


Minho


Felix


Jeongin


Seungmin


Bang Chan


Changbin


Han


Hyunjin
Komedi ve aşk aynı evde tam gaz devam ediyordu. Seçil Öğretmen 'in sayesinde herkes bir aradaydı hâla. Yurt düzeni sağlanmadığı sürece de erkeklerin dönmesine izin vermeyecekti. Erkek ırkından uzak duran Seçil Öğretmen, bu şekilde kızları ve erkekleri yakınlaştırıyordu farkında olmadan. Kızların ise aklına hayaline gelmeyecek bir durumdu bu. Bir arada olup aynı evde kalmak.
Sabah olmuştu. Erkekler ve kızlar kahvaltı hazırlıyorlardı hep bir elden. Bang Chan ve Seçil Öğretmen yangından kurtarılan eşyaları almaya gitmişlerdi.
Mira:- Ayyy ne güzel oldu böyle değil mi? Hep bir aradayız.
Seungmin:- Kısa sürecek olması çok üzücü.
Changbin:- Keşke yurdu hemen temizlemeseler. Prensesim ile birlikte olmak varken yurt köşelerinde sürünmek istemiyorum.
Ceylin:- Changbin yaaa!
Lena:- Bang Chan nerede?
Ekin:- Seçil Hoca ile yangından kurtarılan eşyaları almaya gittiler. Keşke birimiz daha yardıma gitseydik.
Jeongin:- Çok bir şey kaldığını sanmıyorum. Belki bir kaç eşya.
Hazel:- Olsun siz iyisiniz ya. Gerisi önemli değil.
O anda kapı anahtarla açıldı. Seçil Öğretmen ve Bang Chan elinde bir kaç şeyle içeri geldiler.
Seçil Öğretmen:- Getir canım. Şöyle bırak dedi ve orta sehpayı isaret etti. Kendisi de elindekileri oraya bıraktı.
Felix:- Aa eşyalarımız. Ya da artık değil dedi poşetten çıkardığı kulaklığına bakarak.
Hazel:- Bozulmuş mu?
Felix:- Su aldıysa kesin bozulmuştur.
Bang Chan:- Çok iç açıcı durmuyor. Ama Minho senin kutuda bir şey yok bak dedi ve koltuğunun altına sıkıştırdığı beyaz orta boylarda kutuyu Minho 'ya uzattı. Minho hemen aldı eline.
Lena:- Karton kutu nasıl ıslanmamış? Ya da yanmamış.
Minho:- Dolabın içindeydi. Ondan muhtemelen.
Bahar:- Ne var içinde?
Minho:- Anı kutusu gibi bir şey işte.
Ceylin:- Anı ha! Eski sevgililer filan mı?
Ekin:- Şişt Ceylin! Bize ne.
Minho:- Bahar, bunu sizin odaya koysak olur mu?
Bahar:- Olur tabii, sorun olmaz.
Minho:- İçine bakmazsın değil mi?
Bahar:- O kadar da değil. Özel hayata saygımız var herhalde.
Seçil Öğretmen:- Kahvaltı hazırlanmış bakıyorum da. Hadi yemeğimizi yiyelim.
Bahar, kutuyu odaya çıkardı. Kızlarda arkasından geldiler.
Ceylin:- Acaba içinde ne var?
Bahar:- Bilmem. Anı kutusu gibi bir şey dedi. Belki annesinin babasının fotoğrafları vardır.
Alya:- Hadi içine bakalım.
Ceylin:- Ay evet. Merak ettim.
Bahar, kıyafet dolabını açtı ve kutuyu oraya koydu.
Bahar:- Saçmalamayın.
Ekin:- Bahar haklı. Ayıp olur. Çocuğun özeli bu.
Hazel:- Anı filan dedi ya işte en fazla ne olabilir ki içinde?
Ceylin:- Eski sevgilisinin mektupları olabilir mi?
Anka:- Taktın sende eski sevgili diye.
Ceylin:- Olabilir hadi bakalım dedi ve elini attı kutuya. Bahar eline vurdu.
Bahar:- Ayıp ayıp. Özel bir şey çıkar filan.
Ceylin:- Abart. Özel ne çıkacak? Anı diyor işte.
Bahar:- Don mon çıkarsa görürsünüz anıyı.
Anka:- Ama Minho'nun donu.
Bahar:- İğrençsin! Dedi ve omuzuna vurdu Anka'nın.
Kızlar güldüler Bahar'a.
Anka:- Şaka şaka. Şahsen ben de don görmek istemem. Hele de eniştemin donunu.
Bahar:- Anka!
Kızlar kahkaha atıyorlardı. Minho kapıya tıklattı ve içeri girdi.
Minho:- Gelebilir miyim? Ne konuşup gülüyorsunuz böyle dedi gülümseyerek.
Bahar:- Senin donunu. Dedi ve ağzını kapattı birden.
Minho:- Neyimi?
Mira:- Kutunu. Kutunu konuşuyordukda. İçinde bomba mı var yoksa?
Minho gülümsedi:-Evet. Bahar'a suikast düzenleyeceğim.
Bahar, kutuyu koydu ve dolabın kapağını kapattı.
Bahar:- Evet, merakınızı da giderebildiğimize göre artık odadan çıkabiliriz.
Minho:- Ben senden bir şey isteyecektim.
Lena:- Biz çıkalım. Enişte dedi son kısmı sessizce ağız hareketleri ile söyledi.
Bahar:- Tabii.
Minho:- Tekvondo turnuvası için çalışma var da. Okulda. Yarın benimle gelir misin? Şeyy. Herkes takım arkadaşı ile çalışıyor.
Bahar:- Sen de takım arkadaşın ile çalış o zaman. Şu turnuvada ki kız ile. Söylesene kız güzel mi ha?
Minho:- Bana ne kızın güzelliğinden. Hem daha görmedim ki kendisini.
Bahar:- İşini sağlama al bence, bu kız yarışma günü gelmezse kalırsın ortada.
Minho:- Ya korkutmasana beni.
Bahar:- Neyse korkma gelir nasılsa. Yarın da gelirim bu arada.
Minho gülümsedi:- Sağol.
Bahar:- Sen merak etme arkanda ben varım.
Minho:- O ne demek?
Bahar:- Destekçin olurum yani.
Minho:- Kafana bir şeyler mi düştü senin?
Bahar:- Sana da iyilik yaramıyor ha!
Minho:- Şaka şaka. Sen hep yanımda olda önüm arkam sağım solum farketmez.
Ertesi gün olmuştu. Okul günü. Bu gün bazı olaylara gebeydi. Özellikle Bahar ve Minho'nun arasının büyük ölçüde açılacağı bir gündü.
Evden çıkmak için erkekleri bekliyordu kızlar.
Ekin:- Neden hâla hazır değiller, okula geç kalacağız.
Ceylin:- Birazdan gelirler acele etme.
Anka:- Neyin hazırlanması bu böyle? Forma bile giymeyecekler.
Mira:- Ne giyiniyor bunlar bunca saat?
Ceylin:- Anca makyaj yapıyorlardır dedi gülerek.
Bahar:- Kişi kendinden bilir işi.
Birden erkekler odadan çıktılar.

Minho

Bang Chan

Han

Changbin

Seungmin

Hyunjin

Felix

Jeongin
Erkekler odadan çıktılar çıkmasına da kızların ağzı açık kalmıştı yakışıklılıkları karşısında.
Bahar:- O ne!
Ekin:- Jeongin!
Lena:- Ha ha ha Haaann!
Mira:- Ama böyle okula gidemezsiniz ki!
Bahar:- Hocam yine kıyafetler karışmış olmasın?
Seçil Öğretmen:- Yok bilerek seçtim bunları. Ay ne yakışıklı olmuşsunuz. Ben de biliyorum bu işi canım. Dedi böbürlenerek.
Alya:- Mümkünse siz bir daha kıyafet seçmeyin hocam.
Bahar dürttü Alya'yı.
Hyunjin:- Teşekkür ederiz efendim. Çok güzel seçimler olmuş.
Seçil Öğretmen:- Ben seçerken bu kadar güzel değildi bu kıyafetler. Sizde harika durdu. Al bu çocukları böylece, ya bir filmde oynat ya da mankenlik yaptır. Her şekilde önleri açık.
Lena:- Okuldaki kızlar, bunları yerler.
Anka:- Allah'ım kıskançlıktan çatlamak üzereyim.
Ekin:- Al benden de o kadar.
Mira:- Seungmin, üzerini değiştir çabuk diye fısıldadı.
Seungmin, Mira'nın bu hareketlerine anlam vermeye çalışıyordu.
Hazel:- Böyle okula gidemezsin Felix!
Seçil Öğretmen:- Nedenmiş o?
Hazel:- Şey hocam, okulun bir kıyafet kuralı var yani. Değil mi?
Kızlar:- Evet! Dediler hep bir ağızdan.
Seçil Öğretmen:- Yarın forma ile gidecekler. Okuldan verilecek. Hem bir günden bir şey olmaz.
Ceylin:- Tabii biz bir günde kıskançlıktan ölmezsek diye mırıldandı.
Changbin:- Niye böyle garip davranıyorlar?
Jeongin:- Anlasana kıskandılar bizi dedi gülerek. Ekin bile.
Han gülümsedi:- Lena'da galiba.
Bang Chan:- Anka beni yiyecek desenize.
Minho Bahar'a baktı. Kendisine bakmıyordu. Daha ziyade bakamıyordu.
Minho:- Bahar ise tam tersi. Benimle ilgilenmiyor bile.
Mira:- Bahar, neden döndün yüzünü diğer tarafa?
Bahar:- Mira, ona baktıkça daha çok aşık oluyorum sanki. Kalbim sıkışıyor gibi hissediyorum.
Mira kıkırdadı:- Bu gün işin zor desene.
Seçil Öğretmen:- Bu sabah bu kadar sohbet yeter. Haydi okula çocuklar.
Hepsi birden evden çıktılar. Sessiz sessiz yürüyorlardı yolda.
Seungmin:- Niye konuşmuyorsunuz?
Anka atladı birden lafa.
Anka:- Chan, o kıyafetleri çıkaracaksın. Böyle okula gidemezsin.
Bang Chan:- Ama Anka, çıplak gidemem ya okula!
Anka:- Gerekirse gideceksin.
Bahar:- Abartma istersen Anka. Sen ona bakma kıskançlıktan saçmalıyor.
Anka:- Ama okula böyle gidersen, yani bu kıyafetlerle, kızlar gözlerini senden alamazlar ki dedi çaresizce.
Bang Chan:-Kim bakarsa baksın benim gözüm sen de bir kere. Seni de yanıma alırım kimse bakamaz.
Anka:- Ama...
Bang Chan:- Bana güvenmiyor musun?
Anka:- Sana güveniyorum ama onlara değil!
Bahar:- Yalan! Dedi gülerek.
Anka:- Bahar!
Felix:- Boş yere kıskançlık yapıyorsunuz.
Hazel:- Allah Allah. Siz de bu kadar yakışıklı olmasaydınız.
Felix güldü:- Bu bir iltifat mı?
Hazel:- Hayır, evet, ya Felix! Bak okulda biri yanına filan yaklaşır, hemen tersliyorsun.
Alya:- Sen de Hyunjin. Bir tane kızla konuştuğunu görürsem sarı saçlarını yolarım senin. Ayrıca bu saçlar en kısa zamanda siyah olacak. Böyle çok dikkat çekiyorsun.
Hyunjin:- Emriniz olur sultanım.
Ceylin:- Bunlar senin içinde geçerli Changbin. Hareketlerine dikkat ediyorsun ona göre.
Changbin:- Tamam Ceylin. Sanki senden başkasına bakıyorumda.
Ceylin:- İstersen bak!
Mira:- Hepiniz ne kadar kıskançsınız. Güven probleminiz var. Ben Seungmin 'e güveniyorum. O çok yakışıklı olabilir hatta bu gün haddinden fazla yakışıklı olabilir ama benim ona güvenim tam.
Seungmin:- Sevgilim işte!
O anda yanlarından bir kız geçti ve Seungmin 'e gülümseyerek el salladı.
Mira:- Sana mı baktı o kız? Sana el salladı. Güldü. Ben şimdi yerden yere vurmaz mıyım onu. Sen mi gülümsedin ona ha! Dedi ve atıldı ileri.
Ekin tuttu Mira'yı.
Ekin:- Allah'tan güveniyorsun Seungmin 'e. Güvenmesen neler olurdu kim bilir.
Seungmin:-Bana bu kadar çok güvendiğini her fırsatta belki etmene gerek yok hayatım.
Mira:- Sus sen. Bana bak birine baktığını görürsem, güldüğünü filan parçalarım seni anlıyor musun?
Minho:- Sessiz sakin kızın içinden canavar çıktı resmen.
Mira:- Başkalarına yüz verirse o canavar onu boğar.
Seungmin:- Asla dedi korkarak. Kıvırcık ben senden başkasına bakar mıyım hiç?
Han:- Sevgilisi olanlar dikkat etse iyi olacak. Bu gün eve gidemeyebilirler dedi gülerek.
Lena:- Sevgilisi olmayanlarda dikkat etsinler bence dedi gözlerini açarak.
Han:- Amanın!
Jeongin:- Lafı duydun otur yerine.
Ekin:- Lena haksız sayılmaz Bay Jeongin. Lütfen hareketlerimize dikkat edelim.
Han:- Duydun mu?
Jeongin:- Duydum. Memnuniyetle hanımefendi dedi çapkın bir gülümseme ile.
Okula gelmişlerdi nihayet. Bahçeye girer girmez dikkatleri üzerine toplamıştı bizim erkekler.
Bang Chan:- Eyvah!
Felix:- Bize bakıyorlar. Dedi ve başını hemen öne eğdi.
Han:- Başınızı yerden kapdırmayın.
Seungmin:- Bu ilgi bize trip olarak geri dönecek çocuklar ona göre.
Changbin:- Bu Türk kızları çok kıskanç oluyorlarmış.
Bang Chan:- Anka tek başına bu teoriyi kanıtlar nitelikte zaten.
Minho güldü:- İçinizde en rahat benim galiba. Bahar tepki bile vermedi. Hoş bu iyi bir şey değil ama.
Birden okuldaki kızlar erkeklerin hatta Minho'nun yanına geldiler ve onlarla ilgilenmeye başladılar.
Arkada ise Bahar yumruğunu ısırıyordu.
Ekin:- Bahar, yavaş yavaş elini yutacaksın.
Bahar:- Elim biterse ayağımı da yemeye başlarım merak etme.
Hazel güldü:- Sen bu halde ha! Dedi gülerek.
Mira:- Çok mu kıskandın sen? Dedi o da gülerek.
Bahar:- Ne gülüyorsun? Demin kriz geçiren ben miydim? Ayy çok fenayım. Kızlara gülümsüyor. Dövsem mi?
Ekin:- Sakın!
Minho başını çevirdi ve Bahar'a baktı. Bahar ise hemen diğer tarafta döndü. Üzülmüştü Minho. Bahar'ın dikkatini çekmek ve kendisiyle ilgilenmesini istiyordu. Oysa Bahar'da kendisine karşı hiç bir tepki yoktu. İyi gizliyordu hislerini.
Felix:- Bahar mı?
Minho:- Beni görmüyor bile. Hiç bir işaret, belirti, yaklaşım göstermiyor bana karşı.
Soo Yeon uzaktan bakıyordu Minho 'ya. Aklında yeni tilkiler geziyordu anlaşılan.
Soo Yeon:- Yine aklın fikrin o kızda anlaşılan. Bu aşka bir son versek nasıl olur Minho? Bence harika olur.
Anka:- Ah Seçil Hocam ne vardı bu kadar abartacak?
Mira:- Vur deyince öldürmüş resmen.
Ceylin:- O kızların yanından ayrılın artık! Dedi ve gözlerini aça aça Changbin 'i uyarmaya çalıştı.
Zor da olsa erkekler kızların yanından ayrılıp sınıfa gelmişlerdi. Hepsi gelip sıralarına oturdular.
Minho gelip Bahar'ın yanına oturdu. Bahar kıskançlığın vermiş olduğu agresiflik ile Minho 'ya baktı ve geri döndü arkasına.
Minho:- Niye yüzünü dönüyorsun?
Bahar:- Benim bakmam çok mu önemli? Okulda ki herkes bakıyor sana.
Minho gülümsedi:- Beni mi kıskandın yoksa?
Bahar:- Ben miiii? Hiçte bile.
Minho:- Onlar arkadaşlarım yani kızacak bir şey yok.
Bahar:- Bana açıklama yapmana gerek yok. Bizim aramızda açıklama yapacak bir şey de yok. Dedi ve ayaklanıp çıktı sınıftan. Minho arkasına döndü.
Minho:- Kıskanmış! Dedi sevinçle.
Han:- Galiba. Trip moduna geçtiğine göre.
Minho:- Trip atıyor diye sevineceğim hiç aklıma gelmezdi dedi gülerek.
Koridora geldi ve durdu Bahar.
Bahar:- Ne saçmalıyorum ben? Ona diyorum aramızda bir şey yok diye ben yapıyorum.
Birden yanına Soo Yeon geldi.
Soo Yeon:- Bahar, konuşabilir miyiz?
Bahar:- Tabii. Konu nedir?
Soo Yeon:- Konu, Minho.
Bahar irkildi birden. Kendine geldi.
Bahar:- Lütfen beni ilgilendirmeyen konular hakkında konuşma. Minho'da bu konulardan biri.
Soo Yeon:- Hayır yanlış anladın. Siz Minho ile arkadaşsınız değil mi?
Bahar:- Sayılır.
Soo Yeon:- Bahar senden bir şey isteyeceğim. Benim Minho 'ya karşı olan hislerim var. Ona aşığım. Eskisi gibi.
Bahar:- Git konuş bana neden söylüyorsun?
Soo Yeon:- O beni dinlemez. Yani dinlemiyor. Benim için onunla konuşur musun?
Bahar garip hissetti kendisini. Ne diyeceğini bilemiyordu.
Bahar:- Minho seni dinlemiyorsa vardır bir bildiği. Lütfen beni karıştırma bu işe dedi ve tam gidecekken Soo Yeon önüne geçti.
Soo Yeon:- Sen o gün bizi gördün. Beni öptüğünü. Bana aşık olmasa beni neden öpsün?
Bahar'ın kalbine bir bıçak saplanmıştı sanki. Baştan ayağa titredi.
Bahar:- Minho mu öptü seni?
Soo Yeon:- Evet. O da bana aşık biliyorum. Gurur yapıyor. Bu durum beni çok üzüyor. Ama sen onunla konuşursan, dinler.
Bahar durgunlaştı. Kendi kendine hesap sormaya, kendi canını yakmaya hazırlanıyordu.
Bahar:- O öpmüş. Ne bekliyordum ki. Zaten olmayacak bir şey için ısrar etmek normal mi? Seviyorum diye o da beni sevecek değil ya. Hele de beni. İki güzel söz söyledi diye ümitlenmek niye? En başta hislerimi kabul etmek hataydı.
Soo Yeon:- Bahar?
Bahar:- Benimle zıtlaşır o. Biz senin sandığın gibi çok iyi anlaşmıyoruz. Keşke daha iyi anlaştığı birine söyleseydin. Evet diyeceği varsa da bana hayır der.
Soo Yeon:- Öyle düşünme. Bence siz birbirinizi çok iyi anlıyorsunuz.
Bahar:- Ama.
Soo Yeon:- Lütfen Bahar.
Bahar:- Tamam. Onunla konuşacağım.
Soo Yeon sevinçle el çırptı.
Soo Yeon:- Çok teşekkür ederim. Sen çok iyi birisin dedi ve uzaklaştı.
Bahar usulca geldi sınıfa ve yerine oturdu. Kızlar onda ki garipliği fark etmişlerdi.
Anka "ne oldu?" diye sordu başıyla.
Bahar:- Sorun yok.
Ders arasıydı. Han'ın Taeyong ve Lena imtihanı başlamak üzereydi. Tamamlanmamış bir meseleydi bu Lena, Han ve Taeyong için.
Taeyong sınıfa girdi ve direkt Lena'nın yanına geldi.
Taeyong:- Lena, günaydın!
Lena:- Aa Taeyong. Günaydın.
Taeyong:- Haftasonunun geçmesini sabırsızlıkla bekledim.
Lena:- Neden ki?
Taeyong:- Bak bunlar için dedi ve arkasına sakladığı elinden iki tane bilet çıkardı.
Lena:- Bunlar ne ki?
Taeyong:- Bir şiir dinletisi için iki bilet. Sen şiirleri seversin. Biliyorum.
Han'ın gözleri onlardaydı. Elinde ki kalemi hırsla çeviriyordu.
Taeyong:- Bu hafta sonu beraber gidelim mi?
Lena:- Şeyy ben, Taeyong ben gelemem. Benim derslerim var.
Kaçamak gözlerle Han'a baktı Lena. Han gözlerini kırpmadan onlara bakıyordu.
Taeyong:- Hemen cevap verme. Seni beklerim. Ne zaman istersen gideriz.
Lena:-Taeyong ben gelmesem.
Taeyong, eğildi ve Lena'ya baktı. Yaklaştı ona. Bu da Han'ın ayaklanmasına neden olmuştu.
Taeyong:- Şiirleri sevdiğini biliyorum güzel gözlü kız. Hemen cevap verme. Hayır deme. Kalbim çok acır sonra.
Changbin tuttu Han'ı.
Bahar:- Kalbini sökecem şimdi!
Minho dürttü Bahar'ı ve Han'ı gösterdi.
Bahar:- Ayy Han vardı değil mi?
Han:- Gözümün önünde kıza yürüyor ya!
Changbin:- Sakin ol istersen.
Han:- Şu çocuğun yüzüne bir tane patlatmadan sakinleşemeyeceğim.
Bahar:- Yardım edeyim mi?
Minho:- Bir şeye de karışma.
Lena hemen geri çekildi.
Lena:- Sonra, belki dedi tedirginlik ile.
Taeyong:- Bekleyeceğim dedi ve çıktı.
Alya:- Ne ısrarcı çocuk o öyle!
Lena:- Han'a karşı hislerimi söylesem mi ona?
Anka:- Henüz Han'a söylemeden mi? Bilemiyorum.
Seungmin ve Mira fotoğraf kulübüne gelmişlerdi. Seungmin fotoğrafları inceliyordu tek tek. Mira'da ortalıkta dolanıyor malzemelere bakınıyordu.
Mira:- Ne zaman fotoğraf makinesi görsem, seninle ilk tanışmamız geliyor aklıma.
Seungmin:- O fotoğraf. Kalbimin yarısını bulduğum o gün.
Mira gülümsedi:- Ve sonrasında olanlar.
Seungmin:- Hmm Hyun vardı bir de.
Mira:- Hakikaten o ne yapıyor şimdi acaba?
Seungmin:- Arada bizim fotoğraf kulübünde ki çocuklardan duyuyorum onu. Yoğun bir tedavi görüyormuş.
Mira:- Üzücü bir hikayesi vardı. Ve benim o kıza benzemem. Seungmin, bence bu bir tesadüf değildi. Zaten tesadüflere inanmam. Bence bu Allah'ın bizim için yaptığı bir plandı. Düşünsene Hyun olmasaydı ne sen ne de ben birbirimize olan hislerimizi açamayacaktık.
Seungmin güldü:- Doğru. Sen hâla Dahyun ve benim aramı yapmaya çalışalırdın herhalde. O konuda senden yardım almam ne saçma. Ama şimdi düşünüyorum da o konuda senden yardım istemem, seni daha çok yanımda istememdendi galiba. Biraz da salak olduğum için.
Mira:- Ya benim yardım etmem. Sonra seni sevdiğimi anlamam. Ben de az salak değilim o konuda.
İkisi birden birbirine bakarak güldüler.
Seungmin:- Yine de benim yanımdasın. Benim her şeyimsin. Bütün salaklıklarıma değer. Dedi ve ayağa kalktı. Hadi gel fotoğraf çekinelim. Hatıra kalsın.
Mira:- Nasıl olacak?
Seungmin:- Zamanlayıcıyı ayarlıyorum.
Mira ve Seungmin yan yana geçtiler. Mira, Seungmin 'in koluna girdi. Başını da omuzuna koydu.
Ve fotoğraf çekinmişlerdi. Tatlı bir hatıra.
Changbin ve Ceylin tiyatro salonunda oyunu çalışıyorlardı. Pamuk Prenses. Çalışma bitmiş, sahnenin kenarında oturuyorlardı.
Changbin:- Yoruldun mu?
Ceylin:- Evet ama tatlı bir yorgunluk. Başrol oynamak tatlı bir heyecan. Tiyatro severim.
Changbin:- Seninle oynamak daha güzel.
Ceylin:- Seninle de. Başkası prensim olsa oyundan çıkardım herhalde.
Changbin:- Seni birinin öptüğünü düşünüyorum da kafayı yerim.
Ceylin:- Sen de öpemeyeceksin çünkü bu sahte bir öpücük olacak biliyorsun değil mi?
Changbin:- Birinin seni öpmesini geç, yaklaşmasına bile tahammül edemiyorum. Sahtesine de gerçeğine de katlanamam. Aa bu arada. Ablama senden bahsettim demiştimya, beraber bir şeyler içmeye gidelim mi?
Ceylin:- Ben de isterim ama Seçil Hoca 'yı biliyorsun. İzin almak biraz zor. Özellikle de ikimizjn çıkmasına izin verir mi bilmiyorum.
Changbin:- O var doğru.
Ceylin gülümsedi:- Bir gün ayarlar bir şekilde buluşuruz. Ben de ailen ile tanışmayı istiyorum.
Changbin:- Ailem ve ben...
Ceylin:- Küssünüz biliyorum.
Changbin:- Ceylin bu küslüğün sebebinin aramızı açmasından korkuyorum.
Ceylin:- Senin ailen ile arandaki küslük bizi neden etkilesin ki? Ben böyle şeylere pek takılmam.
Changbin:- Yine de bilmeni istiyorum. Evden, hisselerden hatta şirketteki haklarım bile durduruldu.
Ceylin:-Bundan bana ne Changbin. Benim için önemli olan sensin demiştim.
Changbin:- Nedenini bilmek istemiyor musun?
Ceylin:- Nedeni ne olursa olsun. Bu senin aile meselen. Benden yardım istediğin bir durum varsa seve seve yardımcı olurum ama şunu bil ki para, miras ya da maddi şeyler benim için senden daha önemli değil. Bilmek istemiyorum.
Changbin:- Seni sevdiğim için kalbimin yanılmadığını biliyordum.
Taekwondo kulübüne gelmişti Minho. Bahar'ı bekliyordu. Herkes eşiyle çalışmaya başlamıştı ama hâla Bahar yoktu.
Soo Yeon yanına geldi.
Soo Yeon:- Bakıyorum da gözlerini kapıdan ayırmıyorsun.
Minho:- Sana bakmaktan iyidir.
Soo Yeon:- Bir zamanlar benden alamazdın hatırlarsan.
Minho:- Hıı kısa bir süreliğine yaptığım aptallık işte.
Soo Yeon:- Çok bekleme istersen. Beklediğin gelmeyecek çünkü.
Minho:- Seni ilgilendirmeyen şeyler hakkında yorum yapma bence.
Soo Yeon:- Sana yüz vermiyor, seni önemsemiyor. Belki seni bir erkek olarak bile görmüyor ve sen hâla onu bekliyorsun. Anlamıyorum seni.
Minho:- Sevgi bu değil mi? Aşk demiyorum dikkat edersen. Sevgi. Çünkü ben Bahar'ı seviyorum ve bana bir şey hissetsin hissetmesin onu sonsuza kadar seveceğim. Anladığını umuyorum.
Soo Yeon güldü:- Güzelmiş.
Minho:- Sana kızamıyorum bile. Sadece uzak durmak istiyorum.
Soo Yeon:- Ama ben seni eskisi gibi istiyorum. Ve sana bir şey daha söyleyeyim, bekleme. O gelmeyecek.
Minho kapıya baktı yeniden.
Minho:- Ben olsam bu kadar emin olmazdım dedi ve gelen Bahar'ın yanına koştu.
Bahar:- Özür dilerim geç kaldım. Tekvando kıyafetlerimi anca giyebildim.
Minho:- Sorun değil dedi gülümseyerek. Hadi çalışalım.
Soo Yeon sinirden tepiniyordu.
Soo Yeon:- Kurtulamadım şu kızdan. Minho benim. Benim olacak!
Minho ve Bahar çalışıyorlardı. Minho yere uzanmış, mekik çekiyor, Bahar'da bileklerinden tutuyordu. Minho her doğruluşunda, Bahar'a yaklaşıyordu. Her seferinde biraz daha, birazcık daha yaklaşıyordu.
Bahar:- Burnumun dibine girmek zorunda mısın?
Minho:- Bu iş böyle yapılır dedi ve mekik çekmeye devam etti. Bahar ise hemen dibinde ki Minho 'dan utanmaya.
Yattı ve tekrar kalkıp Bahar'a yaklaştı.
Minho:- Bahar, kaç yaşından beri bu kadar güzelsin? Geçen yıl mı?
Bahar utanmıştı. Hemen ayağa kalktı.
Bahar:- Bana Screet Garden replikleri ile şov mu yapıyorsun?
Minho:- Aklıma geldi.
Bahar:- İstersen ben de oradaki kız gibi tekme atayım bacağına. Yeter sana bu kadar mekik. Kalk biraz da kum torbası ile çalış kalk! Dedi ve yanaklarını tutarak uzaklaştı.
Bahar:- Hem başka kızı öpüyor hem de gelip bana kur yapıyor. Alay ediyor benimle resmen. Erkekler hepiniz aynısınız!
Minho arkasından geldi.
Minho:- Niye kızdın?
Bahar:- Sevmiyorum öyle hareketleri. Mesafemizi koruyalım lütfen.
Minho:- Özür dilerim seni kızdırmak istemedim.
Bahar:- Kızmadım. Neyse çalışmaya devam edelim. Hareketlere mi geçsek?
Minho:- Tamam geçelim.
Kızlar ve erkekler eve erken gelmişlerdi. Bahar ve Minho ise çalışmayı bitirmiş eve geliyorlardı. Bahar sessizdi. Minho ise konuşmaya bir türlü cesaret edemiyordu.
Minho:- Bu gün, iyi çalıştık. İyi ki geldin.
Bahar'ın kafasının içi doluydu ve resmen taşıyordu. Soo Yeon 'un dedikleri aklını karman çorman etmişti.
Minho:- Bahar, bir sorun yok değil mi?
Bahar irkildi.
Bahar:- Hı? Yooo. O da nereden çıktı?
Minho:- Konuşmuyorsun da. Yoruldun mu?
Bahar:- Biraz.
Minho:- Bir şey var sende. Şimdiye kadar beni yerden yere vurmuştun.
Bahar:- Benim sana söylemek istediğim bir şey var.
Evin önüne kadar gelmişlerdi.
Minho:- Seni dinliyorum.
Bahar yutkundu. Bunu söylemek zordu ama karşılıksız kalan hisleri ona bunu söyleme cesaretini veriyordu.
Bahar:- Minho, Soo Yeon sana hâla aşık. Bir şans daha istiyor. Hemen reddetme bence. Sonuçta eskiden yaptığı şey bir hataymış ve o bundan pişman. Bence yeniden olabilirsiniz.
Minho, Bahar'a baktı. Şaşkınlık, kızgınlık ve kırgınlık içerisinde onu dinliyordu.
Bahar:- Hem, hem siz çok yakışıyorsunuz.
Minho:- Bizi yakıştırıyorsun öyle mi? Hem de o kızla.
Bahar'ın gözlerine baktı. Şu an öyle çok üzgündü ki. Sevdiği kız kendisini başkası ile yakıştırıyor, aralarını yapmaya çalışıyordu. Demek ki kendisine karşı hiç bir şey yoktu içinde Bahar'ın. Minho çok kötüydü şu an. Çok kötü. Kafasında bazı gerçekleri oturtmuştu artık. Bahar'ın kendisine olmayan hisleri gibi.
Bahar:- Evet. Yakışıyorsunuz. Seninde hislerin o yönde bence.
Minho celallendi birden.
Minho:- Sen ne dediğinin farkında mısın?
Bahar:- Evet.
Minho Bahar' a baktı öfkeli gözlerle. Nefes alıp verişi bile değismiş, hızlanmıştı. Hızla girdi bahçe kapısından içeri. Eve doğru yürüdü. Kapıya vurdu.
Felix kapıyı açtı.
Felix:- Çalışma bitti mi?
Minho:- Bitti dedi ve çantasını fırlattı yere. Herkes bir anda onlara odaklandı.
Hazel:- Ne oluyor?
Felix:- Anlamadım.
Arkasından da hızla Bahar girdi içeri.
Bahar:- Ne bu hareketler? Bana neden kızıyorsun?
Minho:- Sen, sen hiç bir zaman anlayamacaksın değil mi?
Bahar:- Neyi anlayacakmışım? Ama dur anladığım bir şey var. Soo Yeon 'un sana karşı olan hisleri.
Minho:- Sana ne bundan?
Bahar:- Doğru bana ne.
Mira:- Ne için tartışıyor bunlar?
Ekin:- Bir şeyler anlıyorum ama umarım doğru değildir.
Alya:- Bi ara bize de anlatırsın artık.
Bahar:- Senin hislerin farklı mı sanki? Bana niye kızıyorsun şimdi?
Minho:- Ne hissi ya ne hissi?
Bahar:- Kızı öptün ya işte! Diye bağırdı birden.
Minho, Bahar'ın yanına gitti ve omuzlarından tuttu.
Minho:- Bu muydu mesele? Ben onu öpmedim. O beni öptü. Bir anlık oldu. Ama ben, ben onu öpmedim.
Bahar:- Ne yaptığın, niçin yaptığın beni ilgilendirmez. Ben gördüğümü söylüyorum. Bana hislerimden bahset dedi bahsettim. Bundan sonra ne istiyorsan onu yaparsın dedi ve odasına doğru ilerledi. O anda Minho geçti önüne.
Minho:- O zaman yarın git ve Soo Yeon 'a yeniden onunla çıkmak istediğimi söyle. Madem aracı oldun, madem çok yakışıyoruz Soo Yeon ile bunu da seve seve yaparsın.
Bahar, şaşırdı o an. Eli ayağı birbirine dolandı resmen.
Bahar:- Yani seninde ona hislerin olduğunu kabul ediyorsun öyle mi? Dedi kısık bir sesle.
Minho:- İstediğin bu değil miydi? Dedi ve mutfağa gitti.
Bahar, odaya çıktı. Arkasından da apar topar kızlar. İçeri girdiler ve kapıyı kapattılar.
Ekin:- Bahar sen ne saçmalıyorsun?
Bahar:- Bir şey saçmalamıyorum. Soo Yeon yeniden Minho ile olmak istediğini söyledi ben de Minho 'ya ilettim o kadar. Onunda gönlü varmış.
Ekin: - Salak mısın sen? İnsan sevdiğini başkasına yakıştırır mı? Kendi ellerinle teslim ettin resmen Minho 'yu o kıza.
Bahar:- Ne yapsaydım Ekin? O bana hiç bir zaman bakmayacak.
Lena:- Kendini Minho 'dan soğutmak için yapıyorsun bunu. Ama canı yanan sen olacaksın.
Bahar:- Her gün, her hareketinde kalbim ondan yana daha çok ümitleniyor. Bu nasıl bir his biliyor musunuz?
Lena:- Biliyoruz. Ama bu yaptığın şeyi haklı çıkarmaz.
Bahar:- O kızı öpmüş. Soo Yeon dedi. Beni öptü dedi. Ben de o ana şahit oldum.
Ceylin:- Öpmedim dedi. O yaptı dedi. Minho 'ya mı inanıyorsun o kıza mı?
Bahar:- Ben, ben o kıza inandım. Kıskandım. Dedi başı önde.
Alya:- Bu kız çok oldu.
Ekin:- Kesinlikle.
Bahar:- Ama kabul etti. Onunla çıkmayı.
Hazel:- Böyle daha mı iyi oldu? Şimdi her gün göreceksin onları. İçin yanacak.
Bahar:- O mutlu ise...
Ekin:- He he o mutlu. Sana inat dedi o son sözleri. Soo Yeon denen o kız ikinizle ilgili bir şeyler çeviriyor sen de saf gibi anlamıyorsun. Minho o kızı sever mi hiç?
Bahar:- Bilmiyorum Ekin, bilmiyorum garip hissediyorum. Onu seviyorum ama zaten olmayacak bir şey için...
Anka:- Neden olmayacakmış?
Bahar:- Minho bana bakar mı hiç!
Hazel:- Bi dakika, bi dakika. Neyin varmış senin?
Bahar:- Diğer kızlar gibi miyim sizce? Bi kere erkek gibiyim.
Ceylin:- Ne alakası var? Kendine haksızlık yapma. Sen gayette güzel bir kızsın. Okulda bile sana hayran olanlar var.
Bahar:- Yalana bak.
Mira:- Sana açılmaya çalışan ya da açılan tüm erkek ırkını tek seferde kendinden soğuttuğun için sana karşı olan hislerini de anlamaman gayet normal canım arkadaşım.
Bahar:- Onlar umurumda bile değil. Hem okuldakiler bana baksalar ne olacak. Hiç birini istemiyorum. Benim aşka inancım yok bir kere.
Ekin:- Böyle devam et. Pişman olacaksın demedi deme.
Erkeklerde mutfağa Minho'nun yanına geldiler.
Hyunjin:- Yine neden kavga ettiniz?
Felix:- Onların kavga etmesi için bir sebebe ihtiyaçları yok.
Minho:- Soo Yeon ile aramı yapmaya çalışıyor. Delirmek üzereyim.
Bang Chan:- Onu anladık. Soo Yeon 'u öptüğünü de söyledi.
Minho:- Onu öpmedim dedim, bana inanmadı bile. Üstelik Soo Yeon ile çok yakışıyorsunuz diyor. Bana, kendisini deli gibi seven bana diyor bana. Çıldırmak üzereyim Chan. Bana karşı hisleri yok dediğimde haklıymışım.
Jeongin:- Yalnız, o öpücük konusunda fena bağırdı sana. Yani seni önemsemeyen birinin bu kadar tepki vermesi normal gelmedi bana.
Minho:- Bahar ile ilgili hiç bir konuda ümitlenmeyeceğim artık.
Akşam yemeği vaktiydi. Herkes masadaydı. Gülüşüp konuşuyorlardı ama Minho konuşmak şöyle dursun Bahar'a bakmıyordu bile. Bahar ise kaçamak gözlerle bakıyordu ona. Kendisiyle konuşmasını istiyordu hatta atışmak, kavga bile etmek ama Minho herhangi bir tepki vermiyordu. Bu duruma üzülmüştü. Birkez daha baktı Minho 'ya. Minho 'da başını kaldırıp Bahar'a baktı. Göz göze geldiler. Hemen geri çevirdi başını. Fazlasıyla kırılmıştı çünkü.
Hazel:- Galiba küsmüş sana.
Bahar:- Küserse küssün. Sanki ortalıkta başkasını öpen benim.
Hazel:- Çocuk öpmedim diyor. Taktın sende.
Bahar:- Bana ne öpmesine izin vermeseydi o zaman!
Hazel:- Ya Bahar ya! Birden oldu dediya.
Bahar:- Dikkatli olsaydı. Öptürmeseydi.
Hazel:- Ayyy ne inatsın!
Bahar, endişeli bir şekilde Hazel'e döndü gerisin geri.
Bahar:- Hazel, benimle konuşmasını istiyorum. Gözlerime bile bakmıyor. Oysa ben onun uzay gözlerine bakmasam nefes alamamki.
Hazel gülümsedi:- Üzülme. Aranız düzelir nasılsa. Minho kızsa da küsse de sana değer veriyor. Konuşmadan duramaz. Bence öyle yani.
Bahar:- İnşallah.
Erkeklerin yatakları hazırlanıyordu. Kızlar yine yardım ediyorlardı. Bahar, yastıkları getirdi kucağında. Minho ise çarşafı sermiş yastık almak için Bahar'a doğru dönmüştü. Bahar, kendisinden yastıkları alması için bekliyordu. Belki bir iki kelime eder diye bekledi. Ama Minho konuşmak bir yana yüzüne bile bakmadan geri döndü.
Minho:- Seungmin, yastıkları verir misin?
Bahar, olduğu yerde kalakalmıştı. Yüzü düştü. Aralarındaki karşılıklı kırgınlık ve kızgınlık git gide artmaya başlamıştı. Çatlak büyüyordu.
Seungmin, Bahar'dan yastıkları aldı. Yüzünden üzüldüğünü anlamıştı.
Seungmin:- Sıkma canını. Elbet düzelir aranız.
Bahar başını salladı. Geri döndü. Ama durdu. Kızgındı ve bunun karşılığını bir şekilde vermeliydi Minho 'ya.
Bahar:- Bay Lee Minho 'ya söyleyiniz. Yarın gidip Soo Yeon ile konuşacağım. Bana surat asıyor ama yarın yeni sevgilisi ile yüzü güler herhalde dedi.
Minho yastığı koydu yere ve doğruldu. Arkası dönüktü Bahar'a, gözlerini kapatıp sıktı kendini, yeniden açtı.
Bahar, Minho 'dan bir tepki göremeyince odasına gitti. Onu kızdırıp, kendisi ile konuşmasını istemişti. Hatta hayır Soo Yeon'u sevmiyorum filan demesini bekledi. Aramızı yap demişti ve belki de vaz geçer diye düşündü ama istediği cümleleri duyamadı.
Changbin:- Bahar'da az değil ha! Hâla neden böyle konuşuyor bu kız?
Minho:- Beni öldürmek için. Canımı nasıl yakıyor farkında bile değil. Beni sevse bunu yapar mı sizce?
Han:- Haklısın galiba.
Minho:- Haklıyım.
Ceylin:- Hâla ters ters konuşuyorsun çocuğa.
Hazel:- Hem bana bakmıyor diyorsun, hem de inadına inadına konuşuyorsun.
Bahar:- Napayım, belki sinirlendirirsem benimle kavga eder. Kavga ederse konuşmuş oluruz.
Lena:- Bi alemsin.
Ertesi gün olmuştu. Kahvaltı masasındalardı. Minho yine bakmıyordu Bahar'a. Bu huzursuzluk diğerlerini de rahatsız ediyordu.
Bahar ise Minho ile konuşmak için farklı yollar deniyordu. Çatalına zeytin takmış kendisine bakmayan Minho 'ya fırlatıyordu.
Minho irkildi ve Bahar'a baktı. Sonra yanında ki Changbin 'e döndü ama Bahar tekrarladı aynı hareketi bir kaç kez daha. Minho, Bahar'a baktı.
Seçil Öğretmen:- Bahar, ne yapıyorsun?
Bahar, çatalı sakladı hemen tabağın arkasına.
Seçil Öğretmen:- Arkadaşını rahatsız etme.
Minho:- Onun dünyaya gelme nedeni beni rahatsız etmek zaten hocam. Ama ben artık onu dikkate bile almıyorum. İzninizle ben doydum. Dedi ve masadan kalktı.
Bahar, başını öne eğdi.
Okula gelmişlerdi. Kızlar önde bahçeye giriş yaptılar. Bahar'ın morali oldukça bozuktu. Minho ise girer girmez uzaklaştı oradan.
Kızlar, sınıfa girdiler. Geçip sıralarına oturdular. Bahar'da yanlarına.
Lena:- Sıkma canını.
Bahar:- Benimle konuşmuyor. Yüzüme bakmıyor. Neden bu kadar kızdı ki bana?
Alya:- Belki de kendisini anlamanı istiyordu. Minho 'nun o kızı istemediğini.
Birden Soo Yeon sınıfa girdi. Kızların yanına geldi.
Soo Yeon:- Bahar, ne oldu konuşabildin mi?
Ekin ayaklandı ama Lena oturttu onu. Ekin'in söyleyecekleri içinde kalmıştı resmen.
Ceylin:- Önce bi günaydın mı deseydin?
Soo Yeon:- Ah heyecanlandım.
Bahar ayağa kalktı:- Sorun yok. Konuştum. Tamam o iş.
Soo Yeon:- Yani?
Bahar:- Yani o da seni...
O anda Minho girdi sınıfa. Soo Yeon ve Bahar'a baktı. Hızla geldi yanlarına.
Minho:- Bu benim ilişkim kimsenin karışmasına gerek yok dedi ve Soo Yeon'un bileğinden tutup çıkardı sınıftan. Bahar öylece bakakaldı arkalarından.
Anka, Bahar'ın omuzuna elini koydu.
Anka:- Sıkma canını.
Bahar:- Yok sıkmıyorum. Geçer nasılsa. İnşallah. Dedi ve yerine geçip oturdu.
Minho ise Soo Yeon 'u koridorun başına kadar götürdü. Durdu ve elini çekti hızla Soo Yeon'un elinden.
Soo Yeon:- Minho, biz şimdi, yeniden sevgiliyiz öyle mi? Dedi ve tam Minho 'ya sarılıyordu ki Minho itti Soo Yeon'u.
Minho:- Tabiiki hayır. Sen nasıl birisin ha! Bahar'ın hiç bir şeyden haberi yok ama sen onu benim için kullanıyorsun. Üstelik benim onu sevdiğimi bildiğin hâlde. Beni bu şekilde Bahar'dan soğutacağını mı sandın?
Soo Yeon:- Hâla mı onu geçiriyorsun aklından? O kız seni sevse ikimizin arasını yapar mı? Kendine gel artık.
Minho:- Sence ben Bahar beni sevmiyor diye ondan vazgeçer miyim? Asla. O beni sevene kadar onu bekleyeceğim. Sevmese de bekleyeceğim. O olmazsa kimse olamaz. Ayrıca şunu bil ki ben onu aklımdan geçirmiyorum. Geçici bir şey değil bu. Onu kalbime yazdım. Aklıma da. Silinmez. Sende entrikalarından vazgeç ve Bahar'dan uzak dur yoksa çok kötü olacak. Dedi ve gitti.
Soo Yeon:- Aaahhh hayır ya hayır hayır!
Ders arasıydı. Bahar, bahçeye çıkmış tek başına yürüyordu.
Bahar:- Neden bu kadar kızdı hâla anlamıyorum. Biri için bana gelip aramızı yapmak istese kızar mıydım? Kızardım. Kırılırdım da. Ama aramızda ki fark ben onu seviyorum. Birden aydınlanma yaşadı Bahar. Yoksa! O da beni? Saçmalama Bahar. Ve boş boşa ümitlenme.
Birden karşısında Jaemin'i gördü. Jaemin'de onu.
Jaemin:- Bahar!
Bahar, bir an yolunu değiştirecek gibi oldu ama yine de durdu.
Bahar:- Jaemin!
Jaemin:- Bahçe de tek başına ne yapıyorsun bakalım.
Bahar:- Hiç, öyle dolaşıyordum.
Jaemin:- Biraz dalgın gibisin. Bir sorun mu var?
Bahar:- Sorun yok.
Jaemin:- Emin misin?
Bahar:- Sorun yok dedim ya! Dedi birden çıkışarak.
Jaemin güldü:- Bu tavırlarını özledim desem.
Bahar'da güldü o an. Tutamadı kendini.
Bahar:- Azarlanmayı mı özledin?
O anda Han ve Minho bahçeye çıktılar.
Han:- Bahar'a kızıyorsun ama dibinden de ayrılmıyorsun.
Minho:- Ondan uzak durmam ona olan hislerimden vazgeçtiğim anlamına gelmez.
Han:- Vaz geçsen Minho olmazdın zaten.dedi gülerek.
Minho:- Kalbim çok acıdı Han. Belki de gerçeklerle yüzleşmek bana zor geldi.
Han:- Bahar çok üzüldü bence. Ona böyle soğuk davranmayı bırakmalısın. Seni sevmiyor olsa da, seni arkadaşı olarak görmek onun suçu değil. Dedi ve birden karşısına baktı. O an Minho 'da döndü.
Minho:- Evet çok üzülmüş. Üzüntüsünden de soluğu Jaemin 'in yanında almış.
Bahar ve Jaemin'i görmüşlerdi. Han, yüzü düşen Minho 'ya baktı.
Jaemin:- Ben aslında seni özledim.
Bahar:- Jaemin, geçen sürede çok şeyler değişti.
Jaemin:- Ben de ise hiçbir şey değişmedi. Bahar ben seni hâla seviyorum. Ben, hâla seni bekliyorum. Biliyor musun? Seni ve beni hayal ediyorum hâla. Ve senden ümidimi hiç kesmedim.
Bahar, Jaemin'e baktı. Jaemin elini uzattı Bahar'a.
Jaemin:- Benim sevgim ikimizi de yeter.
Minho 'nun kalbi boğazında atıyordu sanki. Bahar'ı kaybetmek üzereydi. Korkuyordu. Hem de çok korkuyordu. Bahar ise düşüncelerdeydi.
Bahar:- Jaemin beni hep bekledi. Hep sevdi. Vazgeçmemiş. Hâla. Başından beri neyse o. Jaemin, sen olmalısın belki de kalbimdeki.
Jaemin, Bahar'a uzattığı elini çekiyordu ki vazgeçip kolunu tuttu. İşler başka bir yere doğru gidiyordu.Bahar'a doğru eğildi.
Minho:- Hayır Bahar!
Han:- Bahar'ı kaybediyorsun Minho. Bu kadar soğuk davranmak iyi değildi.
Jaemin, Bahar'a doğru eğildi. Öpmek için.
Bahar:- Minho! Diye mırıldandı ve bir hamle ile Jaemin 'in kolunu çekti ve itti onu. Bir iki adım geri attı.
Bahar:- Bu zamana kadar beni unutmamış olsan, bu şeylerden hoşlanmadığımı da bilirdin.
Bahar'ın Jaemin'i ittiğini gören Minho durmadı ve yanlarına gitti. Bahar'ı arkasına çekti.
Minho:- Ne oluyor burada? Bu seni rahatsız mı ediyor?
Bahar'ın ise Minho'nun arkasında keyfi yerindeydi.
Jaemin:- Sen hâla Bahar'ın korumalığını mı yapıyorsun?
Minho:- Sen de sapıklığını yapıyorsun galiba. Kız senden rahatsız, niye karşısına çıkıp duruyorsun?
Jaemin:- Seni ilgilendirmez.
Bahar:- Siz ikiniz eskileri özlediniz galiba. Aynı şeylere yeniden başlamasak güzel olur. Dedi Minho 'nun arkasından çıkarak.
Jaemin:- Bazıları açılmazsa eski günlere geri döneceğiz gibi duruyor.
Minho:- Dayak yemeyi özledin galiba.
Bahar:- Hayır lütfen. Minho, sen Soo Yeon'un yanına gitsene!
Minho:- Hayır.
Bahar:- Bizim Jaemin ile konuşmamız gereken şeyler var.
Minho Bahar'a baktı. Bahar'da ona.
Minho:- Peki. Nasıl mutluysan öyle olsun dedi ve ilerledi.
Jaemin:- Yoksa benimle...
Bahar:- Ben Minho 'yu seviyorum!
Bahar bir an da söylemişti. Hatta Minho'ya itiraf etmeye korktuğu şeyi Jaemin 'e itiraf etmişti. Bu cümleyi kurmak gerçekten güzeldi ama gerçek sahibine söylese daha güzel olacaktı. Şu an sırf Jaemin 'i kendisinden uzak tutmak için söylemiş olsa da bu yalan da değildi. Jaemin bunu bilmeliydi artık.
Jaemin 'in gözleri açıldı. Donup kalmıştı. Biliyordu bu gerçeği. Ama duymak çok zordu.
Bahar:- Benimle ilgili ümitlenme artık. Kalbim tamamen Minho'nun. Başka birisi olması imkânsız.
Jaemin:- Minho'nun haberi var mı?
Bahar:- Olsa ne olur olmasa ne olur. Benim onu sevmem için haberinin olması mı gerekiyor?
Jaemin:- Anladım. Minho çok şanslı. Yine de ne zaman istersen ben hep buradayım. Üzüldüğünde, sevindiğinde, benimle paylaşmak istediğin her şeyde. Burada olacağım.
Bahar:- Teşekkür ederim. Dedi ve ayrıldı Jaemin 'in yanından.
Bahar:- Minho 'yu çok seviyorum. Seveceğimde. Kimse de kolay kolay giremeyecek kalbime. Onun mutluluğu için ne gerekiyorsa yaparım. Ama başkasına asla bakmam.
Minho ise Han ile birlikte sınıfa gitmişlerdi. Sırasına oturdu hızla.
Han:- Bahar'a kızma. Bu işler kalp işi.
Minho:- Bahar'a kızmıyorum. İlk başta Jaemin gibi Bahar'a sahip çıkabilseydim belki de bu durumda olmayacaktım. Ondan hâla vazgeçmemiş baksana.
Han:- Bilemezsin ki. Şartlar, hisler. Hem sen de karşılık bulamadığın hâlde Bahar'dan vazgeçmiyorsun. Sevgini küçümseme bence.
Minho:- Ama Bahar Jaemin'i seçti.
Han:- Bahar'ın kimseyi seçtiği filan yok. Bahar'ın Jaemin'e karşı hisleri bile yok. Sence öyle birine bakar mı o?
Minho:- Umarım.
Bahar sınıfa girdi. Onun sırasında oturan Han kalktı ve yerine oturdu. Bahar ise yerine geçti. Kendisine bakmayan Minho 'ya baktı.
Bahar:- Soo Yeon ile yeniden birlikte olmanıza sevindim. Mutluysan sorun yok.
Minho:- Hâla anlamıyorsun değil mi? Ama anlamanı beklemiyorum. Çünkü başından beri suçlu benim. Evet Soo Yeon ile böyle çok mutluyuz. Lütfen mutluluğumu bozacak bir şey yapma.
Bahar, başını öne eğdi:- Tamam, yapmam.
Felix ve Hazel cam kenarında onları izliyorlardı.
Hazel:- Minho neden kızdı Bahar'a?
Felix:- Belki zamanı gelince Minho kendisi söyler.
Hazel:- Keşke aralarını yeniden düzeltmek için bir şey yapabilsek.
Felix durdu durdu ve aklına bir fikir geldi.
Felix:- Bak ne buldum. Hep birlikte Han Nehri'ne gidelim. İkiside orayı çok seviyorlar. Onları konuşturur aralarını düzeltiriz.
Hazel:- Evet Bahar'ın oraya karşı farklı bir sevgisi var. Bence de iyi olur.
Felix:- O zaman eve gidince Seçil Hoca 'dan izin alıyoruz ve herkesi alıp Han Nehri'ne gidiyoruz.
Felix 'in dediği gibi olacaktı. Eve geldiler. Kimse doğru düzgün konuşmuyordu.
Hazel:- Herkes hazırlansın Han Nehri 'ne gidiyoruz. Biraz yürüyüş yaparız bir şeyler içeriz.
Lena:- Ay evet gidelim. Biraz hava almak iyi gelir. En azından şu gergin ortam için.
Ekin:- Seçil Hoca 'dan izin almak gerek.
Felix:- Hazel okuldayken arayıp izin aldı bile.
Ekin:- Oo siz her şeyi düşünmüşsünüz.
Hazel:- Üzerimizi değiştirip çıkalım hemen.
Kızlar odaya çıktılar. Her biri dışarı çıkmak için bir şeyler giydiler ama Bahar ev kıyafetleri ile duruyordu.
Ceylin:- Bahar, hazırlanmamışsın.
Bahar:- Hiç gidesim yok kızlar. Siz gidin.
Alya:- Aaa olur mu öyle şey! Hep birlikte gezeceğiz işte.
Bahar:- Keyfim yok inan ki. Siz eğlenmenize bakın dedi ve defterini kitabını alıp masasına oturdu.
Lena:- Ama böyle olmaz ki.
Bahar:- Olur olur hadi. Sevdiceklerinizle gezin tozun. Eğlenin.
Erkekler de hazırlanmış kızları bekliyorlardı.
Bang Chan:- İyi düşündün Felix. Biz bu gün bu ikisini barıştırırız. Dedi fısıldayarak.
Felix:- Bu küslük bitsin bizi de etkiliyor. Minho ve Bahar kavga etmeyince hayat ne kadar renksizmiş meğer dedi gülerek.
Minho geldi yanlarına.
Changbin:- Hazırlanmamışsın.
Minho:- Ben gelmeyeceğim.
Felix:- Ama olmaz.
Minho:- Neden olmayacakmış?
Felix:- Şey yani, birlikte çıkmış olurduk gezerdik.
Minho:- Canım istemiyor. Evde kalıp ders çalışacağım.
Jeongin:- Bahar'da gelecek ama.
Minho:- Onun gözüne gözükmesem iyi olur. En azından bir kaç gün.
Kızlar indiler merdivenlerden.
Ceylin:- Biz hazırız.
Felix:- Biz de. Dedi ve gözüyle Minho 'yu işaret etti.
Minho:- Kızlar, sizin odanızda çalısabilir miyim? Dedi giderken Bahar'ı görmemek için. Çünkü her an vazgeçip Bahar'ın peşine düşebilirdi her zaman yaptığı gibi. Kendine ve kalbine söz geçiremiyordu.
Ekin:- Tabii. Kitaplardan filan da alabilirsin.
Minho:- Teşekkür ederim Dedi ve odaya çıktı.
Bang Chan:- Minho gelmiyor.
Anka:- Bahar'da. Ders çalışacakmış.
Seungmin:- E biz bunları götürüp barıştıracaktık ama.
Mira:- Bu gezinin amacı buydu.
Ceylin:- Ben dışarı çıkarım arkadaş. Kırk yılın başında Seçil Hoca 'dan izin koparmışız.
Lena:- Ben de.
Changbin:- Evde kalsınlar. Kapıyı da üstlerinden kilitleyelim barışmak zorunda kalsınlar.
Jeongin:- İyi fikir hadi gidelim!
Kızlar ve erkekler çıkmışlardı. Bahar ve Minho ise evdeydi fakat ikisininde birbirinden haberi yoktu.
Minho masaya oturmuş ders çalışıyordu. Kitap okuyordu ama kafasını bir türlü toplayamıyordu. Derin bir nefes aldı, verdi ve ayağa kalkıp pencereye yaklaştı.
Minho:- Bensiz ne yapıyordur acaba? Beni düşünecek değilya. Keyfi yerindedir. Niye olmasın, Jaemin var. Soo Yeon ile de aramı yaptı. Huzurlu huzurlu gez bakalım. Eskisi gibi olur muyuz? Bugünden sonra zor gibi. Olamayacağız. Beni sevmeni öyle çok istiyorum ki. Ah Bahar!
Bahar da ders çalışıyordu. Elindeki kalemi bıraktı defterin üzerine ve dışarı doğru baktı.
Bahar:- Mutluluğumu bozma dedi. Bana dedi. Mutlu işte daha ne istiyorum? Seven insan sevdiğinin mutluluğunu ister. Yine de canım çok acıyor.
Birden alt kattan bir ses geldi. Bir şey düşme ya da çarpma sesi gibiydi. Bahar ve Minho irkildiler oturdukları yerde.
Bahar:- O seste neydi?
Minho:- Bu gürültü de neyin nesi?
İkisi de aynı anda odalarından çıktılar. Kapıda birbirlerini görmüşlerdi.
Bahar - Aaayy!
Minho:- Sen evde miydin?
Bahar:- Evet. O sesi sen mi yaptın?
Minho:- Hangi sesi?
Birden alt kattan tekrar yükseldi o ses.
Bahar:- Bu ses.
Minho:- Sen ve ben buradaysak bu gürültüyü yapan kim?
Bahar:- Bilmem. Hihhh! Galiba aşağıda biri var diye fısıldadı.
Minho:- Yoksa hırsız mı girdi?
Bahar:- Ben bi gidip bakayım.
Minho önüne geçti hızla.
Minho:- Delirdin mi sen? Ya aşağıdaki tehlikeli biriyse? Sen dur ben bakarım.
Bahar:- Olmaz.
Minho:- Olur dedi ve duvara yaslana yaslana merdivenleri inmeye başladı usulca. Tamamen aşağıdaki kişiye odaklanmıştı. Bahar ise duramadı daha fazla ve o da indi arkasından.
Bahar:- Minho! Dedi ve omuzuna dokunu. Minho ise sıçradı korkudan o an.
Minho:- Sen neden arkamdasın?
Bahar güldü:- Korktun mu?
Minho:- Sana yukarıda dur demedim mi?
Bahar:- Duramadım işte. Minho ses mutfaktan geliyor. Ya gerçekten hırsızsa?
Minho:- Galiba öyle. Bu gürültüyü küçük bir şey yapmaz çünkü.
Bahar, terliğini çıkarıp eline aldı.
Bahar:- Gel bakalım hırsız bey. Yanlış eve girdin!
Minho:- Adamı terlikle mi döveceksin? Dedi göz devirerek.
Bahar:- Başka önerin var mı?
Birden duvara yansıyan gölge ile ikiside oldukları yere çakıldılar. Uzunca ve hatta irice bir gölgeydi bu.
Bahar:- Mmmm Minho, bu ne? Ya da bu insan mı? Dedi ve Minho'nun koluna girdi.
Minho:- Hakkın var. Nasıl bir şey bu be?
Yine büyük bir gürültü geldi mutfaktan. Bir şeyler yere düşmüştü.
Bahar:- Evin altını üstüne getiriyor ya!
Bahar, önden gidecek gibi oldu ama Minho ensesinden tutup bir üst basamağa çekti onu.
Minho:- Nereye öyle?
Bahar:- Mutfağa.
Minho:- Bahar, sen burada dur, ben gidip bakacağım.
Bahar:- Hayır Minho. Dedi ve koluna girdi yeniden. Gitmesine izin vermiyordu.
Minho:- Bir şey olmaz.
Bahar:- Bir şey olmazsa ben de gelirim o zaman. Ama seni tek başına göndermem.l
Minho, Bahar'ın gözlerine baktı.
Minho:- Sana bir şey olacağına içerideki mahluka yem olurum daha iyi.
Bahar:- Öyle şeyler söyleme. Asıl ben, ben sensiz ne yaparım? Sana bir şey olmasına dayanamam.
Minho gülümsedi Bahar'a bakarak.
Minho:- Seni böyle görmek ne güzel! Oysa beni pek sevmezsin.
Bahar:- Belki de seni en çok seven benimdir ne biliyorsun?
Minho:- Bu bir itiraf mı?
Bahar:- Neye sayarsan say valla kızmayacağım. Ama Minho, yalnız göndermem seni.
O anda bir ses daha geldi mutfaktan. İkisi de irkildiler.
Bahar:- Ejderha mı var mutfakta tövbe tövbe?
Minho:- Bu kadar ses yaptığına göre olabilir.
Bahar daha bir sarıldı Minho'nun koluna. Sonra Minho'ya baktı ve hemen geri çekildi. Ne yaptığının kendisi de farkında değildi. Minho Bahar'ı arkasına aldı.
Minho:- Arkamda kal!
Bahar:- Tamam.
Bu arada diğerleri de Han Nehri kenarında yürüyüş yapıyorlardı.
Alya:- Bahar burayı pek severdi. İnat etti gelmedi.
Hyunjin:- Minho'nun da ondan kalır yanı yok inat konusunda.
Lena:- Sizce onları evde bırakmak doğru bir karar mıydı?
Bang Chan:- Düşünüyorum da, birden bire kavgaya tutuşup evi birbirine katmış olabilirler. Ya da kızıp evi ateşe vermişte olabilirler. En beteri de en sonunda Bahar sinirlenip Minho 'yu boğazlamış olabilir. Belki de...
Anka:- Ay Bang Chan, yeter. İçimiz karardı. Ama Bahar ve Minho 'yu düşününce bu dediklerin gayet olası şeyler.
Ceylin:- Ben korkmaya başladım.
Mira:- Eve mi dönsek?
Seungmin:- Abartmayın yapmazlar öyle şeyler.
Ekin:- Okulda yaptıklarını hatırlasanıza. Birbirine kovayla su dökmeler filan.
Jeongin:- Ne yani? Bahar Minho 'yu boğazlayabilir mi?
Lena:- O kadar da değil. İnsan sevdiğine kılabilir mi hiç?
Ekin dürttü Lena'yı ve gözleriyle uyardı onu.
Han:- Ne?
Lena:- Yani, her ne kadar düşman geçinselerde birbirlerini seviyorlar. Yani arkadaş filan anlamında işte.
Jeongin:- O da doğru. Aralarındaki şey her ne ise birbirlerinden asla vazgeçemiyorlar dedi gülerek.
Changbin:- Yine de içimden bir ses eve gitmemiz gerektiğini söylüyor.
Alya:- Benim de.
Felix:- Zaten onlar olmadan tadı çıkmıyor bu gezinin.
Ekin:- Hadi eve gidelim dedi tedirgin bir halde önden yürüyerek.
Bahar ve Minho'nun korku dolu macerası ise devam ediyordu.
Mutfağa doğru ilerlediler. Bahar'ın elinde terlik ile.
İkisi de hızlarını alamadılar ve daldılar mutfağa.
Bahar:- Allaaaaah!
Minho:- Kımıldama pislik herif! Dedi yumrukları havada.
Birden üstlerine bir kedi zıpladı. Bahar ve Minho o anlık korkunun da etkisiyle dış kapıya doğru koştular çığlık çığlığa. Ama kapıyı açıp çıkamadılar dışarı çünkü kapı kilitliydi.
Bahar:- Neydi o? Dedi korkarak.
Minho:-Bilmiyorum!
Bahar:- Kapı açılmıyor kaldık burada!
Minho:- Bizi çiğ çiğ yiyecek.
Bahar ve Minho:- Anneeeeee!
Birden kedi gelip karşılarında durdu. Miyavlama sesi ile ona döndüler. İkisi de eğilip kediye baktılar.
Bahar:- Kediymiş!
Minho:- Görüyorum.
Bahar:- Kediden mi korktun sen bakim! Dedi gülerek.
Minho:- Anne diye bağıran sadece ben miydim acaba?
Bahar ilerledi ve kediyi kucağına aldı.
Bahar:- Minho, şunun tatlılığına bakar mısın?
Minho:- Yaa çok güzel bir seysin sen. Bahar bu sana benziyor! Dedi gülerek.
Bahar:- Hadi oradan sende.
Minho:- Bak aynı sen dedi ve kedinin yüzünü çevirip Bahar'a gösterdi.
Bahar güldü:- Hadi öyle olsun. Yalnız, mutfağın altı üstüne gelmiş. Tezgahın üzerindeki bütün bılaşıkları yere atmış. Üstelik hepsi de yıkanmıştı.
Minho:- Kimse gelmeden toplayalım en iyisi.
Bahar güldü birden.
Minho:- Neden gülüyorsun?
Bahar:- Kediden koktuğumuza. Ayrıca o kadar aksiyon yaşamamıza.
Minho'da güldü onunla birlikte.
Minho:- O hâlimizi hayal ediyorum da. Çok komiktik.
Bahar:- Gölgeyi gördüğümüz o an.
Minho:- O an söylediklerin doğru muydu peki? Beni en çok senin sevdiğin. Bir de, bana bir şey olursa...
Bahar:- Doğruydu. Sana bir şey olursa ne yaparım bilmiyorum. Diğerine gelince, kavga da etsek, bazen birbirimizi de kırsak, ben birbirimizi sevdiğimizi düşünüyorum. En azından ben seni dedi gülümseyerek ve yerde ki tencereleri kucakladı.
Minho:- Ben de. Dedi ve o da yerde ki tabakları toplamaya koyuldu.
Bahar, Minho 'ya döndü.
Bahar:- Ben de?
Minho:- Ben de seni, seviyorum. Ne olursa olsun.
Bahar gülümsedi ve önüne döndü.
Birden kapı açıldı. Diğerleri içeri girdiler koştur koştur. Mutfağa doğru geldiler ve Bahar ve Minho 'ya baktılar.
Mira:- Hiiihhh! Ne olmuş burada?
Changbin:- Savaş mı çıktı?
Ekin:- Kavga mı ettiniz siz?
Jeongin:- Ortamın dağınıklığına bakılacak olursa sorunun cevabı belli oluyor.
Hyunjin:- Yine duramadınız değil mi?
Minho ve Bahar birbirine baktılar gülümseyerek.
Bahar:- Sayılır.
Bang Chan:- Sizi evde yanlız bırakmak kötü bir fikirdi.
Minho:- Yoo bence gayet iyi bir fikirdi.
Hazel:- Barıştınız mı yani?
Minho:- Biz küsemeyiz ki. Bu kız benim kaderim. Dedi gülümseyerek.
Bahar:- Bu çocukta benim. Galiba.
Lena:- Yaşasın! Barışmışlar dedi alkışlayarak.
Han:- Kavga ederler, birbirlerini yerler ama küsemezler. Aralarında farklı bir enerji var çünkü.
Akşam olmuştu. Bahar hava almak için dışarı çıktı ve merdivene geçip oturdu.
Bahar:- Ne olursa olsun, seni seviyorum dedi. Aklım arkadaşça konuştu başka yöne çekme desede kalbim o yöne doğru gitmek istiyor. Her cümlesi beni kendine daha da çok bağlıyor diye düşündü.
O anda Minho geldi ve merdivenlere yanına oturdu.
Minho:- Hava soğuk. Ne yapıyorsun burada tek başına?
Bahar:- Hava alayım dedim.
Minho:- Biraz hava almaya benim de ihtiyacım var galiba. Bahar havası.
Bahar gülümsedi.
Minho:- Soo Yeon ile çıkmıyorum.
Bahar irkildi birden. Duymak istediği şeyi bir anda duymuştu. Sevinmişti de. İçinde bir yerlerde zevkten dört köşe olmuş bir Bahar vardı.
Bahar:- Neden?
Minho:- O kız ile olur muyum hiç? Ben ve o. Onun aklı sinsiliğe, kötülüğe çalışıyor. Başta yaptığım yanlışı tekrarlamam. Benim sevdiğim kişi senin gibi temiz kalpli biri olur ancak dedi hafiften mesaj içerikli bir cümle kurmuştu.
Bahar:- Ama onu...
Minho:- Ben onu öpmedim. Bahar bak, ben sevmediğim, kalbimi yoluna sermediğim, her gün, her saat özlemediğim, ve onunla gelecek hayalleri kurmadığım bir kızı asla öpmem. Anlatabildim mi? Ayrıca, sen de Soo Yeon'a çok güvenme. Çünkü seninle hakkımızda çıkan o dedikoduların kaynağı aslında Soo Yeon.
Bahar:- İyi de neden? Yani ben ona bir şey yapmadım ki. Doğru düzgün tanımıyorum bile.
Minho:- Aslında sen ona bir şey yaptın.
Bahar merakla baktı Minho 'ya.
Minho:- Beni onun elinden aldın.
Bahar:- Ben mi?
Minho:- Soo Yeon benim sana ne kadar değer verdiğimi biliyor.
Bahar gülümsedi o an ama hemen toparlandı. Bu kelime hoşuna gitmişti.
Minho:- Benim sana aşık olduğumu düşünüyor.
Bahar:- Değilim deseydin ya.
Minho:- Demedim. Hem ona ne? Beki ben sana aşığım.
Bahar:- Ay ne diyor bu çocuk böyle? Diye düşündü içten içe sevinerek.
Minho:- Bırak öyle düşünsün. Benim de işime gelir. Zaten ben Bahar'ı seviyorum dedim.
Bahar:- Ne? Diye sordu şaşkınlıkla.
Minho:- Öyle demeseydim yakamdan düşmeyecekti ki. Şu anda pek düştüğü söylenemez. Bu kız çok tehlikeli. Seni kullanarak bizi birbirimizden soğutmaya çalışıyor.
Bahar:- Bunu bildiğin hâlde neden küstün bana o zaman?
Minho:- Senden başka bir hareket yapmanı beklerdim. Mesela aramızı yapmak yerine Minho senin gibi bir kızla çıkmaz demeni beklerdim. Ya da Minho benim için çok değerli senin avuçlarına bırakamam deseydin. Yani benim gibi senin de bana değer vermeni istedim. Beni önemseseydin o kıza yakıştırmazdın.
Bahar:- İyi de ne bileyim ben bu kızın bu kadar sinsi olduğunu. Senin kendisini öptüğünü söyleyince, ben, yani. Hisleri var gurur yapıyor işte dedi senin için.
Minho:- Onun söylediği ve söyleyeceği hiçbir şeye inanma lütfen.
Bahar:- Tamam.
Minho:- Peki sen, Jaemin ile ne konşuyordun? Aslında, az çok belliydi konuşmalarınız. Seni öpmek filan istedi fark ettim.
Bahar:- Tahmin ettiğin şeyler işte.
Minho:- Peki sen ona ne dedin?Yanınızdan ayrıldığımda yani. Diye sordu çekinerek.
Bahar:- Ben Minho 'yu seviyorum dedim.
Minho birden öksürmeye başladı. Bahar sırtına vurdu öksürüğü dinsin diye.
Bahar:- İyi misin? Minho su getirteyim mi?
Minho:- Tamam tamam iyiyim. Niye söyledin böyle bir şey yoksa bana?
Bahar:- Minho! Baktım benden ümidi kesmemiş ben de öyle deyiverdim.
Minho:- Ha o anlamda. Anladım. Ama iyi demişsin. Bundan sonra sana ilgi gösteren herkese böyle söyle tamam mı?
Bahar:- Alay mı ediyorsun?
Minho:- Hayır gayet ciddiyim.
Bahar güldü Minho 'ya bakarak. Minho 'da ona.
Hazel ve Felix kapıdan başlarını uzatmışlar onlara bakıyorlardı onlara.
Hazel:- Çok tatlı değiller mi? Keşke sevgili filan olsalar.
Felix:- O işler öyle hemen olmuyor turtam.
Hazel:- Ne yani, biraz acı çekmeleri mi gerekiyor?
Felix:- Birbirlerine olan hislerini anlamaları için, evet. Biz çekmedik mi? Seni kaybetmekten nasıl da korktum.
Hazel:- Peki, sence olurlar mı?
Felix:- Bilmiyorum. Ama aralarındaki şey her ne ise ikisinide birbirine bağlıyor. Hem de çok güçlü bir şekilde.
Hazel:- Minho 'nun dediği gibi galiba onlar birbirinin kaderi.
Evet. Minho ve Bahar birbirinin kaderiydi. Tıpkı diğerleri gibi...
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 3.09k Okunma |
415 Oy |
0 Takip |
38 Bölümlü Kitap |