Selamlar 💞💞
Bölüm şarkıları:
Emre aydın ~ Sen Beni unutamazsın
Gülden ~ Sen evlisin
Barış akarsu ~ Bir sevmek bin defa ölmek demekmiş
Seksendört ~ Ölürüm Hasretinle
Neşet ertaş ~ yazımu kışa çevirdin.
Gülden ~ sevsen ne olurdu.
Ferhat göçer ~ yıllarım gitti
Sezen aksu ~ son bakış
Ferdi tayfur ~ bu şehir.
35. Bölüm
~Veda
"Vedalar can yakar, yanmasın senin canın... "
Cihan çaldığı kapının açılmasını beklerken bi hayli sinirliydi.
Özellikle de Liyana karşıydı siniri ve öfkesi ne kadar sakinleşmeye çalışırsa çalışsın olmuyordu.
Açılan kapı ile kapıdaki adamın yakasını kavramıştı. Kemal ne olduğunu bile kavrayamazken yediği yumruk ile birlikte başı geriye düşsede yakasında ki el düşmemesi için tutuyordu.
Cihan, "Seni sabaha kadar sikerim Amın evladı." Diye adamın yüzüne doğru öfkesini kusarken onu korku dolu gözlerle izleyen Liyandan bihaberdi.
Liyan, " Cihan. " Diye fısıldadığında Cihan bakışlarını kemal'den çekerek arkadaki Liyana çevirdi bakışlarını
Cihan kemalin yakasını bıraktığında
"Çık dışarı, " Demişti. Bakışları Liyanda olsa da kemalin sorar gibi Liyana dönmesi ile öfkesi harlanmıştı sanki,
Elleri kemalin boğazını sararak kapıya yasladığında kemal sırtının kapıya çarpması ile acıyla inlemişti.
Cihanın arkasındaki Sinan olanları izlerken Liyan ise Cihanın bu haline alışık olmadığı için korkuyordu.
Cihan belinden silahını çıkararak kemalin başına dayadığında Liyanın attığı çığlık kulaklarını tırmalamıştı.
Bir eli hâlâ kemalin boğazında iken,
"Sana Liyana bakmanı söyleyen oldu mu? " Diye tehditkâr ses tonuyla sordu.
"Cihan korkuyorum. " Diyen Liyan ile Cihan gözlerini kapattı. Sinan, "Sen Liyan ile konuş ben hallederim kemali, " Dediğinde Cihan kemali yola doğru itti, içeri girerek kapıyı arkasından kapattığında Liyan koridorda bir adım geri gitti.
"Ne işin var burada? " Diye sordu Cihan sakin kalmaya çalışsa da olmuyordu.
"Cihan." Dedi Liyan yalvarır gibi
"Ben orada kalmak istemedim. "
"Neden? " Dedi ve devam etti, "elin adamının yanında kalmak daha mı cazip geldi? "
Liyan duydukları ile şaşkına dönmüştü. "Hayır, " Dedi hemen inkar ederek "Cihan ne diyorsun sen? " Dedi inanamayarak
"Uzaktan nasıl göründüğünü anlatıyorum Liyan. Gecenin bir vakti elin adamıyla onun evine giden birinin sence amacı nedir? " Diye sordu. Söyledikleri ile içi Burkulsa da içindeki kırılmış olan taraf daha ağır basıyordu.
"Cihan deme öyle, " Dedi Liyan bir adım geri çıkarak.
Cihan Liyanın geriye gitmesini ve kendisinden korkmasına katlanamıyordu.
"Cihan, " Diye mırıldandı Liyan.
daha fazla böyle konuşması liyanı ağlatabilirdi.
"Cihan ne Liyan? " Dediğinde Liyan başını öne eğdi.
"Ben sana ne yaptım ya, " Diye sordu.
"Ne yaptım da sen tanımadığın bir adamla gidecek kadar nefret ediyorsun benden! " Cihan Liyan'ın kalbini kırmamak için sözlerini seçmeye çalışsa da her kuramadığı cümlesi içine batıyor, yüreğini sızlatıyordu.
"Akşamüzeri belgelerim onaylanacak ve gideceğiz buradan, " Dedi Cihan net bir ifadeyle
"Ben kemal il-"
"Kemal senin neyin!" Diye bağırdı Cihan "o kim de sen onunla kalıyorsun Liyan! " Dedi
"Ağzına geleni söyledin bana, " Dedi Cihan hayalkırıklığı ile
"Ağzımı açıp bir şey dedim mi? Ben sustukça... " Sustu. Liyan daha fazla kırılmasın diye söyleyeceklerini bir bir yuttu.
"Derin ile arabadan indiğimde hissettiklerini hatırlıyor musun? "
Liyan bir şey söylemeyince, "hatırlıyor musun! " Diyerek bir kez daha sordu.
Liyan usulca başını olumlu anlamda salladı.
"Benim şuan neler düşünebilceğimi tahmin edebiliyor musun? " Dediğinde Liyan başını kaldırarak Cihanın gözlerine baktı. "Olmadı bir şey Cihan yemin ederi-"
"Olmamıştır. Olsa da konduramam sana, inanam. " Dedi Liyana bakarken Liyan ise bu bakışların altında ezildi.
"Gecenin bir vakti elin adamı ile gittiğinde ne hissedeceğimi neden düşünmedin Liyan? "
"Özür dilerim. "
"Ne için? " Diye sordu Cihan o kadar doluydu ki ne söylese geçmeyecek dinmeyecekti.
"Ben hiç bir şey yapmadım. " Dedi Liyan Ali sağlıkocağına geldiğinde korkmuştu ve kemal ile gitmeyi kabul etmişti.
Cihana bunuda söyleyemiyordu.
Ali Derini aramış derin de telefonu hapörlere alarak Liyan ile konuşturmuştu.
Sinan ve Serdar ın bundan haberi yoktu. Derin, sağlık ocağının arkasında çağıralım mı? Dediğinde ne yapacağını bilememişti. Nereye gideceğini kestirememişti.
Oysa Ali telefonda sadece özür dilemişti. Karşına çıkmaya yüzüm yok ama eğer istersen sana anlatırım her şeyi, demişti.
"Cihan ben korktum. "
"Neyden! " Dedi Cihan
"Bir şeyler oluyor bir şeyler yaşıyorsun benim hiç bir sikimden haberim olmuyor. Niye anlatmıyorsun sen bana neden güvenmiyorsun Liyan, "
Söyleyemediği çok şey vardı Cihanın,
L
iyanın ise sakladığı çok şey vardı.
"Götüreceğim seni evine, " Dedi bir kez daha
"Akşam üzerine kadar burda kalayım. Sonra gelip beni al, " Dedi Liyan çekingen bir şekilde Cihanın daha da kızmasından korkuyordu.
Cihan, "Neden? " Diye sordu.
"Lütfen Cihan akşamüzeri gel al beni yemin ederim kemal ile aramda bir şey yok sadece kışlaya gitmek istemiyorum. " Kendisini daha da yanlış anlamasından korkuyordu.
"Kışlaya gitmeyeceğiz. Ve benimle geleceksin şuan. "
"Sen kaç gündür uykusuzsun uyuyacaksın... " Diye mırıldandı Liyan
"Sen uyurken Ali gelebilir. Burayı bilmiyor. " Dedi
"Ben var iken sana birinin zarar vereceğini mi söylüyorsun? "
"Cihan gelmek istemiyorum. " Dedi Liyan ısrarcı olarak, "kal burda, " Dedi
Cihan emin bir şekilde
"Kal sen, ama şu kapının önünden ayrılan Cihanı Tüm kışla siksin. " Dediğinde ettiği küfür ile ürperdi Liyan.
Cihan hızlı adımlarla evden çıktığında Sinan ile konuşan kemal i görünce daha sinirlendi. "Kemal! " Diye bağırdığında Liyan yine bir şey yapmasından korkuyordu.
Cihan da kendilerini izleyen Liyan ile sakin kalmayı tercih etse de kemali görünce bu pek mümkün değildi.
"Siktir git nereye gidersen akşama kadar gelmeyeceksin bu eve, " Dediğinde Kemal Liyana bakmış ardından Cihana dönmüştü.
"Konuşalım mı? "
"Konuş." Dedi Cihan emin bir şekilde
"Liyan iyi değil bırak bir kaç gün kalsın, daha sonra gidin. "
"Yapma ya, " Dedi Cihan
"Ben izin verir miyim sanıyorsun seninle kalmasına, "
"Anlamıyorsun." Dedi kemal
"Serkan onu bana emanet etti benim yanımda kalmalı! " Dediğinde Cihanın sinirden gözü seyirmişti.
"Serkan kim lan! " Diye bağırdığında Liyana ulaşan sesi Liyanı ağlatmıştı.
"Serkan kim de Liyanı sana emanet ediyor, " Diyerek kemali ittiğinde
Cihan, "Ne bu kız! biri atıyor, biri sahipleniyor. " Dediğinde Sinan, "ben konuşurum Liyan ile anlatır bana, " Dedi emin bir şekilde
Sinan ın Cihanın yüzüne bakarak
"Sana anlatmıyor olması normal. " Dedi ardından, " Normal değil tabi de anlıyorum söyleyememesini. " Dedi sadece Cihanın duyabileceği ses tonu ile
"Bana anlatamaması normal mi? Erkek arkadaşıydım ben onun tabikide bana anlatacaktı onun her daim yanında olacak olan benim! "
"İşte bu yüzden söyleyemiyordur belkide, "
Diyerek başka bir şey söylemeden eve doğru gitti. İçeri girdiğinde ayakkabılarını Cihanın aksine usulca çıkardı.
"Kapıyı kapatmamı ister misin Liyan? " Dediğinde Liyan tepki vermedi.
Sinan ise Cihanın duymaması için kapıyı kapattı.
"Salon nerede? " Dediğinde Litan bakışlatını Sinanın yüzünde dolaştırdı.
"Benden korkmanı istemem Cihan kapının hemen önünde bunuda bilmeni isterim. " Diyerek sorarcasına yüzüne baktı.
"Bu taraf, " Dedi Liyan sağ odayı işaret ederek Sinan dediği odaya girdiğinde Liyanda peşinden gitti.
"Alinin yaptıklarını biliyorum ama kimseye söyleyemiyorum. " Dedi yürüken Liyan duydukları ile ne yapacağını bilemedi.
Sinan içeri girerek koltuğa oturduğında Liyana, "otursana, " Dedi.
Liyan karşı koltuğa oturduğunda
Sinan, " Albaydan emir geldi. O yüzden söyleyemiyorum Cihana, " Dedi. "Aklına başka bir şey gelmesin. "
Dediğinde Liyan başını iki yana salladı.
"Sen söyle ama Liyan kimse sana karışamaz. Aliden korkma o hiç bir şey yapazmaz, "
"Yaptı ama, " Dedi onuz silkerek
"Seni terörist sandı. Onu savunmuyorum yanlış anlama söylüyorum sadece, "
" Ya bir daha sanarsa, "
"Sanmaz. "
"Artık önemsiz. " Dedi Liyan "gidiyorum bir daha nerde göreceğim sizi, "
"Evde Seni ne bekliyor. " Dedi Sinan
"Ailem."
"Kızmazlar mı? "
"Kızmazlar." Dedi gözünden düşen yaşı silerek
"Cihana anlat, anlat ki bir çözüm bulsun, burada ki görevimiz bitti sayılır. yeni bir yere gideceğiz. Eğer sen istersen Cihan bu timden de ayrılır Aliyi görmezsin. "
"Cihana o kadar şey söyledim. Birde yüzsüz gibi gidip timden ayrıl mı diyeyim. "
" Biliyor musun Cihan aranızdaki yaş farkına çok takıktı zaten. Kötü hissediyordu. " Dedi aslında bu kötü hissetmekten de öteydi.
Cihan bu yüzden saklı tutmuştu hislerini hep, kendisini yanlış anlar diye bu hisleri yanlış yorumlayabilir diye korkmuştu.
Liyan yirmi bir yaşındaydı. Ve Cihanın gözünde hala küçük bir kız çocuğuydu.
Kendisi ise olgun biriydi. Ya Liyan ona ayak uyduracaktı ya da Cihan...
Ve Liyan'ın kendisine ayak uydurması bencilce gelmişti kendisine, ve askerdi sonuçta illaki göreve çıkacak yanlız bırakacaktı Liyanı ve Liyanın yanlız kalmasını eksik hissetmesini istemezdi.
O yüzden de hep ağırdan almıştı.
Sadece Liyan severse bir ilişki olabilirdi onun gözünde, ve bu haftalar öncesine ait bir düşünceydi. Mandalina Bahçesine gittikleri gün bunu düşünmüştü saatlerce
Sanki bir ilişkinin içindelermiş ve nasıl yöneceğini bilmiyormuş gibi düşünüp kafa yormuştu....
"Liyan ilişkiniz bitti ve ben sana olacakları söyleyeyim. Evine dönünce
Pişman olacaksın ve geri gelmek isteyeceksin ama öyle bir imkanın olmayacak kim kızının bir adamla gidip yaşamasına izin verir. "
"Ali hep olacak. " Dedi Liyan, "arkadaş onlar. Cihan arkadaşsız kalsın istemiyorum. "
"Bırakta buna Cihan karar versin. "
"Cihana söyleyemem çok utanç verici,"
"Ali'de aynısını diyor biliyor musun utandığı için söyleyemiyor Cihana, "
"Onun için hava hoş asıl benim söylemem daha utanç verici, "
"Öyle mi dersin. " Liyan başını aşağı ve yukarı salladığında Sinan,
" Nevşehirde yaşıyorsun değil mi? " Diye sordu.
"Evet." Dedi Liyan bir anlam veremeyerek
"Sen iyi değilsin, " Diyerek telefonunu çıkardı.
"Ev adresini versene, " Dediğinde telefonunu çıkararak not kısmını açtı.
"Ne yapacaksın? " Diye sordu Liyan
"Evine doktor göndereceğim. Hafata da iki kez, "
"Ne için? " Diye sorduğunda aklına gelen ilk şey karnındaki yarasıydı.
"Terapi için, psikolog göndereceğin ve ciddiyim. Böyle düşünen birinin ruh sağlığından şüphe ederim ben, ev adresin demiştim? " Dediğinde bu ciddi ifadesi ile Liyan ne diyeceğini bilemedi.
"Gerek yok, "
"Sormadım, ev adresin? " Liyan daha fazla itiraz etmeyerek ev adresini verdi. Sinan kaydettiği adresi favorilere ekledi.
"Halledicem ben, " Dediğinde Liyana baktı. "Emin misin gitmekte, " Dediğinde Liyan başını sallayarak burnunu çekti.
"Gitmek zorundayım. Serkan da gelsin artık demiş, "
"Bu eleman seninle aynı evde mi yaşıyor. " Başını sallayarak onayladı.
"Hep birlikte aynı evde yaşıyoruz. "
"Liyan gel yapma Cihana anlatalım gitme, " Liyan başını iki yana salladı.
"Daha kötü olur her şey, " Dediğinde çalınan dış kapı ile Sinan ayağı kalktı. Kapıya doğru giderken Liyanda peşinden gitti.
Sinan açtığı kapıda Cihanı görünce kapıyı daha da açtı. "Belgeleri imzalamış dayım. Yola çıkalım. " Dedi Liyana bakmadan
Ama Sinan Cihana karşı çıkarak
"Uykusuzsun." Dedi
"Önemi yok, " Dediğinde Sinan başını iki yana salladı.
"Üç gün olacak neredeyse
saçmalama, " Dediğinde Cihan güven verircesine "alışığım." Dedi ama sinanda "on bir saat, " Diyerek hatırlatmıştı.
"Ben buradayım git dinlen sen. " Dediğinde Cihan Liyana baktı.
Liyan tepki vermeden konuşmaları dinleyen ifadesini gördüğünde başını olumlu anlamda salladı.
"Arabadayım iki saat uyurum o kemal bu eve girerse ikinizide öldürürüm. " Dediğinde Liyan bu ciddi ifadesi karşısında korkmuştu.
Sinana döndüğünde onda da aynı korkuyu görmeyi beklese de Sinanın yüz ifadesi dümdüzdü.
Cihan arkasını dönerek arabaya bindiğinde oldukça huysuzdu telefonunun alarmını Bir saat elli dokuz dakikaya kurarak koltuğu geriye yatırdı.
⛰️⛰️⛰️
"Cihan! " Cama vuran Sinan ile Cihan gözlerini açtı. Oysa daha yeni yeni uykuya dalıyordu.
Yattığı yerden doğrularak ayılmak için kendine zaman tanımadan kapıyı açmıştı.
"Liyan yine krize girdi. " Dediğinde Cihan irkilir gibi oldu. "Bir şey mi oldu? " Diye sorarak arabadan indi.
"Vallahi ortada bir şey yoktu. " Dediğinde Cihan Sinanın önüne geçerek açık kapıdan içeri girdi. Kapısı açık olan odaya girdiğinde oturan Liyanı görünce adımlarını yavaşlattı. "Liyan, " Diye fısıldayarak yanına doğru bir adım attı.
Bedeni titreyen Liyanı görünce ona doğru giderek önünde diz çöktü.
"Liyan." Dedi bir kez daha ellerini nereye koyacağını bilemeyerek koltuğun yan kısmına koydu.
"Bana bakar mısın? " Diye sorduğunda Kapıda duran Kemale döndü. "Sen mi bir şey yaptın? " Diye sorduğunda Kemal, "tövbe, " Dedi reddederek
"Kendisi böyle oldu. Telefonu almaya geldim. "
"Liyan, " Dedi kemali kâle almayarak
"Bana bakar mısın? " Dediğinde Litan bakışlarını Cihana çevirdi.
"Ne olduğunu söyle bana, " Dediğinde Liyan başını iki yana salladı. Diğer krizler gibi değildi.
Kendinden geçecek kadar kötü olmasa da düşündükçe düşüncelerinin etkisi altına giriyordu.
Düşündüğü şeyi gerçek sanıyordu.
O anın içine çekiliyordu.
"Elini tutabilir miyim? " Diye sordu Cihan
Liyan başını olumlu anlamda salladı.
Cihan yine de emin olamayarak Liyanın ellerine baktı.
"Ne düşünüyorsun Liyan? " Diye sordu. "Ne düşünüyorsun bilmiyorum ama düşündüğün hiç bir şey gerçek olmayacak, "
"Ben senin kötü bir şey yaşamana müsade eder miyim sanıyorsun? "
"Her şey çok kötü olacak ama, " Dedi Liyan
"Ben senin kötü bir hayat geçirmene izin verir miyim? " Dedi Liyanın elini tutarak Liyanın bileğine ulaştı parmak uçları
Liyan'ın nabzını okşarken, " Sen evine dönsen bile iyi bir hayatın olsun diye elimden geleni yaparım. " Dedi.
"Sen neye üzülüyorsun şuan. Düşündüğün şey nedir. "
"Korkuyorum."
"Neyden." Liyan omuz silkti. Bilsin istemiyordu.
Cihan da ısrar etmedi, Liyanın hayatında yeri olmadığını uzun zaman önce fark etmişti.
"Bir daha karşına çıkmam. Ali ya da başka biri burada tanıdığın kimse çıkmaz karşına, "
"Ama uzaktan da olsa okumanı sağlarım. Karşına çıkmam ama ailen ile konuşurum. Hatta okul masraflarını da ben öderim. "
Cihan kendinden emindi. Ödeyebilirdi Liyanın okul masraflarını ve bunu karşılık bekleyerek yapmazdı. Çünkü bir daha olamayacaklarının farkındaydı.
Genellikle Hislerinde yanılmazdı.
"Sorun bu değil ki, " Dedi Liyan
Cihan hâlâ Liyanın titreyen ellerini daha sıkı tuttu.
"Sorunu bilmiyorum Liyan. " Dedi Liyan'ın önünde dizlerinin üzerindeydi.
Cihan kalçasını topuklarına yaslayarak "Ben anlamıyorum Liyan sorunun ne olduğunu sen anlatmadan anlayamam... Anlayabilen bir adam değilim. "
"Su getir Sinan. " Dedi Arkasını dönmeden seslenerek
"Ağlama, " Dedi Liyan'a yeni akmakta olan göz yaşını görünce
"Yola çıkalım mı artık. Belki de burada kalmaktan dolayıdır. " Dediğinde Liyan başını olumlu anlamda salladı.
"Gidelim." Dedi. Liyan Bedeni titriyordu sadece
Sinan getirdiği suyu Cihana uzattı. Cihan aldığı suyu Liyana vermeyerek kendisi içirdi Liyana
Ardından ayağa kalktı. "Biz gidiyoruz." Dedi Sinana "kışlaya uğrar Liyanın tavşanını alırız. "
"Gitmeyelim oraya, " Dedi Liyan karşı çıkarak
"Alıp çıkacağız, "
"Gitmeyelim ama. "
Sinan, "siz bekleyin o zaman ben tavşanı Alıp gelirim. " Dedi
"Sağlık ocağından alınacaklar var. Kıyafetlerim toplanacak benim valizi hazırlar mısın? Her şeyimi koy," Dedi Cihan.
"Biraz daha iyi misin Liyan, " Dedi Liyana bakarak ama hâlâ titrediğini görünce sıkıntıyla nefesini dışarı bıraktı.
"İyi ol çıkarız yola, " Dedi ama Liyan saki Cihan sarılsa geçecek gibi hissediyordu.
Cihana anlatınca biteceğini biliyordu.
"Her şeyi mi? "
"Aynen parfümlerimi de al birine gösterme, " Dedi. Kokulara zaafı vardı Cihanın ve parfüm konusunda çok titizdi her parfümü kullanmaz kendisi ile aynı parfümün kullanılmasından rahatsızlık duyardı.
Yumuşatıcılar da bu zaafın içine girerdi. Kıyafetlerinin ütülü olmasına da dikkat ederdi. Hatta bunun için sırt çantasında el ütüsü taşırdı sivil hayatındaki seyhatlerinde
Yıkanma derecelerine, askıda çok bekletmezdi güneşten yıpranmasınlar diye aynı zamanda ıslak olmalarına da katlanamazdı. Traş losyonlarını ve traş takımını yurt dışından bir arkadaşı getirmişti.
"Gel Liyan, Sağlık ocağında bekleyelim Sinanı, " Dedi Cihan Liyana elini uzatarak
Liyan ayağa kalktığında derin bir nefes aldı. İçine titreme gelmişti.
Liyan Sinan'ın arkasından çıktığında Cihanda havada kalan elini yumruk yaparak indirdi.
Liyan'ın arkasından evden çıktı.
Dışarıya çıktıklarında, "Sinan arabadan montumu ver. " Dedi Cihan
Sinan açtığı sürücü kapısında koltuğa oturarak yan koltuktaki montu uzanarak almıştı.
Açtık olan kapıdan Cihana uzattığında Cihanda Liyana vermişti.
Liyan aldığı montu üzerine geçirirken
Sinan, "gelecek evrak imzalanacak bir şey var mı? " Diye sormuştu.
Cihan, " Halletim hepsini her şeyimi getir bak bir şey unutma havlularım özellikle duşa gireceğim. " Dedi
Sinan başı ile onaylarak kapıyı kapattığında Cihan, "yürüyerek gidelim mi açılırsın biraz, " Demişti.
"Ama eğer istersen Sinan bıraksım bizi, " Diye ekledi.
Liyan, "Yürüyelim. Yakın zaten, " Dediğinde Cihanla birlikte sağlık ocağına doğru yürümeye başladılar.
"Beni artık sevmiyor musun? " Diye sordu Liyan Cihana dönerek
" Sevmemek değil de, " Dedi Cihan ardından, "artık olamayacağımızı anladım. " Dediğinde Liyan ne diyeceğini bilemedi. Haklıydı. Olamazlardı Cihan ile
"Sabah Ali geldi. " Dediğinde Cihan olduğu yerde durmuştu. "Ne? " Diye sorarken
"Bir şey yapmadı gelmedi yani yanıma Derin telefon ile aradı ve Ali eğer isterse gelebilirim özür dilemek için dedi, bende korktum. Kemal ile gitsem bulamaz diye düşündüm. "
"Derin mi konuşturdu sizi? " Diye sorarken sesinde öfke Liyanı endişelendirmişti.
"Bir şey olmadı zaten. " Diye geçiştirmeye çalıştı Liyan
"Ne demek olmadı Liyan! Sana bir soru sordum sizi Derin mi konuşturdu. "
"Sinirlenme lütfen, " Dedi Liyan ürkek bir şekilde
"Sinirlenmiyorum soruyorum. " Dese de sesi ve ses tonu böyle söylemiyordu.
" Gidelim artık üşüyorum. " Dedi Liyan Cihan tekrar yürümeye başladığında Sağlık Ocağına gittiğinde ilk işi Aliyi arayıp hesap sormak olacaktı.
Geri kalan yolu sessiz yürüdüler.
Sağlık ocağının kapısının önüne geldiklerinde Cihan Liyanın Geçmesi için bahçe kapısını açarak kenara çekildi önce Liyan ardından Cihan girmişti bahçeye ardından girişteki beş basamaklı merdiveni çıkarak ardına kadar açık olan kapıdan içeri girdiler. "Rıfat, " Diye seslenerek Liyana "geç sen, " Dedi.
Liyan arkasında iken Cihan, odanın kapısını açtı. Fakat gördüğü manzara karşısında kapıyı açması ile kapatması bir olmuştu. İçeri girmek için hareketlenen Liyan Cihanın Göğsüne çarptı. Cihan sırtını kapıya yaslamış bir elide kapının kolundaydı.
Başını eğerek Liyan a baktığında Liyan, "ne oldu? " Diye sordu Cihan başını iki yana sallayarak
"bir şey yok, " Dedi
"Gel biz seninle diğer odaya geçelim. " Diyerek yan odanın kapısı açarak içeri kontrol etti. Ardından kapıyı sonuna kadar açarak Liyan'ı geçmesi için bekledi. "Ne vardı o odada Ali mi? " Diye sordu Liyan.
"Yok yok öyle bir şey değil. Otur sen, " Dese de Liyan merak ediyordu o odada ne olduğunu,
Cihan kapıyı kapatarak içerdeki tekli koltuğa oturdu. "Kapıyıda kapattın Cihan ne vardı orada Ali değil mi? "
"Sessiz ol, " Diye uyardı. Cihanı
"Biraz sessiz kal, içeride Rıfat ile bir kadın vardı. " Dediğinde Liyan yüzünü buruşturdu.
"Şey mi ya-"
"Liyan, " Diye tekrar uyardı Cihan
"Kadın bizim burada olduğumuzu anlamasın daha da utanır. Duvarlar ince, " Dediğinde Liyan, "hıı, " Diye mırıldandı anladım dercesine
"Ama ya biz onların sesini duyarsak, "
"Liyan ne diyorsun sen ne sesi? " Diye Fısıldadı Cihan
Liyan omuz silkerek sustu bu sefer
"Rıfat çok iğrenç biri, " Diye fısıldadı daha sonra "yaptıkları şeyde çok iğrenç, " Dedi susamayarak
"Neler düşünüyorsun sen öyle! " Diye kızdı Cihan Liyana "öpüşüyorlardı sadece Ve lütfen sessiz ol Liyan duyacaklar. Kadın korkabilir. "
Köyden biri olduğu belliydi. Ve kadın köyden birinin görmesinden çekinebilir ailenin öğrenecek olmasını düşünüp korkabilirdi Cihana göre
Aslında bu düşünceside Liyan ile tanıştıktan sonra olmuştu. Şirin ve Ali'yi ne zaman yakalasa " libidonuza sahip çıkın, amca olmak için kendimi hazır hissetmiyorum. " Derdi
Ama Liyandan sonra Liyana birinin Böyle bir imada bulunması Cihanı katil yapabilirdi. Kim Liyana böyle bir şey diyebilirdi ki,
"Arkadaşıma mesaj atabilir miyim? " Diye sordu Liyan, "kemalin telefonundan konuşuyorduk sen gelince-"
"Açıklama yapmana gerek yok, " Dedi Cihan
"İnternetim yok Rıfattan çekeriz. " Diyerek cebindeki telefonu çıkararak Liyana uzattı. Liyan ayağı kalkarak telefonu almış tekrar koltuğa oturmuştu.
Ezberindeki numarayı girerek random ile kaydetmişti. SMS kısmına girerek arkadaşına mesaj attı.
⛰️⛰️⛰️
Cihan Sinan getirdiği valizden kendine kıyafet çıkararak banyoya girmişti. Cihan duşta iken Liyanın yanında Rıfat ve Sinan kalmıştı.
Sinan, " Şarjı var değil mi telefonun 11 saat yol, " Dediğinde Liyan başını olumlu anlamda salladı.
Kucağında tavşanı elinde ise telefon vardı Liyan Sinanı duyunca "var var. " Demişti.
"Liyan bak yolda çok dikkat edin Cihana da söyle, " Dediğinde
Liyan, "hıhı, " Dedi.
"Arabankn yağını suyunu kontrol edin her yer karlı araba kayar Allah korusun dikkat edin, "
"Tamam Sinan. " Dedi Liyan başını telefondan kaldırmayarak
Cihan içeri girdiğinde, Liyan Arkasını döndü. "Sen üzerini değiştirecek misin? " Diye sorduğunda Liyan başını iki yana salladı.
"Gerek yok, " Diyerek mırıldandı.
Cihan havluyu üzerindeki kazağı ıslatmaması için omzuna koydu.
Elindeki diğer havluları da valizine koydu. Üzerinde ki Sivil kıyafetler Liyana tuhaf geliyordu.
Hemen hemen her zaman asker üniforması giyiyordu sonuçta
"Hadi Liyan. " Dedi. Cihan ardından Sinana dönerek, "Serdar nerede vedalaşsaydım. " Dedi
"Time yeni gelenlerle işi varmış söylemedi ne yapacağını, " Dediğinde Cihan başını olumlu anlamda salladı.
"Selam söylersin. " Diyerek Sinan ile sarılıp tokalaştılar.
Rıfat ile sadece el sıkışıp tokalaştılar.
Liyan, Rıfatın ona verdiği Cihanın onun için internetten aldığı eşyaların olduğu poşeti eline alarak ayağı kalktığında Cihan poşeti almak için elini uzattı.
Liyan poşeti ona verdiğinde elinde sadece tavşanı ve telefon kalmıştı.
Sinan, "hoşça kal cimcime, " Dediğinde Liyan gülümsedi.
Sinan kollarını açtığında Liyan Sinana tavşanının izin verdiği kadar sıkı sarıldı.
"Bir şey olursa Cihanı aramaya çekinirsen her zaman beni arayabilirsin. "
Liyan başını sallayarak, "teşekkür ederim. " Dedi
Birlikte odadan çıktıklarında Cihanın peşinden arabaya gitmişlerdi. Cihan valizi ve poşetleri bagaja koyarak Liyana döndü.
İlk gün sorduğu gibi, "öne mi binmek istersin arkaya mı? " Dedi
"Öne, " Dedi Liyan ilk günün aksine
Sinan, "arkaya kutu koydum içine Lunayı koyarsınız sebzede var. " Dediğinde Liyan, "sağ ol. " Dedi
"Ay bir tuhaf hissettim. " Dedi Sinan
Liyan ise, " Ağlayacaksın. " Dediğinde Sinan gülerek göz yaşlarını geri göndermeyi denedi. "Asıl sen ağlayacaksın. " Dediğinde yanlarında duran Rıfat, "birazdan Cihan ağlayacak demedi demeyin. " Diye mırıldandı.
Liyan Cihana döndüğünde arabaya yaslanmış karşıya bakmakta olduğunu gördü.
Sinana bakarak, " Ben Cihanı çok seviyorum. " Dedi. Sadece Sinanın duyabileceği bir ses tonu ile, Gözünden bir damla yaş düşerken, "baksana, " Dedi
"Çok güzel değil mi? " Dediğinde Sinan'ın içi burkulmuştu.
"Aynı şeyi Cihanda söylemişti senin için, " Dedi
"Ben Liyanı çok seviyorum. Baksana şunun güzelliğine demişti. " Dediğinde Liyanın çenesi titredi.
"Ağlama ağlama gidin hadi. " Dedi Sinan
Rıfatta, "yarana çok dikkat et sargıyı gidince muhakkak değiştir. " Diyereknuyarılarda bulundu.
Cihan, Liyan için ön kapıyı açtığında Liyan Sinana son kez bakarak yolcu kapısına doğru gitti. Arabaya binerken Cihanın bindirmesini bekledi.
Cihan ise beni bindirir misin demesini bekledi...
Liyan arabaya bindiğinde Sinana el salladı. Sinan da Liyana
Cihan arabanın önünden dolaşarak kendi tarafına bindiğinde
K
ontağı çalıştırarak derin bir nefes verdi. Liyana bakarak tekrar önüne döndü.
"Kemerini tak. " Diyerek arabayı hareket ettirdi. Sinanlar için kornaya basarak sokaktan ayrıldı.
"Ben üzülmek istemiyorum ama çok üzücü, " Diye mırıldandı Liyan.
"Üzülme, " Diyebildi Cihan, istediği oluyordu ve üzülmesi yersizdi.
"Ağlayasımda geliyor." Dediğinde
"Ama kalmak istemiyorum. Ağlarsam eğer sakın öyle düşünme, " Diye tembih etse de çoktan ağlamaya başlamıştı.
Cihan, "ağlama." Dedi
"ağlama dayanamam. " Dediğinde Liyan bacaklarını kendine çekerek başını dizine yasladı.
Sessizce ağlarken, Cihan ise ağlamamak için savaş veriyordu...
"Neredeyiz? " Diye sordu Liyan esneyerek, nüsaybin i geçtikten sonra tavşanını arkaya koyarak uyumuştu.
"Urfa, " Dedi Cihan bakışları hâlâ yolda iken, "Aç mısın? " Diye sordu.
Yaklaşık beş saattir yoldalardı.
Liyandan bir cevap gelmediği için yol kenarlarında yemek yiyebilcekleri yer bakınmaya başladı.
Liyan ise önde ki poşette duran avokadolara bakıyordu. Cihan
Merkeze indiklerinde migrosa girerek Liyan için almıştı.
"Ben avakado yemek istiyorum. " Dedi Liyan yağ, tuz ve limon gerekirdi. Birde tabak
Cihan, "bir yer bulunca duracağım o zaman yersin. "
Dediğinde telefona ardı ardına gelen mesajlar ile cihan telefona uzanarak aldı. Tuş kilidini açtığında gelen mesaj sayfasındaki mesajı görünce yutkunmadan edemedi.
Kzmzjznd : müsait misin aramam lazım
Kzmzjznd: sevgilin yanında mı
Kzmzjznd: ondan uzaklaşman gerek dayanamıyorum konuşmalıyız seninle
Kzmzjznd : yanında yoksa video Atacağımm sana ya da görüntülü arayayım??
Kzmzjznd: göstermem gereken şeyler var 😋😋😋
Cihan telefonu elinde sıkarken nefes almaya çalıştı. "Sana, " Dedi telefonu Liyana uzatarak Liyan anlamasa da telefonu Cihandan aldı.
Gelen mesajı görünce şaşırdı. Cihana döndü. Ve ardından tekrar başını telefona çevirdi. Ne diyebilirdi ki Cihana nasıl bir açıklama yapabilirdi.
"Arkadaşım."
"Belli oluyor. " Dedi Cihan sadece ama sinirden direksiyonu tutan eli kasılmıştı.
"Yemin ederim arkadaşım. "
"Nereden? " Dediğinde Liyan sessiz kaldı.
Cihan ise bir cevap beklemedi.
Bir cevap arayışına girmedi. Yanlış tanıdım dedi kendi kendine bir cevap aradı kendi içinde
Neden görüntülü arayabilir diye sordu kendine
Göstermem gerekenler var diyerek kim salak saçma bir emoji koyabilirdi yanına
Kim sevgilin yanında yoksa arayayım derdi ki bunların hepsi birleştiğinde Liyanı masum çıkaracak bir sonuca var mıyordu.
Liyanın Anlatımı:
Önünde durduğumuz evin duvarlarına baktım. Şevket ve Serkan'ın çizdiği resimlere baktım.
Uzun duvarların ardında gökyüzüne bakarak bulut avı oynadığım on ikinci yaşımı düşündüm.
Amcamın bana bisiklet sürmeyi öğrettiği avluya baktım. Büyük demir kapının arkasından.
Yengem ile üzüm toplarken elektrik akımına kapıldığımız günü hayal etmeye çalıştım.
Yemek yediğimiz anları düşündüm.
Hiç biri ben değildim sanki,
Burada ki hiç bir anı da yerim yoktu. Eve ne kadar bakarsam bakayım evim gibi değildi.
Güven vermiyor aksine beni korkutuyordu.
Oysa Cihanın varlığı ev hissiyatini veriyordu. Ev denilince salgılanan güven hissini Cihan ileyken iliklerime kadar hissederken şuan önünde durduğumuz evim beni korkutuyordu.
Önünde durduğumuz yirmi bir yılımı geçirdiğim ev bana yabancıydı sanki
Ben bu acıları unutmuştum.
Sevgiye o kadar alıştırmıştı ki beni Cihan
Arabadan inmeme rağmen evin soğuk duvarları üzerime geliyordu.
Boğucu hava nefes almamı engelliyordu.
"Küs mü ayrılacağız, " Dedim Cihana dönerek gördüğü mesajlardan sonra gördüğümüz ilk petrole girerek beni yemek yiyebileceğim kısmına bırakarmış kendisi ise üzerinde bulunan öfkeyi dindirmek için ardı ardına Sigara içmiş telefon ile konuşmuştu.
Kiminle konuştuğunu bilmesem de Mert ile konuşmamasını diliyorum.
Umarım bana o mesajları atan Mert ile konuşmamıştır. Her şeyin daha da çıkmaza girmesini istemezdim.
Benden nefret ediyorken kin tutması en son isteyebileceğim şeydi.
"Küsmek mi? " Dedi alaya alarak
" Küsmekten mi bahsediyorsun? Küsmek duygu ister. Küsmek için, birbirimize karşı duymamız gereken hislerimiz lazım. Olduğunu sanmam."
"Vedalaşalım o zaman, " Dedim bu sefer böyle ayrılmak kahrediyor du beni
"Vedalaşmak gereksiz in git. " Dediğinde anlayabilmek bir kaç saniyemi almıştı. Ya da cihandan öyle bir cümleyi kondurabilmek almıştı saniyelerimi
"Ben seni seviyordum. " Dedim sitem edercesine böyle davranması yersiz olmasa da kırıcıydı.
"Bende, " Diyerek bana döndü.
"Bende seni seviyordum. " Daha sonra alayla başını iki yana salladı. "Bunlar gereksiz duygularmış, boş hevesler. "
"Sonra pişman olursun vedalaşmadığın için, " Dedim bana sarılması için istediğim tek şey bir küçük vedaydı.
"Seni sevdiğim gün kadar pişman olmam. " Dediğinde sol gözümden düşen yaşı sildim.
"Kırıcısın."
"Sen de öylesin. " Belki gitme dese gitmezdim. Cesaretim buraya kadardı. Bu evi görünceye kadardı. Gelme hevesim.
"O benim arkadaşım. " Dedim Merti kasdederek
"Eminim öyledir. " Diyen sesi durgundu. Bana inanmasını isterdim oysaki
"Yemin ederim senin için pehlivan neyse benim için de Mert o, "
" Mert mi adı, " Diyerek bana döndü. Öyle bir baktı ki içim sızladı.
Başımı usulca salladım. "Mutluluklar o zaman. " Dediğinde
"Hayır, " Diyerek başımı iki yana salladım.
"Ben senin için yoktum zaten Liyan. Ne hisedeceğimi hiç bir zaman düşünmeyen bencil biriydin. Senin için hislerimin bir önemi yoktu olmadı da olsa bu noktada olmadık orası ayrı mevzu. " Dediğinde başımı eğdim.
" Ama biliyor musun Bana kimse o şekilde mesaj atamazdı. Kimse sevgilin yanında yoksa ara diyemezdi. Çünkü kimse ile aram o kadar samimi olmazdı sen benim arkadaşım da olurdun, sevgilim de, hayatım da... "
"Hayatımda ne eksikse seni oraya koyardım. Seninle tamamlanırdı her yarım. Her yanım. "
"Düşüncesizsin." Dedi sakin çıkan ses tonu ile "hiç bir zaman ne hisedeceğimi düşünmedin. Pehlivan ile sarılırken Sinan a bana anlatmadıklarını anlatırken, her an serkan serkan derken ne hisedeceğimi düşünmedin. Kerim beni korur derken ne kadar üzüleceğimi düşünmedin. "
Bana baktı ve sustu. Belki de ne kadar üzüldüğümü okudu gözlerimden "bunları konuşmak yersiz, geçti gitti. "
"Özür dilerim. " Dedim sesimin titremesine engel olamayarak
"Dilemene gerek yok geçen şeyler. Telafisi olmayan şeyler için özür dilemek anlamsız. Geçen zaman için pişman olmakta öyle geri dönüşü olmayan her şeyi unut. Geçireceğin hayatı düşün. " Diyerek eli kapının koluna tutundu.
" Ama böyle olmasını istemezdim. Hep gitmeni engelleyebilmek için ne söylemem gerektiğini düşünürdüm. Sana sevgimi yeterince hisetiremediğim için benim varlığımın kalmana yetmediğini düşünürdüm. " Dudaklarını birbirine bastırdı. Biraz bekledi. Düşündü ya da ardından
"Meğer bekleyenin varmış dönecek yerin varmış dönmeni bekleyen bir sevgilin varmış, " Diyerek arabanın kolunu kendisine doğru çekerek açtı. Arabadan indiğinde arkaya doğru gitti bagajın kapağının açılma sesini duyduğumda gitme vaktimin geldiğini anladım. Üzerimde ki montu ağır ağır çıkardım. Sürücü koltuğuna bıraktığım da viteste ki Cihanın siyah boncukları olan bilekliğini gördüm. Omzunun arkasından Cihanı kontrol ederek bilekliğe uzanarak bulunduğu yerden çıkarıp aldım. Hırkamın cebine koyarken hissettiğim kağıt parçası ile kaşlarımı çattım.
Kağıdı cebimden aldığımda dört e katlanmış küçük kağıdı açtım.
Karşılaştığım telefon numarasını görünce ve yazanları okuyunca dudaklarımı birbirine bastırdım.
Eğer bir şey olursa buraya gelmekten çekinme ve buraya gelirsen Cihan'ın eski sevgilisi olarak değil de benim kız kardeşim olarak bulunacağını
unutma ^^ neden geldin diye sormam. Niye buradasın da demem gelirsen eğer, 'neden bu kadar geç geldin.' derim ancak umarım tekrar görüşebilir Liyan her şey için özür dilerim. Ve her şey için teşekkür ederim.
Sinan ın adı ve imzasını görünce güldüm. Güldüm çünkü tarif edemediğim duygular yaşıyordum. Gülüyordum ama yine de gözyaşlarımın akmasına engel olamıyordum.
Gülmek dindiremiyordu gözyaşlarımı
Notu tekrar cebime sıkıştırarak kapının koluna uzandım. Açtığım kapıdan indiğimde bedenime çarpan rüzgar kemiklerime kadar üşüttü.
İliklerimdeki acının yanına birde üşüme hissi eklendi.
Ağrılar sürdü, Acılar katlandı. Bedenim sızım sızladı. Yüreğim ayrı kavruldu. Bedenim ayrı savruldu. Vedalaşmamış mıydık.
Vedalar sarılarak olmaz mıydı.
Sarılırsam dinecek olan ağrılarım vardı. Bedenine sarılınca geçecek olan acılarım. Ellerini sarması gerekirdi bana kaybolmamam için,
Yönümü kendisine çevirmesi gerekirdi. Yönüm hep oydu. Özüm oydu kaderim belki Cihan değildi ama yürek sızım hep o kalacaktı.
"Mont sende kalabilirdi. " Diyen Cihan ile başımı iki yana salladım.
O da hissediyordu. O da benim gibi vedayı iliklerine kadar hissediyordu.
Ama çaresizdik ikimizde kendi kendimizin sonlarını getirmiştik
Poşetlerini bana uzattında ondan alırken bilerek eline dokundum. İkimizin de eli titrsede bakışlarımızı bile buluşturmadık
Poşetlerin hepsini aldıktan sonra arka kapıyı açtı Cihan birlikte aldığımız tavşanı kutusundan çıkardı. Yüzünün hizasında tutarak sayısız öpücük kondurdu tüylerinin üzerine
"Eğer aşıların dan biri eksik olursa ve tavşanın ölürse, ağlarsın ve bu para göz yaşından daha kıymetli değil, " Demişti aldığımız gün şuan ise öperek vedalaşıyordu
" Hoşça kal luna. " Dedi son kez öperek tavşanımı bana verdiğinde tek elimle aldım tavşanımı
Omzumun arkasından eve baktım.
Evim bile diyemeyecek kadar uzaktı evim diyemeyeceğim kadar yabancıydı.
O an söylemeyi çok istedim Cihana
Her şeyi anlatıp kurtulmayı
Her şeyi anlatarak onunla gitmeyi
Ama buna engel olan zihnimde yankılanan seslerdi.
"Sen anlatırsan seni severler mi Liyan? Seninle evlenmek isteyen olmasını bırak sevgilin bile olmaz istemez kimse seni, " Diyen ses tekrarlandı zihnimde
"Saçmalama tabiki sevmezler istemez kimse o zaman evlenmeyi bırak okula bile gidemez. Kimse istemez Liyanı yanında anlatırsa yazık olur kıza, "
Sen ister miydin Cihan. Diye sormak isterdim.
Ama benden nefret ediyor iken daha fazla uzaklaşmasın istedim.
Bana daha fazla nefretle bakmasını kaldıramazdım.
"Sende hoşça kal Liyan. " Dediğinde arkamı döndüm. Hoşça kalmayacaktım. Bende Cihan dan nefret edecektim. Beni yanlış anladığı her an için ayrı nefret edecektim.
Siyah kapıdan girerek bahçeye girdim. Omuzlarım düştü önce ardından eskisi kurumadan yenileri döküldü gözyaşlarımın yirmi bir yılım gözlerimin önündeydi.
Tüm acılarım avluda toplanmış geri dönmemi söylüyordu.
Bedenim acılarıma itaat ederek adımlarını durdursa da gidecek yerin yok diyen zihnimi dinledim. Cihanın sesini dinledim. Zihnimde yankılanan
Gidecek yerin var dediğini
Bekleyenin var dediğini
Çoktan gitmiştir belki de dedim. Arkama baksam beni tekrarladı zihnim çoktan gitmiştir...
Kalan bir kaç adımı daha atarak kapının ziline bastım.
Saniyeler içinde ağır ağır açılan kapı ile yutkundum.
Beni gören yengem elindeki tabağı yere düşürürken, "Liyan." Dedi şaşkınlıkla
"Ben geldim. "
⛰️⛰️⛰️
Cihan kolunun altındaki kızı kendine biraz daha çekti. " Ne fenasın sen, " Diyerek kızı öptüğünde sabaha kadar içen Cihan değilmiş gibi dinç görünüyordu
Evine daha yeni gelmişti.
Nevşehirde Liyanın kapısınjn önünde bir kaç saat beklemiş gittiği yolu izlemişti.
Gittiği yoldan döner diye saatlerce beklemiş ardından kayderiye dönmüştü evinin yakınlarındaki bir mekana girerek saatlerce içmişti. Sabah olunca da evine gelmişti.
"Ben de daha ne fenalıklar var sana göstermemi ister misin? " Dediğinde Cihan kaşlarını çattı.
"İçeri girelim tek tek inceleyeceği-" Açılan kapı ilr kapıya dönerken gördüğü ile şaşkına dönerken Alinin yanında duran ve, " Bu kız kim? " Diyen....
Devamı haftaya beş bine yakın kelime olduk
Hemen bölümü atıyorum ve geçen haftadan kalan yorumları cevaplıyorum 💞💞
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
18.02k Okunma |
1.13k Oy |
0 Takip |
49 Bölümlü Kitap |