Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın canlarım:) Okuduğunuzu görüyorum ama satır arası yorumlarınızı ve oy vermenizi görmüyorum bu da benim motivemi kırıyor. Eğer böyle olursa oy sınırı koymayı düşünüyorum.
Biyolojikleri ve Burak’ı dışarıya ittiriyordum. Bir yandan da bağırıyordum. “Siz buraya pişman pişman annenizin hastalığı için mi geliyorsunuz? Çok yazık bir de birkaç saatlik abilik taslamınız da belli oldu. Siz ne karaktersiz adamlarsınız?”
Herkes bana şok olmuş gibi bakıyordu. Ellerim titriyordu. Artık mutlu olmak istiyordum ve ikinci plana atılmadığım bir sevgi istiyordum. Kapıyı ellerim titreyerek yüzlerine kapatacakken Burak bir eliyle kapıyı kapatmama engel oldu. “Abla gerçekten öyle değil. Ben de yeni öğrendim. Sabah öğrendim ama ben seni buna zorlamam ki. Yalnız kalmanı istemediğim için geldim. Abilerim de annemiz için gelmedi. Ben anlatmıştım burada bir adamla kaldığını duyunca biz ikna ederiz diye gelmişler.” Sonlara doğru sesi kısılmıştı çünkü gözlerinde yaş vardı. Ağlıyordu. Yeni öğrendiği belliydi. Ben onların bana yaptığını yapmayacaktım hem Burak'a inanırım çünkü bana yalanı olmadı ama onlara inanmıyorum. Kağan içeriye bir adım atmak istediğinde araya Yunus girdi. Göğsüne elini koydu.
"İstemiyor sizi. Eve girmeden konuşacaksan konuş."
Kağan çok ters bir şekilde bakıyordu Yunus'a. Sonra bana döndü.
“Bak bize istediğin kadar laf et ama biz özür dilemeye geldik. Annemiz için de ayrı yeten geldik. Annemiz seni istiyor ama arayamıyor çünkü kendini suçlu hissediyor. Bilmen gerektiğini düşündük topluca ama bugün söylemek değildi amacımız çünkü senin de kafanı toplamanı düşünmüştük fakat annemiz iyi değil bu yüzden senden de saklamak istemedik.”
Kağan’a inanmıyorum ben size der gibi baktım ama aklıma annemin iyi olmadığı dolaşıyordu. Baktığımda Deniz ruh gibi olmuştu. Bu konuda ciddi oldukları belliydi ve Deniz bir doktor olmasına rağmen böyle olduğu için kalbim korkuyla çarpıyordu ama şu anda kafamı toplamam gerekiyor bu yüzden onlara öfkeyle döndüm. “Yeter artık! Hayatımdan çıkıp gidin!” Burak’ı kolundan içeriye geri çekmiştim. Diğerlerinin de suratına kapıyı kapattım. Biraz vursalarda kapıya telefon çalınca gitmişlerdi. Acaba anneme mi bir şey olmuştu? “A-annemin neyi var ki?” diye mırıldandım ama Burak beni duymuyor donuk bir şekilde yere bakıyordu. Hızlı adımlarla yanına gidip boynuna sımsıkı sarıldım. Burak iç çekti. Saçlarını okşadım. Ben buradayım diye kalmasına gerek yoktu anlıyorum Yunus'a güvenmiyorlardı ama ben onun tek bir yanlışını görmemiştim. “Pişt geçecek hepsi. İstersen abilerin gitti Burak sen de git. Önemli mi değil mi anlamak için?” Gözlerime üzgünce bakıp kafasını salladı. “G-gitsem iyi olur ama inadından dönmez.” Burnunu çekti.
Burak odaya montunu almaya gitti. Yunus gidince yanıma geldi. “Bence gitmelisin çirkinim. Ben bilirim seni sonra pişman olursun hem aklıma ne geldi?” Merakla suratına baktım. “Senin sorunun Kağan ve Alp’le değil mi? Diğerleri seni benimsemişti.” Kafamı salladım. “Tamam böyle onlara ödül veriyorsun. Hem sen gerçek bir aile özlemindesin neden kaybedesin ki? Eve Burak’la birlikte git. Hem sen mutlu olmuş olursun. Bak hastalık haberinden beri gözlerin ikilemde bakıyor.” Yunus olmasa ben ne yapacaktım?
Boynuna atladım. “Sen olmasan ben ne yapacağım Yunus?” Erkeksi bir kahkaha attı. “Ben de tam onu düşünüyordum civcivim ben olmasam herhalde beyinsizlikten öleceksin.” Gülen yüzüm anında düştü. Laf sokmasa olmazdı paşamız. “Paşam laf sokmadan duramıyorsun.” Yunus bilmiş bilmiş güldü.
“Ee kızım olacak o kadar. Yalnız seni alan yaşadı değil öldü.”
Kaşlarım çatıldı.
“Nedenmiş o?”
“Kızım dört abin bir tane de kardeşin var. Daha adam hayata bir sıfır dayakla doğmuş oldu desene bir de evlenmeyi düşünüyor herhalde ölü gelin hikayesi var ya senin de ölü damat hikayen olacak gibi.”
Kıkırdadım.
“Onlar umurumda değil. Bir şey de yapamazlar sevdiğim adama. Abi yerine koymuyorum onları.”
“Çirkinim şimdi böyle dersin ama bak birine bir şey olsun senin küçük yüreğin pıt pıt atar ilk sen koşar ilk sen paramparça olursun. Ben gözlerinden görüyorum onları ayrı bir seviyorsun.”
Konu hoşuma gitmediği için lafı değiştirecektim. Bu benim en iyi kaçış yöntemimdi.
"Sen bu evlilik işine ne takıldın be paşam?"
Yunus içtiği suyu püskürdü. Helal diye mırıldanıp sırtını sıvazladım. Kıkırdayınca bana kötü kötü baktı. Ne yani hep mi beni bu hale sen sokacaksın der gibi baktığımda bana dik dik baktı. Yunus’un beni benden daha iyi tanıması bazen hoşuma gitmiyordu. Burak montunu giyinip yanıma gelmişti. “Abla ben çıkıyorum. Sana da haber veririm yani istersen.” Son kelimelerini kısık ve gözlerime bakıp emin olmak ister gibi sormuştu.
“Dur ablacığım bende geleceğim.”
Şaşkınca bana bakıyordu. “Cidden mi?” Kafamı salladım. Şebek gibi bakıyordu. Bu haline kıkırdayarak odama gittim. Zaten kıyafetlerim toplu olduğu için hızlıca bavulumu hazırladım. Üzerime de dışarısı estiği için montumu giydim. İçeriye bavulumu sürükleyerek girdiğimde Burak elimden bavulumu aldı. “Büyümüş de ablasının bavulunu mu taşıyormuş? Ablasının gülüne bak be. Helal be sana.” Burak'ın bir yandan saçlarını dağıtmıştım. Burak'ı severken içim içime sığmıyordu. Burak bana söylenerek saçlarını düzeltti. “Ya abla dışarıda böyle yapma. Arkadaşlarım falan görür ama yani evde yap.” Kahkaha attım. Bir yandan da yanağını gösteriyordu öpmem için. Yanağına sulu sulu öpücüklerimi kondurdum.
“Hadi gidelim. Yunus aşketom haberleşiriz.”
“Tamam çirkinim. Gidince bana mesaj at.”
“Şey telefonum yok ama alacağım o zaman haberleşiriz.”
“Yok öyle bir şey, aklım sen de kalır. Burak’tan haber ver.” Şaşkınca ikisine baktım. Onlar erkekçe selamlaştılar. Bunların arası ne ara böyle olmuştu? “Siz ne ara bu kadar sıkı fıkı oldunuz bakim?”
Tek kaşımı kaldırıp onlara baktım. İkisi de yakalandık diye mırıldandı.
“Abla sen dün erken uyumuştun. Biz de birlikte oyun oynarken yakınlaştık. Kaçırdığım yıllarımı tamamlamam lazımdı. Senin hakkında bir sürü şey öğrendim.”
Kıkırdadım. Sabah ki halleri de ondandı yani. Sırıtıp kötü kötü bakmalar. Sırf beni germek için. İkisinin de kafasına yapıştırdım. “Siz ikiniz bir olup ekip mi oldunuz bana karşı? Bunu şimdi değil ama diğer gelmemde size ödeteceğim.”
Aşağıya inmiştik. Burak kadar olamıyorlardı. Canım kardeşim bizim kaçırdığımız yılları kardeşim dediğim adamdan öğrenmeye çalışırken onlar beni ya hain ilan ediyorlar ya da sevmiyorlardı. Burak kendi için evdeki korumaları arayıp araba çağırmıştı. Biz yukarıda konuşurken gelmiş bile. Birlikte arabaya bindiğimizde kardeşimi sulu sulu bir daha öptüm. Hemen beni kolunun altına aldı. Kafamı göğsüne yaslayıp gözlerimi yumdum. Eve geldiğimizi Burak’ın koluma dokunmasıyla anladım. Arabadan inip içeriye girdiğimizde herkes salonda oturuyordu.
“Annem, Burak geliyor. Burak için de mi gidip öğrenmezsin?”
Furkan, annemizi ikna etmeye çalışıyordu. “Hayır oğlum.” Annem itiraz ediyordu. “Heh geldi Burak da. A-aleda da gelmiş.” Şaşkınca Deniz bana bakıyordu. Gelmemi beklemiyorlardı. Annem geldiğimi görünce koşarak bana sarıldı.
“Kızım ben özü-”
“Özür dilemene gerek yok çünkü ben seni affettim. Şimdi test sonucuna birlikte gidelim.”
Annem kafasını hayır der gibi sarıldı. “Sen sırf hastalığım için kabul ettin sonra gideceksin.”
“Hayır ben seni yürekten affettim. Bu olaylar senin suçun değil. Hadi gidelim.”
Annemi ikna etmiştim. Hala diğerleriyle konuşmuyordum bu yüzden babamın sürdüğü araca binmiştim. Bakalım bizi ne bekliyordu?
**************************
Aleda'yı nasıl buldunuz?
Yunus'u nasıl buldunuz? O sorularına ne demeli? Sanki önceden dayağını hesaplıyor gibi?
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın canlarım:)
Okur Yorumları | Yorum Ekle |