38. Bölüm

Yeniden başlayalım mı?

M.k
m.k

Keyifli Okumalar..✨🩶

 

Alaz ARNAZ

 

 

 

Hayatın bazen ne kadar kısa olduğunu bilmiyoruz, belki de ders almadığımız için anlamıyoruz ya da anlamak istemiyoruz. İnsanoğlu noksan bi varlıktır ve eksikleri, kusurları vardı. Zühre’den sonra kendimi hep bi ahmak, kusur, hata olarak gördüm. Dünyayı omuzlarıma yük olarak koysalardı keşke ama Zühre tam gözlerimin içine bakıp yardım çığlıkları atarken gözlerimin önünde ö-öldürmeselerdi.. Ciddi bi süreç geçirdim, hastaneler, psikologlar, tedaviler ve hastane de kalmam daha doğrusu yatırılmam gereken konular oldu, peki kim vardı bu süreçte yanımda? Kimse.. Hiç kimse yoktu sadece Ali, yanıma koruma olarak verilmiş bir süre sonra kardeşim olmuştu. Şu hayatta Alaz Ağayı tek tanıyan kişi o olmuştu ve bu hep böyle kalacaktı. Asil hayatımı öğrenirse diye korkuyordum çünkü bir gün benden korkmasından korkuyordum.. Toparlanmam uzun sürmüştü ama ben artık burdaydım ve bir karım vardı, hemde hamile. Asil’in düşüncelerine her ne kadar hak versem de bazen beni anlamak istemiyor gibi davranması delirmeme sebep oluyor. Nasıl bir bebeği isteyerek veya onu istemediğim için aldırmak istediğimi düşünebilir anlamış değilim. Bazen ona bakarken sürekli ilk anlarımız, kavgalarımız geliyor. Belki onun için benimle yaşadığı her an kötüydü ama ben onun için hiçbir zaman keşke yaşanmasaydı demedim, hep iyi ki dedim.. Çünkü karım benim iyikimdi. Türkiye’ye gelen Alaz Ağa’nın çok farklı planları vardı, zalim ve acımasızdı ama onu durduran bi şeyler vardı; Bir tanesi 20 yaşında dünyalar güzeli bir kadın ve diğeri ise belki bir fasülye tohumu kadar 2 bebek.. Yutkunamadım. Karşımda uyuya kalan kadına bakarken derin bi nefes aldım özlemiştim, özletmişti.. Onun için; bana, bize alışması için çoğu zaman işlerimi Ali’ye yığardım ve günümüz sürekli bi kaos içinde geçerdi. Çok nazlıydı. Bunu düşünürken ve karıma bakarken yüzümde aptalca bi gülümseme olduğunu bile bilmiyordum. Napmıştı bu kadın bana, baştan aşağı yeni bir Alaz Ağa yaratmıştı.. Uçakta kavga veya fazla gürültü olmadı ama Asil yine ailemin yaşadığı konağa gideceğimizi öğrendiği an bana fazla zorluk çıkarmış ve ağlamıştı. Belki de haklıdır ama bi süre daha orada işim vardı, benden habersiz bi şeyler dönüyordu onu bulmalıydım. Asil bu hamilelik sürecini nasıl geçireceğini bilmiyordu ve bende öyleydim, ikimizde fazla deneyimsiz ve bilgisizdik belki annem ona biraz yardım ederdi. Evdeki herkese güvenebilir miydim, sanmıyorum ama en azından şu olaylar durulana kadar orda kalmamız gerektiğini iyi biliyordum. Yaklaşık 2 saat kadar yoldaydık ve birazdan orda olurduk, Asil’e bakınca aynı zamanda sinir krizi geçirecekmişim gibi hissediyordum. O aptal kız gidip saçlarını kesip aynı zamanda boyatmıştı, karşımda başkası uyuyormuş gibi bu sefer de yüzümü buruşturdum. Ona her şey yakışırdı ama bunu yaparken kendisine yakıştığı için değil sadece onun saçlarını sevdiğimi bildiği için, canımı sıkmak için yapmıştı bunları. Ve başarmıştı! Asil hareketlenmeye başlayınca kafamı elimdeki tablete çevirdim, tablette bi şeylerle oyalanmaya başlarken Asil boş gözlerle bi süre camı izledi, bu hali komikte olsa ona bakmamaya çalışarak gülümsemedim bile. Gözlerini hafifçe kapatmaya başladığın da “Asil uyuma, en fazla 15 dk içinde orada oluruz.” dediğim de bana döndü. Söylediğimi ilk bi kaç saniye algılamamış gibiydi daha sonra sadece kafa salladı. Ağladığı için gözleri hafif şişmişti ve burnu kızarmıştı. Bana olan küskün bakışlarından sonra çocuk gibi göz kaydırınca hafifçe gülümsedim, o bakmadan hemen yüzümdeki gülümsemeyi sildim. Karnındaki eline bi süre baktıktan sonra bana baktı ve onu izlediğimi görünce elini karnından çekti, bunu bilerek mi yapıyordu bilmiyorum ama Asil’in eli sürekli karnındaydı. Çekingen bi tavırla “Şeyy susadım.” derken sesindeki tonu fazla komikti. Tablete bakarken “Ali arabada su var mı?” dediğim de “Arkada vardı Asil, yanında olmalı.” dediğin de Asil yanına bakıp 2 tane su çıkardı,birine kucağına koydu ve diğerini bana uzatırken “Teşekkür ederim” dedi, bana uzattığı suyu aldım ve açıp ona uzattım, bunu beklemiyormuş gibi bi kaç saniye bakıp sonra hemen suyu aldı ve diğer suyu bana uzatınca suyu açıp bi kaç yudum aldım ve yanıma koydum. Asil fazla susamış olmalı ki şişenin yarısından fazlasını içmişti, ben tablete bakarken o beni izliyordu. Ona bakmadan “Ölüm planı mı yapıyorsun yoksa kaçış planı mı?” dediğim de “Ne?” derken şaşırmıştı, ona ilk baktığım da saçları gözüme değiyordu. Kaşlarını çatarken “Ölümle ilgili şaka yapma, şakası olmaz.” derken surat asmıştı, haklıydı. Ona gülümseyerek kafa sallayıp göz kırpınca tekrar göz kaydırdınca “Çocuk!” dediğim de şaşırarak bana dönünce tam bi şey söyleyecekken vazgeçti. Fazla sessiz kalmayı bilemeyen karım yanıma oturup, kafasını tablete uzatırken “Çözdün mü?” diye merakla sorunca, elimle onun kafasını itip tableti sakladım ve “Eve gidince bakıcam, yerine geç.” dediğim de elimi itip “Tamam, ne yapıyorsun o zaman?” dediğin de tableti kapatıp ona döndüm ve “Ne istiyorsun?” dediğim de sürat asıp eski yerine geçti ve “Ne halin varsa gör!” dediğin de az daha gülecektim. Ona bakmadan tabletten diğer şirket işleriyle ilgilenmeye devam ettim, sürekli sesli nefes vererek sıkıldığını belli eden karımı görmemezlikten geliyordum. “Alii!” diye bağırınca kısa bi an ona döndüm. “Ne kadar kaldı?” dediğin de gülebilirdim, yanaklarımın içini ısırırken tablete geri döndüm, Ali “5-6 dakikaya oradayız yenge.” diye cevap verince Asil sesli bi “Off” çekti. Ali bazen Asile ismiyle bazen de yenge derdi ve bi ona karışmazdım, diğer tüm korumalarım yenge diye hitap ederlerdi, pencereyi izleyen Asil her şeye fazla dikkat kesilerek bakıyordu. “Asil” diye ona seslenince yönünü bana çevirdi, “Bizim için bi tane yardımcı tuttum ve o bizimle yaşayacak, yani bizim katta değil ama yemekler felan bizim katımızda yapılacak sonra geri aşağıya inecek ve aynı zamanda iyi bi psikolog ayarladım hafta da 3 ama istemezsen 2 defa mutlaka ikimizle de görüşecek, evdekiler için kendini sıkmana gerek yok istersen günlerce aşağıya inmeyebilirsin kimse bi şey demez ve herkes uyarısını aldı rahat olabilirsin. Ve sana iyi anlaşacağına emin olduğum bi arkadaş buldum o da bizimle yaşayacak, ikna etmek zor olsa da onu da ayarladım ve eskisi gibi olmayacak yanında korumalar olduğu ve asla kaçmaya çalışmamak şartıyla heryere gidebilirsin, eğer senin istediğin bir şey varsa özel olarak sana bi kaç tane adam ayarladım sürekli kapıda olacaklar, seslenmen bile yeterli, telefon felan düşünme onlar zaten ayarlan-“ diyemeden Asil sözümü kesip, “Alaz Ağa psikopat mısın!?” dediğin de kaşlarımı çatıp ona bakarken “Ne ara ayarladın bunların hepsini?” dediğin de tüm ciddiyetimle “Sen uyurken” dediğim de kaşları havalandı ve yavaş yavaş kafasını sallarken şaşırdığını saklamıyordu, “Daha bitmedi” dediğim de “Tamam anladım ben, yeter diğerlerini de sonra anlatırsın.” derken gülümsüyordu, ona kaşlarımı çatıp “Diğerlerini sonra dinleyebilirsin ama en önemlisini sana şimdi söyleyeyim sonra bana sorun çıksrma!” derken sinirliydim, bana bakan karıma bakıp “Evde sana yardım edecek bi kadın var eve gider gitmez o saçlarını boyayacak senin kendi rengin olan saçların!” dediğim de sinirle “Ne!” dediğin de “İtiraz felan etme bana da zorluk çıkarma Asil.” dediğim de gözleri dolmuştu, bi şeyleri yanlış yaptığımı anladığım için hafifime öne eğilip “Asil bak bu renkte güzel de hani sen Asilsin ya sana bakınca o kuzuya benzeyen kadını göremiyoru-“ diye saçma ama bahaneli bi açıklama yapmaya çalışırken Asil birden “Alaz Ağa!” diye sözümü bölünce elini ağzına bastırırken “Midem bulanıyor!” diye bağırınca bunu Ali’de duymuştu, hızla arabayı durdurunca önce ben daha sonra Asilin inmesine yardım ettim, bi ağacın kenarına geçip tüm midesindekileri çıkartmaya başladı. Kısa olan saçları ona hiç yardımcı olmuyordu, her iki elimle yanlarından biraz alıp geriye toplamaya çalıştım, Asil “Git, miden bulanmasın senind-“ diyemeden tekrar kusmaya başlayınca “Şşş saçmalama Asil, midedekileri rahatlıkla çıkar güzelim.” dediğim an bana döndü, onu aldığımdan beri soğuk yapıyor ve sürekli ismiyle hitap ederken birden ağzımdan kaçırmıştım. Asil rahatlamış gibiydi, arkamı dönüp “Ali su ve mendil getir.” dediğim de Ali hızla geldi, Asil ağzına biraz su alıp ağzını çalkaladı, mendille ağzını sildikten sonra derin bi nefes aldı, onu ağaçtan uzaklaştırıp yüzünü ellerim arasına alırken “İyi misin?” dediğim de hafifçe gülümsedi ve kafa sallarken sadece “Hıhım” diye mırıldandı. “İyi az kaldı zaten hadi arabaya geçelim.” dediğim de tekrar kafa salladı, arabaya döndüğümüzde Asil durmuştu, bizim arabamız durduğu için arkamızdaki tüm arabalarda durmuş ve korumaların hepsi arabadan inmişti bi problem olmasına hazırlıkla bekliyorlardı, Asil gözlerini büyütürken herkesin ona bakması onu fazla rahatsız edince benim beklemediğim bi hızla arkasına dönüp hızla koluma sarıldı, ilk başta anlamasam da kafasını küçük bi kız çocuğu gibi kaldırıp “Şey herkes benim kustuğumu gördü mü?” derken gözleri dolmuştu ona hayır dercesine kafamı sallarken hafiften kaşlarımı çatmıştım. “Peki onlara söyler misin bize bakmasınlar ve arabalara binsinler lütfen.” dediğin de gülmemek için yanaklarımın içini ısırıyordum. Ali ne olduğunu anlamamış gibi bize bakarken karşımdaki hayvan heriflerin bir çoğu da bize bakıyordu, Ali’ye kafamı korumaları göstererek işaret verince Ali hızla “Arabalar binin!” diye bağırınca korumalar bir saniye bile beklemeden hızla arabalar bindiler, artık az çok korumalar da Asil için olduğunu anlamışlardı çünkü herkes karımın utangaç ama çirkef bi kadın olduğunu öğrenmişti. Elimi onun beline koyarken arabaya doğru yürüdük, şımarık bi kız gibiydi ve bu halleri hep hoşuma gidiyordu. Arabaya bindikten sonra “Ali camları aç” dediğim de Ali camları açtı ve yola bi süre böyle devam ettik. Asil gözlerini kapatınca “Tekrar mı miden bulanıyor?” dediğim de gözlerini açıp “Hayır sadece yoruldum.” dediğin de onu kolundan tutup yanıma aldım ve göğsüme çektim, ilk başta put gibi dursa da Asil’de derin bi nefes vererek rahatladı. Kokusunun burnuma dolmasıyla bi kaç saniye gözlerimi kapattım, kafamı hafifçe sağa çevirip Asil’in saçlarına bakarken burnumu ona değdirmedim kokusunu çektim, cennette böyle kokar mıydı acaba? Araba durunca Ali “Abi geldik” dediğin de içimden bi küfür savurdum, Asil tam kalkacakken onu göğsüme tekrar yapıştırıp “Bü tur daha at.” dediğim de Asil şok olarak kafasını kaldırıp bana bakarken “Ne” dediğin de o an ne söylediğimi fark etmiştim, “Miden, miden bulanıyor ya bi tur daha iyi gelir diye dedim” diye söylediğim de Ali’nin gülme sesini duymuştum, Asil kaşlarını çatarak “Hayır, saçmalama.” diyerek kapıyı açtı, kapıda duran Kutay ona elini uzatınca Kutay’ın eline bakarken, Kutay bunu görmüş olmalı ki hızla elini indirdi, Asil ters ters bana bakarken onunla göz kontağı kurmamaya çalıştım. Aşağıya indiğimizde tamda konağın önemdeydik ve büyük ihtimalle biz daha yaklaştığımızda herkesin haberi olmuştu. Asil’in elini tutup yürümeye başladım, tam kapının önünde Asil elimi hafifçe çekip durdurdu, ona döndüğüm de gözleri yine dolmuştu “Ne oldu?” derken bi şey anlamamıştım. “Be-ben burda mutlu olacağımı düşünmüyorum Alaz Ağa, belki de bu konaktan dolayıdır çoğu yerinde kötü anılarım var.” dediğin de yutkunamamıştım. Derin bi nefes alıp, “Asil bi süre bizim için iyi olacak emin ol, sadece kısa bi süre.” dediğim de Asil çaresizlikle kafa salladı. Eğilip onu anlından öptüm ve tekrar elini tutup kapıyı çaldım. Bi kaç saniyeden hemen sonra kapı açıldı, içeri girdiğimizde avlu fazlasıyla doluydu. Asil kimseyle göz kontağı kurmamak için epey bi çaba harcarken ben onun elini bırakmadan direk Bahoz Ağanın yanına ilerledim, eğilip elini öperken “Hoşgelmişseniz oğul.” dediğin de kafa salladım, benden sonra Asil’de elini öpünce Bahoz Ağa Asilin her iki yanağını öperken “Sende hoşgelmişsen gelinim.” dediğin de Asil gülümsedi. Tam babama doğru yürürken merdivenlerden “Aşiiiyy!” (Asil!) diye bi ses yükselince herkes oraya döndü, Ayaz yeni uyanmış ve daha pijamalarını bile değiştirmeden buraya doğru koşuyor ve Zilan da arkasından kovalıyordu. Asil ona kocaman gülümserken biraz ilerleyip diz çöktü ve Ayaz, Asil’e sıkı sıkı sarılıp üst üste yanağını öpmeye başlayınca herkes gülmüştü, ben hariç. Ben daha karımı o kadar öpmemişken ve ayrıca benim yeğenim olmasına rağmen benden önce karıma koşması pekte hoşuma gitmemişti. Asil kıkırdarken o da Ayazı öptü, onlar konuşuyorsun herkes onlara bakıyor ve gülümsüyordu. Ayaz, Asil’in saçlarına dokunurken “Hihh, naptın kuju şaçlayına?” (Hihh, naptın kuzu saçlarına?) dediğin de herkes kahkaha atmıştı, biz alışmıştık Ayazın, Asil’e kuzu demesine ama halam ve kuzenlerimin hoşuna gitmiş olmalıydı. Asil’de saçlarına dokunarak “Beğenmedin mi?” dediğin de Ayaz biraz yüzünü buruşturup “Iıı yoo böyyede güjey oymuşlar.” (Iıı yok böyle de güzel olmuşlar.) dediğin de kimse inanmamıştı. Asil, Ayazın saçlarını karıştırırken onu tekrar öpüp “Sen üstünü değiştir bende burdakileri göreyim.” dediğin de Ayaz kıkırdayıp kafa salladı ve Zilan, Ayazın elinden tutup tekrar yukarı çıkmaya başladı. Asil bu tarafa döndüğünde tüm gözlerin ona dönük olduğunu görünce koşa bi an duraksasa da hemen sonrasında önce babam, daha sonra annem, halam ve son olarak kuzenlerime sarılmıştı. Asil bunları yaparken ondan bi an olsun gözümü ayıramamıştım, aslında Asil her ne kadar inkar etse de benim aileme fazlasıyla alışmış ve bu hoşgeldin merasimin de bi çok kişiye aralarında olan ve benim yada başkalarının anlamadığı şakalar yapmıştı. Asil herkesi gördükten sonra gözü birini arıyor gibiydi, bi çok kişinin üstünde gezen gözleri tam iki kişinin üstünde durunca hem somurtup hem de gülümsedi. Bu haliyle bende gülünce kafamı hafifçe eğdim, ikizlerin önüne gidip bekledi. İkizler sadece ona bakmaya başlayınca Asil sertçe “Bana hoşgeldin demeyecek misiniz!?” dediğin de ikisi de telaşla aynı anda Asil’e sarılıp “Haaa heee şey, hoşgeldin canım yengemiz.” dediklerinde herkes güldü ve Asil sırıtıyordu. Evde ki herkes uyarılmıştı ama ikizlerle tam 10-15 defa ayrıca mesaj ve konuşma yapmıştım, Asil hamileydi ve bundan sonra onunla uğraşmayacaklardı. Asil bunu anlamış gibi bana bakıp tatlı tatlı gülümserken o kafasından ne geçtiğini bilmek isterdim. Annem hemen “Aç mısın kuzu?” dediğin de Asil bana baktı ve ben kafa sallayınca “Biraz açım ama Alaz Ağa aç değilmiş.” dediğin de şok olmuştum, Annem bana bakıp “Oğul sen neden aç değilsin?” dediğin de Asil’e gülümseyip “Sen koy daye ben ve Asil yukarda yicez.” dediğim de Asil’in yutkunduounu görmüştüm, beklemediğim bi hızla “Ben burda yiyeceğim Meryem Hanım hatta ikizler de bana eşlik edecek.” dediğin de ikizler bi adım geri gitmişlerdi, Asil bu sefer kızlara dönüp “Siz de bize eşlik eder misiniz?” dediğin de kızlar gülümseyerek kafa salladılar, ikizler hızla ilerlerken “Size kız kıza olan yemeğinizde afiyet olsun.” diyerek konaktan çıkınca tekrar herkesi güldürmüşlerdi. Asil somurturken ben herkese bakıp “De hayde, kaldık kapının önünde.” dediğim de herkes yavaş yavaş yukarı çokmaya başlamıştı, Asil’in kolundan tutup kaşlarımı çatarken “Ne yapmaya çalışıyorsun?” dediğim de gerçekten de hareketlerine anlam verememiştim. Bana cevap vermek yerine sadece omuz silkince “Asil canımı sıkacak bi şey yapma sakın.” diye onu tembihlediğimde kaşları havalanırken “Ben hiç öyle bir şey yapar mıyım?” derken sesinde ki yapmacık alınganlıkla “Asiil.” dediğim de beklemediğim bi rahatlıkla “İzle ve gör” diyerek göz kırptı ve merdivenleri çıkamaya devam edince arkasından baka kaldım. Kim bilir yine ne yapacaktı!? Büyük salona geçtiğimiz de yaklaşık 10-15 dakikalık bi sohbet oldu ve daha sonrasında kadınlar farklı bi salona geçtiler, Asil çıkmadan hemen önce bana sevimli sevimli gülümseyerek çıkması yutkunmaya sebep olmuştu. Yanımda oturan Ali’ye “Ali, gözün Asil’de olsun.” diyerek kısık sesle onu tembihledim, Ali “Abi kaçamaz merak etme her tarafta adam-“ diyemeden lafını kesip “Oğlum sorun kaçması değil bu manyak karı bi şeyler yapacak haberiniz olsun, bana sorun çıkaracak!” dediğim de Ali “Abi yok be, yenge seni baya korkut-“ diyemeden bakışlarımla susmayı tercih etmişti, “Belanı sikerim Ali senin, o kızın boyuna bakma onun neler yapabileceğini ben bile kestiremiyorum.” dediğim de Ali bi süre dikkat çekmemek için oturup daha sonra salondan çıktı. Bahoz Ağa bana kafasıyla dışarıyı gösterince ona kafa salladım. Bahoz Ağa ayağa kalkınca herkes aynı anda kalktı, “Oturun oturun” diyen Bahoz Ağa yönünü bana çevirirken “Alaz Ağa sen benimle gelesin hele, az senle konuşak.” dediğin de “Buyur bavo.” diyerek ona yol verdim, aynı katta olan Bahoz Ağanın çalışma odasına girdik, Bahoz Ağa oturduktan sonra bana da “Otur Alaz, otur.” deyince karşısına oturdum. “Nasılsın oğul, olanları duydu-“ dediğin de istemediğim konulara girmesini istemediğim için “İyiyim dede, olanlar oldu iyi de oldu biz memnunuz, bu konuyuda Asil’in yanında açmasın kimse.” dediğim de kafa sallarken “Bak oğul, uzun zaman sonra bize döndün orda neler ettin ne oldu kimseye de anlatmazsın, bizim korkumuz bunu bize karşı kin yapmandır. Biz senin aileniz ve aile her şeydir.” dediğin de o an karşımda oturan dedem olmasa kahkaha atabilirdim, saygımı bozmadan ona cevap vermedim ve sadece kafa salladım. Bi kaç saniye durup nefes aldıktan sonra “Merak etmeyesin dede, ne bende ne de Asil’de kimseye karşı kin yoktur. Hem dedim ya olan olmuş iyi ki de olmuş.” dediğim de Bahoz Ağa elini elimin üstüne koyup bi kaç kez vurup gülümsedi. “Bahtsız oğlum benim, her lafıma cevap vermende sözlerinden hâlâ bizi affetmedini anlarım ben, merak etme. İçindeki yangını ben bilemem ama onu söndüren kişi Asil’dir işte bunu çok iyi bilirim çünkü görürüz, az bakasın hele sende hiç değişim var mıdır?” dediğin de derin bi nefes aldım ve yine saygımı bozmadan “Ağam, benim işerim vardır kusura bakmayasın, hem geçmiş geçmişte kalmış bugünümüze bakalım.” dedim ve Bahoz Ağanın elini öpüp odadan çıktım, biraz nefes aldıktan sonra balkona çıktım ve cebimden sigara çıkartıp yaktım. Sigaramı içerken geçmişin geçmişte kalmadığını bildiğim ama yalanla kendimi kandırdığımı biliyordum. Ne zaman bu aileden biri olurdum bilmem, benim gittiğim sene Ayaz değil emeklemek daha küçücüktü, ikizler ne çok istemişti yanıma gelmeyi onlarla bağım hep vardı ama ayda en fazla bi kaç kez görüşebiliyorduk. İyi değildim ve beni o halde görmeleri onlar için sadece kötü bi an olarak kalacaklardı, elimden geldiğince onlara destek olmaya çalıştım ve samimiyetimizin tek sebebi onlarla olan bağım. Her ne kadar beni sinirlendirip, küçük karımla uğraşsalarda onlar için dünyayı yakarım, aklıma gelenlerle yüzümü buruşturdum. Piç kuruları sürekli karımla uğraşıyorlardı, onların belalarını sikicektim! Sigarayı tekrar içime çekerken kapı aniden açılınca hızla o tarafa döndüm, Kutay “A-abii, a-abii yetiş, yenge” dediğin de onu dinlemed n hızla elimdeki sigarayı atıp içeri koştum, tam o anda dua ederek ona bi şey olmaması için dua ederek kadınların olduğu salona girdiğim anda olduğum yerde dona kaldım. Gördüğüm manzarayı çözmeye çalışırken sorunun ne olduğunu anlayamıyordum! Ali, Asilin karınından tutarak geri çekiyor Asil, kuzenim olan Tuğba’ya saldırmaya çalışıyor ve Tuğba ise halamın arkasına geçmişti ve herkes o küçük serçe’yi durdurmaya çalılıyorlardı. Beni gören annem hızla “Alaz, bi şey yap!” diye bağırınca benim için duran zaman akmaya başlamış ve hızla Asil’in tam önüne geçip her iki elini tek elimde birleştirdim ve “Asil, Asil!” dediğim de Asil’in sonunda gözleri beni görünce alev alan gözleri bi kaç saniye içinde dolmaya başlamıştı. Asil’i bu kadar sinirlendiren şey neydi bilmiyorum ama onu yormuştu. Onu göğsüme çekip sarıldığım da bana sarılıp ağlamaya başlamasını beklemiyordum, ilk başta bana sorun çıkarmak istediğini düşündüğüm için fazla ciddiye alamamıştım ama Asil şuan bana sarılıp ağlıyordu! Onu her iki kolundan tutup biraz geri çektim, yüzünü ellerim arasına alarak “Asil, sorun ne güzelim?” dediğin de burnunu çekti, Asil göz yaşlarını silerken “Tuğba benim bi zorundalıktqn başka bi şey olmadığımı, senin elinde olsa bana hemen tekmeyi basacağını ve seni kendime bağlamak için bu hamile işini kurguladığımı söylerken beni küçümsüyordu a-ama ben öyle bi şey yapmadı-“ demeden onu tekrar göğsüme çektiğim de daha çok ağladı, gözlerimle Zilan’ı ararken Zilan anlamış olmalı ki hemen bi adım öne çıktı, “Asil’i bizim odamıza götür, ben geliyorum birazdan.” dediğim de Asil de durmak istemez gibi yürüyerek odadan çıktı, Halam’a döndüğüm de “Alaz yavrum yok öyle bi şey, Tuğba der mi hiç öyle bi şey.” dediğin de gözlerimi yumdum, sinirle yanlış bi hareket etmekten korkuyordum ama şuan bu sinirle fazla kırılacak kişiler olacaktı! Gözlerimi açtığım da Annem kolumu tutup “Alaz, oğlum durasın konuşalım.” dediğin de kolumu çekip “Bende konuşacağım daye, ya başka ne yapacam!” diyerek bi adım attığım da Tuğba bi adım geri gidince aramızda ki mesafeyi zorlamadım ve olduğum yerde “Tuğba ne oldu burda!?” dediğim anda Tuğba hızla ve ağlayarak “Alaz Ağa ben bi şey yapmadım sadece konuşurduk sonra birden bana saldırmaya başladı, o kız iyi değil aklı yerimde bile deği-“ diyemeden yüksek sesle “Tuğba!” diye bağırdığım da irkilmişti. “Ben buraya gelmeden önce herkesi uyarmadım mı, siz benim lafımı ciddiye almaz mısınız!” dediğim de Tuğba “Yok Ağam, estağfurlah-“ diyemeden bi kez daha bağırıp “Sen kimsin ki benim karıma deli diyebiliyorsun, senin ne haddine! Sana olayı anlat dediğim de daha olanları bile anlatamazsın?” dediğim de gözyaşını silerken “Alaz Ağa ben kaç senelik kuzeninim, kardeş gibiyizdir hepimiz senin için, biliriz. Sen bana mı inanırsın yoksa daha sana karılık bile yapamayan o kıza mı?!” dediğin de salon buz kesilmişti. Halam, Tuğba’nın bileğini sıkıp “Tuğba!” dediğin de dişlerimi o kadar sıkıyordum ki kırılsaydı bile fark etmeyebilirdim. Hızla Tuğba’nın bileğini tutup salondan inmeye başladım, arkamdan tüm herkesin geldiğini biliyordum, Tuğba korkuyla “A-alaz, Alaz Ağa dur!” desede şuan gözüm kimseyi görmüyordu. Arkamdan bana seslenen annem ve diğerlerinin sesini duysam da beynim bulanık kelimeleri tam seçemiyordu. Merdivenleri inip avluya geldiğim de Tuğba’nın kolunu tutup kapıya doğru ittim, yüzümü ona yaklaştırıp “Eğer bir daha karım hakkında düzgün konuşmazsan senin o dilini keserim Tuğba!” dediğim de bunu yalnız ikimizin duyacağı bi sesle söylemiştim, ciddiyetimin ve öfke dolu bakışlarımın altında ezilen Tuğba’nın gözleri dolmuştu. Herkese dönüp “Sakın! Sakın bir daha hiçbir kimse, değil bir söz karıma; ona bakışlarına bile dikkat etmezse andım olsun onu gebertirim! Değil sizde anlayış, merhamet bile kalmamış. Hiç mi düşünmezsiniz bu kız ne yaşamış diye? Ulan kız daha 20’sini doldurmadan benimle zorla evlendirildi, bu da yetmedi hiç tanımadığı bi aileyle beraber yaşamaya ve alışmaya çalıştı! Peki ya sonra! Andım olsun bu size son ikazımdır, Asil’e söylenen her söz, atılan her bakış bana atılmış sayarım ve kimse o söz ve bakışlarıyla ölüm fermanını imzalamasın!” dedikten sonra tek bi an bile düşünmeden Tuğba’yı kapı dışarı atıp kapıyı kapattım. “Tuğba değil buraya gelmek bu konağın 100 metre yakınının da bile görülürse vurun!” diye bağırırken bunu adamlarıma söylemiştim. Dolu gözlerle öne çıkan Halam “Alaz Ağa!” diyen sesin de sitem ve kırgınlık vardı, “Benim hiç mi hatırım yoktu, ha!?” dediğin de ona doğru yürüyüp elini alıp öptüm. “Senin yerin de, hatırın da bende ayrıdır lakin sende bilirsin ki Alaz Ağa’nın karısını ağlatmak kimsenin de haddi değildir.” diyerek ona söz hakkı vermeden merdivenleri çıkmaya başlamıştım, balkona çıkıp sigara içmem gerekiyordu. Kimsenin kimse de hatrı da yeri de yoktu! Az önce yalan söylemiştim, halamı severdim ama hala denecek bi samimiyetimiz bile yoktu söylemiştim ya ben sadece ikizlerle konuşuyordum, bazen annem-babama olan kızgınlık ya da kırgınlığım onları bana yabancı gösteriyordu. Cebimden sigarayı çıkardığım anda içeri Zilan girip “Abi, yengem 2’dir kusuyor, daye’yi bulamadım bi baksan.” dediğin de hızla sigarayı bırakıp merdivenlere yöneldim. Sigaraya karşı olan karım yanımda olsa bu kadar engelleyemezdi! Arkamdan gelen Zilan’a el hareketimle durdurup, “Sen burda kal, ben gerekirse çağırırım.” dediğim de cevap vermesini beklemeden merdivenleri çıktım. Hızla parmağımı okutarak kapıyı açtım, sola dönerek yatak odasına girdiğim de yatakta cenin pozisyonunda camı izleyerek yatan küçük karımı gördüm. Yavaşça içeri girdiğim de “Zilan dedim ya normal olmalı, ben araştırdı-“ diyemeden bana dönünce sustu. Pozisyonunu hiç değiştirmeden ona ilerlememi izledi, yatağın yanına oturup saçlarını kulaklarının arkasına ittim. Eğilip anlını öpüp geri çekildim, “İyi misin yavrum?” dediğin de sadece yüzümü izliyordu, kısa bi sessizlikten sonra kafa sallarken “Midem, midem bulanıyor.” dediğin de kafa salladım. Cebimden telefonu çıkartığım da “Ne yapıyorsun?” dediğin de telefona girip “Doktoru arıyacağım.” dediğim an kalkıp telefonu elimden çekti, şaşırarak ve kaşalarımı çatarak “Ne yapıyorsun?” dediğim de “Asıl sen ne yapıyorsun, sadece hamileyim ve midem bulanıyor bu gayet normal, bunlar olmazsa bi sorun var demektir Alaz Ağa.” dediğin de son kelimesi için gözlerimi yumdum. Sinirlenerek “Sana, bana o kelimeyi kullanmamanı söylemiştim!” dediğim de sadece omuz silkerek “Bundan sonra canım ne istiyorsa onu yaparım Alaz A-ĞA!” derken son kelimesine baskı uygulamıştı, yüzünden de anlaşıldığı gibi ağlamaya çok hazırlıklı duruyordu, onu ağlatmak istemediğimden “Tamam, telefonumu ver” dediğin de “Doktoru aramayacaksan veririm” dediğin de tek kaşım havalanıp, “Hayırdır, alamayacağımı mı sanıyorsun?” dediğim de yutkundu ve telefonu hızla bana uzatınca güldüm. Yanına uzandığım da o da benim gibi yüzünü tavana çevirdi, sesli bi nefes verdiğin de ona döndüm, gözünden akan yaşı görünce tek kolumun üstüne başımı koyarak onu izlemeye başladım. Bakmaya kıyamadığım karımın göz yaşını silip “Asil, sana bakmaya kıyamazken neden ağlıyorsun?” dediğin de akan diğer yaşını kendisi sildi, “Hiç” diyerek beni geçiştirmek istese de izin vermedim. Yanağını elimin arka kısmıyla okşarken “Yeniden başlayabilir miyiz?” dediğim de şok olarak bana dönmüştü, dürüst olmak gerekirse bende beklemiyordum, sadece yorulmuştum. Ama daha doğru cümle; Birbirimizi yormuştuk.. Artık bi ilerleme istiyordum, güven, sevgi, anlayış, mutluluk, beraberlik… Asil anlamadan bana baktığın da “Seninle yeniden tanışmak ve seni bir kez daha sevmek, bir kez daha aşık olmak istiyorum.” dediğim de gözleri dolmuştu. Yüzü acıyla, gözleri hüzünle “Ama birbirimizin canını acıtıyoruz, sevgi böyle bir şey değil ki” derken sesinde sitem de vardı. “Ben bilmiyorum ki, sevgi nedir nasıl bi his bilmiyorum. Sende gördüm ve kıskandım, beni de sever misin?” dediğim de yutkunmuştu, “Bana hiçbir şey anlatmıyorsun, seni tanımak istiyorum” dediğin de gülümsedim. “Özel bi şeyim yok ki, sıradan bir Ağa’dan hiçbir farkım yok” dediğim de o gülmemişti. Derin bi nefes alan bu sefer bendim, korkuyordum. Asil’in benden gitmesinden, beni sevmemesinden korkuyordum. Fazla düşünmeden “Benimle yeni bi başlangıç yapmak ister misin Serçe?” dediğim de gülümsemişti, kalbimin ritmi hızlanırken Asil’in iki dudağı arasında çıkmasını beklediğim tek bi kelime vardı; Evet. Bana bir süre bakan Asil elini yüzüme koyarken beklemediğim bi hamleyle dudaklarıma küçük bi öpücük bırakıp geri çekildiği anda ona izin vermeyerek dudaklarına yapıştım, hem nazik hem de özlemle dudaklarını öperken bana karşılık vermesi cevap vermesinden daha iyiydi. Geri çekildiğin de gülümsüyordu, bana bakan gözlerini uzun zamandan beri ilk defa ışıldarken görüyordum. Kafasını yatağa koyduğun da gülümsüyordu, onu izlerken gülümsemesi için bi kez daha canımı verebileceğim aklıma geldi. O kadar güzel ve masum gözüküyordu ki toprak gibi kahve gözlerinde gömülmek istiyordum. Küçük bi çocuk gibi elini uzatınca anlamadım, sırıtırken “Merhaba, ben Asil” dediğin de bende gülmüştüm. Elini hafifçe tutup öperken “Tanıştığıma memnun oldum hanımefendi, bende Alaz Arnaz”…

 

 

Eveeeettttt bi bölümün daha sonuna geldikkkkk….

Dürüst olun nasıldı ama bölüm, güzeldi güzeldi. 😁

Lütfen kitabıma Beğeni + Yorum yaparak destek verirseniz çok sevinirimmm:)))

 

SİZCE BU SAATTEN SONRA DAHA MI ZOR ÖLÜ YOKSA DAHA MI KOLAY???

ASİL’İN KARARLILIĞI DA GÖZLERİMİ DOLDURDU VALLA, YURT DIŞINDA BEN ASLA AFFETMEM DİYEN KIZ BU DEĞİL MİYDİ!???

GERÇİ ONA KAÇMAYA ÇALIŞANDA OYDU, ABİ NE DENGESİZ İNSANLAR VAR YA 😂

PEKİ EVDE YAŞANAN OLAYLARR, KIZ DİYECEKTİM SEN KİM KÖPEK!!!! Şaka şaka biz elitiz hayatım😁

Neyseeeeeğğğğ; çok mutluyum cidden sonunda galiba mutlu olacaklar gibi hissediyorummmm😊😊😊😊

Bölüm : 17.07.2025 22:16 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...