18. Bölüm

Mavi gözler

Luvswebr
luvswebr

Neden gidememiştim ki acaba büyü mü yapmıştı? Yapardı emindim bundan.

 

Neva. Büyü mü yaptın?

 

Dedim ve sırıtmaya başladı. Evet yapmıştı. Ona ters ters bakmaya başladı.

 

Ateş. Evet yaptım çünkü ben içeriye gide biliceğini söylemedim.

 

Neva. Ama ben gitmek istiyorum.

 

Dememe ramen izin vermedi ve belimdeki ellerini daha da sıkılaştırdı. Gözlerimi gözlerinden ayrımıyordum. O an ateşin gözleri bi an mavi oldu ve geri kendi rengini aldı. Kaşlarımı çatmış bir şekilde ona bakmaya başladım. O da aynı şekilde bana bakıyordu.

 

Ateş. Ne, neden öyle bakıyorsun.

 

Neva. Gözlerin, renk değiştirdi.

 

Ateş bir anda yerinden kalktı ve tabi beni de kendisi ile birlikte kaldırıp kucağına almıştı. Ne olduğunu anlayamadan evin içine girdik. Remy ve ethan bize şaşkınlıkla bakıyorlardı. Ateş beni tekli koltuğa oturup geri çekildi.

 

Remy. Abi gözlerin.

 

Ateş. Biliyorum.

 

Ethan. Daha erken değil mi şimdi olmaması gerek.

 

Ateş.Bilmiyorum, ben dedemin yanına gidicem neva size emanet dikkat edin.

 

Dedi ve ben daha bir şey diyemeden gözden kayboldu. Ne oluyordu. Gözlerinin değişmesinin sebebi neydi ne oluyordu anlamış değildim.

 

Remy ve ethana döndüğümde ikisininde bana bakıyor olduğunu gördüm. Bende onlara baktım ve ne dercesine omzumu kaldırdım.

 

Neva. Ne için daha erken.

 

Ethan. Mührün tamamlanmasına daha erken.

 

Neva. Mührün mü?

 

Remy. Sen ve abim sanırım en kısa zamanda mührü tamamlamalısınız.

 

Neva. Ne, o nasıl olacak peki?

 

Ethan. Kurt pençesi ve insan elinin birleşimi ile olacak ve ikinizin kanı birbirine karışacak dolunay gecesinde.

 

Ethanın dediklerinden hiç bir şey anlamamıştım. Ne demek istiyordu ki. Benim ateş ile kanım nasıl birleşecekti ki anlamış değildim.

 

Remy. Beni dinle, bir dolunay gecesinde sen ve abim tek başınıza dolunay ışığının altına geçerek avuç içinizi keseceksiniz tabi abim bunu kurt formunda iken yapacak. İkiniz ellerinizi birleştirerek mührün tamamlanmasını bekleyeceksiniz. Mührün tamamlandığını bileğinizde oluşan sembölden öğreneceksiniz. Bileğinize semböl kazılıcak.

 

Remynin dedikleri beni biraz ürkütmüştü. Bunu yapmak zorundamıydık?

 

Neva. Peki ya mühüt tamamlanmazsa.

 

Ethan. Abim ve sen ölüceksiniz ve bir daha geri getirilmiceksiniz.

 

Sanırım bu beni daha da fazla korkutmuştu. Ölmek istemiyordum. Peki ben ateş ile mühürlüyüm ama ben yaşlanacaktım o hep şuan ki formunda mu kalacaktı? Saçmalık.

 

Remy. O mühür tamamlandığında senin yaşın ve gelişimin sonsuza kadar sabit olarak kalacak

 

Sanırım remy düşüncelerimi okuyordu. Yaşlanmayacak olmak nasıl bir his? Bilmiyorum ama şuanda tek korktuğum şey ateş ile mührü tamamlayamazsak ölecek olmamız.

 

Neva. Dolunay gecesi ne zaman?

 

İkiside birbirine baktılar ve ethan cebinde ki telefonu çıkartıp telefondan bir kaç şeye baktıktan sonra bana ve remye döndü.

 

Ethan. Yarın.

 

Remy. O yüzden abimin gözleri değişti.

 

Neva. Ne yani yarın ben ve ateş mührümüzü tamamlıyor muyuz?

 

Remy. Evet ama bu tehlikeli ola bilir.

 

Neva. Ne gibi bir tehlike?

 

Remy. Bileğinizde oluşacak semböl yarım olarak tamamlana bilir ve ya mührün etkisi azala bilir. Azalacak olursa işte o zaman her şey bite bilir. İkinizde başka birine mühürlene bilirsiniz tabi zamanında düzeltilmezse.

 

Ateşten başka biri ile mühürlenmek ister miydim? Tabikide hayır ben başka birini istemiyordum ve ateşle olmak beni mutlu ediyordu. Ama bu kısa da süre bilirdi her şey yarına bağlıydı ve eğer mühür tamamen tamamlanmazsa o zaman başıma geleceklerden korkmalıydım sanırım.

 

Bunu düşünmeden edemiyordum. Sanırım ben ateşe tamamen bağlanmış ve ondan başka hiç kimseyi istemiyordum.

 

Acaba ateş neredeydi ve ne yapıyordu. Onu merak etmeye başlamıştım ve ortalıkta yoktu. Hava çoktan kararmıştı ve ben ateşin gelmesini bekliyordum. Ne zaman gelecek bilmiyorum. Salonda o şekilde bom boş elimde ki telefon ile onu bekliyordum.

 

Saate baktığımda 12.56 geçiyordu neredeyse saat 01.00 dı. Gözlerimi açmakta zorlanmaya başlamıştım.

 

Gözlerimi açtığımda birinin kucağınsaydım. Gözlerimi azda olsa açıp kimin olduğuna baka bilmiştim ama karanlık olduğu için göremiyordum.

 

Ateş. Benim korkma.

 

Tanıdık gelen sesle rahatlamıştım ve gözlerimi geri kapatmıştım. Sırtım yumuşak yatakla buluştuğunda yan döndüm. Arkamda bir ağırlık oluşunca ateşin de yattığını anladım.

 

Belime bir el sarıldı ve beni kendisine çekti. Ateş olduğunu bildiğim için hiç bir şey yapmadım ve aksine ona dönüp elimi kalbinin üstüne koydum. Alnım da ateşin dudaklarını his ettim ve sonrası yok.

 

Sabah gözlerimi açtığımda ateş hala yanımda yatıyordu. Gülümsedim ve elimi yanağına koyup yanağını okşamaya başladım. Bu gece tamamen onun ola bilirdim o da benim ola bilirdi ama bir taraftan da ikimizde birbirimizin olmaya bilirdik.

 

Onu kaybetmek istemiyordum. Ona bağlanmıştım onla olmaya alışmıştım ve şimdi onsuz yapamazdım.

 

Kötü düşünmek istemiyordum artık ve bu yüzden yataktan kalktım dolabımdan bir kaç kıyafet çıkartıp banyoya girdim. Soğuk bir duş bana çok iyi gelmişti. Yanımda getirdiğim kıyafetleri üzerime geçirip banyodan çıktım. Banyodan çıktığımda ateş yatakta oturmuş bir vaziyete benim çıkmamı bekliyordu.

 

Neva. Günaydın.

 

Ateş. Günaydın güzelim.

 

Neva. Kahvaltıya inelim mi.

 

Ayağa kalktı ve tam dibime kadar gelip alnımdan öptü. Geri çekilip elimden tutu ve beraber odadan çıktık. Aşa indiğimizde remy ve ethan kahvaltı ediyorlardı.

 

Ethan. Evet hazır mısınız gece için?

 

Ateş. Evet ben hazırım.

 

Remy. Siz gitmeden önce kaan abiler gelecek abi haberin olsun.

 

Ateş başı ile remy onayladı. Kahvaltı boyunca kimse konuşmadı. Kahvaltıdan sonra ateş ile evden çıkmıştık. Nereye gittiğimizi bilmiyordum ama el ele bir şekilde ormanın içinde yürüyorduk.

 

Neva. Neden buraya geldik.

 

Ateş. Seni halkımız ile tanıştırmak için.

 

Neva. Haklımız mı?

 

Ateş. Evet ben bir alfayım ve her alfanın bir sürüsü yani kısaca halkı var.

 

Neva. Anladım.

 

Bana baktı bende ona döndüm. Gülümsedi ve kolunu belime dolayıp beni kendisine çekti.

 

Ateş. Rahatsız olduğun bir şey olursa bana söyle.

 

Başımı onaylarcadına sağladım. Bir kaç adım daha attıktan sonra önümüzde küçük bir şehire benzer yer çıktı. Sanırım buradaki insanlar ateşin sürüsüydü.

 

Bizi gören herkes işini bırakıp bize dönüyordu ve bizi izliyorlardı. Bu beni heyecanlandırmıştı sanki ateşin ailesi ile tanışıyormuş gibiydim. Böyle düşünübce aklıma abim gelmişti. Ona nasıl söyleyecektim. Söylesem bile ona her şeyi anlatmalıydım çünkü artık yaşım ilerlemeyecekti ve hep sabit kalacaktı.

 

Bir o yana bir bu yana ilerliyorduk. Selam verenler ve hata çocuklar yanımıza bile gelip sarılanlar olmuştu. Bir kaç kişi daha selam ve bize sohbet ettikten sonra gözüme bir kız çocuğu çarptı.

 

Tek başına bir taşın üstünde oturuyordu. Yanına hiç kimse yaklaşmıyordu ve bizi gülümseyerek izliyordu. Gülümsedim ve ateşe döndüm. Ateşte bana baktı ve ne oldu dercesine kaşını oynatı. Kızı gösterdim ve o tarafa döndü. İkimizde kızın yanına doğru gittik.

 

Neva. Merhaba güzelik.

 

Gül. Merhaba kıraliçem.

 

Kızın bana hitap şekli beni şaşırtmıştı. Kafamı ateşe çevirdiğimde bana sırıtarak bakmaya başladı. Bir şey demedim ve dizlerimin üstüne çöküp kızın yanına oturdum.

 

Neva. Adın ne?

 

Gül. Gül, adım gül efendim.

 

Neva. Çok güzel ismin varmış gül.

 

Gül. Teşekkür ederim efendim.

 

Neva. Bana efendim demene gerek yok arkadaşınmışım gibi davrana bilirsin.

 

Gül. Ama bunu yapamam üzgünüm benim hiç arkadaşım olmadı ve nasıl davranmam gerek bilmiyorum.

 

Kızın dedine üzülmüştüm. Ne yani kimse mi onla arkadaş olmak istememişti. İyide neden ki kız çok tatlıydı.

 

Neva. O zaman ben ilk arkadaşın ola bilir miyim.

 

Kızın gözleri mutluluktan parladı. Ateşe baktığımda gülümseyerek bizi izliyordu.

 

Gül. Olur.

 

Kızın yanağında öpück kondurdum. Bir kaç saniye sonra yanımıza biri geldi. Küçük kıza çok benziyordu ve sanırım annesiydi.

 

Züleyha. Sizi rahatsız mı ediyor efendim, kusura bakmayın.

 

Neva. Ne hayır hayır rahatsız etmiyor ben kendim yanına geldim, çok tatlı bir kız maşallah.

 

Kadın gülümsedi ve önümde eğilip kafadını kaldırdı. Bunu bir çok kişi daha yapmıştı ve ben bunlara hiç alışık değildim.

 

Gül. Anne artık benimde arkadaşım var.

 

Züleyha. Öyle mi gülüm kimmiş.

 

Gül. Kıraliçemiz.

 

Züleyha. Kızım öyle denilmez ayıp.

 

Ateş. Züleyha sorun yok neva kendisi istedi.

 

Züleyha. Peki efendim.

 

Ateş. Gül biz şimdilik gidiyoruz sonra görüşürüz.

 

Gül. Görüşürüz efendim.

 

Ateş gülün yanağından makas aldı ve bende gülün saçından öpüp gittik. Tekrar ormanın içine girmiştik ve eve doğru gidiyorduk.

 

Neva. Onu neden dışlıyorlar.

 

Ateş. Bilmiyorum ama merak etme arkadaşı olacak onun ve senin sayende.

 

Neva. Nasıl yani.

 

Ateş. Onu öptün, bir kıreliçe birini öperse o kişi sonsuza kadar mutlu oluyor, neyse hadi eve çok zamanımız yok.

 

Neva. Peki.

 

Eve gelir gelmez ateş ile birlikte odaya çıktık. Ateş kendi dolabından beyaz bir takım çıkardı ve üstüne giyidi. Bana da kendi dolabımdan bana da beyaz bir elbise çıkarıp bana verdi.

 

Ateş. Hadi giyi.

 

Neva. Nereye gidicez.

 

Ateş. Hiç bir yere erkenden hazır olalım ne olur ne olmaz hadi giyin burada!

 

Neva. Ama...

 

Ateş. Hadi dedim nevam.

 

Bir şey demedim ve elindeki elbiseyi alıp yavaşça üzerimi değiştirdim. Elbiseyi değiştirene kadar ateşin bakışları hep üzerimdeydi ve bu beni çok utandırmıştı.

 

 

 

 

Bölüm : 14.03.2025 22:24 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...