Bizim Stray Kids zor durumdaydı. Bayağı bayağı zor bir durum. Bu işin sonu, sevdikleri kızların gözünden düşmekti. Üstelik, zaten kendilerini henüz anlatamamışlardı da kızlara. Bir yaklanırlarsa kızlara, haklıyken haksız duruma düşmekte vardı.
Gözlerini kapatmışlar, Bahar'ın telefonun dan gelecek o "dııtt" sesinin gelmesini bekliyorlardı. Durum çok fena idi. Erkeklerin kalbi yerinden çıktı çıkacaktı.
Bu zor durumda olan tek kişi erkekler değildi. Bahar'da içinden "Allah'ım ne olur telefonu açmasın" diye dua ediyordu. Yine de zorunlu olarak elinde telefonu, bekliyordu. O oyunu hiç oynamamalıydı belki de. Nasıl söylerdi ki seni seviyorum diye. Nasıl çıkardı ağızından. Kalbi heniz susuyorken ağzı nasıl söylerdi ki.
O an gelmişti. Telefon çaldı. O beklenilen "dıııt" sesi duyuldu. Ama Minho'nun telefonu çalmadı. Tekrar hatta tekrar ses geldi. İki ve üç. Ama yoktu. Telefon çalmıyordu.
Erkekler gözlerini açtılar ve birbirine baktılar.
Bang Chan:- Ses gelmedi?
Jeongin:- Evet?
Minho:- Sessize almışım! Dedi sevinerek.
Hepsi birden aynı anda derin bir oh çektiler.
Hatta Bahar'da.
Bahar:- Duydunuz kızlar, telefon açılmadı. Çok şükür! Dedi ve diye de ekledi.
Hannah - Abi ne oluyor?
Bang Chan:- Az önce abisiz kalacaktın.
Hannah:- Ne?
Bang Chan:- Boşver. Geçti nasılsa.
:- Yaaa neden açmadı ki sanki.
Bahar:- Çok meraklıysan telefonunu vereyim sen ara.
:- O sekiz yakışıklının herhangi birinin numarasını alsam çok güzel olur.
Hyunjin:- Bizden bahsediyorlar.
Felix:- Evet, erkek olduğumuz zamanlardan. Dedi gözlerini devirerek.
Ceylin:- Hatırlatın bir daha bu kızı partiye çağırmayalım.l diye fısıldadı Alya'ya.
Alya:- Bence de.
:- Onlar çok yakışıklı ama siz de çok güzelsiniz kızlar. Geldiğinizden beri herkesin dilindesiniz.
:- Ay evet. Ceylin mesela. Okulun en güzeli seçiliyor hâla. Popüleriteni hiç kaybetmiyorsun.
Ceylin:- Ay sağolun kızlar dedi saçlarını savurarak.
Changbin:- Ceylin yine havalara girmese bari. Şu ona oy verenleri bir yakalarsam biliyorum yapacağımı.
:- Yuta'nın Anka'ya ilgisi, Bay Hyun'un Mira'ya ilgisi. Yani bu arada Taemin 'in de Hazel 'e ilgisi var gibi.
Mira:- Bizimkisi arkadaşlık. Öyle sandığınız bir şey yok.
:- Kesin Taeyong ile de Hazel'in arasında bir şey yoktur.
Felix ayaklandı:- Var mı?
Hazel:- Ne var mı?
Felix:- Bir şey. Aranızda.
Han Felix 'in eteğini tutmuş oturması için çekiştiriyordu. Felix ise öğrenmesi gerekenleri öğrenmeliydi bu gün.
Han:-; Felix, sakin! Diye mırıldandı.
Hazel:- Şey. Yoktur. Ders sadece.
Felix:- Hadi hadi itiraf et.
Seungmin, Felix 'i oturttu.
Seungmin:- Ne diyorsun Felix, sakin ol.
Felix:- Öğrenmem lazım.
Hazel:- Bu kıza ne oluyor bu kadar heyecanlandı?
Alya:- Anlamadım ki.
Hazel:- Taeyong' a mı aşık yoksa? Ayy kızın aşkına mı engel oluyorum yoksa?
:- Alya, Hyunjin'de sana boş değil sanki.
Alya:- Şeyy. Yok sanmam. Bir şey hissetmez o.
Hyunjin:- Peki ya sen? Sen de var mı bir şeyler.
Alya:- Ben, ben de öyle. Biz arkadaşız. Daha doğrusu arkadaştık.
:- Bence, Hyunjin sana aşık.
Hyunjin:- O kadar belli oluyor mu ya?
Han, koluyla dürttü.
Hyunjin:- Nasıl anladın demek istedim.
:- Yalnız, Hyunjin 'in gözü biraz dışarıdadır. Öyle sevgi filan pek önemsemez. Okulun en yakışıklı çocuğu ama kimseye de pas vermez.
:- Kızlar ona hayran ama onun gözü kimsede değil. İlgi hoşuna gidiyor diyelim.
Hyunjin:- Sen nereden biliyorsun bakalım? İftira atmayın çocuğa.
Han yine dürttü.
Bang Chan:- Hyunjin, tut kendini!
Hyunjin:- Ya ama hakkımda neler söylüyorlar!
Changbin:- Sus!
Alya:- Yani çapkın biri mi?
Hyunjin:- Asla. Asla öyle biri değil.
:- Nereden biliyorsun?
Hyunjin:- Asıl sen nereden biliyorsun? Hiç birinize ilgi göstermiyor diye iftira atıyorsunuz.
:- Yaa sen öyle san.
Hyunjin:- Benim kardeşimin altın gibi bir kalbi var.
Alya:- Yani aslında sizin anlattığınız Hyunjin ile benim tanıdığım Hyunjin arasında çok fark var. Kalbi tertemiz. Bana yardım etti çoğu şeyde. Dans etmeyi filan öğretiyor. Ben, onun kalbinin çok güzel olduğunu düşünüyorum.
Hyunjin gülümsedi.
:- Ya kızlar, Taemin, Taeyong, Bay Hyun, Yuta derken...
Changbin:- Dayak yiyecekler tam liste.
Seungmin:- Aynen öyle.
:- Jaemin ve Bahar, ne oldunuz siz?
Bahar:- Biz mi?
:- Jaemin ve Bahar sevgili değiller ki.
Bahar:- Tabii değiliz. O bir yanlış anlama. Saçma bir şey.
:- Şey Bahar, biri daha var sana karşı hisleri olan? Okuldan. Ama açılamıyor.
Minho ve Bahar öne atıldı:- Kimmiş o?
:- Ya söylemeyeyim diye söz verdim ama duramayacağım.
Ekin:- İstersen hiç söyleme Bahar'dan dayak yemesin durduk yere.
Minho:-Yok yok söylesin. Söylesin de döveyim.
Jeongin:- Atılma hemen. Belki sadece bir yanılmadır.
Bahar:- Kim olduğunu bilmesem daha iyi.
:- Emin misin çok yakışıklı ama.
Mira:- Doğrusu çok merak ettim kim ki?
:- Önce şunu söyle. Jaemin ya da Minho 'ya karşı bir şey hissesiyor musun?
Bahar:- Minho nereden çıktı?
:- Bahar ve Minho mu? Onlar Tom ve Jerry gibiler.
Bahar:- İkisine de karşı bir şey hissetmiyorum.
Minho başını eğdi öne.
:- Neden Minho ile olamaz? İlk aşklar nefretle başlar derler.
Bahar güldü:- Birincisi benim sevgili olmak gibi şeylerde pek gözüm yok. İkincisi, Minho'nun bana karşı davranışlarını ya da sözlerini bir görseniz ve duysanız, bunu aklınızdan bile geçirmediniz. Siz, sizi önemsemeyen, küçümseyen birine aşık olur muydunuz? O tanımadığım çocuğun bile Minho 'dan daha çok şansı var dedi gülümseyerek.
Bang Chan:- Sen bunu hakettin Minho.
Minho:- Biz hiç bir zaman olamayacağız yani. Ve ben bunu kendi ellerimle yaptım.
:- Peki kızlar, nasıl bir erkek var hayalinizde? Tip olarak. Hadi herkes ideal tipini anlatsın.
Ekin:- Ben zeki birini düşünüyorum ama tip olarak çok yakışıklı olmasına gerek yok.
Jeongin:- Çocuklar sizce ben zeki miyim?
Changbin:- Aramızda hiç kimse Ekin'in bahsettiği zekilikte değil.
Jeongin:- O da doğru. Belki beni böyle kabul eder olamaz mı?
Changbin:- Umarım.
Kızlardan biri lafa girdi o an.
:- Ben şöyle kaslı, yakışıklı biri ile çıkmak isterdim.
Hazel:- Changbin gibi mi? O da kaslı filan.
:- Ayy keşke.
Anka:- Benim ki, hep yanımda olsun. Önemsesin beni. Tipi çok önemli değil.
Bang Chan:- Ben hep yanındayım. Ama bir farkıma varsa keser beni. Çelişkiye bak.
:- Ayy Türk erkekleri çok yakışıklı. Benim ki Türk olsun.
:- Benimki de. Bir Türk ile evlenmek istiyorum.
Kızlar güldüler.
Mira:- Benim için Türk ya da Koreli fark etmez. Tipi de aynı şekilde. Ama çok güzel gülümsesin yeterli.
Seungmin gülümsedi.
:- Hyun gibi mi?
Uzun sürmedi Seungmin'in mutluluğu. Bozuldu.
Mira:- Yok daha farklı biri.
Lena:- Benim ideal tipim...
Han:- Han gibi değil mi? Dedi lafa atlayarak.
Lena gülümsedi:- Daha önce açılsaydı bu konu evet onun gibi olabilir derdim ama şu an değil. O, sincap gibi bir orada bir burada. Hayır rahat da durmuyor.
Han:- Benim bu kıza kendimi affettirmem lazım. Acil!
Hannah:- Benim ideal tipim de... Dedi ve abisi ile göz göze geldi.
Bang Chan:- Eee Hannah? Diye sordu imâ ile.
Hannah:- Neyse boşverin.
:- Sen Hazel?
Hazel:- Benim bir ideal tipim var. Onu da buldum aslında. Ama ideal tip olması seni sevecek anlamına gelmiyor.
:- Nasıl biriydi?
Hazel:- Böyle, gülünce gözlerinin içi gülen, dünya tatlısı, ona baktığında sanki seni kırlarda koşuşturan biriydi. Ama sonra, sana karşı bir şey hissetmediğini anlayınca ne gülen gözleri ne de o kırlar kalmıyor. Tam olarak böyle düşünüyorsun. Sonra bi bakıyorsun, o gözlerde, o kırlarda hep orada. Sadece orada sana yer yok.
Bang Chan, Felix 'e baktı.
Felix:- Ben, nasıl bir körmüşüm Chan. Şimdi pişmanım. Onu görmediğim için. Ama açtım gözlerimi. Tam açtım. Tamamen açtım.
:- Hazel, sen nasıl sevmişsin öyle.
Hazel:- Geçti gitti zaten. Bitti içimde herşey. O gözler kapandı, o kırlara kar yağdı.
Felix üzülmüştü. Çok üzülmüştü. Hazel'e baktı. Sadece baktı. Bir şeyler söyleyebilirdi ama şu an sadece içinden konuşması gerekiyordu.
Ekin:- Bayağı bi dağıldık. Bahar, sen söyle ,senin ideal tipin nasıl?
Bahar:- Ben ne alaka. Laf da dönüp dolaşıp bana geliyor.
Ceylin, Hazel'i gösterdi. Ortam biraz neşelensin istercesine. Bahar anlamıştı.
Bahar:- Benim ideal tipim, ay hiç düşünmedim. Ama şey olabilir. İmajı, böyle spor olsun. Saçları, birazcık uzun olabilir. Ensede ama. Kot pantolon, bazen deri olabilir ve mont filan çok iyi olur.
:- Sarışın mı? Esmer mi?
Bahar:- Hmm esmer. Daha doğrusu siyah saçlı olsun.
Mira:- Sipariş veriyor sanki dedi gülerek.
Minho:- Saçımı uzatıyorum arkadaşlar.
:- Hadi sana bir soru. Minho mu? Jaemin mi?
Bahar:- O nasıl soru? Hiç biri tabii ki.
Minho:- Bu kız benden nasıl nefret ediyor ya!
Jeongin:- Haksız sayılmaz.
:- Birini seçecek olsaydın hangisi olurdu demek istedim?
Bahar durdu bir süre. Düşündü.
Jeongin:- Jaemin diyecek kesin.
Minho:- Hiç bir şansın yok desene.
Bahar:- Minho! Minho olurdu.
Kızlar:- Ne?
Minho gülümsedi. Hatta öyle ki ağzı kulaklarına gitti.
:- O kadar kavga etmenize rağmen mi?
Bahar:- Birbirimizden haz etmesek de. Daha ziyade Minho benden. Ona kötü biri diyemem. Çok güzel bir kalbi var bir kere. Masum biri. Sevdikleri için herşeyi göze alabilecek biri. Bence iyi de ama sustuğu zaman dedi gülerek.
Minho:- Yerim ben seni. Şansım yok demiştim ya, tam tersi. Bahar için şansım var. O beni biliyor. Benim kalbimi biliyor. Bu bile bana yeter. Ben ona kendimi anlatacağım.
Ceylin:- Benim ideal tipim...
Kızlar:- Yakışıklı olması! Dediler hep bir ağızdan.
Ceylin güldü:- Artık yakışıklı değil. Güzel bir kalbi olsun. Çocuksu olsun. Beni güldürebilen biri olsun.
:- Var mı öyle biri?
Ceylin:- Var. Ben biliyorum.
Changbin:- O beyefendi elime geçecek nasılsa. Güldüreceğim ben onu.
Hannah:- Abi, herşey yolunda mı? Gitsek mi artık?
Bang Chan:- Şu kendimi aklama olayını da halledersem herşey yolunda olacak.
Hannah:- Bence yakalanmadan gidelim.
Bang Chan:- Sen korkma ben halledeceğim.
Parti çok güzel geçiyordu. Kızlar, müzik açmışlardı. Herkes dans ediyordu. Erkekler ise kanepeye yapışmışlardı neredeyse. Hepsi başını dans edenlerin aksi tarafına çevirmiş oturuyorlardı. Bakmıyorlardı kızların hiç birine.
Minho:- Kimse o tarafa bakmasın. Bu ileride aleyhimize karşı kullanılacak ona göre.
Bang Chan:- Yakalanmayacağım için sorun yok.
Changbin:- Umarım kız olarak geldiğimiz bu evden kız olarak da çıkabiliriz.
Minho:- Siz yine de bakmayın.
Bizim kızlar, onların böyle sessiz sakin oturduğunu görünce birbirine işaret ettiler ve yanlarına geldiler.
Ekin:- Jian, dans etmek ister misin?
Jeongin:- Ben mi?
Ekin:- Evet haydi gel dedi ve onu elinden tutup kaldırdı. Hareketli müzik eşliğinde hoplayıp zıplayarak dans ediyorlardı.
Ekin ile dans etmeye başladı Jeongin.
Alya:- Ceylin, git görümceni kaldır. Sıkıldı galiba.
Ceylin Changbin 'in yanına geldi ve kaldırdı.
Ceylin:- Hadi gel. Oturmaya mı geldiniz?
Changbin:- Ben otursaydım.
Ceylin:- Olmaz gel hadi.
Diğerleri onları alkışlıyorlardı.
Hyunjin:- Ohh ne güzel. Bi kız gibi dans etmediğimiz kalmıştı dedi istemeden alkışlayarak.
Anka, Bang Chan'a baktı.
Anka:- Dans etmek ister misin? Sıkıldın mı yoksa?
Bang Chan:- Yok, sıkılmadım. dedi gülümseyerek.
Anka:- Hadi gel o zaman. Kızlar, siz de gelin dedi ve elini uzattı. Bang Chan tuttu ve kalktı. Birbirlerine gülümseyerek dans ediyorlardı.
Hannah yanlarına geldi.
Hannah:- Abimin böyle bir şey yaptığını ilk defa görüyorum. Çok seviyor olmalı.
Han:- Nasıl seviyor hem de.
Hannah güldü:- Sizin de ondan aşağı kalır yanınız yok sanki.
Han:- Halimizden de anlaşılacağı üzere.
Hannah:- Aşk sen nasıl bir şeysin.
Parti bitmişti nihayet. Eğlenceli, güzel bir gün olmuştu. Misafirler usul usul gidiyorlardı.
Hannah:- Abi haydi biz de gidelim.
Bang Chan:- Biz gelmiyoruz sen gidebilirsin.
Hannah:- Abi bak yakalanacaksınız yeter bu kadar.
Hyunjin:- Bence de. Hannah haklı. Yakalanırsak kızlara, fena olur.
Bang Chan:- Ben buradayım siz isterseniz gidin.
Felix:- Ha iyi gidelim o zaman hemen!
Erkekler tam arkalarını döndüler ki gitmek için Bang Chan seslendi.
Bang Chan:- Giden, ölür!
Hannah:- Abi, ben bu işin sonuna şahit olmak istemiyorum dedi ve çıktı.
Kızlar, kapıyı örttüler herkesle vedalaşıp sonra arkalarına döndüler. Stray Kids hâla salonda duruyordu.
Hazel:- Bu kızlar, gitmeyecekler mi acaba?
Mira:- Bilmem!
Bang Chan:- Aa şey kızlar. Biz biraz daha kalabilir miyiz? Ailemiz almaya gelecekler bizi.
Ekin:- Sorun yok elbette kalabilirsiniz.
Erkekler gülümseyip oturdular koltuğa. Kızlar da karşılarına geçip oturdular.
Hyunjin:- Ne soracaksan sor hadi de gidelim bir an önce diye fısıldadı.
Bang Chan:- Çocuklar, benim o çocuğun verdiği kağıdı bulmam lazım.
Changbin:- Nasıl olacak o?
Bang Chan:- Siz onları oyalayın ben bulurum.
Bang Chan:- Eee kızlar, okul nasıl gidiyor?
Lena:- İyi, iyi gidiyor.
Han:- İyi demek. Neden iyi?
Lena:- Nasıl neden iyi? İyi işte.
Bang Chan, Minho 'ya döndü.
Bang Chan:- Piştt Minho!
Minho, ona baktı.
Bang Chan:- Kızların odası nerede?
Minho:- Yukarıda.
Bang Chan:- Benimle gel!
Minho:- Chan, ne planlıyorsun?
Bang Chan:- Bu evi sen biliyorsun. Göster hangi oda.
Han:- Yani okulun iyi olması için, bir sebep olması gerekir. Aşk gibi. Aşık mısın yoksa? Yoksa okul çekilmez ki.
Lena:- Aşk ve okul. Ne alaka?
Bahar:- Onlar aşık olamazlar yasak dedi gülümseyerek.
Han:- Han'a kızgındın neden?
Lena:- Yani oldu bir şeyler.
Han:- Aşık olduğun adamla mı ilgili?
Alya:- Bu kız neden ahiret sorusu gibi soru soruyor Lena'ya?
Mira:- Hakikaten.
Bang Chan:- Biz bi lavaboya gidelim. Hadi Minho aman Minseo!
Ceylin:- Hemen şurada! Götüreyim.
Bang Chan:- Teşekkürler biz buluruz. Surası zaten dedi gülerek.
Ceylin:- Peki.
Ekin:- Biz derslere adapte olduğumuz için öyle aşk filan biraz uzak bize.
Jeongin:- Derslere adapte olabilirsin. Beynini yönlendirebilirsin ama kalbini yönlendiremezsin.
Ekin:- Tanıdığım biri gibi konuştun.
Bang Chan ve Minho, lavaboya gidiyormuş gibi yapıp koşarak merdivenleri çıktılar.
Bang Chan:- Hangi oda?
Minho:- Şurası. Bahar, Mira, Alya ve Anka aynı odada kalıyor diye hatırlıyorum.
Bang Chan:- Umarım değiştirmemişlerdir.
Odaya girdiler.
Bang Chan:- Acele edip o kağıdı bulmam lazım. Hangi masa onun ki?
Minho:- Bak burası Bahar'ın yatağı dedi ve yatağın yanına gitti. Yastığı eline aldı ve kokladı.
Minho:- Bahar'ın kokusu sinmiş. Ohh çok güzel. Chan, yastığı alsam fark ederler mi?
Bang Chan, elinden aldı yastığı ve yatağa koydu.
Bang Chan:- Saçmalama. Hangisi Anka'nın köşesi?
Minho:- Ne bileyim ben. Ben bi tek Bahar'ın yatağını biliyorum o da burada yattığım için.
Bang Chan birden Anka'nın okul çantasını gördü.
Bang Chan:- Aaa Minho onun çantası. Kesin not içindedir.
Aşağıda konuşma hararetliydi.
Lena:- Han'dan nefret etmiyorum. Sadece yaptığı şey saygısızcaydı. O bana alınmış bir hediye. Ve benim eşyam. Böyle yapmamlıydı.
Han:- Güzel değil diye kesmiştir belki de.
Mira:- Başkasının eşyası güzel değil diye kesilir mi canım? Ona ne?
Hazel:- Bunun tek açıklaması olabilir, o da...
Changbin:- Kağıdı buldular mı acaba?
Felix:- Umarım. Bir an önce buradan çıkmamız lazım.
Jeongin:- Eee neymiş o açıklama?
Hazel:- O da Han, Lena'ya aşık.
Lena ve Han:- Ne?
Han:- Nereden anladın?
Jeongin ağzını kapattı Han'ın.
Lena:- Yok, yoktur öyle bir şey.
Han:- Yok mudur?
Lena:- Biz onunla arkadaşız yani sanmam.
Anka, etrafa baktı.
Anka:
- Kızlardan ikisi kayıp.
Ceylin:- Az önce lavaboya gittiler. Hakikaten bayağı geç kaldılar. Nerede ki bunlar?
Anka:- Bilmem!
Ceylin:- Makyaj filan tazeliyorlardır belki.
Bang Chan, Anka'nın çantasını masanın üzerine boşalttı. Tek tek defterlerin arasına baktı.
Bang Chan:- Canım aşkım. Yazısı da inci gibi baksana! Dedi defterden herhangi bir sayfa açıp gösterdi Minho 'ya.
Minho:- Chan, ayıp değil mi sence de? Kızın özeli bu.
Bang Chan:- Biri Bahar 'a seni seviyorum yazan bir not kağıdı verse sen ne yaparsın?
Minho durdu:- Kalemliğine de bak!
Bang Chan:- Doğru!
Minho:- Hangi ders verdi bu çocuk bu notu?
Bang Chan:- Biyoloji dersiydi.
Minho:- O defterin içine bak. Ona koymuştur.
Bang Chan:- İyi düşündün.
Bang Chan, defterin arasında bir kağıt gördü.
Bang Chan:- Buldum! Dedi ve aldı.
Minho:- Çabuk bakta çıkalım şuradan?
O anda bir el uzandı arkalarından ve kağıdı çekti hızla.
:- Ne oluyor burada?
Bang Chan ve Minho:- Hihhhh Anka!
Anka:- Siz bizim odamızda ne arıyorsunuz?
Minho:- Şey Anka! Sandığın gibi değil.
Anka:- Nasıl değil ya? Çantamı karıştırmışsınız bir de.
Aşağıdan Anka'nın sesi duyuluyordu.
Ceylin:- Ne oluyor yukarıda?
Hyunjin ayaklandı birden.
Hyunjin:- Hihhh yakalandılar!
Alya:- Kim yakalandı?
Ekin:- Ne çeviriyorsunuz siz? Yoksa...
Kızlar, koşarak odalarına çıktılar. Peşinden de erkekler.
Anka, onlara kızıyordu.
Hazel:- Ne oluyor burada?
Anka:- Bunları odayı karıştırırken buldum.
Bang Chan:- Hiç te bile. Odayı değil. Sadece çanta dedi göstererek.
Anka:- Bak sen öyle mi?
Mira:- Bu ne demek açıklayacak mısınız?
Anka:- Sizi misafir diye hoşgörü ile karşılayan insanlara hırsızlık ile mi karşılık veriyorsunuz siz?
Bang Chan:- Hoop dur orada.
Anka:- Ne duracağım be!
Bang Chan:- Hırsızlık filan yapmıyorduk biz. Yapmayızda.
Anka:- Ne yapıyordunuz o zaman?
Bang Chan:- Minik bir araştırma.
Anka:- Alay ediyorsun herhalde. Hırsızsınız işte hırsız!
Bang Chan:- Aaa yeter! Dedi kendi sesi ile.
Kızlar birbirine baktılar o an. Bu ses bayağı bayağı tanıdıktı çünkü.
Bang Chan başında ki peruğu çıkarıp attı yere.
Anka:- Bang Chan!
Erkekler, Bang Chan'ın yanına geçtiler.
Ceylin:- Ee Rose, Chan ise siz?
Diğerleri de peruklarını çıkardılar. Yere eğdiler baslarını. Kızlar resmen şok geçiriyorları.
Mira:- Ee yok artık!
Hazel:- Bu ne hal?
Felix:- Şeyy biz...
Bahar:- Paralel evren de Stray Kids. Yoksa siz aslında?
Minho:- O düşündüğün şeyi aklından çıkar. Unut!
Bahar:- Pek unutulacak şey değil. Hatta uzun süre alay da edilir. Dedi kaşlarını kaldırıp indirerek.
Minho:- Düştük diline desene.
Lena:- Han, bunu da yaptın sonunda.
Han:- Ne için yaptığımı biliyor musun?
Lena:- Hırsızlığın bahanesi mi olur?
Han:- Hırsızlık mı? Ben mi?
Ekin:- Yani ben de beklemezdim hiç birinizden.
Jeongin:- Sen bize hırsız mı diyorsun yani?
Ekin:- Yani görünen şey...
Jeongin:- Pişman olacağın şeyler söyleme istersen.
Hazel:- Bir de üste mi çıkıyorsunuz? Aşağıda bizi oyalayıp yukarıda...
Felix:- Yani siz şu an buna mı inanıyorsunuz?
Hazel:- Evet. Başka neye inanacağız söylesenize?
Mira, Seungmin 'e baktı. O da buna mı inanıyordu yoksa?
Mira:- Bakma öyle Seungmin.
Ceylin:- Aferin Changbin. Senin de diğerlerinden pek bir farkın yokmuş. Ben de seni iyi kalpli diye biliyordum.
Changbin:- Bizi haksız yere suçluyorsunuz ona göre.
Anka:- Sırf buraya girip bunu yapmak için kız kılığına mı girdiniz bir de?
Hyunjin:- Size yakalanmadan gidelim demiştim.
Alya:- Tüh, yakalanmak hesapta yok muydu?
Bahar:- Kızlar, dövmeye hangisinden başlayalım? Ben adı M ile başlayanı tercih ediyorum.
Minho:- Fırsatı da kaçırma ama yanılıyorsun ona göre.
Bahar:- Buraya beni görmeye gelmedin ya. Ay doğru imkansız bir şey bu. Çirkin şeyler görülmek istenmezler.
Minho:- Bahar bak yanlış anladın.
Anka:- Aferin size. Bir de organize olmuşlar ya. Bize yalan söylerken çok rahattınız, işinizi profesyonel olarak yapıyorsunuz galiba.
Bang Chan:- Yeter Anka yeter! Diye bağırdı birden. Ben bir şey yapmadım.
Anka:- Bu ne o zaman? Ya, bu yaptıklarının başka bir açıklaması var mı?
Bang Chan:- Var! Buraya rezil olmayı göze alarak geldim ben. Sana geldim. O elinde ki not kağıdını almak için geldim. Aramda Nayeon ile bir şey olmadığını söylemek için geldim. Ben buraya seni sevdiğim, sana aşık olduğum için geldim anlıyor musun?
Bang Chan dökülmüştü nihayet. İçinde ne var ne yok her şeyi söylemişti. Ama işte itham edildikleri şey de yenilir yutulur bir şey değildi. Kızlar ise daha bir şaşkındılar bu itiraftan sonra. Bu gün şok üstüne şok yaşıyorlardı zaten.
Anka:- Ne?
Bang Chan:- Şu halimin sebebi sensin. Sabahtan beri kız kılığında, yakalanmamak için neler çekiyorum ben biliyor musun? Sırf okulda bana neden ters davrandığını öğrenip, gönlünü almak için geldim. Hem de böyle! Dedi kendini göstererek.
Anka:- Ben, yanlış anladım. Özür dilerim. Bilmiyordum. Bir an öyle görünce.
Bang Chan:- Bilmiyordun evet ama bana da güvenmiyordun. Anlamadan dinlemeden hırsız dedin.
Anka:- Chan, gerçekten düşünemedim o an. Çanta filan açılmış, dağılmış görünce...
Bang Chan:- Ben anladım Anka. Ben senin gözünde güvenilmeyecek bir insanım.
Felix:- Sadece sen değilsin. Biz de.
Bahar:- Tamam, haklısınız ama bizi de düşünün. Yani öyle kız kılığında dedi ve birden gülmeye başladı.
Kızlar ve erkekler ona bakıyorlardı şaşkınlıkla.
Bahar:- Ahahahahh. Ya siz, siz bunu nasıl yaparsınız? Ahaha Minho'ya, çok güzel kızsın dedim bir de.
Bir anda kızlar da gülmeye başladılar. Erkekler birbirine bakıyorlardı.
Minho:- Sizin eve doğru düzgün giriş varda biz mi erkek olarak gelmedik!
Bahar:- Vallahi fıstık gibi kız olmuşsun. Ay ay gülmekten karnım ağrıdı. Tüh be bi fotoğrafını çekseydim keşke.
Minho:- Bahar dalga geçme bak fena olacak.
Bahar:- Ne yapacaksın kız! Ay makyajın bozulur bak dikkat et dedi gülerek. Ay sinirim bozuldu. Bir de makyaj yaptı bana anlıyormuş gibi! Dedi ve durdu. Gülmesi geçmişti bir an da. Ciddileşti.
Mira:- Hihhh!
Bahar:- Sen bana yaklaştın, dokundun! Hem de yanağıma ve dudağıma. Yedim seni yedim dedi ve Minho 'nun üzerine atladı.
Kızlar birden tuttular Bahar'ı.
Ceylin:- Bahar, dur!
Bahar:- Durmam.
Anka:- Çocuklar, Minho 'yu koruyun!
Bahar:- Bırakın beni! Bırakııınn. Öldün oğlum sen! Yaşatmayacağım seni.
Erkekler Minho 'yu arkasına aldılar.
Minho:- Ohh ne güzel yaptım! Keşke bir de öpseydim.
Bahar:- Senin ağzını yırtarım. Bittin sen! Kore sana dar bundan sonra.
Minho:- A ha ha ha gülüyorum bak. Tıpkı senin az önce güldüğün gibi.
Seungmin:- Minho, sussana!
Minho:- Ne güzel eğleniyordun, devam etsene.
Changbin:- Şansını zorluyorsun Minho!
Hazel:- Bahar dur lütfen, Kızlar sıkı tutun!
Alya:- Sakin ol lütfen.
Bahar:- Olamam. Boğmam gereken biri var orada.
O anda aşağıdan kapı sesi duyuldu. Gelen Seçil Öğretmen idi. Kızlara seslendi.
Seçil Öğretmen:- Kızlar! Ben geldim.
Kızlar:- Eyvah!
Lena:- Aaa kızlar ne yapacağız şimdi?
Paniklemişti. Herkes paniklemişti.
Ekin:- Sakin olun. Sakin.
Hazel:- Ayvayı yedik!
Jeongin:- Kim geldi?
Minho:- Hocaları geldi, çocuklar çok fena!
Hyunjin:- Şimdi ne yapacağız?
Ekin:- Çabuk, peruklarınızı takın. Çabuk!
Erkekler, peruklarını taktılar.
Ekin:- Şimdi sakin oluyoruz ve hiç açık vermiyoruz. Tamam mı?
Erkekler tedirgin bir şekilde kafa salladılar.
Seçil hoca merdivenleri çıktı ve kızların odasına gelip durdu. Kapıya vurdu ve içeri girdi.
Seçil Öğretmen:- Kızlar, burada mısınız?
Kızlar, ve Stray Kids, yerde oturmuş ders çalışıyorlardı.
Ekin, ayağa kalktı.
Ekin:- Parti bitti hocam. Biz de biraz ders çalışalım dedik.
Lena:- Şey. Arkadaşların ailesi almaya geleceklermiş, biraz kalsalar olur mu?
Seçil Öğretmen gülümsedi:- Sorun yok kızlar. Siz devam edin.
Jeongin:- Teşekkür ederiz efendim.
Seçil Öğretmen, gülümsedi ve çıkıp kapıyı kapattı.
Bahar:- Kaldığım yerden boğmaya devam edebilir miyim?
Ekin:- Dur bi kendilerini açıklasınlar.
Bang Chan:- Az önce açıkladım zaten.
Anka, Bang Chan'a baktı.
Ceylin:- İyi de Bang Chan bunun için geldiyse siz neden geldiniz?
Changbin:- Ben onlar geldi diye. Sen söylesene hoşlandığın çocuk kim?
Ceylin:- Sen ne yapacaksın benim hoşlandığım çocuğu?
Changbin:- Sordum sadece.
Hazel:- Olivia diye biri var mı çok merak ediyorum.
Felix:- Var, kız kardeşim.
Hazel:- Sen neden geldin peki?
Felix:- Ben de onlar geldi diye geldim.
Lena, Han'a baktı soru sorarcasına.
Han:- Benim kendi nedenim var. Şey. Atkını kestiğim için özür dilerim Lena. Bu kadar üzüleceğini bilmiyordum. Bilsem, yapmazdım.
Lena:- Bu konuyu artık kapatalım.
Han:- Yani beni affettin mi?
Lena:- Affetmeyi düşünmem gerek. Düşünmem için de sizin buradan kazasız çıkmanız gerek.
Mira:- Seungmin, senden hiç beklemezdim.
Seungmin:- Ya Mira, ben şey için geldim. Belki de sussam daha iyi olacak.
Mira:- Söylesene merak ettim.
Seungmin:- Sen, Hyun ile evlenecek misin?
Mira:- Ne? Ne evliliği? Yok öyle bir şey.
Seungmin:- Ama ben sizi gördüm. Diz çökmüş sana çiçek uzatıyordu. Bir şeyler söylüyordu.
Mira:- Evlilik teklifi değildi o. Çıkma teklifi.
Seungmin:- Peki ya, o teklifi kabul ettin mi?
Mira:- Hayır, çünkü onu daha tanımıyorum.
Seungmin, yerinden kalktı ve sarıldı Mira'ya. Hem de sıkıca. Yüzünü avuçlarına aldı.
Seungmin:- Aferin sana. Sen çok akıllı bir kızsın.
Mira, Seungmin 'e baktı.
Bahar:- Ayrılsanız mı artık?
Seungmin:- Aa afedersin Mira.
Mira utanmıştı:- Sorun değil.
Seungmin:- Duydunuz mu kabul etmemiş! Dedi sevinerek.
Bang Chan gülümsedi.
Anka:- Chan, özür dilerim. Ben bilemezdim.
Bang Chan:- Boşver.
Anka:- Tamam, kendimi affetirmek için ne yapabilirim sana?
Bang Chan:- Anka, sen bana ne dediğini hatırlıyor musun?
Anka, masanın üzerinde ki kağıdı aldı ve Bang Chan 'a uzattı.
Anka:- Aradığın kağıt.
Bang Chan, kağıdı alıp baktı. Yemek malzemeleri yazıyordu.
Bang Chan:- Ama bu!
Anka:- Ne sandın ki?
Bang Chan:- Sana yazılmış bir aşk notu.
Anka:- Biraz balkonda konuşabilir miyiz?
Bang Chan:- Peki.
Balkona çıktılar. Anka, ıslak mendil getirmişti. Bang Chan 'a verdi. Yüzünü silmesi için. Bang Chan, başında ki peruğu çıkardı. Saçlarını dağıttı eliyle. Yüzünü sildi.
Bang Chan:- Bu işe hiç girmemeliydim.
Anka:- Buraya benim için geldin anlıyorum ama neden? Sen Nayeon 'a aşıksın bir de benimle mi ilgileniyorsun?
Bang Chan:- Nayeon ile ilgilendiğim filan yok. Onu Yuta'nın zorbalığından kurtarmıştık. Sonra da beraberinde bir proje de çalışmaya başladık. Kimsesiz çocuklar için satış yapabileceğimiz bir proje.
Anka:- Ama ben, sizi sevgili sandım.
Bang Chan:- Seni sevdiğimi söylüyorum ya ne sevgilisi?
Anka:- Sınıfta görünce öyle sandım ama! Siz de neden o kadar sanimiydiniz ki? Diye sordu üste çıkarcasına.
Bang Chan:- Sen beni kıskandın mı?
Anka:- Evet! Dedi ve birden ağzını kapattı.
Bang Chan elini tuttu ve ağzından çekti.
Bang Chan:- Kıskanmışsın.
Anka:- Hayır.
Bang Chan:- Evet dedin.
Anka:- Demedim.
Bang Chan, üzerine doğru gitti.
Bang Chan:- Dedin.
Anka:- Hayır demedim.
Bang Chan, biraz daha yaklaştı ve Anka'nın gözlerine baktı. Elini tutuyordu.
Bang Chan:- Dedin!
Anka, Chan'a baktı.
Anka:- Evet kıskandım dedi kısık bir sesle yere bakarak. Sonra o da Bang Chan'a baktı.
Bang Chan:- Seni seviyorum Anka. Seni, kalbimin taa derinliklerinden seviyorum. Nasıl girdin oraya bilmiyorum ama hiç bir zaman çıkarmayacağım onu biliyorum. Dedi ve sarıldı Anka'ya.
Anka, tuttu kendini bir süre. Sonra daha fazla duramadı ve o da başını yasladı Bang Chan'ın omuzuna. Bang Chan itirafının karşılığını almıştı. Gülümsedi.
Alya:- Sen neden geldin?
Hyunjin:- Beni dinle diye. Kaç gündür kendimi anlatamıyorum ki sana.
Alya:- Kız kılığına girip bir de ablanmış gibi davrandın. Sırf benim aklımı çelmek için. Ben bundan sonra sana inanır mıyım acaba?
Hyunjin:- O an söylediklerimin hepsi doğruydu. Sana söylediklerim konusunda yanlış anlaşıldım. Ya anlatmama izin vermiyorsun ki.
Ekin:- Senin bu kılığa girmede bir sebebin var mı Jeongin?
Jeongin:- Evet. O gün kızdın gittin. Neden?
Ekin:- Hangi gün?
Jeongin:- Voleybol oynadığımız gün.
Ekin, anlamıştı. Kızı kıskandım da diyemezdi. Kem küm etmeye başladı.
Ekin:- Bunun için gelinir mi hiç?
Jeongin:- Gelinir. Ben gelirim.
Ekin:- Delisiniz siz.
Jeongin:- Evet cevabı alayım?
Ekin pek yalan söyleyemezdi. Bir şeyler de uydurması gerekiyordu ama kal gelmişti resmen. Bir türlü ağzından kelimeler çıkmıyordu. O an da Lena yetişti imdadına.
Lena:- O kız bize üstünlük taslayınca biraz hırs yaptık. Sen de yenemeyince sinirlendik.
Jeongin:- Sebebi bu muydu?
Ekin:- Evet bu. Başka ne olabilir?
Jeongin:- Anladım. Sebebi bu demek.
Ekin:- Kız kılığına girip gelmek için bir neden yoktu anlayacağın.
Hazel:- Vallahi büyük cesaret.
Ceylin:- Seçil Hoca sizin erkek olduğunuzu bir anlarsa varya çok kötü şeyler olur.
Changbin:- Mesela?
Ceylin:- Balkondan atılmak, lavabo da boğulmak kısacası ölmek gibi.
Changbin yutkundu:- Bu kadının erkeklerle ne gibi bir derdi var acaba?
Hazel:- Seçil Hoca, sürekli kariyeri için çalışmış biri. Şimdi de Türk dilini yaygınlaştırmak için Koreli öğrencilere ders veriyor. Hem de akşamları. Düşün. Gündüz başka ders gece başka derste.
Felix:- İyi de erkeklerle düşmanlığı ne alaka?
Hazel:- Kimseyi sevmemiş işte. Kariyerini hep ön planda tutmuş biri. Bizi de böyle yetiştirmek istiyor.
Mira:- Çocuklar, siz buradan nasıl çıkacaksınız?
Erkekler birbirlerine baktılar.
Seungmin:- Bang Chan gelsin düşünürüz.
Alya:- Hakikaten onlar nerede kaldılar?
Minho:- Adam aşkını ilan etti kolay mı? Hava alıyor.
Ceylin gülümsedi:- Ay evet nasıl söyledi öyle.
Lena:- Ayy çok romantik.
Bahar:- Kız kılığında itiraf etti ama. Bu sayılmaz.
Minho:- En azından söyledi. Aramızda söyleyemeyenlerde var.
Kızlar, birbirine baktılar.
Minho:- Bahar, ben çok özür dilerim. O duydukların...
Bahar:- O konu kapandı.
Minho:- Bi anlatayım...
Bahar:- Ben duydum. Sen benim hakkımda böyle düşünüyorsun diye seni suçlamıyorum merak etme. Düşünce özgürlüğü diye bir şey var. O nedenle vicdan azabı yapma kendine.
Minho:- Ne düşüncesi yok öyle bir şey diye yüksek sesle konuştu biraz.
Hazel:- Yavaş Minho!
Minho:- Özür dilerim. Ama dinlemiyor ki!
Bahar:- Ben özür filan istemiyorum. Ya sadece uzak dur diyorum çok mu zor? Hayır yani ben bunu dedikçe sen dibimden çıkıyorsun. Ayrıca bu gün yaptıklarını da unutmuş değilim. Hesabını soracağım ona göre.
Anka ve Bang Chan içeri girdiler.
Alya:- Toplantı bitti mi?
Bang Chan gülümsedi Anka'ya ve diğerlerine baktı.
Bang Chan:- Bizim toplantımız hiç bir zaman bitmeyecek.
Hazel:- Çıkıyor musunuz şimdi?
Anka gülümseyerek başını salladı.
Alya:- Aaaa çok sevindim.
Bahar, oturduğu yerde Mira'nın omuzuna koyuverdi başını.
Mira:- Bahar, iyi misin?
Bahar:- Ağlamak istiyorum.
Mira:- Siz ona bakmayın. Alışır zamanla
Han:- Tebrik ederiz!
Her şey yoluna girmişti girmesine de şimdi sıra erkekleri evden çıkmak için plan yapmaktaydı.
Anka:- Şimdi ne yapacaksınız?
Felix:- Buradan çıkmak için kız olmaya devam.
Bahar:- Bu halde mi çıkacaksınız dışarı? Valla bir kaç genç görürse sizi bırakmazlar ona.
Mira:- Hakikaten çok güzelsiniz.
Bahar ve Mira gülmeye başladılar.
Ceylin:- Başladı yine muhteşem ikili.
Minho:- Sana da malzeme çıktı değil mi? Dedi Bahar'a.
Bahar:- Seninle ilgili hiç bir fırsatı kaçırmam bilirsin. Yalnız birşey soracağım.
Minho:- Ne soracaksın?
Bahar:- Hangi kuaföre gidiyorsun? Saçların ve makyajın çok güzel olmuş.
Minho ayağa kalktı, yatağın üzerinde duran ayıcığı alıp Bahar'a fırlattı.
Bahar:- Sen kimin evinde... Yolarım seni dedi ve Minho 'nun saçına yapışıp çekti. Peruk elinde kalmıştı.
Gülmeye başladı.
Bahar:- Aaaaaaahhhhhhhahahahah!
Minho:- Sana sinir oluyorum.
Bahar:- Al şunu elimde kalacaksın bu gidişle. Dedi gülmeye devam ederek.
Minho:- Dua et seni seviyorum da bir şey yapmıyorum.
Bir an da durdular. Bahar, gülmeyi bıraktı o anda. Minho 'ya baktı. Diğerleri de.
Ceylin:- Sen ne dedin?
Minho:- Şey. İnsan olarak demek istemiştim.
Lena:- Kızlar, yemek vakti geldi yalnız. Birazdan Seçil Hoca gelir. Dedi saatine bakarak.
Seungmin:- Eyvah eyvah! Ne yapacağız?
Mira:- Sakin ol. Hatta olun. Kız gibi davranmaya devam. Buradan çıkana kadar.
Seçil Öğretmen kapıya vurdu. İçeri girdi. Minho hemen peruğunu taktı.
Seçil Öğretmen:- Kızlar, haydi yemeğe.
Han:- Şey efendim. Biz gidelim artık.
Seçil Öğretmen:- Olur mu öyle şey. Haydi siz de bizimle yemeğe. Israr ediyorum.
Han:- Etmeseniz mi acaba?
Seçil Öğretmen:- Hadi bakalım. Büyüklere itiraz edilmez. Yemek konusunda ise bir Türk'e asla itiraz edilmez. Dedi gülümseyerek.
Seungmin:- Peki efendim.
Seçil Öğretmen çıktı.odadan.
Seungmin:- Ne yapacağız? Balkondan mı kaçsak?
Anka:- Yemeğe iniyoruz arkadaşlar. Bang Chan, gel makyajını yeniden yapalım.
Han:- Çok korkuyorum dedi ve Lena'nın koluna girdi.
Lena:- Ben de. Dedi ve birbirine baktılar. Lena hemen geri çekildi.
Kızlar ve Stray Kids odadan çıktılar. Mutfağa geçtiler ve masanın hazırlanmasında yardım ettiler. Bang Chan ve Anka, birbirine gülümseyerek bakıyordu. Bahar ve Minho ise ters ters. Daha ziyade Bahar gülmemek için kendini zor tutuyor, Minho ona ters ters bakıyordu
Masa hazırdı. Kızlar ve erkekler karşılıklı oturdular. En başa da Seçil Öğretmen.
Seçil Öğretmen:- Afiyet olsun gençler buyrun lütfen.
Yemeğe başladılar.
Changbin:- Acıkmışım, o kadar aksiyona midem bile dayanamadı.
Hyunjin:- Bir an evvel gitmek istiyorum. Zaten Alya'da dinlemiyor beni. Dedi göz ucuyla Alya'ya bakarak. Alya'da ona baktı ve hemen çevirdi başını.
Minho, kibar yemekten biraz uzaklaşmıştı. Kızlar, fark etmişlerdi. Birbirlerine baktılar. Ekim, Bahar'ı.uyardı karşısında ki Minho'yu uyarmak için.
Bahar ise masanın altından bir tekme attı Minho'nun bacağına.
Minho:- Aaaahhh! Diye bağırdı kendi sesiyle.
Seçil Öğretmen ona baktı:- Bir şey mi oldu?
Minho:- Aaahhh nasıl güzel olmuş elinize sağlık. Çok beğendim.
Seçil Öğretmen gülümsedi:- Afiyet olsun canım dedi ve önüne döndü.
Minho:- Ne vuruyorsun? Diye fısıldadı Bahar'a.
Bahar:- Kız gibi ye kibar ol biraz.
Seçil Öğretmen:- Eee kızlar, siz de mi okuldansınız?
Erkekler hiç bakmıyorlardı.
Anka:- Kızlar! Size diyor hocamız dedi imâ ile.
Bang Chan:- Ha?
Anka:- Kızlar!
Bang Chan:- Ha, biz kızlar. Şey evet. Aynı okuldayız.
Seçil Öğretmen:- Sizin dersleriniz nasıl?
Seungmin:- Benim derslerim çok iyi. Okulda ikinciyim. Ekin birinci dedi gülümseyerek.
Seçil Öğretmen:- Yaa çok güzel. Senin ismin nedir?
Seungmin:- Seungmin!
Mira:- Seungmin değil. Değil canım. Min, Min Min. Biz ona böle diyoruz.
Seçil Öğretmen:- İsmin Min yani. Ne güzel isim.
Seungmin:- Evet, ben de çok seviyorum ismimi.
Han:- Yemekler çok güzel olmuş.
Seçil Öğretmen:- Afiyet olsun.
Han:- İlk defa, Türk yemeği yiyorum. Çok beğendim.
Seçil Öğretmen:- Ay canım. Sonra yine gelin ben size özellikle kebap filan da yaparım.
Lena:- Yine mi gelin? Aman tövbe.
Felix:- Ben kebap bir kere yemiştim. Çok lezzetliydi.
Minho 'nun peruğu kaymıştı. Bahar'ı bir gülme almıştı yine ama kendisini tutmaya çalışıyordu.
Minho, Bahar'a baktı. Başını salladı.
Minho:- Ne var? Ne gülüyorsun yine?
Bang Chan:- Bi durun artık!
Minho:- Sürekli bana bakıp gülüyor.
Bahar, tutamadı kendini ve masanın altına indi. Gülmeye orada devam ediyordu.
Minho da duramadı ve o da indi masanın altına.
Minho:- Neye gülüyorsun bu kadar?
Bahar:- Peruğun dedi gülerek.
Minho:- Peruk konusu kapanmadı mı? Amma alay ettin.
Bahar:- Kaymış. Düzelt şunu dedi kıkırdayarak.
Minho, peruğunu düzeltmeye çalıştı.
Minho:- Oldu mu? Gülmesene artık!
Bahar:- Gel buraya gel dedi ve saçını düzeltmeye başladı Minho'nun. Minho ise Bahar'a bakıyordu.
Bahar:- Oldu.
O an ikisi de birbirine bakıp gülmeye başladılar. Ama nasıl bir gülme.
Minho:- Ya sen nasıl bir kızsın.
Bahar:- Minho, iyi ki varsın ya ne zamandır bu kadar gülmedim.
Minho:- Gülme bak, ben de gülmemi tutamıyorum.
Bahar:- Ay Minho durduramıyorum kendimi.
Minho:- Sus Yakalanacağız! Desede kendisin de hâla gülüyordu. Üstelik Bahar ile birbirine bakarak.
Sesleri masanın üstündekilere gelmeye başlamıştı.
Birden Seçil Öğretmen masanın örtüsünü kaldırıp baktı onlara.
Seçil Öğretmen:- Siz ne yapıyorsunuz orada?
Bahar ve Minho o kadar korkmuşlardı ki telaştan kafalarını masaya çarptılar.
Bahar:- Ah kafam!
Minho:- Uff!
İkisi de çıktılar masanın altından.
Seçil Öğretmen:- Masanın altına ne işiniz var?
Bahar:- Arkadaş şey yapmış. Çatalını düşürmüşte onu arıyoduk. Dedi başını tutarak.
Minho:- Ya evet.
Seçil Öğretmen:- E önünde ya!
Minho:- Aaa ben görmemişim. Neyse ben yemeğimi yiyeyim dedi ve önüne döndü.
Bang Chan:- Ne oluyor?
Minho:- Sorun yok. Devam edin siz dedi gülümseyerek.
Bahar'da aynı şekilde gülümsüyordu.
Aksam yemeği de bitmişti. Hep birlikte masayı topladılar. Anka, bulaşıkları su da arındırıyor, Bang Chan ise makineye koyuyordu. Birbirine gülümsüyorlardı. Bu gün onlar için güzel geçmişti. Bang Chan bilmeyerek de olsa krizi fırsata çevirmişti. Anka ise zaten ona karşı boş değildi. Yine de garip bir durumun içinden bu şekilde çıkmaları mucize gibiydi.
Erkekler ve kızlar, yeniden geçtiler koltuğa. Seçil Öğretmen yanlarındaydı.
Seçil Öğretmen:- Saat bayağı oldu kızlar. Ailelerinizi bi arasanız mı acaba?
Bang Chan:- Şey sanırım gelemeyecekler. Siz eve gelin dediler. Benimkiler mesaj atmış.
Seçil Öğretmen:- Bu saatte mi? Hem de kız başınıza. Olmaz.
Bang Chan:- Şey efendim. Yakın sayılır evimiz. Hem taksi çağırırız.
Seçil Öğretmen:- Taksi mi?
Jeongin:- Evet taksi.
Seçil Öğretmen:- Bilemedim ki. Sizin gibi sekiz tane güzel kızın bu saatte dışarı da olması biraz tedirgin etti beni.
Kızlar kıkırdadılar o an.
Bahar:- Sekiz tane güzel kız.
Minho ters ters baktı Bahar'a.
Bahar:- Sana diyo dedi gülerek.
Seçil Öğretmen:- Gece gece. Bilemedim ki. Acaba burada mı kalsanız?
Erkekler:- Oluuur!
Bahar ayaklandı:- Maz. Olur maz. Aman işte olmaz.
Seçil Öğretmen:- Neden olmazmış? Yan yana yatarsınız ne güzel işte. Kız gecesi. Pijama partisi gibi.
Minho sırıttı:- Evet. Biz Bahar ile yatarız dimi Bahar!
Bahar'dan o peruk intikamını alıyordu. Güzel de alıyordu.
Bahar:- Gebertirim seni! Bahçede yatarım daha iyi.
Bang Chan, Anka'ya baktı. Kaş göz işareti yapıyordu Anka.
Bang Chan:- Biz gidelim efendim. Zaten ailelerimiz de bekliyorlar.
Seçil Öğretmen:- Peki kızlar, siz bilirsiniz. Ama yine gelin olur mu?
Kızlar:- Aman ha sakın!
Hyunjin:- Tabii efendim. Herşey için çok teşekkür ederiz.
Taksi gelmişti. Kızlar, erkekleri yolcu ediyorlardı.
Hazel:- Ne akşamdı ama diye mırıldandı.
Alya:- Neyse ki bitiyor dedi mırıldanarak.
Felix:- Okulda görüşürüz kızlar!
Kızlar:- Görüşürüz.
Seçil Öğretmen:- Ailelerinize selam söyleyin.
Erkekler:- Tabii efendim.
Kızların hepsi bahçeye çıktılar.
Ekin:- Çocuklar, dikkat edin!
Jeongin:- Bir şey olsa üzülür müsün?
Ekin:- Benden daha çok üzülecek insanlar var canım. Voleybol oynarken gülüştüğünüz kız mesela.
Jeongin:- Yine mi o? Sen yoksa o kızı mı kıskanıyorsun?
Ekim:- Aaa ben. Asla. Yine de kızcağız üzülür diye dedim.
Bahar:- Taksici sarkarsa filan haber verin hemen geliriz.
Minho:- Haa çok komik.
Bahar:- Espri olsun diye söylemedim. Amca! Kızları sağ salim bırak tamam mı? Bir sıkıntı çıkmasın. Gidecekleri yere vardılar mı diye arayacağım ona göre dedi taksiciye. Sonra döndü ve Minho 'ya güldü inadına yaparak.
Minho:- Sen nasılsa elime geçersin.
Bahar:- Şişt kız, sus bin arabaya. Gece gece ortalarda gezme.
Minho:- Tutmayın beni! Dedi ve atıldı Bahar'a doğru.
Han, Minho 'yu tutuyordu.
Mira:- Hey Allahım ya. Bahar tamam.
Bahar:- Sen dur daha. Neler yapacağım sana. Sen benim dudağım... neyse. O değilde kıyafetiniz var mı sizin? O kadar erkeğin içine böyle girmeyin yerler sizi! Özellikle de sen dedi parmağı ile Minho 'yu işaret ederek.
Minho:- Bahar bak az kaldı ben seni yiyeceğim ona göre!
Seungmin:- Var var merak etmeyin siz.
Hyunjin:- Alya, yarım kalan o konuyu okulda konuşacağız ona göre.
Alya:- Bir an önce gidin de konuşuruz nasılsa. Hadi!
Felix, Hazel'e baktı.
Felix:- Okulda bana kimya çalıştıracaksın ona göre.
Hazel gülümsedi:- Tamam Olivia'cığım!
Felix:- Ama Hazel ya!
Hazel güldü:- Tamam tamam. Şaka yapıyorum. Hadi bin arabaya.
Han:- Dışarısı soğuk, üşütme içeri gir.
Lena:- Sen de dikkat et. Bir daha böyle çılgınlıklar yapmayın.
Han:- Denerim.
Ceylin:- Changbin, bir daha kız olma olur mu?
Changbin:- Olmam da neden dedin onu şimdi?
Ceylin:- Çok çirkin olmuşsun dedi gülerek.
Changbin:- Sağol yani!
Ceylin:- Ablana selam söyle dedi gülerek.
Bang Chan, Anka'nın yanına geldi.
Bang Chan:- Bu gün şu rezil günü bana dünyanın en güzel günü yaptın biliyor musun?
Anka:- Bir daha yapma olur mu?
Bang Chan:- Sen söz konusu iken, yapmamam mümkün değil.
Anka gülümsedi.
Bang Chan:- Seni seviyorum.
Anka:- Şey. Ben de. Hadi bin artık arabaya. Dedi ve sırtından iteledi.
Bang Chan:- Pazartesi'yi iple çekeceğim dedi ve o da bindi taksiye.
Erkekler gitmişlerdi. Kızlar derin bir nefes aldılar. Resmen büyük bir yük kalkmıştı üzerlerinden.
Bahçede gülüşerek içeri girdiler.
Seçil Öğretmen:- Kızları yolcu ettiniz mi?
Ekin:- Hepsi de gitti. Çok şükür.
Seçil Öğretmen:- Ne tuhaf kızlardı.
Kızlar, birbirine baktılar. Anlamış mıydı acaba?
Ceylin:- Nasıl yani hocam?
Seçil Öğretmen:- Erkek gibi değiller miydi sizce de?
Kızlar:- Yooo!
Seçil Öğretmen:- Ama sevdim. Terbiyeli kızlardı. Neyse. Siz eğlendiniz mi bu gün?
Anka:- Çok güzeldi hocam. Çok eğlendik.
Seçil Öğretmen:- Sevindim. Mutlu olmanız her şeyden önemli. Hadi bakalım şimdi odalarınıza. Yarın okçuluk çalışmamız var.
Kızlar:- İyi geceler hocam.
Seçil Öğretmen:- Size de kızlar.
Bizimkiler odalarına çıktılar. Erkeklerin de girdiği odada yatakların üzerine oturdular.
Ekin:- Ne gündü ama!
Mira:- Huhh! Sonun da bitti.
Hazel:- Ne cesaret ya buraya böyle gelmek.
Lena:- Hakikaten. Aşk insana neler yaptırıyor.
Anka:- Gerçekten de öyle. En çokta mutlu olduğunu hissettiriyor. Dünya aslında çok güzel bir yermiş kızlar.
Kızlar güldüler.
Dünya gerçekten de çok güzel bir yer. İki insanın birbirinin kalbinde kendi dünyalarını kurmaları çok daha güzel.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
2.01k Okunma |
231 Oy |
0 Takip |
33 Bölümlü Kitap |