27. Bölüm

27. Bölüm

Merve Türk
mehirinkalbi

Teşkilata girerek hızlıca Aziz başkan ile birlikte toplantı odasına geçtik, Aslan albay da buradaydı. Aziz başkan Alp'a ekranı açmasını söyleyerek bize döndü.

"arkadaşlar şu an da çok kritik bir bilgilere ulaştık. Önünüzde ki dosyalarda her şey mevcut" Üzerinde gizli dosya yazan dosyayı açarak içindeki fotoğrafları çıkardım, "başkanım bu adam kim?" Alp ekranı ayarlayınca aynı kişi orada da çıktı. Alp elinde kumandasını alarak ekranın karşısına geçip sunumu yapmaya başladı. "bu gördüğünüz kişinin adı Celal. Kod adı: kesik kulak, sizin kasabın yanından aldığınız dosyalardan ulaştık bu bilgilere ve yarın 18 Mart Çanakkale zaferinde eylem planlamışlar, sorun şu ki yedi ayrı bomba var yerlerini tespit ettik TSK ve MİT ortak operasyon yürütecek, aynı anda bombaları bulmamız lazım." Alp konuşmasını bitirerek yerine geçti, Volkan sinirle yumruğunu sıkarak kararmış gözlerle bize baktı, "eylem İstanbul'da olacak değil mi?" Aziz başkan ve Aslan albay kafalarını salladılar. Alp'ın yerini Aslan albay devralarak karşımızda durdu "arkadaşlar ilk uçakla Turan timi ve Asena MİT timi İstanbul'a gideceksiniz, göreviniz o sosuz köpekleri bulup bombaları durdurmak o şerefsizleri de yok edin" Volkan ayağa kalkarak gür sesi ile "emredersiniz komutanım" diye bağırdı. Kendini galiba karargahta sandı.

Toplantının ardından Volkan, Aslan albay ile karargaha gitti, bende Alp ile birlikte hızlıca hazırlıklara başladık, hazırlanan ekip arkadaşlarıma bakarak "arkadaşlar yedi ayrı gruba ayrılacağız ama emir komuta Volkan üsteğmen ve bende olacak anlaşıldı mı?" Hepsi aynı anda "anlaşıldı" dedi. Son kez silahımı kontrol edip ekiple birlikte Teşkilattan çıktım bizi bekleyen araca binerek karargaha doğru yola çıktık. Karargaha gelince hızla bizi bekleyen askeri helikopterin oraya adımladık, Turan timi de hazır ol da Aslan albayı dinliyorlardı. Tabi burada benim dikkatimi çeken tek kişi Volkandı. Siyah kamuflajın içinde çok mükemmel duruyordu, o uzun boyu, yeni kesilmiş saçı ve yüzünden belli olan yeni tıraşı gerçekten mükemmel bir adamdı, böyle bir adam ile evleneceğim için o kadar şanslıyım ki anlatamam. Aslan albayın yanına geçerek selam verdik, "hoş geldiniz çocuklar, her şeyden önce birbirinizi koruyun ve en önemlisi bir tane bile sivilin burnu kanamasın anlaşıldı mı?" hep beraber "emredersiniz komutanım" diyerek hızlıca helikoptere bindik. Ben tabi ki de Volkanın yanına oturmuştum benim yanımda ise bizim ekipten Murat vardı, daha üç hafta önce baba oldu kızı olmuştu adını da Umay koymuştular. Elim ile Murat'ın dizine vurdum "e Murat efendi nasıl gidiyor babalık?" Murat elinde karısının ve kızının fotoğrafını öperek bana döndü gözleri parlıyordu onlara bakarken, "çok güzel Asena hiç böyle olacağını tahmin edemezdim, baba olmak çok güzel çok farklı ama şu sıralar göremiyorum çok fazla görev çıkıyor." Elimle sırtını sıvazlayarak destek olduğumu belirttim, "Aziz başkan ile konuşurum sana biraz izin versin hasret gider kızınla hem bizde geliriz Umay kızımızı görmeye", Murat fotoğrafı özenle eşi Meltem'in ona aldığı kolyeye koyarak kalbini üzerinde ki cebine koydu. "gelin tabi Asena hatta Turan timini de beklerim", Volkan kulağıma yaklaşarak "acaba bizim de bir kızımız mı olsa ha pardon bir değil bir sürü kızımız mı olsa?" dedi. Dedikleri ile bende Volkana yaklaşarak kulağına fısıldadım "oğlumuz olmasa mı ha pardon bir sürü oğlumuz?" Volkan gülerek benden uzaklaştı tam o anda hiç duymak istemeyeceği şeyi duydum "yalız çifte kumrular telsiz açık başka zaman konuşun çocuk muhabbetini" bu konuşan Alp'ti. Eminim ki şu an yanaklarım domates gibi olmuştu Cem şakınca bana bakarak yanaklarımı işaret etti "Mehir yenge yanaklarına ne oldu alerji mi oldun yoksa başka bir şeyler mi oldu?" Hepsi Volkanın suçuydu o oyuna getirmişti beni eve geri dönelim ben nasıl intikamımı alacağımı biliyorum. Pilotun anonsu ile beş dakika içinde helikopter indi.


İstanbulda askeriyeye gelerek hızla son hazırlıkları yaparak yola çıktık. Gelen bilgilere göre yedi adet bomba vardı. Bugün 18 Mart Çanakkale Zaferini anma günüydü ve bu şerefsizler bilerek bugünü seçmişti.
Özellikle program yapılacak yerleri seçmiştik en kalabalık olacak yerleri özellikle de İstiklal caddesi, daha önceden yapmıştılar buraya bombalı eylem bir sürü sivil vadandaşımız şehit olmuştu ve en zoru da çocuklar.
İstiklal caddesine gelince hızla arabadan indik burada ki görevliler gibi davranacaktık.

Kulağıma gelen cızırtı sesi ile dikkatimi telsize verdim. “Asena1 Turan1” Bu konuşan Volkandı. “Turan1 Asena1 dinlemede” aynı zamanda etrafımı da gözetliyordum ilk gördüğüm şüpheli bir şeyde harekete geçecektim. “Şüpheli bir şey var mı?” Yoktu Allah’ın cezaları hiç bir yerde yoktu “Yok üsteğmenim” gözüme çarpan adam ile dikkatimi ona verdim, devamlı çantasını kontrol ediyordu çok stresliydi ara ara saate bakıyordu ve bunalmış gibi de gömleğinin yakasını çekiştiriyordu “Üsteğmenim saat altı yönünde beyaz çantalı adam şüpheli duruyor kontrol etmemizi istermisiniz?” Volkan da benim baktığım yere bakıp aynı anda adama yavaşça yaklaşmaya başladık, Volkan adamın yanına gelip kimlik kontrolü yaptırdı, adamda bir hayli sinir olmuştu buna “anlamıyorum ki yani ne gerek var burada bir sürü insan varken bir ben mi battım gözünüze?” Adam çatık kaşarlı ile Volkana bakarak acele etmesini söyleyip duruyordu, “beyefendi sakin olur musunuz bizde işimizi yapıyoruz, ayrıca size kafayı filan taktığımız yok bu uygulama herkes için geçerli” Ne dersem diyeyim asla sakinleşmedi, Albaydan onay gelince adam daha ne olduğunu anlamadan Volkan kollarını plastik kelepçe ile bağladı, bende yavaşça çantayı alarak halktan uzak bir yere götürdüm. Bir kaç kişinin bakışı bana dönse de aldırış etmeden hızla uzaklaştım. “buraya bomba imha ekinini yollayın” Bomba imha ekininden gelenler yavaşça çantayı incelediler ve tam da tahmin ettiğimiz gibi bomba vardı içinde, kaldı altı bomba…

Zaman gittikçe daralıyordu ve bizim bulmamız gereken üç bomba kalmıştı artık, diğerleri ikisi halk tarafından fark edilmişti, aslında halkın bundan haberi olsun istememiştik ama keskin gözleri sağ olsun fark etmiştiler, e boşuna dememişler ‘her Türk Asker doğar’ diye.
Şimdi ise bir orta okulun oradaydık her yerde olduğu gibi burada da 18 Mart anılıyordu. Öğrenciler 18 Mart karakterlerine bürünmüş o günü canlandırıyorlardı ve ne diyeyim yeni nesil gümbür gümbür geliyor. Volkanın seslenmesi ile dikkatimi sol taraftan gelen kadına diktim, yalpayarak geliyordu sanki sarhoştu ve ya madde kullanmıştı, eğer o bombayı patlatacak olanlardan birisi ise madde almıştı ve bu en kötüsüydü tam kadının yanına gidecektim ki aynı onun gibi başka bir kadın daha geliyordu. Volkan ile ayrılarak Turan timi ilk gelen kadının yanına gitti, benim timimde ikinci gelen kadının yanına adımladık, kadın bizi görür görmez montunu açarak kumandayı eline aldı “geleniyim yoksa patlatırım” dedi. Diğer kadın da Volkanları görünce aynısını yaptı. Yavaşça kadına yaklaştım “sakin sana zarar vermeyeceğim adın ne senin?” Kadın dediğime bakmayın daha yirmi yaşına bile girmemiştir belki. Bana öfkeyle bakarak kumandayı salladı “ yaklaşma asker yoksa beni de seni de burada ki herkesi patlatırım” Elimdeki silahı Murat’a uzattım “bak silahı bıraktım sakin ol bir şey yapmayacağım tamam mı? Bak şimdi sana yaklaşacağım sakin ol kumandayı bana uzat seni de kurtaralım ” Bana ilk başta şüpheyle baktı ama kumandayı uzatacakken bir anda geri çekti elini “yalan söylüyorsun sen, siz Türkler benim ailemi öldürdünüz benim bebemi elimden aldınız neden inanayım sana yalancı?” Sesimi sakin tutmaya çalışarak daha da yaklaştım “bana bak asıl onlar senin beynini yıkıyorlar sakın inanma, bak bana şimdi sen onalardan değilsin anladım ben bak sana yardım ederim gerçeği beraber ortaya çıkarırız ama ne olur ver o kumandayı bana” elini yavaşça aşağı indirdi “ ehsahtan yardım edecen mi bana asker abla?” Gözümden akan yaşları umursamadan hızla kafamı salladım “tabi ki edeceğim sana yardım ama bana kumandayı ver” Kumandayı yavaşça avucumun içine bıraktı gelen bomba imha ekipleri bu bombayı da imha ettiler.
Derin bir nefes vermek istiyordum ama son bir bombamız kalmıştı.

Hızla Turan timi ile toplanarak araçlara bindik gelen istihbarata göre son bomba bir camideydi. Murat bizim arabaya hızla koşarak almaya gitti bugünlerde çok telaşlıydı hızla işleri bitirip kızına kavuşmak istiyordu, bize dil çıkararak arabayı çalıştırdı ve tam o anda büyük bir patlama oldu.

Murat’ın çalıştırdığı araba patlamıştı. Bu nasıl bir kaderdi böyle, elimde ki silahları yere atarak hızla arabaya koştum ama güçlü bir kol beni tuttu, beni tutan Volkandı anlamam uzun sürmedi ama neden tutuyordu beni ?
Ne kadar çırpınsam da uğraşsam da bırakmadı beni “yavrum yapma dur gidemezsin oraya” dirseğim ile karnına art arda hızlıca vurdum ama bana mısın demiyordu yerinden bile kıpırdamıyordu. Volkanın kolları arasında Murat’ın içinde olduğu yanan aracı sadece izleyebildim.


“Alp şehitimiz var. MİT ajanı Murat Demir yapılan bombalı eylem sonucu hayatını kaybetti.” Telsizde derin sessizlik oldu uzun bir süre kimse bir şey demedi ve Aziz başkanın ağzından her zaman duyduğumuz o iki kelime çıktı “ VATAN SAĞOLSUN 🇹🇷”

Vatan sağolsun ben gerekirse canımı veririm.
Vatan sağolsun gerekirse sürünürüm,

Yeterki Al bayrak dalgalansın, bayrağıma el uzatmaya çalışan pisliklerin kellesi kopsun.

Yeter ki Milletim huzur içinde yaşasın. Biz sessizce sizin için savaşır yine sessizce bu dünyadan göçer Şehit oluruz. VATAN SAĞOLSUN…

Murat’ın şehit olmasının üzerinden tam üç hafta geçmişti ama hala dün gibi aklımdaydı o anlar. Bizden söz almıştı kızını görmeye gelecektik hatta Turan timini de davet etmişti.
‘Murat abim, davetine icabet ettik ama sen yoksun, bak kızın da seni özlüyor ne yaparsak durmuyor, oğlun devamlı seni soruyor, peki ya karın dimdik ayakta duruyor ana içi kan ağlıyor , ya annen hasta yatağında ki baban onlar. Biliyor musun onların ağzından sadece tek bir şey çıkıyor o da VATAN SAĞOLSUN ’

Turan timi ile üçüncü kez ziyaret edişimizdi Murat’ın evini, son kez anne ve babasının elini öpüp evden çıktık. Geldiğimiz yolu ezberlemiştik artık gele gide yine aynı yolları yürüyerek arabalarımıza bindik.

Ben Volkan ile eve gidiyordum haftalar sonra eve gidicektik annemi ve kardeşimi çok özlemiştim. Eve gelir gelemez hızlı bir duşun ardında annemin kolları arasına girdim. Saçımda dolanan parmaklar ve yüzüme değen dudaklar ile istemesem de uykumdan uyandım, Volkan her zaman beni böyle kaldırırdı diyecektim ama beni bu şekilde kaldıran annemdi. Hala alışamamıştım onun varlığına ama alışıcatım. Volkan Aslan albay ve Aziz Başkan ile konuşarak annem ve kardeşimin bizde kalmasına ikna etmişti onları. Ona çok şey borçluyum benim için yaptığı o kadar şey var ki ama ben maalesef onun için bir şeyler yapamıyorum. Ne zaman konu buraya gelse ‘sen benim yanımda kal başka bir şey yapmana gerek yok bebeğim’ diyor.

Yataktan kalkarak üzerimi düzelttim annemi de tekerlekli sandalyeye koyarak odadan çıktık. Mutfaktan gelen sesler ile oraya ilerlemeye başladım Volkan ve Zeynep konuşuyorlardı. “Zeynep sanki bu olamdı bak ablan beğenmezse Zeynep yaptı diyecem böylelikle onun gözünden düşmem sana zaten bir şey demez” Kaşlarımı alayla kaldırarak anneme baktım, o da benim gibi onlara bakıyordu, Zeynep bıkkınca nefesini verdi, Allah bilir ne zamandır kızı yanında tutsak etti. “ya tamam enişte ama yani ablam sever bence sonuçta ben yaptım ya hani sen yapmadın.” ‘Ben yaptım’ kısmını üzerine basarak söylemişti, Volkan elindeki kaşığı Zeynep’e salladı. “ çemkirme enişteye baldız günah” Zeynep omuz silkerek yanından ayrıldı arkasına döndüğünde biziz fark etti. “siz ne zamandır oradasınız ?” Tek kaşını kaldırarak sormuştu, tek kaş kaldırma bizde annemden geliyordu o iki kaşını da oynatabiliyordu, Zeynep’te öyle ama ben yapamıyorum.

Zeynep ilk önce annemi sonrada beni öperek annemi alarak beni mutfağa bildiğin fırlattı. Volkanın yanına gidip ne yaptığına baktım. Kayseri yağlaması yapıyordu en sevdiğim. Volkan ile el birliği ile geri kalan yemekleri de hazırlayıp sofrayı kurduk, yemeğin ardından yine Volkan ile mutfağı toparlayıp içeri geçtik. Annem Zeynep’in soyduğu elmadan yiyordu, doktorların dediğine göre bir kaç aya annem yavaşta olsa yürüyebilirmiş. Volkan ile yan yana koltuğa oturup bize de birer elma soydum, soyduğum elmanın birini Volkana verdim bana göz kırparak elmayı elimden aldı, utanarak önüme döndüğümde annem ile göz göze geldim, görmüştü bizi.

Volkan cebinde çıkardığı ıslak mendil ile ellerimi avuç içine alarak tek tek sildi sonra parmak uçlarımı öptü. Zeynep’in kıkırtısı ile Volkanın dünyasından gerçek dünyaya geçiş yaptım annem ve Zeynep hayranlık ile Volkana bakıyordu, gerçekten Volkan ile karşılaştığım için çok şanslıydım. Tüm kadınlar maalesef benim kadar şanslı değillerdi.
Volkan çalan telefonu ile balkona çıktı bende meyveleri mutfağa götürdüm bulaşıkları makineye atıp makineyi çalıştırdım. Volkan yanıma gelerek arkadan belime sarıldı “güzelim seni çok özledim” kafamı sert göğsüne yaslayıp kendimi huzura bıraktım. “ bende seni özledim sevgilim” beni kendine çevirerek tezgaha oturttu ve bingo beni tezgahın ıslak yerine oturtmuştu hızla aşağı atladım “of Volkan ya ıslak yere oturttun beni götüm ıslandı” Ben kalçama bakarken o bir anda kalçama şaplak attı ani yaptığı şeyle ağzımdan tiz bir çığlık kaçtı, sinirle omuzuna yumruk attım. “ Volkan dayak arama istersen” Odaya geçerek eşofmanımı ve kilodumu değiştirdim tam o sırada içeri Volkan geldi, “Az önce karagahtan aradılar Zeynep’in işi için, en yakın zamanda Zeynep ile tanışmak istiyorlar eğer yarın sende müsaitsen gidelim mi?” Islanan gisilerimi sepete attım ve ellerimi ensesine doladım o da anında ellerini belime sabitledi. “seni çok seviyorum sevgilim. Sen benim hayatımda başıma gelen en güzel şeysin, seni çok ama çok seviyorum” Ellerini belimde gezdirerek geri geriye gitmeye başladık, annemler içeride oturuyordu ve biz oda köşelerinde fingirdeşiyorduk, dudaklarını öperek kollarının arasından kaçtım, “ nereye zalımın kızı?” Dedi. Bu dediğine güçlü bir kahkaha bıraktım, Volkan gerçekten değişiyordu ve bu çok güzeldi. “ hadi Zeynep’e gidip haber verelim aşkım hadi ”

Volkan ile Zeynep’i karşımıza aldık oturduk be şu an meraklı gözlerle bize bakıyordu. “Abla bir sorun mu var neden bir anda böyle toplandık ki?” Zeynep’in elinden tuttum.
“Zeynep Volkan senin işini halletmiş eğer istersen yarın seninle tanışmak istiyorlar.” Zeynep şaşkınca bize baktı bir süre konuşmadı elimi sallayınca irkilerek bana baktı, dolu dolu gözlerle bir Volkana baktı bir de bana baktı, “bu kadar çabuk mu? Ben ne diyeceğimi bilmiyorum, çok teşekkür ederim her şey için.”
Zeynep’e yarın için bazı bilgiler verip sonrada yataklarımıza geçtik. Son günlerde kendimi çok yorgun hissediyordum üzerimi bile değiştirmeden yatağa yattım anında uykuya daldım. Kapı kapanma sesi ile Volkanın odaya geldiğini anladım ama gözümü açacak halim yoktu, üzerime geceliklerimi giydirerek yanıma yattı, beni göğsüne çekerek sıkıca sarıldı, saçımın arasına art arda öpücük kondurarak fısıldadı “ her ne olursa olsun seni hep seveceğim, seni çok seviyorum zıt kutubum” dedi.

Bölüm : 20.03.2025 20:13 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...