allah korusun öyle deme" dedi arkamdan Şiyar. "Şiyar umarım bana kıyafet getirdin" dedim banyonun içine girerek. "Getirdim getirdim merak etme" dedi.
***
Şiyarın elini sıkı sıkı tuttum. Heyecandan kalbim ağzımda atıyordu. Sonunda çocuklarımın cinsiyetini öğrenecektim.
"Hazır mısınız?" Diye sordu Canan abla. Hazır miyim bende bilmiyordum. "Galiba hazırız" dedi Şiyar heyecan ile. "O zaman bakıyorum hemen" dedi Canan abla ekrana bakarak.
"İkizlerimizden biri kız" dedi. Allah'ım benim bir kızım mi olacak. "Ben kız babası mi oluyorum. Avzem kızım olacak prensesim olacak" diyen Şiyar ağlıyordu. Bende onun gibi ağlıyordum.
"Evet baklım diğeri de hanımefendi mi yoksa beyfendi mi?" Diyen Canan abla üzerine tekrardan ona baktım. "Küçük hanıma hayatı zindan edecek bir erkek ikiz" dedi Canan abla.
"Oğlum olacak Şiyar. Kızımı her an koruyacak senin gibi bir oğlum olacak" dedim. Hem kız annesi hem erkek annesi oluyordum bu hissin tarifi yoktu.
"Avzem sana çok teşekkür ederim bu hissleri bana yaşattığın için sana çok teşekkür ederim" dedi Şiyar. Olduğum yerde doğruldum karnımı silip ayağa kalktım.
"Şiyar" dedim hemen kollarımı ona dolyarak. "Annesi gibi prensesim olacak" dedi Şiyar bana sarılarak. "Babası gibi mükemmel bir oğlum olacak" dedim bende.
Canan ablanın verdiği birkaç tavsiyesinden ve Şiyarın pansumanını değiştirdikten hemen sonra hastaneden çıktık. Hastane bahçesine yetişir yetişemez Diyar abi aradı. Zoraki bir şekilde çocukların cinsiyetini öğrenip telefonu yüzümüze kapattı. Hiç sabrı yoktu.
Biz de arabaya bindip konağa döndük. Herkes evde cinsiyeti öğrenmekten için bizi bekliyordu. Konağa yetiştiğimizde heyecan ile salona girdik.
"Çabuk söyleyin çocuklar cinsiyeti ne?" Diye heyecan ile zordu Zozan anne. "Hayret Diyar nasıl ağzında tutup size söylemedi" dedi Şiyar. İkimiz de otururken.
"Bir prensesimiz ve bir prensimiz olacak" dedim hemen. Yine gözlerim doldu. "Hayırlı olsun çocuklar Rabbim sağlık ile kucağınıza almayı nasip etsin" dedi Mirşat dede.
"Selvi abla pastayı getir" diye bağırdı Diyar abi. "Ne pastası Diyar?" Diye sordu Payiz abla. "Yeğenlerime pasta yaptırdım" diye cevap verdi Diyar abi.
"Ne ara yaptırdın" diye sordu ablam. "Ben sizden önce cinayet öğrenip hemen pasta yaptırdım" dedi Diyar abi. O sırada elinde pasta ile Selvi abla geldi.

"Diyar abi bu çok güzel" dedim pastaya hayran hayran bakarak. "Ay çabuk kesin bu pastayı hemen yemem lazım" dedi Payiz abla. Kafam ile onu onayladım. "Bence de benim de yemem lazım" dedim.
"Selvi hemen kes getir gelinlerime pasta" diyen Vedat baba üzerine Selvi abla pastayı alıp gitti.
"İsim düşündünüz mü?" Diye sordu Ferzan enişte. "Bence Baran ve yağmur koyun" dedi Diyar abi.
"Kürtçe isim koyun" dedi bu defa Mirşat dede. "Yok dede kürtçe koymasınlar. Biraz modern isimler koysunlar" dedi Diyar abi.
"Aslını mı inkar ediyorsun kürtçenin nesi var" diye hemen kızdı Mirşat dede. "Yok dede neden inkar edeyim bizim isimler çok güzel çok seviyorum ama yeni nesil isimler biraz değişik oluyor" dedi Diyar abi.
"Diyar ben senden deniz kum bekliyorum" diyen Ferzan abi gülmeye başladı. "Abartma Ferzan abi o kadar da değil" dedi hemen Diyar abi.
"Oğlum bir fırsat verin de çocuklar isimleri söylesin" diyen Vedat baba üzerine herkes susup bize baktı. "Avzem rüyasında görmüş biz de çok beğendik Alin ve Alp koyacağız" dedi Şiyar.
"Ay evet isimler çok güzel" dedi hemen ablam.
Elimi karnımın üzerine koydum. Sağlıklı gelin çocuklarım. "Sizin çocukların cinsiyeti ne zaman belli olur Payiz?" Diye sordu Vedat baba.
"Bir ay sonra belki daha geç" diye cevap verdi Payiz abla. "Cinsiyet belli zaten kızlarım olacak" diye araya girdi hemen Diyar abi.
"Nerden biliyorsun kızların olacak. Belki biri erkek olacak yada ikisi erkek" dedi bu defa ablam. Diyar abi geriye doğru yaslandı.
"Eminim emin kızlarım olacak ikisi kız olmasa da biri kız olacak" dedi Diyar abi.
"Sen yine de bu kadar emin konuşma Diyar sonra üzülürsün" dedi Zozan anne. Diyar abi o kadar çok kızı olsun istiyordu ki kız olacaklarına çok emindi.
"Üzülmem annem üzülmem Allah'ın izniyle iki tane prensesim olacak" dedi Diyar abi. İçimden amin diye geçirdim.
"Sağlıklı olsun da cinsiyet önemli değil" dedi bu defa Vedat baba. Kafam ile onu onayladım.
***
Aynanın karşısına kendime baktım. Bugün gidip o küçük kızın sözde düğününü bozacaktık. Küçücük bir kızı zorla evlendirmek neymiş herkes görecekti.
"Biz hep böyle uyumlu mu giyinsek çok havalı olduk" dedim arkamdaki Şiyara doğru dönerek. "Bence de çok güzel olduk" dedi oda.
"E hayde gidip düğün basalım" dedim el çantamı alarak.
"Avzem ya kızı alamazsak sonuçta onların kızı" dedi Şiyar. Dönüp ona baktım. "O daha çocuk bize vermezler ama çocuk esirgeme kurumu onu alır. Ekipçe gideceğiz biz. O kız alınmadan bu eve dönülmeycek" dedim. Şiyar da kafası ile beni onayaldı.
Bukete mesaj attım o ve Alaz da aşağıya indi. Hep birlikte yola çıktık. Polis ve çocuk esirgeme kurumu ekibiyle düğün alanına gittik. Biz gittiğimizde düğün çoktan başlamıştı.
İnsanlar polisi görünce telaş ile sağa sola doğru koşmaya başladı. Yaşlı iki adam hemen gelip polislerin yanında durdu. Polisler olanları anlatınca da inkar etmeye başladılar.
"Kızın kimliğini verin o zaman" diye araya girdim hemen. "Siz karışmayın kadın kısmı her şeye burnunu sokmaz" dedi yaşlı adamlardan biri.
"Ne diyorsun lan sen ne demek her şeye karışmaz senin karşında Avukat var" diye çıkıştı Şiyar. O sırada orta yaşlı bir adam geldi.
"Sizin gibi gavatlar yüzünde kadınlar böyle başımıza çıktı" dedi. Adam lafını tamamlar tamamlamaz tam da Şiyardan beklenen bir hareket geldi. Adama yumruk atıp yere serdi.
"Asıl sizin gibi cahiller yüzünden kadınlar hor görülüyor" dedi. Herkes onları ayırmaya çalışırken Buket ile köşede durmuş onlara bakıyordum. "Kızım bir şey yapsana adam öldü" dedi Buket.
"Hak etti" dedim hemen. Ama artık müdahale etmem gerekiyordu. "Şiyar ağa sözünden dönmez' dedim Şiyara doğru. Durup bana baktı ve ayağa kalktı. Adam hala bağırmaya devam ediyordu.
"Konumuz şuan kız" diye araya girdi Buket. "Kızı verin biz gidelim" dedim bende.
"Ne diye kızımızı size verelim" dedi yaşlı adamlardan biri.
"Yaptığınız yasal olarak suç. Bir çocuğu evlendiremezsiniz. Biz kızınızı almak zorundayız" dedi çocuk esirgeme kurumundan olan bir kadın.
"Çocuk bizim istediğimizi yaparız" dedi bir diğer yaşlı adam. O sırada gözüm bir noktaya takıldı. "Kızı kaçırıyorlar" diye bağırdım. Alaz ve birkaç polis o yöne doğru koşmaya başladı. Biz de arkasından gittik.
Alaz kızı tuttuğu gibi arkasına çekti. "Bırak karımı" diye bağırdı kızı kaçırmaya çalışan adam. "Ne karısı lan o daha çocuk" diye çıkıştı adam.
"Sen kim oluyorsun" diye kükredi adeta adam. Hem suç işliyor hemde bağırıyor. "Başkomiser Alaz Mervani. Başka sorun yoksa karım dediğin küçücük çocuğu alıp gidiyorum" diyen Alaz kız ile birlikte yürümeye başladı.
"Kadını da alın" diyen Alaz üzerine başka biri de kadını aldı. "Buradaki herkesi alın" diyen başka bir polis üzerine polisler önlerine gelen herkesi almaya başladı. Zaten aile dışında herkes korkup kaçmıştı.
Bir anda "Alaz" diye bağırdı Buket. Buketin bağırışından hemen sonra da bir el ateş sesi duyuldu. Kalbim deli gibi çarpmaya başladı. "Alaz" dedim..
***
Bölüm sonu.
Bölümü uzun tutmaya çalıştım.
İkizlerimizin biri kız biri erek.
İkizlerin isimlerini beğendiniz mi?¿
Düğün basma sahnesi pek içime sinmedi ama yine de güzel oldu.
Hemen yorumlarınız alayım.
Diğer bölümde neler olacak acaba
(Alaza ne olacak)??
Azıcık ucunden finale yaklaşıyoruz.
Biraz zaman atlaması olacak.
Diğer bölümde görüşmek üzere.
Takipte kalın.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 51.41k Okunma |
3.63k Oy |
0 Takip |
54 Bölümlü Kitap |