Arda nin yakasına yapıştım.
- NE DİYORSUN LAN SEN? NE DEMEK ÖLDÜ? dedim göz yaslarimin yanaklarımı ıslanmaya başladığını hissettim.
Odadan kendimi dışarıya attım. Var gücümle bağırdım.
- ESRAAAAA ! ESRAAAA ! CIK DIŞARI KURBANIN OLAYIM DOĞRU DEĞİL DE !!! ESRAAAAAA . dedim
Dizlerimin üzerine çöktüm. Var gücümle yere vurmaya başladım.
- AAAAAAAGGGGGG !!!! AHAHAHAGAGG !! dedim bağırarak.
Savaş ve Vedat beni tutmaya çalıştı. Onları geriye ittim. Erayla göz göze geldik .
Soğuk kanlı bir şekilde yüzüme bakıyordu. Erdem ise ona onaylamaz şekilde bakıyordu.
Ayağa kalktım. Üzerine yürüdüm yakasına yapıştım.
- YALAN SÖYLÜYORLAR . DOGRU DEĞİL DE BEN ONU KORUDUM O İYİ DE ? dedim dişlerimi sıkarak.
Ellerini ellerimin üzerine koydu . Gözleri dolmaya başladı. Dudaklarını araladı.
Eray: Yolda kurtların saldırısına uğradık. Onları halleder halletmez . Hemen hastaneye gittik. Çocuk çoktan ölmüştü. Esrayi kurtarmaya çalıştık . Ama malesef onu da kaybettik. Dedi fisildayarak
- LAN COCUK DEDIGIN SENIN YEĞENİN LAN .dedim hıçkıralar boğazıma dizildi sanki . Konuşmama izin vermiyordu.
Dizlerimin bağı çözüldü. Kendimi yere bıraktım.
- Doğru değil de yalvarırım yaşıyor de beni ona götür Eray. Dedim içim bin parçaya ayrılarak.
( Bunu evde hayal edin )
Eray önünde diz çöktü. Omuzumdan tutu ve bana sıkıca sarıldı.
Eray : Çok özür dilerim kardeşim. Dedi fisildayarak
Erdem hizli adımlarla evden çıkıp gitti .
Erayin yakasına yapıştım. Boğazımdan ki yumru konuşmama izin vermiyordu. Sonunda kendimi toparladım
- O ölmedi ben biliyorum yaşıyor . Ben hissediyorum ölmedi o. Ne olur kardeşim beni ona götür. Dedim yalvararak
Ayağa kalktı. Elini uzattı. Göz yaşlarını elini tersiyle sildi .
- Benimle gel . Dedi zar zor konuşarak.
Ayağa kalktım.
- Hadi kardeşim hadi götür beni ona .dedim göz yaslarimi silerek.
Hiç birsey söylemedi. Dönüştü ve kapıdan hızla cikti . Hemen onun arkasından bende çıktım.
İçimde bir umut parıltısı doğmuştu. Evet evet yaşıyor bu sadece bir yalan diye geçirdim. Eray son hızla gitmeye devam etti.
Onun hemen arasındaydım. Yaklaşık bir on dakika kadar devam ettik . Eray kocaman bir cam ağacını önünde durdu.
Etrafa bakındım ama hiç kimse yoktu. Eray bana döndü gözlerimin içine baktı. Gözündeki göz yaşları silerek geriye çekildi.
Arkasında bir mezar vardı.
Hayır hayır hayır dedim ve bir kaç adım geriye gittim . Ama hain rüzgar neredeyse unutulmaya yüz tutmuş meleğimin kokusunu savurdu yüzüme.
Yemin ederim. Kokuyu içime çekmeye korktum . Bu doğru olamaz. Benim meleğim yaşıyor. Melek olmadı o .dedim içimden
Kafamı havaya kaldırdım ve acı dolu bir inlemeyle haykırdım. Ağlaya ağlaya neredeyse sürünerek mezarın yanına koştum .
Avucumda toprağı kazıdım.
- AÇIN ŞUNU AC DIYORUM SANA . diye bağırdım ve toprağı kazımaya başladım.
Arda ve Eray beni kollarımdan tutlar . Mezarın üzerine atladım ve sanki bırakırsam ellerimin arasından kayıp gidecekmiş gibi sıkı sıkıya sarıldım .
- Hadi kalk meleğim. Hadi kalk evimize gidelim. Orası soğuktur üşürsün sen . Hem bak oglumuzu da götürmüşsün kendinle . Çocukların mezarda ne işi olur . Hadi yavrum. Kalk evimize gidelim. Söz veriyorum istediğin herseyi yapicam . Dedim
Titremeye başlamıştım. Eray göz yaşlarını silerek bana yaklaştı. Elini omuzuna koydu . Elini omuzumdan itirdim ve tekrar mezara sarıldım sıkıca.
Kokusunu doya doya çektim içine. Tanrıya yalvardım.
- Tanrım kokusunu unutmama izin verme . Benide al onların yanına ben neden yaşıyor ki . Dedim kendi kendime sayikliyordum .
Eray : Toygar yapma bu onları geri getirmeyecek . Dedi
Durdum biraz düşündüm. Eraya hiç bakmadan
- Bana yalvardı. Gel Toygar dedi . Beni yanliz bırakma dedi . Dedim toprağı sıkarak.
- Ama ben ne yaptım. Onu yanliz bıraktım. Elim kırılsaydı da onu o arabaya bindirmeseydim. O an ben ölseydim de o kapıyı kapatmasaydim . Dedim
Yüzümü toprağa gömdüm ve içim dışıma çıkana kadar ağlamaya başladım.
Mezarın yanına uzandım. Savaş sesi titreyerek
Savaş: Abi yapma böyle. Hadi kalk heba ettin kendini . Dedi
- Savaş siktir git. Dedim kısık bir sesle.
Birer birer gitmeye başladılar . Mezarın üzerini temizlemeye başladım.
- Gül kokulum benim . Bana söz vermiştin hatırlıyor musun? Hani ikimize de birsey olmayacaktı. Neden sözünde durmadin? Dedim
Basimi tekrar toprağa yasladım ki . Yaprakların hiriltilarını duydum . Başımı hiç kaldırmaya tenezzül etmemedim.
Bir iki adım geldi . Burnuma kokusu vurdu. Prens
Prens: Nasıl oldun oğlum? Dedi
Cevap bile vermedim. Mezarın yanında uzanmaya devam ettim. Karşıma geldi ve diz çöktü.
Elini başıma attı ve nazikçe okşadı.
Prens: Çok üzgünüm oğlum. Dedi
Prens: Görünüşe göre tarih tekerrür ediyor. Dedi
Ne dediğini pek anlamamıştım. Bu yüzden biraz dogruldum .
Prens: Babanız can yoldaşım. Annenizi kaybettiğinizde de onu ben teselli ettim . Dedi acı içinde.
- Babamda benim yüzümden öldü . Dedim acı dolu bir gülümsemeyle
Prens doğrudan gözlerimin içine baktı.
Prens: Bu senin suçun değildi evlat. Tanrı hepimizi yanına geri çağıracak. Bizlerin sadece dua edip af dilemekten başka çaremiz yok . Kaybettiklerimizin yasasını tutacağız elbette . Ama bunun için kendini suçlamanın bir anlamı yok . Eminim ki cennetin en güzel köşesinden şuan bizi izliyorlardir. Ve eminim ki seninle gurur duyuyorlardir .Onları daha fazla üzmeyelim . Dedi Elini yavaşça omuzuma koyup okşadı.
- Yassını tutu. Göz yaşını dök. Ama toparlan . Almamız gereken bir intikam var . Dedi
Sonra yavaşça ayağa kalktı.
- Dikkatli ol oğlum. Dedi ve bir hışımla ağaçların arasından ayrıldı.
Başımı tekrar mezarın başlığına dayadım ve hıçkıra hıçkıra ağladım.
Boğazım yırtılmış gibi hissediyordum. Toprağı sevdim olsadim . İnanmayacaksınız bekli ama sanki toprağı değil de onun seviyor , onu öpüyor, onu okşuyordum .
Tekrar mezarın yanına uzandım. Bendenimin uyuşturğunu hissettim ve ağır ağır kapattım gözlerimi.
Kuş sesleriyle açtım gözlerimi. Herseyi bir rüya olmasını ve odamızda beraber uyanmayı o kadar isterdim ki . En azından veda etmeyi .
Çünkü bir veda bile edemedim . Son kez doya doya öpüp koklayamadim . Ona son kez sarılamadım. İçimi en çok kemiren de buydu.
Bana en çok ihtiyacı olduğu zaman yanında yoktum .
Derin bir iç çektim.
- Aaahhh meleğim. O güzelim gözlerini son birkez görmek için canımı bile verirdim . Dedim
Aklımdan hiç çıkmıyordu son hali . Acı içinde yalvardı bana . Tanrıdan binlerce kez diledim . Keşke ben ölseydim.
Onu o halde bırakmaktansa keşke oracıkta ölseydim. En azından oğlum yaşardı. Canım benim canımın içi oğlum. Daha kollarıma alamadan . Kokuna doyamadan toprağa verdim seni .
Yavrum benim . Nasıl unutsun baba seni . Daha büyüyecektin . O kadar oyuncak aldım sana kim oynayacak şimdi onlarla. Hadi oğlum ben anneyi ikna edemedim bari sen İkna et ki evimize gidelim . Diye geçirdim içimden.
Mezarın üzerindeki kuru yaprakları temizledikten sonra geri yanına uzandım.
Aradan bir on dakika geçmişti ki ağaçların arasından biri çıktı.
Gözlerimi ovuşturdum ve karşıma baktım . EDA......
Ağır adımlarla yanıma geldi. Hafifçe dogruldum .
- Ne arıyorsun lan sen burda ? Dedim
Cilveli bir şekilde yanıma geldi ve elini omuzuma koydu.
Eda : Seni merak ettim. Dedi
Elini omuzumdan ittim.
- Siktir git Eda . Dedim
Eda : Koskoca Toygar Soydanın geldiği hale bak . Bu kadin için değer miydi? Dedi
Elimi bir anda cenesine attım ve var gücümle sıktım.
- Ona bir daha böyle hitap edersen yemin ederim senin o dilini koparırım. Dedim
Sonra çenesini savurdum . Dudağı patlamışti. Gözleri doldu
Eda : Ben senden özür dilemek için geldim . Dedi
- Ne özüründen bahsediyorsun lan? Dedim
Eda iyice yanıma sokuldu . Elimi tutu ve üzerindeki toprağı temizledi
Eda : Gel hersey en başından başlayalım. Yeni bir aile kurarız herseyi unuturuz . Bir sürü çocuklarımız olur . Dedi hevesle
Tiksintiyle yüzüne bakıyordum. Elimi elinden çektim .
- Benim çocuğum var zaten. Şimdi siktir git eşimle ilgilenmem gerekiyor. Dedim
Elimi tekrar toprağa koydum ve temizlemeye başladım. Eda birseyler mırıldandı. Aldırış etmedim . Arkasını dönüp gitti .
Mezarın başına öptüm. Göz yaşlarım tekrar yanaklarımdan akmaya başladı.....
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
48.19k Okunma |
2.21k Oy |
0 Takip |
75 Bölümlü Kitap |