14. Bölüm

14

Nur
nur_qwq

Havalanın oturma alanında Kadir beyle otururken gergin hissediyordum.Sultan babanne uçağa binmeden önce son kez tuvalete gitmiş,beni burada yalnız bırakmıştı.

Kadir Bey benim öz babamdı ancak bu konuda kendimi belirsiz hissediyordum.Belki de uzun yıllar sonra ailemle tanışmaya çok da alışamamıştım.Ancak onlarda beni tanımak için uğraşmamıştı.Şimdiye kadar ne Kadir Bey en sevdiğim rengi,yemeği sormuştu ne de Meltem hanım.

Onlara anne ve baba demek bana çok uzak geliyordu.Bana göre anne ve baba sevgi demekti.Sıcak bir aile demekti.İlgi ve bağlılık demekti.Ancak ben onların yanında böyle hissetmiyordum.Aksine geriliyor,içimden konuşmak gelmiyordu.

Çünkü beni tanımak istememişlerdi.Şimdiye kadar neden üniversiteye gitmediğimi bile sormamışlardı.Büyük ihtimalle maddi durumum yüzünden olduğunu düşünüyorlardı ancak öyle değildi.

Uzun yıllar kendimi idare edecek paramı çalışarak zaten kazanmıştım.Bundan sonra istediğim tek şey sıcak bir aile beni seven insanlardı.

Uçak anonsları bir bir yapılmaya devam ederken Kadir beyle oturmaya devam ediyorduk.Sultan babannenin gitmeden önce Kadir beyle konuşmamı istediğini anlamam çok fazla sürmemişti çünkü eğer Midesini üşütmediyse bu kadar tuvalette kalması garipti.

Kadir Bey yüksek bir sesle boğazını temizlediğinde bakışlarım ona döndü,göz göze geldik.Bana gülümseyip derin bir nefes aldığında sıkıntılı görünüyordu.

"Rizeye gideceğin için heyecanlı mısın"

Zorla mutlu tutmaya çalıştığı sesini anlamam çok uzun sürmemişti.Yüzüme ufak bir tebessüm kondurdum ve cevap verdim.

"Evet çok heyecanlıyım."

Kadir Bey başını yavaşça salladı ve gözlerini yere sabitledi.

"Rize soğuk olur şimdi sıkı giyin dışarıda.Annem sana güzel bakar o yönden endişem yok ama sen yine kendine dikkat et olur mu? Öğünlerde atlama.Orada canını sıkan birileri olursa da beni araman yeterli."

Başımı sallayarak onu onayladığımda,ikimizde ayağa kalktık.

"Rahatsız olmazsan sana sarılabilir miyim kızım?."

Başımı olumlu anlamda salladığımda kollarını gevşekçe bana sardı.Bir kaç saniye öyle kaldıktan sonra ayrıldık.

Kadir Bey ayakta bana Rizeden bahsederken,Sultan babannede tuvaletten döndü.

"İyi yolculuklar hanımlar.Eve gidince beni aramayı unutmayın.Sizi seviyorum kendinize dikkat edin."

Kadir beyle vedalaşıp uçağa bindiğimizde,içimde ufak heyecanlar baş göstermeye başladı.Midem bulunmaya ters taklalar atmaya başlamıştı.

Dakikalar sonra uçak kalktığında kendimi biraz daha iyi hissediyordum.Yan koltuğumda oturan Sultan babanneye baktığımda çoktan uyuduğunu farketmiştim.

Bende kafamı koltuğa yaslayıp gözlerimi biraz kapatmıştım.Azıcık.

☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆

2 saat sonra uyandığımda sersem gibiydim.Basınçtan Kulaklarım tıkanmıştı.Bu rahatsız edici histen kurtulmak için sürekli burnumu çekmem gerekiyordu.Saçlarımda uyuduğum için kabarmış,gözlerim şişmişti.

En kötü halimle uçaktan inmiş,babanneyle birlikte valizlerimizi şu dönen şeyde bekliyorduk.Babannenin su yeşili,benimde şeker pembesi valizim banttan gelince aldık ve yürümeye başladık.

Saat sabahın beşini geçmişti.Havaalanı çok kalabalık sayılmazdı.Sultan babanne havaalanından taksiyle eve gideceğimizi söylemişti.

Biz hastanenin önünde taksi beklerken,Sultan babanne adını seslenen biriyle durmak zorunda kalmıştı.

"Sultan teyze? Nasılsın iyi misin?."

Babanneyle ikimizde aynı anda arkamızı döndüğümüzde benden bir kaç yaş büyük duran çocuğu farketmiştim.

Kumral saçları,kahverengi gözleriyle sıradan duruyordu ama yüz hatları onu kesinlikle yakışıklı kılıyordu.

Aynı zamanda sesi de çok güzeldi.

"Aa Asaf oğlum,iyiyim çok şükür sen nasılsın? Annenler nasıl?."

Çocuk biraz daha yanımıza yaklaşıp elindeki valizi yere bıraktığında Sultan babannenin elini öpmüştü.Banada kısa bir baş selamı verdiğinde küçük bir tebessümle karşılık verdim.

"Bende iyiyim,onlarda iyiler şükür.Bende istanbuldan onların yanından dönüyorum.Sen de izmirden mi dönüyorsun?"

Onlar sohbet ederken bende etraftaki insanları izliyordum.Elinde valizleriyle havaalanına girenler ve çıkanlar.

"Sultan babanne rahatsız olmazsanız sizi eve ben bırakayım isterseniz.Sonuçta aynı yere gideceğiz."

"Ay zahmet olmasın oğlum.Taksiyle giderdik biz."

Bir süredir dinlemediğim sohbete bir anda geri döndüğümde ne olduğunu anlayamamıştım.Aceleyle kafamı kaldırıp babanneme baktığımda,onunda bana baktığını hatta bıyık altından güldüğünü görmüştüm.

Babannem bana teklif sunmadan adını yeni öğrendiğim Asafla arabaya doğru yürümeye başlamıştı.

Babannemin valizini itmeye başladığında benimkinininde birini almıştı.Diğerini almak istediğinde gerek olmadığını söylemiştim.

En sonunda arabaya yerleştiğimizde Asaf önce kontağı çevirdi ve arabayı çalıştırdı.Farlarıda yaktıktan sonra yolda çıkmıştık.

Babannem ve Asaf sohbet ederken Bende camdan dışarıyı izliyordum.Üşüdüğümü hissettiğimde ellerimi cebime soktum.

Asaf klimayı açtığında aynadan göz göze geldik.Hızlıca gözlerimi kaçırdım.Sonuçta klimayı açması doğaldı hava soğuktu.

"Aaa siz tanışmadığım değil mi oğlum.Bu benim torunum Miray İnci.İzmirdeki oğlumun kızı.Miray kızım,Asafta benim mahalledeki komşumun torunu.Aha böyleykenden tanıyordum Asafı.Bizim erik ağaçlarından inmiyordu sıpa."

Babannemin laflarına hep beraber gülerken Asaf gülümsedi.

"Tanıştığıma memnun oldum."

"Bende"

Bakışlarım babanneme kaydığında koltukta arkasına yaslandığını ve gülümseyerek yolu izlediğini gördüm.Aklından geçenleri tahmin edebiliyordum ancak o düşünceler bana oldukça uzaktı.

Tüm günün verdiği yorgunlukla gözlerim kapanırken kendime uyumamam gerektiğini hatırlatıp duruyordum.Ancak yorgunluğum daha ağır basıyordu.

Dakikalar sonra uyuyakalmıştım.Hem de en derin şekilde.

☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆

Başımdaki ağrıyla uyandığımda midemin bulandığını hissediyordum.

Yatakta oturur pozisyona gelip,bana yabancı odaya bakarken dün buraya nasıl geldiğimi hatırlamaya çalışıyordum.

Midemdeki bulantı giderek arttığında kusacağımı anlamıştım.Direkt cama koştuğumda çimleri görmemle rahatlamıştım.

Hiçbirşey yemediğim için haliyle midemden de hiçbirşey çıkmamıştı.Ağzımda kalan kötü tatla yüzüm buruştu.

Camı aceleyle kapattığımda sehpanın üstünde duran sürahiden su katıp ilaçlarımı içtim.

Yatağın üstüne oturduğumda kendimi garip hissediyordum.

Aylardır garip şeyler yaşıyordum.İlk önce öz ailemi bulmuştum.Daha sonra onların yanına taşınmıştım fakat orada çokta istendiğim söylenemezdi.

Aptal değildim.Etrafımdaki her şeyin farkındaydım.O evde Meltem hanım beni istemediği için babannemin beni Rizeye getirdiğini anlayabiliyordum.

Çünkü bunu hissediyordum.Bir insan sevildiğimi nasıl hissediyorsa istenmediğini de bir o kadar anlayabiliyordu.

Ben Arslan ailesinin evinde istemiyordum.

Çok düşünüyorum.Acaba Selin olduğu için mi beni sevmiyor mu diye ama bu soruya bir cevap bulamıyorum.Çünkü anneler kızlarını sevmez mi? Sonuçta beni o doğurmuştu.Ben Meltem Hanımın kızıydım.Selin onun gerçek kızı bile değildi.

Seline sunduğu tonlarca sevgisinin bir gramını bile bana göstermeye tenezzül etmemişti.

Bir gün olsun bana nasılsın diye sormamıştı.En sevdiğim rengi,yemeği bile bilmiyordu.Ama selininkileri biliyordu.Selin'in neye alerjisi olduğunu,hangi yemekleri sevdiğini ve sevmediğini ezbere biliyordu.Benimkileri öğrenmek bile istememişti.

Hayatınız boyunca sevginin kırıntısını görmediğinizde,sevgi görmek için diğer insanlara bağımlı yaşamak zorunda kalıyordunuz.

Bende o eve gittiğim günden beri hatayı kendimde aramıştım.Arslan ailesine hak vermiştim.Yıllar sonra ortaya çıkan gerçekler tabi ki kolay değildi bunu bende biliyordum ama kimsede bu gerçekleri düzeltmek için çabalamamıştı.

Bundan sonra bende onlar için çabalamayacaktım.Çünkü bazı insanlar sadece kötüydü ve sevgisini vermek istemezdi.

Bir yılana sırf sizi neden soktuğunu,bu sokulmayı hakedecek bir şey yapmadığınızı anlatmak gürültüydü,boştu.

Sokmak yılanın doğasında vardı.Siz istediğiniz kadar iyi olun,bazı insanlar sadece sokardı ve siz bu sokulmayı haketmediğinizi onlara anlatsanız bile anlamazlardı.

Benim için de artık öyleydi.Meltem hanım beni sevmeyebilirdi.Eğer beni görmek istemiyorsa görmezdi.Ben onun evini seve seve terk ederdim.

Ama şunu o da biliyordu ki o beni terk edemezdi.Annem olduğu için falan değil,kocası ve çocukları beni sevdiği için.

Onlara o evde çok bile katlanmıştım.Bana yapılan haksızlıklara susmuştum fakat o da bir yere kadardı.

Artık kararımı vermiştim.Sultan babannemle Rizede yaşayacaktım.Gelmeden uzun uzun düşünmüştüm.

Son aylarımı beni sevmeyen istemeyen bir ailenin yanında geçirmektense beni seven babannemle geçirirdim.

Kahveyide yanıma alacaktım.Ben öldükten sonra burada babannemle kalabilirdi.Ona da arkadaş olurdu.

Ölmek.Son zamanlarda ne kadar kolaydı benim için bu kelimeyi söylemek.Sadece beş harfti.Hiçlikti.

Derin bir nefes alıp odanın tahta kapısından çıktığımda beni uzun bir koridor ve kapılar karşılamıştı.

Odamın karşısında bit tane banyo vardı.Onun solundaysa başka bir yataklı oda.

Koridorun sonuna doğru giderken beni salon ve mutfak karşılamıştı.Odanin solunda mutfak sağında ise oturma grubu ve televizyon konulmuştu.

Odanın en sağındaysa üst kata çıkan bir merdiven vardı.Ev büyük ve güzeldi.Çoğu yer tahtadandı.

Yavaş yavaş evin içinde gezinirken bir anda önüme çıkan Sultan babanneyle korkmuştum.

O da yüz ifadeden korktuğumu anlamış olmalıydı ki bana kocaman gülümsemişti.

"Ayy kızım korkuttum mu seni yavrum.Ben seni hâlâ uyuyor sanıyordum.Maşallah uykunda pek ağırmış dün Asaf oğlum odaya taşırken hiç uyanmadın."

Sultan babannenin kurduğu cümleler beynimin ortasına kocaman harflerle yazılırken ağzım açık kalmıştı.

Tabi ya,Asaf.Şu dünkü havaalanından bizi alan çocuk.Allahım rezil olmuştum.Çocuk resmen beni odaya kadar taşımıştı.

"Canım sultanım sen taşımadın mi odaya he gülüm? Şaka yapıyorsun değil mi? Kandırıyorsun beni.İnanmam ki,inanmam ki"

Sultan babanne bana kötü kötü baktıktan sonra ocağın yanına gitti ve ocaktaki menemeni karıştırmaya başladı.

"Kız git şurdan deli misin nesin yavrum.Ben seni nasıl taşıyayım romantizmalı dizlerimle.Rica ettim Asaf oğlumdan,sağolsun o da beni kırmadı taşıyıverdi seni.Sende, aaaa teşekkür edeceğin yerde her şey bir kulp buluyorsun.Olmaz böyle çocuğum."

Başımı iki yana sallarken yavaşça olduğum yere çöktüm.Ya Asaf bavullarımın içindeki hapları gördüyse o zaman ne yapacaktım.

Ben iç sesimle kendime saydırırken,kapının zilini çalmasıyla kendime geldim.Eğildiğim yerden doğrulurken babannemle göz göze geldiğimde kafamı 'ne oldu gibisinden salladım.

O da bana evlilik programında sonunda çiftleri evlendirmiş Esra Erol gibi gülümsedikten sonra bişey yok dercesine omzunu silkti.

Zil bir kez daha çalarken korku dolu gözlerle babanneme baktım.

"Babanne kapı çalıyor birini mi bekliyorduk?."

Korka korka sorduğum sorunun cevabı içten içe farklı olmasını umuyordum.Umarım tahmin ettiğim kişi değildi.

"Yabancı değil kızım.Asaf oğlumu dün kahvaltıya davet ettiydim,odur o.Sen hadi git kapıyı açıver.Soğukta beklemesin şimdi.Mazallah hasta falan olur.Kız beklemesene hadi git!."

Sürüne sürüne kapıya gittiğimde baabannemin amacının ne olduğunu tabikide anlamıştım.Anlamasına anlamıştım ama o iş olmazdı.

Ben Asafla birlikte olamazdım.Çocuğu daha dün tanımıştım.İkimizde birbirimizi tanımıyorduk.Üstüne üstlük benim ne kadar yaşayacağım bile belirsizdi.Bir insanı sonsuz bir acıyla asla bırakmak istemezdim.

İki dakikada kafamda kurduğum senaryoya güldüm.Sanki Asaf bana aşıktıdı da.Kendi kendime gelin oluyordum.

Ah babanne neler açtın başıma sen.Şimdi ne yapacağım acaba.

Kapının önüne geldiğimde kendimi baştan aşağıya bir süzdüm.Şişmiş gözlerim,dağılmış saçlarım ve dünkü giydiğim eşofman-kazakla harika görünüyordum.

Neyse böyle olmak işimi gelirdi.Asaf bu tipimi gördükten sonra eminim arkasına bakmadan kaçar,bana asla aşık falan olmazdı.Babannemin planları da suya düşerdi.

Kapıyı açtıktan sonra karşımdan gelen güneşle gözlerim kamaşmıştı.Asaf güneşin önüne geçtiğinde ise onu görebilmiştim.Beyaz bir kazak ve siyah düz bir eşofman giymişti.Saçları çok dağınık sayılmazdı.Sade görünüyordu.

En son gözlerine baktığımda onunda bana baktığını farkederek gülümsemiştim.

Kapıyı tamamen açıp önünden çekildiğimde o da ayakkabılarını çıkarmaya başlamıştı.

Kapıyı arkamdan kapatıp önüme döndüğümde elindeki ekmek poşetini almak için elimi uzattım.

Asaf bana anlamamış gözlerle mal mal elime bakarken utanmıştım.

"Ekmeği alabilirim."

O da aceleyle ekmek poşetini elime tutuşturdurduğunda utandığını anlamıştım.Çocuğu ilk dakikadan utandırmıştım.Aferin bana.

Elimdeki ekmek poşetiyle Asaf'ın ardından mutfağa girdim.Asafla babannem günaydınlaşırken bende ekmekleri doğramaya başlamıştım.

Onlar sohbet ederken bende Asaf'ın getirdiği ekmekleri doğramış,domatesleri kesmeye başlamıştım.Domates severdim.Gerçi meyve mi sebze mi belli değildi ama olsun.

Ben domatesleri kesmeye odaklamışken yanıma gelen Asafı farketmemiştim.Beni izlediğini farkettiğimde Elimin titremesini bastırmaya çalıştım.

"İstersen yardım edebilirim."

Bu sefer ben ona anlamaz gözlerle bakarken o gülüyordu.

"Sofrayı kurmaya yani"

Başımı önüme çevirdiğimde gözlerim Utançla kapanmıştı.

"Salatalıkları doğrayabilirsin."

Asaf başını salladıktan sonra hızlıca kazağının kollarını katlamış,salatalıkları doğramaya başlamıştı.

Bende önüme dönmüş işime devam ediyordum.

Sultan babannenin dışarıya çıktığını dış kapı sesinden anlamıştım.

Ben domatesleri doğramaya devam ederken Asafta konuşmaya başlamıştı.

"Sultan teyzenin karşı komşusunun torunuyum ben.Sultan teyzeyi küçüklüğümden beri tanıyorum.Kadir amcaların daha önce hiç bir kızı olduğunu bilmiyordum."

Bıçağı tezgahın üstüne bırakıp yavaşça Asaf'a döndüğümde onunda ellerini arkasında birleştirdiğini ve tezgaha yaslandığını görmüştüm.

 

Bende onun gibi tezgaha yaslandığımda göz göze gelmiştik.Bakışlarımı ondan kaçırıp salondaki koltuğa çevirdim.

Asafın bana karşı olan tavırları dikkatimi çekmişti.Belkide ben abartıyordum bilmiyordum.Sonuçta abilerim dışında ilk defa başka bir erkekle iletişim kuruyordum.

Derin bir nefes aldığımda,Asafın kafasındaki sorulara cevap vermeden beni rahat bırakmayacağını anlamıştım.

"Beni yanlış anlama.Kadir amcalar ben küçükken buraya gelirlerdi arada.Yanlarında hiç kız çocuğu görmemiştim."

Yüzümü Asaf'ın yüzüne çevirdiğimde hâlâ bana baktığını görebiliyordum.

"Orası biraz karışık." Derin bir nefes daha aldım.

"Bende onların ailem olduğunu daha yeni öğrendim.Geçen ay.Yani beni daha önce burada görmemen o yüzden normal."

Asaf'ın yüzünü şaşkınlık ifadesi kaplarken,açılan ağzına gülmemek için başımı çevirdim.

"Nasıl yani?."

Şaşkınlık ve meraklı çıkan sesi yüzümde küçük bir tebessüm oluştururken,doğradığım domatesleri tabağa koymaya başladım.

"Şimdi şöyle doğduğum hastane doğumdan sonra bebekleri karıştırmış.Kadir beye benim öldüğüm söylenmiş.Bende diğer karışan aileye verilmişim.Beni evlatlık alan aile de daha sonra beni yetimhaneye vermiş falan.Kadir beylerinde ailem olduğunu geçen ay öğrendim.Kısaca hikaye bu."

Ha birde yaşamak için aylarım kaldı ancak bunu bilmene gerek yok.

Elimdeki tabağı masaya koyduğumda Asaf'a kısa bir bakış atmıştım.Düşünceli bir şekilde yerdeki parkelere bakıyordu.

"Anlamadıysan sorun değil.Çok karışık zaten kafanı yorma"

Gülerek kurduğum cümleyle Asaf'ın bakışları bana dönmüştü.Dudaklarında küçük bir tebessüm belirmişti.

"Hayır anladım.Sadece neden yıllar sonra bulduğun ailenin yanında değilde burada olduğunu merak ediyorum."

Kurduğu cümleleri sindirmeye çalışırken ocaktaki menemenide sofraya kurdum ve sandalyeme oturdum.

Hâlâ ayakta duran Asafı ise karşımdaki sandalyeye gözlerimle çağırdım.Asaf oturduğunda ise konuşmaya başladım.

"Çünkü bazı aileler yıllar sonra birbirini bulsa bile aile gibi hissetmezler.Biz birbirimizi bulduk ancak aile olamadık.Herkesin kendi düzeni vardı anlayacağın.Sultan babanne beni buraya getirmek istediğinde ise karşı çıkmadım.Çünkü onu seviyorum ve burada daha mutlu olacağıma eminim."

Cümlelerimi ufak bir tebessümle sonlandırdım.Çayları bardaklara doldurmaya başladığımda ise duyduğum cümle yüzünden neredeyse çayı masaya döküyordum.

"Bende eminim."

☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆

Günler geçmişti.Ben buraya geleli neredeyse 1 hafta olmak üzereydi.Günlerden Cumaydı.

Rizeyi git gide daha çok seviyordum.Sultan babannenin bahçesinde tavukları vardı.

Onların yumurtalarını toplamak en sevdiğim aktiviteydi.Ayrıca yeni kankalarımda olmuştu.Hatice ve Havva teyze.Babannemin bir numaralı kankalarıydı ve artık benimde öyleydi.Onlarla akşamları çay partisi yapmayı çok sevmiştim.

Ve bu şehirde beni üzecek kimse yoktu.Beni tanıyan kimsede öyle.O yüzden rahattım bir kez tek başıma çarşıya bile çıkmış gezmiştim.

Rizeyi sevmiştim sevmesine ama bir yandanda abilerimi ve kahveyi özlemiştim.

Bir kaç kez Oğuz abimle görüntülü konuşmuştuk.Tüm abilerim zaten orada olduğu için hepsiyle konuşmuştum.Kerem abim neredeyse her gün sesli aramıştı.Berkay abimle ise mesajlaşıyorduk.

Hepsini çok çok özlemiştim.Sultan babanne yarın geleceklerini söylese de ben bugünden gelsinler istiyordum.

Önümdeki toprağı elimdeki çubukla eşelemeye devam ettim.

Sultan babannemin evinin aşağısında akan dereye gelmiştim.Burası sakin ve sessizdi kimse yoktu.

Yeni keşfetmiştim fakat en sevdiğim yer olmuştu.

Telefonumun çalan sesiyle irkildiğimde ceketimin cebinden çıkarıp kimin aradığına baktım.

Göktan yazısını gördüğümde ise gözlerimi devirdim.Bu adam takıntılı bir doktordu.Geldiğim günden beri her gün arayıp ne yapıp yapmayacağımı tek tek söylüyordu.

Aramayı yanıtlayıp yavaşça kulağıma götürdüm.

"Bu telefon neden 1 dakika 8 saniye geç açıldı Miray?."

İçimden gözlerimi devirirken Önümdeki toprağı çubukla deşmeye başladım.

"Anca telefonumu çıkarabildim.Niye aramıştın?."

"İlaçlarını içtin mi?." Diye sorduğunda sinirlendiğimi hissettim.

"Evet içtim."

"İyi aksatma.Nakil listesinde adın daha yükseldi bu bizim için iyiye işaret.Rizeye geldiğimde orada yakın bir kalp cerrahı

arkadaşım var seni onunla tanıştıracağım.Sonra da kalp nakli için hazırlıklara başlayacağız haberin olsun."

Oynadığım çubuğu dereye doğru fırlattım ve yavaşça ayağa kalktım.

"Aslında gelmene gerek yok.Ben kendimde muayene olmaya gidebilirim."

Eve doğru yürümeye başladığım.

"Hayır geleceğim dedim.Ben gelmeden hiçbirşey yapmıyorsun."

"Anladım.Artık kapatabilir misin? İşlerim var."

Karşı taraftan ufak bir gülme sesi geldiğinde kaşlarımı çattım komik olan neydi?

"İşin ne kümesten yumurta toplamak mı ?"

Gülerek kurduğu cümle sinirlerimi bozarken telefonu suratına kapattım.

Sinirli sinirli eve doğru yürürken bir yandan da kendi kendime söyleniyordum.

Evin önüne geldiğimde tanıdık bir araba dikkatimi çekerken,gördüğüm tanıdık simalar daha hızlı koşmamama neden olmuştu.

 

Tüm abilerim görüş açıma girdiğinde en başta duran Oğuz abime kollarımı açmış koşarken yüzünde gördüğüm sinirli ifade adımlarımın durmasına neden olmuştu.

Ufuk abiminde sinirli bir şekilde baktığını gördüğümde bakışlarım Kerem ve Berkay abime çevrilmişti.Onlar bana mahçup bir şekilde bakarken ben kafamı iki yana sallıyordum.

Herşey bitmişti.

"Bize anlatmak istediğin bir şey var mı Miray?"

Oğuz abimin soğuk çıkan sesi iliklerime kadar donmama neden olurken,şimdi ne yapacağımı düşünüyordum.

Yaptığım hatalar ayaklarıma zincir olmuş yürümemi engelliyordu,söylediğim yalanlar ise şimdi burada ayaklarıma dolanmış ve beni yere düşürmüştü.

 

 

Bölüm : 02.04.2025 20:44 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...