"Sen o çocuk musun?" Dedim. Bora, Can'ı bırakarak bana döndü sadece o değil, bütün bakışlar bu sefer beni buldu. Ben o çocuğu sevmiştim. Bana sonradan bakışları değişmişti. O kadar yumuşak bakıyorduki hatta evde bir tane albüm vardı. İçinde benim ve o çocuğun yani Bora'nın resmi vardı. Elimden tutmuş benimke parkta geziyordu ama sonradan albüm yok olmuştu. Gözümden bir damla yaş düştü. Küçükken sevdiğim çocuk burdaydı ama ben tanıyamıyorum. Nasıl olurda bakışları bu kadar sertleşir.
"Ne fark eder?" Dedi Can.
"Can karışma lütfen. Aynı şekilde sizde." Dedim annemlere dönerek.
"O çocuk değilim." Dedi.
"Evet o kadarını görebiliyorum. O çocuğun bakışları çok güzeldi ama senin bakışların o kadar korkutucu ki."
"O çocuk öldü. Öldürdüler. Bir daha geri gelir mi sanıyorsun? Ben o yaşta hastenelik olunca kararımı verdim. Artık hiç kimseye öyle bakamayacağım diye. Biliyor musun gelmeni çok bekledim ama gelmedin. Mafyalar görürürken o kadar çok istedim ki seni bir kere görmeyi ama gelmedin." Dedi üstüme gelerek sakin ve sınırlı bir şekilde. İstedim dışında gözümden yaşlar düşüyordu.
"Ama ben seni sordum. Çok iyi hatırlıyorum bir albüm vardı. İçinde resimlerimiz vardı ama sonra yok oldu." Sırtım duvara çarpınca o d aüstüme eğilerek:
"İnanmamı bekliyor musun gerçekten?" Dedi. Başımı kaldırdığımda o kadar çok yakındık.
"Cevabını susarak verdin." Dedi ve geri çekilerek gitti. Anneme baktığımda bana üzgün bir şekilde bakıyordu.
"Kızım o gitmişti. Onu unutman gerekiyordu ama sürekli onu istiyordun mecbur kaldık. Albümleri attık." Dedi.
"Neden anne hayranı olduğum çocuğu bana unutturdunuz?" Dedim. Bende Bora'nın peşinden gittim ama o çoktan arabaya binip gitmişti.
"Naz bırak şunu. Gel hadi içeriye." Dedi Can.
"Can, o yine gitti." Dedim.
"Kendi tercihi." Dedi ve beni içeri götürdü. Az da olsa sakinleşmiştim. Şuan daha iyi hatırlıyorum da o beni küçükken hiç tek bırakmamıştı. Biri benim üstüme gelince o da onun üstüne giderdi.
BORADAN
Naz'ı ilk gördüğümde o küçük köz çocuğunu görmüştüm karşımda ama onun olacağı düşünmemiştim. Küçekken onu bir an yalnız bırakmazdım. Herkes sessiz diye çok üstüne giderdi. Can piçide dahil. Hepsine karşı korurdum onu. Hastanedeyken çok bekledim onu ama gelmedi. Annesi, annemin en yakın arkadaşıydı ama gelmediler. Onu son kez görmeyi çok istemiştim ama olmadı göremedim. Halasına o kadar çok benzemiş ki. O kadar güzelleşmişki. Ona hem kırgınım hem de sıkıca sarılıp bırakmak istemiyorum. Can piçi değil ona ben sarılmalıydım. Eğer o piç beni ifşa etmeseydi böyle olmayacaktı.
Ne zaman üzülsem hep Galip baabnın oraya giderdim küçükken. Yine oraya gideceğim. Tek gitmezdim ama yanımda kardeşim dediğim kişi de olurdu. Emir. Emir benim kardeşim gibiydi ama onu da kırdım. Mecburum benden uzak durmak zorundalar. Onlara zarar vermelerini istemiyorum. İkiside benim için çok değerli. Düşmanlarım ikisinin de zaafım olduğunu öğrenince onları sağ bırakmazlar. Zaten intikamımı aldığım zaman gideceğim. Bu yüzden Naz'dan da Emir'de de uzak durmalıyım. Tekrar onalara bağlanırsam gidemem. Planım hazır ertelemeyi bırakıp artık uygulamaya geçmeliyim.
NAZDAN
Akşam olmuştu ama Bora hâlâ ortada yoktu. Büyük ihtimalle beni bırakıp gitti. Bende gitsem iyi olacak. Derslerim var zaten. Hem ne dedi bana. Hayatına devam edeceksin. Peki bende dediğini yapacağım. Hayatıma hiç girmemişsin gibi devam edeceğim.
"Naz hazırsan gidelim mi?" Dedi Can. Evet beni Can bırakacaktı. Başımı olumlu bir şekilde salladım. Zil çalmıştı. Acaba geldi mi? Kapıya bakmak için odadan çıktığımda kapıda Tuğçe ve Bora'yı gördüm o an canım o kadar çok yandı ki. Sanki kalbime bıçağı saplayıp çeviriyorlardı.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |