Hamlet'in nihai sorusu, "Olmak ya da Olmamak? "
Benim sana nihai sorum, "Olmak ve Olmamak? " Nasıl mümkün olabilir?
* * *
~Geçmişten kesit~
Layla yalnız başına oturmuş kitap okuyordu. Şu son zamanlarda yalnızlık ona daha iyi geliyodu. Kendini tanımak için güzel bir yöntemdi, iç huzuru yalnızken buluyordu ve sessizlik ona iyi geliyordu. Eskiden ailesinden uzak olmak üzerdi onu, küçüklüğünden beri onların gözüne girmek için çok çalışmış çabalamıştı ama gelin görün ki elinde olan koca bir hiçti babası ve kardeşi onunla konuşmak şöyle dursun yüzüne dahi bakmıyorlardı. Özellike ağabeyi o böyle yaptıkça kalbi daha çok kırılıyordu, oysaki küçükken ne çok severdi Laylayı, şimdi yüzüne bakmaya bile tahammülü yoktu.
Gözleri doldu genç kızın, aklına gelen bu düşünceleri geri göndermek için ayağa kalktı bir süre odasında dolaştı dolmuş gözlerini sildi hızlıca pencereye yaklaştı bahçeye bakmak ve biraz hava almak için.
Dışarısı çok güzeldi, mevsimlerden ilkbahardı etraf çiçeklerler çevrili rengarenk kelebeklerin dansı ile insanları dışarıya davet edıyordu. Aslında hava tam olarak çıkıp piknik yapmak için uygundu, bahçeye göz gezdirdi ve dışarı çıkmaya karar verdi.
May ile bahçenin en uç köşesine gelmişti. Çünkü geçip giden insanlarla konuşmak istemiyordu Layla. Elinde bir yemek sepeti ile duran May karşısında dikilmiş Laylaya bakıyordu. Ona oturmasını söyledi ama May kabul etmemişti, tabi ki kabul etmezdi, Layla kendisini seven bu hizmetçiye bile kötü davranıyordu. Sırf ailesine olan kırgınlığını gizlemek için öfkesini etrafındakilere yönlendiriyordu bunun yanlış olduğunu o da biliyordu elbette ama elinden hiçbir şey gelmiyordu. Hoş eskiden bu evde çalışan herkes ona zorbalık yapar alay ederlerdi tabi şimdi durum daha farklıydı. Küçükken büyümek zorunda kalmak onu yoruyordu ve içinde bitmek bilmeyen bir öfke ve hayal kırıklığı yaratıyordu. bu duyguları sadece bir kişi sayesinde bastırabiliyordu ama o kişide Laylayı istemiyordu. İçten içe üzgündü genç kız çünkü sevdikleri kişiler onunla hiç mi hiç ilgilenmiyordu. Düşünceleri May'in konuşması ile bozuldu.
"Leydim ben işlerime dönüyorum o zaman."
Tamam diyerek onu eve geri gönderdi ve yine bir başına ortada kala kaldı. Çantada hazırlanan sandviçi alıp ısırdı ve etrafı izledi bir süre. İçinde bitmeyen bu özlem ve acıyı söküp atmak istiyordu Layla, daha ne zamana kadar böyle olacaktı ki. Artık ne sabrı ne de gücü kalmıştı bu gün her şeyi halledecekti. Kafasına koymuştu.
O gün yaptığı planın tüm hayatını değiştireceğini hiç bilmiyordu Layla...
~Kesit sonu~
* * *
Layla'dan
Bazen işler insanın istediği gibi ilerlemez bu normal bir olaydır. Ama çoğu insan bunu kabullenmek istemez. Neden peki? Hiç düşündünüz mü? İnsan kolay alışır ama zor vazgeçer. Bu insanlığın doğasında var. Eski Layla çok üzgün ve yalnız biriydi ama şimdi ki Layla öyle olmayacak en azından ben öyle olmamasını sağlayacağım. Beni yok sayan görmezden gelenler artık umrunda dahi değil. Eski Layla babasını ve ağabeyini çok seviyordu evet ama o öldükten sonra birazcık bile üzülmediler. Zaten Layla kitabın sonlarına doğru ölüyor ve veliaht prenste bir süre sonra krallığı yok ediyordu. O yüzden Layla'nın ölümü kimsenin umurunda olmamıştı.
Akşam eve geldiğim zaman arabada uyuya kalmıştım ve malikaneye geldiğimiz zaman May uyandırmıştı beni. Dük çoktan inmişti ve beni yalnız bırakmıştı, ama beni şaşırtan şey üstüme bırakılan bir ceket bu ceket Dük'e aitti. Ne yapmaya çalışıyot hiç anlamıyordum ve anlamak bile istemiyordum. Sersem bir şekilde bunları düşünerek arabadan inip odama geçmiş hemen uyumuştum çünkü çok yorgundum.
Sabah baya geç uyanmıştım, bu iki gün olan olaylar bedenimi ve ruhumu çok yormuştu uyumak iyi gelmişti. Sakince yataktan kalkıp zili çaldım ve May'in gelmesini bekledim. Elinde tepsi ile giren May endişeli bir şekilde bana bakıyordu. Kafam karışmıştı umarım kötü bir şey olmamıştır.
"Sorun ne May?"
Endişeli bir şekilde elinde ki tepsiyi masaya bırakıp yanıma geldi ve konuştu.
"Leydim, dün gece bir sorun mu oldu?"
Kaşlarım çatıp hayır dedim.
Derin bir nefes alıp konuştu.
"Genç efendi sabah sizi sordu ve uyandığınızda odasına gitmenizi istedi."
Dün bir şey yapıp yapmadığımı düşündüm hemen ama hayır hiçbir şey yapmamıştım ki bu adam beni neden çağırdı? Kafam binbir türlü soru işareti ile hızlıca hazırlandım.
Nasıl hazırlandığımı anlamadan kendimi çalışma odasında bulmuştum. Derin bir nefes alıp kapıyı çaldım. İçeriden Leonardo'nun sesini duyunca kapıyı açıp girdim. Oda aynı dük'ün odasına benziyordu kahvetonları ile yeşil ağırlıklıydı ve etrafta fazlaca antikalar doluydu. Etrafa hızlıca göz atıp masada oturan Leonardoya baktım yanında ise yardımcısı duruyordu. Yardımcıya baktığım zaman başıma ani bir ağrı girdi gözlerimi hızlıca kapatım başımı tuttum hızlıca kulaklarım çınlarken bir sürü boğuk sesler geliyordu ama hiçbirini anlayamadan gözlerim karardı. En son hissettiğim şey ise birinin beni düşmeden tutmasıydı.
-Kazadan Önce-
Layla bahçede otururken yanına gelen kişi Leonardo'nun yardımcısı Cedricdi. Layla uzun zamandır yalnızdı ve ona iyi davranan nadir kişilerden biride Cedricdi, bir kaç gündür ona yardım eden bu adama birazda olsa alışmıştı. Bazı günler berâber sanat, eğitim hakkında konuşur fikirlerimizi paylaşırdık.
Yine bir gün Layla dışarı çıkmak için hazırlanmış arabaya binerken yarı yolda biri seslendi arkasına dönüp baktığı zaman Cedric'i gördü şaşkın bir ifade ile ona baktı ve yanına gelmesini bekledi. Normalde bu şekilde davranmayan bu adamın hareketi onu şaşırtmıştı. Layla adamın yüzünü incelerken yanına gelmişti.
"Leydim bir yere mi gidiyordunuz?"
Sorusu çok saçmaydı arabaya bindiğine göre evet öyle olmalıydı niye onu oyaladığını anlamadı ama amacını anlamak için ayak uydurmaya karar verdi.
"Evet bir sıkıntı mı var?"
Karşındaki adamın gözleri tedirgindi, etrafına baktı ve en sonunda kendisine döndü sabırlı bir şekilde onun konuşmasını bekledi.
"Leydim size bahsettiğim o kütüphaneyi hatırlıyor musunuz?"
İlk önce saçma buldu ama en son konuştukları konuyu hatırladı aşk ile ilgili bir kaç roman arıyordu ve çoğu yerlere baksa bile ikiden fazla bulamıyordu konu nasıl açıldı hatırlamıyordu bile ama sanırım istediği kitapları bulmuştu. Kalbinin küçük bir köşesinde heyecan duyguları filizlenirken adama bakan Layla konuşmasını sürdürmesi için başıyla onayladı.
Elinde ne zaman aldığını anlamadığı kağıt parçasını uzattı hızlıca uzanıp aldı. Bu yaparken içinde bir boşluk hissi uyandı sanki yanlış bir şey yapmışta etrafında ki insanlar onu yakalayacak ve alay edecekmiş gibi hissetti bir an ama hemen sonrasında geçmişti bu duygu.
Sakin bir şekilde arabaya bindi ve pencerenden hâlâ ona bakan yardımcı ile göz göze geldi. Başını hafifçe sallayıp arabacıya sürmesi için talimat verdi ve konak arkasında kaldı. Elinde buluşturduğu kağıdı alıp okudu hemen kısaca adres yazıyordu. Önde ki adama gideceği yeri tarif ettikten sonra derin bir nefes alıp arkasına yaslandı sonunda biraz olsun istediği bir şeyi elde edecekmiş gibi güzel bir his uyandı kalbinde sakince etrafına bakarak ne tür kitaplar alacağını düşünürken araba büyük bir sarsıntı ile devrilmek üzereydi, Layla şok içinde arabaya tutundu ama çok geçti nasıl olduğunu anlamadan gözleri kapanmıştı bile.
* * *
~Günümüz~
Layla şok ve korku ile yattığı yataktan hızlıca kalktı. Sanki uzun zamandır su altında kalmışcasına derin derin nefes aldı. Gözleri yaşla dolmuştu ve bu durum etrafı bulanık görmesine neden oluyordu, kafasında eski Layla'nın anıları dolaşıp duruyor kalbinde bir duygu seli oluşmuş durduramıyordu kendini, gözlerinden o kadar çok yaş geliyordu ki eliyle silse bile akmaya devam edıyordu. Kendine gelmesi için bir süre daha ağladı ve yaklaşık on beş dakika sonra yaşları durmuş kalbide sakince atıyordu. Sonunda diye düşündü genç kız bu kadar acı keder onu az kalsın şok geçirip öldürüyordu.
Kendine biraz da olsa geldiğini hisseti ve etrafa bakmaya başladı kendi odasındaydı en son ne olduğunu düşündü ve hemen aklına akın etti son yaşadıkları. Evet Leo ile buluşmaya gitmişti ama yardımcısını görünce bir anda son yaşadıkları anıları akın edince bayılmıştı.
Sakince olanları düşündü Layla. Araba kazası kasıtlı yapılmıştı hem de o Cedric denen adamın parmağı vardı bu olayda. Bunları düşündükçe kalbi deli gibi atmaya başladı birileri onu öldürmeye çalıştı ve kısmen başardıda. Bu düşünce ile kalbi yine korku ile atmaya başladı gözleri yine yaşla doldu. Sakin olmaya çalışarak derin derin nefes aldı yatağının yanında ki masada su görünce alıp hemen içti biraz da olsa kendine gelince yatağa geri yattı.
Ve tekrar büyükçe bir nefes alıp verdi. Son olayları, kitapta geçen olayları düşündü. Cedric bir ajandı. Bunu nasıl unuttu ya da hiç umrunda olmadığı için aklına bile gelmedi. Kitapta Cedric sadece bir kaç bölümde gözüküyordu bir örgüt tarafından bizim eve yerleştirilmişti. Dük ile Leo'nun hareketlerini bildirmek için burada çalışıyordu. Evet o karanlık örgüt onu nasıl unuttum. Başka bir krallığın adamları onlar ve bu krallığı yıkmak için bir sürü kötü olaylar yapıyordu. Veliaht prenste bunların en önemli adamıydı. Ne yapmalıyım şimdi??
Ben bunları düşünürken kapı açılmıştı. Gelen Maydi.
"Leydimm sonunda uyandınız."
Gözleri sevinçle parlıyordu. Biraz da olsa kendimi iyi hissettim. En azından koşulsuz beni seven biri vardı.
"Evet uyandım. Ne oldu bana?"
"Aniden bayıldınız sanırım kazadan sonra çok şey yaşadınız doktor geldi ve çok yorulduğunuzu söyledi bir hafta hiçbir şekilde kendinizi yormamanızı söyledi."
Ah haklı şu koca bir hafta neler neler yaşadım bünyem kaldırmadı tabikide.
"Evet sanırım dinlenmem gerek bana hafif şeyler getirir misin May have bi arada Leo ne dedi bir şey dedi mi onun odasındaydım en son?"
May şaşkın bir ifade ile konuşmaya başladı.
"Siz bayılınca ilk sizi tutan kişi genç efendiydi bende çok şaşırdım. Ve sizi hemen kucağına alıp odanıza getirdi Doktor'u çağırmamı söyledi sizin için çok endişelendi o da."
Duyduklarımı idrak etmek için bir kaç dakika durdum oda sessizliğe bürünmüştü.
Şaşkın bir ifade ile May'a baktım.
"Gerçekten mi?? O adam benim için endişelendi ha"
Sesli bir şekilde güldüm ve Mayde bana eşlik etti ikimizde birbirimize bakarak gülmeye devam ediyorduk kendimizi durduramadan bir kaç dakika güldük gözümüzden yaşlar geldi. Evet ikimizinde sinirleri bozulduğu için gülerek boşaltmış olduk.
En sonunda sustum O da sustu ve yemek getirmek için beni yalnız bıraktı.
Elimi yüzümü yıkamak için banyoya gidip geldim ve May de gelmişti. Yemekler masada beni bekliyordu. Aşırı acıkmıştım. Hiçbir şey düşünmeden sadece karnımı doyurmak istedim O yüzden kafamda ki düşünceleri olabildiğince uzaklaştırdım.
* * *
Yemek yedikten sonra yatağa geçmiş bir kaç kitap alıp okumak için yanıma yerleştirmiştim. Evet bu zamanda telefonumu çok özlüyordum. Burada yapacak hiçbir şey olmayınca sadece kitap okumak, ders çalışmak zorunda kalıyordum ve bu durum benim canımı çok sıkıyordu.
Hava kararmaya başlayınca kitabı yatağımın kenarına bırakıp yataktan kalktım. Kaç saattir yatmaktan beden uyuşmuştu biraz yürüyüş iyi gelecektir.
Odamda bir kaçadı attarken kapım çaldı.
Girmesi için seslendim ve gelen Leonardoydu ben şok içinde ona bakarken O da mahçup bir şekilde içeri girdi.
Sanırım sabahki yarım kalan konuşmaya devam etmek için gelmişti.
"Evet? "
Leo ağzını açıp kapattı ve sonunda konuşmaya başladı.
"Nasıl oldun?" Ben senin kaza gerçirdiğini bilmiyordum geçen sefer söylediğim sözler biraz sertti sanırım. Onun için özür dilerim. Ve dün dışarıda başına gelenler yeni öğrendim özür dilerim sana sert çıkmıştım."
Ne?? Benden özür mü diliyor bu adam ben şok ile ona bakakaldım.
Ağzım bile kocaman açıkken ne diyeceğime karar veremedim.
"Ah şey hayır önemli değil zaten bu konu için anlaştık artık eskisi gibi bir tavır sergilemek gibi durum söz konusu değil. Ve diğer konu ise atlattım yani artık daha iyim."
"Hayır ben de özür dilemek istedim. Kimse bana kaza ve o olay hakkında bilgi vermedi bilseydim.. "
Devam etmesine izin vermeden sözünü kestim.
"Bilsen ne olacaktı umrunda olmaz diye düşündüm. Tıpkı, Dük gibi o da pek önem vermedi o yüzden kendini suçlu hissetmene gerek yok."
İkinizde umrumda değilsiniz zaten. Ama kalbime giren bu ağrı bana tam tersini söylüyordu. Sakin olmak adına derin bir nefes alıp Leo'ya döndüm.
"İşin bittiyse beni yalnız bırakır mısın?"
Şok ile bana bakan Leo bir şeyler söylemek ister gibi oldu sonunda benim yüzüme pişman bir şekilde bakıp yavaşça kapıya doğru ilerledi.
En sonunda küçük bir sesle tekrar özür dileyerek çıktı.
Kapı kapandığı an yatağa çöküp ağlamaya başladım.
Yalnızdım koskoca bir dünyada ve bana yabancı gelen bir dünyada yapayalnızdım...
Beni anlayan birileri olmayacaktı hiçbir zaman. İçimde korkunç bir bilinmezlik doldu kendimi yine yatağa bırakıp biraz daha uyumak istedim. En azından bu duygulardan uykuda kalabiliyordum.
* * *
~~~Biliyorum biliyorum baya uzun zaman oldu değil mi bazı rahatsızlıklar olaylar vs vs olunca yazmayı bıraktım neyse okuyan varsa umarım beğenir.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |