6. Bölüm

6. Bölüm

Solita
llsolita

6.bölüm


Oy ve yorumlarınızı bekliyor olacağım 🌺


Müzik açılıyorsa dinleyerek okuyabilirisniz


Keyifli okumalar


Cihan ın gidişinin ardından kapıyı kilitlemiş ve yatağa uzanmış öylece bekliyordum.


Neyi beklediğimi beni nelerin beklediğini düşünerek yaşanılacak olan her şeyi yaşamak için


Bazen sadece tüm bu olanları yaşamak için var olduğumu düşünüyordum. Başka hiç bir amacım olmadan sadece başıma gelecek olanları bekleyerek


Saat den bihaber uzanıyordum bana verilen yatakta bir yabancıya güvenmiş arabasına binmiştim dünden kalanlar beynimin içinde dönüp duruyordu. Serkan ın beni evden alışı ilk defa kızması ve dağ a bırakması


Aklımdan gitmeyen gerçekler. Tekrara bırakıyordu her seferinde gözümü kapadığımda edilen ithamlar ile kulaklarım çınlıyor. Yaşananlar gözümün önünde tek tek aynı hisler ile yaşanıyordu ve irkilerek gözlerimi aralıyordum.


Yan yatmaktan Ağrıyan sırtım ile sırt üstü uzandığımda sırtıma batan yaralar ile inleyerek doğrulmaya çalıştım.


Yatakta oturur pozisyon a geldiğimde içimdeki yabancılık hissini atamayarak üzerimdeki nin kollarını ellerime kadar çektim. Ayağa kalkarak pencerenin yanına gittim. Aşağıda eğitimde olan erlere baktım. Ve uzakta kalan kar düşmüş dağlara kar ın ayazı vurduğu içinmiş dünün soğuğu içimin acısı


Pencerenin kenarındaki yatağa oturarak duvara yaslandım yavaş hareketlerle pencereye kafamı yaslayarak bulutlanmış gökyüzüne baktım.


Gözlerim bulutların gidişine dalmış içimdeki girdap olan düşüncelerden sıyrılmıştı gözlerim ağır ağır kapanırken kâbus görmemeyi dilemiştim sadece


Gözlerimi araladım da oda nın içindeki cihan ile irkilmiştim


"Kapı-" dediğimde sözümü keserek "kilitli değildi çaldım duymadın ama gitmemiz gerek" diyerek kafası ile kapıyı işaret etti.


Kafamı sallayarak peşinden çıktığımda merdivenlerden çıkmaya başlamıştı bende ardından çıkıyordum.


Kapıyı kilitlediğime emin olsamda bir şey dememiştim.


Bir kaç kat çıktıktan sonra çatıya varmıştık çatı daha çok teras gibiydi içinde ateş yakıldığı belli olan teneke bir kenarda güvenlik kulübesi gibi nöbet yeri ve birde küçükte olsa oda gibi bir yer vardı.


Eli ile oda gibi olan yeri gösterdiğinde oraya yönelmiştim o da arkadamdan geliyordu.


Kapıyı açması için kenara çekildiğimde önden geçerek kapının yanında durarak bana yol verdi


İçeriye girdiğimde koltuklar köşeye yığılan yedek olduğunu tahmin ettiğim bazalar vardı.


Koltuğa geçtiğimde o da karşı koltuğa geçip kafasını koltuğun arkasına atarak. Yüzünü kapatmıştı


"Bir şey mi oldu?" Dediğimde kafasını indirmişti bir kaç saniye göz göze geldikten sonra bu sefer dirseklerini dizlerine yaslamış yüzünü kapatmıştı eli yüzünde boğuk sesi ile " şehit gelecek" dedi


"Ailesi ulaşamadığı için merak edip gelmiş yaşıyor sanıyor. Esirdi zaten" sanki dert yanıyormuş gibiydi sanki


" Bizim oda onlara verilecek "


Dediğinde "anladım" dedim sadece ne denirdi ki


Ölüme alışık değildim. Biri ölünce ne denir bilmezdim. Ya da yakının ölünce ne hissedersin ölümün neye benzediğini de bilmezdim. Bu yaşıma kadar sadece ölünün neye benzediğini bildim. Neye benzediğini gördüm. Taddım.


Küçükken yurtdışında yaşayan kuzenimin annesi öldüğünde bize gelmişlerdi babası ile kuzenimin ağladığını ve halamında onu teselli ettiğini hayalde olsa hatırlıyordum. 'Gidilen yer çok güzel ne isterlerse hemen oluyor. Hiç üzülmüyorlar çok rahatlar' demişti ama aklımda dönüp duran tek ' gittikleri yer çok güzel' demesiydi


Ölünce her istediğimiz oluyorsa muhakkak pilli bebekte olurdu. Diye düşünmüştüm onları dinlerken


Bende yengemin nasıl öldüğünü babama sormuş hasta olduğu için dediğinde ise dolaptaki buzları yutmuş yağmurda koşuşturmuştum hasta olmak için akşama doğru hâlâ hasta olmayınca bende mutfakta bulduğum renkli hapları içmiştim


Çok şeker yersek hasta olacağımızı biliyordum. Ve o renkli haplar naneli şekere o kadar çok benziyordu ki


Pembe beyaz ve turuncu hap


Onları aromalı şeker sanmıştım ve üçünüde çiğneyerek yutmuştum.


Çünkü hasta olur ve ölürsek bambaşka ve çok güzel yerlere gideceğimi sanıyordum. Birde pilli bebeğimin olacağını


O gece ateşim 40 ı geçmiş havale geçirmiştim üstüne birde içtiğim hapların zehri vücuduma yayılıyordu. hastaneye kaldırılmış


4 gün hastanede kalmıştım hastanede yatarken başımda ağlayan babaneme bilerek yaptığımı ölmek istediğimi gülerek anlatmıştım. Tabi pilli bebeğim olucağınıda anlatmıştım.


Babanem dediklerime sinirlenmiş ve benim gülerek anlattıklarımı yüzüme attığı tokat ile kesmişti


Telefonda sürekli birilerini arayarak "bebek istiyormuş" diye başlayan " çok yüz verdik bilerek yapmış kendi anlattı" diye devam eden cümlelerini ağlayarak dinliyordum.


Sonra beni bir hışım ile yattığım yerden kaldırmış kolumdaki serumu hiç acımadan tüm gücü ile asılarak söküp atmıştı


Serumun çıkarırken batan iğnenin acısını hâlâ hisedebiliyordum.


Ve beni en alt kata morg a indirmiş beni içeriye bırakarak karanlık morgda bir başıma bırakarak gitmişti.


Üstü örtülü ölülerin sadece ayakları görünürken daha önce bu kadar korktuğumu hatırlamıyordum.


Sadece ayakları görünen insanları uyandırıp beni burdan çıkarmalarını istemek için onlara seslenmiştim.


Soğuk bedenimi delerek içime işlerken merakla örtülerden birini kaldırmış morarmış olan bir adamın ceseti ile karşılaşmıştım. Benim şansımamı bilmem ama adamın boynunun derisi yok gibiydi kurumuş kan midemi bulandırırken olduğum yere kustuğumu hatırlıyorum korkudan titrerken


Belki yatanlardan biri yardım eder diye örtülerin hepsini teker teker kaldırmış gördüklerim ile çığlık çığlığa bağırmış hıçkırıklara boğulmuştum.


Hepsi o kadar korkunçtu ki yaptığım tek şey bağırmak, yardım istemek ve kusmaktı


Ne kadar zaman sonra hatırlamıyordum. Ama biri geldiğinde. Benim halimi gördüğünde irkilmiş ve soğuğun ve gördüklerimim esiri olan bedenimi kucaklayarak çıkarmıştı


Babanemi bulmaları ve teslim etmeleri babanemin kaşla göz arasında kaçtığımı ve her yerde beni aradığını söylemesini yarı baygın şekilde sadece işitiyordum


Ve oradan biraz uzaklaştıktan sonrada babanemin "gördünmü ölünce ne oluyor" diyen sesi her ölümü duyduğumda yankılanıyordu


Ve o günden sonra hasta olmaktan o kadar çok korkmuştum ki hasta olur ve ölürüm diye iki çorap ile gezmiştim yazın ortasında yağmur yağdığında pencereleri sıkı sıkı örtmüş evde montum ile oturmuştum


Ve birde herkesin gözünden düşmüştüm herkes ilgi isteyen biriymişim gibi bakmaya başlamıştı belkide haklılardı


Karanlık sanki her kötülüğü içinde barındırıyor gibi


Karanlık sanki kötülüğü büyütüyor gibi


O gün morg karanlıktı


O günden sonra her şey karanlıktı


Her şey karanlıkken oldu


Her şey geceleri oldu


Ve en çok karanlığın içine hapsoldum


Karanlığın bitmesini bekledim.


Karanlıktan kurtulmayı diledim.


"Daldın" dediğinde yavaşça ona döndüm.


" Ölü burda mı kalacak" dediğimde


"ŞEHİT" dedi üstüne basa basa ölü dememi istemeyerek "buraya gelecek"


Ürperdiğimi hissettim. " Esir olunca hep mi öldürürler" dedim buraya geleceğini unutmaya çalışarak


" Ölene kadar İşgence"


"Hep mi ölüyorlar." Dedim " hiç mi kurtarmıyorsunuz?"


Gözlerini sımsıkı kapattı " hep ölüyorlar" dedi " hiç birini kurtaramıyorum" dediğinde sesindeki pişmanlığı ile kendime kızdım. Keşke öyle demeseydim diye


" Tek asker sen değilsin" diye mırıldandım " tek senin görevin değil"


"buradaki üstleri benim. " Dedi suçlulukla " göreve gidereken her biri bana emanet "


Şuan ne demem ne söylemem gerektiğini bilmiyordum. Gün ışığına güvenerek konuşabiliyordum


Aydınlıktan zarar gelmeyeceğini umarak karanlığın uzakta olduğunu umarak


Zarar veren tek şey karanlıktı ne de olsa gün ışığı varken karanlığın içindeki kötülük ebedi uykudaydı sanki inanıyordum kötülük olmayacağına


Şimdi ise karşımda oturan adam kendini suçlarken onu teselli mi etmem gerekirdi bilmiyordum.


Teselli etmeyi de bilmezdim.


Bizim ailede teselliye ihtiyacı olan tek ben vardım.


Benide teselli eden yoktu


Kendimi nasıl avutuyorsam


Belki ona da aynısını yapmam gerekiyordur sadece


"Bu vatan da sana emanet ediliyor." Dedim. " Arkadaşın öldü ama kendi için öldü... Yabi vatanı korumak için"


Cümleyi toparlayamayınca derin bir nefes alıp verdim. Ve koltuktan yere inerek içimde kalan korku taneleri ile ona yaklaştım. Dizinin biraz gerisinde diz çökerek dizlerimin üzerine oturdum.


" Bak şimdi" dedim yüzüne bakarken


" Hani askerler burayı koruyor ya o da asker o da vatanı korumak zorunda bı vatan tümü ile sana emanet değil ve senin ilk görevin vatanı korumak onları değil O ölmeseydi belki daha kötüsü olacaktı."


Şuan kendi dediklerim bile bana işlemiyordu onu nasıl teselli etsin


" Asker olduysa eminim bunu göze almıştır. Korksaydı olmazdı herhlade " dediğimde bakışlarını bana çevirmişti


Sanırım kızmıştı.


" Ya ama bak daha kötüsü olabilirdi neden kötüsünü düşünmüyorsun"


" Ölümden daha kötü ne var" dedi ayağa kalkarak kapıya doğru yönelmiş, " gelirim birazdan" diyerek gitmişti


Keşke cihan keşke bilsen ölümden daha kötü nelerin olduğunu


Ama keşke cihan keşke yaşamak zorunda kalmasan hiç birini


Belkide cihan haklıdır. Ölümden sonrası yoktur. Ölümden ötesi ölümden acısı


Hiç yakınım ölmemişti ki bileyim.


Hiç anlatılmamıştı ki bileyim.


Sadece dün bana yardım ettiği için onu teselli etmeye çalışmıştım. Becerebilecek gibi yapabilecek gibi


Yavaşça oturduğum yerden kalkarak cihanın kalktığı koltuğa oturdum ve koltuğun üzerinde duran yastığı kucağıma çektim.


Yastığa sarılarak kulübeden çatıyı izledim uzun uzun aydınlığa baktım. Aydınlığı sevdim.


Aydınlığı hep sevdim.


Selam ^^


Eve döndüm. Diğer kitaplarıma kitaplarıma ne zaman bölüm atarım bilmiyorum. Bu hazırda vardı biraz daha yazıp atayım dedim ❤️


Ve kitabı okuma listeniz varsa ekler misiniz


Herhangi bir durumda kötü hissettiğinizde bana yazabilirsiniz.


Bölümün yarısı hazırdı zaten biraz daha yazdım sadece sonraki bölümde ve sonraki günlerde görüşmek üzere


Bölüm : 22.07.2024 12:37 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...