{VOLKAN BOZKURTUN ANLATIMINDAN }
Aslan albaya durumu bildirdikten sonra odama Mehir’in yanına geldim , odaya girdim ama boştu ,belki de tuvalete gitmiştir.
Sandalyeme oturarak imzalanacak evrakları halledip aradan çıkartacaktım ki masanın üzerinde ki not dikkatimi çekti , notu Mehir yazmıştı ;
“Volkan özür dilerim ama gitmem gerekiyor ne annemi ne de varlığından daha
Yeni haberdar olduğum kardeşimi o pisliğin eline bırakamam .
Umarım beni anlarsın sevgilim seni çok seviyorum ve ayrıca geri döndüğümde sana her şeyi en baştan anlatacağım ama şimdilik gitmem gerekiyor kendine çok iyi bak
Sakın senden vazgeçtiğimi düşünme …
Sevgilin Mehir”
Elimde ki kağıdı öfkeyle yırttım nasıl gider nasıl ? o adamın yanına ,geri döndüğünde ne açıklayacak bana her şey yalan mıydı ? kapının çalınması ile gözümden akan yaşı sildim ağladığımı daha yeni fark ediyordum .
“gelebilirsin” gelen er askerlerden biriydi asker selamı vererek karşımda hazır ol da durdu “uzman er ali şahin , komutanım aslan albay harekat odasında sizi bekliyor ” karşımdaki askeri onaylayarak direkt harekat odasına gittim . asker selamı vererek koltuğa oturdum . “arkadaşlar iki ay önce Volkan üsteğmenizin odasına girip kırmızı listeli dosyayı çalan kişiyi bulduk ay yıldız timi videoyu kurtardı” hızla kafamı sallayarak albayı onayladım “peki kimmiş komutanım?” albay da sandalyesine oturdu “şimdi hep beraber göreceğiz , kızım başlat videoyu” ilk önce karanlık bir ekran oldu sonra benim odama doğru bir kadın ve asker geldi , şansımıza ses yoktu . demek hain asker vardı içimizde ama kadın kimdi ? görünüşe göre tanıdık biriydi beni yakından tanıyan birisi, asker anahtarla kapıyı açtı sonra kadın askere bir şey söyledi ve asker elindeki anahtarı kadına verdikten sonra gitti.
Kadın içeri girerek kapıyı kapattı sonra video benim odamın pencere tarafına geldi , demek ki pencereden kaçmış.
Pencereden atlayarak demirlere yaklaştı tam atlayacaktı ki demirlerden kameraya bakarak şapkasını açtı . İşte o an nefesim kesildi, başım dönmeye başladı sanki birisi zorla benim yere doğru çekmeye başladı çünkü gördüğüm kişi ; MEHİR…
Daha günler önce hayatımı paylaştığım , evlenme teklifi ettiğim kişiydi, nasıl olurdu nasıl ?beni oyuna mı getirdi ben nasıl anlamam ?
Sandalyemden kalkarak daha da yaklaştım ekrana sanki daha yakından bakarsam değişecekmiş gibi öfkeyle soluyarak ekranı yumruklamaya başladım , elime ne geliyorsa etrafa saçtım , nasılda kör etmişti beni nasılda oynamıştı benimle . Serkan yanıma gelerek zor da olsa beni tutmaya çalıştı ama içimde ki öfke dinmiyordu her geçen saniye artıyordu .,
Ama öfkem Mehir’e değil kendimeydi nasılda aptalmışım nasılda anlamamışım. Arkama döndüğümde timinde aynı şaşkınlıkta ve öfke de olduğunu fark ettim .
Bundan sonra onların yüzüne nasıl bakacaktım aslan albay peki yere çökerek sarsıla sarsıla ağlamaya başladım , ben bu ihaneti hak etmemiştim. O yerde kafam önüme eğik ne kadar ağladım bilmiyorum omzuma bir el dokunmasıyla kafamı kaldırdım bu aslan albaydı “evlat kendine gel , sakın çökme hepsinin hesabı sorulacak merak etme ” ağlayarak kafamı salladım “komutanım anlayamadım beni kör etmiş en zayıf noktamdan vurdu beni gerçekten beni birisi sevdi sandım bu sefer oldu sandım ama ” cümlemi tamamlayamadan tekrar ağlamaya başladım.
Kardeşlerim de yanıma gelerek sıkıca bana sarıldılar “özür dilerim , Allah kahretsin anlayamadım beni oyuna getirdi” bu sefer kendime vurmaya başladım gerçekten aptaldım. Sarp ellerimi tutarak beni durdurdu. Atilla bana sıkıca sarılarak “sakın Volkan kendini suçlama bir suçlu varsa o da Mehir şimdi kalk ve onu bulalım ondan her şeyin hesabını soralım ama şimdi düşmek yok” Hırsla yerden kalktım düşmek yoktu şimdilik onu kendi ellerim ile ben bulup adalete teslim edecektim..
{MEHİR TÜRK’ÜN ANLATIMINDAN}
Teşkilata gelir gelmez hemen hızla başkanın yanına geçtim, “Mehir kızım hoş geldin ”
Yol boyunca ağlamıştım ve gözlerim büyük ihtimalle şişmişti , “sağ olun başkanım ” Aziz başkan bana koltuğu işaret ederek oturmamı söyledi , koltuğa oturarak dik bir şekilde Aziz başkana baktım o da fark etmiş olacak ki “ağlamışsın kızım, biliyorum Volkan şu an senin bir hain olduğunu sanıyor ama neden ona daha önce söylemediğimizi biliyorsun ve bu olay bitene kadar böyle sürecek” hızla kafamı salladım, “emredersiniz başkanım ” Aziz başkan çekmecesinden bir dosya çıkararak önüme koydu “istifa mektubun hala yırtmadım eğer şimdi ya yırt yada kal sana kalmış kızım”
Dosyayı alarak direkt istifa mektubumu aldım ve hiç düşünmeden yırttım o babam olacak şerefsiz yakalanana kadar bana rahat yoktu. Aziz başkan bana gurla bakarak “aramıza tekrardan hoş geldin Asena ” yüzüğümü alarak tekrardan parmağıma taktım .
Özlemiştim buraları , hızla pasımı silmem lazımdı spor odasına giderek başladım , ilk önce ısınma hareketleri sonrası ise boksa başladım , hızlı bir şekilde kum torbasına vurduğum anda kapı açıldı bunun kim olduğunu tahmin etmek zor değildi, Alp.
Yanıma gelerek ıslık çalmaya başladı “vay vay teşkilatın , ne teşkilatı Türkiye’nin Asena’sı gelmiş” bana yaklaşarak kollarını açtı “terliyim alp” bunu umursamadan kollarını bana sardı bende ona aynı şekilde karşılık verdim.
Alp ile birlikte kahvelerimizi aldık ve terasta oturmaya çıktık “eee Mehir anlat bakalım ne olacak bizim şu Üsteğmen meselesi?” Sıkıntıyla oflayarak arkama yaslandım “ben de bilmiyorum ya Alp ne olacak şu an beni bir hain olarak biliyor eğer onu biraz olsun tanıdıysam beni öldürmek için yemin etmiştir bile” Alp sırtımı sıvazlayarak bana destek olduğunu belirtti “gerçekleri öğrenince sana hak verecek” kahvemden son yudumumu alarak ayaklandım “nereye be konuşuyorduk” üzerimi düzelterek kupayı sehpaya bıraktım “görev hakkında başkan ile konuşacağım hazırlanmam lazım akşam yola çıkacağım” anladığını belirtir şekilde kafasını salladı. Hızla terastan çıkarak tekrar Aziz başkanın yanına geçtim. Kapıyı tıklayarak içeri girdim .
Aziz başkan ile yaptığımız toplantının ardından saatler geçmişti ben ise şu an tekrardan Mardin’e dönüyordum neredeyse bir haftadır Ankara’daydım şimdi ise helikopter ile Mardin’e gidip oradan hazırlıkları yapıp sınır dışına çıkacaktım ve asıl kötü taraf görevin ne kadar süreceği belli olmaması , görevim ise ; bir kapma doktor olarak sızacaktım oradan aldığım bilgileri teşkilata verecektim onlarda TSK’ya verecekti. Hızla hazırlıkları tamamlayarak arabaya bindim başlasın yeni görevim .
{VOLKAN BOZKURTUN ANLATIMINDAN }
Başıma giren keskin ağrı ile koltuğuma yaslandım ne kadar araştırma yaparsak yapalım elimiz boştu her seferinde nasıl hakkında bir bilgi dahi olamazdı nasıl ? Dosyaları bir kenara iterek bilgisayarımı açtım tam videoyu tekrardan açacaktım ki Aslan albayın odaya girmesi ile adeta oturduğum yerden fırladım . “ elinde ne iş varsa hemen bırak timi hazırla on dakika içinde hangarda olun acil görev çıktı .” Daha ben konuşmadan odadan çıktı.
Tim ile beraber hazırlanmış hangarda Aslana albayı bekliyorduk bir iki dakika sonra o da geldi “beyler rahatta dinleyin beni” hepimiz aynı anda rahatta durduk . “MİT’ten aldığımız istihbarata göre aylardır aradığımız o doktorun kampını bulduk oraya gidip oranın altını üstüne getireceksiniz sağ kimse kalmayacak anlaşıldı mı?” hep beraber aynı anda “emredersiniz komutanım” diyerek helikoptere bindik. En son ben de binecektim ki aslan albay beni durdurdu “orada bizden biri var dikkatli ol Allah yardımcınız olsun” silahımı sıkıca kavrayarak “emredersiniz komutanım ” diyerek bende helikoptere bindim.,
İki saatin ardından sınıra gelmiştik buradan sonrasını yaya olarak devam edeceğiz. “Ali koordinatlar” Ali hızla yanıma gelerek çantasından haritayı çıkardı “komutanım biz buradayız kamp alanı ise şu iki dağın arasında tam gizlenecek yeri bulmuşlar her yer kapalı büyük ihtimalle tünel kazarak yaptılar ilk önce tüneli bulmalıyız ” anladığımı belirterek kafamı salladım “tahmini yürüme ne kadar sürer ?” saatini kontrol ederek tekrar haritaya baktı “40-45 dk çok yok mesafe dediğim gibi tüneli bulup öyle girmeliyiz” beş dakika daha oturduktan sonra yavaşça ayaklanmaya başladık “beyler yolumuz çok uzun değil o yüzden dinlene dinlene yürüyeceğiz ” tamamen toparlanarak yürümeye başladık.
Alinin de dediği gibi 45 dk içerisinde dağların yanına geldik çalıların arkasına geçerek aslan albayı aradım “üsteğmen bozkurt kamp alanına geldik komutanım emriniz nedir ” ,,”karanlığı bekleyin tünelin girişi arka dağda sol köşede çam ağacının altında ” Ama aslan albay tünel olduğunu nereden biliyordu hatta yerini nereden biliyordu ? “komutanım siz nereden biliyorsunuz peki ?” aslan albay gülerek “evlat biz her yerdeyiz unutma içeride bizden biri var ama kim olduğunu sana söyleyemem” demek içeride bizden biri var kimdi acaba ? “emredersiniz komutanım” aslan albay telefonu kapatınca telefonu Cem’e geri verdim “beyler karanlığı bekleyeceğiz sonrasında ise karabatak gibi sızacağız ” hepsi beni onaylayarak beklemeye başladık.
Görev biraz olsun iyi gelmişti zihnime , şu an neredeydi acaba ? şaka gibi hala onu düşünüyorum . Allah’ım sen bana yardım et , çalıların arkasından gelen havlama sesi ile derin bir sessizlik oluştu . Tam da üzerine geldi bu köpek adamlar işkillenecek “Atilla bir şey yapın susturun köpeği” Atilla köpeğe ne yaparsa yapsın uzaklaşmıyordu “komutanım gitmiyor çoban köpeği galiba burada bir yerde çoban var ” köpek inat eder gibi çalıların arasına girmeye çalışıyordu , dağın arkasından bir adam gelerek köpeğin olduğu tarafa bakmaya başladı giyiminden anlaşılan kamptan biriydi , arkadan birisinin seslenmesi ile çalılardan uzaklaştı “heval ne var orada ” adam kafa sallayarak bilmediğini belirtti köpek ise inadına daha da çok havlamaya başladı uzaktaki adam daha fazla dayanamayarak köpeğin kafasına sıkarak öldürdü. “orospu çocuğu kansız köpek ne istedin lan köpekten” Can’ın söylenmesi ile cem hemen Can’ın ağzını kapattı , köpek onun zaafıydı pislikler köpeğe gülerek birde ölüsüne tekme attılar sonrada konuşarak uzaklaşmaya başladılar “heval gelen şu doktor Nadya nasıl ateş gibi bizim bu kasap doktor baya ballı karı tam bir sürtük” yarım yamalak Türkçesi ile konuşuyordu . Demek doktor kadın geldi hem de adı Nadya .
Havanın kararması ile yavaşça ayaklandım “beyler hadi başlıyoruz , çok sessiz olun konuşmak yok , herkes gece görüş dürbününü açsın içeri girip mühimmatları patlatacağız o doktor denen şerefsize ağır bir darbe daha vuracağız ” çalıların arkasından yavaşça çıkarak dağın etrafını dolaştık. Aslan albayın bahsettiği çam ağacının altına gelerek tünelin girişini aramaya başladık , çok da uzun sürmedi aramak salaklar çalıların altına sakalmış , kapağı açarak tek tek tünele indik. Yavaş ve sessiz adımlar ile tünelde yürümeye başladık , ileriden birkaç kişinin sesi geliyordu hızlıca Serkan ve ben bıçaklarımızı çıkararak hazır bekledik adamlar bize yaklaşınca aynı anda boğazlarını kesip geriye attık.
Atık tünelin sonuna gelmiştik önümüzdeki kapıyı açarak içeri girdik , amacımız sadece c4 bombaları yerleştirip buradan çıkıp hemen patlatmaktı , Serkan ve ben hızlıca hareket edip bombaları yerleştirdik , tekrardan tünelden çıkarak dağdan uzaklaştık , bombayı düğmesine basarak patlattım. “Allah yar ve yardımcınız olsun aslanlarım şimdi hızla sınıra dönün ve karargah gelin ” Aslan albayı dinleyerek tekrardan yola koyulduk tam çalıların oraya geçtik ki koşarak kaçan bir kadın vardı .
Nadya . silahımı hazırlayarak nişan aldım tam ateş edecektim ki telsizden aslan albayın sesi beni durdurdu “sakın ateş etme evlat sakın bu hatayı yapma” silahı indirmeyerek aslan albayı dinledim “komutanım bu Nadya terörist ” aslan albay cıklayarak beni susturdu “Volkan bu sana emirdir silahını indir ve timini de alarak sınıra geri dön” istemeyerek de olsa silahı indirerek tekrar yola koyulduk , iki saatlik yürümenin ardından sınıra geldik helikoptere binerek karargaha geri döndük.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |