Düğün başlamıştı ve herkes neşeyle dans etmeye başlamıştı. Gelin ve damat, zarif adımlarla salona giriş yapmıştı. Karan Ali, annesinin yanına gitmiş, annesinin koluna girmişti. Gözlerinin dolduğunu fark ettiğimde içimde bir şeyler kırıltı gibi çırpınmaya başladı. O an, onu ilk defa bu kadar hem üzgün hem de mutlu görüyordum. Onun bu hâli beni derinden sarsıyordu. Gözlerim, kendiliğinden dolmaya başlamıştı. Onu öyle görmek… Özlemek, her şeyden ağırdı.
Dans etmeye başladıklarında, herkes gelinle damada odaklanmıştı. Ama benim gözlerim Karan Ali’deydi. Onu o kadar uzun süre izlemiştim ki, farkına bile varmıştım. Yüzü bana döndü ve gözlerimizin birbirine kilitlendiğini fark etti. Bu sefer gözlerimi bir an bile kaçırmadan, ona sadık bir şekilde bakıştık. Ne gülümsüyordu, ne de kızmıştı. Sadece bana boş boş bakıyordu, bir anlamı yoktu bakışlarının, ama ben... O kahverengi gözlerinde kaybolmuştum.
Birinin omzuma dokunmasıyla, yerimden sıçradım.
"Kime bakıyorsun, Masal?" dedi Ece, gülerken.
Ben, hemen Karan Ali’ye döndüm ama o, artık orada değildi sanki. Yerinde yoktu. O an bir şeyler kırıldı içinde.
"Hiç. Hiç kimse," dedim, yavaşça. Ardından Ece’nin elinden tutarak halaya dahil olduk.
Ece, yüzümün düştüğünü fark etti. Yaklaşarak kulağıma, "Bak, seninki orada," dedi, gülerek.
Hızla kafamı kaldırdım ve evet… Karan Ali, halaya katılmıştı. Abimin elinde, bir yandan halay çekiyorlardı. Bir an için nasıl oynadığımı unuttum, sadece gözlerim Karan Ali'yi arıyordu.
O sırada Ece, Fatma teyzenin bana ve Karan Ali’ye bakıp durduğunu fark etti. Gözlerindeki kaygıyı anladım ve beni dürterek,
"Şı.. Masal, etrafına bak! Fatma teyze sana ve Karan Ali'ye bakıp duruyor, bir şey anlayacak, çok bakma," dedi.
"Ne tamam," dedim, yüzümü başka yöne çevirerek.
Tam o sırada, en sevdiğim şarkı çalmaya başladı ve ben Ece’ye bakarak gülümsedim. "Allah, Masal deliğe çıkacak şimdi," dedim, gülerek.
Kahkahalar içinde, hepimiz bir şekilde halaya devam ettik. Herkes deli gibi oynuyordu; damat bile katılmıştı.
Sonra, Fatma teyze gelin Selin’i yanına alıp, elime takması için ona uzattı. Bir tarafta Selin, bir tarafta Ece vardı. Utançtan neredeyse delirecektim ama halaya devam ettim. Biz üç kız, delirmiş bir şekilde dans ediyorduk.
Düğün pastası geldi ve takı töreni başladı. Herkes bir şeyler taktı, ama Karan Ali’nin babası iki yıl önce vefat etmişti, bu yüzden Karan Ali, evin tek erkeği olarak babasının yerine takı takıyordu. Bizler durmuş, sadece izliyorduk.
Karan Ali, kutudan kalın altın bir kemer çıkarıp, kardeşi Selin’e taktı. Onu öperek, "Seni önce Allah’a, sonra kocana emanet ediyorum. Ne olursa olsun, abin hep yanında olacak," dedi. O an, herkes duygulandı, ben bile gözlerimden yaşları tutamadım. Karan Ali’nin gözleri de dolmuştu, biliyordum.
Selin’in gözlerinden bir damla yaş süzüldü ve abisine sarıldı. Bir süre öyle kaldılar.
Sonra Karan Ali, damada dönerek elini sıkıp, "Göz bebeğim sana emanet. Kılına zarar gelirse, hesabını senden sorarım," dedi.
"Merak etme, emanetin emanetimdir," dedi damat, gülerek.
Karan Ali, bir saat çıkararak damada verdi. "Birbirinize emanetsiniz artık," dedi. Ardından, kardeşinin elinden öpüp, salonu terk etti.
Düğün salonundan çıkarken, ben de bir süre sonra peşinden gitmek zorunda kaldım. Onun üzülmesi beni mahfediyordu. Dışarı çıkmadan önce, tam arkasından yaklaştığımda, Karan Ali’nin sigara içtiğini gördüm. Güçlü bir şekilde derin bir nefes çekiyordu. Ama bir yandan, gözlerinden yaşlar süzüldüğünü fark ettim. Elini hızla silerek, bir gözyaşını daha sildi. O an, ben… ben bin gözyaşı döküyordum. Onun ağlaması, içimi o kadar acıtıyordu ki, kalbim sıkışıyordu. Sessizce ağlıyordum, hiç çıkarmadım sesimi.
Karan Ali sigara çekerken, bir yandan da gözyaşlarını siliyordu. Benim içim yanarken, onu gördükçe daha da çok acı çekiyordum.
O sırada, bir el omzumda hafifçe belirdi. Korkarak, hemen arkamı döndüm.
Fatma teyze bana bakıyordu.
"Masal kızım," dedi, yumuşak bir tonda.
"Fatma teyze," dedim, başımı eğerek.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
16.73k Okunma |
953 Oy |
0 Takip |
52 Bölümlü Kitap |