30. Bölüm

2.9

i̇kli๓☾𖤓
meylscherry

Nasılsınız bakim?

Umarım iyisinizdir, lafı uzatmadan ufak bir şeyden bahsetmek istiyorum, final bölümüne kadar elimde şuan dosya var düzenlemeden direkt ordan yayınlıyorum, o dosyaya özel bir bölüm ekleyip eklememek konusunda çok kararsız kaldım bu konuda fikrinizi almak istiyorum özel bölüm ekliyelim mi?

Şimdi iyi okumalar dilerim💕

Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın iyi okumalar🤍

☾𖤓

Masal Ladin'in anlatımıyla

Sıkıntıyla sağıma soluma baktım, Atlas uyuyordu.

Yatakta öylece uzanır pozisyonda bir iç savaş verirken Atlas'a verilen ilaçtan dolayı mışıl mışıl uyuyordu fakat aynı ilacı bana verdiklerinde kafamın içindekini bile susuturamamıştı.

Kolumda artık bir serum yoktu çünkü herkes beni uyuduğumu sanıyordu, delirmeyeceğimden uyuduğum kadar eminlerdi.

Bedenimin ağırlığını sağ koluma verip yan yattım yüzüm Atlas'a yakınken içimde hâlâ tamir olmayan hisler ve şüpheler dolanıyordu.

Mihra'nın onun neyi olduğu gibi mi?

O kadın neyi oluyordu öyle sarılıyordu?

Bunun yanında Atlas'ın soyadına sahip olacak kadar ne bağları vardı?

Kısacası evli olmasından korkuyorsun.

Bu ihtimal de yapmaz bile diyemeyecek kadar çok kırgınım Atlas'a.

Gayrihtiyar bir şekilde kolumu yatağa yaslayıp doğruldum, bu evin bir terası falan illa var olmalıydı.

Biraz hava almaya ihtiyacım vardı.

Nefesimi tutarak yataktan inip parmak uçlarımda odadan dışarı süzüldüm, kapıyı hafifiçe çektiğim de tuttuğum nefesimi olabildiğince yavaşça verdim.

Ev fazlasıyla büyüktü ilk girdiğimde fazla incelemesem de krem tonlarında döşenmiş ev Aksu'yu olabildiğince yansıtıyordu.

Minik adımlarla merdivenden aşağı doğru indim, alt katlar daha çok siyah tonlarında dekore edilmişti.

Birbirinden zıt iki renk, bu evi tek bir kişi dekore etmemiş anlaşılan.

Merdivenden tamamıyla inceğim anda aşağıdan gelen seslerle panikle iki adım yukarı çıktım.

Üst katlara çıkacakken sesler daha da netleşince merakla durdum.

Başkasını dinlemek oldukça-

Biliyorum ayıp ama merak ettim.

Hayır oldukça ben'ce diyecektim, yani tam benlik hareket gibisinden.

"Saçmalıyorsun Vuslat."

Aksu'nun sesiyle daha da duvarın kenarına sindim.

"Dalga mı geçiyorsun Aksu sen benimle?"

Vuslat'ın sinirli sesiyle olayın ne olduğunu iyice merak etmeye başlamıştım.

"Bırak kolumu sırf sen istedin diye herşeyi yapmak zorunda mıyım ben?!"

Bir kaç şeyin düşme sesi yankılandı.

"Aksu, bebek..."

"Doğurmayacağım Vuslat! daha kız kardeşini bile doğru düzgün koruyamayan bir adamın çocuğunu doğurmam ben!"

Aksu hamile miydi?

Daha da önemlisi bebek Vuslat'ın bebeğiydi...

"Masal'ı bile isteye mi bıraktım o kadının eline Aksu delirtme adamı!"

Bedenim buz çekmişcesine soğurken titreyerek iki dizimin üzerine yığıldım.

Ne dediklerini farkında mıydılar?

Belki manevi olarak kardeşin demiştir?

Aksu'nın yalvarır gibi gelen sesi kulaklarımı perdelemişti.

"Öz kız kardeşin Vuslat! onu o caninin yanına bıraktınız, şimdi kalkmış benden bu kanlı dünyanızın içine yeni bir kukla getirmemi istiyorsunuz."

"Ne kuklası Aksu Allah aşkına evladım o benim! azıcık mantıklı düşün. Kim nerden bilebilirdi o kadının bir teşkilat dolu askeri ayartıp kendi çetesine katacağını?!"

Ne çetesi? ne kadını?

Kafayı yiyeceğim!

Ellerimi hızla kulaklarıma yaslayıp duymamak için ard arda kafamı iki yana salladım.

Rüyadayım!

Rüyadayım.

Rüyadayım...

Tamam sakinim-

Gözümden iki damla yaş süzüldüğün de omuzumda bir el hissetmemle öyle bir irkildim ki az kalsın düşüyordum.

Çelik, kolumu kavrayıp beni tuttuğunda dolu gözlerimle gözlerine baktım, yadırgamadan yanıma çöküp bana sarıldı.

Kollarının arasında tirtir titrerken yüzümü avuçlayıp gözyaşlarımı sildi.

Kulaklarımdan ellerimi çektiğimde Aksu ile Vuslat hâlâ konuşuyordu.

"Peki ya Çelik? onu da mı zorunlu kaldığın için bıraktın? Meriç peki? hadi Masal'ı kaderine terk ettin, onlar? kendi pişmanlığını hep onlardan çıkardın."

"Sus Aksu yeter saçmalıyorsun!"

"Kes sesini Vuslat! ve beni dinle."

Aksu hız kesmeden devam ederken nefesimin kesildiğini hissettim Çelik, Mer ve Vuslat kardeş miydi?

Sende onların kardeşisin...

"Babana bile söylemedin, şu ana kadar Vuslat Masal'ın neler yaşadığını, manipüle ustası bir kadınla onu o evde bıraktın çektin gittin."

Derin bir nefes koyuverdi, "Yıllarca Masal'ı kullandı hatta kıskaca teşkilatı ayakta uyuttu, hepsinin beynini yıkayıp kendi tarafına çekti. Kızı mahvetti, en sonunda onu kendi iş birlikçi teröristlerinin yanına gönderip yeni hayat diye saçma sapan masallar okudu ona, ulan kızı o pis niyetli itlerim yanına skeç yazarı olarak gönderdi!"

Boğuluyordum.

"Aksu sus!"

"Daha bitmedi! Meriç peki üvey diye çocuğa yapmadığınızı bırakmadınız, ne sen ona kol kanat gerdin ne Çelik. Düştüğü çukurdan onu çıkaran Masal'dı ama Masal'a bunu bile unutturdular, Meriç geriye döndüğünde ona ölümüne güvenen bir kız kardeşini değil bir yabancıyı buldu."

Neyi unutmuştum ben?

Ne unutması sen resetlemişsin hayatı ne bu ikinci bir ömür yaşama hevesi.

Espirine daha sonra cevap vereceğim.

"Çelik..." Derin bir iç çekti, dayanamıyormuş gibi dudaklarının arasından bir hıçkırık firar etti.

"Senin gözden kolayca çıkardığın Masal, kız kardeşi için, ikizin tam iki yıl o kadının yanında tutsak kaldı. Kendi tarafına çekemediği tek kişi Çelik'ti. O Masal için ölesiyle direnmişken, sen naptın ona hain muamelesi yaptın!"

"Aksu, yalvarırım sus tamam hatalıyım ama sus."

"Karın olarak bugüne kadar hep yanında durdum Vuslat!"

Sesi titriyordu, "Ama kaldıramıyorum bir yerde sana doğruları söylemezsem bizimde sonumuz gelecek."

Gözlerim bulanık görmeye başladığında benimle aynı şeyleri duyan, Çelik'e bunların birer şaka olmasını, söylemesini dileyerek bakıyordum.

Fakat onun gözlerinde öyle bir acı vardı ki gözleri acıdan dolayı elanın en koyu halini almıştı.

Sessiz bir biçimde kafamı olumsuz yönde iki yana salladım.

Ben neleri unutmuştum böyle?

İzin ver hatırlatayım Masal.

Lana, beni bana hatırlatmayı başarabilecek misin?

Sen unuttun Masal, ben değil. Ben sen değilim, senin benliğinim. Kabul et veya etme bu hayatı yaşayan Masal değil Lana'ydı.

Kaybettiğim yaşama beni gömmeden yapamaz mısın bunu?

İki yönetici olmamızı istiyorsun?

Beni yok etme istiyorum.

Bir koltuğa iki kişi oturamaz.

Bir sorumluluğu tek bir kişi taşıyamaz.

Kontrolü bana tamamen bırakacak mısın?

Beni arka plana atmadığın sürece.

Kabul.

Şimdi ne yapacağız?

Gideceğiz burdan ama yalnız değil.

Kiminle?

Orasını bana bırak.

Çelik'e yaslanmış öylece duruken dayanamayıp hızla ayağa kalktım, benimle eş zamanlı olarak o da doğruldu.

Arkamı dönüp ilerlerken, ilk defa geldiğimi düşündüğüm bu evde, ilk seferim değilmişcesine köşeyi dönüp kendimi hızla terasa doğru attım.

Arkamdan gelen Çelik her ne kadar sessiz kalmak istese de dayanamayıp beni durdurdu.

"Masal, iyi misin?"

Kafamı olumsuz anlamda iki yana sallayıp arkam dönük bir şekilde korkuluğa asıldım.

"Nefes alamıyorum."

Panikle yanıma gelip elini sırtıma koydu.

"İlaç getireyim mi?"

Dönüp gözlerinin en içine baktım.

"Senden tek birşey istiyorum."

Kaşları havalandığında çenemi kaldırarak dik durmak istedim, "Bana unuttuğum herşeyi anlatacaksın Çelik, her detayı ben bu hayatın neresindeyim bana birer birer anlatacaksın."

Tereddüt eder gibi bakışlarını kaçırdı, "Bunu sağlığın açısından yapmasam daha iyi olur gibi."

Kendime engel olamayarak uzandım ve yakasını kavradım, "Bana herşeyi anlat seni gebertirim!"

Yutkunarak geriye doğru adımladı, "Bazı şeyler unutulsa da hiç değişmiyor anlaşılan."

"Anlatacak mısın Çelik?!"

Kafasını olumlu anlamda aşağı yukarı salladı.

"Ne anlatmamı istiyorsan anlatacağım."

Yakasını bırakıp terastaki koltuklardan birine oturdum. Hemen karşıma geçip o da oturdu.

"Ne anlatayım istersin?"

Derin bir iç çektim içime, beni anlatmasını çok isterdim.

"Beni anlat bana, annemin kim olduğunu babamın neci olduğunu-"

Lafımı tamamlayamadan telefonu çaldığında cebindeki telefonu panikle çıkarıp ayaklandı.

"Buna bakmazsam bu defa şu sinirle beni de öldürebilirler."

Arkasını dönüp kısık sesle telefonu yanıtladı, "Olum biraz daha hakim olamaz mısın şu delilere."

Telefonun sesi yüksek olduğundan konuşan kişinin sesi bana da geliyordu, "Zapt edilmiyorlar, hepsi Masal'ı görmek istiyor ben ne yapayım?"

Çelik sinirle sövdü, "Ne diyeyim lan kıza direkt, sen aslında bir suç örgütü sayılabilecek bir çetenin liderisin, babandan istediğin o örgütün aslında senin elinin altında, devletin gizli elisin şimdi de senin örgütünde var olan şahsiyetler yanına gelmesin diye çabalıyoruz çünkü henüz aklın yerine gelmedi mi diyeyim?"

Lafı biter bitmez yerime mıhlanmış bir şekilde aval aval ona bakıyordum.

Abi benimle eğleniyor musunuz siz?

BÖLÜM SONU

BU BÖLÜM SANKİ ASIL KONUNUN ASIL OLAY ÖRGÜSÜNÜN DÜĞÜMÜNE BİR ÇABA GÖSTERİP AÇMAYA ÇALIŞTIK.

BAŞTAN SÖYLEYEYİM 30. YANİ BİR SONRAKİ BÖLÜMDE BÜYÜK İHTİMAL ZAMAN ATLAMASI OLACAK.

30. BÖLÜM BU OLAYLARI DEŞMEYECEK AKSİNE BAMBAŞKA BİR HAVA İLE DAHİL OLACAK, BU DAHİL OLDUĞU OLAY TÜM OLAYIN ÇÖZÜLMESİ İÇİN EN BÜYÜK HAMLE OLACAK VE LANA'YI BAYA BİR SÜRE DAHA GÖRECEĞİZ.

(‼️OKUYUN LÜTFEN BU KISMI👉🏻👉🏻)BUNUN YANINDA KAFANIZ KARIŞMASIN DİYE UFAK BİR BİLGİ; MASAL, VUSLAT VE ÇELİK'İN ANNE VE BABASI BİR FAKAT MERİÇ İLE SADECE ÜÇÜNÜN BABALARI ORTAK MERİÇ'İN ANNESİ FARKLI BİR KADIN. OLAYLARIN KARIŞMASINDA VE BU RAADDEYE GELMESİNDE EN ÇOK VUSLAT'IN PAYI VAR, DAHA DOĞRUSU MİNİK HATALARI SONUCU DİYELİM☺️

EVET BUGÜNLÜK BU KADARDI.

ATLAS VE MASAL KONUSUNA GELİRSEK 30. BÖLÜM EN ÇOK İKİSİNİ ETKİLEYECEK.

SPOİLER DE VERDİM ARTIK BEN GİDİYORUM, KENDİNİZE BIR SONRAKİ BÖLÜME KADAR İYİ BAKIN SAĞLIKLA, HUZURLA, MUTLULUKLA KALIN🤍

Bölüm : 08.04.2025 19:12 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...