Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın canlarım :)
Artık satır arası yorumları da yapabiliyormuşuz görelim yorumlarınızı :)
Veee unutmadan benim Askerim kurguma da bir şans vermeniz beni mutlu eder.
Aleda Maver
Gözlerimi araladığımda o soğuk ve kötü yerden çıkmıştık. Bulunduğum ortam sıcaktı. Kanepede uzanıyordum. Ayaklarım ve ellerim bağlıydı. Nasıl kurtulacaktım ben bu sapıktan? Ellerimi çözmeyi deniyordum ama nafile. Çok sıkı bağlamıştı ve düğümde açılmıyordu.
“Boş yere uğraşma Aleda’m.”
Ona öfkeyle döndüm. “Beni neden kaçırdın sen? Manyak mısın? Ben seni sevmiyorum neden anlamıyorsun?” Gökalp kafasını yana yatırıp sırıttı. Tam bir psikopat gibiydi. “Ağzından çıkan her bir kelime iltifat etmişsin gibi geliyor bana bitanem.”
Sinirden ağlayacaktım. “Sana yemek yaptım. Yemeğini yemen lazım çünkü akşama kadar olmayacağım yanında. Uzun zamandır su da içmedin.” Asla Gökalp’e inanmıyordum. “Olmaz yemeyeceğim sana güvenmiyorum.” Dudaklarımı birbirine bastırdım. “Beni sinirlendirmeye başlıyorsun Aleda. Senin iyiliğin için yemek ye diyorum.”Konuşursam ağzıma yemek tıkabilir diye kafamı iki yana salladım.
Gökalp hiç takmadan yanıma oturdu. Tepsiyi kucağına koymuştu. İzmir köfte vardı. “Bak sen seversin bu yemeği. Aç ağzını.” Hayır diyorum be adam neyi anlamıyorsun sen? Sabır çektim. “Yemeğini yersen seni çözerim.” Çok makuldü. O evde yokken bende kaçabilirdim. “Tamam anlaştık.” Gülümsedi. “Zeki karım.” Son kelimesini duymamıştım.
“Ellerimi aç o zaman ben yemeğimi yiyeyim.” Kafasını iki yana salladı. “Önce ben yemeğini yedireceğim ondan sonra iplerini açacağım.” Mecbur kabul etmiştim. Yemeğimi yemiştim. Üç bardak da su içmiştim. “Gökalp beni kaç gündür iğnelerle uyutuyorsun?” Tepsiyi kenara bırakıp beni koltuğa yatırdı. Yastığımı düzeltti. “İki gündür uyuyorsun Aleda’m. Çok da tatlıydın mırıl mırıl. Bir bebek gibi. Bence bebeğimiz sana çekmemeli çünkü o zaman ben iki güzel kadını nasıl zaptedebilirim değil mi? Bana çekmesi daha iyi olur. Annesini koruruz.” Ne diyordu bu manyak?
“Az sonra uykun gelecek. Beni konuşmaya eski yerimdeki korgeneral çağırdı. Onunla konuşup geleceğim daha sonra düğün yapacağız. Hızlı bir düğün olacak ama bana alıştığında tekrar kıyarız nikahımızı.”
Kızamıyordum bile. Yavaş yavaş gözlerimin kapandığını hissediyorum. “İlaç etkisini gösterdi demek. İyi geceler.” Alnımı öptüğünü hissettim daha sonra bedenim kendini boşluğa bırakmış gibi oldu.
Gözlerimi araladığımda panikle etrafa bakıyordum. En son anlattıkları hala aklımdaydı. Karısı falan olmayacaktım bu manyağın. Kaçmam lazımdı. Etrafıma baktığımda bir araba olduğumu gördüm. Kafam bir bedene yaslıydı ama karşımda biyolojik ailemi gördüm. K-kurtulmuştum. “Aleda uyanmışsın.” Kağan abimdi. Kafam omzuna yaslıydı. Sadece şaşırmış bir şekilde yüzüne bakabiliyordum. “Biliyorum korktun ve şok içindesin ama kurtuldun.” İstemsizce gülümsedim.
O manyak bana neler yapabilirdi? Eğer biraz uyanık kalsam dilimi de tutamamdığım için şiddet bile uygulayabilirdi. Korkuyordum ondan. Kağan abim bana sımsıkı sarıldı. “Biz buradayız mavişim.” Sarılmasına istemsizce karşılık verdim. Şu anda birine sarılıp saatlerce ağlamak istiyordum ama sarılmam kısa sürdü çünkü kendimi geriye çektim. Onlar bana inanmamıştı. Ben Burak’a zarar gelsin istememiştim tamam haklılardı güvenmemek de çünkü abime olan düşkünlüğüm yüzünden yapabileceğimi düşünmüşlerdi ama ben kimseye zarar veremezdim. Zehirlemek büyük bir olaydı. Ucunda ölüm olan bir şeydi.
“Aleda biliyorum bize kızgınsın ama bizi de anlaman lazım. Bak bunu eve geçince konuşalım.”
“Sizinle yaşamayacağım. Unuttun mu? Beni attınız o evden. Kurtardığınız için de teşekkür ederim.”
Kağan abim gözlerime üzgünce baktı yol boyu konuşmayı denedi ama ben konuşmayacaktım onlarla o eve de Burak’ı görmeye ve eşyalarımı almaya gidecektim. Eve geldiğimize arabadan indim. Kapıdaydı Burak. Gözleri ağlamaktan kızarmıştı. Araba durduğunda aşağıya indim. Koşarak Burak’a sarıldım. Burak benden tepki vereceğimi sandığı için sadece bakmıştı ama ondan sonra sımsıkı sarıldı. En çok Burak için korkmuştum. Onunla tehdit etmişlerdi beni. Artık benim ailem yoktu. Ağladığını hissetmiştim.
“İ-iyi misin abla?” Kafamı salladım. “İyiyim. Sen zarar aldın mı?” Biraz geri çekilip vücuduna baktım. Silah izi yoktu. “Zarar almadım.” Burnumu çektim. Fısıldayarak benim buradan gitmem lazım Burak ama söz verdiğim gibi bir okul çıkışına geleceğim dedim. Gitme dese de eve girip odama çıktım. Eşyalarımı toplayıp gidecektim buradan. Odama biyolojik annem gelmişti. “Kızım gitme. Bak bizim çok hatamız oldu ama sıfırdan başlarız.”
“Hayır gideceğim burada sonuçta tekrar birinize bir şey olsa benden bileceksiniz değil mi?”
Annem ağlayarak yanıma geldi. “H-hayır kızım. Gelip baban da itiraf etti. Her şey o pisliğin suçu. Lütfen bizden gitme. En azından Burak için çünkü sen gittiğinden beri hiç iyi değil. Tek tepki verdiği an seninle sarıldığı ve konuştuğu an.”
Kaşlarım çatıldı ama ben Burakla okulda görüşürdüm. Bu yüzden bavulumu kapatıp merdivenlerden inmeye başladım. Burak merdivenlerin başındaydı. Bavulumu iki saniye kenara bırakıp tekrar sarıldım. “Seninle görüşeceğim kardeşim. Tek seninle görüşeceğim.”
“Abla gitmesen olmaz mı?” Burak’ın hüzünlü gözlerine baktım. “Olmaz ablacığım.”
Sizce Aleda'nın davranışı sizce doğru mu?
Burak'ı gördünüz mü?
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın canlarım :)
Veee unutmadan benim Askerim kurguma da bir şans vermeniz beni mutlu eder.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |