17. Bölüm

Kıskançlık

Luvswebr
luvswebr

beni önüme döndürüp saçlarımı kurutmaya devam etti. Bir süre sonra saçlarım kurudu. Ateş beni kendisi ile kaldırıp elimden tutarak arka bahçeye çıkardı. Koltuklardan birine geçip oturdu ve beni de kendi yanına çekip oturttu.

 

Masanın üstünde ki kitabı alıp içini inceledikten sonra geri yerine koydu. Biz o şekilde otururken bir anda önümüzde lord ve tanımadığım bir çocuk belirdi.

 

Korkuyla geriye yaslandım. Ateş hemen ayağa kalkıp beni arkasına almıştı. Lord sırıtarak bir kaç adım attı bize doğru. Arkasında ki çocukta aynı şekilde sırıtıyordu ve o da geldikçe geliyordu. Korkudan ateşin elini tutum. Ateş elimi tutu ama sıkmamaya özen göstermişti.

 

Ateş. Ne işiniz var burada lord?

 

Lord. Neva’yı görmeye geldik.

 

Dedi ve bana bakıp göz kırptı. Lordan iğrendiğim kadar kimseden iğrenmemiştim. Ona aşağlayıcı bir bakış attıktan sonra ateşin arkasına biraz daha saklandım.

 

Ateş. Öyle mi?

 

Lord. Aynen öyle.

 

Ateş. Hemen buradan gidin aksi taktirde olacaklardan ben sorumlu değilim.

 

Lord. Senden korkacağımı mı sanıyorsun.

 

Ateş. Bence korkmalısın.

 

Lord. Bir kediden korkacak değilim alfa.

 

Kedi mi? Ne saçmalıyordu bu lord. Kafayı yemiş olmalıydı. Sessizce olanları izliyordum.

 

Ateş. Bende bir kan bozuntusundan korkacak değilim lord.

 

Lord güldü ve bana bakıp göz kırptı. Gerçekten lordtan nefret ediyordum. Doğru düzgün tanımıyordum ama en son bana yaptığı şeyden sonra ondan kesinlikle nefret etmeye başlamıştım.

 

Ateş. Neva içeriye geç.

 

Lord. Ne o alfacık kaybettiğini görmesini istemiyor musun?

 

Ateş. Kaybetmek mi?

 

Diyip dalga geçercesine gülmeye başladı ateş. İçeriye geçmek istemiyorum ateşi yanlız bırakmak ve kendimde yanlız kalmak istemiyordum.

 

Ateş. Lord işine git.

 

Lord. Benim işim sizsiniz.

 

Ateş güldü ve bana dönüp gözü ile içeriyi işaret etti ama ben başımı olumsuz anlamda sağladım. Ateş onu dinlrmeme biraz kızmıştı ama bir şey demeyip önüne döndü.

 

Ateş. Lord git buradan.

 

Lord bir şey demedi ve sırıtmakla kaldı. Bir anda lord kayboldu. Arkamda bir sıcaklık his edince hemen arkamı döndüm. Arkama geçmişti ama nasıl?

O bir vampirdi nasıl unutmuştum ki?

 

Ateş hemen beni yanına aldı ve lorda doğru bir adım attı.

 

Ateş. Bir daha ona yakınlaşmaya çalışırsan seni kendi ellerimle parçalarım sonrada o parçaladığım bedenini ateşte tek tek yakarım.

 

Şaşkınlıkla ateşe bakmıştım. Dediğini hayal ettim ve midem bulanmaya başlamıştı. Elimle ağızımı kapattım ve kusmamak için kendimi tutmaya çalıştım.

 

Lord. Sanırım birilerinin midesi çok hasas, ne yazık ki mühürlüsü öyle değil geceleri avlanmaya gidip insanları çiğ çiğ parçalara ayırıp yiyor.

 

Ateş. Kes çeneni lord ve hemen buradan defolup git!

 

Lord.Yoksa sana demedi mi neva?

 

Ateşe döndüm ve ona çok bakmadan lorda döndüm. Ateşin avlanmaya ihtiyacını biliyordum ve bunu öğrenmeme ya da bilmeme gerek yoktu bu onun doğasında vardı.

 

Neva. Dedi.

 

Yalan söyledim ama aslında pek yalanda denilmezdi çünkü ilk zamanlar bunu bana zaten demişti. Ateşin sırıtığını görmüştün ve lordun da sahteden bir gülümseme takındığınıda.

 

Bir anda ne olduğunu anlayamadığımız bir anda lord yanında getirdiği adamına döndü.

 

Lord. Hemen gidelim.

 

Dedi ve daha bir şey dememize fırsat kalmadan ikiside ortadan kayboldu. Ben gözlerimi etrafta gezdirdim. Hiç bir yerde yoklardı demekki gitmişlerdi.

 

Ateş. Odaya.

 

Ateşin sesi ile ona döndüm. Bana sinirli gözlerle bakıyordu. Ne olduda bana sinirlenmişti bilmiyorum ama dediğini yapıp odaya doğru gittim. O da peşimden geliyordu. Odanın önüne gelince kapıyı açıp içeriye girdim. Içeriye girince ateş kapıyı kapatı ve tam dibimde durdu.

 

Ateş. Ben sana içeriye geç dememe ramen neden geçmedin?

 

Neva. Seni yanlız bırakmak istemedim.

 

Ateş. Neden?

 

Neva. Ne neden?

 

Ateş. Beni neden onlarla yanlız bırakmadın?

 

Neva. Korktum.

 

Ateş. Neyden?

 

Neva. Ondan.

 

Bir şey demedi ve sadece gözlerimin içine baktı. Yaklalık bir beş dakşka boyubca sadece gözlerimin içine baktı. Bende onun gözlerine bakıyordum. Sinirli miydi değil miydi anlayamıyordum.

 

Sağ elini kaldırdı ve benim bakışlarım eline kaydı. Elini saçlarıma doğru getirdi ve önüme gelen saç tutamı ile oynamaya başladı. Bir kaç dakika böyle kaldıktan sonra geriye çekildi ve dolabına ilerledi. Dolabından kıyafet çıkartıp bir şey demeden banyoya girdi. Ben arkasından bak kalmıştım.

 

O banyodayken bende aşa inmeye korktuğum için yatağa geçip oturdum ve ateş ile birlikte çekindiğimiz fotoğraf ile videolara bakmaya başladım. Bir fotoğrafı çok beğenmiştim. Ben gülüyordum ve ateşte beni izliyordu.

 

Sanırım ben gerçekten ateşe aşık olmaya başlamıştım. İyide nasıl ondan delicesine korkuyorken bir anda ne olduda aşık olmuştum ben ona?

 

Her dakika onla olmak istiyordum ve her dakika onu öpüp onunla uyumak istiyordum. Bana ne yapmıştı?

 

Ben telefondan bir kaç şeye daha baktıktan sonra telefondan şarkı açıp yatağa uzandım. Sıkılmıştım ve ateş ne zaman çıkıcaktı bilmiyordum.

 

Suyun sesi kesilince ateşin birazdan çıkıcağını anlamıştım. Gülümsedim ve yatakta oturur pozisiyonuna geçtim. Yaklaşık iki dakika sonra kapı açıldı ve elinde ki havlu ile saçlarını kurutan ateşi görünce içimde kelebekler uçuşmaya başladı.

 

Saçları ıslak ve dağılmıştı. Çok yakışıklı görünüyordu. Kafasını kaldırıp bana baktı ve sırıtarak hanıma doğru gelip eli ile çenemi kaldırıp dudğıma buse kondurdu.

 

Bir şey demedim ve sadece ona baktım. O da bakışlarını benden çekmiyordu ve elindeki havluyu koltuğa bırakıp kendisini üstüme bıraktı. Ağırlığını çok vermiyordu.

 

Kafasını boynuma gömüp kokumu içine çekti ve elini belime koyup belimi okşamaya başladı. O belimi okşarken bende onh ıslak saçları ile oynuyordum.

 

Ateş. Bir daha sözümden çıkma.

 

Neva. Tamam.

 

Ateş. Uyu hadi.

 

Bir şey demedim. Zaten uylum gelmişti. Gözlerimi kapatım ve kendimi uykunun kollarına bıraktım. Arada uyanıyordum. Ateş hala üstümde yatıyordu ve biraz ağırlığını vermişti.

 

1 gün sonra

 

Koltuğa oturmuş bir şekilde remy ile. Ateş ve ethanı bekliyorduk. Yaklaşık dört saatir ortalıkta yoktular ve ben meraktan deliye dönmüştüm. Sabah kalktığımızda ikiside ortalıkta yoktu.

 

Remy. Sakin ol yenge kötü bir şey olmamıştır.

 

Neva. Ya olduysa, ya lord onlara zarar verdiyse.

 

Remy. Sanmıyorum eğer abime bir şey olsaydı sana da olurdu.

 

Neva. Sanırım haklısın.

 

Önüme döndüm. Strese girmiştim. Yerimden kalkıp mutfağa gittim. Kendime bir bardak su doldurup suyu içtikten sonra salona geri dönüp yerime geri oturdum.

 

Remy. Yenge gidip bir şeyler mi atıştırsan sabahta kahvaltı etmedin.

 

Neva. Aç değilim.

 

Remy. Bir şeyler ye yoksa abim geldiğinde çok kızacak sana.

 

Neva. O gelince yesem?

 

Remy. Sen bilirsin ama ne zaman gelirler allah bilir.

 

Ofladım ve koltuğun başlığına kafamı koyup tavanı izlemeye başladım. Sıkılmıştım. Remye döndüm ve remy bir şey isteyeceğimi anlamıştı sanırım çünkü kafasını kaldırıp bana bakmıştı.

 

Remy. Ne istiyorsun yenge.

 

Neva. Bahçeye çıka bilir miyim?

 

Remy. Hayır iki gün önce olanlardan sonra senin bahçeye çıkmanı abim yasakladı abim olmadan çıkamazsın.

 

Neva. Saçma.

 

Ateş. Neymiş saçma olan?

 

Ateşin sesini duyunca kafamı kaldırıp arkama baktım. Ateşi görünce gülümsedim ve yerimden kalkıp koşarak ona gidip sarıldım. Ateş kolunu belime dolayıp boynuma öpücük kondurdu.

 

Neva. Neredeydin meraktan öldüm.

 

İşaret parmağı ile beni susturdu ve yanağımdan öptü.

 

Ateş. Merak edilecek bir şey olmadı ayrıca ölmek yok.

 

Dedi ve gülümsedi. O gülümseyince bende gülümsedim.

 

Ethan. Gidin odada yapın burada sap kişiler var ayıp oluyor.

 

Ateş. Ethan sus.

 

Ethan. Tamam abicim.

 

Ethanın dediğine güldüm ve ateşe döndüm. Ateşe baktığımda kaşlarını çatmış bir şekilde bana baktığını fark ettim.

 

Ateş. Birşeyler yedin mi sen?

 

Gülümsedim ve başımı olumsuz anlamda sağladım. Ateş derin bir nefes aldı ve bana gözleri ile mutfağı işaret etti bende oflayarak mutfağa doğru yürümeye başladım. Mutfağa girdiğim an ateş beni duvar ile arasına alıp dudaklarıma yapıştı.

 

Alt dudağımı dudaklarını arrasına alıp sert olmayan bir şekilde öpmeye başladı. Ellerini tişörtümden içeriye sokup belimi okşamaya başladı. O belimi okşadıkça ben kendimi ona ittiyordum ve sağ elimi tam kaşbinin üstüne gelecek şekilde yerleştirdim.

 

Heyecandan ölecek gibiydim. Hep beni öpsün ve bende onu öpiyim istiyordum. Bende ona karşılık vermiştim. Bir anda dişlerini dudağıma geçirince onun ağızına inlemiş bulunmuştum.

 

Ateş sırıtmıştı ve beni daha çok kendisine çekip beni nefessiz kalana kadar dudaklarımı bırakmamıştı.

 

Geri çekilmişti ve bende hızlı bir şekilde nefes alıp veriyordum. Ateş bu halime sırıtmıştı ve beni belimden tutup kucağına almıştı. Bacaklarımı beline dolayıp kolarımı boynunda birleştirdim o da ellerini kalçama koymuştu.

 

Ensesini okşamaya başladım ve ateş tezgaha doğru ilerleyip beni tezgaha oturtu. Geri çekildi ve dolaptan domates ile soğan çıkardıktan sonra kesme tahtası çıkartıp ikisini de kestikten sonra ayrı tabaklara koydu. Bense sadece onu izliyordum.

 

Dolaptan makarna çıkartıp bir tencereye koydu. Önümden geçerken bana döndü ve açıkta kalan göğüs kafesime öpücük kondurup tişörtümü yükarıya kaldırdı. Bu hareketi beni güldürmüştü. Yüzüme bakıp bana göz kırpmıştı.

 

Yemeyimi yedikten sonra elimden tutup beni bahçeye çıkartmıştı. Bahçede otururken kafamı onun bacağına koydum ve ateşte saçımla oynadı. Biz öyle kendi halimiz de dururken çokta uzaktan gelmeyen bir kızın sesi ile kafamı kaldırdım.

 

Kızı baştan aşa süzmeye başladım. Benle yaşıta benziyordu. Turubcu saçları vardı ve mavi gözleri vardı. boyu benle neredeyse yanıydı. Ben kızı süzerken dibimizde bitmişti. Kızı incelemekten yanında ki çocuğu fark etmemiştim bile.

 

Çocuk dediğime bakmayın o da ateş gibiydi ama sanırım ateş ondan bir iki yaş büyüktü.

 

Ateş. Sizin burada ne işiniz var?

 

Mia. Neden gelemez miyiz yakışıklım.

 

Yakışıklım derken? Bu da kimdi böyle? Neden ateşe yakışıklım demişti ki amacı neydi ateşin neyi oluyordu.

 

Kafamda milyonlarca soru vardı ama henüz hiç birine yanıtım yoktu. Ben kıza kaşlarkmı çatmış bir şekilde bakarken kız sanki ben hiç orad yokmuşumcasına davranıyordu ve bu beni sinirlenmeye yetmişti.

 

Andrew. Selam ben Andrew.

 

Çocuğun sesi ile ona döndüm ve yerimden kalkıp oturu pozisiyonuna geçtim. Ateşe döndüm ve bana sıkıntı yok dercesine baktı.

 

Neva. Memnun oldum bende neva.

 

Andrew. Biliyorum burada seni tanımayan yok neva.

 

Neva. Nasıl yani.

 

Andrew. En büyük alfanın mühürlüsüsün ve herkes seni tanımak zorunda.

 

Bir şey demedim ve ateşe baktım.

 

Mia. Beraber senle bir şeyler yapalım mı ateşim.

 

Kızın sesi ile ona döndüm. Bu kızın derdi neydi böyle.

 

Ateş. Gerek yok ben mühürlümle istediğim her şeyi yapıyorum mia.

 

O an kızın ismini öğrenmiştim miaydı adı. Kıza nedense gıcık olmuştum. Belki de ateşi kıskandığım için olmuştu bilemiyordum.

 

Kız ateşin yanına oturdu ve elini ateşin elinin üstüne koyunca ateş hemen elini geri çekildi. Ateşin bu hareketini sevmiştim ve bu yüzden kızın yüzüne bakarak sırıtmıştım.

 

Ama kız pes etmemişti ve elini bu sefer bacağına koydu. Ateşten önce ben hızlı davranmıştım ve kızın elini sertçe tutup geriye ittim.

 

Neva. Bir daha ona dokunma.

 

Mia. Sen kimsin ya.

 

Ateş. Mia kes sesini!

 

Mia. Kesmiyorum ona ne, ne hakla bana karışır ve sana dokunmama engel olur.

 

Ateş. O benim mühürlüm ve alfanın kıraliçesi sana istediğini yaptırmaya hakkı var sakın ona karşı gelme!

 

Mia. Kafayı yemişsin.

 

Ateş. Mia benle doğru düzgün konuş karşında eski arkadaşın yok.

 

Andrew. Mia yürü gidiyoruz.

 

Mia. Ben hiç bir yere gelmiyorum abi.

 

Andrew. geliyorsun dedim mia yürü yoksa babamı çağırırım.

 

Kız sinirle yerinden kalktı ve bize bakma gereği duymadan hızlıca ortadan kayboldu.

 

Andrew. Onun adına sizden çok özür diliyorum ama şimdilik gitmem gerek sonra görüşürüz.

 

Diyip andrew da gitmişti. Onların arkasından bir süre baktım ama sonra kaşlarımı çatım ve ateşe döndüm. Ateş beni görünce gülümsedi ve ne oldu dercesine bakmaya başladı.

 

Ateş. Ne oldu güzelim

 

Neva. O kız kim ve neden sana bu kadar yakın davrandı.

 

Ateş. Önemsiz biri kıskanç mühürlüm.

 

Neva. Ben kıskanç değilim.

 

Ateş. Kıskançsın.

 

Neva. Değilim.

 

Ateş. Bence inkar etme az önce çok açık bir şekilde belli ettin kıskançlığını.

 

Neva. Off gidiyorum ben.

 

Diyip yerimden kalktım ve eve doğru gidiceken bir anda sanki önümde bir cam varmış gibi çarptım ve geriye ateşin kucağına düştüm.

 

Ateş. Hiç bir yere gidemezsin küçük hanım.

 

 

Bölüm : 07.02.2025 23:10 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...