
Yeni bölümden herkese selam.
Keyifli okumalar.
***
Sanki Şiyar göre bilecekmiş gibi gözlerimi kocaman açtım. "Neredesin" dedim şaşkın şaşkın. "Aşağıdayım" dedi Rahat bir şekilde. "Şiyar senin aşağıda ne işin var" dedim hemen. Bir yandan da camdan dışarıya bakıyordum ama görünürde yoktu.
"Seni görmeye geldim kızım. Ne işim var acaba aşağıda" dedi Şiyar. O görmese de göz devirdim. "Neredesin ben göremiyorum" dedim. Görünürde yoktu. "Arka balkona çık oradayım" dedi.
Telfonu kapatıp odadan çıktım. Etrafta kimse yoktu. Yavaş yavaş arka odaya gittim. Bu odada ablamlar kalıyordu. Ama odada kimse yoktu. Hemen gidip balkona çıktım. Kapıyıda arkamdan kapattım.
Şiyar elinde kocaman bir papatya buketi ile bana bakiyordu. Melek ablalarin evi birinci kat olduğu için onu rahatlıkla göre biliyordum.
"Şiyar" dedim hafifçe eğilerek. "Kızın seni çok özledim. Varya hepsine bunun hesabını soracağım" dedi. İsteme günden beri birbirmizi görmemiştik. Normade olsa onları aşıp görüşürdükte Vedat baba ve Zozan anneyi de kendilerine uydurdukları için önümüzde büyük bir engel vardı.
"Bende seni çok özledim" dedim hesrer doku bir sesle. Elindeki buketi bana doğru uzattı. "Benim papatyama papatya aldım" dedi. Bende biraz daha eğilip papatya buketini aldım.
"Şiyar bunlar çok güzel" dedim koklayarak. "Benim papatyam kadar güzel olmasalar da eh işte onlar da idare eder" dedi. Kocaman gülümsedim. "Teşekkür edip" dedikten sonra parmak ucumu öpüp ona doğru üfeldim.
"Kızım yapma şöyle şeyler işte" diyen Şiyar üzerine güldüm. "Şiyar" ben daha lafımı tamamlamadan Şiyarın kafasından aşağıya su döküldü. Şok olmuş bir şekilde baktım.
"Ben size görüşmeyeceksiniz demedim mi" diyen Ferzan abi camda elinde koca bir kova ile bize bakıyordu. "Ferzan abi ben senin kuzeninim ya kuzenim. İnsan düşmanına böyle yapmaz" dedi Şiyar bıkkın bir sesle.
"Şiyar iyi misin" dedim hemen. Bunlar artık abartmayalım başlamıştı ama. "İyiyim hatunum iyiyim" dedi Şiyar. "Gir kız içeriye. Sende git Şiyar yoksa bir kova daha su geliyor" dedi Ferzan abi.
"Şiyar sen git ben bunlara yapacağını biliyorum. Git sıcak duş al hemen hasta olursun" dedim. Şiyarın gitmesi ile bende içeriye gitim. Önce kendi kaldığım odaya gidip papatya buketini bırakıp salona döndüm.
"Ben siye ne diyem şimdi Ferzan abi" dedim sinir ile. "Eyvallah eyvallah Avzem şive yaptı" dedi ablam. Dönüp ona baktım. "Hele sen hiç konuşma abla" dedim.
"Şive yapınca ne oluyor ki" dedi Faruk abi. "Kıyamet kopuyor" dedi Agit. "Yaw çocuğmusan sen Ferzan abi. Su dökmek ne ya su dökmek ne! Yakıştı mı siye bu" Diye bağırdım.
"Bu çocuk siye ne yaptı da bu intikam. Neyin intikamı" dedim. Sinirlerime artık hakim olamıyordum. "Sakin ol Avzem şaka yaptim sadece" dedi Ferzan enişte. "Yaw gözünü sevdiğim böyle şaka mı olur de hele bana" dedim.
"Tövbe valla bir daha yaparsam" dedi ellerini havaya kaldırarak. "Hele bir dene hele bir dene" dedim tehditkar bir sesle. "Hepinizi öldüreceğim yemin olsun," dedim odama doğru yürüyerek.
"Bismillahirrahmanirrahim ne çıktı bu kızın içinden" dedi Canan abla. "Nedir bu sizden çektiğimiz" dedim kapıyı çarparak. "Allah'tan Şiyar gibi kırmıyor" dediğini duydum son olarak Ferzan abinin.
ŞİYAR BEDİHİ
Kapıyı açan Diyar şaşkın şaşkın bana baktı. "Bu ne hal Şiyar" dedi. İçeriye girereken "sus Diyar" dedim sinirle. Baştan aşağıya ıslak bir haldeydim. Bu kadarı da fazlaydı. Görende kötü bir şey yapıyoruz sanardı. Ulan evliyiz biz zaten evli.
Yıllar önce kendime verdiğim sözün beni bu hale getireceğini düşünmemiştim. "Ne oldu söylensene" diye diretti Diyar. "Ne oldu anlatayım" dedim hemen.
"Diyar ne diye bastın sen şimdi çocuğun damarına" dedi babam. "Otur izle şimdi" dedi annem. Mutfağa gidip elime bir sandalye alıp döndüm.
"Ne mi oldu" dedim sandalyeyi yere vurarak. "Avzemi görmeye gittim" dedim yerdeki sandalyeyi alıp tekrardan yere vurdum. "Ama hain kuzenim başımdan aşağı buz gibi su döktü" dedikten sonda kırılmayan sinir bozucu sandalyeyi tekrardan alıp yere fırlattım.
"Yeter lan yeter" diyerek odaya gittim. Kapıyı sert bir şekilde çarptım. "Şakanın da bir dozu var dozu" derken ayağımı Avzemin makyaj masasına vurdum. Masadaki her şey düşüp kırıldı.
"Yettiniz siz yeter" derken yere düşen parfüm şişesini alıp makyaj masasındaki aynaya fırlattım. Ayna paramparça olurken banyoya gidip duş aldım.
KINA GECESİ
Biz kuaföre gelmiş hazırlanmaya başlamıştık. Ablamlar kafe tarzi küçük bir yerde kızlar arası kına gecesi düzenlemişti.
Kızlar çok olmadığı için evde yapmak istemiştim ama kabul etmemişlerdi. Okuldan birkaç arkadaşım çağırmıştım. Melek abla da buradaki arkadaşlarını çağırmıştı. Böylece biraz kalabalık olmuştuk.
"Ya ben sizi dinleyip niye bu kına elbisesini aldım ki bu çok abartılı" dedim isyankar bir şekilde. "Ay yeter Avzem gına geldi valla. Her sehysade sade öldüm artık" dedi ablam bıkkın bir sesle.
"Ablan haklı Avzem gelinliğide sade seçtin zaten. Kockoca Bedihi Aşiretinin gelinisin herkesi şok edecek bir düğün yapacaksın gelinlik sade" dedi Zerya abla. Onları duymazlıktan geledek kabine girdim. Elbisemi giyip çıktım.
Saatler sonda hazır olduğumda aynanın karşısına geçip kendime baktım. Kırmızılar içinde çok güzel olmuştum.
"Oy oy bu ne güzellik. MaşAllah Süphan Allah nazar değecek şimdi" diyen Zozan anne hemen üzerime dua okumaya başladı. Herkes çok güzel olduğuma dair bir sürü yorum yaptı.
Sonunda kuaförden çıkıp kınanın yapılacağı yere doğru yol aldık. Bu sırada Şiyarla mesajlaşıyordum.
Gönderen ŞİYAR'IM
Çıktınız mi yola hatunum.
Gönderilen ŞİYAR'IM
Evet hayatım.
Gönderen ŞİYAR'IM
Bir fotoğraf atsana ;)
Gönderilen ŞİYAR'IM
Gel kendin gör diyeceğim de gelmiyorsun değil mi¿?
Gönderen ŞİYAR'IM
Gıcıklık olsun diye yapıyorsun değil mi?
Gönderilen ŞİYAR'IM
Galiba :)
Gönderen ŞİYAR'IM
Fotoğraf atamazsan oraya gelirim hemen şimdi. Yaladım biliyorsun ;)
Gönderilen ŞİYAR'IM
Fotoğraf
Gönderen ŞİYAR'IM
Sen gerçek misin? Kızım bu ne güzellik. Sen gerçek olamazsın bu güzellik gerçek olamaz.
Gönderilen ŞİYAR'IM
Bu ne biçim iltifat.
Gönderen ŞİYAR'IM
Bu güzelliğin karşında kelimeler kifayetsiz kaliyor hatunum kusura bakma
Gönderilen ŞİYAR'IM
Teşekkür ederim:)
Benim yetişmem gereken kınam var görüşürüz.
Gönderen hayat
Bence de hemen görüşmeliyiz.
Son mesajına gülerek baktım. Telefonu kapattım. Sonunda kına alanına gelmiştik. Biz içeriğe giriş yapmadan hemen önce giriş müziği çalmaya başladı. Kaç gündür ablamlarla provasını yaptığımız gibi girdik salona.
Ablamın kınası kadar kalabalık olmasa da benim kınam da kalabalıktı. Şanlıurfada yapsaydım belki benimki de çok kalabalık olurdu.
Ben yerime geçip otururken herkes oynuyordu. Bu kalabalığın içinde gözüm annemi aradı. Burada olmadığını biliyordum ama yine de istem dışı gözüm onu aradı.
Bir genç kızın bu günde annesinin yanında olmaması kadar kötü bir şey yoktu. Annen vardı ama yoktu. Belki yokluğu varlığında daha iyiydi.
Kafamda düşüncelerden hemen sıyrıldım. Bu güzel günümde kendimi kötü hissedecek hiç bir şey düşünmeyecektim. "Avzem hayde kalk oynayalım" diyen Payiz abla üzerine bende kalkıp kızlarla birlikte oynamaya başladım.
Ben ortada oynarken tüm kızlar da etrafımda çember olmuş oynuyordu. Hayatım da hiç bu kadar oynamamıştım galiba.
Şarkının değişmesi ile kızların hepsi çığlık atmaya başladı. Kına gecesi, kına gecesi olmaktan çıkmış daha çok partiye benzemişti. Herkes hep bir ağızdan şarkıya eşlik ediyordu.
"Söyle nasıl sevdiğimi şöyle" şarkının durduğu kısımda yine kızların bağırışı. "Müptela oldum aşka seninle
Kayboldum gözlerinde
Uçurumsun sen bu bedende" daha sonra tekrardan şarkı değişti.
"Kimler kimler yuva kuruyor" dedikten sonra herkes durdu. "Ben niye kuramıyorum" diye bağırdı Buket. Bunun üzerine herkes kahkha atti.
"Tama artık yeter kına sürülecek Avzem hayde giriş kısmına" diyen Sinem şarkıyı durduru. Bende bizimkilerin tutmuş olduğu organizasyon ekibiyle giriş kısmına gittim.
Aynur'un Keçe kurdan şarkısı çalmaya başladı. Salonun ışıkları kapadı. Organizasyon ekibi önümde elindeki koca yepazelerle dururken bizimkiler de armada telefon ışığını yaktılar.
Kızlar önden yürürken bende arkadan oynayarak geldim. Bizimkiler de arkamda geliyordu. Salonun ortasına geldiğimizde ben ortada durup oynarken herkes etrafımda çember oluşturdu.
Şarkının bitmesi ile bizde durduk. "Avzem sen otur şuraya. Sizde açın bir şarkı gelinimiz çok güldü biraz ağlaması gerekiyor" dedi Zerya abla. Benim olduğum kısma oturmam için sandalye getirdiler.
Ben oturmaya hazırlanırken birden salonun ışıkları tekrardan kapandı. "Elektirik mi gitti" diye sordu Zozan anne. Böyle güzel bir anda elektirik gittiyse çok üzülürdüm.
Bir anda müzik çalmaya başladı. İçeriyi meşaleler aydınlatmaya başladı. Hepimizin yönü kapıya döndü. Önde Şiyar arkasında da meşale tutan erkekler vardı.
SİYAR BEDİHİ
Sağımda döndüm Babam ve Faruk'un babası tavla oynuyordu. Soluma baktım Ferzan abi ve Diyar plesteyşin oynuyordu. Önüme döndüm Ronahi enişte bana bakıyordu.
"Oğlum oynanasana" dedi bana. Bizde onunla satranç oynuyorduk. Hemen yanımızda oturan Faruk ve Burakda bizim oynun bitmesini bekliyordu.
"Yeter ben sıkıldım" dedim geriye doğru yaslanarak. "Bende sıkıldım yürüyün bizde partiliyelim. Kızlar eğleniyor biz ne haldeyiz" dedi Burak bıkkın bir sesle.
"Kalkın hepiniz Siyah gömlek giyin çabuk" dedim ayağa kalkarak. "Siyah gömlek ne alaka oğlum. Siyah giyemeyince almıyorlar mi?" Dedi Faruk.
"Siz dediğimi yapın. Baba hayde sen ve Zahir amca da" dedim odama giderek. Siyah gömlek siyah bir pantolon giydim. Saçlarımı yapıp parfüm sıktım.
Telefonumu elime alıp Keremi aradım. "Kerem her şey hazır mı" diye sordum. "Hazır abi sen gel de ben gelim" dedi Kerem.
"Çok sağol Kerem bu iyiliğini unutmayacağım. Sen gel bizde çıkıyoruz" dedim. Kerem bana çok yardımcı olmuştu. "Karşılıklı abi sözünü unutma" dedi şakaya karışık bir şekilde.
"Hiç unutur muyum koçum" dedikten sonra telefonu kapatıp salona döndüm. "Nereye gidiyoruz" diye Soru Ferzan abi. Hepzi hazırlanmışti. "Kız kınasını basmaya" dedim.
"İşte gerçek eğlence" dedi Diyar. Diyara da eğlence çıksın yeter. "İçerideki köstebeğin kim" diye sordu Faruk. "Sinem tabiki de" dedim. Keremle bir olmuş bana yardım etmişlerdi.
"Hayde çıkalım Kerem bizi bekliyor" dememle beraber birlikte evden çıktık. Arabalara binip kınanın yapıldığı salona gittim.
Kerem önceden ayarlamış olduğu meşaleleri bizimkilere verdi. Daha sonra Sineme geldiğimizi haber etti. Ben önde bizimkiler arkada olmak üzere durduk. Salonun ışığının kapanmasıyla salonun girişinde durduk. Şarkının başlamasıyla meşaleleri yaktık.
Ben çalan şarkıya eşlik ederek önden yürürken bizimkiler de arkamdan geliyordu.
AVZEM BEDİHİ
Şiyar şarkıyı söyleyerek bana doğru yürümeye başladı. "Güzeller içinde bir seni seçtim. Kalbimi sana ben sana verdim" şaşkın şaşkın ona baktım. Bu baskını hiç beklemiyordum.
Galiba hiç kimse beklemiyordu. Şiyar bana doğru gelirken kocaman gülümsedim. Şiyar gelip tam yanımda dururken yine herkes etrafımızda çember oluşturdu. Bu defa ellerinde meşale olduğu için daha güzel bir görüntü olmuştu.
"Güzeller içinde bir seni seçtim. Kalbimi sana ben sana verdim" dedi gözlerimin içine bakarak. "Bu güzelliği görmeden bu günü bitiremezdim" dedi.
"Çok güzellsin hatunum. Bakmaya bile kıyamıyorum" dedi bu defada. Bu adamın üzerimde bıraktığı etkiyi anlatamazdım. "Sende çok yakışıklısın. Uçan kuştan bile kıskanacağım bir yakışıklılık" dedim bende.
"Evet geçenler artık kına sürmeye geçiyoruz" dedi Zozan anne. Ben yerime otururken Şiyara da bir sandalye getirdiler o da hanıma oturdu. Ablam gelip başımı kırmızı bir örtüyle kapattı. Şiyarın da omuzuna yeşil bir örtü atıldı.
Candan Erçetinin Annem şarkısı çalmaya başlayınca kanım dondu. Açılan bu şarkı benim yaramı deşmek ister gibiydi. Daha şarkının ilk nakaratında benim göz yaşlarım akmaya başladı.
Benimle birlikte hemen ağlamaya başlayan bir diğer isim ise Ferzan abiydi. Birimizin annesi yoktu diye ağlıyordu. Birimiz ise annesi vardı ama yoktu..
"Kim bu şarkıyı açtı hemen kapatın" diyen Şiyar sinirle ayağa kalktı. "Kına şarkısı seçmemiştiniz biz kafamıza göre açtık" dedi organizasyon ekibi. "Kapatın hemen" diyen ablam üzerine şarkı durdu.
Ama ne benim ne de Ferzan eniştenin ağlaması durdu. Duran sadece şarkıydı bizim icimizdeki boşluk değildi. Ablam hemen Ferzan abinin yanına gitti. Şiyar da benim yanıma tekrardan oturdu.
"Avzem" dedi bana bakarak. "Ağlama kurban olduğum dayanamıyorum bak ben" dedi bu defada. Buruk bir şekilde gülümsedim. "Bu benim kınam Şiyar tabi ağlayacağım" dedim. İkimiz de biliyorduk benim ağlama sebebim başkaydı.
Kınasınıda ağlayan genç kızlar annesinde ailesinden ayrılacağını için ağlıyordu. Ama benim ağlama sebebim hiç bir zaman annemin ailemin olmamasıydi.
"Tamam gelinimiz de ağladığına göre kınayı yaka biliriz" dedi Faruk abinin annesi. Yendiden hareketli bir şarkı çalmaya başladı. Faruk abinin annesi, Hicret hanım helip yanıma oturdu. Şiyar elimi sıkı sıkı tutuyordu.
Hicret hanım kırmızı örtüyü kaldırdı. "Gelinimiz de amma ağlamış" dedi şakaya karışık bir şekilde. Boşta olan elimi tutup kapattı. "Gelin elini açmıyor" dedi. Zozan anne gelip beşi bir yerde kolye taktı.
Hicret hanım elimi açıp kınayı sürdü. "Şiyar kızın elini artık bırak da kına sürelim" diyince herkes güldü. Şiyarın elimi bırakmasıyla o elime de kına sürüldü.
Bu defa Zerya abla gelip Şiyarın yanına oturdu. "E damat da elini açmıyor" dedi. Halbuki Şiyarın eli açıktı. "Faruk pamuk eller cebe" diyen Şiyar üzerine Faruk abi bir miktar para verdi.
"Tüh bu defa da kına kurulmuş" dedi Zerya abla. Bakışlar bu defa Burak abiyi buldu. "Pamuk eller cebe ortak" dedi Faruk abi. Bunun üzerine Burak abi de bir miktar para verdi. Zerya abla da Şiyarın parmağına kına sürdü.
Şiyar kına sürülür sürülmez hemen gidip parmağını sildi. Ben yerime otururken halay şarkısı açıldı. Bizimkiler usatlikla halay çekerken üniversitenin kızlar beceremedikleri için ortaya komik bir görüntü çıkmıştı.
Şiyar da sonunda gelip yanıma oturdu. "Bu son göz yaşın olsun Avzem hatun. O incilerinin dökülmesine asla izin vermeyeceğim" dedi. Gülümseyerek ona baktım. Benim öz ailem sebep olmazsa zaten Şiyarın beni ağlatmayacağını çok iyi biliyordum.
"Biliyorum. Sen yanimda oldukça ben hep mutluyum" dedim. O da bana gülümsedi. "Ölmediğim sürece hep yanında olacağım" dedi.
"Ölüm bizi ayırana kadar" dedim bende..
Yeni çiftimiz dansa alalım" diyen sesle müzik değişti. Bizde Şiyarla beraber sahnenin ortasına geçtik. Xace'nin şox û Şengê şarkısı çalıyordu. Şiyar iki elini belime koyarken bende ilk elimi onun omzuna koydum.
"Şox û şengê zuhrerengê , dil ji min bir, dil ji min" (Cilvelim, nazlım zühre renklim Kalp hırsızım, kalp hırsızım) Şiyar bu sözleri gözümün içine bakarak söyledi.
"Awirên heybet pilingê, dil ji min bır, dil ji min" (Güvercin heybetli bakışlıma Kalp hırsızım, kalp hırsızm) bende bu sözleri onun gözlerimin içine bakarak söyledim.
Şarkının devamını da birlikte birbirimizin gözünün içine bakarak söyledim.
"Ölüm ayırana kadar Şiyar, Avzemi sevecek" dedi Şiyar..
"Ölüm ayırsa bile Avzem, Şiyarı sevecek" dedim bende..
***
Kınanın sonuna geldik.
Avzem ve Şiyarın kınasını nasıl buldunuz.
Bakalım yeni bölümde yani düğünde bizi neler bekliyor.
Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum.
Yeni bölümde görüşmek üzere.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 51.37k Okunma |
3.62k Oy |
0 Takip |
54 Bölümlü Kitap |