26. Bölüm

26. Bölüm

Merve Türk
mehirinkalbi

İki haftadır esiriz, öğrenebildiğimiz tek bilgi aslında Gülseren'in gerçek Gülseren olmaması Roja adında terörist bir kadınmış. O zaman Gülseren diye birisi var mı? yoksa her zaman Roja, Gülseren adında mı benim yanımdaydı? Eğer Gülseren başka birisi ise nerede? Acaba o şerefsiz kasap ona da mı bir şey yaptı? Aklımda ki düşünceleri dağıtarak Volkana döndüm. "Volkan nasılsın, canın çok yanıyor mu?" Volkan gülerek bana baktı. İki gün öne kasabın adamları gelip bana yine dosyaların yerini sormuştular ama ben tabi ki söylememiştim. Bu yüzden de Volkanın göğsüne çakı bıçağı ile kesmiştiler.

"acımıyor asıl canın acıyor mu?" bende gülerek Volkana aynı şekilde cevap verdim. Dünde Volkana gelip tim ve askeriye alakalı sorular sordular Volkan da cevap vermeyince benim de sol elimin serçe ve yüzük parmağımın tırnaklarımı söküp tuz bastılar. Volkana gözlerim ile parmağımı göstererek mors alfabesi ile mesaj verdim.

"Aziz başkana haber vermem lazım benim eşyalara ulaşmam lazım" bana kafasını sallayarak onayladı, o da benim gibi parmağını gözü ile işaret ederek mesaj verdi bana.

"buradan çıkmanın yolunu bulalım eşyaları bulup bir daha bizi esir ederler." Bende ona kafamı sallayarak onayladım. Kapı tekrar açılınca içeri bu sefer şerefsiz kasap, roja ve Nuh girdi. Yüzümü buruşturarak onlara baktım. "ama olmadı böyle bizimle oynayan zaten arkadaşlarımız vardı siz niye geldiniz ki?" Nuh her zaman ki o iğrenç ifadesini takınarak bana yaklaştı. "Şimdi de ben senin oyun arkadaşın olacağım, ha bu arada Volkan yatakta nasıl? çünkü birazdan sana yatakta hünerlerimi göster-"

Volkan ağzına tekme atarak Nuh'un yere düşmesini sağladı ve dişi de kırılmıştı. "ulan şerefsiz seni bir daha Mehir'e dilini uzatırsan seni parçalara ayırıp köpeklere yediririm anladın mı beni piç !!" Volkan sinirle konuşarak karnına bir tekme daha attı, Nuh acı içinde kıvranırken içeri dört tane elinde sopalar olan adam geldi, hepsi aynı anda Volkana vurmaya başladı, "durun vurmayın bırak ulan şerefsiz kasap beni de dövsene neden sadece Volkana vuruyorsun piç" kasap yanıma gelerek çenemi sıktı "bir daha de bakayım" bağırarak suratına tekrar söyledim "şerefsiz piç orospu çocuğusun sen hem de en alasından olandan" yanağıma yediğim yumruk ile kafam sol tarafıma düştü, Nuh yanımıza gelerek ilk önce adamları gönderdi sonrada şerefsizi bizden uzaklaştırdı hepsini dışarıya çıkartarak yan taraftaki, dolaptan pamuk ve batikon alarak Volkanın yaralarını temizledi.

"hukukumuz olmasa Volkan inan yaranı asla temizlemezdim birde Mehir olmasa değil mi abicim" Öfkeyle ona bakarak dişlerimi sıktım, hatta o kadar çok sıktım ki diş diplerim acıdı, son kez bize baktı ve odadan çıktı. Zincirin izin verdiği kadar Volkana yaklaştı, Allah'a şükürler olsun kafasına darbe almadı ama karnına ve sırtına almıştı, iç kanama olabilirdi. "Mehir ne yapıyorsun?" zinciri öyle bir ayarlamışlardı ki son bir milim kala Volkana yetişemiyordum. "karnını aç da bana göster." sorar gözlerle bana baktı "ne yapacaksın karnı mı Mehir?" göz devirerek volkana baktım "kaslarını özledim hasret gidereyim diye" çapkınca gülümseyerek bana baktı "saçmalama Mehir gizli görevdeyiz ama buradan çıktıktan sonra sözüm olsun" elimin uzandığı kadar bacağına vurdum "ya volkan salak mısın? karnına ne kadar çok vurdular ne durumda olduğuna bakacağım Allah'ım ya hemen de söz veriyor buradan çıkınca sözü olacakmış" Volkan bana o eşsiz bakışlarını sunarak karnını yavaşça açtı. Midesinin üzerinde kocaman morluk vardı telaşla Volkana baktım. "Volkan midenin üzerinde kocaman morluk var iyi misin başın filan dönüyor mu, miden bulanıyor mu?" kafasını salladı "hayır iyiyim sevgilim bir şeyim yok daha kötülerini yaşadım ben bu benim için çok basit bir şey."

Bir ay tam bir aydır esiriz şu soktuğumun odasında nerede olduğumuzu da bilmiyorum Aziz başkandan işaret gelse devam edeceğiz ama ne ses seda yok. Kapı tekrar açılarak içeri bir adam girdi, daha önce onu burada görmemiştim. Volkan şu an da burada değildi, tuvalete gitme bahanesi ile etrafı keşif etmeye gitti, ara ara yapardık bunu sonra gelir gördüklerimizi birbirimize anlatırdık, güzel bir planın aşamasındaydık Aziz başkandan da işaret gelince başlayacaktık. Bu bir ay içinde çok fazla bilgi toplamıştık. Bilgileri nerde saklıyorsun diye sorarsanız da Alp ve ekibi saçımın arasına çok küçük bir kayıt cihazı yerleştirdi, burada duyulan her şey direkt teşkilata gidiyordu.

Adam avucuma bir bez vererek yanımdan hızla gitti, o anda da içeriye Volkanı koyarak kapıyı kilitleyip gitti. Artık zincirlerimizi çözmüştüler ama hala esir hayatı yaşıyorduk elimdeki bezi kamerayı arkama alarak gizlice açtım. Volkan adamlar şüphelenmesin diye yanıma gelmedi. Bezin içinde iki tane kulak içi kulaklık vardı birini alıp saçımı düzeltirmiş gibi yapıp kulağıma taktım. Diğerini de Volkanın yanına giderek sanki yanağını öpüyormuş gibi yapıp onun kulağına taktım. Anında kulağıma gelen bir kaç cızırtı sesinden sonra Alp'ın sesini duydum. "beni duyuyorsanız Volkan Mehir'e onu sevdiğini söyle" Volkan bana bakarak "seni seviyorum Mehir" dedi. Bende aynı şekilde ona karşılık verdim "bende seni seviyorum sevgilim." Bizim derin bakışmamızı bölen şey Alp'ın öksürük sesiydi. "arkadaşlar Aziz başkan ve Aslan albay bağlanıyor." Yine bir kaç cızırtıdan sonra Aziz başkanın sesini duydum "arkadaşlar göreviniz sona ermiştir en kısa sürede Paris konsolosluğunda olun" Aziz başkanın sözünü Aslan albay devraldı "ama biraz ses çıkartarak gidin, sizi konsoloslukta sürpriz kişiler bekliyor olacak."

Volkan ile aynı anda kafamızı sallayarak kapıyı yumruklamaya başladım. "buraya bakın acil Volkana bir şey oldu ağzından kan geldi uyanmıyor." Hızla koşma sesi ile Volkan kapının arkasına saklandı bende kapının önünde onları bekledim. Volkana kafa salladım anda kapı açıldı üç tane adam içeri girdi "nerede Volkan?" Volkan adamın arkasından sessizce çıkarak "buradayım beybi feys ama sen göremeyeceksin " diyerek iki adamın kafasını bir birine çarparak bayılttı. Bende üçüncü elamanın boynunu kırdım. Volkan ile adamların üzerlerini çıkartarak onları giyindik, sonra da silah ve şarjörleri alarak odanın kapısını yavaşça açarak odadan çıktık.

yavaş ve temkinli adımlar ile Volkan önde ben arkasında yürümeye başladık, gelen ayak sesleri ile başka bir duvarın arkasına saklandık, adamlar bize yaklaşınca Volkan ile aynı anda boğazlarından yakalayıp boyunlarını kırdık. Alp'ın bizi yönlendirmesi ile otelde ki gizli odaya bulduk, evet şu an fark ediyordum bunlar bizi başka yere otele kaçırmıştı tabii kimsenin aklına gelmezdi otel. Odaya girerek lazım olan disk ve dosyaları çantalara doldurup adamların üzerinden aldığımız el bombalarını odaya atarak hızla kaçtık. Büyük bir patlama ile çıkış yolumuz da açılmıştı ilerisi denizdi, Volkan ile hiç düşünmeden hızla denize atladık.

Belki bir saat ya da iki saat yüzdük bilmiyorum ama kulaç atmaktan çok yorulmuştum, Volkan da benimle durarak yanıma geldi "Mehir ne oldu güzelim" Volkanın omuzlarından tutunarak ondan destek aldım "çok yoruldum Volkan daha fazla yüzemiyorum sen çantayı al ben sana yetişirim" ben daha ne olduğunu anlayamadan beni sırtına aldı, "ne saçmalıyorsun ne gitmesi ayrıca müstakbel kocan bordo bereli yani seni sırtımda taşıyarak tüm okyanuslarda denizlerde yüzebilirim." Yanağına sulu öpücük kondurdum diğer yanağını da göstererek "burası yeti mi kalsın Mehir?" diğer yanağını da öpünce yüzmeye başladı Volkanın sırtında da tahminen yarım saat yüzmüştük sonunda karaya ulaşarak ilk önce ben sonra Volkan çıktı. Bizi almaya gelen arabaya binerken, arkadan gelen silah sesi ile olduğum yere çöktüm.

Etrafta ki insanlar oradan oraya kaçışırken Nuh, Roja ve adamları üzerimize doğru geliyordu. Bizi almaya gelen adamlar koruma ateşi açarak bizi korudular bizde hemen arabaya bindik. Şimdi ise bizi araba ile takip ediyorlardı konsolosluğa gelene kadar peşimizi bırakmadılar. Türk konsolosluğu arabaya yapılan saldırı yüzünden Fransa'yı ayağa kaldırmıştı. Her yerde bu haberler vardı. Konsolosluktan içeri girerek Yunus Demirer ile selamlaştık içeri girince tanıdık sesler kulağıma geldi. Aslan albayın bahsettiği sürpriz demek ki buydu.

Cem bıkkınca Atilla abiye yaklaştı "ya abi bizim Fransa da ne işimiz var? Ne kadar saçma daha Volkan abimle Mehir'in kırkı çıkmadı bizi dünyanın öbür ucuna göreve gönderdiler, hayır yani koskoca Türkiye'de şu iki lavuğu koruyacak başka asker mi yok ki de bizi gönderdiler." Volkan ile sessizce onlara yaklaşınca Volkan konuştu "demek ki yokmuş ki aslanım sizi gönderdiler bize" bir anda tüm bakışlar bize döndü, hepsi şok olmuş bir şekilde bize baka kaldılar Can yanıma gelerek ilk önce bana sonra da Volkanın koluna dokundu. Biden çığlık atarak kendine tokat attı Cem'in yanına giderek birde oradan baktı bize "siz gerçeksiniz ölmemişsiniz değil mi Serkan abi baksana yaşıyo-" demeye kalmadan Can yere serildi.

Serkan da Can gibi yanımıza gelerek bize dokundu, "gerçeksiniz lan anasını sikim" Volkanın ensesine vurması ile irkildi "vallahi gerçekler, lan Ali, Sarp kalkın lan yaşıyorlar" Serkan boynumuza atlayarak bize sarıldı, diğerleri de gelerek hep beraber çember oluşturarak sarıldık bir kişi hariç o da Can. Canda bir süre sonra kendine gelerek o da bize katıldı. Aziz başkan ve Aslan albay ile son kez konuşarak bizi bekleyen uçağa bindik, dört saat sonra ülkemize ayak basacaktık. Volkan ile en rahat ve geniş koltuklara oturarak dinlenmeye bıraktık kendimizi diyeceğim ama maalesef Can ve Cem sağ olsun bu pek de mümkün değil.

"Şimdi siz komutanım ölmediniz ama öldünüz ben anlamadım haberler vardı, arama ekibi filan bu nasıl olur?" Bıkkınca Can'a bakarak sabrederek cevapladım, "eski bir haberi yeni olmuş gibi yapılar o kadar Can başka sorun varsa lütfen sus yoksa dudaklarını dikeceğim" Cem beni es geçip Volkana döndü ki Volkanın bakışları ile daha konuşmadan durdu. Kendimi volkanın göğsüne bırakacaktım ama olmazdı bir ay boyunca su yüzü görmemiştik konsoloslukta sadece temiz giysiler giymiştik. Volkan beni kendine çekerek göğsüne yasladı kalkmaya çalıştım ama izin vermedi, "Volkan nerede bir aydır banyo yapmadım şu an çok pis kokuyorum" beni kendine iyice çekerek burnunu saç diplerime daldırdı, "mis gibi kokuyorsun ayrıca bende yapmadım banyo sen benden tiksiniyor musun?" hızla kafamı salladım "asla ne tiksinmesi Volkan?" kollarını bana dolamadan öne koltuğun arasındaki kolu aşağı iterek koltukları da geriye yasladı, şu an da yatar şekildeydik. Sarp üzerimize ince bir pike örterken, Volkanın saçlarımın arasında ki elleri sayesinde çok çabuk mayışarak kendimi dört saatlik uykunun kollarına bıraktım.

Uyandığımda beni uçağın tavanı değil evimizin tavanı karşılamıştı, hızla yataktan kalkarak saate baktım akşam beşe geliyordu. Dört saatlik uykum resmen on saate çıkmıştım, üzerim değiştirilmişti odadan çıkarak evde dolaşmaya başladım ama Volkan evde değildi tam Volkanı arayacaktım ki dış kapının açılması ile oraya gittim. Volkan elinde bir sürü poşet ile içeri girdi kapıyı da ayağı ile kapatarak mutfağa geçti "Güzelim uykunu alabildin mi?" Volkana giderek sıkıca sarıldım "aldım ama ben nasıl uyanmadım hem Aziz başkana rapor verilecekti Volkan adama ben ne diyeceğim?" Volkan koltuk altlarımdan tutarak beni tezgaha oturttu. "sakin ol bebeğim sorun yok Aziz başkan gönderdi zaten yarın yanlarına gideceğiz." Derin bir nefes vererek rahatladım, "sana başka bir sürprizim var ama ilk önce duş almalısın bebeğim" tezgahın üzerinden atlayarak Volkanın yanaklarını sulu sulu öptüm, arkama döndüğüm an kalçama yediğim şaplak ile çığlık attım "Volkan ne yapıyorsun?" yanıma gelerek yanaklarımı sulu sulu öptü "hiç bir şey yapmıyorum hadi git " arkama tam dönecektim ki Volkan tekrar vurmaya kalkıştı arkamı dönmeden geri geri giderek odaya geçtim, yüzümde aptal sırıtmayla küvete su doldurdum biraz suyun içinde bedenime iyi gelecekti. Suya duş jeli sıkarak içine girdim, içinde biraz oyalandıktan çıkarak duşa kabinin içine girerek güzel bir duş aldım. Banyodan bornozum ile çıkarak dolabımın önünde durdum, vücudumu kurulayarak iç çamaşırlarımı giymeye başladım sütyenimin kopçasını takarken Volkan içeri girdi, arkama geçerek benden önce kopçayı taktı, omuzlarıma öpücük kondurarak geri kalan giysimi de giydirdi.

Mutfağa girmem ile ani bir şok yaşadım çünkü şu an karşımda annem ve kardeşim Zeynep vardı, annem tekerlekli sandalyede oturuyordu Zeynep ise sandalyelerden birine oturmuştu beni gördüğü an ayağa kalktı, Volkan yanıma gelerek bana dokundu "Mehir iyi misin?" şaşkınca Volkana baktım normalde teşkilat izin veremezdi böyle şeylere çünkü onlar kasabın yanından çıktılar ama Volkan onu da halletmişti. Dolan gözlerim ile Volkana sıkıca sarıldım, "teşekkür ederim çok teşekkür ederim" Volkandan ayrılarak anneme sarıldım yüzünün her bir karışını öptüm ikimizde konuşmuyorduk sadece ağlıyorduk. Son kez annemin ellerini öperek Zeynep'e döndüm bana bakmıyordu bile, onu kabul etmeyeceğimi mi düşünüyordu? Ona da sıkıca sarıldım "ablam iyi misiniz ? aklım hep sizde kaldı" o da bana karşılık vererek sarıldı. "iyiyiz abla" sona doğru abla kelimesini kısık sesle söylemişti, daha da sıkı sarılarak kokusunu içime çektim. Yüzünü avuçlarımın arasına alarak yanaklarından öptüm "her ne olursa olsun sen benim kardeşimsin bunu sakın aklından çıkarma tamam mı?" Ağlayarak kafasını salladı. Volkan yanımıza gelerek bizi sofraya oturttu ne kadar ısrar etsek de bize müsaade etmeden sofrayı kurdu.

Yemeğimizin ardından içeri geçip hep beraber çaylarımız elimizde hasret gideriyorduk annem ellerimi avuç içine alarak yerinden sökülmüş tırnaklarıma baktı, oysa büyümüştü ama tam büyümemişti. Ellerimi öperek avuç içimi kokladı, beni kendine çekerek saçımı arkaya aldı saçlarımı örerek ucuna cebinden çıkardığı tokayı taktı. Bu tokayı biliyordum neredeyse tüm bebeklik resimlerimde saçımda hep bu toka vardı. Annem yirmi beş yıl boyunca tokayı saklamıştı. Annemin ellerini öperek Volkanı yanımıza çağırdı eli ile, Volkan hızlıca gelerek annemin önünde dizlerinin üzerine oturdu, annem az önce bana yaptığı gibi onun da saçlarını sevdi yanaklarını öptü sıkıca sarıldı, Zeynep'e bakarak bir şeyler anlattı, Zeynep yanımıza gelerek o da oturdu "kim olduğunu soruyor, sahi abla kim?" Yine abla derken sesi kısılmıştım. Yüzük olan parmağımı anneme gösterdim, sözlüm anne eğer sizi bulduysam her şey Volkan sayesinde o olmasaydı ben hiç bir şey yapamazdım ayrıca yakında damadın olacak. Annem genişçe gülümseyerek ikimizi de yanaklarımızdan öptü.

Çalan kapı ile yerimden kalkarak kapıyı açtı karşıma da tabi ki de Turan timi vardı. İlk önce Sarp girdi içeri ve sonra diğerleri sarp içeri girdiği an Zeynep'e bakarak "oha" diyerek bağırdı. Zeynep de Sarp'tan farklı değildi, ikisi de şok içinde bir birine baktılar Sarp birden aklındaki düşünceleri diline düşürdü "çok güzel lan" Zeynep utanarak kafasını önüne eğdi, Sarp pot kırdığını anlayarak hızla durumu toparlamaya çalıştı ama olmadı, daha fazla uzatmadan tek tek annemin elini öperek koltuklara oturdular. Volkan ile birlikte mutfakta çay yapıp yanında da atıştırmalık bir şeyler hazırlamaya başladım "sevgilim uğraşma şu hanzoları doyurmaya çalışmakla" omuz silkerek tabaklara abur cuburları yerleştirdim, Volkan beni belimden tutarak birden kendisine çevirdi kapıyı kapatarak beni duvar ile arasına aldı. "hasret gideremedik sevgilim" Volkanı omuzlarından ittiremeye çalıştım ama milim kıpırdamadı yerinden. "Volkan saçmalama burada olmaz içeride bir sürü kişi var çay bekl--" kapının açılması ile Volkanı ittim ama o beni sıkıca sardı gelen Zeynep'ti bizi görünce hemen telaşlandı "özür dilerim ben gelmeyince merak etim sizi" Volkandan zorda olsa uzaklaşarak tepsiyi aldım ayağına basarak kötü kötü baktım ona "çayı da al gel" bilerek kıvırta kıvırta içeri yürüdüm volkan ise hala arkamdan Zeynep'e söyleniyordu "ulan baldız iki dakika daha geç gelseydin ne olurdu" Zeynep mahçupça kendini açıklamaya çalışınca içeriden Volkana bağırdım "rahat bırak kardeşimi çayı al buraya gel çabuk insanlar çay bekliyor" Cem ve Can deli gibi gülerek onlara bakmam ile anında sustular ama konuşmalarını duyabiliyordum. "ulan Volkan komutanım bak o da Atilla abi gibi hanımcı çıkıt gitti taş fırın erkeği yerine lady erkeleri geldi" hızla Cem ve Canın önünde durarak "ne erkeği bir daha söyleyin" ikisi de sıvadıklarını anlayarak sustular "sizin cezanızı başka zaman vereceğim merak etmeyin" Cem gülerek elini havada salladı "sen bizim komutanımız değilsin ki" Volkanın içeri gelmesi ile sus pus oldular "Mehir'in sözü benim sözümdür beyler, lafını ikileten karşısında beni bulur ona göre." Cem hızla kafasını sallayarak çayını içti.

Konu konuyu açarken konu Zeynep'in mesleğine geldi Sarp çayımdan yudum alarak Zeynep'e döndü "Zeynep hanım siz nerede çalışacaksınız ki?" Zeynep bilmem anlamında kafasını salladı, ve Sarp yine lafa atladı "aslında bizim revirde hemşire eksiği var eğer istersen yani Mehir yengem de uygun görürse orada çalış istersen" herkesin bakışı anında Sarpa döndü, Sarp Zeynep'ten hoşlanmıştı anlaşılan kolumla Zeynep'i dürterek alttan alttan ima verdim, utanarak kafasını önüne eğdi sonra Volkana baktı, Volkan bir bana bir de Zeynep'e baktı "eğer istersen çalışabilirsin Zeynep ben gerekli işlemleri hallederim" Zeynep parlayan gözlerle Volkana baktı "teşekkür ederim her şey için" Volkan baldızına da ilk kıyağını da yaptı böylelikle.

Akşam herkes gidince Zeynep ile ortalığı toplayıp annem ile kalacakları odaları hazırladık yatakları hazırlayarak annemi yatağına yatırdım. "Annecim bu akşam yanında yatmamı ister misin?" biraz Zeynep'e baktı sonra tekrar bana baktı parlayan gözlerle kafasını salladı yanağını öperek "üzerimi değiştirip geliyorum hemen, Zeynep" Zeynep anında bana döndü "sende yat bizimle istersen" o da teklifimi kabul edince koşarak odamıza geçtim hızla üzerimi değiştirdim, Volkan yanıma gelerek beni sıkıca sardı "bu akşam annenin yanın da yatacaksın değil mi?" kafamı salladım, daha Volkana bir şey dememiştim ama o hemen anladı. "tamam ama iyi geceler öpücüğümü vermeden gitme" hızlıca dudaklarına yapışarak nefessiz kalana kadar öptüm, yanağın da son kez öperek koşarak odadan çıktım.

Annem ve Zeynep'in ortasına girerek sıkıca sarıldım onlara. Gecenin bir yarısı çalan telefon ile hızla yataktan kalktım arayan Alp'ti hızla Alp ile konuşarak telefonu kapattım bana merakla bakan kişilere sıkıca sarıldım "acil göreve gitmem lazım yanınıza teşkilattan korumalar gelecek merak etmeyin" son kez sıkıca sarılarak odadan çıktım, bizim odaya girdiğimde Volkan çoktan hazırlanmıştı, bende hızla hazırlanarak evden çıktık.

 

 

 

 

 

 

 

 

      

Bölüm : 18.03.2025 23:35 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...