Yüzü yan tarafa düştü. Bakışları beni bulduğunda çok öfkeliydi.
"Bora be-"
"Kes sesini." Diye kükredi ve kollarımdan sert bir şekilde tutarak duvara doğru hızla yasladı. Sırtım o kadar çok acıdı ki:
"Ahh..." Diye bir inilti çıktı ağzımdan. Yine ağlamaya başlamıştım.
"Seni çok iyi tanıyorum Nazcık." Dedi. Sonra birden durdu yüzünü acıyla buruşturdu. Canı yanıyordu.
"Bora lütfen otur dikişlerine zarar vereceksin." Dedim.
"Bora lütfen. Söz veriyorum sonra azarlamaya devam edersin ama şimdi otur lütfen." Dedim. Gözlerimin içine bir kaç saniye baktıktan sonra yatağa doğru ilerlemeye çalıştı ama olmadı. Tam düşecekti bir elim kolunda diğer elim ise göğsünde tuttum. Yüzünü daha fazla buruşturdu. Olamaz yarasına dokundum.
"Ben çok özür dilerim." Dedim panikle. Elimi çektiğimde elimde kan vardı.
"B-bora dikişin." Dedim. Kesin dikişleri açıldı. Bora'yı yatağa uzatıp acil tuşuna bastım.
"Tamam birazdan doktor gelecek. Niye ayağa kalkıyorsun ki sanki? Kaçmak isteseydim zaten seni vurduğum zaman kaçardım. Hem seni öldürmüş olurdum hem de kaçardım." Dedim. Panik yaptığım zaman çok hızlı konuşurdum. Doktor ve hemşireler hızla içeri girdi. Dikişleri kontrol ettiler. Kanı temizlediler.
"Sorun yok. Fazla hareket ettiği için kanaması olmuş. Bora Bey sizi uyarmıştık ama." Dedi doktor. Göz yaşlarımı silerek:
"O iyi yani? Bir şeyi yok değil mi?" Dedim. Bora'nın bakışları bendeydi.
"Evet, Bora Bey gayet iyi. Hem bu ilk değilki panik yapmayın lütfen sizde sakin olun. Bora Bey çok güçlüdür." Dedi ve odadan çıktılar.
"Ne demek bu ilk değil. Sen daha öncede mı vuruldun?"
"Ne işle uğraştığımı biliyorsun."
"Doğru. Arkadaşını dinlemeyişinide biliyorum."
"O doktor Emir mıydı?"
"Evet. Hatta ameliyatını da Emir yapmış." Dediğimde gözlerini sıkıca kapattı.
"Bora neden Emir'i görmek istemiyorsun yada dinlemek? Onun bir suçu yok beni suçlu buluyorsun ama onun hiçbir suçu yok."
"Çok konuşuyorsun."
"Bora neden doğruları duymak canını yakıyor?" Dedim.
"Çünkü söylediklerin yalan ve bana yalan söylenilmesinden hoşlanmam."
"Peki nasıl biliyorsan öyle yap." Dedim. Bir planım var. Bora'nın suyuna gidip, bir kaç arkadaşımla anlaşacağım. Onlar bana yardım ederler. Bir kaç saat öyle sessizce odada bekledik. Cebimde bir şey titredi. Elimi cebime attığımda telefon vardı. Doğru ya Emir vermişti. Tabi ya Emir. Emir'den yardım alabilirim.
"Ben lavaboya gideceğim."
"Söyle adamlara sana eşlik etsinler."
"Sana daha öncede söyledim kaçmayacağım."
"Yine de önleminizi alalım."
"Keşke kaçsaydım." Diye kızdım. Dudağının bir kenarı kıvrıldı.
"Komik mi?" Dedim. O sırada kapı çalındı ve içeri Bora'nın arkadaşları girdi.
"Ooo iyi gördük seni." Dedi Kumral olan.
"Bir de gülüyor." Dedi sarışın.
"Bu arada biz tanışamadık." Dedi esmer olan.
"Ben Caner, bu sarışın Okan, kumral olan Kuzey, sanırım Serkan'ıda tanıyorsun."
"Evet tanıyorum. Sizde beni tanıyor olmalısınız."
"Evet tanıyoruz." Dedi Caner. Caner kibar birine benziyordu. Böyle birinin bunlarla ne işi var ki?
"Tanışmanız bitti mi?" Dedi Bora.
"Geçmiş olsun Bora. Yine delinmişsin." Dedi içeri Bora ve diğerleri gibi 185 üstü, kumral bir genç."
"Akın" Dedi dişlerinin arasından Bora. Güzel artık hepsinin ismini biliyorum. Bir kaç saat oturduktan sonra gitmişlerdi yine başbaşa kaldık. Koltuğa oturup kafamı ellerimin arasına aldım. Ben bir kaç günde nerler yaşadım? Benin sessiz sqkin bir hayatım vardı. Ne oldu da birden herşey aksiyon dolu oldu?
Okur Yorumları | Yorum Ekle |