Keyifli Okumalar✨🫶🏽
Asil AREYİZ~
Yorgunluktan atamadığım gözlerimi duyduğum seslerle araladım, gözlerimi yavaşça açsamda ışık gözlerimi rahatsız etmişti. Etrafa bi kaç dakika boş gözlerle baktıktan sonra, en son çok konuştuğum için Alaz ağanın kucağında uyuya kaldığımı hatırladım. Tekrar etrafıma bakınca çiftlikte olduğumuzu anlayınca derin bi nefes verdim ama beni uyandıran sesler hala kesilmemişti. Daha dikkatle dinlesem de konuyu anlayamıyor bazı kelimeleri duyamadığım için, tek ayağıma ağırlığımı verip merdivenin başına ilerleyince duyduğum sesleri daha net seçebiliyordum. Bu ses Alaz ağaya aitti ve o birisiyle kavga ediyordu, biraz daha yakınlaşacakken duyduğum sesle ayaklarım olduğu yere çivilenmişti. “Alaz Ağa haddini bilesin, Asil benim kız kardeşimdir onu göreceğim!” diyen kişi Abim’di.. Baran’dı.. “Seni o gün gebertmediysem Asille yaptığımız anlaşmadandı Baran! ama şimdi seni öldürmemek için tek bir sebebim, lakin öldürmek için bin bir tane sebebim var bunun için şansını daha fazla zorlamadan bas git burdan!” diye kükreyen Alaz ağanın çenesini sıktığını artık sesinden anlayabiliyordum. Olduğum yerde onları dinliyor ne bi adım ileri ne bi adım geri atabiliyordum. O an git demek yada beni götürün burdan diye çığlık bile atmak istedim ama dudaklarımı ne yaptıysan oynatamıyordum. “Ne oluyor burda!?” diye sesini yükselten kişi babamdı, babamın adım sesleri durunca onun da Baranı beklemediği çok belliydi, yaklaşık bir dakika boyunca kimseden ses gelmedi ve o an babamın da donduğunu anlamıştım. Yere düşen damlalarla ağladığımı fark etmiş ama elimle gözyaşlarımı silemiyordum çünkü aklımda hala abimi beni yaktığı o an canlanıp duruyordu. Bi tokat sesiyle irkildim, “Defol git burdan Baran, git ki kızım seni görünce üzülmesin!” diye ağalayarak konuşan ve tokat atan kişi annemdi. “Ana ben-” diyemeden bu sefer Baranı bölen kişi babamdı, babam ne annem gibi ne de Alaz ağa gibi bağırmıyordu ama onun sesiyle beraber yüreğinin titrediğini hissedince kalbim sıkıştı. “Sen ne utanmaz bi herifsin, şeref yoksunu adi herif! Kızımın bu halde olmasının tek sebebi sensin! Be- ben senin yüzünden kızımı koruyamadım!” derken utanıyor gibiydi. “Bilmiyordum! Allah belamı versin ki bilmiyordum baba!” diye sesiyle çığlık atan abimdi, ağlayarak ve bağırarak sitem etmeye devam etti, “Ben, ben dedim ki sen Asili kurtarırsın dedim! Alaz ağa yoktu baba! Sen Asili kurtarabilirdin, biliyorum ama yapmadın neden!” dediğin de beynimden vurulmuşa döndüm, vücudum titremeye başladığın da duyacaklarımdan korkuyordum ama bi kaç adım daha yaklaştım ve tam merdivenin önünde onlara bakarken, abim sözlerini tamamladı “Sen Asili kurtarabilirdin baba neden yapmadın, senin gücüne güvendim ben- Sen, sen çok kişiyi kurtardın ama mevkin için kızını kurtarmadın değil mi! Sen elindeki o gücü o lanet masadan vazgeçmedin değil mi!” derken artık babamdan hesap soran kişi Baran, abimdi. “Sende şeref yoksunu bi babasın unutma! Ben- Alaz Ağanın yurt dışında olmasına güvendim, ben onu karşımda görürken bile Asile bi şey olmayacağını biliyordum çünkü ben sana daha çok güvendim!” dediğin de sendeledim, merdivenin kenarından destek alırken ağladığımdan dolayı önümü net göremiyordum. Baran neler söylüyordu, ba- babam da mı beni göz göre göre ateşe atmıştı, bunu yapmamıştı değil mi, olamazdı çünkü o gün benim için gelmişti. Babam gözümün önün de abimin canını ortaya koymuştu o, o elinde olsa beni çekip kurtarırdı biliyorum. Kafamın içindekileri duymuş gibi Baran daha çok bağırıp, babama hesap sormaya devam etti. “Sen o gün benim canımı ortaya koydun! Sen oğlunun canını ortay koydun ama o masada sözünü geçiremedin öyle mi! Sen, sen benden vazgeçtin ama o masadan vazgeçemedin!” dediğin de babamın istihbaratından bahsettiğini anlamıştım ama detaylı olarak bunu hiçbir zaman öğrenememiştim ve abim son bi kaç senedir babamla o istihbarata katılmıştı, babamın yanındaydı ve o artık en az babam kadar bilgiliydi.. Baran ağlayarak her iki eliyle kafasına vurarak “Beynim almıyor! Burası almıyor! Sen benden ve Asilden, Asilden vazgeçtin! Anne sen biliyor muydun! Kocan olacak bu herifin her iki çocuğunu yakarken sadece seyirci mi kaldın yoksa haberin yok muydu!” dediği an nefesimi tuttum, annem de benden vazgeçmemiştir, yapmazdı hatta yapamazdı! “Hiçbir şey bildiğin gibi değil!” diyen annemin sesiyle daha fazla dayanamadım ve ağzımdan bi hıçkırık kaçınca elimle hızla ağzımı kapattım, herkesin gözü bana döndüğü anda vücudum kontrolüm dışında fazla titriyor, gözyaşlarım görmemi engelliyordu. Babama baktığım da sadece yutkundu ve bana hayır, hiçbir şey düşündüğün gibi değil dediğini duymak istiyordum ama sessizdi, bulanık görüyordum. Yıkık bakışlarımla anneme döndüğüm de, eliyle ağzını kapatmış ağlıyor ama aynı zaman da bana bakmıyordu bu- bu ne demek oluyordu? Yapamazdı! Babam biricik kızına kıyamazdı! O- ben gördüm geldi! Benim için gelmişti. Bakışlarım son olarak barana yani abime döndüğün de onun da sinirden karıştırdığı saçlarını ve yıkık bakışlarını gördüm. O- o sanki ben doğru söylüyorum, bizim ailemiz bundan ibaret der gibiydi. Doğruydu, tam bir dakika olmuş herkes dona kalmış, kimse hareket bile etmiyordu. Ayağımın ağrısıyla yüzümü buruştursam da artık daha büyük ağrılarım olduğu için pek canımı yakamamıştı. Merdivenleri inmeye başladığım da Alaz tam bana doğru gelecekken vazgeçti ve ben aşağıya ulaştığım da kimseye bakmadan, çaresiz ve yüzsüzce babamın önünde durdum. Ağlarken kendimi gülümsemeye zorlayarak “Baba?” dediğim de babamın da gözünden yaş akmıştı ve bunun sorumlusu kimdi ve kime ödeyeceğimi bilmiyordum. Babam beni almaya geldiğin de, Alaz ağa yüzünden gözleri dolmuş ve bunun için Alaz ağaya ant içip ona ödeteceğimi söylemiştim. Peki ya bu sefer babamı ağlatan kimdi? Kafamı biraz yana eğip yalvarır gibi bi açıklama bekliyordum. “Babaa?” derken sesimle ona yalvarıyordum. Babam zorla da olsa bana bakıp, “Denedim, çok denedim ama ikna edemedim.” dediğin de yıkıldım. Her şey gerçekti, babam saltanatı için benden vazgeçmişti.. Kızından ve oğlundan.. “Bizim de üstlerimiz var Asil, onları tanıyamıyoruz artık, bu olay kesinlikle yaşanacaktı. Yoks- yoksa birileri katledilecekti.” dediğin de yutkunamadım. Neyin içindeydi babam, bizi neye, nereye sürüklemişti? Gerçekten bizim hayatımızı başkalarının eline mi bırakmıştı? Kalbim ağrıdı. Yüküm omuzlarıma ağır gelmeli ki, omuzlarım düştü ve oturup sesli bi şekilde ağlamaya başladım. Babam hızla bana sarılmak istediğin de onu ittim, yanıma oturan ve benimle ağlayan annem saçlarıma dokununca onun da elini hızla ittim. “Anne, anne babam bize ne yaptı?” dediğim de annem daha çok ağladı ama cevap da vermedi. Aklım durmuş ve sadece yaşadığım o zor günler, çaresiz ve intiharı bile düşündüğüm anlar aklıma geliyordu. Zorlansam da ayağa kalkıp anne ve babama baktım ve Alaz Ağanın yanına gittiğim de tam düşecekken beni belimden yakalamıştı. Olabildiğince yumuşak bi sesle “Gidelim mi Asilim?” dediğin de kalbim titredi, dolu gözlerimle ona baktığımda titreyen çeneme bakınca kaşları bükülmüştü. Cevap veremedim, sadece kafamı sakladığım da tam çıkacakken, “Abim?” diyen sesle gözlerimi kapattım. Yutkunamadım. Yürümeye devam edip kapıya ulaştığımız da bu sefer bizi durdurmak isteyen ses babamdı. “Asil, Alaz ağa sana geçmişinden bahsetti mi?” dediğin de destek olarak tuttuğum kol gerilmişti. Alaz ağa beni yürümeye zorlayınca durdum, ona baktığım da sinirden çenesi seğirmişti. Arkamı döndüğüm de babam hem kızgın hem de nefretle bakıyordu Alaz ağaya, ona anlamayan gözlerle baktığım da babam bize doğru bi kaç adım atınca, Alaz kolumu sıkıp “Hadi gidiyoruz, Asil.” dediğin de kolumu çektim ve “N’oluyo?” derken sesim kısık çıkmıştı. “Alaz Ağa! Anlatacağım demiştin hala mı anlatmadın?” diye bağıran babamın sesi yankılanmıştı. Alaza döndüğümde dişlerinin arasında “Sana ben anlatacağım dedim! Sakın Azad ağa, sakın yanlış bi şey yapmayasasın yoksa bedeli ağır olur!” dediğin de artık bi şeylerin döndüğünü anlamıştım. Babama bi adım attığım da anlatmasını istedim, babam bana bakarak “Asil, sana herşey anlatacağım ama benimle kalacaksın kızım?” dediğin de Alaz ağaya bakınca hızla kolumu tutup, “Ne diyorsun Azad Ağa sen! Benim karımın yanı benim yanımdır!” dediği an ona dönüp, “Senin karın bi mal değil! Onu sürekli yanında taşıyamazsın!” dediğim de duyacaklarımdan habersiz ama yine canımın yanacağını hissetmiş olmalıyım ki gözyaşlarım durmamıştı. Alaz derin bi nefes alıp sakinleşmek için kendini zorlayıp bana döndü ve “Asil, olanları ben sana anlatacağım zaten sana dedim ya konuşacaklarımız var diye!” derken sesini yumuşatmak için çaba da gösterse tedirginliği ve siniri beni korkutuyordu. Başımı dikleştirip, “Anlatacak olan bu zamana değin anlatırdı?” dedikten sonra babama döndüm ve ona soru dolu bakışlarımla beklemeye başlayınca, babam “Alaz Ağa sana yalan söyledi, hemde herşey de ve her konu-“ diyemeden beklemediğim bi şekilde Alaz ağa beni kucağına alıp kapıya ilerleyince, çığlık atıp “Alaz! A-Alaz sen, sen ne yaptığını sanıyorsun! Bırak! Alaaazzz!!” diye bağırırken babam ve annem de arkadan Alaz ağaya bağırıp peşimizden geliyordu. “Alaz Ağa! Haddini bil, ne ettiğini sanırsın sen!” dediğin de Alaz arkasına bakmadan babama cevap verdi, “Seni uyardım yaşlı kurt! Sana dedim! Ama andım olsun bunu sana ağır ödeteceğim!” dediğin de sırtım gerildi, bağırıp çağıran ben susup, Alaz ağanın kucağında resmen bi puta dönüştüm. Bunu fark etsede bana bi kere bile bakmamıştı. Arabalara ilerlerken, Annemin ağlayan sesi kalbimi ağrıttı, “Alaz Ağa- kızım! Alaz ağa kızını getireceğim dedin bana- senin sözün vardı!” derken Alaz ağaya isyan edip ağlıyordu. Alaz ağanın yüzüne bakınca fazla düz yüzü hem korkutmuş hemde ondan bi kez daha nefret etmeme sebep olmuştu. Arabaya yaklaşınca, “Kutay kapıyı aç, ben sürücem!” dediğin de Alaz ağa beni ön koltuğa oturtunca tam inecekken kolumu tutup, “Sakın!” diyen sesiyle yerime sindim, gözyaşlarımı elimle silip babamla kavga eden Alaz ağanın sesini bile net duyamıyordum. Aklım düşüncelerimi sürekli önüme sürüyor, ihtimalleri hatta en kötü ihtimalleri öne sürüyor ve dış dünyayı soyutluyordu. Alaz ağa, arabanın kapısını sertçe kapatınca irkildim. Hızla arabayı çalıştırdığın da son kez anne ve babamı görmek için kafamı kaldırınca, penceremin başında abi- Baranı görünce duraksadım. Gözlerimiz birbirine kenetlenmişti, Alaz ağa ilerleyince son kez gördüğüm kişi Baran olmuştu. Önümüzde bize eskortluk eden bi araç ve arkamızda en az on beş arabayla yola çıktığımızı biliyordum. Tam 1dakika 44saniye boyunca ikimizde konuşmadık, evet saydım. Sessizliğimizi bozan Alaz ağaydı, “Asil” dediğin de ne ona baktım ne de cevap verdim. “Bak bana kızgınsın, seni anlıyorum ama bu konu senin babanın sinirle söyleyeceği bi konu değildi, sen de beni anla!” dediğin de ona dönüp, “Sen benden hep dürüst olmamı isterken hiç utandın mı, merak ediyorum?” derken sesim çok sakindi. “Bak, san-“ demeden lafını kestim ve devam edip, “Alaz benim için yalan söylemen önemli değil çünkü seni önemsemiyorum?” dediğim de arabanın içi buz kesilmişti ama ben devam ettim, “Bi gün senden kurtulacağım, öyle yada böyle Alaz. Benim için nesin biliyor musun, hani bu hergün haberlerde duyduğumuz kadın katilleri varya, benim için onlardan hiçbir farkın yok. Neden biliyor musun?” dediğim de sesimin sakinliği ve öylesine bi şeyden bahseder gibi olması beni bile şaşırtmıştı. “Çünkü bunu biliyorum Alaz, sen benim sonum olacaksın.” dediğim an bana hızla döndüğün de gözleri ateş çıkartabilseydi bu şehri yakacak kadar ateş olduğuna yemin edebilirdim. “Sus! Sinirinden ne dediğini bilmiyorsun, bunun için kes sesini!” dediğin de derin bi nefes aldım. Bunlar gerçek hislerim değildi belki de ama bilinç altımda olanlardı. Hani bilinç altımız hep en kötü senaryolara aşıktır ya, belkide benim de en kötü senaryom budur. Korkularımda belkide. Sonunu düşünmeden devam edip, “Sen ya saplantılısın yada sa-“ dediğim de bağırıp, “O kelimeni sakın tamamlayayım deme Asil! Sakın!” diye bağırdığın da korktum ama artık bi son istiyordum. “Sen benim sonum olacaksın Alaz, ben senin gibi biri değilim. Kabullenemem, alışamam, kendimi kandıramam. Hayatta herşey sırayla olur, evliliğimizin 1. Ayı bitti ve şuan annenlerin aklındaki tek şey torun olduğunu ikimiz de biliyoruz.” derin bi nefes alıp, “Ben senin çocuğunu doğurmayacağım Alaz, ben sevmediğim tanımadığım adamın çocuğunu doğurmam, neden biliyor musun? Çünkü ben de aşağılık biri olduğum için ne annelik yapabilirim ne de onu sevebilirim!” dediğim de Alaz ağayı bi kez daha dumura uğratmıştım. Alaz ağa Histerik bi şekilde gülüp, “Ne çok şey birikmiş Asil içinde!” dediğin de bağırmıyordu ama sesini de ayarlayamıyordu. “Hiç mi görmüyorsun senin için yaptıklarımı yoksa görmemezlikten mi geliyorsun?” dediğin de sorusuna cevap istiyordu ama istediği cevabı vermeyecektim. Tam olarak o arabada beklerken karar vermiştim, benim Alaz ağadan tek kurtuluşum; onun benden nefret etmesiydi. “Sa-na bi şey sor-dum Asil!” derken her kelimesine baskı uyguluyordu, ona bakmadan “Alaz sen benim için bi şey yapmadın ki sen hep ben senin yanın da biraz daha durayım diye yaptın!” dediğim de kaşları havalandı çünkü yalandı. “Ne diye karım olmayı kabul ettin sen?” dediğin de artık o da benim gibi sakin ama tehlikeli bi sakinlikle konuşuyordu. “Sen gözümün önünde abimin kafasına silah dayadığın için.” dediğim de kafasını sallayıp onayladı, “Peki, bu evliliğin amacı neydi?” dediğin de ne yapmaya çalıştığını anlamıyordum. “Berdel yani abimin ve kız kardeşinin hayatı karşılığın da benim hayatım.” dediğin de sakince “Nıc,nıc,nıc sen kendi abinin hayatını kurtardın Asil, benim kızlardeşimin hayatı senin ellerinde değildi.” dediğin de bu sefer kafamı sallayan bendim ama ikimizde biliyorduk, Abim ölseydi, o kız da öldürülecekti. “Demek ki neymiş, sen benim yanım da kalmak zorundasın! Sen istesen de istemesen de benim yanımda kalacaksın! He!! Bi gün kafana eser kaçma planları yaparsın andım olsun, andım olsun ki Asil seni bulmadan önce ilk abinin kafasına sıkar seni de bulduktan sonra ayaklarının önüne atarım!” dediğim de tüm tüylerim ürperdi, gerilen vücudum karşısın da hiçbir şey söyleyemedim. Sustum.. Hayır, susturuldum. Gözyaşımı elimin tersiyle silip, cama döndüm ve her iki bacağımı kendime çekip Alaz ağaya sırtımı çevirdim. Sessizce ağlayıp hıçkırığım geldiği anda yoldaki ağaçları yada arabaları saymaya çalışıyordum. Çok uzun bi süre bu böyle devam etti, taki artık gözlerim şişmekten önümü göremeyecek kadar olup, başım bi şeyleri düşünmeme izin vermeyecek kadar ağrıdığında gözlerim kapanmak istiyor ve beynim olanlardan kısa da olsa uzaklaşmak istiyordu. Bi kez daha uykuya dalmadan önce neden uyumayı, kısa süreli ölüme benzettiklerini anladım. Sonuçta uyuyan bi kimsenin uyanacağına dair hiçbir kesinliği yoktu. Umarım, umarım ben de uykumda ölürüm. Belki daha huzurlu olur.. Ölümü daha önce istediniz mi yada nasıl ölmek istediğinizi, belki daha da acısı hayalini kurdunuz mu?..
Lütfen kitabıma destek ol..
Evet bu bölüm kısa oldu biliyorum ama sadece yazmak istiyorum ve bu bölümü sevdiğim için atmak istedim, umarım beğenirsiniz..
Nasıl buldunuz bu bölümü??
Bi sonraki bölümde görüşmek üzereee😽
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
5.13k Okunma |
457 Oy |
0 Takip |
35 Bölümlü Kitap |