43
Selam.
"Askerim ben Liyan. Öylece öldürmemizi bekleme daha öncesinde konuşturmak için biraz ilgileniyoruz."
"Kuzenlerime yaptığın gibi mi? " Dediğimde gülüşü kulaklarıma ulaşmıştı. "Onlara ne yaptım ki, " Dedi küçümser gibi
"Çok canları yandı. " Dedim. Onlara asla üzülmüyordum. Ama Cihanın yaptıklarıda az değildi.
"Daha çok yanacak Liyan. " Dedi ciddiliğini korurken.
"Yarın sana odayı toplatacağım. Uyu hadi, " Diyerek beni iyice göğsüne çekti.
Sabah odada kısıkta olsa çalan "böyle bir aşk görülmemiş dünyada, " Nakaratları eşliğinde uyandım. Yatakta biraz doğrulduğumda Cihan yerlere vileda yapıyordu.
Kapının yanında duran büyük dört valiz ile bakışlarımı kıstım. "Cihan, " Dedim uyku sersemi.
"Günaydın." Dediğinde ona döndüm.
"Bu valizler ne? " Diye direkt sordum.
"Benim eşyalarım. " Dedi valizlere bakarak
"Seninde eşyaların var içinde, "
"Bir yere mi gidiyo-" Diyecekken onun boşalmış olan dolabını görünce cümlem yarıda kaldı. Kapağı açık olan dolap bomboştu.
"Ev tuttum dedim ya oraya taşınıyoruz. " Dedi.
"Hemen mi? " Dediğimde başını olumlu anlamda salladı.
"Bir şey mi oldu? " Diye sorduğumda vileda yapmaya devam etti.
"Diğer evde temizlenecek, kalk hemende kahvaltı yapalım. Eve yerleştikten sonra mardine gideceğiz."
"Ben istemiyorum. "
"Ben ailenle tanışmak istiyorum. Bu sefer sen bana uyum sağla ve kararıma saygı duy sevgilim. " Diyerek viledayı yerine bıraktı.
"Mardinde dört gün kalacağız dönüşte Sinanda gelecek bizimle izin almış, "
Diyerek yatağa yanıma geldi. Bende yatakta kalkarak kollarımu boynuna doladım. Beni kucağına aldığında bende bacaklarımı beline doladım. Yanağını uzunca öptüğümde "minik kızım benim. " Dedi saçlarımı okşayarak
Beni kapıya kadar götürerek yere bıraktı halıyı toplamıştı.
Birlikte odadan çıktığımızda Aliye hanımı elinde tesbihle başına sardığı türbentle görünce gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Bize ters ters bakarak içeri girdi.
"Başı mı ağrıyor, " Diye mırıldandım. Başına sıkıca sarmıştı. "Keşke sararken arasına patates koysaydı benim babaannem koyar hep, " Diye mırıldandım.
Birlikte mutfağa geçtiğimizde Cihan sandalyeye attı kendini
"Bugünde sen hazırla kahvaltıyı, " Dediğinde esnedim. "Daha yüzümü bilr yıkamadım. Sen hazırlamaya başla ben yüzümü yıkayıp geleyim. " Dediğimde kaşları havalandı.
"Seni şeytan. " Diye mırıldandı.
"Sen giderken ben dönüyordum Liyanım o yüzden patatesleri soymaya başla, " Diyerek masaya oturdu.
"Patates kızartması yapabilirsin. Dolapta sosis olacaktı onuda kızart. "
"Ben sevmem. " Dedim burun kıvırarak buzdolabının yanında duran sepetten patatesleri alarak tezgahın üzerine bıraktım.
"Ama ben severim. " Dediğinde omzumun gerisinden ona baktım. "Sen yaparsan bende severim." diyerek kocaman gülümsedim.
"Sıpa, " Diyerek ayağı kalktı. "Duşa giriyorum ben, " Dediğinde onunla uğraşmak için "ben geleyim? " Demiştim ki kapıda gördüğüm. Pehlivanla gözlerim irice açılmıştı. "Bende geleyim temiz havlu var mı diye bak- aaa pehlivan, " Dedim yeni görmüş gibi oysa göz göze gelmiştik öncesinde
Pehlivan, "gidin siz isterseniz ben hallederim kahvaltıyı dediğinde, heyecanla " Sahiden mi? " Diye sordum. Gülerek cihana baktığımda pehlivan, "havlu bak gel, " Dedi
Omuzlarım düştü. "Of ya, " Diye sızlandım. "Ben kahvaltı hazırlamak istemiyorum. "
"Size kahvaltı ısmarlayayım o zaman. " Dedi pehlivan. "İki saat sonra uçağım var. Şimdiden çıkalım. " Dedi halime acıyarak
"Eve mi dönüyorsun? " Dediğimde başını olumlu anlamda salladı.
"Kredi çekmiştim onaylanmış onu almam lazım. " Diye açıklama yaparken Cihan çatık kaşlarla Pehlivanı dinledi.
"Ne kredisi? " Dediğinde Pehlivan masadaki elmayı işaret etti, "canım çekti, Versene " Dediğinde aldığım elmayı ona uzattım.
"Ameliyat için. " Dedi Cihanı yanıtlayarak
"krediye ne gerek vardı biz yok muyuz burada? " Cihan ciddi bir şekilde Pehlivanla konuşmaya çalışsada pehlivan umursamaz bir şekilde elmasını yiyordu.
"Kime diyorum? " Cihan sesini yükselttiğinde pehlivan, "hadi gidelim de kahvaltı ısmarlayayım size. " Diyerek arkasını döndü.
Cihanda havaya doğru, "ben bunu sikerim. " Diye sinirle soludu.
İki adım atarak Cihanın önüne geçtim ve elini tuttum. "Bende ısmarlayayım mı kahvaltı? " Diye Cihana sordum. Cihanın maaş kartı bendeydi sonuçta
"Git ve hazırlan Liyan. " Dediğinde
"Ya sen? " Diye sordum. Böyle gelemeyeceğinden emindim çünkü ayağında kısa şortu vardı. Ve dışarısı çok soğuktu. Üstelik ben ona izin vermemiştim dışarı şortla çıkabilmesi için Cihan benim giydiklerime karışmıyor olabilirdi. O onum sorunuydu ben karışırdım.
"Pehlivanla konuşup giyineceğim. " Desiğinde başımı olumlu anlamda salladım. Koşarak odaya giderek kapıyı arkamdan kapattım. Cihanın hangi valize benim eşyalarımı koyduğunu bilmediğim için hepsini yere koyarak açtım kapaklarını,
İlk açtığım iki tane Cihana aitti.
Diğer valizde ise benim katlanmış yeni kıyafetlerim vardı. Cihan neden dürmüştü ki poşetlerden hepsini çıkarmıştım ama geri. Poşetlere koyabilirdi. Boşuna uğraşmış
Dürülü kıyafetlerden üstte olanları yere atarak altta neler olduğunu görmeye çalıştım.
Etek giymek istiyordum ama uzun çorap almamıştım. Dışaradaki rüzgar hasta edip yataklara düşürecek kadar kuvvetliydi.
Beyaz pantalon giyerek üzerine lacivert örgüden olma kazağımu giydim. Ön kısmını pantalonun içine sokuşturarak diğer valizi açtım. İçindeki siyah montumu ve siyah ayakkabılarımı aldım. Çantamı bulmak için etrafa bakındığımda çantalarımdan biri masanın üzerinde olduğunu görünce. Diğerlerini aramak istemeyerek onu kullanmaya karar verdim.
Dün çorap almadığımız gerçeği ile yüzleştiğimde oflayarak Cihanın valizini karıştırmak için tekrar açtım.
Çorapsız ayakkabıyı giyersem ayaklarım yara olacaktı.
Diğer valize geçerek altlarda çorap varmı diye bakınırken açılan kapı ile bakışlarım oraya döndü.
"Cihan çorap yok-"
"Liyan... " Dedi sadece bakışlarını yüzüme çıkararak "Liyan... " Dedi tekrar
"Liyan ben sabah beşte kalktım odayı toplamak için, " Diyerek etrafa saçılmış kıyafetleri inceledi.
"Liyan ne yapacağım ben seninle, " Dedi iç. Çekerek "çorap yok. " Dedim bende
"Selinden alırız. " Dediğinde başımı olumlu anlamda sallayıp çıkardıklarımı valize tıktım. Zar zor üst kapağı indirdiğimde "üzerine oturursan kapatırım kapağı? " Dedim oturması için
"Bırak lütfen hallederim ben. "
Yaklaşık bir saat sonra ellerimizde valizlerle aşağı indik Aliye Hanım sabah Cihanla kavga ettiği için girmiş başına ağrılar. Selinde kavgayı duyunca
Kavgalarının sebebini bilmesemde benim yüzümden olduğuna emindim. Ellerimizdeki valizleri arabanın bagajına bıraktık
Pehlivanda küçük bir çanta içinde Cihanın kıyafetleri vardı. Biz arayınca apar topar geldiği için buradayken hep Cihandan giyinmişti. Şimdide giydiklerini götürüyordu.
Arabaya binip kemerimi taktım.
Arkaya Pehlivana dönerek "ben ısmarlarım. " Dedim. Cihanın kartı bendeydi sonuçta
"Bu sefer bendensiniz bir dahaki-" Konuşmasına izin vermedim.
"Ben ısmarlayayım dimi Cihan. " Dedim Cihana bakarak
"Ismarlayabilirsin." Diyerek aynadan Pehlivana baktı.
"Ne zaman ameliyat? "
"Belli değil gidince konuşacağız. "
"Üç dört günlüğüne mardine gideceğiz. Gidip konuş ona göre haber ver."
"Ne zaman gideceksiniz siz? " Dedi Pehlivan merakla
"Akşam üçümüz yola çıkacaktık gideceğinden haberim yoktu. "
"Olsun ya ameliyattan sonra gideriz bir daha gidin siz. "
"Şimdi hep birlikte gidelim istanbul a konuş doktorla yarın oradan çıkar şırnaktan çocukları görür mardin'e geçeriz. "
"Boşverin beni akşam gidin yine, " Dedi ama sesinde belli bir durgunluk vardı.
"Eve ne zaman geçeceğiz? " Diye sordum Cihana
"Mardinden döndüğümüzde, "
"Bu akşam mı gideceğiz? " Diye sorduğumda başınıyla onayladı.
Havaalanına yakın bir yerde durduk
Serpme kahvaltı yazan tabelayı görünce dudaklarımı büzdüm. Canım avakado istiyordu.
Hep birlikte arabadan inerek içeri girdik. Üst kattaki cam kenarında olan masalardan birine oturduk bizim oturmamızla garsonun gelmesi bir olmuştu. Cihan ve pehlivan siparişleri verdiğinde adam not alarak gitmişti.
"Pehlivan ama sen sessizsin? " Diye sordum. Nedenini merak ediyordum.
Ameliyat tarihini konuşacakmolmak mı geriyordu onu bu kadar.
"Uykusuzum yaa, gece oyuna girdim uyuyamadım. " Dedi bir yandan da esneyerek
"Şimdi ne ameliyatı olacaksın peki? " Diye sordum bu sefer
Pehlivan ise omuz silkti. "Platin falan takılır. " Diyerek önemsiz bir detaydan bahseder gibi bir tavır sergilemişti.
Başımu iki yana sallayarak masada gözlerimi gezdirdim. İkiside konuşmuyor ve beni sinir ediyorlardı.
"Liyan söz yapacağız bu arada, " Dediğinde Cihan'a döndüm. "Söz mü?"
"Evet Pehlivan bu hafta yapacaktım. Pehlivan gidiyormuş haberim yoktu. " Dediğinde kaşlarımı çattım.
"Benimde haberim yoktu. " Dedim cihana bakmayı sürdürürken
"Bende gece karar verdim. "
"Bizim evde söz yapardık, iki ay sonrada Bir mekan tutar Nişan yapardık, "
"İkisi aynı şey değil mi? " Diye sordum afallayarak ikisinde de yüzük takılıyordu. Pek bir farkı yoktu.
"Sözlüm demek ayrı nişanlım demek ayrı Liyan. " Dedi Pehlivan ile akşam konuştukları gibi
"Pehlivanı da alıp gitseydik keşke mardine seni isterdik, "
"Bir bana mı veriyorlar kızı amına koyayım Sinanı al git yine iste, "
Cihan sıkıntı ile şakaklarını ovdu. "Bilmiyorum ya, " Diye mırıldandı.
Ne yapacağına karar veremiyor gibiydi.
Annesi ile neden tartıştığını deli gibi merak etsemde soramıyordum.
"Gidin yüzük alın. Şırnağa uğrayacaksınız zaten."
"Burada da arkadaşlarım var. Onlara ayıp olur. "
"Nişanı burda yap o zaman. " Diyerek bir fikir sundu Pehlivan ama Cihan buna da bir kulp bularak "Liyan ın ailesi nasıl gelecek mardin den nişana hem şırnaktakilerde izin almaz. "
"Onlarda gelmeyi versin. "
"Siz planları yapıp ayarlayın o zaman. Bana da karar verdikten sonra söylersiniz. Söz günü falan. " Diyerek göz devirdim. Sanki benimle değilde Pehlivan ile nişanlanacaktı.
"Sence ne yapalım Liyan? "
"Fark etmez. " Diye mırıldandım. Ben söyleyince mi akıllarına gelmişti bana danışmak
"Dayınları şırnak a çağırsak gelirler mi? Şırnakta söz yapsak? "
Alayla güldüm. "Ben nerde kahve yapacağım? " Ayrıca söz kız evinde olurdu.
"Söz kız evinde olur. " Dedi pehlivan.
Derin bir nefes alıp verdim. Burada amaç Cihanın hevesiydi. Cihan hevesi kalmasın diye
"Dayımlar olursa ben oynayamam utanırım. " Dedim. "Fark etmez benim için hevesim yok pek ama olursa da oynamak isterim. Serkan gelse yeter başka da arkadaşım yok zaten. " Dedim.
"Pehlivan sende gel Mardine geçelim. Yarın akşam dönersin Kartı kız arkadaşın alsın. "
"İmza lazım. " Dediğinde ben karşı çıktım bu sefer.
"Ama Pehlivan kız tarafından başka kimse gelmeyecek ki, " Dediğimde yüzüme baltı bakışları bir kaç saniye yüzümde kaldıktan sonra "tamam." Diye mırıldandı.
"Bileti iptal ettiririm gidelim sözden sonra döneyim ben. " Dediğinde ellerimi birbirine vurdum sevinçle
"Takım elbise gerek mi yoksa üniformam ile mi isteme olmalı? "
"Üniforma nikahta olur. " Dedi Pehlivan
"Kahvaltıyı yapıp takım elbise almaya gidelim o zaman. " Dediğinde Pehlivan başını olumlu anlamda salladı. Konuşmaya mecali yoktu sanki
Ardından Pehlivan ayağa kalktı. "Ben Sinanlarla konuşayım. Hazırlık yapsınlar karakolun önünde, "
Pehlivan gittiğinde Cihana döndüm.
"Bana elbise almayacak mıyız? " Diye sorduğumda bakışları bana döndü.
"Söz için." Diye açıkladım. Kendine takım elbise almaktan bahsediyordu. Ama Liyana alırız dememişti. Cihan, "evet." Dedi hatırlamış gibi ardından beni kendine çekerek göğsüne yatırdı.
"Alalım. Güzel kızım... Alalım. " Derin solukları kulaklarıma ulaşıyordu. Başımı göğsünden kaldırdım.
"Bir sorun mu var Cihan neden acele ediyoruz söz için? "
"Acele etmiyoruz Liyan. Sen istemez misin sözlenmek? "
"Fark etmez ki sözlensekte birlikteyiz sözlenmesekte, "
"Senin hevesin yok mu? " Dediğinde onun bu konularda hevesli olduğu her yerden belli oluyordu.
"Bilmem ki Cihan şaşırdım biraz, nereden geldi aklına, "
Yanağımı okşadı parmaklarının sırtıyla "parmağında yüzük olsun istiyorum. " Dediğinde gülümsedim.
"Dayımlarda yapsak daha iyi olmaz mıydı? Kız tarafı yapar sonuçta, " Desemde orada olmasını bende istemiyordum. O kadar yakın değildik dayımlarla yabancı bir yerdi.
"Orada bir daha yaparız. "
"Selin ve annen... Onlar gelmeyecek mi? "
"Selin gelmek isterse gelir. Sorarım ona ama annem gelmeyecek. "
"Annenle neden kavga ettin. " Bunu gerçekten merak ediyordum. Bir anda ne olmuş olabilirdi ki
"Tavırları rahatsız ediyor sadece başka bir şey yok, " Dediğinde omuz silktim. "İnanmıyorum ki "
"Akıllı bıdık seni, " Diyerek saçlarıma uzanarak üzerini öptü.
Daha sonra kaşlarını çattı.
"Okulun bahçesinde yapsak daha iyi olur sözü, " Dediğinde bu ani karar değişikliğine şaşırmıştım. "Neden ki, "
"Nedeni mi var Liyan biz orada 700 kişiyiz. Hepsi izler zibidilerin. Adamların içinde mi oynayacaksın? "
İlk defa Cihanı böyle görüyordum. Normalde bana hiç karışmaz sorun etmezdi. Ama şuan bakışları bile bir değişikti.
"Ben birde köydekileri çağırayım tek kız sen olma orada, " Diyerek Pehlivan a baktı. "Ben Sinan a söyleyip geleyim. Biz gidene kadar halletsin. "
Diyerek kalkıp gittiğinde nefesimi sesli bir şekilde dışarı bıraktım. Garson getirdiği kahvaltılıkları bırakıp başka bir isteğimin olup olmadığını sorduğunda Teşekkür ederek gönderdim.
Onları beklemeden yemeye başladım. Elimdeki tereyağı ve reçel sürdüğüm ekmeğimi bitirdiğimde Pehlivan gelip karşıma oturmuştu.
Etrafa kısaca bakınarak Cihanın olmadığına emin olarak Pehlivana döndüm.
"Cihan neden böyle garip? "
"Garip mi? " Diyerek o da aynı şekilde bana sordu. Tabağına salatalık ve domates koyarken "Pehlivan! " Dedim kızarak
"Anlat hemen. "
"Heves ediyor işte çocuk. " Dedi
"O zaten bakma evlilik bilmem ne düşünmüyorum dediğine içi gidiyor düğüne söze, "
"Dayımlarda neden yapmıyoruz o zaman? " Böylesi işime gelirdi ama merak ediyordum.
"Dayın seni vermez diye, " Dedikten sonra büyük bir kahkaha atmıştı.
"Birde kışlardakilerin kıskanması için olabilir. " Dediğinde başımı iki yana sallayarak yüzümü buruşturdum.
"Cihan öyle biri değil. "
"Arkadaşları yanında olsun istiyor işte. Olamaz mı? "
"Annesini neden götürmüyor o zaman. "
"Senin annen gelmiyor diye herhalde." Dediğinde şaşırmıştım. Olabilir miydi. Diye bir an düşünsemde hemen başımı iki yana sallayarak bu düşünceden uzaklaştım. Benim annem yok diye annesi ile kavga edip küsecek hali yoktu ya
"Cihana ne oldu? Dün bana karışmıyordu hiç bugün birden bire erkeklerin içinde oynama dedi. "
"Cicim ayları bitti demek." Diyerek beni alaya aldı. Ama cihan öyle biri değildi. Hiç bir şeyime karışmazdı. Ve öylede devam edecekti.
Sabah neden kavga ettiklerini deli gibi metak ediyordum. Üstelik evi terk etmişti resmen bütün eşyalarını almış benim evime yerleşecekti. Bizim evimiz olacaktı artık.
"Liyan, " Diyerek adımı seslenen Pehlivan ile başımı kaldırarak ona baktım. "Nasıl hissediyorsun? "
"İyi? " Dedim sorarcasına
"Cihan ile yaşamak nasıl hissettiriyor. Yabancı sonuçta-" Demesine izin vermeden başımı iki yana salladım.
"Yabancı değil, Sevgilim o benim. " Dediğimde "demek istediğim o değil. " Dedi
"Yani çok kısa bir süre içinde tanıştınız ve sevgili oldunuz. Ve sözleneceksiniz akşam. Onun evindesin bizimle kaldın haftalarca annesini tanımıyorsun. Belkide Cihanı tam anlamı ile tanımıyorsun ama onunla birlikte uyuyorsunuz. Ve evleneceksiniz seni korkutmuyor mu?" Daha söylemek istediği çok şey var gibiydi. Ama susmayı tercih etti.
"İlk zamanlar sizden korkuyordum. Bu nasıl geçti bilmiyorum. Alıştığım için-"
" Cihana da sadece alışmış olabilir misin? "
"Hayır." Dedim net bir şekilde
"Cihanı seviyorum. Ve bunu gerçekten hissediyorum. "
"Liyan ilk başlarda seni çok kınıyordum. Ama şuan o kadar pişmanım ki... " Dediğinde salatalığa çatalımı batırdım.
"Düşünsene hiç tanımadığın adamların içinde bir başına kalıyorsun. Küçük bir şeysin zaten. Cihan hep anlatıyordu. Minicik bir şey diye seninle tanışmadan önce
o zamanlar gözümde kazık gibiydin ama nedense bir pişman oldum. "
Salatalığı çiğnerken bu sefer peynire uzandım.
Pehlivan, " Oğlum harbi bak, serkan serkan diye ağlardım hep, " Dediğinde yarım yamalak gülümsedim. Öyle durumlarda beni sadece Serkan kurtarırdı çünkü ben serkan diye bağırdığımda geri çekilirlerdi. Tabi her zaman bağiramazdım. Dilimi yutmuş gibi kasılır kalırdım.
"Zaten geçmişin belli insan yüzü görmemişsin birde biz izbandut gibiyiz kalıplıyız yani hepimiz. E yüz ifadelerimiz belli, "
Bu söylediğinde haklıydı. Çoğu asık suratlıydı ve her an üzerime atlayıp dövecek gibi bakıyorlardı aralarında istisnalar da vardı. Cihan...
Hemen hemen Ali hariç hepsi kalıplıydı. 80 kilonun altında yoktur sanırım kimse
Cihana döndüm telefonla konuşurken üzerini inceledim.
Geniş Omuzları. İnce beli, sıkı kalçası...
Hepsi benimdi.
Cihan bana doğru döndüğünde dudaklarımı büzdüm.
Arkadaşı olabilirdi sinan ama bu kadar çok konuşması sinir bozucuydu.
"Pehlivan benim sesim yetmez cihâna bağırsana gelsin artık. " Diyerek ona döndüm.
"Neyim kızım ben borazan falan mı? "
Oflayarak önüme döndüm.
Bu kadar uzun konuşması rahatsız ediciydi.
Nefesimi tutarak çatalı sertçe masaya bıraktım. Tekrar Cihana dönerek "Cihan! " Diye bağırdım. Sesimle birlikte karşı masamızdaki kadın irkilmiş kimileri bana dönmüş kimileri ise göz ucuyla bakıp önlerine dönmüştü.
"Gel artık ya bekliyorum! " Dedim bu sefer
Önüme dönerek ufak bir tebessümle bana bakan Pehlivana karşılık, "haksız mıyım? " Diye sordum.
Ağzının içinde onaylar gibi. Mırıldanarak önüne döndü.
Koluma dokunan el ile başımı kaldırdım. Cihan eğilerek yanağımı öptü.
"Sıkıldın mı beklerken? " Diye sorduğunda başımı olumlu anlamda salladım.
"Serkan ile konuştum. Bir iki saate gelecekmiş yanımıza, "
Pehlivan, "O Serkan da Seline yanık herhalde. " Diyerek çayından bir yudum aldı.
"Anasını babasını silmeden yan yana bile oturtmam. " dediğinde hızla ona döndüm. "Eğer halamı ve eniştemle konuşmazsa sevgili mi olacaklar? " Diye sorduğumda o da bana döndü.
"Rahatsız mı olursun Liyan? " Diye sorduğunda reddetmek için konuşucaktım ki " eskiden sevdiği adamı burnun dibine sokacak halim yok, " Diyerek kahvaltısını yapmaya başladı.
Sessiz bir şekilde kahvaltımızı yaptık pehlivan Cüzdanını çıkartarak bana baktı. "Bu sefer ben ödeyeyim diğerine sen ısmarla? " Diye sordu.
"Cihanın maaş kartı benim artık öderim var param. " Dediğimde Pehlivan emin olmak ister gibi Cihana baktı. Cihan ağzını silerken başını hafifçe eğip kaldırdı.
Pehlivan, "iyi madem. " Diyerek cüzdanını kapatarak ön cebine sokuşturdu.
Bende Cihana dönerek, "ödüyorum." Dedim. Cihan, " Seninle kasaya gelmemi ister misin? " Dediğinde kaşlarımı çattım.
"Hayır gidip öderim ben. " Dediğimde vereceği cevaba odaklandım. Ondan bir cevap bekliyor iken, "tamam güzelim. " Demesi ile kaşlarımı çattım.
Çantamdan cüzdanı çıkarak çantayı sertçe masaya attım. Dışarıya dalmış olan Pehlivan irkilerek bana döndüğünde Cihanda anlayamamış olacak ki "Liyan? " Dedi.
"Derine gelince ben öderim ben öderim. " Diyerek cüzdandan kartı çıkardım. "Neymiş kızın parası var mı bilmiyormuş yalana bak! " Diye söylenmeye devam ederken
Pehlivan, " Ne derini? " Diye dordu.
"Sen yok muydun? " Diye sordum Pehlivana dönerek
"Cihan hesap ödeme bahanesiyle gözümün önünde kızın orasına burasına dokundu. " Diyerek ters ters Cihana baktım.
"Neresine dokundum neresine? " Diyen Cihan ile omuz silktim.
Cihan, " Koluna dokundum. " Dediğinde alayla güldüm. "Unutamamış bak! " Dedim.
"Ben Derinin kıçını mı elledi dedim? "
Cihan ne demesi ve de ne yapması gerektiğini bilemeyerek Pehlivana baktı. Ne yapması gerektiğini soruyordu gözleriyle sanki
"Pehlivan birde randevulaştılar. Bir daha artık baş başa kahvaltıya ya da mum ışığında yemeğe gittiklerinde derin ödeyecekmiş hesabı, " Diyerek göz devirdim.
Derin aliyi seviyordu. Ama bunlar ben aliyi sevdiğini bilmeden önce olmuştu. Haklı olan bendim.
"Liyan olayları kendine çevirme, yorumunu katma, "
"Derin kadar akıllı değilim ya, " Diyerek sustum.
Cihan, " Hayır yani ben ne yapmam gerektiğinide anlamadım amına koyayım. " Diye söylendi.
Pehlivan, "gidip hesabı öde, " Diye mırıldandığında Cihan onay ister gibi bana baktı.
"Hesabı ödersem eziyet etmeye son verecek misin? "
"Pehlivan iyi bakta kasada başka kızlarla randevulaşmasın. Pek meraklı milletin hesabını ödemeye de... " Diyerek imada bulunmuş ardından cüzdanımı geri çantama koymuştum.
Cihan da cüzdanımı çantama koyduğumu görünce ayağa kalkarak hesabı ödeye gitmişti.
"Pehlivan ben sana ne söylemeyi unuttum. " Diye mırıldandım.
"Derin bana sigara içirdi. Artık bende sigara kullanıyorum. " Dediğimde
Pehlivan, "siktir ordan. " Demişti. Neden inanmıyordu ki
"Vallahi içtim. Tekrar içesim var ama Cihanın kızmasından korkuyorum. Sen bir tane verir misin ben lavaboda içsem? "
"Dalga mı geçiyorsun sen benimle? " Dediğinde omuz silktim "ne olur Pehlivan. İnsan değil miyim ben hani dosttuk? "
"Sen ciddisin. " Dedi emin olamayarak yüzümde gezdirdi bakışlarını "sen harbi ciddisin. " Dediğinde başımı olumlu anlamda salladım.
"İyi madem. " Diyerek o da Cihana bakındı. Ve cebindeki sigarayı çıkararak bana uzattı.
"Çakmak içinde, " Diye mırıldandı. Çantamı hızla açarak sigara paketini içine koydum. "Çok sağ olll, " Diyerek ayağa kalkarak lavaboya doğru ilerledim.
Pehlivan on dakika oyalasa yeterdi.
Girdiğin lavaboda ilk biri var mı diye kabinleri tek tek kontrol ettim ardından kabinderlerden birine girdim.
Çantamdan sigara paketini çıkarak
Kapağını açtım. İçinden bir dal sigara alarak çakmağıda çıkardım içinden paketi tekrar çantama koyarak sigarayı dudaklarımın arasında tutarken ucunu ateşledim.
Yazarın anlatımı:
Cihan masaya geri dönerken masada olmayan Liyan ile istemsizce kaşları çatılmıştı.
Masaya biraz daha yaklaşarak bakışlarını doğrudan Pehlivana çevirdi. "Liyan nerede? " Diye sorduğunda Pehlivan eli ile sandalyeyi işaret etti.
"Otur," Dediğinde Cihan "nereye gitti." Dedi tekrar. Pehlivan, "oğlum otur. " Dedi biraz yükselerek Cihan oturarak Pehlivana sorarcasına baktı.
"Lavaboya gitti. Gelir şimdi kahve söyledim. O gelmeden birer sigara içelim. " Dedi Cihan kapıya doğru bakarak, "yok." Dedi
"Ben bir bakayım. " Diyerek hareketlendiğinde
Pehlivan, "nesine bakacaksın otursana sinirli zaten sana, " Diyerek
"Paketin nerede arabada kalmış benimki, " Dedi. Cihan son kez kapıya doğru bakmış ardından "Liyanın çantasında, " Dedi.
"Ya da arabada görmedim. " Garson tam vaktinde gelmiş gibi elindeki tepsiyi masanın üzerine bırakmıştı. Pehlivan, "sigara var mı? " Dediği garson başını pehlivana çevirmişti. Ardından etrafa bakarak gömleğinin cebinden sigara paketini çıkarmıştı. Pehlivan eliyle bir yapıp beklemesini rica etmiş cüzdanını çıkararak çıkardığı ikiyüz lirayı adamın cebine sıkıştırmıştı.
Adam masadan uzaklaştığında Pehlivan sigara paketinin içindeki 10 kadar olan sigaralardan iki tanesini çıkardı. Birini dudaklarının arasına sıkıştırmış diğerini de Cihana uzatmıştı. Açık alanda oldukları için rahat rahat içebiliyorlardı.
"Liyanın peşinden biri falan gitmedi değil mi? "
Pehlivan tek kaşını kaldırarak "biri peşinden gitse ben burada mı otururum. " Diyerek yanıtladı.
"Bu derin ne iş? " Dedi ardından. Merak etmişti. Liyanın her ne kadar abarttığını anlasada aslını ister istemez merak etmişti.
"Bakma Liyana sen ya, " Dedi uzunu ateşlediği sigaradan uzunca bir nefes alarak, "hepimiz yedik içtik kıza mı ödetseydim sadece kaç kilo balık vardı. "
Ardında parmakları arasında duran sigaraya baktı. "Bırakıcam ben sigarayı, " Dediğinde Pehlivan oturduğu yerde doğruldu.
"Niye, " Dedi umursamaz bir tını ile
Cihan kapıya bakarak Pehlivana döndü, "Liyan özeniyor. Ondan korkuyorum. Geçende kavgasını ettik. Bırakamasam bile onun yanında paket taşımayacağım. " Dedi sigarayı bırakmak kolay değildi. Nereden baksan 8 yıldır. Kullanıyordu. Ne kadar kötü bir illet olsa da sakinleştiriyordu.
Ya da içmediğinde olan sinirini bastırıyordu.
"Yapma ya, " Dedi Pehlivan bilmiyormuş gibi "bir tane ver bari hevesini alsın. " Dediğinde Cihan alayla güldü.
"O sıpa bir tane ile yetinmez her kavgamızda içmek ister. Yok başım ağrıyor, yok depresyondayım. Sen o kıza baktın. Bilmem ne diyerek alışıp gidecek, " Dedi. Pehlivan ise "siktir et." Dedi 'içerse içsin.' Diyecek iken ondan önce Cihan, " Nasıl zararlı, " Dedi. Kendi elinde yokmuş gibi
"Liyanda panik atak var. Korktuğunda heyecanlandığında nefes alamıyor zaten birde sigara yüzünden iyice mi kötü olsun. Nefes alamıyorum diye panik yapıyor zaten." Diye mırıldandı.
Sonuçta Cihan askerdi yanında olurdu olmazdı. Her hangi bir krize girdiğinde onu her defasında kendisi sakinleştiremezdi. Sigara yüzünden nefes alması daha da güçleşecekti.
"Alkol de içirmezsin sen şimdi, " Diyerek konuyu değiştirmeye çalıltı Pehlivan oldukça rahatsız olmuştu şuan Liyana verdiği paket yüzünden derin bir pişmanlık içerisindeydi.
"İçsin benimle sıkıntı yok onda, " Diye mırıldanarak kapıya baktı. "Yeter ama neden gelmiyor bu kız, " Diyerek sigarasını küllüğün içinde söndürdü.
Aynı zamanda restorandan yankılanan alarm ile insanlar ilk ne olduğunu anlamaya çalışmıştı.
Kulakları sağır edecek şiddette çalan alarmın arasından adamın biri, "yangın." Diye bağırmıştı.
İnsanlar koşarak çıkışa yönelirken Cihan hızla yerinden kalkarak teras kapısından restoranın içine girmiş insanların arasından hızla geçerek lavaboyu aramıştı.
Kulağına ulaşan " kadınlar tuvaletinde yangın- " Söylemlerini devamını duyamadan Gördüğü tabela ile adımları koridorun sonuna doğru giderek hızını arttırmıştı.
Kızlar tuvaletinin önündeki adamları iterek önlerine geçmiş kızlar tuvaletinin kapısının kolunu indirdirdiğinde açılmayan kapı ile
Bir kaç kez daha denemişti. Ardından kapıya avuç İçiyle hızla vurmuş
"Niye kilitli bu amına koyduğumun kapısı! " Diyerek hiddetle bağırdı.
Kapının kolunu bırakarak kapının kolunu yukarıya doğru asıldı. Ardından kapı kolunu alttan yukarıya doğru vurduğunda kapı kolu kırılmıştı. Cihan kırılan kapı kolunu fırlatıp atmıştı.
"Liyan! " Diye bağırdı. İçeride olduğundan emin olmak ister gibi
Arkasındaki adamlar ne olduğunu anlayamamıştı bile sadece bir dakikanın içinde kırılan kapının koluna hayretle bakıyorlardı.
"Beyefendi, " Diyen adamı Cihan duymadı.
İçeriden helen öksürük sesleri ile Cihan daha da sinirlendi. Vücudunu ele geçiren endişe ile
Kapının pervazına tutunarak kapıya büyük bir güçle tekma attı. Tam kilit kısmına vuruyordu.
Bir kez daha vurduğunda kapı geriye doğru açılmıştı. Kilit kısmı kırılmıştı.
Karşı duvara yaslanmış Liyanı görünce hızla ona doğru giderek kolundan tuttmuştu.
Liyan öfkeyle kendisine doğru gelen Cihanı görünce korkuyla gözlerini sıkıca kapatmıştı. Kolundan tutan Cihan ile geriye doğru kendini çekecek iken Cihan kolundan hızla kendine doğru çekmişti. Liyan ın kafası Cihanın göğsüne çarpınca Cihan ellerini Liyan ın başının üzerine koyarak kendine iyice çekip göğsüne bastırdı.
"Sigara dumanı yüzünden çalmış alarm. Yangın yok. "
Yeni bölüm yazıp bitirdiğimde gelecektir.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
18.02k Okunma |
1.13k Oy |
0 Takip |
49 Bölümlü Kitap |