Merhaba Sevgili Okurlarım bugün kü bölüm ile karşınızdayım.
Yirmi beş yorum istiyorummmm. Ve de biraz bol keseden oy dhdhdb
Sizleri seviyorum ♥️
İyi okumalar dilerim.
"Selamünaleyküm!" Diye bir ses geldi arkamdan. Arkama dönmeye çalışarak kapıya baktım. Göktuğ idi. Elinde hepimize getirdiği çiğköfte ve bana getirdiği et döner vardı. Sırıta sırıta içeriye girdi. Ellerindekini yanımdaki sehpanın yanına koydu. Yanıma gelip saçlarımı elleriyle karman çorman ettikten sonra yanağımdan makas aldı.
"Göktuğ!" Diye sinirle cırladım. Kaç gündür saçlarımı adamakıllı düzeltememiştim. Yeni, Elif saçlarımı yapmıştı. Oflayarak Göktuğ'a baktım.
"Tamam tamam gel." Dedi. Ters ters baktım.
"Sence nasıl gelebilirim oraya Göktuğ?" Dedim. Aydınlanma yaşayarak yanıma geldi.
"Yapıştır bir tane sırtıma." Dedi arkasını dönerek. Haince güldüm ama kıyamazdım ki. Biraz daha yavaş vurmaya dikkat ederek bir tane şaplattım.
" Şaaaaakkk!"
"Aaaaaaağğhhhh, ne yaptın be güzel kardeşim!" Dedi. Acıdan beli bükülürken elleri çarpık çurpuk duruyor, belini öne itmiş açıdan inliyordu. Koca bir kahkaha attım.
"Sen vurabilirsin dedin ve bana sinir koymadın. Ayrıca ben yavaş hali ile vurdum." Dedim. Odadakiler de benimle gülmeye başlarken Göktuğ ben hariç herkese ters ters baktı.
"Sert halini de göstereyim mi?" Dedim. Anında kaçtı. Tövbe çekerken korku dolu gözler ile bana baktı. Güldüm.
"Yavaş hali buysa eğer ben sert halini görmek istemiyorum." Dedi. Hepimiz kahkahalar atarken aniden beni basan öksürük kriziyle gülmem durdu. Komodindeki peçetelikten bir peçete alıp ağzıma kapadım. Herkes tedirginlik ile bana bakarken Kaan yanımda bitti. Bir bardağa su doldurup içmeme yardım etti. Sudan birkaç yudum içtikten sonra peçeteyi çöpe doğru fırlattım. Arkama yaslanırken Kaan'ın bakışları bendeydi.
"İyisin de mi?" Dedi. Panikti. Ama iyiydim. Erken teşhis sayesinde kurtulma şansım daha yüksekti ve tedaviye çoktan başlamıştık, iyi gidiyordu tedavi. Korkulacak bir şey şu anlık yoktu.
"İyiyim. Sakin ol biraz." Dedim. Gülümsemeye çalışarak alnımdan öptü. Benden çok o korkuyordu. Yanağımdaki elini kavrayıp okşadım. Gülümseyerek ona baktım. Titrek bir gülümseme ile bana baktı. Beni kaybetmekten korkuyordu. Ama korkmamalıydı. Ölürken bile onun ile olacaktım. İnsan beyni öldükten sonra 7 dakika boyunca mutlu anıları gösterirmiş. Kaan benim o 7 dakikamdı.
O tekrardan yerine otururken sohbet etmeye başladık.
________
Tuna abi ile konuşmuştuk bugün. Uygun tedavi ile bu illetten kurtulabilir ve eski sağlığıma kavuşabilirdim. Ama süresi belirsizdi. Ne zaman iyileşirdim muammaydı.
Yatakta yatmaktan bıkmıştım. Biraz dışarıda dolaşmak istemiştim. Diğerleri kafede iken ben dışarıdaydım. Hastanenin önünde ana yol vardı. Ana yolun yanlarında yavaştan çıkan papatyalar o kadar güzeldi ki. Anlatamam. Hepsi narin narin yerlerinde salınıyordu. Bahçenin bankında oturmuş yolu izliyordum. İlkbaharda idik. Hafiften esen rüzgar beni ürpertmek yerine serinletiyordu. Saçlarım azar azar uçuşurken gülümsedim. Omuzlarıma değen ani bir şeyle yerimden hopladım. Arkamdaydı. Kaan'dı. Yanıma geldi.
"Oturabilir miyim?" Dedi.
"Kaan sormana bile gerek yok, geç otur canparem." Dedim. Güldü. Yanıma oturup sağ kolunu omuzuma attı. Yanına sırnaştım iyicene. Belini ince kollarım ile sarıp çenemi göğsüne dayadım. Alttan alttan çehresini izledim. Çok güzeldi benim sevgilim.
"Biliyor musun? Sen benden daha güzelsin." Dedim. Yüzü bir ekşidi. Sonra ise inamamış gibi bana baktı.
"Kırmızı Güzelim, sen iyi olduğuna emin misin? Kadın mıyım ben? Ne güzeli?" Dedi tuhaf tuhaf bana bakarken. Koca bir kahkaha attım. Kıkırdaya kıkırdaya ona baktım.
"Sadece kadınlar güzel değildir beyefendi. Sen benim yakuşuklumsun ama güzelimsin de." Dedim. Kıkırdaya kıkırdaya ona baktım. Bana meftun meftun bakarken hülya ile konuştu.
"Sen böyle güleceksen dansöz bile olurum." Dedi. Kahkaha atmaktan çenem ve karnım ağrımaya başlarken elimi karnıma attım.
"Allah seni ne etmesin?" Dedim. Hülyalı hülyalı bakmaya devam etti.
"Sensiz etmesin be Kırmızı Güzelim, sensiz etmesin." Gülüşüm sakinleşirken aşkla ona baktım. Kederliydi bakışları. Ödü kopuyordu beni kaybetmekten. Adem elmasından öptüm. Huylandı bir. Güldüm, bir daha öptüm. Ben bu adama aşığım ya. Her hali, her hareketi çok güzeldi. Başkası olsa ayrılmıştı bile benden.
"Sen var ya sen, müthiş bir insansın. Başkası olsaydı beni çoktan bırakmıştı. Aşkım benim!" Dedim. Sondaki söylediklerim bir tık bozdu ama olsun. Neredeyse haykırarak söylemiştim. Bir tanemdi o benim.
Bu defa o güldü. Aşıktım diyorum anlayın be gardaşlar.
"Senin o pancar dudaklarından öperim haa." Deyip dudaklarımdan bir buse kaptı. Gülümseyerek ona baktım.
"Biz hiç romantik olamayacak gibiyiz, evlenince geçer mi acep?" Dediğimde kafasını geriye atarak kahkaha attı.
"Evlensek de olmayacak gibi ha ne dersin?" Deyip göz kırptı. Ben de yapmaya çalıştım. Ama beceremedim. İki gözümü de kırptım.
"Olmayacak gibi." Demiştim ki gözlerimden öptü. Ben panikle geri kaçarken o ne oldu der gibi baktı.
"Neden gözlerimden öptün? Ayrılık getirir." Dedim. Elini havaya rastgele sallayarak bana baktı.
"Saçmalık, inanma sen onlara." Dedi. Ama olmaz ki böyle!
"Kaan vallahi ayrılık getiriyormuş. Eskilerde gurbet demekmiş. Kimse kıyamazmış sevdiğinin gözlerini öpmeye." Dedim. Bana bakarken ters ters soludu.
"Kırmızı Güzelim vallahi şu dakikada sana nikahı başarım ha." Dedi.
"Evlensek dahi ayrılma şansımız var." Dedim. Yavaştan ona geliyorlardı.
"Büyü yaparım vallahi iki saniye yanımdan ayrılamazsın!" Deyince beni gülme tuttu. İfadesi çok komikti. Kumral kaşlarını çatmış ters ters bana bakıyordu.
"Ne gülüyorsun Kırmızı Güzelim?" Dedi. Daha da güldüm. İlk ciddi kalsa da sonra o da ciddi kalamayıp benimle gülmeye başladı. İkimiz de kahkahalar ile gülerken sıkıca birbirimize sarıldık. Başım onun göğsünde etrafı izledim. Kimsecikler yoktu. Sadece ben ve o vardı, sadece ve sadece biz vardık.
_________
AYSİMA'DAN...
Ağacım ile uzun bir vakit sohbet ettikten sonra içimdeki kırıkları bir bir yerinden söküp attım. Gözlerimi silip kendime çeki düzen verdim. Saçlarımı at kuyruğu yapıp, çantamdan makyaj malzemelerini çıkarıp çantamdan çıkardığım ayna ile makyajımı yapmak üzere yan tarafa koydum. Derenin yanına gidip yüzümü soğuk su ile yıkadım. Ağladıktan sonra göz altlarım morarıyordu. Makyajımı yaptıktan sonra makyaj malzemelerini geri yerine koyup ayakkabılarımı giydim. Üzerimi düzeltip sakin bir şekilde derenin yanına gittim. Ellerimi soğuk su da biraz ıslattıktan sonra kalktım. Çantamı omzumdan geçirip tekrar hastaneye doğru yürümeye başladım. Emin adımlar ile hastaneye girdim. Girişte Arda ve Göktuğ vardı. İkisi bir şeyler konuşuyorlardı. Göktuğ'un sırtı bana dönüktü. O yüzden o beni fark etmezken Arda beni fark etti. Hızla yanıma doğru adım atmaya başlamıştı ki umursamadan asansöre bindim. Onun koştuğunu görünce o da beni fark etti. İkisi de koştu ama yetişemedi. Katın numarasına basıp beklemeye başladım. Kata geldiğimde indim. Mavi'nin odasına doğru ilerledim. Kapıdan dan diye girdim, içerideki kim varsa umursamadan çantamı koltuğa fırlattım. Cebimde zaten para vardı. Geri asansöre binerek kafeteryaya indim. Bir bardak filtre kahve alıp tekrar asansöre bindim. Asansöre bine bine bir hal olmuştu. Odaya girip kahvemi yudumlaya yumdumlaya Mavi için getirdiğimiz kitaplardan birini, Çalıkuşu'nu okumaya başladım. Arada kahvemi içerken tüm dikkatimi kitaba vermiştim.
ARAF'TAN...
Uzun bir vakit gelmeyen kız bir anda az önce odaya girmişti. Hiçbir tepki vermeden beni görmemezlikten gelerek çantayı fırlattı. Ama fırlattığı çanta bana geldi. Suratıma çarpıp kucağıma düşmüştü. Ama o bunu da umursamadan çıkıp gitti. Tekrar telefonumu elime alıp askeri sistemleri incelemeye devam ettim. Yeni geliştirilen uçaklar vs. güzeldi. İncelemeye devam ederken tekrar içeri girdi. Bu defa komodinden Çalıkuşu'nu alıp yerine oturdu. Sessiz sakin kahvesini yudumlarken hiç bana bakmadı. Tüm dikkati kitapta idi.
Bakışları bir kez bana değmedi. Ne bakışlarında sıcaklık vardı, ne de bir duygu. Sadece derin bir boşluk vardı.
MAVİ'DEN...
Biraz daha dışarıda durduktan sonra içeri girmiştik. Şu an asansördeydik. Ben Kaan'ın göğsüne kafamı yaslamış, oda bir kolunu belime sarmıştı. Asansör durduğu vakit indik. Yavaş yavaş odama döndük. İçeri girdiğimizde Aysima ve Araf'ı içeride gördük. Aysima kayıtsızca kitap okurken, Araf dışarıyı izliyordu. İkiside bizden habersiz gibi kafalarını kaldırmadılar. Ben sedyeye uzandı. Kaan da yanıma oturdu. İkimiz de kendi aramızda konuşurken kimseden ses seda çıkmadı.
Merhaba Sevgili Okurlarım bugün kü bölüm bu kadardı. Biraz kısa oldu kusuruma bakmayın. Ayrıca dün bölüm gelecekti lakin Kitappad' bir türlü açılmadı. Bu yüzden bölümü dün atamadım. Bugün atıyorum. Tekrardan kusura bakmayın.
Bölüm nasıldı?
Aysima tavrında haklı mı?
Araf ne yapmalı? Sizce Araf ve Aysima hangi mesleği seçecek?
Sizleri seviyorum ♥️
Görüşmek dileğiyle.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
79.56k Okunma |
6.46k Oy |
0 Takip |
68 Bölümlü Kitap |