Merhaba Sevgili Okurlarım, yeni bölüme hoş geldiniz.
Bolca oy ve yorum bekliyorummm
Kitap nasıl sizce?
Sizleri seviyorum, ♥️ iyi okumalar.
Karın ağrısından gebere gebere yatıyordum. Başta ağrı yoktu belki ama şimdi dur durak bilmiyordu. Sabır çekerek diğer tarafa döndüm. Kaan gündüzleri benim zorumla okula gidiyordu. Bu yüzden o da yoktu. Derin derin nefesler alarak acil bir şey olduğunda hemşire çağırmak için kullanılan butona bastım. Ellerimi iyicene karnıma yaslayıp bacaklarımı kendime sıkı sıkı çektim. O sırada kapıdan içeri giren hemşireyi gördüm. Dikkatli bir şekilde bana bakıyordu. Herhalde ne yaşıyor bu kız diyordu. Yanıma yaklaştı.
"Ne oldu, iyi misiniz?" Dedi. Bir de erkekti. Şimdi bu beni nasıl anladın yahu?
"İyi gibi mi görünüyorum?!" Dedim anlık sinirle. Benim sinirlendiğimi fark edince işi daha da boka batırdı.
"Sakin olun bayan." Dedi bu defa da. Sinirlerimle misina ipiyle oynarmış gibi oynuyordu.
"Ne bayanı be! Hanımefendi diyeceksin!" Dedim. Küstahça güldü. Üzerine bir de bağıra bağıra söylememe rağmen bayan dedi.
"Sakin olun bayan, size bir iğne yapacağım." Dedi. İstemeyerek kolumu geri çektim.
"Dokunma bana be!" Dedim. Sinirlerim gerim gerim geriliyordu. Zorla kolumu yakalamaya çalıştı, lakin kendimi geri çektim. Bu defa üzerime eğildi ve kolumu yakalamaya çalıştı. Kolumu arkama sakladım. O daha da eğilip kolumu almaya çalışırken en sonunda dayanamayıp suratına bir tane patlattım.
"Bana bak salak herif, bana dokunma demiştim değil mi?" Dedim. Sinirle kolumu sıktı. O sırada bir şey oldu ve karşımdan kayboldu. Biri onu omzundan tutup kolunu yakaladı. Kolunu ters çevirip bükerken hemşire olacak piçin saçından yakalayıp kafasını geriye çekti. Adam demek bile istemediğim mahluğu yere serdi. Yerdeki salak kendini geri geri çekerken yakasını bırakmayarak onu yerinden kaldırdı. İkisi de dışarı çıktı. Derin derin nefesler alırken bileklerini ovuşturdum. Sinirden ağrım bile uçmuştu. Sabır çekerek yetime geri uzandım. Birkaç dakika sonra o salağı döven kişi içeri girdi. Genç bir kızdı. Laciverte boyanmış saçları vardı. Siyahımsı gözleri, düz ve küçük bir burnu, yüzüne uygun iri dudakları vardı. Küçük bir çehresi vardı ama uzundu. Orta kilolu, fit biriydi. Sakince yanıma yanaştı.
"İyisin de mi? Karnın ağrıyordu sanırım. Ben sıcak su torbası getireyim sana." Dedikten sonra benim bir şey söylememi beklemeden dışarı çıktı. Şaşkınlıkla kapıya bakakaldım. Bu da neydi şimdi? Ne ara gelmişti de, konuşmuştu da, gitmişti? Şaşkınlıkla bakmayı bir kenara bırakıp arkama yaslandım. O sırada o kız geri geldi. Elinde mor bir sıcak su torbası ve bir fincan vardı. İfadesiz bir şekilde yanıma gelip elindekileri bana uzattı. Biraz doğrulup aldım. Sıcak su torbasını karnımın üzerine koydum. Şimdiden ağrıyı hafifletmişti. Elindeki fincanı da elime aldım. Papatya çayıydı.
"İç bakalım." Bardağı dudaklarıma dayayıp birkaç yudum içtim. Hafif bir papatya tadıyla şenlenen damağım horon tepecekti. Bardağı karnıma yaslayıp merakla ona baktım.
"Sen ne ara geldin, kimsin?" Dedim. Belki biraz sevimsiz bir soruydu ama başka ne sorabilirdim ki? Sadece gözlerimin içine baktı. Herhangi bir cevap beklerken birkaç yudum daha içtim çayımdan.
"Arya." Kısa ve öz bir cevap vermişti. Kaşlarımı kaldırdım. Bu kadar mıydı? Başka bir şey söylemeyecek mıydı? Tam soracaktım ki kapıdan bir ses geldi.
"Üçüzüm kalk artık şuradan, odun olduk." Dedi. Sesle birlikte ayağa kalktı. Sessiz sessiz o tarafa doğru ilerledi. Kapıdan çıktıktan sonra kapıyı arkasından kapatıp gitti. Üçüz mü? Gözlerimi kırpıştırırken kapıya öylesine baktım. Çayımı içtikten sonra bardağı komodine bıraktım.
Geçen ay babama söylemiştim. Okulu dondurmak istediğimi, yoksa sınıfta kalırdım. Mecburi bir şekilde dondurduğum okuluma yeni kişiler mi gelmişti? Belki de ben onları fark etmemiştim. Ama imkansız gibi bir şeydi. İllahi görmüş olmam gerekiyordu. Gerçi gelseler Aysima ve Kutay bana anında söylerdi. Bakışlarım tavanda oyalanırken kapının açılma sesini duydum. Ardından da Kutay'ı.
"Mavimtırak! Özlemişim seni be!" Diyerek yanıma geldi. Tavandaki bakışlarımı yere indirip yerimde toparlandım. Eliyle belimden tutup yardım etti. Sonra da beklemeden belime yapıştı.
"Kardeşim be, seni çok özledim. Bir türlü de yoğunluktan gelemedim." Dedi. Başımın üstünden öptü. Ben de ona sökülüp beline sarıldım. Ben de en az onun kadar özlemiştim. Sınav yoğunluğu izin vermemişti görüşmemize. O sayısalcıydı, ben eşit ağırlık. İşimiz zordu ama onunki bence daha zordu. Geri çekildikten sonra birbirimize baktık. Çökmüştü biraz. Göz altları hafif mordu mesela. Gözleri biraz baygın bakıyordu, saçlarına şekil vermeye lüzum görmemiş gibiydi. Yanakları da çökmüştü. Elimle yanaklarını yakaladım. Sıkıp sağa sola çekiştirdim.
"Yemek yemedim mi sen? Çökmüşsün. Yatsana biraz. Buraya gelmişken biraz uzan. Zaten okula gitmemişsin. Bari biraz yat, geç koltuğa." Diyerek onu itekledim. Başta kalkmadı ama sonra benim zorlamam ile mecburen kalktı. Yavaş hareketlerle koltuğa geçti. Uzandı, uzandığı yerden bana baktı.
"Ben de yatacağım, hadi yat." Dedim. Başını sallayıp gözlerini kapadı. Ben de ona dediğim gibi gözlerimi kapadım ve yattım.
KAAN'DAN...
Elimdeki tantunilerle içeri girdim. Güzelim yatmıştı. Bir de koltukta biri yatıyordu sanki. Koltuğun yanına geçip baktım. Kutay'dı. İki doksan yatmıştı. Ben de diğerleri için de almıştım ama Kutay için almamıştım, çünkü onun burada olduğunu bilmiyordum. Telefonu çıkarıp Göktuğ'u aradım.
"Göktuğ?"
"Evet?"
"Kardeşim bir tane daha tantuni al gel. Aysima da geliyor de mi?"
"Evet o da geliyor. Onun için aldın değil mi?"
"Aldım aldım ama Kutay için almamıştım. Ona da al. Bir de tulumba tatlısı al. Ama fazla al. Hepimiz tatlı yeriz akşama."
"Tamam, alırım. Hadi görüşürüz."
"Görüşürüz."
Dedikten sonra telefonu kapayıp ikiliyi uyandırmaya çalıştım.
"Kutay! Lan Kutay! Heyt!" Diyerek elimle bacağını dürttüm. Ama uyanmadı. Bir tane şaplağı ayağına attım. Yerinden sıçrayarak uyandı. Uyku mahmuru gözleri önce odada gezdi. Sonra ise bana.
Tipi kaymıştı.
"Ne oldu?" Dedi. Sesi pürüzlü ve fazla kalındı. Herhalde az su içmişti. Komodinden su alıp verdim. Tek dikişte içti.
"Eyvallah." Dedi. Başımı sallayıp selamını aldım. Bardağı yan tarafa bırakıp Mavi'nin yanına oturdum.
"Kırmızı Güzelim, hadi kalk." Diyerek saçlarını okşadım. Biraz kıoırdandı. Alnından öptüm.
"Güzelim hadi uyan. Tantuni getirdim." Dedim. Anında gözleri açıldı.
"Tantuni mi? Dedi. Başımı salladım.
"Mersinli bir arkadaşın dükkanından aldım. Usulüyle yaptı. Doymazsan bir daha alırım." Dedim. Mutlulukla bana bakıp yanaklarımdan şapır şupur öptü.
"Beni niye it uyandırır gibi uyandırdım lan?!" Dedi Kutay. Mavi ona baktı. Birkaç saniye geçmişti ki kahkahalarla gülmeye başladı.
"Sen benim Kırmızı Güzelim misin lan?" Dedim. Kutay hem Mavi'ye, hem bana ters ters baktı.
"Bir benim bôyle güzel uyandıranım yok zaten." Diye homurdandı. Sırıttım.
Paketi açıp içinden birini aldım. Kağıtını sıyırıp Mavi'nin eline verdim. Paketteki ayranlardan birini alıp açtım. Onu da elimde tuttum. O sırada pakete dadanan bir karga vardı.
"Yeme lan!" Dedim. Masum masum baktı.
"Ama Mavimtırak yiyor. Ben de açım." Dedi.
"Diğerlerini bekle. Mavi sabahtan beri adamakıllı bir şey yemedi." Dedim. Tam ağzını açacaktı ki araya girdim.
"Sakin ben de adamakıllı bir şey yemedim deme. Sen istesen yerdin, o istese de kendi işini tam göremiyor. Birazdan burada olurlar." Dedim. Oflayarak arkasına yaslandı ki kapı açıldı. Bizimkiler tam kadro içeri girdi. Herkes bir yere dağılırken Kutay da yerinden doğruldu. İkinci koltuğa yani bizim zorla soktuğumuz koltuğa oturdular. Göktuğ elindeki paketi Kutay'ın kucağına bırakıp poşeti aldı. Tantunileri bir bir dağıttı. Herkes yavaştan yemeğe başlarken Göktuğ da yerine oturdu. Tatlıyı sehpaya koydu. Kendi paketini açıp yemeğini yedi. Kimseden yemek bitinceye kadar çıt çıkmadı. Bugün herkesin modu sıfırdı. Mavi'nin garibime gitmiş olmalı ki sordu.
"Niye bu kadar üzgün gibisiniz?" Dedi. Araf dışında herkes aynı anda şikayete başladı.
"Sınavlar kötü geçti." Dedi Mina. Arkasından da Elif onu onayladı.
"Evet, çok fenaydı. Ful kazık. Ayrıca annemler taşınmak istiyor." Dedi. Bunu duyan Mavi anında dikleşti, tabi Kutay da.
"Bu da ne demek? Ne taşınmazı!" Dedi Kutay. Mina başını hafif hafif salladı.
"İkna da edemiyorum. Ne yaptım olmuyor." Dedi. Kutay'ı bir telaş sardı.
"Ben konuşurum." Ardından Mavi atladı.
"Evet konuşuruz. Hem ben hastayım ya kıyamaz Seda teyze." Dedi. Mina başını Arda'nın omuzuna yasladı.
"O iş biraz yaş." Dedi Arda.
"Ben de ikna etmeyi denedim ama olmadı." Dedi. Kutay paniklemekten dört duvar uçacaktı. Elindeki tantuniyi kucağına bıraktı.
"Bir plan yapmalıyız." Herkes ona kilitlenirken o heyecanla anlatmaya başladı.
Plan yapılmıştı. Herkes görevini biliyordu. Kordine olsak yeterdi. Araf dahi içinde bir heyecan taşıyordu belki. Hepimiz yerimizde duramazken planı hayata geçirmek için hazırlık yapıyorduk.
Merhaba Sevgili Okurlarım bugün kü bölüm bu kadardı.
Bölüm nasıldı?
Sizce plan ne?
Mina gidecek mi?
Benim de planlarım var bu arada. ✨
Sizleri seviyorum ♥️
Görüşmek dileğiyle.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
79.55k Okunma |
6.46k Oy |
0 Takip |
68 Bölümlü Kitap |