Keyifli Okumalar..🩷
Alaz Arnaz-
Saatlerdir loş ve tek olduğum bi barda tek içiyordum. Boşaltmıştım barı, dün Asilin hamile olduğunu duyduğumdan beri burda içiyordum. Karımın benden bırakmamı istediği şeyi, içki zıkkımını içiyordum. Kapı sesi gelse de yönümü değiştirmeden, bardağındaki içkiyi kafama diktim. Ali sık sık beni kontrole geliyordu. Yanıma oturan adama dönünce kaşlarımı çattım. Enesi karşımda görmeyi beklemiyordum. “Daha ne kadar içeceksin?” derken o da kaşlarını çatmıştı. Önümdeki bardağı doldurup, ona bakarken tekrar kafama diktim ve masaya çarptım. “İnsan nasihati kaldıracak durumda değilim, siktir git burdan!” dediğim de dişlerini sıkıyordu. İçeri giren Ali yanımıza doğru gelince “Abi, Doktor Sercan aradı ve gelmen gerektiğini söyledi.” dediğinde sadece kafa salladım. Ali bizi tekrar yalnız bırakınca kafamı masaya yaslayıp, gözlerimi yumdum. “Kararını verdin mi?” dediğin de ona döndüm, “Nerden biliyorsun!?” dediğim de cevap vermedi, kendi sorusuna cevap bekliyordu. Onu umursamadan ayağa kalktım ve ceketimi giyerken fısıldayarak “Kuşu serbest bırakma zamanı geldi.” dediğin de kolumdan tuttu. “Ne demek bu?” dediğin de kolunu itip, “Ne duyduysan o demek! Asili boşayacağım!” dediğin de şok olmuştu. Evet ben bile kendimden beklemezdim ama o kamera görüntüleri benim çıkmaz sokağım olmuştu. Asil tetikçiyle bakışıyor ve kalbine nişan alındığında bile eğilerek kalbindeki kırmızı noktaya bakıyordu.. Asil ölmek mi istiyordu bilmiyorum ama o an istemişti ve bunun sebebi bendim.. “Alaz, karını bırakamazsın! Asil-“ diyemeden ona dönüp, “Sen görmedin! Görmedin! O ölüme göz yummuştu! Benimle yaşamaktansa ölümü yeğlemiş, gördüm! O- onu gördüm.” derken sonunda sesim fısıltıya dönüşmüştü. “Pişman olacağın şeyler yapma Alaz, Asil uyandığı zaman konuşun tekrar. Senin yanlışın vardır eminim!” derken beni ikna etmeye çalışıyordu. Yorgunla sandalyeye oturdum ve kafamı hayır anlamında salladım. “Bitti.” dedim ve derin bi nefes aldım. “Artık her şey bitti Enes.” dedikten sonra ona döndüm ve “Asil uyanmadan, bir daha onun hayatın da olmamak üzere gideceğim. Serçenin özgür olma zamanı geldi artık.” derken gözlerim dolmuştu. Asil benim yüzümden çok sorun yaşadı, hayatını bi günde tepe taklak olmasının sebebi bendim. Asil haklıydı, ben istemediğim sürece kimse Asili evlendiremezdi ama ben yıllar sonra gelerek güç gösterisi uğruna görmediğim kız ile evlenmeyi kabul etmiştim ama ya sonrasında.. Dalgalı kahve saçlarına, badem gözlerine ve çekingen haline aşık olmuştum. Ben plan kurarken, Asil benim planlarımla oynamıştı ve bunun için iki çift gözü fazlasıyla yeterliydi. “Peki ya bebek!?” diye karşımda duran adama baktım. Kafamı salladım, histerik bi şekilde gülerken “Gider ayak Asili bi bebeğe bağlayacak değilim, aldıracağım.” dediğim de yutkunmuştu. Ona bakarken “Bu olayı bi başkasına anlatırsan ecdadını sikerim Enes! Asil bile asla öğrenmeyecek hamile olduğunu!” dediğim de donuk bakışlarla sadece kafa salladı. “Nereye gideceksin?” dediğin de bardağın altında ki içkiyi diktim ve ona arkamı dönerken “Asilin olmadığı herhangi bir yere.” derken kapıdan çıkmıştım. Yüzüme vuran sabah güneşiyle yüzümü buruşturdum. Açılan kapıyla arabaya bindim, kapım tam kapanacakken Enes tam karşıma oturdu. “Alaz yapma! Asil öğrenirse seni affetmez! Uyansın konuşun hallolabilir sorunlar-“ dediğinde onun lafını bölerek “Kes sesini! Hiçbir sikim bildiğin yok! Gelip karşıma geçip yapma demek en kolayı, azıcık düşün lan düşün! Asil öldürüleceğini bile bile hareket etmedi! En- en kötüsü de ne biliyor musun, kucağım da kanlar içindeyken bile dudaklarında küçük bi gülümseme vardı!” derken bağırıyordum. O anı silmek için canımı verebilirdim. “Alaz, Asil seni seviyordu! Sana ve size alışıyor ve seviyordu! Asiye’ye de anlatmış yoksa bende gelip senle konuşmazdım ama Asil kendi ağzıyla kardeşime seni sevdiğini anlatmış!” dediğin de kafa salladım. Haklıydı ama bilmediği şeyler vardı. “Haklısın, Asil beni sevmeye başlamıştı ama Asil ile ilk zamanlarımızda bana “Seni asla sevmeyeceğim Alaz ağa! Kalbin dört odacığı vardır ama sen onların önünden bile geçemeyeceksin! Andım olsun ki eğer birgün kalbime girmeyi başarırsan o kalbimi kendi ellerimle sökerim!” dediğini bilmiyorsun Enes!” dediğim de karşımda ki adam puta dönmüştü, evet.. olaylar gerçekten korkutucu bi hal almaya başlamıştı. Derin bi nefes alıp, “Bu olanları kimseye anlatma sakın! Şimdi hastaneye gidip o bebeği aldıracak ve Asili boşayacağım, eminim o da bunu isteyecektir zaten. Bu saatten sonra iki cihan bir araya gelse de biz gelemeyiz.” dedikten sonra kapımız açıldı, inmeden önce Enese dönüp “Kimseye bir şey diyeyim deme sakın, her şeyi sessizce halledip gideceğim!” dedikten sonra ona söz hakkı vermeden arabadan indim, artık her şey bitmişti. Asil’i de bitirmiştim, kendimi de.. Ben bizi bitirmiştim..
Karşımda oturan doktora bakıyordum, Sercan yakın arkadaşlarım arasındaydı. Şu ana kadar ne işim varsa halletti, iyiliğimi istediğini de biliyordum ama bana karşı çıkması sabrımı sınıyordu. Karşımda inatla bana bi şeyler anlatmaya çalışan adama son kez dönerek onun lafını kestim. “Sercan yeter! Bak beni anlamıyorsun ve anlamanı da beklemiyorum zaten ama sana ne söylüyorsam onu yap, bebeği aldır.” derken sesim bile titrememişti çünkü kararım kesindi, bu saatten sonra her şey bitmişti, gidecektim. “Alaz bak kardeşim, bak kardeşim diyorum Alaz sana kardeşim! Yapma, karın uyanırsa kabul etmez, uyandıktan sonra zaten kabullenir ve o istemesede kendisinden bi parça olan canı sever.” dediğin de elimi sertçe masaya vurup, “Sorun da bu zaten! Kendisinden olan parçayı sever belki ama beni sevmiyorken daha onunla aramızda bi bağ oluşmamışken benden olan o parçayı kabul etmezse ne yapacağım! Bitti Sercan, bitti! Sana bir daha demeyeceğim, bu işi sessiz sedasız yap ve bitir. Şimdi Azad ağa ve Eslem Hanımla konuşup boşanma işini halledeceğim ve her şey gerçek anlam da bitecek.” dedikten sonra hızla odadan çıktım. Nefesim kesilmişti, kalbim kasılıyordu. Etrafıma bakıp hızla bi odaya daldım, boş olduğunu görünce hızla kapıyı kapattım. Pencerenin yanına gidip hava alırken kalbim beni zorlayacak kadar ağrımaya başlayınca, sakin kalmaya çalışarak yere oturdum. Derin derin nefes almaya çalışıyordum ama sakinleşmem düşündüğümden de uzun sürmüştü. Yaklaşık 40 dakika kadar sadece yere oturmuş, boş duvara bakıyordum. Hoş! Gerçi dün akşamda pek farklı bir şey yapmamıştım ya! Kapım açılınca, Ali içeri girdi beni yerde görünce kısa bi an duraksayıp, içeri girdi. “Abi” dediğin de ona bakmadan ceketimin cebindeki sigarayı çıkartıp bi tane yaktım. Kısa bi sessizlikten sonra yanıma oturdu. Derin bi nefes alıp, “Yenge sigarayı bırak dediğin de bırakmamış mıydın?” derken gülmeye zorluyordu kendini, aramızdaki paketten bi dal alıp yaktı. “Abi, Azad ağa seninle konuşmak istiyormuş, adam biraz daha beklerse ortalığı yakacak” dediğin de bu sefer gülen kişi bendim. “Abi, yenge iyi olacak.” derken yüzümü bakıp gülümsedi. “Yurt dışına geri dönüyorum Ali” dediğim de kısa bi süre söylediklerimi idrak edemedi. “Ne” dedikten sonra konuşmasına izin vermeden “Söyle uçağı hazırlasınlar, akşam gidiyorum.” dedikten sonra sigaramı içime çektim, ayağa kalkıp üstümü düzeltiğim de Ali de hızla ayağa kalkmıştı. “A-Abi, ben yanlış mı anlıyorum-“ demeden lafını tekrar böldüm. “Ali uzatma, akşam uçak hazır olsun ve sakın kimseye haber vereyim deme, avukata da söyle akşam 8’de evde olsun boşanma protokolünü hazırlayıp gelsin, ben tekrardan bi bakayım eklenebilecek şeyler varsa söylerim akşam.” dediğim de Ali hızla elindeki sigarayı yere atıp önüme geçti, “Abi, ne diyorsun sen? Peki ya yeng-“ demeden elimi omzuna attım ve “Bitti Ali, kimseye haber vereyim deme sadece akşam uçak hazır olsun yeter!” diyerek yanından geçip çıktım ve Aliyi odada yalnız bıraktım. Son kez derin bi nefes aldım ve aşağı inmeye başladım. Azad Ağa beni görünce hızla yanıma geldi, yakama yapışıp “Nerdesin lan sen! Benim kızım burda hastanelerdeyken sen gece boyu nerdeydin piç!” dediğin de sinirden gözlerim yumdum ama sakin kalacaktım, kararlıydım. Kutay tam buraya doğru gelirken onu elimle durdurdum. Benden cevap alamayınca Azad ağa yüzünü buruşturup beni itti. “İnandırmıştın! Bi ara kızımı gerçekten seviyorsun sandım, Allah belamı versin! Kızımı senin konağına bıraktığım güne lanet olsun Alaz Ağa! Kızımın bana söylediği yalanların sorumlusu sendin, güvende ve mutlu olmadığını biliyordum! Ama sen sadece hırs ve zevk uğru-“ demeden hızla lafını kesip, “Azad Ağaa! Haddini aşma, anladık kızın için üzgünsün ama sakın bana ve karıma daha fazla dil uzatma! O ne kadar senin kızınsa, her şeyden önce benim karım oldu! Onu sevdiğimi sende bilirsin, sinirden, canımı yakma isteğinden bu laflar hep lakin sende sınırını bilesin!” dediğim de dişlerini sıkıyordu, tam konuşacakken ona sırtımı döndüm. Arkamdan “Konuşmamız gereken şeyler var Alaz Ağa!.” dediğin de ona dönmeden yürümeye devam ettim. Daha fazla kimsenin hakaretlerini dinlemeyecektim! Hastaneden çıktığım gibi bi sigara yaktım, içime çektiğim sigarayla yanımdaki gölgeye bakınca Azad Ağanın geldiğini görünce sigaramı yavaşça yere atıp, ayağımla söndürdüm. Her ne kadar sınırlarımla oynasa da hala karımın babası ve büyüğümdü. “Alaz Ağa!” diyen sesinde ki sinirle sessizce sabır çektim. Karşıma geçip, “Her şeyi öğrendim, sen nasıl yaparsın böyle bir şey-“ demeden lafını kesip, “Ne öğrendiğin umrumda değil Azad Ağa! Kızını boşamamı istiyordun değil mi, bırakacağım Asili! Asil uyandığı vakit ben burda olmayacağım!” dediğim de şok olmuştu, büyük ihtimal yine eski hayatınla ilgili bilgiler öğrenmiş, kızını bırakmam için tehditler savuracaktı ama ona gerek kalmadan ben söylemiştim. Büyük ihtimalle beklediği en son şey bile değildi ki yaklaşık 1-2 dakika sessiz kaldık ikimiz de. Sessizliği yine bozan kişi ben olmuştum, “Karım sana emanet Azad Ağa, ona gözünden daha iyi bak.” deyip ilerleyecekken kolumdan tutup, “Alaz Ağa! Kızımı bu hastane odasında bırakıp gidersen kabul etmem! Ne söyleyeceksen sen söyleyeceksin karına.” dediğin de ona dönüp, “Bitti Azad Ağa, kızın artık özgür!” diyerek histerik bi şekilde güldüm. “Alaz Ağa, eğer ki burda kızımı bırakıp gittiğin vakit andım olsun, şerefim üstüne yemin ederim ki seni onun tırnaklarına bile muhtaç bırakırım! Asil uyandığı-“ demeden bağırarak, “Azad Ağa! En başından beri kızını benden kurtarmak isteyen, benim konağımı basan, bana silah doğrultup sıkan sen değil miydin!? Kızın sana, sende Allah’a emanetsin!” diyerek sırtımı ona dönüp yürümeye başladım, arkamdan bağırdığın da durmak zorunda kaldım. “Tam kırk gün! Kırk gün sonra konağıma geleceksin ama andım olsun Alaz Ağa bugünü sana hatırlatacağım ve kızımın yüzünü sana 4 yıldan önce göstermeyeceğim, şehir şehir, ülke ülke onu arayacaksın ama andım olsun Alaz Ağa onu sana vermeyeceğim!” dediğin de ona dönmedim çünkü kararımı vermiştim artık onu bırakacaktım, Serçenin özgür olma zamanı çoktan gelmişti ve o Serçe’nin hayatında ki engel ben olmayacaktım en azından artık ben olmayacaktım…
Evett, bi bölümün daha sonuna geldikk.
Nasıl, olaylar beklediğiniz gibi gelişti mi?? Bu saatten sonra ne olur ben de bilmiyorum ama Alaz Ağa benim bile ayarlarımla oynamayı başardı.. ŞDKWÖDWMDNLWKS
Neyse, aslında bölümü haftaya atacaktım ama bayram olduğu için atmak istedim :) bu da benim Bayram hediyem olsunnn :)))
Herkesin bayramı kutlu olsunnn ✨🤍
Bölüm için beğeni ve yorumlarını bekliyorum, lütfen 🍀
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
5.13k Okunma |
457 Oy |
0 Takip |
35 Bölümlü Kitap |