Merhaba Sevgili Okurlarım yeni bölüme hoş geldiniz ✨
Oy sınırı yok lakin ben bunu kaldırınca çok az oy gelmeye başladı. Lütfen oy verin yoksa tekrar oy sınırı koymaya başlayacağım. Çünkü az oy gelmesi moralimi ciddi manada bozuyor.
Oy sınırı yok belki lakin en az yirmi beş yorum istiyorummmm
Sizleri seviyorum ♥️
İyi okumalar.
Sabah kalktığımda nefes bile alamıyordum. Boğazım yaraydı ve herhangi bir şey yiyemeyecek kadar durumum vahimdi. Yemek yiyemediğim için de pek bir enerjim yoktu. Sabahtan beri hastanedeydim. Sanırım yakında hastaneye yatırılacaktım. Ne olur ne olmaz diye annemler istiyordu böyle. Gördüğüm rüyanın halisülasyonunu görecek kadar psikolojim bozulmuştu. Haklılardı. Ama bir yandan da benim için kötüydü ki bu gördüğüm kabuslar hastanede daha da kötüleşebilirdi.
Sabahtan beri serum bağlıydı. Yemek yiyemeyince serum bağlamışlardı. Sabah Kaan'ın yanıma geldiğini görmüştüm. Onun göğsünde sabaha kalkmıştım. Çok tuhaf bir koku vardı üzerinde. Sanki sigara içmişti, fazla ağırdı koku. Kalktığımda sormuştum ama cevap vermeden beni hastaneye annemlere getirmişti. Evde şu bile içemeyince panik yapmıştı. Çünkü bildiğiniz boğazım çatlamıştı. Ses tellerim bile zarar görebilirdi. Bundan dolayı korkmuş, hemen beni hastaneye götürmüştü. Diğerleri de haberi alınca yanımıza gelmişti.
Arda fenalık geçirecek gibiydi. Rastgele bir hastalık sallamıştı ve tutmuştu. Kendini suçluyordu.
"Şom ağzımı silkeyim!" Diye. Erkekler yanımızda küfür etmemeye özen gösteriyorlardı. Ya da sansürlüyorlardı.
Ne kadar kendini suçlamaması gerektiğini söylesek de pişmanlıktan yanıyordu. Şu anda da devam ediyordu. Ama biz kızınca susmuştu, tabi içinden devam ediyordur o.
"Marka Hatunum nasıl oldun?" Diyerek yapıştı Mina. Gülümsemeye çalışarak ona baktım. Umarım anlıyordur. Gülerek bana baktı.
"Sana nasıl yemek yedireceğiz ki? Sana ne yapsak boğazın acımadan yiyebileceksin?" Diyerek diğerlerine baktı. Ortamı çok da şeyine takmayan Araf uyuyordu. Mina'nın gözü Araf'a takıldı.
"Allah seni ne etmesin Araf! Uyuyor musun şu ortamda?" Cevap olarak Araf tepkisizliğini verdi. Mina göz devirmeye çalışarak diğerlerinin diğerlerine baktı. Göktuğ muz kemirirken alttan alttan benimle bakıştı. Ağzında koca koca bir muz bana bakıyordu.
Boğazını temizledi. "Pardon vallahi unuttum yav." Diyerek muzu havaya attı. Havada süzülen muz kabukları bir yere şap diye düştü. Ama görmedim. Bunu fark eden Kaan ensesine bir tane şaklattı.
"Ne diye yere muz kabuğu atıyorsun lan?" Göktuğ ensesini ovuşturup yere baktı. Sanırım muz kabuklarını arıyordu. Gözleriyle elleri ensesinde etrafa göz attı ama bulamadı.
"Eğer buraya karıncalar yuva yaparsa Göktuğ seni göt üstü yuvaya oturtucam. Kıçına kaçsınlar." Diyerek onu korkuttu Arda. Göktuğ'un gözleri duydukları ile pörtlerken iyicene bakındı yere ama bulamadı.
"Bence bunu yapmamalısınız." Dedi. Kaan kaşlarını havaya kaldırdı.
"Niyeymiş o?" Dedi. Göktuğ bir yutkunup sevimli sevimli gülümsemeye çalıştı.
"Büyük günaha girersiniz sonra cehennemde totonuz kızarır mazallah." Dedi. Boğazımdan dolayı pek de gülemiyordum ama yine de ucundan güldüm.
"Niye günaha girelim lan? Bence günah değil." Diye araya yapıştı Arda.
"Karıncalar yuva zannedip kaçarken bir yerlerime kaçar, sıkışır falan ölürler. Karıncalar sizin yüzünüzden ölmüş olur. Al sana günah." Dedi Göktuğ. Mine ve Elif'in gözünden gülmekten yaş gelirken benimde yanaklarım ağrımaya başlamıştı.
Arda ve Kaan başını aşağı yukarı salladılar.
"Doğru, günaha girmeden bu işi halletmeliyiz." Diyerek Arda'ya baktı Kaan. Arda da başını sallayıp onayladı onu.
"Katılıyorum, bunun başka bir yolunu bulmamız şart." Dedi. En son dayanamayan ekip anıra anıra gülmeye başladı. Hepimiz gülerken gelen kapı tıklatma sesi ile susup kapıya baktık. İçeri yavaşça doktor girdi. Tuna abi içeri gelip kapıyı arkasında kapattı. Sabahleyin bir takım testler yapmışlardı. Bu testlerin sonucunu annemler anlatmış olmalıydı. Yanımıza gülümseyerek geldi. Diğerleri tedirgin olurken ben rahatça gülümsedim. Bizimkilerin gerginliğini hisseden doktor konuştu.
"Sakin olun gençler sadece Mavi'yi kontrol etmeye geldim." Diyerek yanıma geldi. Çubuğu çıkarıp ağzımı açmamı söyledi.
"Aç bakayım ağzını." Herkes derim bir nefes alırken ağzımı açtım. Çubuğu gırtlağıma kadar sokuşturarak bir şeylere baktı. Neye bakıyordu bu adam? Bademciğimle alakalı bir durum pek de söz konusu değildi. Sonuna kadar soktuğu çubuğu sonunda çekti. Öğürmemek için zor kendimi tutarken doktor geri çekildi. Herkes doktora bakarken o havalı bir şekilde saçlarını koluyla geriye itti.
"Benim hastam benim gibi turp gibi. İşte mükemmel bir doktor olarak, hastam da mükemmel. Hastam turp önümden şurt!" Diyerek kapıya giderken benim haricimde herkes tuhaf tuhaf ona baktı. Onlar gözlerini kırpıştırırken beni gole tuttu. Tuna abinin her zamanki halleriydi.
Birkaç adım attı, kapıya üç adım kalmıştı zaten. Havalı havalı giderken bir şey oldu. Tuna abi bir anda geriye doğru uçup yere iki doksan yattı. Bacakları havaya diklenirken bel üstü düştü. Bacakları havada, kolları yana doğru açık, gözleri tavanda yatıyordu. Herkes şaşkınlıkla ona bakarken kahverengi cilalı ayakkabısının tabanından yere şaplayan hatta damlayan muz kapuğunu gördük. Herkes Göktuğ' a bakarken Göktuğ korkuyla bağırdı.
"Lan doktor!" Hepsi doktorun yanına koşarken elim ağzımda sedyeden olanları izliyordum. Göktuğ doktorun kafasından tutup kaldırdı. Doktor karizmayı çizdirmek istemezcesine konuştu.
"Ne yapıyorsunuz gençler yatıyorum şurada. Uykum var." Diyerek ellerini kafasının altına soktu ki bir anda gözleri kapandı. Mina ve Elif çığlık atarken Göktuğ kucağındaki kafayı hoplatıp kaçtı.
"Valla ben öldürmedim, o kendisi öldü! Vallahi!" Diyerek yanıma kaçtı. Kaan doktorun kafası yere vuracakken son anda tuttu.
"Lan gerizekalı adamı ne bırakıyorsun?! Doktor!" Kapıya doğru bağırırken aniden kafası kucağında olan Tuna abiden bir nida nüksetti.
"Hıııı?" Herkesin ödü patlarken Kaan tekrar bağırdı.
"Gerçek doktor!" Dedi.
"Ben sahte doktor muyum lan?" Diye bir ses yükseldi. Kaan yine bağırdı.
"Uyumayan bir doktor!"
"Ben uyuyor muyum evladım?" Dedi Tuna abi. Hepimiz dayanamayıp gülmeye başlarken Kaan'ın sabrı kalmamıştı.
"Uyumayan, hastanede dolanan şu anda uzanmayan bir doktor!" Dedi.
O sırada içeri bir doktor girdi.
"Lan Tuna kalk!" Diye içeri Devrim amca girdi. Tuna abinin yanına çöküp dürtükledi ama Tuna abinin kafa yana düşsü. Devrim amca sedye isteyerek en sonunda Tuna abiyi dışarı çıkardı. Herkes katıla katıla gülerken Kaan sabır çekiyordu.
"La ilahe illallah salak mı adam?" Gülerek başımı iki yana salladım. Mina gülmekten nefesi kesilirken Aysima da kendini koltuğa attı. O da haykıra haykıra gülüyordu. Gülmekten yerinde sabır duramazken karnına eğildi bir de. Gülmekten beşik gibi sallan kardeşim geriye doğru giderken hala uyuyan Araf'ın üzerine düştü. Herkes suspus olurken Aysima kıpkırmızı oldu. Hızla kalkmaya çalışırken Araf uyandı. Aysima'yı bacaklarını üstünde görünce gözlerini kırpıştırıp bir baktı sırtı ona dönük Aysima'ya. Başta ne olduğuna anlayamamış olmalı ki bir kucağına yani bacaklarına baktı, bir de üzerine tünemiş olan Aysima'ya. Aysima üzerinden hareketlenecekken belini sıkıca tuttu. Utançtan daha da sinen Aysima'ya karşın Araf dudaklarını birbirine bastırıp kızı kaldırdı. Yan tarafa bıraktı. Sonra da hiç bozuntuya vermeden geri uyudu. En azından uyumuş gibi yaptı. Aysima elma gibi kıpkırmızı kesilerek Araf onu bıraktığı gibi yerinden fırladı. Kapıdan çıkmaya hazırlanırken yerdeki muz kabuğunu unutup üzerime bastı.
"Hiiiiiii!" Geriye doğru uçarken kapının hemen yanındaki Arda onu kolundan yakaladı. Arda onun kolundan tuttuğu gibi kendine çekti. Aysima'nın sırtı Arda'nın göğsüne çarparken Arda güldü.
"Aysima utançtan kaçayım derken uçuyordun." Diyerek kahkahalarla gülmeye başladı. Hepimiz ardından gülerken aniden ağzıma dolan metalik tat ile durdum. Öksürmeye başlarken yanımdaki komodindeki peçetelikten bir peçete aldım. Dudaklarıma bastırıp ağzımdaki kanı peçeteye tükürdüm. Boğazım yine yanmaya başlarken gülmenin bile bana artık haram olduğunu anladım. Boğazım kanamıştı. Oysaki daha yeni kabuk bağlamıştı. Herkes susarken yanıma koştular.
"Mavi!" Diyerek yanıma yapışan Kaan. Elimi tuttu. Elimdeki kanlı peçeteyi alıp yana savurdu. Yeni bir peçete alıp verdi. Dudaklarımı peçeteyle silip Kaan'a verdim. Yandaki sürahideki sudan bir bardak bana uzattı Aysima. Boğazım biraz acısa da tüm gün susuz kalamazdım. Ayrıca doktor bol bol sıvı gıda tüketmemi istemişti. Elindeki bardağı alıp birkaç yudum zorla içtim. Biraz canım yandıysa da geri kalanını da içtim.
Yanımdakiler sonunda dağılınca uzandım biraz. Araf da az önce kalkmıştı, onunla birlikte Mina da gitmişti. Tabi kantine gitmişlerdi.
Biraz yatsam iyi olacaktı. Belki o sıra kan pulcuklarım bir halta yarayıp boğazımdaki yaralara kabuk bağlardı.
Kan pulcukları buraya gelin laannnnn
____________
Merhaba Sevgili Okurlarım bugün kü bölüm bu kadardı.
Bölüm nasıldı?
Birkaç bölümdür çok hüzünlüydü biraz komiklik katayım dedim.
Güldünüz mü bari???
Sizleri seviyorum ♥️
Görüşürüz.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
79.55k Okunma |
6.46k Oy |
0 Takip |
68 Bölümlü Kitap |