-Keyifli Okumalar…✨🩷
Asil Areyiz~
Vücut ağırlığım ve baş ağrımla gözlerimi aralamak için direniyordum ama sanki tüm vücudum uyuşmuş gibiydi. Ne kadar hareket etmek için çabalasam da gözlerimi bile aralayamıyordum. Boğuk gelen konuşmaları bile net anlayamıyordum, kendime gelmek için çabalasam da boşunaydı. Ne olmuştu bana, neden bu haldeydim? Düşünmeye çalışırken aklıma Alaz gelmişti, o- o nerdeydi! Biz saldırıya mı uğramıştı- Hayır.. Biz saldırıdan sağ çıksak da keskin nişancı tam kalbimi nişan almıştı, peki ben? Ben neden puta dönüşmüştüm o an? Nefes aldığımı bile hissedemiyordum, ben ne yapmıştım! Ölümüm karşısın da donmuş muydum yoksa istemiş miydim? Hayatım gerçekten ölümü isteyecek kadar kötü müydü! Ben de isyankarlardan mı olmuştum.. Kendimi hissedemesem de korkumu iliklerime kadar hissetmiştim. Ben galiba ölmek istemiştim ama nasıl!? A-alaz Ağa, Alaz Ağa kim bilir nasıldır.. Yine tüm suçu kendi üstüne almıştır ve bunu duyan annem ve babam da ortalığı yıkmıştır. Korkuyordum, uyandığım da bi kabusa başlayacağımı bildiğim için korkuyordum. Babam, Alaz Ağaya baskı yaparak beni boşamasını diretmiştir ve eminim ki o bizden sakladığı toplantılardan bi kaç tane yapmıştır. Yanımda konuşulan sesleri tam ayıramasam da yanında ki kişinin Alaz Ağa olduğunu hissediyordum. Hastaneden ayrılmadan yemek bile yememiştir, belki de tüm hareketlerimi kendisi yüzünden olduğunu bile düşünmüştür. Kahretsin! Bunun cevabını ben bile bilmiyordum ki! Yemin ederim hatırlamıyordum! Ne için dondum, korkumdan mı yoks- yoksa istemiş miydim.. Kafamın içinde kalp seslerimi duyarken seslerin ne olduğunu anlamak da zorlanıyordum ama yaşıyordum. Şimdi daha mı çok korkmalıydım.. Dışardan gelen sesler “Hastanın kalbi duruyor, koş doktoru çağır hemen!” diye bağıran kadın sesiyle daha da çok korkuyordum. Be- benden mi bahsediyorlardı? Nefesimin kesildiğini hissederken titremeye başlıyordum, vücudumu ilk hissettiğim an titrememdi, bağırış sesleriyle korkum çoğalınca bilincim kapanıyordu. Gözlerimi açmak için dirensem de çabam boşunaydı, dudaklarımı aralayıp bilinçsizce ağzımdan çıkan son kelimem “A-alaz..” olmuştu…
Azad Ağa__
Dışarı çıkan doktora hızla yöneldim, adam anlını silip “Azad Ağa geçmiş olsun, kızınız şuan daha iyi ama bu durumdayken neden onu yurt dışına getirdiniz?” diyen doktorun sözüne kulak asmadan derin bi nefes aldım. “Sen işini yap, öyle gerekti. Şimdi nasıl, uyandıracak mısınız?” dediğim de yanımda Eslem sultan nefesini tutmuş cevap bekliyordu. “Biraz daha dinlense iyi olur, akşam üstü uyandırırız hem Asil Hanım için daha iyi olur.” dediğin de kafa salladım. “Sizde bu gece burada kalacaksınız.” dediğim de adam itiraz edecekken sert bakışlarımla sadece kafa sallamakla yetinmek zorun da kaldı. Miraç’a dönüp “Oda hazırlayın doktor hanıma” dediğim de Miraç kafa sallayıp doktora “Buyrun, odanızı göstereyim size” diyerek uzaklaştı. Eslem sultan “Azad Ağa, kızıma bi şey olursa kimseyi affetmem!” diyerek hızla yanımdan uzaklaştı. Uçakta Asil uyanmaya çalışırken bi sakinleştirici daha vermiştik ama vücudu için fazla gelmişti. Önceden hazırladığım ev ve odası hastane odasından farkı yoktu. Doktorları da ayarlamıştım, bi kaç saate hepsi burada olacaklardı. Asilin kalbi durmadan önce söylediği tek ve son söz kocasının ismiydi. Nefes bile alamadım. Nasıl anlatacağımı ben de bilmiyordum ama kızım için buna mecburdum. Onu iki defa arkasında bırakan bi adama güvenemezdim! Her şeyden önce Alaz Ağa, Asilin hamile olduğunu bildiği halde gitmesine izin verdi.. Çocuğu istemiyordu bunu ben bile ondan beklemezdim. Ama ant içtim, kızıma her baktığım da tekrar tekrar onu bu hale getiren adam için yeminler ve intikam planlarıyla doluyordu içim ama eğer ki Asil olanları kaldırmazsa Alaz Ağayı öldürecektim, andım olsun kızımın döktüğü her göz yaşının hesabını verecekti ALAZ ARNAS…
—SAATLER SONRA
Asilin uyanmasına çok az kalmıştı, yemek bile yiyememiş sadece o saati iple çekmiştik. Eslem sultan ağlamayı bırakmıştı ama gözlerindeki karanlık çok hayra alamet değildi. Tüm doktorlar gelmişti, Asil de torunlarım da şuan iyiydi ama Asilin düşük yapma riski çok yüksekti. Hem kendi sağlığı için hem de bebekleri için güçlü durmak zorundaydı. İçeri gelen Miraç oturup yüzünü elleri arasın aldı, yorulmuştu. Baranın yapmadıklarını o yapmıştı. Asil denilince onun için akar sular duruyordu. Miraç bana dönüp, “Ağam doktor şimdi Asili uyandıracak. İlk başta doktorlar konuşsun sadece vurulmasını felan diğer gebeliği ve nerde olduğumuzu sen anlatırsın.” dediğin de kafa salladım. “Doktorları uyar nerde olduğumuzu bile söylemeyecekler, uzun bi süre Asil bunu bilmeyecek.” dediğim de kafa sallayıp kalktı. Derin bi nefes alıp bende kalktım, “Ben konuşayım.” diyen Eslem sultana döndüm. “Olmaz yarim, ona olanları anlatacağım ve ne tepki vereceğini bilmiyorum. Son görüşmemizde bana inanmamıştı ama en azından beni suçlarsa bile sen ona yakın dur, baban zorla etti ben etme dedim diye tüm suçu bana at ki kızımızı kaybetmeyelim.” dediğim de gözleri dolmuştu, yanına gidip anlından öptüm. “Allah yardımcımız olsun, kızımız ve torunlarımız iyi olacak inşallah.” dediğim de kafa salladı. Eslem sultanı salonda yalnız bırakarak ilerledim. Asilin kapısına geldikten sonra doktor çıktı, bana gülümseyip “Asil hanım uyandı, bilinci yerinde ama ona düşünmesi için bi kaç dakika verin lütfen, daha sonra da siz girebilirsiniz.” dediğin de kafa salladım “Sağ ol doktor.” dedikten sonra derin bi nefes aldım. Kalp sesimi bile duyuyordum. Hayatım da korktuğum nadir anlardandı, Asilin nasıl bir tepki vereceğini bilmiyordum ama onu kaybetmekten çok kokuyordum.. Omzuma dokunan elle düşüncelerimden uzaklaştım. “Ağam sakin olasın, Asil ne tepki verir biz bilmeyiz lakin sen sakin ol.” dediğin de kafa salladım. Benden korkuyorlardı ama ben kendimden değil kızım için korkuyordum. Derin bi nefes alıp, “Gayrı bu kadar yeterdir, ben konuşayım artık.” diyerek bi adım atmıştım ki “Kimse içeri girmesin.” diyerek Miraç’ı uyardım. Kafa salladıpın da odanın kapısını çalıp girdim. Günlerdir uyuyarak gördüğüm kuzumun gözlerini özlemiştim. Dibe çeken koyu kahve ton rengi bazen korkutuyordu. İçeri girdiğim de Asil kafasını hafifçe kaldırıp kapıya bakıyordu. İçeri girenin ben olduğunu görünce yutkundu, yavaşça kafasını bıraktı. Hareketlerinden beni beklemediği fazla belliydi. Yutkunamadım. Yanına gittiğim de hiçbir şey söylemeden anlını öpüp, saçlarını kokladım. “Güzel kızım, Asilim. Nasılsın kuzum ağrın sızın var mı?” dediğim de gülümsemeye zorlayarak “İyiyim baba, merak etme.” dediğin de sinirden güldüm. “Merak etmeyeyim mi?Asil ne oldu orda?” dediğim de yüzü donuklaştı. “Be-ben net olarak hatırlayamıyorum baba.” dediğin de ona inanıp inanmamam gerektiğine karar veremedim. Tam cevap verecekken vazgeçtim, Asil uyanmasına rağmen hala fazla donuk bakıyordu, daha fazla üstüne gitmek istemedim. Alaz Ağa için yalan söylüyor olabilir miydi? “Hem Alaz Ağa anlatmadı mı, o nerde?” derken gözlerindeki korkuyu görebiliyordum. Kısa bi bakışmamızdan sonra Asil gerildi, oturmaya çalışınca hızla onu durdum, beni dinlemeyeceğini anlayınca dikkatlice ona yardım edip, yastığını dikleştirdim. “Baba? Baba Alaz ağaya bi şey mi oldu! nerde o?!” dediğin de sakinleştiremiyordum, acıyla yüzünü buruşturunca hızlı bi şekilde “Asil hayı- Asil dur canın yanacak! Asil!” diye bağırdığım da durdu. Sakince oturmasına yardım ettim ama canı yanıyor ara ara yüzünü buruşturuyordu. Kapıya baktığın da gözünden bi yaş aktı ve çaresizce bana dönüp “Baba? O nerde?” dediğin de ne diyeceğimi bilmiyordum. Ne diyecektim, seni ve her iki bebeğini bıraktı ve bunun için sizi farklı bir ülkeye mi kaçırdım diyecektim. Asil gergince ve korkuyla, dudakları titrerken “Baba?” derken gözleri dolmuştu, gözlerimi yumup derin bi nefes alıp donuk ve hissiz bi şekilde “O gitti Asil.” dediğim de Asilin beklediği cevap bu değildi. Belki yaralanmasını bile bekliyordu ama onu bırakıp gitmesi aklının ucuna bile gelmemiş miydi? Asil kafasını sallayıp, güldü. Bana hızlıca bağırmaya başlayınca ondan beklediğim kelimeler bunlar değildi. “Hayı- hayır hayır! Sen onu gönderdin değil mi! Sen yaptın! Bana olanlardan dolayı onu mu suçladın! Çağı onu! Alazz! Alaz!” diye çığlıklar atmaya başlayınca sakinleştiremiyordum. Ona sarılmaya çalıştığım da beni itti, acı içinde çığlıklar atarken gözümden bi yaş aktı. Asil istemesede onu kollarımla sarıp sakinleştirmek için elimden geleni yaptım. “Asil yapma, yapma canın yanacak Asil! Asil dur bekle!” dediğim de onu sakinleştireniyordum sürekli Alaz ağaya sesleniyordu. Kapı açılınca Eslem Sultan içeri girdi. Asil acı içinde kıvranırken “Anne, A-anne lütfen, lütfen anne! Alaz ağayı çağır babam onu göndermiş bi- bi şey mi yaptı anne lütfen!” diye bağırdığın da Eslem sultan kapıda dona kalmıştı, ağlayarak bize geldiğinde hızla “Yarim dışarı çık!” dediğim de kısa bi süre Asile baktı ve daha fazla dayanamayarak ve ağlayarak dışarı çıktı. Asil arkasından bağırdığın da boğazını yırtmak istercesine “Anneee! Annee Alaz ağa beni bırakmaz!” diye bağırdığın da o an kabimi sökmeleri için her şeyi yapardım. Kucağımda serçem can çekişirken ona sarılıp ağlamaya başladım, Asil acıyla beni itse de onu bırakmadım daha çok sarıldığım da yorgun düştü. Acısı onu fazla zorluyordu, saçlarını okşamaya başladığım da biraz da olsa dinginleştiği için şükür ediyordum hala fazla ağlıyor ara ara yalvararak Alaz Ağayı çağırmamı istiyordu, sonrasında yorgun düşüyor gözleri tam kapanacakken direniyordu, biraz sakinleşince geri çekildi, ona yardım etmek istediğimde izin vermeyince “Asil canın yanacak.” dediğim de beni itti ve tüm gücüyle bağırdı. “Canım yanıyor baba görmüyor musun! Görmüyor musun şuan canım çok yanıyor ne yaptın ona! Ne yaptın öldürdün mü yaralandın mı ne yaptın! Neden gitsin ki bi neden yokken beni niye bıraksın!” diye çığlık attığın sakinleşemediğini o an fark ettim. “Sakin olursan seninle konuşacağım ama eğer böyle yaparsan odana kimse girmeyecek Asil!” diye sert çıkıştığım da daha çok ağlamaya başladı. “Baba yapmaa! Yapma baba!” derken başını ellerinin arasına almıştı. Sakinleşmek için uzunca bi süre ağladı ve ben de sessizce içime ağlıyordum. Pencereye dönüp akan gözyaşlarımı hızla sakladım. Bi süre dışarıyı izlemeye başladım, kalbim her an kriz geçirecekmişçesine ağrıyordu. Asil için çok zor olduğunu farkındaydım ve bu canımı yakıyordu. O an bu günler görmemek için ölmek istedim, şu hayatta en zor şeylerden biri de bi babanın kendini yetersiz ve aciz gördüğü anlar olabilirdi, o kadar donuk ve hissiz durmuştum ki hani derler ya bileğimi kesseler kan akmaz o kadar sıkıyordum kendimi, fark etmeden. Asilin sesiyle ona döndüm. “Her konu da dürüst olacak mısın?” derken sesi kısılmıştı. Yutkunup yanındaki koltuğa oturdum. Elini tutup kafa salladım. Diğer eli ara ara kalbine gidiyordu, bi süre sessiz kalmaya devam ettim. Gözü her kalbinin üstüne gittiğin de sanki nefesi kesiliyor gibi hızla yönünü değiştiriyordu. Derin bi nefes alıp başlayacakken kafasını sallayıp “Alaz ağanın gitmediğini biliyorum, bana her şeyi olduğu gibi anlatacağına dair benim üstüme yemin et.” dediğin de kala kalmıştım. Asil gerçek anlamda Alaz ağanın onu bıraktığına inanmıyordu ama neden!? Sinirlensem de belli etmeden kafa salladım. Bu işi artık Asilin canı ne kadar az yanacaksa öyle yapmalıydım. Bu yaptıklarım hem bana hemde kızıma işkenceden başka bir şey değildi. “Her şeyi olduğu gibi anlatacağım.” dediğim de sinirle “Benim üstüme yemin et!” dediğin de çaresizce “Senin üstüne yemin ederim ki sana karşı dürüst olacağım.” dediğim de elini elimden çekti, bana karşı sinirli olduğunu saklamıyordu, gözlerime bakan kahvelerindeki nefret nefesimi kesecek kadar keskindi. Bana olan nefretinin sebebi onu Türkiye’den kaçırmam da en büyük nedeni olacak çünkü Asil bi süre sonra Alaz Ağanın onu aradığını fark edecek ama o zamana kadar Asil benden nefret edecekti. Fark ettiği zaman da Asil, Alaz ağaya gitmek isterse onu kimse durduramazdı bunu da biliyordum hatta ben bile..Nerden başlayacağımı bilemezken aklıma gelen ilk sözcüklerle başladım. “Asil şimdi sana bi haberim daha var ama sakin olmak zorundasın. Beni anladın mı?” dediğim de boş ve hissizce bana bakıyordu “Daha kötüsü var mı?” derken gözyaşı dökmeye devam ediyordu. “Asil sen hamilesin.” dediğim de uzunca bi süre boş gözlerle bana bakan Asil beni anlamamış gibiydi. Kaşlarını hafifçe çatıp “Ne” dediğin de kafa salladım “Senin bebeklerin olacak güzel kızım hem de ikiz.” dediğim de kendimi gülümsemeye zorluyordum. Asil gerçek anlamda uzunca bi süre bana baktı, kafasında ne düşünüyordu hiç bilmiyordum ama yüzündeki ifade beni korkutmaya yetmişti. Beni algılaması için elimi, Asilin karnının üstüne koydum ve “Burdalar Asil” diye fısıldadım. Asil eğilip karnına baktığın da dehşete kapılmış gibiydi. “Ha-hayır! Be-ben hamile değilim! Hayır!” dediğin de neye uğradığını şaşırmış gibiydi. Elimi hızla ittiğin de karnına çok kötü bir şeye bakıyormuş gibi bakıyordu. Asil yüzünü buruşturmuşum da kusmak ister gibi böğürünce hızla ona yardım ettim. Odanın içindeki banyoya girdiğimiz de Asil kustu, acı için de bağırdığın da sakin olması için yardım ediyordum. Saçlarını çektiğim de ağlamaya başladı. Elinden tutup, yüzünü yıkamasına yardımcı olmaya çalışırken Asil sadece aynadaki yansımasına acır gibi baktığın da kalbim sıkıştı. Asil aynadaki yansımasından iğreniyor gibiydi, bu da ne demekti şimdi..Asil eğilip karnına boş gözlerle bakarken kafasını hayır anlamında sallayıp “Baba, A-alaz Ağa bebekler yüzünden mi beni bıraktı? Beni bıraktı mı, nerde şuan o? Ba-ba ben, benim onunla konuşmam gerekiyor. Ben hamile değilim hayır.” dediğin de elleriyle karnına dokunamıyor, kollarını yanında tutuyordu. Yatağa kadar ona cevap vermeden yardım ettim, yatağa dikkatlice oturduğun da bu sefer uzanması için yardım ettim. Asilin elini tutup karnına bastırıp “Burdalar Asilim, senin bebeklerin onlar.” dediğim de hızla elini çekti. “Hayır! Be-n ben istemiyorum, yapamam ki baba ben. Ne-nasıl yapayım baba? Yapamam ben.” diyerek sürekli kelimelerini tekrar edince korkusu çoğaldı. “Asil, Asil dur artık. asil yeter dur artık!” desem de elleri yanında korku ve dehşetle karnına bakıyordu. “Tamam baba, baba Alaz Ağayı çağır konuşacağım onunla.” dediğin de başka yöne baktım. Her ne kadar ona burada olmadığını söylesem de bana inanmayacaktı. Ona kafamı hayır anlamında sallayınca bana bağırarak, “Yalan söylüyorsun, nerde o! Baba ben yapamam zaten! Alazz! Alaz Ağayı çağırın gelsin! Alaz Ağa!..” diye tekrar çığlık atmaya başlayınca sakinleştireniyordum. Onu sarsam da inatla “Ben bulucam o zaman onu, beni bırakamaz! Onun buna hakkı yok! Benim hayatımı mahvedemez ikinci defa! Bana bi hayat borcu varken beni yarı yolda bırakamaz!” derken zorla ayağa kalkmıştı. “Asil dur artık! Dur! Dikişlerine zarar vereceksin, dur dedim sana! Asil! Bekle!” diye bağırsam da Asil beni duymuyordu. Asili sıkıca tutarken “Hemşire! Hemşireyi çağırın sakinleştirici getirsin!” diye bağırdığım da Asil daha çok bağırıyordu “Alaz Ağa senin buna hakkın yok! Beni bırakamazsın! Alaaz Ağaa.. Alaz Ağa son vedanı yüzüme yapmak zorundasın! Beni hiç mi sevmedin! Hayatımı çalarken, her şeyimi geride bırakırken beni hiç mi sevmedin Alaz Ağa..” dedikten sonra daha fazla dayanamayıp yere düştü. Acı içinde hıçkırarak kucağımda ağlayan kızıma baktım. Onu kollarıma alırken ağlamaktan ve çığlık atmaktan başka kimseyi duymuyor, görmüyordu. Hemşire hızla içer girdiğin de çekmeceden iğne çıkartıp yanımıza geldi. “Yapma, yapma baba! Alaz Ağayı bul bana lütfen! Ağlamicam baba, baba ağlamayacağım” diye attığı çığlıklar arasında döktüğüm göz yaşlarım aşağı akıyordu. İğne yapıldıktan sonra hemşire “1 dk içinde kendinden geçecek, umarım kendine zarar vermemiştir. Ben doktorlarımızı çağırayım.” dedikten sonra korkuyla odadan çıktı. Asil uyulacağını anlamıştı ama hala bağırarak bana bi şeyler anlatmaya çalışıyordu. “Baba! Beni ne kadar uyutacaksın ki, ne yapacaksın zorla mı tutacaksın beni! Yapma, sen bana kıyamazsın ki!” dediğin de saçlarını okşayarak “Senin için sana kıyarım güzel kızım. Haline bak, ne hale getirdi seni böyle! Asil sen artık büyüdün.” derken artık dayanamıyordu. Asil gözlerini kapatmadan hemen önce “Beni bu hale getiren o değil ki baba, o yanındayken böyle değildim bak şimdi o yok ve bu haldeyim. Senin eserin benim bu halim, iyi bak kızın-“ diyemeden gözleri kapandı. Asil kucağımdayken belki de hayatım da ilk defa sesli bir şekilde ağladım. “Yapma Asilim..” dedikten sonra doktorlar içeri girdi. “Azad Bey, Asil hanımın acilen dikişlerine bakmalıyız. Lütfen izin verin.” dedikten sonra Asili dikkatlice yatağa bıraktım. Anlını öpüp, dışarı çıktım. Bulduğum ilk yere çöküp, kafamı dizlerim arasına aldım. Hayatım boyunca en kısa ama bi o kadar da uzun bi anda can çekişmiştim. O odada ne kadar kaldım bu olanlar ne kadar sürdü bilmiyordum ama bana hem bi ömür hemde kontrolüm dışında çok hızlı geçmişti. Yumruğumu dişlerimle sıkarken aklımda tek bir şey vardı..Ne yapacaktım ben şimdi, kızımın sonunu kendi ellerimle mi hazırlıyordum…
Eveett, bi bölümün daha sonuna geldiiikkk.. Nasıl buldunuz bu bölümü???
Kitabıma destek olursanız çok sevinirim..✨✨🤍 Beğeni ve yorumlarınız benim için önemli🩷:)
Şu zamana kadar yazarken en zorlandığım bölümdü gerçekten, ağladığım kısımlar bile fazlaydı…
Siz ne düşünüyorsunuz, Azad Ağa haklı mı yada haksızsa bundan sonra ne yapmalı yada ne yapacak??
Peki Asil.. Asil ne yapar yada ne yapmalı diye mi sormalıyım? Sahi siz ne yapardınız??
Alaz Ağa acaba şimdi nerde ve ne yapıyordur ben cidden çok merak ediyorum????
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
5.13k Okunma |
457 Oy |
0 Takip |
35 Bölümlü Kitap |