Adam tam yemeğe doğru eğildi ki hızla yerimden kalkıp adamı ittirdim. Adam kafasını parmaklıklara çarptı. Hızla kapıyı kapatıp kilitledim ve koşmaya başladım. Nereye gideceğimi bilmiyordum ama illaki bulurdum. Koridor çok uzundu, sanırım bodrum kat burası. Koridorun sonunda bir merdiven vardı. Hızla merdivenlere çıkmaya başladım. Bir kapı vardı. Umarım kapı kilitli değildir. Kapının kulpunu indirdiğimde kapı açıldı. Oley be. Kapı bir odaya açıldı, içeri girer girmez kapının üzerindeki anahtarla kapıyı kilitledim. En azından bir süre oyalanırlar. Odanın içinde hep eski eşyalar vardı ama şuan bunları inceleyemem hızla odanın kapısına gittim. Kapıyı yavaşça açtım. Bu kapıda evin koridorlarına açılıyordu. Etrafı inceledim kimse yoktu. Ses çıkarmamaya dikkat ederek odadan çıktım. Hızlı ve sessiz bir şekilde dış kapıya doğru koştum. Kapının kolunu indirdiğimde kapı kilitliydi.
"Gayet başarılı ama bende o kadar aptal değilim." Dedi yine o ses. Arkamı döndüğumde merdivenlerden aşağıya iniyordu.
"Lütfen bırak gideyim. Sana birşey yapmadım hatta seni ilk defa görüyorum." Dedim. Merdivenlerden gözlerimin içine bakarak indi. Yavaş ve ağır adım adımlarla yanıma gelmeye başladı. Ne yapacağım şimdi? Yaklaşmaya devam ediyordu. Kapının yakınlarında bir sehpa ve üzerinde de siyeh beyaz bir vazo vardı. Hızla vazoya doğru ilerledim ve aldım. Yeşil gözlü serseri durdu ve ne yapacağımı beklemeye başladı.
"Yaklaşma yoksa atarım." Dedim. Dudağının bir kenarı kıvrıldı ve tekrardan bana doğru gelemeye başladı.
"Yaklaşma diyorum. Atarım." Dedim ama duymamazlıktan geliyordu. Off bu adamın korkusu yok ki. Ben ne yapacağım? Ben daha önce birine zararda vermedim. Alt kattaki koruma hariç tabii. Adam aramızdaki mesafeyi kapatmak üzereydiki bütün cesaretimi toplayıp vazoyu yeşil gözlü psikopata doğru attım. Beklemiyor olacakki kafasına geldi. Hızla kafasını tuttu. Bende o sırada belindeki silahı alıp ona doğrulttum. Silahı merdivenlerden inerken fark etmiştim.
"Sana yaklaşma dedim." Dediğimde başını kaldırarak öfkeyle gözlerime baktı. Kafası kanıyordu. Ben ne yaptım? Ama haketti. Gelme dedim. Uyardım onu.
"Şu silahı bana ver." Dedi sinirle. Ne yapmalıyım vermeli miyim? Hayır vermeyeceğim. Kurtulma az kalmışken burada pes edemem.
"Anahtarları ver."
"Sana silahı ver dedim." Dedi dişlerinin arasından.
"Vermeyeceğim."
"O anahtarları unut." Dedi kesin ve öfkeli bir dille.
"Bak kafan çok kötü kanıyor. Bana anahtarları ver ve git tedavi ol."
"O anahtarları unut. Ayrıca evet tedavi olmam gerekiyor seninle uğraşmayacağım." Dedi ve bana doğru gelmeye başladı. Bende o anın stresiyle gözlerimi kapatıp silahı ateşledim. Gözlerimi bir kaç saniye sonra yavaşça açtım. Yeşil gözlü psikopat yere yığılmıştı. Göğsünden vurmuştum. Ben ne yaptım? Bu kadarını hakketmiş miydi ki? Hayır kimse bu kadarını hakketmez. Ellerim titriyordu. Anahtar cebinde olmalıydı. Hayır, olamaz, hayır onu bırakıp gidemem. Baygın bir şekilde bana bakıyordu. Kendine gel Naz. Sen bir doktor adayısın. Ona yardım etmelisin. Hızla yanına doğru gidip yanına çöktüm. Maskesini çıkardım. Çok sert bir yüzü vardı, ayrıca çok yakışıklıydı. Ben ne yapıyorum? Adam vuruldu ve ben ne ile ilgileniyorum. Yaraya geri döndüm. Kanaması çoktu. İyi ama daha iki ay oldu üniversite hayatım. Ben bir şey bilmiyorum ki.
"Yeşil gözlü psikopat, ben ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. Çok özür dilerim. Telefon? Evet telefon nerde ambulansı aramalıyım." Dedim. Gözleri acı çekerek bana bakıyordu. Ben ne yaptım? Gözlerim dolmaya başladı.
"Lütfen yeşil gözlü psikopat. Telefon nerde söyle bana. Söz veriyorum kaçmayacağım." Dedim.
"T-telfon" dedi acı çekiyordu.
"Evet" dedim.
"B-benim t-telefo-num odam-da S-serkan'ı ara." Dedi zorlanarak.
"Tamam." Dedim. Koşarak yukarıya koştum. İyi ama odası nerde? Off. 7 tane kapı vardı. Hepsini tek tek deneyeceğim. İlk kapı kilitliydi, ikinci kapıyı açtığımda çalışma odasıydı, üçüncü kapı misafir odasıydı, dördüncü kapıyı açtığımda; siyah ve beyazlarla döşenmiş bir yatak odası vardı karşımda. Sanırım buldum. İçeri girdiğimde yatağın yanındaki komodinin üzerinde telefon vardı. Hemen telefonu alıp hemen Serkan'ı aradım ve aşağı inmeye başladım. Tekrar yeşil gözlü psikopatın yanına geldiğimde bu sefer kendinde değildi. Bayılmış olmalı.
"Söyle Bora."
"Şey ben Bora değilim. Onun kaçırdığı biryim lütfen buraya gelin. Ben yanlışlıkla onu vurdum." Dedim.
"Nerdesiniz?" Dedi sert bir şekilde.
"Bilmiyorum. Zindan gibi bir yerdeydim kaçmaya çalışırken vurdum."
"Tamam geliyorum. Durumu nasıl?"
"Kan kaybediyor."
"Bak sakin ol ve yarasına bir bez bastır." Dedi. Hızla içeriden bir parça bez alıp bastırdım.
"Tamam. Şimdi ne yapmalıyım?"
"Bekle doktoruda alıp geliyorum." Dedi ve kapattı.
"Yeşil gözlü psikopat gitme lütfen. Tamam suçlusun ama gitme." Dedim ağlayarak.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |