Okunmalar yükseldi ama oy vermeleriniz düştü bir de yorum hiç yapmıyorsunuz :/ Biraz yorumlarla ve oy vermenizle beni desteklerseniz çok sevinirim :) ❤️
Bavulumu alıp dışarıya çıktım. Önce beni tehdit eden babamın yanına gidecektim. Kapının önünden geçen taksiye bindim. Babamın şirketinin önünü tarif ettim. Geldiğimizde taksiye ücretini ödeyip arabadan indim. Bavulumu da çekiştirip şirketten içeriye girdim. Şirkettekiler beni tanıdığı için selam veriyorlardı ama gözüm öfkeden döndüğü için cevap bile verememiştim.
Asansöre bindim. Babamın odasının bulunduğu katın düğmesine bastım. Asansör kapısı kata gelince açılmıştı. Hızlıca indim. Babamın odasında abimle oturduğunu gördüm. Beni görünce abim heyecanla ayağa kalkmıştı ama onlar benim gözümde bitmişti. Gözlerimden yaş akarak babamın odasına girdim. Karşısına geçtiğimde bana acımadan bakıyordu.
“Aleda iyi misin?” Abimin meraklı sesiyle gözüm ona döndü ama sonra babama döndüm. “S-sen gerçekten çok acımasız bir adamsın. Kızın kaçırıldı lan senin kızın! Onca yıl baktın sonra da seni dinlemiyor diye fırlatıp attın mı? Ben senin yüzünden Allah’ın manyağı Gökalp’ten bile yardım isteyecek duruma geldim! Biliyor musun?!” Hıçkırarak ağlıyordum.
“Sen nasıl bir baba olmuşsun ya? Ne zaman yanımdaydın ki? Beni kızın olarak değil dışarıdaki bir korumaya döndüm. Senin için çalışan biri değilim ben kızındım senin. Beni nasıl bir hale getirdiğine dön bak? Sırf siz hapse girmeyin diye gittim ben oraya. Sen ise bunu kullanmak istedin. Artık hiçbir şeyim değilsin duydun mu? Sakın beni onlarla tehdit etmeye de kalkma bu sefer polise ben veririm seni!”
Kapıyı çarpıp çıkmıştım. Asansöre binip aşağıya indim. Telefonum da yoktu tek bildiğim yer de en yakın arkadaşım Yunus’un yanıydı. Sokakta hemen taksi çevirip bindim. Yunus’un adresini söylemiştim. Buraya yakın olduğu için on beş dakika sonra gelmiştik. Parasını ödeyip indim. Gözyaşlarım hala durmamıştı beni zorladığı durum beni çok üzmüştü. Yunus’un dairesinin zilini çaldım. Birkaç dakika sonra açmıştı. Beni görünce şaşırmıştı.
“Yunus tek tanıdığım sensin. Bir süre kalsam rahatsız olur musun?”
Yunus hemen elimden bavulumu aldı. Ağlamış gözlerime baktı.
“Bir de soruyor musun? Tabii ki de kalabilirsin. Geç içeriye. Ne oldu sana çirkin civcivim?”
Kaşlarım çatıldı. “Şu lakabı söyleme bana ya.” İçeriye geçtikten sonra salondaki koltuğa oturdum. Yunus da bavulumu bırakıp gelmişti. “Anlat bakalım çirkinim?” Başımdan gelen her şeyi anlattığım da çok üzülmüştü. Yanıma gelip bana sımsıkı sarıldı. Hıçkırarak göğsünde ağlıyordum.
“Y-yunus nasıl yapabilir aklım almıyor? Beni oradaki ajan gibi görüyordu.”
“Geçecek civcivim ama bahsettiğin gibiyse sanırım Güneş gibi biri olmadan korktular. Hem babanla konuşmalarını kesik kesik dinledilerse böyle duymaları doğal. Alp de Burakla kimse ilgilenmediği için o ilgilendiği için de zarar alsın istememiş. İki tarafın da çok yanlışı var Aleda.”
Evet benim de hatam vardı. Söylemeliydim onlara ama kızgındım. Beni bir tehditle getirmişlerdi. “Bak ne yapalım biliyor musun? Biraz akışına bırakalım. Sen de o sürede biraz düşün.”
“Ama Burak’a söz verdim. Görüşmeliyiz diye.”
“Görüşürsün işte güzelim. Daha iyi. Biz de uzun zamandır birlikte vakit geçirememiştik o günleri tamamlarız.”
Kıkırdayarak kafamı salladım. Yunusla akşama kadar film gecesi yapmıştık. Kafamdaki bu yoğunluk dağılmış oldu. Akşam kapı çalmıştı. “Yunus aşketom misafir mi beliyordun?” Yunus kafasını iki yana salladı. “Hayır yanlışlıkla basmışlardır. Ben bir bakayım.” Kafamı salladım.
Kapıyı açmıştı. İçeriye Yunusla birlikte Burak girince şaşırmıştım. “Misafirimiz dilinden düşüremediğin Burakmış” Burak ters ters Yunus’a bakıp yanıma oturdu. Yunusla kalmam pek hoşuna gitmemişti.
“Abla sen neden bununla kalıyorsun? Başka yer mi yok?”
Kıkırdadım. Kıskanınca da tam bir huysuz bebek gibi oluyordu. “Ablacığım bu benim en yakın arkadaşım. Sen nereden buldun burayı?”
“Yani pek sevmedim hıyar gibi bir adam ama adam işte. Bana haber verdi. Sanki birileri beni orada bıraktığı için üzgünmüş.”
Yandan yandan bakıyordum. Yunus yapmıştı gene Yunusluğunu. “Evet üzüldüm çünkü bir tek seni benimsedim ben. Gel buraya.” Sımsıkı sarıldım. Tüm geceyi Burak’la sohbet ederek geçirmiştim. Gerçek ailemden hiç değilse kardeşimle böyle yakın olmak içimi ısıtmıştı. En son konuşurken uykumun geldiğini ve Yunus'un da üzerime kalın bir şey getirdiğini hatırlıyorum.
Sabah gözlerimi araladığımda Burak'la koltukta uyuduğumuzu gördüm. Hatta Burak kalkmış saçlarımı okşuyordu. “Günaydın ablacığım.” Yanağından sulu sulu öptüm. Kıkırdadı. “Günaydın mavili.”
Kıkırdadım. Burak bana hep mavili diyordu. Yunus boğazını temizlediğinde ikimizde ona döndük. “Şen şakrak Aleda’ya döndüğüne göre Yunus’un güzel kahvaltısını tatmaya hazır mısınız beyler ve bayanlar?” Yunus’a gülümseyerek bakıp kafamızı salladık. “Abla ben bir abimlere haber vereyim. Alp abim çok aramış.” Kaşlarım çatıldı. “Sen evden bir şey demeden mi çıktın Burak?” Gözlerini kaçırdı.
“Evet çünkü onlara kızgındım.” Hayır böyle olmazdı ki. Benim için onlara karşı gelmesi hoş değildi. Bir de merak ettiriyordu. Alp'e ne kadar kızgın olsam da baba dediğine göre aralarındaki bağ çok üsttü şimdi delirmiş olmalıydı keşke benim de babam beni böyle merak etse. Gözlerim dolmuştu sessizce kırpıştırarak dolan gözlerimideki yaşları geri gönderdim.
“Benim yüzümden onları endişelendirmemen lazım. Yerimi söyleme ama onlara yanımda olduğunu söyle. Her ne kadar güvenmeseler de belki rahatlarlar.”
Burak kafasını sallayarak belime sarılı kollarını bedenimden çekti. Burak’a iki günde o kadar çok alışmıştım ki yanımdan gidince kendimi yalnız hissediyordum.
"Alina belki de artık bir yerden daha kovulmak istemiyoruzdur. Belki de artık arkamızdan bıçaklanmak istemiyoruzdur."
İç sesim haklıydı ben artık insanların kullandığı veya benden bir şeyler sakladığı bir hayat yaşamaktan korkuyorum.
Burak'ın ponçikliği hakkında ne diyorsunuz?
Yunus'u nasıl buldunuz?
Aleda'nın hayatı konusunda ne düşünüyorsunuz?
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın canlarım :)
Askerim ve Aramızdaki Anlaşma kurgularıma da bir şans verirseniz sevinirim.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |