İyi okumalar
Düşüncelerinizi belirtin lütfen.
* * *
" Önce hayaller ölür sonra insan. "
Hayat hiçbir zaman adil değildi.
Zengin, fakir, güzel, çirkin hep bir kalıp içinde yaşıyorduk bu durum bizi insanları, insanlığı bazı iyi duyguları bitirdi.
Zengin olan her zaman fakir olanı ezer doğa kanunu gibi bir şeydi bu.
Güzel insan her zaman daha çok talep edilir çirkin olan ise hep hor görülür.
Tıpkı çalıştığım şirketin sahibi olan müdürün bize, çalışanlara yönelik taciz ve zorbalık yaptığı gibi.
Zengin diye her şeyi yapabiliyor ama biz fakir olduğumuz için buna katlanmak zorundayız neden??...
Fakir bir ailede doğdum sürekli geçim sıkıntısı ile yaşadık ve ailem beni daha lisedeyken terk etti. Sarhoş bir adam ailemi benim elimden aldı. O zamanlar küçüktüm hiçbir şeyi tam olarak anlamıyordum ama büyüdükçe ne kadar iğrenç bir durum olduğunu anlıyordum ve her geçen saniyede beynime çakılıp kalıyordu bu olay...
Kendini kendin büyüttüğün zaman anlıyordun hayat yalnız ve mutsuz insanlar için çok zordu.
Ailenin önemli olduğunu ilk zamandan anladım ama artık çok geçti benim bir ailem yoktu.
Bunu anladığım günden beri hep kendi ayaklarımın üstünde durmayı öğrendim.
Şimdi ise şirkette masa başı bir işim vardı.
Zor da olsa bir işim vardı.
İşten çıkmış metro durağında bekliyordum. Aklımda sadece eve gidip uyumak vardı.
Bedenim ve ruhum çok yorulmuştu.
Hayatımı sorguluyordum her gün.
Hayatta hiçbir amacım yoktu. Sanki biri ruhumu söküp atmıştı öyle bir psikoloji ile yaşayıp gidiyordum.
Metrodan inmiş evime giden sokağa doğru gerçekten yüzüme bir ışık yansıdı gözlerimi kapatıp açtığım sırada bedenim çoktan savrulmuştu. Kaldırım köşesinde kanla dolu bedenim hareket edemiyordu. Başımdan aşağı sıcak ve yoğun bir sıvı akarken boğazım tıkandı öksürmek istedim ama yapamadan bilincim kapanıyordu. En sonunda başımdan akan sıvının kan olduğunu anlamıştım ama artık hiçbir önemi yoktu.
Kanın kokusu, çığlık atan insan sesleri, bana çarpan aracın gürültü korna sesi ve ışığı bunlar benim en son anılarımdı.
Uyandığımda başka birinin bedenindeydim.
Ben Han Seo Yuna sıradan bir hayatı olan sıradan bir kadındım.
* * *
Genç bir kız yatakta baygın bir şekilde yatıyordu. Bir kaç dakika sonra kapı açıldı.
Bir hizmetçi elinde bir tepsi ile yatağa ilerledi, yatağın yanında bulunan küçük ama çok hoş oymalı bir sehpa duruyordu, elinde ki tepsiyi oraya bıraktı.
Pencere açılma sesleri geldi.
Odayı havalandırmak için gelmişti.
Bir kaç dakika geçtikten sonra kapı kapanma sesi geldi ayak sesleri uzaklaştı.
Oda sessizliğe gömüldü.
Bu sessizlik on dakika sonra yatakta yatan kız yüzünden kesildi.
Nefes nefese kalmıştı kız, uyandı ama kafası karışıktı, gözlerinde korku ve belirsizlikle odayı tarıyordu.
Hafif boğuk ses ile kendi kendine sordu 'Neredeyim ben?' en son kamyon çarpmış ve ölmüştüm ne oldu bana burası da neresi böyle?!
Karasız bir şekilde etrafı inceledi emin olmak için.
Bu saçmalık kesinlikle biri bana kamera şakası yapıyor olmalı.
Etrafı inceledi ama hiçbir şey bulamadı.
Belki hâlâ rüya görüyorum hafif bir tokat attı kendine
'Ahh bu acıdı.' Hayır kesinlikle rüya da değilim.
"Hayır bu çok saçma ben öldüm, burası cennet mi?"
Sessizce fısıldadı kendisinden başka kimse duymadı sesini.
Ellerine baktı yüzüne dokundu farklıydı.
'Bu kim? Benim bu kadar güzel ellerim yok ne oldu bana?'
Derin derin nefes aldı verdi bir süre düşündükten sonra hemen kalktı yataktan, odayı taradı ve tam karşı da duran aynaya koştu.
Karşında on sekiz ila yirmi yaşlarında çok güzel bir kız duruyordu.
Siyaha çalan morumsu saçlar ve dünya da olmaması gereken bir renk mor gözler, duygusuzca baktı aynaya, biraz zayıftı ama güzelliğini hiç kaybetmemişti.
Küçük bir burnu ve solmuş bir pembe gül renginde dudağı vardı kız aşırı güzeldi. Biraz daha yüzünü inceleyen Yuna sakın olmaya çalıştı niye bu bedende uyandım başka bir dünyadayım sanırım tıpkı bir zamanlar okuduğum kitap karakterleri gibi ben de farklı bir dünyada başka birinin bedeninde uyandım.
Aynadan gözlerini çekti odayı tekrar inceledi oda çok tanıdık geldi. Kızın hatıraları sayesinde her şey çok tanıdık ve gerçekçi geldi.
Sonunda ona ne olduğunu anladı.
Evet reenkarne ya da bilmediğim bir şey olmuştu. Sahip olduğu beden hiç yabancı gelmiyordu ona.
Bedenin hafızası sâyesinde her şey yerli yerindeydi.
Kim olduğumu ve neden burada yatıyor olduğumu hatırladım.
Layla Reinhart. Bu isim biraz tanıdık geldi ama neden tanıdık geldiğini hatırlayamadı.
Neden bu bedende uyandım. Hiçbir fikri yoktu, tek bildiği bedenin sahibi artık yoktu daha doğrusu benim ruhumla bir olmuştu. O ve ben birdik artık. Eski ruh benim bir parçamdı bunu anlamıştı.
Eski benliğine geri dönmüştü ama neden?
Yaşadığı acıları sevinçleri gözlerimin önünden geçti.
Layla kötü ve cahil bir kızdı.
Ailesi onu sevmiyordu.
İçimde acı, nefret, yalnızlık vardı.
Ben bu düşüncelerle kafamı doldururken kapı tekrar açıldı
Gelen bir hizmetçiydi.
May.. benim kişisel hizmetçim.
"L-leydim sonunda uyandınız!"
"Ne oldu bana?"
Son olan olayları hiçbir şekilde hatırlamıyorumdum. Sanırım bir kaza geçirdim ve hafıza kaybı yaşıyordum.
"Genç hanım siz hiçbir şey hatırlamıyor musunuz? Kaza geçirdiniz araba kazası. Dük'e haber vermeliyim!"
Evet doğru tahmin etmişti.
Dük mü!? Layla'nın hafızasında en çok korktuğu kişi dük yani babası...Dean S. Reinhart lanet olası isimi ve yaşadığı tüm anıları akın etti zihnine. Başına hafif bir ağrı girdi yasağını küçük çaplı şok ile en son o adamla neler yaşadığını hatırladı. Hatırlar gün yüzüne çıkarken kalbi acı ile çarptı.
Bir kaç dakika sonra soğuk ve dimdik duran bir adam geldi yatağa yaklaştı ve karşımda dikildi.
Evet tam olarak bu tavır kendi öz kızına böyle soğuk ve gaddar biriydi.
"Sonunda uyana bildin."
Gözlerinde acı ve endişeye dair hiçbir şey yoktu, sadece soğuk ve yoğun bir bakış vardı. Hatıralarında ki adam ile aynı yüz aynı sözler....
Onunla göz göze geldik ve nedensiz bir şekilde kalbim acıdı.
Cevap veremedim. Vermedim.
Biraz daha baktı yüzüme sanki bir şeyler arar gibi ama sonunda durdu ve arkasına dönüp giderken konuştu.
"Bir daha böyle saçma şeyler yapma."
Sonra bir kez bile bakmadan çıktı odadan.
Saçma şeyler yapma derken?
Ne yaptı bu kız?
Evet çok kötü..
Hatırlamıyorum bunu.
May'e çevirdim bakışlarımı.
Endişeli ve korku dolu gözlerle bana baktı ne düşündüğünü o kadar iyi anlıyordum ki..
Bir süre sonra konuşmaya başladı.
"Ben size yemek ve ilaç getireyim."
Kaçar gibi odadan çıktı.
Demek kaza geçirdim.
"hahahahahhaahah"
Bence bu kaza kasıtlıydı. Ama şuan bunu düşünecek zamanı yoktu. Aklı daha farklı şeylerle doluydu.
Komikti kaza demek... Bu bedenim hafızasında gördüğüm kadarıyla kimse seni sevmiyor Layla senin adına üzüldüm.
Sen değil biz artık biriz Layla...
* * *
Etraf karanlıktı bir şeyler bulmak amacıyla yürümeye başladım.
Bir ışık kaynağı bulduğum zaman durdum baktım ve oraya ilerledim.
Kapı yarı açıktı içeriden ağlama sesleri ve burun çekme sesleri geliyordu. Benim yattığım yatak odasına benziyordu ortada oturan küçük bir kız vardı ve durmadan ağlıyordu. Konuşmak istiyordum onunla ama sesim çıkmıyordu.
O sırada kapı şiddetli bir şekilde açıldı içeri dük girmişti.
"Bir daha bana baba dersen seni gebertirim anladın mı?"
"Sen benim kızım değilsin. Benim karımı öldüren bir canavarsın!"
Küçük kız korkudan titriyordu. Elindeki oyuncak ayıya daha sıkı sarıldı ve kendisini yatağa daha da bastırdı.
Bir şeyler söylemek istedim ve kıza uzanmaya çalıştım ama kendimi birden küçük kızın bedeninde buldum ve o korkuyu acıyı iliklerime kadar hissetmiştim.
Nefes nefese uyandım evet bu gördüğüm rüya değildi birer anılardı.
Bu kız çok acı çekmişti.
Hem de çok.
* * *
Ay çok heyecanlıyım ilk bölüm geldi umarım beğenirsiniz düşüncelerinizi belirtin lütfen ve oy vermeyi unutmayıın*-* yazım yanlışları için özür dilerim keyifli okumalar:))
Not: Wattpad'te yazıyordum bunu burayada atayım dedim bir kaç kitap daha var onları da atacağım :))))
Okur Yorumları | Yorum Ekle |