(35) Alevli Hançer
"Hırsızlık yapman yerinde olmuş o zaman!"
Lily yaşadığı tüm bu hengamenin içinde bir de hırsızlıkla suçlandığına inanamıyordu. Elinde olmadan kırılan gözleriyle karşısındaki Boreas'a baktığı an adam afalladı. Acaba çok mu canını yaktım diye düşünürken kolunu tuttuğu elini gevşetti.
"Neden bahsettiğini anlamıyorum ama dikkat çekiyoruz yapma."
Bu sefer karşılığında alaylı bir gülüş aldı. "Dikkat çekmek istemeseydin kafana benim kuşumun tüyünü takmazdın?"
"Ah, şu mesele," dedikten sonra kolunu bir hışımla geri çekti Lily. "Bu kadar önem verseydin kuşunun tüyünün düştüğü yeri bulur ve geri alırdın. Ortalığa saçtığına göre bahsini yapmana hiç gerek yok."
"Öyle bir şey yapmadım. Alfanın eşi olman seni haklı çıkaracağım anlamına gelmez."
"Bak, ormanda gezerken tüy ayaklarımın önüne düştü tamam mı? Ben buldum, benim şansım, benimdir. Defol git başımdan her yerini ateşe vermeden!"
Öfkelenen Lily'nin, Valeri'ye ait kızıl saçlarının ucu havalanmaya başladığında, havanın alfası tek bir parmak hareketiyle onları sakinleştirdi. "Sakin ol, tüyümü sende bırakacağım ancak karşılığında bana borçlanacaksın!"
"Bu ne cüret! Kimseye borçlu falan değilim bir derdin varsa kocamla konuş ve peşimden gelme!" derken hızlı adımlarla diğerlerinin yanına doğru ilerledi. "Yeter ya yeter ne bitmez çilem varmış. Ben buradaki her kendini bilmezle nasıl uğraşacağım alfaymış, pabucumun alfası. Önüne geleni alfa yapmasalarmış o zaman!"
Olivia çoktan Lily'ye doğru hareketlenmişti ve sorunu çözmek istiyordu. Alfalara karşı her zaman nezaket çerçevesi içinde konuşulması yadsınamaz bir kuralken arkadaşı herkesin gözünün önünde bunu çiğnemiş gibi gözüküyordu.
"Val, bekle, bekle. Neler oluyor? Bu öfke sana zarar verir lütfen sakinleş."
Olivia'nın zeytin gözlerine bakan Lily samimi bir dostun kollarının iyi geleceğini anladı ve arkadaşına sarıldı. "Çok yoruldum, ormanda bulduğum tüyün kuşuna ait olduğunu ve benim onu çaldığımı iddia ediyor!"
"Ne? Bu ne cüret?"
"Ben de tam olarak onu söyledim."
"Ne dedi peki?"
"Saçma sapan konuştu, derdini kocamla halletmesi gerektiğini söyledim ve geldim."
"Tamam, hamile olmasaydın derdini dövüşle atabilirdin ama bu mümkün değil."
"Bana neyin mümkün olduğunu söyle?"
"Harika bir süt banyosu tüm dertleri götürür," dedi yumuşacık bir ses tonuyla.
"Sahiden mi, şimdiden ferahladım sanki."
"Aa, ferahlarsın elbette, buz ve gül yapraklarıyla dolu bir küvete kim hayır der ki?"
"Buzsa ben derim."
"Elbette demezsin birlikte gireriz, yanında olacağım güven bana."
Öz savunma dersinin eğitmeni Laith Gladius ve yanında yardımcısı gibi gözüken James Harvey büyük kapıdan gösterişli bir giriş yaptılar. James ondan özel ders alıyordu ve henüz malikanede olanlardan haberi yoktu. Lily'e uzaktan bir gülüş attıktan sonra yerine geçti.
"Bugün minderlere eşleşerek geçiyorsunuz," derken sesi Lily'nin kulağına oldukça karanlık geldi. Sürmeli gözleri ve uzun siyah sakalı bu düşünceyi tetikliyordu. "Valeri Harvey, James Harvey, meydana,"
"Profesör, Bayan Harvey gebe onun için-"
"Ona göre davranın o zaman, meydana."
Lily'nin ona olan bakışları boş bir duvardan fazlası değildi. Tam bir adım atacaktı ki Olivia eline küçük bir hançer tutuşturdu. James'le göz göze geldiğinde meydana çıkan diğer öğrenciler onları görmemişti. Hançeri tutan bileği bile özgüvensiz duruyordu.
"İyi misin?"
"Gerçekten dövüşmemiz mi gerekiyor?"
"Burası dövüş pisti?"
Laith diktiği gözleriyle bir şeyleri anlamaya yavaş yavaş başlamıştı. Valeri hançeri hiçbir zaman bu kadar gevşek tutmazdı.
Sıkı tutu şu hançeri! Öne doğru savurma, sapını kavra ve aşağı baksın.
Greinner'ın zihnine dolan sesiyle anında dediğini yaparken onun diğer yönlendirmelerine de kulak verdi. James belindeki kuşağa bağlı metal eskrim kılıcını çıkarıp savunma pozisyonuna geçti.
"Midem bulandı deyip kaçsam nasıl fikir?"
Şu herif seni gözetlerken mi?
"Nasıl dövüşülür biliyorum ama bizim evrenimizde hançerlerle dövüşülmez. Üstelik karnımdaki bebekle bu hiç kolay değil!"
Sen neyle dövüşüyorsun?
"Elimle?"
Şiddetli bir kükremeden sonra zihninden çıkan Greinner için gülümsedi Lily. Bu durum hoşuna gidiyordu.
"Oynamayı bırakıp dövüşün," dedi Laith artık sabırsızlanarak. James derin bir nefes aldı ve ilk atağı yaptı.
"O şeyi bana saplamayacaksın herhalde, içimdeki senin kanından."
"Unutmadım Valeri, sakin. Elimdeki saplamak için değil savunma için. Sivri bir hançerle yanıma gelip beni suçlaman ne ayıp."
"Koş konuşma da hamle yap bizi izliyor."
James bir adım daha attığında Lily geriye kaçtı. Şimdilik en iyi yol bu gibi görünüyordu. "Annen beni senin odanda yakaladı."
"Ne?" Şaşıran James, Lily'nin anlık darbesiyle eskrim kılıcını elinden düşürdü. Yeniden toparlanıp kollarıyla savunmaya geçti.
"Senin odanda uyumaya gitmiştim işte, o da belli ki oğlunu özleyip odasına geldi."
"Ve abimle kavga ettiğinizi mi anladı?"
"Daha da kötüsü," diyen Lily James'e doğru bir hamle de bulundu. Hançeri kaldırıp koluna savuracağı zaman James de ufak bir tekmeyle hançerin düşmesini sağladı. "Yumuşacık bir örtüyü hoşuma gittiği için üzerime örtmüşüm ama aslında örtü değil bir giysiymiş, garip şekilliydi. Annen de onu koklayıp ne halt ettiğimi sordu."
"Siktir oradan! Bu kadar ileri gitmediğini söyle?"
"Gitti ve tüm sinir sistemimi etkiledi."
"Ee ev savaş alanı mı o zaman?"
Lily dönerek bir yumruk savurdu. Birbirleriyle oynuyor gibi görünüyorlardı ve Laith bu duruma sinirlendi. "Hayır değil, son anda abin geldi ve annene haddini bildirdi. Beni de odaya gönderenin kendisi olduğunu söyledi."
"Aranız düzeldi o zaman, sevindim," dediği an Lily ona öyle bir baktı ki James bir şeylerin yolunda olmadığını anladı.
"Bizim aramız bu ara normal değil evet ve uzun süre düzeleceğini sanmıyorum James, bazı olaylar iki kişi arasında yaşanır. iki kişi de suçlu değilken birbirini kırar ve arada bir şeyler çatırdar işte."
"Son zamanlarda biraz farklısın Valeri, iyi olmanı istiyorum."
"Oynamayı bırakın artık," diye gürleyen Laith'ten sonra bir zamanlar gittiği karate kursundan öğrendiği gibi güçlü bir yumruk vurup James'i sersemletti. Ardından bir yumruk daha atıp "Yıkıl artık be adam, ben mi yere düşeyim?" diye isyan etti.
James sırıtarak kendini yere attığında Laith o kadar sinirlendi ki elindeki hançeri zırhına doğru atıp pantolonunun kenarından zemine sapladı. "Belki de yanlış kişiyi yardımcı olarak eğitiyorum, Valeri sen ne dersin?"
"Karnımda bir bebek olduğunu unutuyorsunuz Profesör, biraz daha anlayışlı olmanızı beklerim. Kardeşim bana sadece avans veriyordu," diyerek eğildi ve James'in bacağına saplanan hançeri çıkardı. Gelen kana bakılırsa sadece sıyırıp geçmemişti. Anlık öfkeyle hançeri sahibine fırlatırken onu her halükarda yakalayacağını biliyordu ancak öfkesinin hançeri alevlendireceğini bilemedi. Laith ile bir ateş olmadığı için hançeri anlık refleksle tuttu ve elini yaktı.
"Valeri Harvey derhal odama!"
"Bir Profesöre saldırdı."
"Bunu neden yaptı?" diye etrafta sesler çoğalırken James ona kardeşim dediği için şaşkındı. Valeri çok değişmişti ve yeni modelini kesinlikle sevmişti. Laith biraz söylenip bıraktıktan sonra elbet onu yumuşatırdı.
Lily derin bir nefes verip Olivia ile göz göze geldi. Birlikte göz devirirken sesli gülmemek için kendini zorlamıştı. Kimse güçlerini kontrol edemiyor diye düşünmediği için ona bilerek alevli hançer fırlattığını düşünüyordu. Laith arkasına bakmadan emin adımlarla ilerlerken Lily sessizce peşinden gidiyordu. Hamile haliyle hızlı adımlarına ulaşmakta güçlük çekerken köşeyi dönmesiyle bıkkınlıkla omuzlarını indirdi.
Ne vardı birazcık yanmışsa yani, bu tantana fazla değil miydi? Karanlık koridorda çıkan adım sesleri onu iyice geriyordu. Stres yapmayım dedikçe bir yolunu elbette buluyorlardı. Laith'in ona hazırladığı tuzaktan henüz haberi yokken köşeyi döndü ve onu ortalıkta bulamadı. Bu kadar hızla nereye kaybolmuştu bu adam diye düşündü.
Biraz ilerleyip sağına soluna baktı ve odasının kapısını aramaya başladı. Büyük kolonu geçeceği sıra ise kolundan tutulup duvara yaslanmasıyla çığlık atmaya çalıştı. Laith sürmeli siyah ve korkutucu gözleriyle onu kapana kıstırıp boğazına hançeri dayamıştı.
"Sen kimsin ve Valeri nerede?"
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
47.34k Okunma |
4.48k Oy |
0 Takip |
117 Bölümlü Kitap |