Öncelikle herkesin arefe günü ve yarınkı ramazan bayramı mübarek olsun 🤗🤗
İyi okumalar dilerim ♥️
Okan ayağa kalktı ve ellerini cebine koyarak eve doğru ilerledi.
"Okan." Dedim. Bana doğru döndüğünde bende ayağa kalktım ve ona doğru ilerledim. Önünde durduğumda:
"Teşekkür ederim, benide kardeşin olarak kabul ettiğin için." Dedim. Gülümsedi, hiç düşünmeden ona sarıldım. Bir kaç saniye durduktan sonra kollarını doladı.
"Bende teşekkür ederim abilik duygusunu tekrardan tatmama izin verdiğin için." Dedi.
"Hadi artık içeri geçelim." Dedi. Birlikte içeri geçtik. Kapıyı örtüp salona doğru gürüdüğümde karşımda oturna kişiyle moralimin bozulması bir oldu.
"Oğlum tek içilir mi lan?" Dedi Okan'da Bora'nın yanına oturarak. Kendinede bir bardak doldurduktan sonra içmeye başladı. Bende sessiz bir şekilde köşedeki koltukların birinde oturdum. Acaba odaya mı çıksaydım?
"Okan ben yarın ev arayacağım, yardım edebilir misin?" Dedim. Sonra haber vermedi demesin beyfendi. Doğrusu ben haber vermesemde o bir şekilde öğrenir. Okan, Bora'ya baktı. Sanırım nasıl bir tepki vereceğini ölçüyordu. Bora ise kaşlarını çatarak bana bakmaya başladı.
"Kimse bir yere gitmiyor Okan." Dedi.
"Okan ben gidicem, burda kalmak istemiyorum."
"Okan ben sözümü söyledim gerekeni siz yapacaksınız." Dedi gözlerime bakarak. Hırsla ayağa kalktım.
"Bana karışamazsın tamam mı? İstediğimi yaparım, senin korumacılığına ihtiyacım yok." Dedim. O ise hiç istifini bozmadan geriye yaslandı.
"Tamam git o zaman dedi ve arkamdaki birine başıyla işaret yaptı ve o saniyede kapı kilitleme sesi geldi.
"Beni zorla burda tutamazsın."
"Seni zorla tutmuyorum." Dedi kapıyı işaret ederek:
"Kapı orda." Dedi ve alaylı bir şekilde gülümsedi.
"Okuyorum farkındaysan." Dedim. Evet üniversiteye gidiyorum bahanesiyle kaçabilirdim.
"Seni bizden biri götürüp getirecek ayrıca kaçma diye de sınıflarda bizden kişiler olacak." Dedi. Bu söylediği beni çıldırtmaya yetmişti. Tek çaremide elimden alıyordu.
"Birde oldu olacak tasma tak adamlarının eline ver." Dedim sinirle.
"Kaba kuvvet uygulamayı sevmem."
"Bu yaptığın ne o zaman? Kaba kuvvet değil mi?"
"Bu yaptığım seni koruma yollarından biri ama tek bir hatanda ömür boyu bu evde yaşamaya mahkum ederim seni."
"Ömür boyu mu? Çok beklersin bende evlenirim, senden de bu evdende kurtulurum." Dedim ve amacıma ulaştım. Sinirlendi.
"Tabii neden olmasın, önce o evleneceğin kişiyi gömerim sonrada seni tekrar burda tutarım." Dedi. Diyecek söz bulamıyorum. Sinirle benim için ayrılan odaya doğru ilerlemek için merdivenlere gittim.
"Odada sağlam planlar yap ama dikkatli ol ben her yerdeyim." Dedi arkamdan seslenerek. Her yerdeymişmiş. Sana ne ya? Sana ne? Ama adam haklı Naz, gerçektende her yerde. Off tıp okumak bu adamdan kurtulmaya yetmiyormuş demekki. Odama geçtiğimde odaddaki koltuğa oturdum. Ne yapmalıyım? Düşün Naz hadi düşün. Kaç dakika boyunca böyle oturdum bilmiyorum ama artık uykum gelmeye başladı ve uykuma yenik düştüm. Bir ara birinin beni kaldırıp daha yumuşak bir yere yatırdığını hissettim ama gözlerimi açamayacak kadar yorgundum ama bu koku kimin olduğunu açıklıyordu. Örtünün örtülmesiyle anlımda dudaklarını hissettim ve yeniden uykuya döndüm.
Gözlerimi açtığımda her yer aydınlıktı ve saat epey geç olmuştu. Neyseki bugün cumartesiydi ve üniversite yoktu. Bir dakika ben yatakta yatmamıştım ki, ben koltuktaydım. Demekki gerçektende biri beni yatağa yatırdı. Kapının çalınmasıyla düşüncelerimden çıktım.
"Naz hanım, Bora Bey kahvaltı yapmanızı ve sonrada gönderdiği arabayla yanına gitmenizi istedi." Dedi tanımadığım bir ses.
"Tamamdır geliyorum." Dedim ve yataktan çıkarak lavaboya gittim. İhtiyaçlarımı hallettikten sonra tekrar odaya döndüm, koltuğun yanındaki poşetler dikkatimi çekti ve üzerinde bir not vardı. Poşetlerin yanına gidip notu aldım:
Sakın kahvaltı yapmadan evden çıkayım deme, kıyafetlerde yeni.
Yazıyordu. Eğer aç olmasam gerçektende kahvaltı yapmazdım ama dün akşamda bir şeyler yemedim. Kıyafetlere baktığımda benim zevkime ve bedenime uyuyorlardı. Kot bir pantolon ve üstünede gri bir kazak giyinip aşağıya indim. Mutfağa geçtiğimde, elli yaşlarına yakın bir teyze vardı.
"Günaydın Naz hanım, gelin." Dedi.
"Lütfen bana Naz diyin. Hanım kelimesinden hoşlanmam bu arada sende bana Naz de." Diyerek kızıl saçlı kızada söyledim. Kimseden üstün olmak istemiyordum.
"Ama ol-" dedi ki kızıl saçlı kız hemen itiraz ettim:
"Olur olur. Lütfen bana Naz diyin." Dedim ikiside gülümseyerek bana bakıyordu. Kızıl saçlı kız bugün dizlerine kadar olan kırmızı bir etek ve üstünede siyah bir kazak giyinmişti.
"Bu arada senin adın ne?"
"Hande." Dedi gülümseyerek.
"Okuyor musun?"
"Evet, Bora Bey sağ olsun, onun sayesinde okuyabiliyorum." Dedi.
"Neden? Yani ne yapmtı ki?" Dedim. Gerçektende merak etmiştim.
"Ailem okumama karşıydılar, bende evden kaçtım ama ne iş bulabildim ne de bir ev. Gece sokakta serserilere denk gelmiştim. Bora Bey yardım edip bana burda çalışma imkanı sundu ve okumam konusundada yardım etti." Dedi. Hayır anlamıyorum neden bir aile çocuğunun iyi yerlere gelmesini istemez ki?
"Sen okuyor musun?"
"Evet, tıp okuyorum. Sen ne okuyorsun?"
"Bende hukuk okuyorum." Dedi.
"Gerçekten mi? Çok iyiymiş." Dedim.
"Evet" dedi. Masaya oturdum ama tek başına yemek yemekten hoşlanmazdım.
"Hande sende otursana." Dedim.
"Yok teşekkür ederim Naz ama ben Kısmet ablaya yardım etsem iyi olacak o kadar işi bir kadına yığmak olmaz."
"O zaman Kısmet teyze de gelsin." Dedim ve Kısmet teyzenin yanına gittim. Mutfakta bulaşık yıkıyordu.
"Şey Kısmet teyze sende bize katılır mısın? Ben tek başına yemek yemekte hoşlanmam."
"Yok kızım, teşekkür ederim." Dedi gülümseyerek.
"Lütfen." Dedim. Hande'yle birbirlerine baktılar ve olumlu şekilde başını salladı. Heyecanla masaya geçtim. Hem ben bunların hiçbirini bitiremem ki?
Okur Yorumları | Yorum Ekle |