Bora, Tuğçe'yi öpüyordu. Gözümden bir damla yaş düştü. O an Bora'yla göz göze geldik. Sanki dünyam durmuştu, dönmeyi kesmişti. Bir kaç dakika sonra ayrıldılar omuzumda bir el hissettim. Kafamı kaldırdığımda Can'la göz göze geldik.
"Gidelim mi?" Dedi. Başımla onayladım. Ben önde Can arkamda evden çıkmak için kapıya yaklaştık. Bora gözlerini ayırmıyordu. Önüme döndüm ve yanından geçtim. Bu tirip nerden çıktı? Adamı en son küçükken seviyordum. Yoksa yine duygularım? Hayır olamaz! Olmaz. O artık bir mafya lideri.
"Naz araba bu tarafta." Yine Can'ın sesiyle kendime geldim. Başımla onayladım ve arabaya doğru gittik. Can kapımı açıp binmemi bekledi. Hayır Naz bakma ona, hadi bin şu arabaya. İç sesiki dinleyerek o tarafa bakmadan hemen arabaya bindim. Canın yerleşmesini bekledim. Can yerleştikten sonra araba hareket etmeye başladı. Yoldan gözümü ayırmıyordum. Bora'nın bana bu kadar yakın çıkacağını tahmin bile etmemiştim. Küçükken onun geri dönmesini beklediğimi hatırlıyorum. Neden geri döndü ki? Keşke hiç gelmeseydi. Bende diyorum hu isim bana nerden tanıdık geliyor? Çocukluk aşkımmış.
"Naz kemerini tak." Dedi Can endişeli bir sesle.
"Can takmak istem-"
"Naz sana dediğimi yap frenler tutmuyor." Diye sitemle konuştu.
"Ne?" En son ağzımdan çıkan kelime bu olmuştu çünkü kaza yaptık.
Ne zaman bitecek bu dertler. Küçükken bütün arkadaşlarımı kaybettim. Özellikle büyüyünce birlikte evlilik hayali kurduğum kişiyi. Ya şimdi onun geri dönmesi, beni bulması, kötü davranması, kuzenimi öperken görmem ve kaza yapmamız. Hepsi bir film şeridi gibi gözümün önünden geçiyor. Kalabalık sesleri, ambulans sesi ve onun sesi.
Gözümü açtığımda beyazlara bürünmüş bir odadaydım. Kolumda, ayağımda ve başımda sargı vardı. Başım çok ağrıyor. Ne oldu bize? Tabi ya en son kaza yapmıştık. Ya Can? Can ne durumda? Kapı açıldı ve içeri ellili yaşlarda bir kadın girdi beyaz önlükle.
"Nasılsınız bakalım?"
"Başım ağrıyor."
"Normal, kafanızı çok sert vurmuşsunuz."
"Bir şey sormak istiyorum. Can nasıl? O da benimle kaza yapmıştı."
"Merak etmeyin onun da durumu gayet iyi. O da sizin gibi bir kaç kırıkla kurtulmuş."
"Anladım. Ailemden gelen var mı?"
"Evet sizin uyanmanızı bekliyorlar, kapıdalar."
"Tamamdır teşekkür ederim."
"Geçmiş olsun." Dedi ve odadan çıktı. Ardından kapı tekrar açıldı ve ve içeri annemle babam girdi. İkisinin de gözleri kıpkırmızıydı.
"Anne." Dedim doğrulmaya çalışarak.
"Annem." Dedi ve bana sıkıca sarıldı.
"Çok şükür iyisin güzel kızım. Çok korkuttunuz bizi." Dedi babam. Annem benden ayrılarak:
"Annem nasıl hissediyorsun kendini? Bir yerin ağrıyor mu?" Dedi anem.
"İyiyim annem, sadece başım ağrıyor biraz." Dedim. Kapı çaldı ve içeri hemşire girdi, serumu değiştirip geçmiş olsun dedi ve gitti.
İki gün hastaneden kaldıktan sonra hastane çıkışımızı verdik. İki gün boyunca halamlar ve Tuğçe dışında kimse gelmedi. Tuğçe'ye kızgın mıyım? değil miyim bilmiyorum ama onu ne zaman görsem içimde bir şeyler oluyor ama ne olduğuna anlam veremiyorum. Hastaneden Can'la birlikte çıktık. Babam beni kucağına almıştı. Can da tekerlekli sandalyeyle arabanın yanına kadar geldi. İkimizde arabaya bindikten sonra babamı beklemeye başladık annemler Cangilde bize yemek hazırlıyorlardı. Hastane yemekleri dışında lezzetli bir şeyler yiyebileceğiz sonunda. Yol boyu sessiz bir şekilde eve gittik ama ilk benim evime gittik. Eve geldiğimde yine o sahne gözümün önüne geldi. Off Naz yeter ama. Onu düşünmeyi bırak artık. Bak yanına bile gelmedi. Sense hâlâ onun yaşadıklarını düşünüp kendini üzüyorsun. O sırada babamın kucağında içeri girdim. Can arabada babamı bekliyordu onlar Canlara gidecekti ben sonradan annemle gidecektim. İlk başta duş almak istediğim için babam beni odama bıraktı. Annemin de yardımıyla duşumu aldım. Üzerime gri eşorfman altı ve beyaz bir tişört giyindim. Annem ne kadar ısrar etsede ben giyineceğimi söyleyip onu odadan gönderdim. Saçlarımı kurutacağım için aynanın karşısındaki oturağa geçtim, yatağa tutanarak. Saç kurutmasını çalıştırdım. Bu arada saçımdaki bandaj çıkarılmıştı yerine küçük beyaz bir bant takılmıştı. Fişi takıp saç kurutma makinesini çalıştırmaya başladım ama o kadar fazla kurutmayacağım, nemli kalması daha güzel. Hafif nemli olunca saç kurutmasını kapatıp, fişini çektim. Saçlarımı taramak için tarağı alıp aynaya döndüğümde arkamda yani kapıda onu gördüm. Hayır, zihnimin bir oyunu bu. İki gün boyunca irtalıkta ilmayan kişinin şimdi burda ne işi var? Saçlarımı taramaya başladım ama gitmiyordu. Hâlâ aynı yerde durmuş bana bakıyordu. Göz göze gelince yumuşak bir şekilde bakıyordu. Bana acıyor mu? Büyük ihtimalle bana acıyor. Bana doğru gelmeye başladı. Hayır Naz umursama. Saçlarımı taramaya devam ettim. Bir kaç saniye sonra yatağıma oturdu. Onunla göz göze gelmemek için elimden geleni yaptım. O gidip yine Tuğçe'yi öpsün. Bir anda elimdeki tarak alındı. Aynada tekrar göz göze geldik. Yavaş bir şekilde saçlarımı taramaya başladı. Niye içimde bir şeyler hareketlendi? Niye heyecanlandım? Tekrar ona aşık olmamışımdır demi? Naz ona teslim olma. O başkasını seçti. Hem sadece Tuğçe değil başka kızlarda vardır hayatında. Var mıdır? Gerçektende sevgilisi var mı acaba?
Okur Yorumları | Yorum Ekle |