14. Bölüm

14. Bölüm

nida kuşcu
nida_kuscu00

Kendime geldiğimde öne doğru eğilip saçlarımı elinden kurtardım. Tekrar aynadan ona baktığımda kaşları çatılmıştı.

"Ben hallederim." Dedim kararlı bir sesle. Geriye dönüp elinden tarağı alıp kendim taramaya başladım ve ona hić bakmadım.

"Sen niye geldin?" Dedim sitemli bir şekilde. Nede olsa ben hastanedeyken yanımda olmamıştı. Ben ise onu bir dakika bile yalnız bırakmamıştım.

"Aşağıya inmemde yardım edicem." Dedi.

"Kendim inerim sen git."

"O ayakla nasıl inmeyi planlıyorsun?" Dedi o da benim gibi sitemle.

"Sana ne?" Dedim. Tekrar kaşları çatıldı.

"Sinirin kime?" Dedi sert bir şekilde.

"Sinirli değilim ben." Dedim.

"Belli oluyor. Neyse saçların böylede güzel." Dedi ve oturağı kendine doğru çevirdi. Zaten saçlarımı taramıştım, toka takacaktım. Bir anda, tek hamlede kucağına aldı. Ben bu kadar hafif miyim?

"İndir beni." Dedim dişlerimin arasından. Sadece yüzüme baktı ve cevap vermeden kapıya doğru ilerledi.

"Sana indir beni dedim." Dedim.

"Sen bu kadar çok konuşuyor muydun?" Dedi gözlerime bakarak. Sadece gözlerine baktım.

"Sende bu kadar kötü müydün?" Dedim fısıltı şeklinde. Hafif bir gülme sesiyle dudağının kenarı alayla kıvrıldı.

"Şartlar." Dedi. Bende alayla gülümsedim.

"Şartlar." Dedim onun gibi. Sadece gözlerime baktı. Odanın kapısını açmakta zorlansada açtı. Birlikte dışarı çıktık. Dışarısı soğuk geldiği için bir titreme geldi.

"Hirkan yok mu senin? Şu havada zaten giyindiklerin normal değil." Dedi sitemle.

"Kusura bakma kolumda sargı var. Bu sargıyla hiçbir kollu kıyafet giyemiyorum." Dedim bende aynı onun gibi sitemle. Yine aynı duyguyla baktı gözlerime.

"Anlaşıldı. Dolabında mı hırkalar?"

"Evet." Dedim. Beni arabanın yolcu koltuğuna bindirdikten sonra kapıyı kapatıp ısıtıcıyı açtı ve tekrar eve doğru ilerledi. Eve girdikten bir kaç dakika sonra tekrar çıktı, kapıyı kapatıp, kilitledi. Arabaya doğru ilerledi. Çok yakışıklı olmuş. Kendi kendime gülmeye başladim. Biri küçükken Bora'nın bu kadar yakışıklı olacağını söylese şaka yapıyor derdim.

"Neye gülüyorsun?" Dedi.

"Hiç öylesine." Dedim. Yüzümü cama dönüp dışarıyı seyretmeye başladım. Bora arabayı çalıştırdı. Beş dakikalık yol neden bu kadar uzadı ve neden başka bir yola saptık?

"Biz nereye gidiyoruz? Can'ın evine burdan gidilmiyor." Dedim.

"Biliyorum." Dedi.

"Nereye gidiyoruz biz?" Dedim.

"Görürsün." Dedi.

"Biz Ca-"

"Götürücem." Dedi sert bir sesle. Başımı tekrar cama dayadım. Bir kaç dakika sonra araba ıssız bir yerde durdu. Etrafa baktığımda bir sahil kenarıydı ama kimse yoktu. Ne işimiz var bizim burda? Bora'ya döndüğümde kafasını direksiyona dayamış, sakinleşmeye çalışıyordu. İyi ama neden sakinleşmeye çalışıyor? Bir süre öyle bekledikten sonra arkasına yaslanıp, gözlerini kapattı.

"Gidelim mi artık?" Dedim sert bir şekilde. Gözlerini açıp, kafasını kaldıp, bana bakmaya basladı. Bakışlarımı Bora'dan çekip yola bakmaya başladım. Ona karşı bir şey hissedemem. Çocukluk duygularıma yenilemem. Belki sevdiği biri var.

"Hatırlıyor musun burayı?" Dedi. Bir şeyler hatırlıyordum ama çok az. Bir kalabalık vardı ama neden olduğunu hatırlamıyorum.

"Hatırlamıyorum." Dedim. Yüzünde varla yok arası bir gülümseme belirdi. Eliyle çaprazda bir yeri tarif ederek:

"Şurda park vardı. Sen, ben, Can, Emir, Tuğçe birlikte saklambaç oynuyorduk." Dedi ve sustu. Evet anlattıkça bir şeyler hatırlıyorum.

"Sen saklanmak için şu agacın arkasını seçmiştin." Dedi ve gözlerime baktı. Evet o ağacı seçmiştim. Büyüktü, beni arkasında saklardı.

"Karşıya geçmek istmiştin. O zaman ben ebeydim. Gözlerimi açtığımda karşıya geçecktin ama araba geliyordu. Sana engel olmak için koştuğumda sende kaçmaya başlamıştın sonra araba çarpmıştı ama son anda frene bastığı için hızlı çarpmamıştı ama sen çok korkmuştun." Dedi ve yutkundu. Hatırlıyorum. Bana sıkıca sarılmıştı. Bırakmam seni demişti, söz vermişti ama tutmadı sözünü onlarla gitti. Beni burda tek bıraktı. O gittikten sonra hepimiz dağıldık. Bir daha bir araya gelemedik. Gözlerim dolu bir şekilde ona baktım.

"Bana sıkıca sarılmıştın. Birdaha bırakmayacağım demiştin, söz vermiştin." Dedim. Başıyla yavaş bir şekilde onayladı.

"Ama sözünü tutmadın. En yakın arkadaşını bile dinlemedin. Onlara uydun ve gittin. Bak şimdi ne haldesin. Bora neden?"

"Ne neden?"

"Neden onlara inandın? Neden kimseye sormadın?"

"Çocukluk." Dedi ve susup önüne döndü.

"Doğru biz senin için sadece çocukluğuz." Dedim. Bakışları anında beni buldu. Telefonumun çalmasıyla bakışmamız bölündü. Neden çaldı ki? Biraz daha beklese olmaz mıydı? Telefona baktığımda Can arıyordu. Boğazımı temizleyip, telwfonu açtım.

"Efendim Can?"

"Nerdesin? Hâlâ gelemediniz?"

"Geliyoruz Can." Dedim. Şuan açıklama yapamayacak kadar üzgündüm.

"Nerdesiniz?"

"Can geliyoruz. Görüşürüz." Dedim ve kapattım. Yol boyu hiç konuşmadık. Cangile geldiğimizde arabayı park etti ve yanıma gelip kucağına aldı. Ona bakmadım. Madem biz onun için sadece çocukluktuk, o da benim için öyle olacak. Sadece çocukluğum olacak.

Bölüm : 15.02.2025 14:33 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...