14. Bölüm

Bölüm 14

Nehir Rüya
nehirruya

Yorum yapmayı ve Oy vermeyi unutmayın canlarım :)

Arabada sessiz geçmişti. Geldiğimiz yeri bir ev, sokak ne bileyim herhangi bir yere götürmesini beklerdim ama mezarlığı beklemezdim. “Gel benimle.” Aşağıya indiğinde ben de indim. Ellerimi tuttu. Benden güç almak istiyordu. Ellerini sımsıkı tuttum. Mezarlıktan içeriye girdik.

 

Birkaç dakika sonra bir mezarın önünde durduk. Üzerinde benim adım yazıyordu. İnsanın kendi mezarına bakması ürpertici bir duyguydu. Ellerim titredi. “F-furkan.” Furkan donukça gözlerime baktı. Gözleriyle mezarı gösterdi. “B-ben buraya her gün geldim. Seninle dertleştim bize öldü dediler Aleda. S-senin öldüğünü söylediler. Ağladım buraya sığındım. Güldüm buraya sığındım ben hep seninleydim.” İç çekti. “Seni yıllar önce bugün ailemizden aldılar.” Hıçkırarak mezara oturdu. Çiçekleri vardı üzerinde hem de her çeşit.

 

Ellerim titriyordu. “Senin hangi çiçeği sevdiğini hiç ö-öğrenemediğim için dünyadan her çeşit çiçek getirdim ve ektim. Sanki biri solsa ben seni kaybedecekmişim gibi hissettim. B-ben seni çok seviyorum Aleda ama korktum biliyor musun? Gene yalan sandım. B-ben hep seninle karşılaşsam böyle yapacağım şöyle yapacağım diyordum ama bak b-ben kendimden soğuttum seni.” Furkan’ın ağlayan yüzüne bakıyordum. Yanına oturup sımsıkı sarıldım. Dayanamadım kendini bu kadar parçalamasına. “B-böyle yapma.”

 

“Nasıl yapmayayım? Seni çok üzdüm.” Kafamı iki yana salladım. Ben yokluğumla onu daha çok üzmüştüm. “Hayır ben seni yokluğumla daha çok üzmüşüm Furkan abi.” Bana gözyaşlarıyla baktı. “N-ne? Son kelimede ne dedin?” Ağlayarak güldüm. “A-abi dedim. Öyle değil misin?”

 

“Öyleyim.” Bir anda beni kendine çekip sımsıkı sarıldı. “A-abiyim ben. Bir daha desene şeker kokulum.” Kıkırdadım. “Abi.” Gülümseyerek öptü beni. Bir süre daha kendi mezarımda bulundum. İç çektim. Burnumu sweatin koluna sildim. “Şey Furkan abi biraz sweatin sümüklü sweat oldu.” Kahkaha attı. “Şeker kokulum önemli değil.” Beni iyice kendine çekmişti. Kendimde yürüyecek hal bulamayınca kucağına aldı. Kafam göğsünde birlikte araca bindik ve eve geri dönene sessizce etrafa baktım. Eve girdiğimizde insanların bakışları üzerimizdeydi çünkü ben Furkan abime sımsıkı sarılmış kucağındaydım. Tabii ki bizi böyle gören Kağan tayfası gözlerini kocaman açtı. Burak yanımıza gelip sanki onu aldatmışız gibi baktı.

 

“Ama en çok beni seviyorsun değil mi?” Kıkırdayarak kafamı salladım. “En çok seni seviyorum Burkim.”

 

Furkan homurdanarak Burak’a baktı.

 

“Sus len bücür.”

 

“Ya abi, ablamın yanında beni azarlamasana! Karizmam çiziliyor.”

 

Kıkırdadım. “Bana bak bücür ben bugün ablanla uyuyorum sen de dosdoğru yatağa.” Burak dudaklarını bükerek bana baktı. Bende bugünlük böyle olsun bakışımı attım. Birlikte Furkan abimin odasına çıktık. Üzerime abimin pijamalarını giyindim bedenime göre kocaman olmuştu ama olsun. Furkan abimin yanına uzandım. Kafamı göğsüne koydum. Benim yerim Furkan abim de ayrıydı ben bunu bugün çok iyi öğrenmiştim. Sanki yanından gidecekmişim gibi bana sımsıkı sarılıyordu. Gözlerim bugünün yaşanan olayları yüzünden yorgunlukla kapanmıştı. Yunus’un dediği oluyordu. Ben teker teker onları affediyordum.

 

Sabah kalkmamı sağlayan saçımdaki öpücüklerdi. Bir an nerede olduğumu kavrayamadım ama dün yaşananlar aklıma gelince hemen Furkan abime baktım ama yanımda yoktu. Yanımda Burak vardı. “Abla beni gördüğüne sevinmiş gibi değilsin?” Alınmış gibi yüzüme bakıyordu. “Hayır ablacığım sevindim de beklemedim yanımda görmeyi. Hani zeki kardeşim genellikle insanlar uyudukları insanlarla uyanırlar ya.” Bana göz devirdi. “Biz ablamızı öpücüklerle kaldıralım. O bize anca bilmişlik taslasın.” Çok ciddi söyleyince yutkundum. Kırılmış mıydı bana?

 

“B-burak ben kırılacağını düşünmedim.” Burak sesimin titrediğini görünce yanaklarımı sulu sulu öptü. “Şaka yapmıştım abla. Alınmam tabii ki. Hadi kalk uykucu kahvaltıya inelim.” Burak’ı öpücüklere boğduktan sonra asıl merak ettiğim soruyu sordum.

 

“Furkan abim nerede?”

 

“Onun sabahtan acil toplantısı çıktı. Eh bende daha yakışıklı bir suratla uyan istedim.”

 

Gülümseyerek yüzüne baktım. Burak bana hayat enerjisi veriyordu. “İyi yapmışsın ablacığım. Sen bekle ben bir lavaboya gideyim sonra birlikte ineriz.” Kafasını salladı. Bende lavaboya gidip yüzümü yıkadıktan sonra birlikte aşağıya indik. Tabii üzerimde Furkan abimin kıyafetleri olduğunu kokusundan ve büyük duruşundan anlamışlardı. Annem heyecanla bana baktı. Sanırım açıklama bekliyordu. “Şey biz dün Furkan abimle uyumuştuk. Geç kaldığım için üzgünüm.”

 

“Önemli değil güzel kızım. Ne yaptınız abinle? Dün evden gittiğinizi duydum.”

 

“Aramızda kalsın ama abimi tanıdım diyelim annem.”

 

Kafasını salladı. Gözlerindeki mutluluk beni de mutlu ediyordu. Alp ve Kağan tabağı delecek gibi yerlerken Deniz sadece bana bakıyordu. Kahvaltıdan sonra Burak okula, Alp ve Kağan da işe gitmişlerdi. Umut bey de Furkan abimle çıkmıştı. Biz de annemle salonda kahve içiyorduk.

 

“Furkanla ne konuştun bilmem ama kızım Deniz içine kapanık bir çocuktur. Kendini ifade edemez. Furkan gibi de adım atamaz. Seni sevmediğini düşünme veya çabalamadığını düşünme diye dedim. Sadece bu tip diyaloglarda hep zayıf biri olmuştur.”

 

Kafamı salladım. “Annem ben seni anlıyorum ama olacaksa da yavaş yavaş. Özellikle Alp’i affedeceksem de çok zor olacağı kesin. Ben onlara önyargılı değilim. Deniz’e ise hiç değilim.”

 

Annem gülümseyerek baktı. Daha sonra doktorun istediği testler için hastaneye gittik. Bir günümüz hastane de geçmişti. Eve geldiğimizde annem uyuyacağını söyledi ama beni de yanında isteyince bende kırmak istemediğim için odamda duş alıp pijamalarımı da giyinip yanına geldim.

 

“İyi uykular melek kızım.”

 

“İyi uykular annem.”

 

Her şey düzelecekti buna inancım tamdı çünkü hepimizin bir ortak özelliği vardı. O da kırık parçalarımız ve bütün olan bir aile özlemi.

Yorum yapmayı ve Oy vermeyi unutmayın canlarım :)

Furkan'ı nasıl buldunuz?

Burak bana tatlı geliyor. Onu yazarken eğleniyorum sizce nasıl biri?

Bölüm : 13.05.2025 11:06 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...