MEHİR TÜRK’TEN
Kamptaki işlerimi hallederek hemen buradan çıktım birazdan burası havaya uçacaktı , tünelden gidemezdim geri askerler çoktan gelmiştir , kulağımdaki kulaklığı tekrardan aktif hale getirerek teşkilat ile iletişim kurdum . “Alp bana başka çıkış yolu söyle başka askerler geldi” hafif bir cızırtının ardından Alp’in derin sesini duydum; “Sağ köşede bir alçaklık var eğer kimseye görünmeden tırmana bilirsen çıkabilirsin seni yönlendireceğim ha bu arada oraya gelen tim Turan timi.” Alp’ın dedikleri ile anında olduğum yere çakıldım buraya Volkan ve timi gelmişti, hızlı olmalıyım eğer Volkanı biraz olsa tanıdıysam beni keklik gibi avlar.
Peruğumu düzelterek Alp’ın dediği yere geldim role bürünerek konuşmaya başladım “beyler siz çağırıyor adam” Aksan meselesinde doktora yapacak kadınım be , tabi bir Mehir Türk kolay yetişmiyor. İki salak bana avanak avanak bakarak en sonunda konuşmaya karar verdiler “kim çağırır bizi dektor ?” Senin ben konuştuğun Türkçeye sı—
Tamam küfür yok merak etmeyin. “Yaralı adem siz istiyor bir şey var elinde siz gitmek onun yanına” bana şüpheli bir şekilde bakarak gittiler . “Alp beni duyuyor musun?” Cızırtının ardından Alp’ın sesini duydum “evet sorun nedir” sinirle karşımdaki Alp’ın sözde alçaklık olan yere baktım “Alp nerede burada alçaklık ben uçacak mıyım buradan?” Alp gülerek konuşmaya çalıştı “saçmalama Asena tırman sen Karadeniz kızısın sana bu çocuk oyuncağı gibi gelir fazla zamanın yok bombaları yerleştirecekler” Öfkeyle oflayarak tırmandım baya baya yüksekti burası hızla aşağı inerek koşmaya başladım, hızlı nefes alış verişlerimin arasından zar zor Alp’ın sesini duydum “Asena hızlan Volkan sana silah doğrulttu ” Volkanın adını duymamla daha da hızlandım demek ki kaderimde sevgilim tarafından vurulmakta varmış. Ormanın içine girerek gözden kayboldum. “Durum nedir Alp” pislik çay içiyordu çayını höpürdeterek konuşmaya başladı “tim geri yola döndüler sende zaman kaybetmeden teşkilata geri dön” Alp’ı onaylayarak geldiğim arabaya tekrar bindim, üzerimdeki giysileri değiştirerek turist gibi giyindim ve canım ülkemin yoluna koyuldum.
Resmen haftalardır sınır dışındayım Alp’ın bana ısmarladığı kebabı iştahla yiyordum, “Mehir fazla değil mi bu midene?” Ayranımdan içerek lokmamı yuttum “sen benim lokmalarımı mı sayıyorsun alp?” Kafasını sallayarak kebabımdan bir çatal aldı “hayır ama sabah sabah kebap yiyorsun ondan dedim miden bulanır” son şiş kebabımı da dürüm yaparak büyük bir lokma aldım “Alp midem sabah olduğunu nereden bilecek?” göz kırparak iştahla yemeğime devam ettim. Haftalardır mideme dağlarda düzgün yemek girmemişti her şeyleri kötü olduğu gibi yemekleri de berbattı. Alp hesabı ödeyerek lokantadan çıktı amma yemişim he sizde yapın böyle kaçamaklar ama hesabı başkasına kilitleyin daha lezzetli oluyor tadı.
Yemeğimin ardından teşkilata gelerek hızla çalışmaya başladım hala babam olacak o şerefsize yaklaşamadık nasıl olurda böyle iyi saklanır aklım almıyor, hayır Zeynep hakkında da bir şey bulamıyorum nasıl yapıyor bunu? başımın ağrısı ile kendimi koltuğa bıraktım, her şey daha da sarpa sarıyordu hiçbir şey yolunda gitmiyor, en kötüsü ise sevdiğim adam beni terörist sanıyor. Aklımda kulağımda çınlayan seslerle ayakta dolanmaya başladım olmuyor, susmuyor ne zaman Volkan gelse aklıma sözleri, sesi kulağımda yankılanıyor artık bu dayanılmaz hale gelmeye başladı sinirle elimdeki kupayı yere fırlattım bin bir barçaya bölündü ama sesler gitmiyor. Ağlayarak yere çöktüm kapının açılma sesiyle kafamı yerden kaldırdım gelen Aziz başkandı hızla toparlanarak yerden kalktım “rahat ol kızım” eli ile omuzuma destek olduğunu belirtircesine dokundu “zor zamanlar geçiriyorsun farkındayım ama pes etme karanlığın sonunda güneş elbet doğacak er yada geç umudunu kaybetme” Aziz başkan ile konuştuktan sonra biraz olsun kendime gelmiştim tekrardan araştırmaya başladım elbet bir şey bulacaktım.
Dakikalar saatleri, saatler günleri kovaladı ama her gittiğim yerden elim boş dönüyordum artık gerçekten dayanılmaz hale geldi her şey. Önüme gelen saçlarımı at kuyruğu yaparak sıkıca bağladım tam da o anda gözüme çarpan kağıtla hızla koltuktan kalktım. Son sürat Aziz başkanın yanına giderken alpın radarına takıldım “hayırdır dişi kurt nereye bu hızla ” elimdeki kağıdı alpa gösterdim “galiba bir şey buldum alp hadi sende gel” alp ile birlikte hızla aziz başkanın odasına geldik kapıyı çalarak hemen içeri girdik “başkanım buldum galiba ” hızla aziz başkana elimdeki kağıdı vererek konuşmaya başladım “başkanım nu kağıtta o pisliğin yani diğer lakabıyla doktor kasabın yanına aldığı hemşirelerin listesi var ancak listeye dikkatle bakarsak ” hızla anlattığım yeri gösterdim , iki meraklı adam dikkatle beni dinliyordu “Hatice karaca dört sene önce ölmüş bir hemşire ama hala kayıtlarda var ” aziz başkan beni dikkatle dinledi “ya kayıtları yenilemeyi unuttularsa çok görüyoruz bunları ” hızla kafamı salladım “iki hafta önce güncellenmiş başkanım” aziz başkan ve alp dikkatle beni dinlediler “eğer başkanım tahminlerim doğruysa bu Hatice karacanın yerinde ki kişi Zeynep ola bilir .” Aziz başkan ve alp son ana kadar beni dikkatlice dinlediler “ne planlıyorsun Mehir?” Oturduğum yerde dikleşerek aziz başkana baktım “içlerine gireceğim doktor Nadya olarak ”
{VOLKAN BOZKURT’TAN}
Silahlarımı temizleyerek yerine koydum, görevden döneli daha saatler olmuştu ve hızlıca kaldığım yerden araştırmaya devam etmeye başladım ama ne Mehir’den haber vardı ne de o şerefsiz Nuh’tan. Öfkeyle bilgisayarımı sertçe kapatarak odamdan çıktım, bahçeye idman yapan askerlerin yanına adımladım biraz kafam dağıtmam lazımdı askerlerin yanına gelince hepsi hazır ola geçtiler, “rahat asker” onlar rahata geçerken bende banklardan birine oturdum. Son zamanlarda sigara içmeye başladım asla ağzına sigara sürmeyen ben günde neredeyse bir paket sigara içiyorum, aklımda hala deli sorular vardı cevaplanamayan cevabını bir türlü bulamadığım sorular. İçimde bir yerlerde hala Mehir’in masum olduğuna inanmaya çalışıyorum ama olmuyor öfkeli tarafım daha ağır basıyor. Karşıma gelen albay postası ile yerimde doğruldum asker selamı vererek “komutanım albayımız sizi hangarda bekliyor tek gelmenizi istedi” kafamı sallayarak postayı onayladım yarısına geldiğim sigarayı söndürerek çöpe attım.
Hangara geldiğimde aslan albay elinde dosyayla beni bekliyordu hızla yanına adımlayarak karşısında selam verdim “rahat üsteğmenim” birlikte hangara girerek kapıları kapatmamı emretti, meraklansam da bir şey sormadım kapıları kapatarak aslan albayın yanına adımladım. “Komutanım sorun mu var neden buradayız?” Aslan albay dosyayı önüme koyarak karşıma oturdu “birincisi ben söylemeden konuşmak yok” kafamı salladım “emredersiniz komutanım” gür sesim hangarda yankılanarak duvarlara çarpıp tekrar kulaklarıma geldi. “Şimdi ilk önce bundan sonra Mehir’i araştırmayacaksın Volkan ikinci bir emre kadar Mehir konusu kapandı” yerimde dikleşerek Aslan albaya baktım “komutanım siz ne diyorsunuz Allah aşkına” Aslan albay rahatça arkasına yaslanarak “Volkan bilmediğin çok şey var karıştırma yoksa askerliğini yakarsın bu bir emirdir sana, ikinci bir emre kadar Mehir konusu rafa kaldırıldı. Sakın ha gizli kaçak araştırmaya kalkma sana ne kadar güvendiğimi biliyorsundur umarım güvenimi boşa çıkarmazsın Üsteğmenim” Sinirle soluyarak önüme koyduğu dosyayı açtım, açığa alınma? Şaşkınca aslan albaya baktım “komutanım bu ne anlama geliyor tam olarak?” aslan albay dosyayı alarak en arka sayfayı açtı “gizli görev MİT ile çalışacaksın bundan ne timin ne de bir başkasının haberi olacak kabul ediyor musun evlat?” dosyayı bırakarak kararlılıkla aslan albaya baktım “tüm görevler kutsaldır komutanım kabul ediyorum” aslan albay gururla bana bakarak sarıldı “dikkat et kendine geri döndüğünde her şey açıklanacak merak etme, dediğim gibi Mehir konusunu kurcalama ben halledeceğim.” Aslan albayı onaylayarak hangardan çıktım hazırlanarak beni bekleyen mit arabasına bindim.
{MEHİR TÜRK’TEN}
Aziz başkanla konuşmanın ardından hazırlığa başladım tekrardan Nadya olarak teşkilattan çıktım hızla buluşma yerine giderek salakları beklemeye koyuldum. “Nasılsın Asena?” alpın sorusuyla yaslandığım kaputtan kalktım “öfkeli ve intikam dolu” alp gülerek “o zaman oyun başlasın; iki tane beyaz araba sana doğru geliyor elemanlarımız onlar merak etme sana sordukları soruları ben cevaplayacağım” arabaların gelmesiyle peruğumu düzelttim “it avına başlayalım.” arabalardan toplam on iki kişi indi roja yanıma gelerek saçımla oynadı “demek şu mükemmel doktor sensin Nadya ? hm ” bende aynı şekilde onun saçlarını oynayarak bir tutamını koparıp çakmakla yaktım , “evet o benim ” benden uzaklaşarak tam silah çekecekti ki ben erken davranarak onu engelleyerek rehin aldım “bir akıllı sen misin güzelim ha ?” boğazını sıkıca sararak belindeki silahı aldım hızla itince yere düştü sürtük. Öksürerek yerden kalktı “ne duruyorsunuz öldürün bunu” adamlar tam silahlarına sarılacaktı ki Mit gelerek hepsinin tepesine bindi bende rojdayı alarak arabaya bindim “artık emin ellerdesin güzelim” kafasına silahın kabzasıyla vurarak bayılttım.
Teşkilata girerek rojdayı teslim ettim alp hızla yanıma gelerek beni kolumdan çekiştirdi “ne oluyor alp” beni yangın merdiveninden çıkararak odama geldik “Volkan burada gizli görev için seni görmemesi lazım” Volkan burada, sevgilim. “Alp ne olur artık öğrensin ben daha fazla dayanamıyorum onun özlemine” alp kafasını sallayarak karşımda durdu “olmaz daha zamanı var” koltuğa oturarak derin bir nefes aldım , kapıdan gelen sesler ile kapının arakasında durdum. Aziz başkan konuşuyordu birisi ile “bu odaya giremezsin evlat burası sana yasak sadece mit personelleri girebilir görevini tehlikeye atma sakın” kısa bir sessizliğin ardından uzun süredir hasret kaldığım sesi duydum “emredersiniz başkanım” Volkan …. Sevgilim. Ne çok özledim seni, sesini dahi duydum ya bu bile yeter bana gözümden akan yaşlar ile elimi kapıya yasladım sanki karşımda hissediyordum onu, aramızda sadece şu demir kapı var sevgilim. Camın önünden geçerlerken daha iyi gördüm onu saçı uzamıştı, sakalları da çıkmaya başlamıştı cama baktı o an nefesimi tuttum biliyorum beni görmüyordu ama yine de gözlerimiz birbirine değdi. Gitse de uzun bir süre arkasından baktım o gülen adam gitmiş yerinde sadece intikam hırslı adam vardı, ah bir bilsen aslında gerçekleri...
Volkanı teşkilatta görmemin üzerinden bir hafta geçmişti ondan sonra ise o ayrı göreve gitti ben ayrı göreve, görevlerimiz farklıydı ama amacımız aynıydı doktor kasap yani babam. Ona doktor kasap denmesinin nedeni öldürdüğü kişileri dilimleyerek ayrı yerlere gömmesi ve o kişilerin dişlerinden kolye yapması, aynı zamanda bir çok ülkede aranan seri katil kendisi, hapse girmemek için teröristlerle iş birliği yapmış yıllar önce şimdi ise en azılı terörist.
Çalan alarmım ile hızla yataktan kalktım bugün büyük gün ben bugün Nadya olarak içeri sızacağım. Üzerimi değiştirerek hızla hazırlandım son kez aziz başkan ile konuşup yola çıktım tabi yine beni yönlendiren alp. Hastaneye gelerek başhekim odasına çıktım, hızla başhekim ile görüşerek kasap doktorun evine doğru yola çıktık. “Mehir sakin ol sakın yanlış bir hareket yapma biz buradayız ve seni izliyoruz yalnız değilsin Allah yardımcın olsun” Âmin…
Arabadan inerek evin önünde durdum başhekim ile eve girdik adamlar bizi kontrol ettikten sonra kapısı kilitli bir odaya girdik. Kapı yavaş yavaş açılırken heyecanlanmaya başladım “Nadya Hanım hazırsanız geçelim içeriye” kafamı sallayarak başhekim ile beraber içeri geçtik. Zorlanarak gözümden yaşların akmasını engelledim şu an annem ve varlığından yeni haberdar olduğum kardeşim karşımdalar. Başhekim bana dönerek “Nadya Hanım bundan sonra sorumlu olduğunuz hasta ve emrinizdeki hemşire” keyifle gülümseyerek başhekime döndüm “bizi yalnız bırakır mısın hastam ve hemşirem ile tanışmak istiyorum” başhekim beni onaylayarak adamlar ile odadan çıktı. Zeynep hızla yerden kalkarak elindeki bıçağı bana savurdu “sakin ol sana zarar vermeyeceğim annen ile konuşmam lazım” anında afallayarak bana baktı “annem olduğunu nerden biliyorsun sen?” Ani bir hareket ile elinden bıçağı aldım. “sakin ol zarar vermeyeceğim size ” annemin yanına adımlayarak yanında diz çöktüm içeride kamera olma olasılığı ile kulağına yaklaştım “anne ben geldim Mehir” ani şokla bana baktı inanmak istemez gibi “merak etme seni ve kardeşimi alacağım ama ilk önce o pisliği yakalamamız lazım ” dolu gözlerle bana baktı bende ondan faksız değildim. Zeynep bana yaklaşarak beni itti “ne dedin anneme sen neden ağlıyor” aynı yavaşlıkta Zeynep’e yaklaşarak cebimden mit kimliğimi çıkardım “Mehir Türk ben milli istihbarat teşkilatından aynı zamanda ablanım” Zeynep şaşkınlıkla bir elime deki karta bir de bana batı o da inanmaz gözlerle bana baktı “nasıl olur bu ama sen öğretmendin nasıl beynim durdu resmen” tam ayağa kalkacaktım ki ayağında ki zinciri gördüm “ne zamandır zincirlisin burada ?” Zincire bakarak zoraki gülümsedi “üniversiteden mezun olduğumdan beri bir senedir” şerefsizler sanki kaçmaya gücü yetecekmiş gibi zincirlemişler “merak etme sizi buradan çıkaracağım ama sabretmeniz lazım tamam mı ? şimdi ben çıkıyorum ama devamlı geleceğim korkmayın artık yalnız değilsiniz ben geldim” Zeynep bana sarılacakken onu engelledim “kamera var mı içeri de ?” kafasını salladı “merak etme Mehir tüm kameraları hallettim annen ve kardeşin ile sarılabilirsin ama fazla vaktin yok her anlayabilirler ” Alpın sesiyle hızla Zeynep’e sarıldım sonra ondan ayrılarak annemin yatağının yanına oturdum “tekrar geleceğim anne merak etme sizi buradan kurtaracağım biraz daha sabredin” odadan ayrılarak tekrardan başhekimin yanına geldim “gidebiliriz başhekimim en kısa sürede görevime başlayacağım.”
Okur Yorumları | Yorum Ekle |