~~Herkese merhaba biliyorum bölümler baya geç geliyor çünkü tıkandım okul sınav ve son olan olaylar derken içimde yazma isteği bitti diyebilirim neyse diğer bölüm ne zaman gelir bilmiyorum ama fazla uzatmamaya çalışacağım.
Keyifli okumalar. Bol bol yorum ve oy bekliyorum.
***
"Aramıza binlerce yollar, okyanuslar koydun; beni burada yalnız bırakıp nereye kayboldun. "
-Layla'nın bakış Açısı-
Soğuk...Çok soğuk, bedenim buz kesmişti, ne bir adım atabiliyordum ne de geri, etraf kapkaranlıktı ve çok sessizdi...
Kendi sesimi bile duyamıyordum. Neredeydim ben? En son ne yapıyordum? Neden buradaydım?
Bedenim sanki yere yapışmış gibi hiçbir şekilde hareket edemiyordum. Korku kalbimde filizlenirken sadece gözlerimin hareket edebildiğini fark ettim. Sakin olmaya çalışarak etrafa bir göz attım ama beni koca bir karanlık karşıladı. Ne kadar denesemde deneyeyim hiçbir faydası olmamıştı yerimden bir milim bile kılmıldayamıyordum, nerede olduğunu anlayamadım içimde korku ve öfke çoğalırken koca bir çığlık attım, içimde onca duygu birikmişti ki patlamıştı en sonunda.
Çığlığım bana yankılanarak geri dönerken burada yapayalnız olduğumu anlamış oldum. Tekrar ve tekrar çığlık attım birileri var mı, diye seslendim ama değişen hiçbi şey olmadı bana koca bir sessizlik ile cevap verdi. Kaç dakika geçti bilmiyordum ama bana yıl gibi gelmişti, en sonunda pes ettim. Bedenimi rahat bıraktım ve gözlerimi kapattım, kendimi karanlığa bıraktım.
Tam bitti derken küçük fısıltılar duyunca hızlıca gözlerimi açtım. Etraf aydınlanmıştı gözlerim uzun süre karanlıkta kaldığı için aniden ışık vurunca her taraf yine karardı gözlerim acıdı, hızla gözlerimi kapattım kendime gelmek için bir kaç dakika bekledim, biraz daha iyi olduğuma karar verince gözlerimi tekrar açtım ve nerede olduğuma baktım. Odamdaydım, kapının önünde duruyordum etrafı inceledim, farklı bir şey var mı, diye ama aynıydı her şey rahatlamak için yatağa doğru ilerlerken yatağımda kendimi görünce olduğum yerde döndüm, bedenime ürperti girdi nasıl olabilir böyle bir şey ben neden orada yatıyordum? Yatakta yatan Layla sakince gözlerini açtı etrafı inceledi sanki ben görünmez gibiydim beni görmüyordu seslenmek istedim ne olduğunu sormak istedim ama sesimi duyamayacağını biliyordum.
Elimden hiçbir şey gelmediği için sinirle oturdum yatağın köşesine ve ne olacağını merakla beklemeye başladım. Sanırım burası gerçek değildi ben rüya mı görüyordum? Yoksa gelecekten bir kesit miydi?
Yeni kalkan Layla hiçbir şekilde ses çıkarmadan çalışma masasına doğru ilerledi ben de onu takip ettim. Masaya oturan Layla çekmesini açtı sonra aniden durup benim olduğum yere bakınca korku ile geri adım attım beni görüyor muydu? Ama hayır sadece dışarda ki sesleri dinliyordu ve odaya gelen var mı diye bakıyordu. Hemen rahat bir nefes aldım neden beni girmesini istemediğimi bilmiyordum ama görürse işler daha da kötü olacakmış gibi hissetmiştim, sakince yanına gittim. Çekmeceyi açan Layla benim bilmediğim bir gizli bölmeyi açınca şok oldum orada gizli bir bölme vardı neyi bu kadar saklama gereği duydu ki? Çıkacak şeye merakla bakarken neredeyse heyecandan kalbim duracaktı.
Hareketleri hızlıdı sanki biri gelecek ve onun ne yaptığını öğrenecek korkusu vardı üstünde. Gizli bölmeden bir zarf çıkardı kimden gelmişti ya da kime yazdığını düşünürken geri yerine koydu ne yaptığını anlamaya çalışırken terkar benim olduğum yere baktı ve konuştu.
"Oku..."
Şokla ona bakarken etraf karardı. Nefes nefese uyandım. Rüyaydı hepsi bir rüyaydı. O gerçek miydi? Bana ne anlatmak istiyordu? Kafam karman çormandı. Kendime gelmek adına gözlerimi kapatıp açtım ve derin derin nefes alıp verdim. Odamdaydım ve kimse yoktu en son olanları düşününce sakin olan kalbim yeniden hızla atmaya başladı. Resmen ölümden döndüm. Korkutucuydu, rahatsız ediciydi. Bundan sonra hep böyle olaylar olacaktı, bunu biliyordum ama resmen yaşamak çok kötüydü.
Sanırım aşırı korku ile stresten bayıldım. Kendimi daha iyi hissediyordum. Yavaşça kalkmaya çalışırken kapı açıldı. Gelen Dük'dü.
Yüzü solgundu sanki uzun zamandır uyumamış gibi kötüydü. Benim kalktığımı görünce gözleri heyecanla parladı hızlıca yanıma geldi.
"Layla! Uyanmışsın."
Şaşkınca ona baktım ilk defa bu şekilde telaşlı görüyordum onu, ben baygınken neler oldu?
"Evet kaç gündür baygındım?"
Benim iyi olduğumu teyit etmek için gözleri ile tüm vücudumu izlerken konuştu.
"Üç gündür baygındın ben yani biz çok korktuk sana bir şey oldu sandık. İyisin değil mi?"
May ve Leo da telaşla içeri girmişti onlarda dük kadar korkmuştu şaşkınca onlara baktım dük doktoru getirmelerini söylerken bana bakmaya devam etti, pekâlâ üç gün mü dedi o? Sanırm bedenimi çok yormuşum. Neyse şuan daha iyi hissediyordum. En son olanları tekrar düşünürken aklıma gelen soruları sordum.
"Bana saldıranlar onları kim göndermiş buldunuz mu? Ve benimle beraber olan insanlar iyiler değil mi?"
Sorduğum soru ile hepsinin yüzü karardı. Sanırım bulunmamış ama ben biliyordum. İkinci prens anlattıktan hemen sonra böyle bir olay yaşamam tesadüf olabilir miydi? Aklımda sayısız düşünceler geçti hepsi birbirinden bağımsızdı. Ben bunları düşünürken dük konuştu.
"Merak etme yakında bulacağız, veliaht prens üç gündür bununla uğraşıyor kesinlikle bulacaktır."
Veliaht prensden bahsedince en son yaşadığımız olay aklama geldi utancımdan yerin dibine girmek istedim. Ben ne yapıyordum böyle kendime gelmem lazımdı kafam karışık olabilir ama o adamı sevemezdim. Olmaz onun bana karşı bir duyguları yoktu. Acaba beni görmeye geldi mi? Hayır bunu düşünmemeliyim. Dük hala beni korkutmamak için güzel sözler söylüyordu. Daha fazla dayanamadığım için herkesi gönderdim. Kendime gelmek için banyo yapmam ve yemek yemek gerekti, zira bu düşünceler beni yine saçma sapan bir sonuca götürecekti.
Herkes gitmişti oda da yalnız kaldığım zaman aklıma gördüğüm rüya geldi hızla bakışlarımı masaya çevirdim şimdi bakamazdım birazdan May gelecekti çünkü yemek ve su getirecekti. Kapı tekrar açıldı gelen Maydi.
"Leydim, sizin için çok endişelendim gerçekten iyisiniz değil mi?"
Gözleri yaşlı kıza baktım bir kaç dakika sonunda elimle yanıma gelmesini istedim. Hemen yanıma koşan kıza gülümseyerek sarıldım. İçimden gelmişti uzun zamandır hayatımda bana bu şekilde değer veren bir insan yoktu kendimi daha iyi hissediyordum artık.
"Gerçekten iyim merak etme."
Biraz tereddüt etsede sonunda inanmış bir şekilde kenara çekildi.
"Peki leydim önce kahvaltınızı yapın lütfen kaç gündür açsınız."
O söyleyince fark ettim ve tam o an karnım guruldadı, ikimizde göz göze gelip kahkahalar attık.
Yemeği yemiş banyomu yapmıştım şimdi dinlenmek için yatağa geri geçmiştim. Herkesin gittiğinden emin olunca yavaş hareketlerle yataktan kalktım çalışma masasına doğru ilerledim, baygınken gördüğüm bu rüya gerçek miydi, yoksa benim kendi kafamda kurduğum bir senaryodan mı ibâretti? Hem heyecan hem de korku ile çekmeceyi açtım ses çıkmasın diye o kadar yavaş hareket ediyordum ki kollarım uyumuştu.
Çekmeceyi açıp altında bir gizli bölme var mı diye bakarken büyük bir boşluk hissettim, gözlerim şaşkınlıkla büyürken, yavaşça açmak için üstüne bastırdım. Kapak açılınca içinde üç tane mektup duruyordu ve küçük bir kağıt katlanmış duruyordu ben şok içinde onlara bakarken kapıya doğru ayak sesleri durunca hızlıca kapatım sandalye oturdum. Kapı çalınca içeri girmesini söyledim, gelen Maydi.
"Leydim, bunlar size."
Elinde bir kaç tane mektup duruyordu sanırım saldırıyı duyanlar bana geçmiş olsun mektupları göndermişti. Elindeki mektupları masaya bırakınca çıkmasını bekledim ama bana soru dolu gözlerle bakarken bu pek mümkün değildi sanırım.
"Bir şey mi oldu?"
Kendine gelen May telaşla konuştu.
"Leydim siz ve veliaht prens.."
Ah doğru nişan vardı değil mi, unutmuştum ben bunu.
"Evet kral ile dük anlaşmışlar."
Benden böyle bir tepki beklemeyen May suratıma şaşkınca bakıyordu. Evet eski ben olsam mutluluktan havalara uçardım, ama artık böyle bir şey olamazdı.
"Sizin adınıza çok sevindim leydim, sonunda aşık olduğunuz adam ile evleniyorsunuz."
İçimde kopan fırtınalardan haberi olmadığı için üzüldüm. Sakince kabul edip onayladım onu sonra da gönderdim.
May gittikten sonra bana getirdiği mektupları inceledim çoğu sosyeten olan kızlardan gelmişti ama kraliçeden bile mektup gelmesini beklemiyorum şaşırmıştım. Hemen okudum gelenleri çoğu aynı şeyleri yazmıştı geçirdiğim kazadan dolayı geçmiş olsun dileklerini iletmişlerdi ben de teşekkür ederek cevap yazdım hepsine yarın sabah geri gönderilmek üzere masanın köşesine koydum hepsini ben bunlarla uğraşırken hava kararmış akşam yemeği saati gelmişti.
Yemekten önce Leo gelmişti yanıma o da yorgun duruyordu, sanırım herkesi telaşlandırmıştım gerçekten beni önemsiyorlarmış bunu fark ettim kalbimde küçükte olsa bir sıcaklık oluşturmuştu bu durum. Leo ile normal konular hakkında konuşmuştuk bir iki saat yanımda kalıp yemek için aşağıya gönderdim zaten birazdan May gelirdi bana yemek getirecekti, bulduğum gizli mektupları gece okuyacaktım.
Akşam yemekler gelmişti ve ben de hızlıca yedim aklım hâlâ bulduğum mektuplarda olduğu için tüm işleri hızlıca bitirdim.
Sonunda herkesin işi bitmiş uyku için odalarına çekilmişti bende fırsat bulduğum ilk dakika'da çekmeceye koşmuştum.
Gecenin ilerleyen saatlerinde bütün yazılan mektupları okumuştum. İçimde büyük bir boşluk oluşurken nasıl bir tepki vereceğime dair hiçbir fikrim yoktu....
***
-Oliver Branson'nın Bakış açısı-
Oliver sinir ve hayal kırıklığı ile oda da geziyordu, yaptığı bütün planları bozulmuştu hemde iki tane salak kız yüzünden ikisini düşündükçe kalbi öfkeyle doluyordu, en son yaptığı planda bozulmuştu şimdi ise elleri kolları bağlanmış bir şekilde evinde oturuyordu. Artık bitmişti bunu anlamıştı. Yapacağı hiçbir şey yoktu, kızı öldürmeleri için tuttuğu suikastçılar haber göndermemişti bu demek oluyordu ki başarısız oldular. Öfke ile bağırdı ve şimdi ne yapacağını düşündü artık elinde bir koz ya da planı kalmamıştı kral bile onu gözden çıkardı bunu açık açık söylemişti dünkü toplantıda. Herkes ona gülüyordu bunu hak etmemişti o sadece daha fazla zenginlik ve güç istedi ama olmadı. Bunca yıldır yaptığı planı bozulmuştu acı ve sinirle olduğu yere çöktü bitti...bitti.... Elinde mi zehire baktı madem böyle olacaktı yanında bir kaç kişi daha gelde olmaz mıydı? Niye sadece ölen o göz yaşları akarken zehiri hızlıca içti, midesi yakarken boğazı acı içinde kasıldı nefes almaya çalıştı ama olmadı en son hatırladığı şey ise kapının sertçe açılmasıydı.
***
-Cassian'nın Bakış Açısı-
Yorgunluktan gözlerim sulanırken okuduğum mektup masaya düşmüştü kapı sertçe çalınınca kendime geldim.
Üstümü düzeltip gelen kişiyi içeriye davet ettim, Kral'ın yardımcısıydı, beni acil bir toplatıya çağırıyordu.
Kafamda o kadar fazla düşünce geçiyordu ki neyin ne olduğunu anlamak için ekstra düşünmem lazımdı. Geçen bu üç gün aklımda sadece Layla vardı kalbim endişe içinde atıyor ona bir şey olsaydı ne yapardım onu düşünmekten deli oluyordum neyseki uyanmıştı ve şuan iyiydi. Bu haber bile beni kendime getirmişti. Yine düşüncelerim ona giderken toplantı salonuna gelmiştim.
İçeride çoğu önemli kişiler toplanmıştı. Ben de acele ile yerime oturdum ve Kral'ın gelmesini bekledim.
On beş dakika sonra kralda gelmişti herkesle birlikte ayağa kalktım kısa selamla ile yerimize geri oturduk.
Herkese bakış atan Kral'ın yüzü pek iyi değildi sanırım konunun ne olduğunu biliyordum.
"Hepimizin bildiği gibi Daril krallığı'nın son yaptığı olay ile savaşın fitili ateşlendi. Millet hepiniz hazır olun ordularınızı hazırlayın çünkü bu sabah Daril Krallığı açıkça savaşa istediğini bildirdi."
Evet tam da tahmin ettiğim gibiydi sanırım kaçınılmaz sona gelmiştik.
***
Okur Yorumları | Yorum Ekle |