Geçen sefer sınır geçilmediği için bir tık kırgınım. Yeni bölüm ne zaman gelir bilmiyorum. 🦋🦋
Sezon finali yapmayı düşünsem de daha tam belli değil 💞
Keyifli okumalar Dilerim 🫂💞
Pehlivan etlerin büyük bir kısmını pişirdiği zaman hep birlikte masaya geçmiştik. Burada olan misafirlere ek olarak eşleri de geldiğinde haliyle masada da kalabalıklaşmıştık
Yanımda oturan Cihana bakarak kulağına doğru, "sanki fazlalık gibiyim. " Dedim. Aliye Hanım sadece ilk geldiğimde kim olduğumu sormuştu. Ardından hoşgeldin bile demeden Ali ile konuşmuş ardından kendi misafirleri ile ilgilenmişti
Cihan geldikten sonra da bu böyle olmuştu pilav yapmamı söylemişti sadece ve o dakikadan sonra da bir daha benimle muhatap olmamıştı.
"Saçmalama Liyan. " Dedi uyarır bir tonda kendince haklı olabilirdi. Ama bence değildi. Annesi benimle ilgilenmiyordu ve gerçek misafir bendim.
"Cihan al sen buradan kendine, " Diyen Pehlivan tavukların olduğu tabağı bize doğru uzatmıştı.
Tabağı ondan alarak Cihana verdim. Cihan kendisine ve bana tavuk koyarak tekrar eklemesi için Pehlivan a uzatmıştı. Masa da ki geri kalanlar et alırken Cihan,
"sana et koyalım mı? " Diye sordu. Başımı iki yana sallayarak kabul etmedim.
Normalde ete bayılmazdım fakat olsa da hayır demezdim. Şuan ise Cihan sevmiyorken ve yemiyorken benimde yemem pek hoş olmazdı.
"Emin misin utanma bak, " Dediğinde başımı kaldırarak yüzüne çevirdim. "Utanmıyorum ben tavuk daha çok seviyorum. " Dedim.
"İyi hadi, " Diyerek ortada duran pilavdan sırasıyla ikimizinde tabağına koydu.
"Cihan bu görev nasıldı Canım? " Diye soran kadın hemen hemen Cihan ile yaşıt gibi duruyordu.
Cihan ile görevi birlikte yaptık sayılırdı. Ben mi cevap verseydim acaba...
"İyiydi." Dedi Cihan düz bir ses tonuyla "yirmi gün kadar kaldı. " Dedi ardından. Neden bu kadar detay veriyordu ki???
"Ne yapıyorsun tam olarak? " Diye soran bu sefer birinin eşiydi. Ama masa da üç kadın iki erkek vardı. Demek ki kadınlardan biri bekardı. Ve umarım hamile olan kadın bekârdır amin...
"Ben pek bir şey yapmıyorum nöbet eğitim falan, iki kere çıktık sadece avlanmaya. " Dedi salatadan da alırken.
"Sınır görevi var diyorlardı. Var mı ondan bir haber. " Dediğinde Cihan annesine bakmış ardından, "yok." Demişti.
"Kayseri'ye döneceğim artık gibi duruyor." Demişti.
"İyi hadi hayırlısı, " Diyerek konuyu kapatmıştı adam. Biz Cihan ile tavuk pilav yerken Pehlivan ise tabağına tavuk, et, köfte ve böbrekten koymuştu. Cihan boşuna midesiz demiyormuş
Tabağımdaki Pilav hariç her şeyi bitirmiştim. Cihan ise sonradan aldığı tavuklarını yiyordu.
Aliye Hanım samimiyetten uzak bir şekilde, "Liyancım sen mi yaptın? " Diye sordu. Bilmiyordu sanki benim yaptığımı
Pehlivan, "bende onu soracaktım çok enfes bir şey olmuş eline sağlık Liyancım. " Demişti sağ olsun. İnandırıcılık dokuz buçuktu...
Keşke tabağında Pilav olsaydı be Pehlivan.
"Ben yaptım. " Dedim Cihana bakmanaya çalışarak eğer bakarsam güleceğimi biliyordum. Üstelik iki kere karıştırmıştım Pilavı.
Birlikte yapmıştık salatayı ben yapacaktım ama Cihan elini kesersin diyerek kabuğunu soyduğu havucu yedirmiş salatayı yapmama izin vermemişti.
Ama asıl komik olan Pehlivan Cihanın salata yaptığını benim tezgaha oturarak havuç yediğimi görünce, 'ah gözünü sevdiğimin cicim ayları, ' demişti.
"Liyan sen okuyor musun? " Diyen adama yanıt olarak başımı olumlu anlamda salladım.
Cihan, "Çağrı Merkezi Hizmetleri. " Dedi benim yerime okul muhabetlerini sevmediğim için ben yemeğime odaklandım.
"Bölümün önü açık mı? "
Cihan, "Değil. Ama Liyan sınava tekrar hazırlanacak. " Dediğinde Pehlivanla göz göze geldik dudaklarını oynatarak 'haberin var mıydı? ' dediğinde kaşlarımı kaldırdım. Bende onun gibi
'yok. ' Dedim dudaklarımı oynatarak
"Aaa öyle mi? Bu sefer iki yıllık sağlık seçmelisin bence önü açık atanma puanlarıda iyi, " Desiğinde Cihan, "tch, " Dedi
"Gidecekse dört yıllık gitsin. Mimar olmak istiyor ama bakalım hayırlısı, " Dedi. Adam ile bakışlarımız buluştuğunda gülümsedi. "Çiz-" Sözünün devamını geritemeden Cihan öne doğru kayarak sırtını dikleştirdi. Adam ile göz temasımız kesilirken aynı zamanda onunda cümlesi yarıda kalmıştı.
"Pilavın tuzu eksik olmuş hayatım bir dahakine dikkat et lütfen, " Diyerek adama dönmüştü. "Tuzu uzatsana," Adam tuza uzandığında adamın yanında duran telefondan miyavlama sesi ile adamın eli telefona gitti.
"Kimin? " Diye sorduğunda Cihan bakışlarını kısmıştı. Adamın karşısında oturan Selin adamdan önce davranarak telefonu alarak ekrana baktı.
"Abi, " Diyerek bakışlatını kaldırıp bize döndü. "angelanın karnı acıkmış." Dediğinde Cihan anlamayarak "ne? " Diye sormuştu.
"Şu tom a benzeyen kedi mi? " Diyen adam alaylı bir ifade yerleştirmişti yüzüne
"Şey." Diye mırıldandım. Cihana doğru "o benim kedi oyunum da... "
⛰️⛰️⛰️
Misafirler gittikten sonra hep birlikte içerde oturmuştuk. Ben Cihanın yanına oturuyordum. Annesi ise karşıda ki tekli koltukta
"Annen ne zaman öldü Liyan? "
"Hatırlamıyorum."
"Sormadın mı? " Dediğinde başımı iki yana salladım. Bu kadın neden Cihana benzemiyordu. Cihan konuşmak istemediğimi anlayınca sormuyordu başka bir şey
"İnsan annesinin ne zaman öldüğünü nasıl öldüğünü sormaz mı? " Dedi kınarcasına
"Anne tamam! bizi ilgilendiren bir durum yok ortada. " Dediğinde kadın siz bilirsiniz diye mırıldanmıştı.
"Selin mutfağı temiz tut daha gelecek olanlar var! " Diyerek kızına seslendi.
"Daha kim gelecek..." Diye sordu Cihan sıkıntıyla ya misafir sevmiyordu. Ya da misafir ağırlayamacak kadar yorgundu.
"Kaç aydır yoktun oğlum duyan geliyor. " Dedi yapacak bir şeyi olmadığını belli ederek
"Asıl misafirler yarın, geceden poğaça mı yapsak acaba Liyan sen biliyor musun poğaça yapmasını, " Diye sordu.
"Pehlivan halleder. " Dedi Cihan benden önce Pehlivan zaten bu evin çocuğu gibiydi. İkinci salonda pubg oynuyordu. Bende oynamak istesemde Cihan izin vermemişti.
"Ali oğlum olsaydı keşke o pek severdi hamur işini, sahi neden gitti? "
Cihan, "İşi vardı. " Dedi
"Giderken ben bol bol yemek yaparım götürürsün oğluma, " Dedi özlem dolu ses tonuyla "Bir daha izne çıktığınızda ayırmayacağım yanımdan oğlumu nasıl da zayıflamış öyle bakamıyor kendine, " Dedi.
"Bakarsın." Dedi Cihan telefonunu çıkararak
Gelen mesajlara bakarken bende kafamı koltuğun sırtına yaslamış elindeki telefona bakıyordum.
"Liyan sen anlaşabildin mi Selin ile? "
Aliye hanımın sorusu ile omuz silktim. "Konuşmadık ki hiç, "
"Aaa olur mu öyle şey. " Diyerek ayağı kalktı. "Gel ben sizi tanıştırayım arkadaş olun. Yoksa canın sıkılır sürekli oğlumun tepesinde, " Dediğinde kaşlarımı çattım o ne demekti öyle...
Ayağı kalkarak Cihana baktım. Cihan annesini söylediğini ya duymamıştı ya duymazlıktan gelmişti, elinde hâlâ telefon vardı.
Aliye hanımla birlikte Selinin odasına girdiğimizde içeri ilk giren ben olmuştum. Karanlık odayı aydınlatmak için ışığı yaktı. Ben Selini çağırmaya gidecektir diye düşünsem de benim arkamdan içeri girerek kapıyı kapatmıştı.
"Cihan var diye soramadım hiç bir şey otursana, " Dediğinde nedense gerilmiştim. Yatağa oturduğumda o da masanın yanından sandalye çekmişti.
"Sen neden geldin evinden? "
"Cihan'ın yanına geldim. "
"Seni bıraktı neden gelme ihtiyacı duydun onu soruyorum. Başın mı belada? "
"Yok, " Diye mırıldandım. "Yok değil. "
"Umarım benim oğlumun başını yakmazsın, " Diyerek sorularına devam etmişti.
"Bu hareketlerin. Oğlumun başını çok ağrıtırsın neden bir kadın gibi dik durmuyorsun çocuk musun sen? "
"Ben düzgün davranıyorum. " Dediğimde başını iki yana salladı.
"Yemeğini dahi Cihana koyuyor. Sence Cihan senin bu nazını bencilliğini daha ne kadar çeker. Oğlumla bir gelecek istiyorsan kendine çeki düzen ver. Emin ol Cihan senin bu hallerini bir gün çeker iki gün çeker oğlumu tanıyorum. "
"Evlilikten bir beklentisi olmadığı için hep yardıma muhtaç biri ile evlenirim diyordu. " Dediğinde bu konuşmanın sonunun nereye varacağını düşünüyordum. "Sende o amaçla yanındasın sanırım. " Diye kendi kendine mırıldanmıştı ama ben duymuştum.
"Ama Cihan öyle biri ile yapamaz şımarık kızlardan nefret eder. Senin iyiliğin için konuşuyorum. Ayrılında demiyorum. Her ne kadar oğlumun askerliğini tehlikeye atsanda varsa bir ihtiyacın kal oğlumun yanında ama hareketlerin rahatsız edici. Cihanı Cihandan daha çok tanıyorum. Yapamaz senin gibi biriy-"
Çalan zil susmasını sağlarken ayağı kalkmıştı. Aynı zamanda Cihan, "anne! " Diye seslenmişti.
Aliye Hanım açtığı kapıdan çıkarken bende arkasından çıkmıştım. Koridorda olan Cihan, "anne hacerleri neden çağırdın? " Derken ses tonu bir hayli isyankardı.
Israrla çalan zil ile Cihan nefesini sesli bir şekilde dışarı bıraktı. "Liyan benim odama gir misafirler gidene kadar çıkma sakın. "
"Saçmalama Cihan ayıp olur. Kadın kaç saatlik yol gelmiş Liyan odadan çıkmayacak olmaz öyle şey, "diyerek kapıyı açmaya giderken
"Kadının gözü göz mü anne? " Diye sorduğunda Aliye hanım Cihanı umursamadan kapıyı açmıştı. "Nazar değirecekler Liyana, " Diyerek söylenmiş ve kolumu tutarak odasına götürdü. Benden önde olduğu için kapıyı o açarken bende arkasından odaya girmiştim.
"Kim onlar? " Dediğimde
"Lüzumsuz birileri, " Diye geçiştirdi.
"Bunlar gitmeden çıkma Laptoptan film izle, " Diyerek odadan çıktı. Kapıyı kapattığında odada etrafıma bakındım. Kim geliyorsa artık beni odadan çıkarmıyordu.
Sıkıntı ile yatağın üzerine oturdum.
Bahsettiği laptop masasının üzerindeydi ama hiç gidip alacak halim yoktu. Üstelik o kadının dedikletini Cihana söylemem gerekirdi. Ne demek Cihan benimle ilgilenemezmiş saçmalıktı.
Sinirle yattığım yerden kalkarak bilgisayarı almak için masaya gittim. Masanın üzerinde duram laptopu açarak sandalyeye oturdum. Bilgisayarı açarak sırtımı sandalyeye biraz daha yasladım.
Açılan bilgisayarda oturun aç tuşuna basarak şifresi olmayan bilgisayar saniyeler içinde açılırken ana ekranda olan Cihan ve bir bebekle kaşlarımı çattım. İki yaşlarında olan bebek Cihanın kucağındaydı. Deniz kenarında poz veren ikiliye öfkeli gözlerle baktım.
Kardeşi yoktu Selin'den başka yeğenide yoktu bildiğim kadarıyla
Başka fotoğraf bulma umuduyla ana ekrandaki dosyalara baktım tek tek yazılı belgeler hatta araba kullanımı ile ilgili bilgi videolarıda vardı.
Doslayalardan birinden çıkıp diğerine giriyordum. Daha sonra gördüğüm fotoğraflar seçeneği ile oraya tıkladım. Açılan pencerede teker teker düşen fotoğraflar ile gözlerimi kıstım.
Bir kaç tane asker üniforması ile çekilmiş fotoğrafların dışında neredeyse tüm fotoğraflar o küçük çocuk ileydi. Cihan sayısız yerde farklı açılarda farklı yerlerde fotoğraflarıyla doluydu.
Çekilen videolardsn birini açtığımda kulağıma ilk bir kadının kahkahası yükseldi. Ardından, "Cihan uğraşma oğlumla! " Demesininden sonra Cihan gür bir kahkaha atarak "ölürüm ben aslanıma, " Diyerek ayakta duran bebeği kucağına alarak havaya kaldırdı. "Aslanım bu benim! " Diyerek yüzüne öpücükler kondururken video bitti. Bir dakikalık bile değildi ve böyle kısa kısa videolarla doluydu. Ve aşağılsra indikçe bebeğin daha küçük halleri ile karşılaşıyordum. Bilgisayarın kapağını kapatarak ayağı kalktım.
Gidip bunu ona soracaktım. Sinirle odadan çıktığımda salondan konuşma sesleri yükseliyordu. Pislik Cihan.
İçeriye giderek kapalı olan kapıyı ittim. Misafirlerin olduğu odada gözüm Cihanı ararken kalabalık olan misafir tayfanın bakışları benim üzerimdeydi. Tekli koltukta oturan Cihan ile bakışlarımız buluştuğunda kaşlarını çatmış gözleri benim üzerimdeydi.
"Bu kız kimdi? " Diyen yaşlı kadına döndüğümde göz göze gelmiştik dikkatimi ilk çeken renkli gözleriydi.
"Liyan beni odada bekle, " Diyen Cihan ile bakışlarımı kadından ayırdım. "Otursun yanımızda, " Diyen adamda kadın gibi renkli gözlüydü.
Cihan ayağı kalkarak, "kız arkadaşım mı otursun yanında? " Dediğinde adamın yüz ifadesi değişmişti. "Misafirsin otur edebinle, " Diyerek yanıma geldi. "Yürü odaya, " Dediğinde başımı sallayarak arkamı dönmüştüm ki başımı açık olan kapıya çarptım. "Hii! " Diyerek tiz bir çığlık attığımda Cihan elimden tutarak göğsüne çekti eli alınımın üzerine yerleşirken. "Ay ne oldu? " Diyen kadının sesi çok uzaktan geliyordu.
Cihan beni önüne alarak odadan çıkardığında arkamızdan kapıyı kapatmıştı.
"Cihan çok acıyor. " Diyerek onun elinin üzerine elimi koydum. Sırtım onun göğsünde iken karnımın üzerinden uzanan eli ile beni kaldırdı. Beni mutfağa götürerek masanın yanında bıraktı. Masanın yanında oturan Pehlivan bize şaşkın şaşkın bakmış ardından gözlerini kısmıştı. "Uğursuz karı. " Dediğinde anlam veremeyerek ona baktım.
"Ben neden içeri gitmiyorum sanıyorsun? " Diyerek benim halime gülerken Cihan buzluktan aldığı buz torbası ile tekrar yanıma gelmişti. "Elini çek, " Diyerek elimin yerine buzu yerleştirdi.
"Sana odada kalmanı söyledim. " Dediğinde omuz silktim. "Ne alaka ne alaka, " Diyerek üste çıkmaya çalıştığımda kapıda gördüğüm adam ile susmak zorunda kaldım.
"İyi misin diye merak ettim. " Diyerek mutfağa giriş yapan adam yanımıza kadar gelmişti.
"İyi olmana sevindim. " Dediğinde başımı ona çevirdim. Kadının kopyası gibiydi. Kristal renginde gözleri oldukça dikkat çekiciydi. Ama bir o kadar da kötü görünüyordu.
Buzu masaya bırakarak "çok soğuk acıttı. " Dedim Cihana Cihan başını salladığında tekrar adama döndüm. Yazıktı ki fazlalık gibi bir köşede duruyordu.
"Oktay ben. " Dedi elini uzatarak bende masa da duran elimi ona uzatırken çarptığım buz torbası ayağıma düşmüştü. İnleyerek masanın kenarını kavrarken Cihanın, "bizi içeride bekle oktay. " Dediğini duydum.
Oktay, " İyi misin Liyan." Diyerek yanıma gelmek için attığı bir adımda Cihan önüne geçerek "oktay! " Demişti uyarır bir tonda
"İçerde bekliyorum o hâlde, " Dediğini duyduktan sonra kapanan kapının sesi ile Cihana döndüm. "Çok acıyor Cihan, " Dedim ayağımu kastederek
Oturduğum sandalyeden kalkarak tek ayak üstünde Cihanın kolunu tutarak sekerek bir adım atmış ve beline sarılmıştım. Ona sarılınca sırtını buz dolabına yasladı. Elleri sırtıma koyarak "ne dedim ben sana? " Diye sordu.
"Cihan ne alakası var onlarla, " Dedim bende ona kızar gibi kapıyı açık bırakmam ve unutmam benim hatamdı hem buzada ben çarpmıştım.
Pehlivan, " Ben bunların ortanca kızı ile göz göze geldikten sonra kıçımı köpek ısırmıştı ayıptır söylemesi, nasılda gözü kaldıysa yosmanın. " Dedi sinirli bir şekilde
"Gel kucağıma, " Diyen Cihan ile kollarımı boynuna sardım.
Cihan, "Buzu versene." Diyerek kolay bir şekilde beni kucağına aldı. Kolları bacaklarımın altından geçirerek sıkıca tuttu. Pehlivan yerdeki buzu kucağıma bıraktı.
Cihan ile birlikte mutfaktan çıktık onun odasının önüne geldiğimizde kapıyı ben açmıştım. Ardından Buz torbasını elime alarak beni indirmesini bekledim. Odanın içine girdiğinde kapıyı ayağı ile iterek kapatmış ve yatağın üzerine beni bırakmıştı.
"Buzu alnına koy ayağına krem süreyim bende, " Dediğinde sessiz kaldım.
O çekmecesinden krem alırken bende kendimi sırt üstü yatağa attım.
Elimdeki buzu anlımdan çektim. Fazla soğukluk acıtıyordu canımı,
"Liyan vücunda yara var mı? " Dediğinde aniden sorduğu soruya karşılık anlık bir şok yaşasamda toparlanmam kısa sürmüştü.
"Yok." Dediğimde inanmadığını belli edercesine gözlerime baktı.
"Ayağım iyi şimdi krem sürmeyelim lütfen. " Dedim yanıma gelmesini isteyerek aslında acısı dindiği için değil kremi ayağıma sürmesi nden utandığım içindi.
"Emin misin? "
"Eminim." Dedim açtığı çekmeceyi kapatarak yanıma geldi. Benim gibi yatağa uzandığında ayakları yere değiyordu benim ise yere yetişmediği için havada kalmıştı.
Bedenini yan çevirerek bir elinin başının altına koydu. Diğer elinin sırtı ile yanağımı okşarken "Nasılsın? " Diye sordu.
"Neden ki. "
"Hiç. Nasıl olduğunu merak ediyorum. " Derken eli hala ufak hareketlerle yanağımı okşuyordu.
Sırtımı yatağa biraz daha bastırdım.
"İyiyim işte, sen? "
"Bende iyiyim."
"Öpüşmedik hâlâ. " Dedim diyecek başka bir şey bulamayarak
Cihan, "Bazen beni düşündürüyorsun." Dediğine söylediğine anlam veremedim.
"Neden? "
"Öpüşme konusundaki ısrarın."
"Ne olmuş ki, " Dediğimde "yok bir şey, " Diyerek geçiştirdi.
Bende bir şey demeyerek iyice yanına sokuldum. Elimi beline sararak gözlerimi kapattım. "Seni seviyorum Cihan, Yemin ederim. "
"Neden her seferinde yemin ediyorsun. "
"Bana inan istiyorum. " Dedim mızmızlanır gibi
"İnanıyorum sana, " Diyerek kolunu başımın altından geçirdi.
"Ben bile inanamıyorum seni bu kadar çok sevdiğime sen nasıl inanıyorsun ki, " Dediğimde ağır ağır güldü.
"Güzel kızım benim. " Diyerek bedenimi iyice sarıp sarmaladı.
"Benimle ilgili sevdiğin beş tane özelliği söylesene, " Diyerek onu bir oyuna davet ettim.
O ise, "güzelsin." Diyerek başladı.
" kalbin çok güzel ve çok masumsun. "
"Üç oldu. " Dedim devam etmesi için.
"Nasıl olduğunu anlamıyorum ama hem utangaç hemde arsızsın. " Dediğinde "yaa." Dedim. Arsız mıydım gerçekten
"Arsız hallerin daha bir çekici, " Başımın altındaki elini biraz çekerek yatakta doğruldu. Dirseği ile yataktan destek alırken "ne arsızlığımı gördün ki? " Diye sordum.
"Doyumsuz mu demeliydim?" Dediğinde verecek bir cevap bulamadım. Üzerime doğru uzanarak yanağımda dudaklarını gezdirdi.
"Cihan! " Dedim onu üzerimden iterek
"Ne oldu? " Diyerek yatakta dizleri üzerinde durduğunda bende yatakta kalkarak onu göğsünden ittim. "Bilgisayardaki çocuk kimdi? " Dediğimde kaşlarını çattı.
"Paşam diye sesleniyordun videolarda bir sürü video vardı. O çocuk kimin çocuğu! " Dedim sinirle
Bir süre sessiz kaldı. "Benim çocuğum olduğunu düşünüyorsan değil. " Dedi yutkunarak
"Kimin çocuğu? " Dedim bu sefer.
"Begüm'ün kardeşi, "
"Hı..." Diye mırıldandım.
"Artık anlatır mısın? " Dedi
"Buraya neden geldiğini Ali'nin seni ne oldu da getirdiğini. "
"Ama Cihan yarındı... " Diye itiraz ettim. Biraz daha Cihan ile vakit geçirmek istiyordum.
"Liyan, Sabırlı bir adam değilim. Ve senin bir şeyleri benden sakladığını düşündükçe yemin ederim ki yerimde zor duruyorum. Anlat ki ikimizde huzura erelim. " Dediğinde başımı iki yana salladım.
Yataktan kalkarak başucu kısmına gitti battaniyeyi kaldırarak yatağa oturarak sırtını başlığa yasladı. "Yaklaş, yanıma gel. " Dediğinde yataktan kalkmak yerine yatağın üzerinden yanına gittim. Açtığı kollarının arasına girerek başımı göğsüne yasladım.
"Anlat bana neler olduğunu, " Dediğinde dudağım istemsizce büzüldü. "Seni dinliyorum hayatım. "
"Ama Cihan. " Dedim çenemin titrmeaine engel olamayarak sol gözümden bir damla yaş düşerken ellerini saçlarımda gezdirdi. "Ne söylersen söyle Liyan. Ne anlatırsan anlat senin yerin benim yanım bırakmam seni. "
"Ama içinde tutma kafanda Cihan ne der diye kurma anlat bana sana ne zaman kızdım. "
"Ya sevmezsen beni? " Dediğim gözyaşlarım ardı ardına akarken
" Var mı öyle bir dünya? Seni sevmeden geçirebileceğim bir anım olabilir mi? "
"Ya kızarsan? " Dedim başımı göğsünden kaldırarak "benim vereceğim tepkiden mi korkuyorsun?" Dediğinde başımı aşağı ve yukarı doğru salladım.
"Benim sana zarar vereceğimi mi düşünüyorsun? " Dedi bu sefer.
Elimi karnının üzerinden geçirerek beline sıkıca sarıldım. "Sadece korkuyorum işte, " Dedim.
Ardından. " Annemin nasıl öldüğünü bilmediğimi söyledim. " Dedim bu korku muhabbetinin uzamasını istemeyerek
"Evde halamlar ve amcamlar hep birlikte kalıyoruz. Ama ben hep yabancı gibi hissediyordum kendimi evde babamın ruhsal sıkıntıları var. Odasından çıkmaz sürekli annemin resimlerini çizerdi. O resimleri benim görmeme izin vermezlerdi. "
Dediğimde eli yavaş yavaş saçlarımda geziniyordu. O günki gibi
"Babam odadan çıkmazdı. Alkolikti bir aralar. Dedemlede çok kavga ederdi. Korkardım ama babam sinirli olurdu dedemle kavga ettikten sonra o yüzden babamın yanına gidemezdim. Babaannem dedemi haklı bulurdu. Varlığım gözüne batardı. Bende korktuğum için yatağa uzanırdım kendime sarılırken uyuya kalırdım."
"Kuzenlerim evde kalabalık bir aile gibilerdi. Babaannem onlara kızsa ya yengemler korurdu çocuklarını babaanneme karşı ya da amcamlar kızardı babaanneme kuzenlerim hep kalabalık bir ailede büyüdüğünü hissederdi. Ama ben o evde hep yanlızdım. Yengem bağırırdı. Babaannem kızardı. Halam ayrı söylenirdi. Ama onlara bana kızdıkları için susmalarını söyleyen olmadı hiç. "
"Babamla çok uzaktık dedemler sinirliydi soran olursa senin oğlun senin kardeşin derlerdi babam hakkında ben babamın adını çok geç öğrenmiştim. Ya da biliyordum ama uzun süre duymadığım için tuhaf geliyordu babamın adı bana,"
"Bana adımla seslenmezlerdi. Her seferinde söyleyecek takacak lakap bulurlardı adımı annem koyduğu içinmiş yine söylerlerdi adımı hiç söylemiyor değillerdi ama yine de çoğu zaman akıllarına ne esti onu söylerlerdi. En küçükleri bendim. Tek kız bendim. Ayak işlerini bana yaptırırlardı. Kuzenlerim büyük olduğu için ben ikinci sınıfta iken ödevlerini bana yaptırırlardı hep, sesimi çıkaramazdım da baka baka yazardım. Hatta biliyor musun benim yazım çok güzeldir. " Dedim. Cihana bakmaya çalışarak
"Eminim ki çok güzeldir. " Dediğinde bende gülümsemeye çalışarak tekrar başımı eğdim.
" Babaannem annem gibi olacağımı söylerdi. Evden kaçacağımı ve bir çok şey yapacağımı düşünerek " Dedim aslında bana neler söylediğini söylemeye utanarak
"Yengemler ona arka çıkardı. Mert Serkan'ın arkadaşıydı. Bana çok iyi davranıyordu. Hatta bana ekşi yüz bile almıştı. Sadece okulda görüşürdük. Bir kere de ben... Kızma ama, " Dedim başımı tekrar kaldırarak yüzüne bakarak
"Kızamam sana, " Diyerek başını eğdi ve alnımdan öptü. "Ben Mert'i yanağından öpmüştüm. Kuzenim bunu gördüğü için annesine söyledi. Yengem de herkese söyledi beni okuldan aldılar. Babaannem sürekli sure ezberletmeye çalışır ve bir kızın nasıl olması gerektiğinden bahsederdi. " Diyerek gülümsedim. O gün parmak uçlarıma iğne batırmıştı. "Ama ben dinliyormuş gibi yapardım. Ne söylerdi hiç bir fikrim yok. "
"Sandığının aksine Serkan ile kardeş giydik o beni hep kardeşi olarak gördü ne olursa olsun bende hep serkanın yanına kaçtım. Her defasında Serkan biraz ağır ergenlik geçirdiği için odasına kimse girmezdi ve bende onun odasında masanın altına ya da fon perdenin arkasına saklanırdım. Beni kimse bulamasın diye, "
"Hatta bir keresinde babam bana vurmuştu. Vurma değil de dövecekti. Çünkü çok sinirlenmişti. Serkan beni kıyafet dolabına kilitlemişti bisiklet kilidi ile, " Dediğimde tekrar gözümden bir damla yaş düştü.
"Serkan bana iyi davranınca da bende aşık oldum sandım. O da bana aşık sandım çünkü diğerlerinin aksine bana yardım ediyordu. "
"Baban neden sinirlenmişti o kadar? "
"Annemin bir tane resmini ondan çalıp odama asmıştım. Şey... Kuzenlerimin odalarında evin duvarlarında hep vardı da bende o yüzden bir tane fotoğrafı aldım kuzenlerim gibi asmak için fark etmez diye düşündüm. " Dedim zar zor bir süre sustuktan sonra devam ettim.
"Babaannem ben büyüdükçe giyimime ve hareketlerime dikkat etmem gerektiğini söylerdi. Evde kaç tame delikanlı var hareketlerine çekidüzen var. Dar giyinme derdi. Bende dediklerini yapardım. " Gözlerimi kapattım.
"Ama...dedim ya Mert bana ekşi yüz aldı diye o zaman 5. Sınıftaydım. Bunu öğrenen kuzenim de bana sakız almıştı. evde sakız çiğnememe izin vermezlerdi ama bende ekşili olan sakızı çok severdim. Cihan, eğer şimdi olsa kabul etmezdim. Yemin ederim. Ama o zaman canım çok çekiyordu."
"Kuzenim bana dört tane ekşi yüz almıştı. " Dedim ağlamamak için ne kadar uğraşsam da olmuyordu.
"Babaanem disiplinli davranıyordu. Anlatıyordu. "
"Bir aralar amcam yengemi dövüyordu. " Dedim o zamanlarda çok korkardım.
Cem "Babam annemi dövüyor. " Dediğinde oturduğum koltuğa biraz daha sindim. "Babam çok güçlü, bende ona çekmişim. " Dediğinde Cem on dört yaşındaydı. Belkide on üç bilmiyordum.
"Bende seni döveyim mi hı? " Dediğinde başımı iki yana salladım. Yengemin çığlıkları yükselirken ellerimi kulaklarıma bastırdım. Misafir odasındaydık. Işıkları kapatmıştı. Gitmeme izin vermiyordu.
"Annem babamın dediklerini yapmadığı için nasıl da dövüyor babam. " Dedi üstün bir ifade ile yatağımdan kaldırıp buraya getirmişti. Yengemlerin hemen yan odasıydı. Yengemin bağırtıları duvarları aşıyor bana ulaşıyordu. Bu kadar yakından duymak brni daha da korkutuyordu. Her an amcam çıkıp gelecek ve benide dövecek gibi hissetmeme neden oluyordu...
"Eğer sende benim dedikleri yapmazsan bende seni öyle döverim. İyi dinle! " Dedi sesini kalınlaştırmaya çalışarak oysa ben daha yedi yaşındaydım. Üzerimde çilek kızlı pijama takımım vardı.
Serkanın gelmesi için içimden dualar ettim. Kapıya baktım. Bazen uyumadan önce bana süt getirdi. İnşallah süt getirir ve beni bulamayınca odaları arar diye düşünüyordum.
"Evcilik oynuyoruz san. " Dedi kuzenim ardından. Ona döndüğümde "sen annesin ben baba, " Dedi aslında bu beni kandırmanın diğer bir adıydı. Sen anne ol ben baba...
"O zamanlar da çok korkardım. Sıranın bana geleceğini düşünürdüm. Ortada olursam göze batrdım... "
"Babaannem dedi Liyan duymadın mı? Seni kimse sevmez. "
Ardından emre konuştu, "valla ben erkek olsam bende sevmem Liyanı Allah vere de birine anlatmasa, "
"Şuna baksana bunu kim sever zaten. Sümüklü, "
"Geceleri odamın kapısını kilitlerdim. Telefonumda vardı o zamanlar. Şikayet etmişlerdi babama geceleri kiminle konuşuyor da kapıyı kilitliyor diye babam ben konrtol ediyorum telefonunu demişti. Ama siz geceleri Liyanın kapısını kilitlediğini nereden biliyorsunuz diye sormamıştı. " Dediğinde Cihanın bedeni kaskatı kesildiğini hissettim. Başım göğsünde iken "daha sonra odamın kapısının anahtarını çaldılar hangisi yaptı bilmiyorum. "
"Serkandan gizlediğim buydu. Herkesten çünkü babaannem çok kızardı bana kuzenlerim kabul etmezdi. İnkar ederlerdi. Halam ve yengemler en başında beni mahvederdi. Serkan o gün bunu öğrendi. Buraya kavga etmek için geri dönecekti ama yanında ben vardım. Beni kemalin yanına bırakmak istemiş. " Ellerimin altındaki bedene daha da sarıldım.
" O gün kuzenim bana dört tane ekşi yüz verirken Merti öptüğüm gibi öpmemi istemişti. " Bir an nefes alamamıştım ama yine anlatıp kurtulmak istedim. " Ama dört tane ekşi yüz olduğu için başka şeylerde istedi karşılığında ama benim canım çok çekmişti o an olacaklardan habersizdim ne dediğini dinlememiştim bile yemin ederim Cihan. "
"Söyle ve bitsin Liyan, " Dedi, anladığı belliydi ama neden benim söylememi isteyerek beni küçük düşürüyordu anlamış değildim.
"Çok utanç verici, " Dedim ağlayarak,
"Söyle Liyan! " Dedi "söyle de kendimi sakinleştirebilmem mümkün olmasın. "
Kafamı göğsüne biraz daha bastırdım. Saklanabileceğimi düşünerek "Kuzenlerim beni taciz ediyordu. Ben kimseye söylemedim. Eğer anlatırsam beni kimsenin sevmeyeceğini söyledi." Küçüktüm ve inanmıştım.
"Kalk." Dediğinde bir an ne tepki vereceğimi bilemedim. "Cihan, " Dedim. Bir şey söyleyeceğini hissettiğimde ondan önce davranarak
"Sen beni sevmiyor musun artık. " Dedim.
"Benim asabımı bozma kadın!" Diyerek ayağı kalktı. dolabını açarak içinden deri ceketini çıkarmıştı. "Selin! " Diye bağırırken
Ardından, "Nevşehir'e gidiyoruz. " Dedi
"gitmeyelim." Dedim çabucak
"Cihan. Dayımlara götür o zaman ben nevşehire gelmek istemiyorum. " Dediğimde
Cihan beni duymazlıktan gelerek kapıyı açtı. "Selin hazırlan Nevşehire gidiyoruz! "
"Cihan." Dedim. bende kapıya giderek "gitmeyelim ne olur. " Diyerek kolunu tuttum. "Ardından boynuna sarılarak, " Ben gitmek istemiyorum oraya beni dayımlara götür. " Dedim
"Ben gitmek istemiyorum. " Dedim tekrar "ben evlenmek istemiyorum Cihan. "
Yazarın Anlatımı
Dün Gece
"Neredeydin diyorum? " Diyen babam elindeki beni dövmek için kullandığı bastonu bir kenara attı.
Geleli iki saat olmuştu. Bir saattir aynı konuşma geçmiş aynı sorular sorulmuş aynı acıları yaşatmışlardı.
Bir davete gitmişler evden çıkmayan babamın bile katıldığı bir davet olduğuna göre önemliydi.
Ben eve geldiğimde sadece Aslı yengem vardı. Onunda bir şey sormasına izin vermeden hemen Serkan'ın odasına çıkmış ardımdan kapıyı kapatmıştım.
Bir saatin sonunda geldiklerinde yüzlerindeki mutluluk beni görünceye kadar sürmüştü.
Halam, "benim oğlumla aynı evde yaşatmam bunu. " Diyordu. Diğer Halam ağzındaki sakızı ile bizi izliyordu. Çünkü Serkanın annesiydi. Serkan'ın bana öyle bir yaklaşımı hiç olmamıştı. Onun kızgınlığı bana değil oğlunaydı. Serkan beni koruduğun için kızgındı.
Setkan benim yüzümden dedem tarafından evden kovulmuş, eniştem tarafından azarlanmıştı.
"Nereye gittiği belli değil mi? " Diyenin kim olduğunu kavrayamadım. Ama yerde otururken masaya kalçasını yaslamış beni izleyen Cemin varlığını hissedebiliyordum.
Emre'nin ve Cemil'in varlıklarını alayla dolu bakışları. Oysa Serkan a ben söylememiştim.
Herkesin bakışı benim üzerimdeydi.
Babaanem olacakları tahmin etmiş gibiydi. Ama engel olmak için h bir şey yapmamıştı.
O yaşımda da bu yaşımda da
"Dedesi halledecek, " Dedi babaanem sonunda ağzını açarak
Başımı iki yana salladım. "Evlenmeyeceğim." Dediğimde babam koltuğa oturdu. Bakışlarını yerden ayırmayarak yerdeki iki damla kanı izledi.
Etkilenmiş miydi? Oysa yüreğimdeki yaraları görse yaşamayı bile reva görmezdi.
"Bizim için en iyisi bu Liyan. " Diyen Cem ile gözlerimi sıkıca kapattım.
"Görürsünüz evlenmeyeceğim kimseyle! " Dedim net bir şekilde
"Ya ne olacak? " Dedi yengem.
"Benim oğluma attığın iftiralar ne olacak! " Diye bağırdı. "Biz ne çektik haberin var mı? Sen kim bilir kimin yanındaydın. " Dedi imasını yaparak ayağı kalktım.
"Ben ne çektim kaç yıl boyunca. " Dediğimde bana cevap veren kimse olmadı ya da beni kâle alan.
"Hepinizden nefret ediyorum. Gidicem buradan sizin dediğiniz kişi ile evlenmeyeceğim görürsünüz. " Dedim odama gitmek için arkamı döndüğümde "dur orada! " Dedi babam.
O kadar çok bağırıyordu ki, öyle çok kızıyor öyle çok acıtıyor. Oysa ben babamın sesini sekiz yaşıma kadar duymamıştım. Benimle birebir konuşmasına şahit olmamıştım.
"Benim kardeşimin, abimin yüzüne bakamıyorum senin yüzünden! " Dediğinde gözümden akan yaşlara yenisi eklenmişti. Oysa ben unutmuştum bu acıları. Ben unutmuştum yaşadığım korkuları.
Cihan beni öylesine sevgi ile kucaklamıştı ki hiç bitmeyecek sanmıştım.
"Sen ne ara bu kadar şımarık oldun çıktın! Özür dile Cem abinden. " Dediğinde bir an hareket dahi edemedim. Ardından babama döndüm. "Cem abinden Emre oğlumdan özür dileyeceksin! "
Emre oğlumdan... Hissettiğim çok şey vardı. Ama söyleyecek tek kelimem yoktu. "Dilemeyeceğim." Dedim sadece
"İstemiyorum." Dedim ardından.
Gittiğim hiç bir yer doğru yer olmayacaktı. Cihanın yanında Ali burada Cemler
Hiç bir yerde istenmeyecektim. Ya da isteneceğim amaç farklı olacaktı.
Oysa ben her şeye rağmen babamı özlemiştim.
"Deden duymasın bu dediğini, " Dedi amcam. "Otur sen Osman. Liyan hepimizin kızı bilmiyor muyuz onun şımarıklıklarını sanki, "
Burnum acıyordu. Gözlerimin önğne siyah benekler bir görünüp bir kayboluyordu. Yaram sızlıyor ama bu söylenenler kadar yakmıyordu canımı,
"Ben şımarık değilim. " Dedim amcamın söylediğine karşı çıkarak
Ben sadece Cihan'a karşı nazlıydım.
Başka kime nazlı davranacaktım ki
Kim çekerdi nazımı Cihandan başka
"Liyan sus artık! " Dedi Aslı yengem.
Çalan zil ile kapıya döndüm. Cemil oturduğu yerden zıplayarak kalktı. Kapıyı açmaya giderken odama çıkarsam daha da kızlarlar mı diye düşünüyordum.
"Baba, " Dedim arkamı dönerek babama doğru bir adım attım. "Baba ben iftira atmıyorum kimseye, " Dediğimde göz ucuyla bakmıştı bana o kadar kısa bir andı ki o kadar kırıcıydı ki
"Liyan! " Diyen Serkan ile arkamı döndüm. "Serkan." Dedim yalvarır gibi salonun ortasında bir tek ben ayaktaydım ve kendimi inandırmaya çalışıyordum.
Serkan koşar adımlarla yanıma geldiğinde ellerini sırtıma doladı. "Liyan." Diyerek sıkıca sarılırken bende hıçkırarak ağlıyordum.
"Kimse inanmıyor bana, " Dedim. Herkesin ortasında babam bana inanmadı diye ağlıyordum. Amcamların inanmasına gerek yoktu aslında babam inansa yeterdi.
"Ben kime ne yaptım. " Dedim serkana daha da sıkı sarılarak
Kimseye söylememiştim. Kimseye söylemeyecektim Serkan söylemişti herkese ben yine susacaktım. Neden bu tepkileri banaydı. Herkes oğlunun ne halt olduğunu bilmelerine rağmen neden böyleydi.
"Gel gideceğiz buradan. " Dedi ardından başını kaldırarak babama baktı. Ardından diyecek bir şey bulamamış olsa gerek başını bana çevirdi.
"Mert e ulaştım. " Dedi
"Videoları bulmuş göstereceğiz ve gideceğiz buradan. " Dediğinde gülümsedim. Serkanın doğum gününde çekilen video kaydını Mertin bulacağına karşı inancım hiç yoktu oysa ki,
"Liyan gitmiyor hiç bir yere, " Dedi babam. "Ya oturur dizimin dibinde ya da evlen kocanın yanında dur. Başka bir yere göndermem boş umutşar verme şuna Oğlum. " Dedi sinirli sesini korusada oğlum kelimesini öyle yumuşak söylemişti ki
Herkes babamın evladıydı. Ben dışında
"Dayı bu mümkün mü Allah rızası için Liyanın yaşı kaçta evlendireceksin yapma gözünü seveyim. "
"Sen karışma Serkan bizi ilgilendiren bir durum yok, " Dedi halam.
"Anne karışma, " Diyerek babama döndü. "Dayı bak yapma dinle bizi, " Dediğinde halam ayağı kalkmıştı.
"Bizene dedim Serkan! " Diye uyardı. Bir kez daha
"Haber geldi. " Dedi dedem müjde verir gibi inmekte olduğu merdivenleri ağır adımlarla inerken elinde telefonu vardı.
"Liyanı istemeye gelecekler, daha fazla kimseye rezil olmadan bitecek. " Dediğinde başımı iki yana salladım.
"Evlenmiycem ki görürsünüz. " Dedim karşı çıkarak Serkan elini koluma koydu. "Osman! " Dedi Dedem. Babsmdan beni uyarmasını istiyordu.
Osman sustur kızını demek istemişti ama ben henüz hiç bir şey söylememiştim.
"Neden dinlemiyorsunuz beni istemiyorum. " Dedim dedemin yüzüne bakarak.
"Ne demek istemiyorum! " Dedi Yengem. "Burada kal da oğlumun afını çıkar diye mi? Bem istemiyorum bu kızı bu evde! " Dedi bağırarak amcam yengeme kaş göz işareti yaparken, Dedem, "Gelin! " Diye uyardı.
"Serkan senin ne işin var burada, " Dedi azar sırasının Serkana geldiğini belli ederek. Dedem kendine ait olan koltuğa oturduğunda elini öne doğru uzattı Serkanın öpmesi için.
Serkan başını ağır ağır iki yana salladı. "Liyan'ın evlenmesine izin vermem dede."
"Telefonunu verir misin? " Dedim. Serkan a Sinan'ın numarası vardı. Onu ararsam Cihanı buraya çağırırdı.
"Yukarı çık geliyorum. " Dediğinde başımı sallayarak yukarı çıkmak için attığım adımlarımı babam, "umutlanma Liyan." Demişti.
Dedem ise, "gitme bir yere konuşacaklarımız var. " Demişti. Arkamı tekrar döndüğümde
dedem fazla uzatmadan. "Gideceğin yerde elin adamının yanında kaldığını söylemeyeceksin. Serkanı kandırdığın gibi onlarında akıllarını bulandırıp torunlarıma iftira atmacaksın. " Dedi tembihler gibi.
Ardından babaanneme döndü, " Sen yetiştirmedin bu kızı namuzssuz oldu çıktı! " Dediğinde koltuğun yanındaki sehbayı yere ittim. Sehbanın üzerinde duran üç saksıds paramparça olurken
"Evlenmeyeceğim kimseyle! " Diye bağırdım. Dedemin yüzüne doğru. Eş zamanlı olarak babam tarafından yere fırlatıldım. Sessizliğini koruyan Cem rahat bir tavırla bir ayağını diğer ayağının üzerine attı. Başım dökerken yerden kalkmaya çalıştım.
"Dayı ne yapıyorsun, " Diyen Serkana dedem müdehale etmişti. Evin içinde sesler uğultu halini alırken kimin ne söylediğini kavrayamıyordum.
Karnıma yediğim tekme ile nefesimi tuttum.
"Biz senden kurtulamayacak mıyız? " Diyen ses çok uzaktan gelse de sesin sahibine ait olan eller yakamdaydı.
"Bir düş artık yakamızdan. " Diyen ses beni hırpalamsys devam ediyordu.
"Anne yapma, " Diyen sesi duyduğumda gözlerimi açmaya çalıştım. " Anne başımıza bela alacağız yapma diyorum. "
Saçımı çeken ellerin sahibinin halam olduğunu yarı açık gözlerimle görebildim. Ama Tenime tokatlar indirenin sadece bir kişi olmadığına emindim.
Tüm bu karmaşsnın ardından zil çaldı... Uyandığımı hissettim. Sanki bu anı bekliyor gibi aralanan gözlerim ile kapıya doğru baktım. Ardı ardına çalan ziller ısrarcı olurken halamında herkes gibi dikkatini çekmiş ve ellerini üzerinden ayırmıştı.
"Kim bu? " Diyen sese aldırmadım. Zar zor da olsa yerden kalkarak oturur hale geldim. Koltuktan destek alarak ayağı kalktığımda nefeslenmek için kendime bir kaç saniye ayrıdım. Ve kimsenin benden önce davranmasına izin vermeyerek ayağa kalkarak hızlı adımlarla kapıya gittim.
Kurtulmak için açtığım kapının ardında Ali'yi gördüğümde en az onun bu hâlimi gördüğü kadar şaşırmıştım. "Ali? " Dedim sorarcasına
Oruçlar nasıl gidiyor???
Ve Nasılsınız?
Bugünlük bu kadar olsun devamı yine Alidennn
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
18.02k Okunma |
1.13k Oy |
0 Takip |
49 Bölümlü Kitap |