Belki de çimde yanan ateşle hareket etmemeliydim. Daha doğru düzgün tanımadığım babam bildiğim adamın peşinden gitmemeliydim. Ama gitmiştim. Aşık olduğum adam beni yaralayarak bedeli bebeğimiz olmuştu, ve doğmamış bebeğimi kaybedemezdim. Ne kadar ayaklarım geri geri gitse de, elimi karnıma koyarak, gözyaşlarımı silerek önüme bakıyordum. Canımdan çok sevdiğim adamdan kalbime bir bıçak yemiştim. Dersimi almıştım ama bedeli bir can olmamalıydı. Ne olursa olsun, bu sefer Karan Ali'yi asla, ama asla affetmeyecektim. Hemşire beni karanlığa kadar çıkarmış ve büyük bir arabaya bindirmişti. Kapı birden açıldığında o adamdı, babamdı. Yanında bir adam daha vardı. Şok içinde kalmıştım, sadece bakıyordum. En sonunda, sesini duyduğumda arabayı iter gibi "Gel kızım" dedi. Yanındaki adam ise "Kardeşim" diyerek elini uzattı. Ben de arabanın kulpundan tutunarak arabaya oturdum ve kapı kapandı.
Ne olduğunu anlamadan araba hızla çalışmaya başladı. Kalbim korkudan neredeyse çıkacak gibi hissediyordum. "Ne istiyorsunuz benden?" dedim sonunda. "Kardeşim, ben senin abinim. Evlendiğin adam iyi biri değil ve seni öyle bir adamın eline bırakacağımı sanmıyordun, değil mi?" dediğinde, kan beynime sıçradı. Sinirden mi yoksa yaşadıklarımdan mı, gülmeye başladım. En sonunda nefes alıp sakinleştim ve "Siz ne diyorsunuz? Hangi kafadasınız? Bunca zaman sonra mı abi olduğunu hatırladın? Ya da sen baba olduğunu hatırladın? He, sen benim aşık olduğum adamı öldürmeye kalktın!" dedim bağırarak.
"Aşık olduğun adam seni aldatmadı mı? Senin evladına kıymış olmadı mı?" dediğinde, "Sakın buna kalkışma! Buna karışamazsınız, çünkü buna hakkınız yok. Benim bu arabada ne işim var? Kendi kendime soruyorum. Bunca yıl sonra nasılsın bile demeye tenezzül etmeyen bir ailesiniz. Dur arabayı, ineceğim!" dedim. Babam, iki elimden tutarak öptü. Belki de ilk defa bir yuva, ellerimden tutarak beni sakinleştirmişti. "Yapma tamam mı, yalancıktan babalık rolü yapma bana," derim. O ise kaşlarını çatmış ama kafasını eğerek ellerimi bıraktı. Zaten herkes elimi bırakmıştı. Neden bir başkasından babalık bekleyeyim ki?
Öyle bir durumdaydım ki ne yapacağımı bilmiyordum. Tek istediğim bebeğimin yaşamasıydı. Tek istediğim artık sırtıma bir bıçak daha yememekti. Hayatımı verdiğim ailem ailem çıkmıyordu. Çocukluk arkadaşım haini çıkıyordu. Sevdiğim adam beni aldatıyordu. Daha doğmamış bebeğimi kaybetme korkusu o kadar büyüktü ki kimseye güvenim kalmamıştı. "Bizi ne kadar ailen olarak görmesen de seni korumak bizim görevimiz. En azından seni bulmuşken korumak bizim en büyük görevimiz. Seni yurt dışına götürmek istiyoruz. Seni korumak için biz de yurt dışına taşınıyoruz. Lütfen bizi anla. Sen de biliyorsun ki bizim işimiz başka ve bir sürü düşmanımız var. Ayrıyeten de kocan da var. Senin ve yeğenimin başına bir şey gelmesine izin vermeyeceğiz, Masal. Lütfen, doğmamış çocuğunu düşün. Bizimle yurt dışına gelmeyi kabul et," dediklerinde, söylenenler karşısında donup kaldım. Bana sundukları şey, her şeyi arkamda bırakıp gitmekti. Ailemi bırakmak istemiyordum ama galiba kabul edecektim. Çünkü artık sadece kendim için değil, bebeğim için yaşayacaktım.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
16.73k Okunma |
953 Oy |
0 Takip |
52 Bölümlü Kitap |