28. Bölüm

28. Bölüm

Merve Türk
mehirinkalbi

Sabah zorlukla gözlerimi açtım, boğazım feci ağrıyor, galiba şifayı bu sefer derinden kaptım. Üzerimden yorganı atarak yataktan çıktım, banyoda hızla işlerimi halledip mutfağa kahvaltı hazırlamaya inmiştim ki gördüklerim ile olduğum yerde kala kaldım. Volkanın üzerinde mutfak önlüğü ile elinde kepçe ve tava ile omlet yapıyordu bir yandan ise annem ile konuşuyor daha doğrusu benim dedikodumu yapıyorlardı. “Ne yapıyorsunuz burada, benim dedikodumu mu yapıyorsunuz?” Zeynep yanıma gelerek yanağımdan sulu sulu öpüp masaya oturdu. Volkan da omleti yapıp masaya koydu “hadi otur kahvaltımızı yapalım sonra Zeynep’i karargahdaki işine bakıp nişan alışverişine çıkalım.” Onaylar biçimde kafamı salladım, bir saniye ne? Nişan alışverişi mi dedi o? Yoksa ben mi yanlış anladım? “ne? Ne nişan alışverişi Volkan, kim nişanlanıyor?” Volkan omletini yiyip çayından yudum aldı, bilerek böyle yapıyordu pislik. “Bizim nişanımız sevgilim annemiz ile konuştuk akşama seni isteyeceğim hızlı yap kahvaltını.” Bana göz kırpıp kahvaltısına geri döndü. Anneme baktığımda o da bana göz kırpıp çayını içti, Zeynep zaten hiç buralı değildi. Hızla sofradan kalkıp odaya koştum hızla üzerimi değiştirdim aynı zamanda Sarpı arayıp Zeynep’i işe bırakma görevini ona verdim. Odadan çıkıp kahvaltı yapmaya devam eden Volkanın elinden çatalı alıp musluğun içine attım. “Hem bana nişan yapacağız diyorsun hem de hala yemek yiyorsun Volkan hadi kalk çabuk giyin” Çayından son yudumunu alıp sofradan kalktı. “Zeynep seni de Sarp bırakacak karargaha anlaştık mı?” bana sadece kafasını sallamakla yetindi. Annem içinde zaten özel bakıcı tutmuştuk artık biz olmadığımız zamanlarda bakıcı bakacaktı annemi. Volkanla hızla evden çıkıp ilk bulduğumuz mağazaya geldik, ne kadar arasamda tarasam da asla istediğim gibi elbise bulamıyordum. “Hanımefendi isterseniz böyle bir sırt dekoltesi olan elbisemizde var.” Görevli kadının seslenmesi ile aynada kendime bakmayı kesip kadına döndüm, elindeki elbise siyah ve derin bir sırt dekoltesi vardı, kadından elbiseyi alıp kabine girdim, üzerime cuk oturmuştu ve sağ bacağında derin bir yırtmacı vardı, en önemlisi ise sırt dekoltesiydi. Çünkü sırtımdan tam belimin üzerine kadar açıktı sırtım, Volkan ne derse desin bu elbiseyi alacağım, kabinden çıkıp Volkana elbiseyi gösterecektim ama gördüklerim ile kan beynime sıçradı.

Bir tane platin saçlı kadın Volkana yapışmış evet bildiğin koluna yapılmış bir şeyler soruyor gibiydi, burnumdan sinirle soluklanarak onlara iyice yaklaştım, “ ya beyfendi sizin ben zevkinize güveniyorum, sizce benim fiziğime nasıl bir elbise olur?”
Volkan kolunu kadından kurtarıp uzaklaşmaya çalıştı ama kadın daha da yapışıyordu. “Bilmiyorum hanımefendi ben sadece sevdiğim kadının fiziği ile ilgileniyorum size iyi günler.” Kadın Volkana daha da yapışıp kokundan tekrardan çekiştirdi “ama siz çok mük—” Volkanın kolundan çekip kadından kurtardım. “Sevgilim bir sorun mu var?” Volkan elini belime atarak beni kendine çekti, “yok sevgilim sorun hanımefendi bir şey sordu bende cevabını bilmiyorum”, kadın bana aşağılar biçimde bakıp tekrar Volkana döndü, şaka gibi bir platin saçlı kız tarafından aşağılandım resmen, bana göz devirerek Volkana tam adımlayacaktı ki kolundan tutup kendime çektim. “Ben yardımcı olayım hanımefendi size, ne istersiniz bakın şu fıstık yeşili elbise size cuk oturur bence siz onu alın, Volkan sende yürü evde görüşeceğim ben seninle.” Kadını kolundan itip Volkanı da elinden tutup elbiseyi alıp mağazadan çıktık. Yol boyunca ne o kuştu ne de ben, eve gelir gelmez hızla hazırlıklara başladık, Elif abla ve Aziz abi zaten gelmişlerdi hep beraber el ele vererek hızla evi ve beni hazırladık. Elbisemin üzerine gece tonlarında göz renklerimi ortaya çıkaracak makyaj yaptım, sırt dekoltesi olduğu için saçımı da dağınık topuz yaptı Zeynep, gerçekten saç konusunda mükemmeldi. Son kez aynadan kendime bakıp odadan çıktım, aynı anda Volkan da Aziz abi ile karşı odadan çıktılar, Aziz abi Zeynep ve Elif ablayı alıp direkt aşağı indiler. Volkan yavaş adımlar ile bana doğru gelerek tam karşımda durdu, “Çok güzelsin bebeğim, sana bakınca dilim tutuluyor, bu kadar nasıl etki yapabiliyorsun bana söyle de ben de önlemimi alayım yoksa sonumuz hiç iyi olmayacak.” Belimden tutarak beni kendine çekti kafam tam da göğüs hizasına geliyordu ona bakmam için kafamı baya geri atmak zorunda kalıyordum, “ sizde çok şıksınız Volkan bey, yani siz tüm akşam böyle durursanız benim karşımda gece çok ateşli geçer.” Yırtmaç olan sağ bacağımı yavaşça okşayarak beni duvara yasladı bacağımıda belinin yanına koydu. “Şimdi burada rujunu bozsam ne olur güzelim? Bize ne derler yada bize bir şey diyebilirler mi?” Kafasını tam da göğüs çatalımın arasına gömüp derin bir nefes aldı, “Annem aşağıda Volkan yanlış anlayacaklar inelim hadi” Dilini göğüs çatalıma sürdüğü an kafam geriye gitti, inlememek için kendimi zor tuttum. “Volk— ahh dur Vo—” Dili ile yaptığı darbeler beni benden alıyordu, aşağıda annem ve arkadaşlarımız vardı ve bizim bu duvar köşesinde yaptığımız şeyler, tövbeler tövbesi. Son kez derince öperek uzaklaştı benden, birden uzaklaşınca boşluğa düşmüş gibi hissettim, elbisemi düzeltip belimden destekleyerek beraber merdivenlerden indik, göğsümün şu anda kıpkırmızı olduğuna yemin edebilirim ama işte Volkana laf anlatılmıyor ki.
Tüm tim de buradaydı, Sarp ve Zeynep’le beraber ikili koltuğa oturmuş fısır fısır konuşuyorlardı, bizim geldiğimizi gören Cem ve Can ıslık çalmaya başladı ve ardından alkış tufanı, “sonunda Mehir yani neredesiniz yani ben bu sürede üçüncü çocuğumu yapardım be” Elif ablanın sözleri ile yanaklarım daha da çok kızarmıştı kesin, aklıma az önce duvar köşesinde olanlar gelince birden öksürmeye başladım, Zeynep bana bir bardak su verdi hızla içince anca kendime geldim, “ne oldu be kızım bir şey demedik ki Allah Allah ” Öfkeli öfkeli Elif ablaya bakarak koltuğa oturdum. Aslan albayda gelince ben Elif abla Zeynep mutfağa kahve yapmak için gittik, tabi peşimizden kuyruk gibi Alp, Cem ve Can da hemen geldi, asla yardıma değil sadece aç karınlarını doyurmaya gelirler onlar bizim peşimizden, ağzını şapırdata şapırdata kurabiye yiyen Cem’e sinirle elimin tersi ile ağzının ortasına çarptım, “defolun gidin içeri gerzekler burada heyecandan kahve yapamıyorum siz zıkkımlanıyorsunuz.” Üçü de tek kelime etmeden sırayla mutfaktan çıktılar, kızlarla kahveleri hızla yapıp, kahve servisine başladık, Volkana en son verecektim kahvesini o biraz daha bekleyebilir. Aslan albayın karşısında biraz eğilerek kahve tepsisini uzattım, “damadın kahvesine bolca koydaydın tuz, biber seni almayı hak etseydi kızım.” Ardından Aziz Başkan lafa atladı “ ne tuzu biberi direkt çamaşır suyu koydaydın be kızım” dedi.
Gerçekten bizden kız almak kolay değildi özellikle Aziz başkandan. İki sene önce Defneyi istediklerinde damadın kahvesine vasabi koydurtmuştu, damat hastanelik olmuştu. Aklıma gelenlerle hızla yerimde dikleştim. Alp. Alp yoktu kesin mutfağa gitti, hızla tepsiyi bırakarak mutfağa koştum, elinde türlü türlü baharatlarla Volkanın fincanına aktarıyordu bakın not geçiyorum, fincana koymuyordu bildiğimiz fincanın içine şişeden aktarıyordu. Elinden hızla fincanı alıp onu kenara iyiyim. “Alp ne yapıyorsun burada sen, ne attın içine başka?” Arkada kalan baharat çeşitlerini bana gösterdi, bizim evde bu kadar baharat yoktu kesin gelirken aldılar, ah nasıl düşünemedim. “Hadi Mehri herkes sizi bekliyor içeride.” Elif ablanın seslenmesi ile ona döndüm. Alp fırsattan istifade edip hızla kaçtı, “ ya abla Alp tüm baharatlardan koymuş ben bunu nasıl Volkana vereceğim ya zehirlenirse?” Elif abla fincanı elime tutuşturarak beni de hızla mutfaktan çıkarttı, “hiç bir şey olmaz. Hem biraz yansın bizden kız almak o kadar da kolay değil.” Fincanın içinde ki kahve, kahve hariç her şeye benziyordu. Volkanın karşısında biraz eğilerek fincanı ona verdim, garip bir şekilde fincanın içine baktı sonra tekrardan bana baktı, göz işareti ile Alp’i gösterdim, bana kafasını sallayarak tek dikişte içti kahveyi. Hepimiz şaşkınlıkla ona baktık, tepsideki suyu da alarak tek dikişte içti ve tekrardan fincan ve bardağı tepsiye bıraktı, elimdekileri hızla mutfağa bırakarak, tekrar içeri döndüm . Bende yerime geçince.
Aslan albay boğazını temizleyerek yerinde dikleşti. “Efendim sebebi ziyaretimiz belli, hayırlı bir iş için buradayız.” Aslan albay sözünü bitirince Aziz Başkan höpürdeterek kahvesinden yudum aldı. “ Gençler bir birlerini tanımış sevmişler bizlerde büyükleri olarak onların yanında olmak düşer.” Ve tekrardan Aziz Başkan höpürdeterek kahvesinden içti, bilerek yapıyordu defnenin istemesinde de böyle yapmıştı. “Allah’ın emri peygamberin kavliyle kızımız Mehir’i oğlumuz Volkana istiyoruz.” O anda herkes nefesini tuttu, Aziz Başkan tekrardan kahvesinden yudum alarak ağzında biraz bekletti sonra yuttu, ve tekrar tekrar aynı şeyi yaptı, kahvesi bitince sehpaya bıraktı fincanını, “eline sağlık Mehir kızım çok güzel olmu kahve.” Aslan albay ve herkes şaşkın bir biçimde Aziz başkana bakıyordu, bu durumu garipsemeyin bir ben birde Alp.

Aziz Başkan boğazını temizleyerek bana baktı, “Mehir benim kızım sayılır Aslan, elimde büyüdü sayılır, daha on yedi yaşındaydı onu MİT çağırdığında üniversiteye gidiyordu. Hiç düşünmeden kabul etti. O gün bugündür beni kızım sayılır Mehir. Volkana gelecek olursak onu da iyi tanırım, kaç defa hayatımı kurtardı bilmiyorum, en şerefli askerlerden birisidir.” Sonra anneme baktı, “ eğer sizde izin verirseniz hanımefendi tabi?” Annem bana bakarak Aziz Başkana göz kırptı, Aziz başkan Aslan albaya dönerek “o zaman bize de hayırlı olsun demek düşer Aslan.” Ve sonrası da zaten klasik şeyler, nişan yüzüklerinin takımı ve gençler arasında eğlence, Aslan albay, Aziz başkan ve annem içeride otururken bizde hep beraber bahçeye çıktık, müzik eşliğinde deli gibi eğlenmeye başladık, telefonuma gelen mesaj ile ortamdan kısa süreliğine soyutlandım.

“ üst kata lavaboya gelsene nişanlım❤️”

Volkandan aldığım mesaj ile hızla üst kata çıktım, lavaboya girer girmez sırtım kapıya yaslandı, “seni çok özledim bebeğim.” Boynumu koklayarak öptü. “Bende seni çok özledim nişanlım.” Bende aynı şekilde onun boynunu koklayarak öptüm. Koltuk altlarımdan tutarak beni lavabonun kenarına oturttu, dudaklarımdan başlayarak yavaşça yavaş yavaş öpüp yalayarak göğsüme kadar geldi. Sonra arkama geçerek ensemden açık olan belime kadar aynısını yaptı, benim ise tek yapmaya çalıştığım inlememeye çalışmak, ve konu Volkan ve dili olunca inlememek imkansız. Tekrar önüme geldi, sağ omuzumu öperek askısını aşağı indirdi, sol omuzumu da öperek askısını aşağı indirdi. Şu an göğsüm full HD açık ona sunuluyordu, tabiki de bu fırsatı kaçırmadan işleme koyuldu. Sağ göğsümü ağzının içine alarak emmeye başladı, sol eli ile de sol göğüsümü sıkıp yoğuruyordu, ah bu çok zevkliydi ama aşağıda birimizin komutanı ve başkanı vardı ve annem vardı. Volkan yavaşça sağ bacağımdaki yırtmaçtan elini sokup vajinama baskı yaptığı an kapı çalındı, “Mehir numarada mısın?” Bu gelen Alpden başkası değildi. Hızla toparlanarak üzerimi düzelttim. “Evet Alp, lavabodayım.” Aynadan kendime baktığımda saçım başım dağılmıştı, nasıl bu hale gelmiştim anlamadım. Üzerimi iyice düzeltip boynumu ısladım soğuk suyla. “Aziz Başkan bizi çağırıyor aşağı gel.” Volkana baktığımda öfkeyle kapıya bakıyordu, uzaklaşan adım sesleri ile dışarı çıktım Volkanın söylenmesi ile Aziz başkanın yanına bahçeye çıktık. Aziz Başkan bizim geldiğimizi görünce bize döndü tamamen, “ Volkan bize müsaade eder misin evladım?” Aslında bu bir soru değildi, Aziz başkan alttan alttan ‘defol git yoksa seni oyarım’ diyordu. Volkan kafasını sallayarak yanımızdan uzaklaştı. Alp ile tüm ciddiyetimiz ile Aziz başkana döndük, “uzatmadan konuşacağım çocuklar, Mehir yarın öğleden sonra göreve gideceksin İtalya’ya bu sefer tek olacaksın Alp da seni yönlendirmeyecek, var mısın bu görevde?” Sorması bile hataydı, bu zamana kadar asla hiç bir görevi elimin tersi ile geri itmemiştim bunu da itmezdim. “Bak kızım daha yeni nişanlandın eğer istemezsen konuşurum ben üstler ile.” Hızla kafamı salladım. “Asla başkanım asıl bu sebepten istiyorum, ben işimi ve aşkımı birbirine karıştıracak kadar amatör bir ajan değilim.” Aziz Başkan beni onaylayarak elindeki üzerinde gizli dosya yazan dosyayı bana uzattı. “Her şey bunun içinde var kızım dikkatli ol unutma kimse olmayacak sadece sen olacaksın.” Aziz başkandan dosyayı alarak içeri geçtim. Herkes toparlanmaya başlamıştı, herkes gidince Zeynep, Volkan ve ben hızla etrafı toparlayarak odalarımıza geçtik. Asıl sorun Volkana bunu nasıl söyleyeceğimdi, Volkan geceliklerini giymiş yatakta beni bekliyordu ve elinde benim dosyam vardı. Bende üzerimi değiştirip yanına geçtim, “ yarın öğleden sonra İtalyaya gideceğim.” Dosyayı açarak içindekileri çıkardı, “bir şey demeyecek misin Volkan?” Evrakları yatağa bırakarak bana baktı, gözleri kızarmaya başlamıştı, ağlayacak mıydı? Kafasını başka çevirerek bir süre bekledi sonra tekrar bana döndü. “Biliyorum bebeğim Alp bahsetti, ayrıca ne diyebilirim ki sana ve ya işine nasıl karışabilirim, ben anca sana saygı duyarım. İkimizde işimizin ne denli zor olduğunu biliyoruz o yüzden asla bir şey söyleyemem.” Evrakları bana uzatarak yataktan çıktı, “ nereye?” Alnıma öpücük kondurarak kapıya yöneldi, “ bu gece çalışacaksın biliyorum sana ve bana kahve yapacağım güzelim, sen çalışmaya başla.” Diyerek odadan çıktı.

Volkan ile birlikte gece boyunca çalışmıştım, daha doğrusu o devamlı bana masaj yapmıştı, kahvelerimi tazelemişti ve iki saatte bir yarım saat uyutmuştu beni ve onun sayesinde sabah dinç kalktım, ama hala o uyuyordu. Hazırlanarak evden çıktım, ilk önce teşkilata gidip gerekli izinleri alıp Aziz Başkan ile son kez konuşup eve gelecektim sonra ise Volkan ile beraber havaalanına gidecektik. Teşkilattan içeri girer girmez gerekli son ayarlamalar da yapıldı, Aziz başkan ile de görüşüp tekrardan eve geldim, evdekiler ile kahvaltı yapıp evden çıktık. Herkesin yüzü asıktı, annem gitmemem için o kadar ısrar etmişti ama işte kalamazdım, üstelik ülkem böyle bir tehlike de iken, arabada çalan Sezen Aksu “son bakış” şarkısına sessiz bir şekilde eşlik ederek havaalanına geldik. Uçağın kalkma saatine kadar havaalanında el ele kaç defa tur attık saymadım bile, uçağın kalkmasına dakikalar kala Volkana sıkıca sarıldım, “ bekle beni nişanlım tamam mı?” Dudaklarıma art arda öpücükler kondurdu “ tabi ki de bekleyeceğim ama ne kadar sürecek görev bir şey demediler mi?” Kafamı olumsuz anlamda salladım, “ belli değil belki bir hafta belki bir aya ya da daha uzun seni çok seviyorum her bulduğum fırsatta seni arayacağım aşkım. Annem ve kardeşim sana emanet aklım onlarda kalmayacak biliyorum, kendine çok dikkat et.” Bende dudaklarına art arda öpücükler kondurdum, bu bana yetmedi derince öperek nedesini de içime çektim. “Normalde ben sana derdim gidiyorum diye zıt kurubum şimdi sen mi gidiyorsun.” Zıt kutubum mu? Sanki bunu daha önce bana söylemişti ama tam hatırlamıyorum. Volkana sıkıca sarılarak zorda olsa ondan ayrıldım. Uçağa gidene kadar arkamdan bağırdı, “ seni çok seviyorum güzelim, sakın bizi unutma, ne olursa olsun bana sağ salim geri gel bebeğim.” Gözümden akan art arda yaşlar ile uçağa bindim. “İyi misiniz hanımefendi?” Bana soru soran adama baktım, ‘Ozan Kara’ İtalyaya kaçan ajanlardan birisi, görevim ise bu Ozan şerdesizini takip edip her şeyi öğrenmek. “İyiyim teşekkür ederim.” Bana cebinden peçete çıkararak uzattı, hafif bir tebessüm ederek peçeteyi aldım. Başlasın görev…

Bölüm : 11.04.2025 22:26 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...