32. Bölüm
~ yara
Keyifli okumalar.
Yazarın anlatımı:
"Ah! " Diye bağırdı. liyan, Sesinin yettiğince
Eli acının kaynağına giderken
Tekrar bağırmıştı acıyla
Ali, "Liyan." Dedi telaşla eli ona destek olmak için koluna tutarak ayağı ile bıçağı uzağa itti.
"Git! " Dedi bağırarak
Kendisine dokunmasını istemiyordu.
Ali ise hala olayın şokundaydı.
Liyanı dikkatlice ayakta duracağına emin olarak bıraktığında kanın miktarını görmeye çalıştı.
Eli telefonuna giderken liyanda elini daha da bastırdı yarasına
Yorgun adımlarla kapıya ulaşmaya çalıştı.
"Liyan bekle, bekle ben haber vericem sağlıkocağına gideceğiz. " Dediğinde liyan başını iki yana sallayarak kapıyı açtı.
Her nefes alışında saplanan ağrılar.
Nefesini kesen acı,
Açtığı kapıdan dışarı çıktı.
Kesik kesik aldığı nefesler boğazında düğüm oluyor Yutkunamıyordu
Nefesini kesecek olan bu acının bitmesini geçmesini diliyordu.
Oysa bıçağı kendisine saplarken kurduğu senaryo bu değildi.
Ölürüm diye düşünmüştü.
Yaşadığı o andan bir tek ölürse kurtulabilirdi.
Liyan yaşamdan uzak büyümüştü.
Özgürlüğün adını duymuş
Hayatı ise yaşadığı olaylarla bütünleştirmişti.
Hayatı yaşayacağı olaylardı.
Ve bundan kurulmanın tek yolu ölümdü.
Çiğ yağmıştı geceden,
Şafak yeni yeni sökerken liyan başını iki yana sallayarak kendine küfürler ediyordu.
Buraya gelince her şeyi gitmişti.
Tüm kurallarını yıkmış
Kendine verdiği sözleri çiğnemişti.
Bu olanda bana reva diyordu.
Karanlık çökünce uyuması güneş doğunca kalkması gerekirdi.
Yüzlerce erkeğin bulunduğu kışlada kalması hataydı.
Kapısını kilitlemeden uyuması...
Kendine hayret ediyordu.
Cihan ile o kadar yakınlaşması
Pehlivan ile dostluğu
Kerime güvenip gece vakti buralara gelmesi.
Ve ali
Hepsinde de kendisini suçluyordu.
Cihan ile yakınlaşmaya başladıklarında liyan ona karşı yaklaşımını görünce kendisine iyi davranan tek kişinin serkan olmadığını fark etmişti.
Tek serkan değildi. Ona iyi davranan
Tek serkan değildi. Ona dokunmayan
Ama şuan yardım isteyebileceği tek serkan kalmıştı.
Kışlaya dönmek istemiyordu.
Bastırdığı duyguları tekrar gün yüzüne çıkmıştı sanki.
Yıllarca öğrendiği gördüğü manipüle edildiği her şey aklına geliyordu.
Cihanın haberi varmıdır diye düşünmeden edemiyordu.
Deli gibi gitmek istiyor ama cihandan ayrı kalmak istemiyordu.
"Liyan yürüme daha fazla yaran daha da açılacak. " Dedi ali
Liyan'ın peşinden gidiyordu.
Liyan ise ali peşinde oldukça korkusu giderek artıyordu.
Ali, " Dokunmayacağım yemin ederim. " Dedi
Liyan ise kendi kendine mırıldanıyordu.
'Aptal liyan. '
"Liyan özür dilerim. " Dedi ali
Kerimi zor ikna etmişti liyanı getirmesi için.
Masada liyan ve cihanın samimiyetini görünce kandırabilirim sanmıştı.
O kadar emindi ki terörist olduğundan
Acısı taze diyeydi.
Acısının altıncı ayındaydı.
"Ben senin onlardan olduğuna emindim. " Dedi
Bıçağı kendine saplayana kadar emindi.
Dosyaların ne olduğuna bakması bile yeterli bir kanıttı.
Cihana da bunu göstermek için kamera bile yerleştirmişti.
Liyan kendini bıçaklayınca kalkmıştı sanki gözündeki perde
Çok acıyor. Diye bağırdığında yeni uyanmış gibi irkilmişti.
Liyan zar zor yürümeye çalışırken Ali Sinanı arayıp gelmesi için yalvarmış ama ne olduğunu söylemeye dili varmamıştı.
Ali liyanın peşinden yürürken ister istemez gözleri dolmuştu.
'Bu kimin piçiymiş, ' diyen kadının sesi beyninde tekrar ederken başını iki yana salladı. Şuan olamazdı.
Liyan daha fazla dayanamayarak durduğunda, "acıyor, " Diye bağırmıştı. Daha fazla yürüyemeyerek
Gözlerinin önü karardığında ali onu uzaktan izliyordu.
Yanına gidip tutmamıştı. Düşerken
Liyan bincini kaybederken ali izlemişti olan biteni.
Sinan'ın geleceğinden emin olarak
Dizlerinin üzerine çöktü.
Liyanın karnından sızan kanı izlerken şirin e ne diyeceğini düşündü.
Şirin çok kızar mıydı ona?
Elini kabanının iç cebine atarak şirinin numarasını tuşladı.
"Ben yine yanıldım. Şirin, " Dedi nefes bile almadan, " Ben yine, " Diyerek sustu. Şirinin kızmasını istemezdi.
Telefonu kulağından uzaklaştırarak kapattı. Bunu ona söyleyemezdi.
N
e yapacağını bilemeyerek başını iki yana salladı.
Kimseye söyleyemezdi.
Yazarın Anlatımı:
Cihan kurduğu alarm sayesinde gece 3 te uyandığında başını yasladığı liyanın saçlarına burnunu sürttü.
Uyku sersemliğini üzerinden atabilmrsi için hemen kalkması gerekiyordu.
Şayet biraz daha liyanın etkisi ile mayışırsa temelli uykuya dalacaktı.
Yataktan kalktığında dikkatlice liyanın başının altından kolunu çekti.
Liyan'ın saçlarını koklayarak öptü.
Yataktan çıkarak battaniyeyi liyan'ın üzerine iyice örttü.
Kısa kollu ile teni maruz kaldığı soğuğun etkisi ise ürperirken ilk işi sobaya odun atmak olmuştu.
Kömür atmaya cesaret edemiyordu.
Sobada kalan küller kuru odun ile buluşunca çıkardığı tutuşma sesleri ilr alev harlanmıştı.
Sobanın kapağını kapatarak esnedi.
Dün çıkardıklarını üzerine geri giydi.
Pantalon ile yatmaya alışık olmasına rağmen kendini rahatsız hissetmişti.
Duşa ihtiyacı olsa da gecenin bu saatinde bu mümkün değildi.
Telefonundan saati kontrol ederek dışarı baktı. Kabanının önünü kapattı.
Dışarıda esen rüzgar ve kuru soğuk liyanı hasta edebilirdi.
Her ne kadar gelmek istese de bu sağlığından önemli değildi.
Döndüğünde gönlünü alırdı nasılsa
Yanına giderek önce anlını öperek ateşini kontrol etmişti. Kendisi söylemese hasta olmaya başlıyordu.
Üzerindeki kırgınlık cihanın gözünden kaçmamıştı.
Liyanın mırıldanmaları cihanın yüzünde bir tebessümün konmasına neden oldu.
Rahatı yerindeydi.
Böyle rahat uyurken nasıl uyandırıp soğukta nöbet yeri gezenilirdi ki.
Dudakları liyanın boynuna inerek uyanmasından korkarak uzunca öpmüştü.
Döndüğünde söylerdi öptüğünü.
Hem artık eskisi gibi değildi.
Öyle arsız olmuştu.
Her an kalkıp hadi öpüşelim diyebilirdi.
Cihan yataktan kalkarak kapıya doğru gitti.
Bir yandan sinanı aramış telefonu açmasını beklerken odadan çıkmış kapıyı arkasından kapatmıştı.
"Efendim, " Diyen sinanın uykulu sesini işittiğinde biraz mahçup olmuştu Cihan
"Ben devriye atmam gerek sen göz kulak olur musun liyana? " Diye sordu.
Karakoldaki bekleme odasına gelsen? " Diye eklediğinde sinan onaylar şekilde mırıldandı.
"Gelirim." Dediğinde cihan minnetle, "eyvallah, " Dedi.
Telefonu kapattıklarında hızlıca arabaya gitmişti.
Dışarıdaki ayazı görünce bedeni ister istemez titremişti.
İyi ki getirmemişti liyanı
Ufacık bedeni nasıl dayanırdı bu soğuğa diye düşündü.
Radyonun sesini kısarak şarkı açtığında
Yol boyu liyanı düşünmüştü.
Bu düşünceler pekte iç açıcı değildi tabi
Aralarındaki ilişkinin ne olacağını düşünüyordu.
Sürekli liyan ile temas halinde olmak istiyordu.
Oysa temas bağımlısı değildi.
Sadece liyanı hissetmek istiyordu.
Nazını çekmek istiyordu.
Yıllardır. İlişkilere soğuk bakan cihan liyana karşı olan hislerine kendi bile anlam veremiyordu.
Hoşlanma değildi artık
Duyguları daha da yoğunlaşmıştı.
Daha da harmanlanmıştı.
Saf sevginin aşk ile birleşimiydi.
Liyanın iç dünyasını anlamaya çalışmıştı hep,
Bugünlerde anlıyordu yavaş yavaş
Onun olan omun olsun istiyordu.
Çok çabuk sahipleniyordu.
"Sen benim cihanımsın! " Diyen sesi doldu kulaklarına
Şimdiden yanına gitmek istiyordu.
Ve artık arlarındaki ilişkiyi biraz daha yükseltmek istiyordu.
Özellikle yeni gelen o üç askere liyan ile aralarında duygusal bir bağ olduğunu söylemek istiyordu.
Sonuçta onlarda timin yeni üyeleriydi.
Liyan ile sık sık bir araya gelirlerdi.
Ve uyarmakta fayda vardı.
Nefesini dışa bırakarak gaza biraz daha yüklendi. Hemen bitmeliydi bu devriye...
Bütün nöbet yerlerini gezdikten sonra sonunda dönüyordu.
Dün geceyi geçirdiği odaya gitmek istiyordu.
Liyan kendisine götürmedi diye kızar mı diye düşünmeden edemiyordu.
Belkide gittiğini bile fark etmemiştir.
Saat geecenin kaçıydı sonuçta
Umarım uyuyordur. Dedi içinden.
Keşke çiçek satan bir yer olsaydı. Dedi kendi kendine mıtıldanarak liyana çiçek alabilirdi.
Kasım çiçeklerinin olduğu tarla aklına gelsede çoktan aralık ayına girmişlerdi.
Çiçeklerin çoğunun solmuş olduğuna emindi.
Kışlaya vardığında arabayı diğer arabaların yanına park etti.
Daha fazla soğuktan nasibini almamak için hızlı adımlarla karakola girdi.
Liyan'ın kapısının önüne geldiğinde beklemeden kapıyı açmıştı.
İçeri girdiğinde karşılaştığı boş yatak ile kaşlarını çattı.
Yutkunarak odadan çıktığında lavaboya gitmiş olabileceğini düşünüyordu.
Ama orada da bulamayınca telefonundan sinanı aradı.
Telefon çalarken bir yandan da içini kaplayan endişeyi arka plana atmaya çalışıyordu.
Arama meşgule düştüğünde sinirle bir kez daha aradı.
Bir yandan da karakoldaki diğer odalara bakıyordu.
Telefon yine meşgule alındığında bu sefer kerimi aramıştı.
Karakoldan çıktığında, aynı anda hızla bahçeden ayrılan araba ile kaşlarını çattı.
"Cihan." Diyen kerimin sesini duyduğunda telefonu cebine koyarak hızla yanına gitti. "Liyan nerede? " Diye sorduğunda Kerim'den bir cevap gelmemişti.
Daha da sinirlenmiş bu sefer sesini biraz daha yükselterek, "siktirme keyfini liyan nerede diyorum sana! " Diyerek omzundan itmişti. Kerimi
"Ormandaki taş evde, "
Sinan arabayı kullanırken dikiz aynasından liyanı kontrol ediyordu. Liyanın yanında serdar sinanın yanında da ali oturmuştu.
"Ne yapacağız? " Diye sordu ali alini ıslak mendille silse de sankimo sildikçe daha da kan oluyordu elleri.
"Ölürse eğer, sağlıkocağı sonuçta tedavisi yeterli olmayabilir. " Desede nereye bağlayacağını kendi de bilmiyordu.
"Derin değil yarası. " Dedi serdar Ali'yi rahatlatmak için,
"O sandım yemin ederim. " Dedi ali kendilerine inanmaları için
"Biz zaten sana söyledik ali, " Dedi sinan Ali'nin kalbini kırmamak için cümlelerini seçmeye çalışıyordu.
Ama söyleyemediği her bir kelime içine batıyordu.
"O değil dedik kendine gel dedik, " Diye sitem etti.
"Sen bizi adam yerine koyup dinledin mi? Ben sana açık açık demedim mi bu kız iyi değil uğraşma diye, " Dedi
Pehlivan kadar olmasa da liyan ile sinan da samimiydi.
Sinan gerçekten seviyordu liyanı
"Cihan bilmesin, " Dedi ali yine kendini düşünerek "bu sefer affetmez beni, " Dediğinde sinan alayla güldü. "Arıyor beni şu an, " Dedi arabanın önünde titreşimde olan telefonunu işaret ederek
"Biz sana çok dedik ali, " Dedi serdar.
"Kendini bıçakladı." Diyerek yutkundu ali, "hala inanamıyorum bana saplar sandım. " Dedi düşünceli bir şekilde.
"Yemin ederim bana saplar sandım. Değilse alırdım elinden. " Dediğinde serdar, " Ne yaptın? " Diye sordu.
"Ne yaptın da bıçakladı kendini, " Dediğinde ali gözlerini kapattı.
Eğer söylerse şirin konusunda ona yardım etmezlerdi.
Cihan eğer öğrenirse yardım etmezdi.
Ali başını iki yana salladı. "Hiç bir şey, " Dediğinde serdar ona inanmasa da üstünde durmadı liyan uyanınca ona sorardı nasıl olsa,
Bir eli liyanın karnında yaraya baskı uyguluyordu.
Liyanın solgun yüzüne baktığında istemsizce gözleri doldu.
Başını biraz eğerek yüzüne bakmaya devam etti.
Başını kaldırarak aliye baktı. "Umarım ali, " Dedi boğazını temizleyerek, "umarım bir şey yapmamışsındır aksi taktirde seni Cihana bırakmam, " Diye tehdit etti. Açık açık
Ali ise liyan'a yaptıklarından dolayı derin bir pişmanlık içerisindeydi.
İlk günden beri yaptıklarından dolayı
Kendini öylesine inandırmıştıki
Liyan'ın terörist olduğuna gözü ondan başkasını görmez olmuştu.
Liyan'ın Aldığı nefes bile Ali'ye batıyordu.
Ali karşısında liyanı her gördüğünde içi nefretle doluyordu...
Sinan arabayı durduğunda serdar omzunu dikleştirdi. Ali ve sinan indiğinde ali sağlık ocağına doğru koşmuştu. Sinan ise arka kapıyı açarak serdar ile birlikte liyanı sarsmadan indirmişlerdi. Sinan liyanı kucağına aldığında üzerinde sadece montu vardı.
Serdar elini liyanın yarasına bastırarak uyumlu adımlarla içeri koşuşturdular.
Doktor yatırmaları gereken yeri göstererek liyanın kan grubunu sormuştu.
Sinan ve serdar birbirlerine baktıklarında serdar, " Cihana soralım. " Dedi
"Biliyordur illaki, " Dediğinde doktorda liyanın üzerini makasla keserek yaraya müdehale etmeye başlamıştı.
"Ali iyi misin? " Diyerek Sinan Aliye doğru giderek elini alinin omzuna koydu. serdar titreyen telefonu ile elini montunun cebine attı.
Serdar yutkunarak telefonu açtı.
Dışarı çıkarken cihanın, "o kan eğer üçünüz den birine ait değilse amınıza koyarım anlıyor musun beni! " Diye bağırdığında serdar ne diyeceğini bilemedi.
"O Ali'ye söyle! Eğer liyana bir şey yaptıysa o kan liyana ait ise yemin ediyorum yaşatmam onu, "
"Liyanın kan grubu ne? "
Liyanın anlatımı:
Gözlerimi zar zor açtığımda karşılaştığım rutubetli tavan ile nerede olduğumu kavrayamadım.
Başım sanki çatlayacak gibi ağrırken başımı hareket ettiremiyordum.
İnleyerek başımı daha da yastığa bastırdım. "Güzel bebeğim. "
"Uyandın. Bir tanem iyisin, "
Elimi kavrayan el ile bakışlarımı çevirdim. Gözlerimi oynatmak bile inanılmaz bir acıya sebep oluyordu.
Elimi kavrayan ele tutundum.
Cihan bir kez daha, "güzelim." Diyerek varlığını belli etmişti.
"Cihan, " Dedim. nefessiz kalmış gibi
"Cihan çok acıyor. " Dedim başımı kasdederek, Yanımda sandalyede otursada bakışlarımı ona bile çeviremeyecek kadar bitkindim.
"Geçecek, " Diyerek başını yanağıma yasladı. Ağırlığını vermeyerek
"Cihan korkuyorum. " Dedim yaşananların tekrarı aklıma bir bir düşüyordu.
Tuttuğu elimin üzerini öperek, "bir şey yok, " Dedi. "Ben yanından ayrılmayacağım. " Diyerek dudaklarını saçlarıma bastırdı.
Nefesimi kontrol edemiyordum.
Düzensiz nefeslerimi fark etmiş olacak ki, " İyi misin? " Diye sordu.
Başımı iki yana sallamaya çalışırken saplanan ağrı ile inledim.
Cihan elimi bıraktığında ben sıkıca tuttum. "Hemen geleceğim hemen bir kaç saniye sadece, " Diyerek elimi bir kez daha öperek yatağın üzerine bıraktı.
Kapıdan "rıfat! " Diye seslenerek omzunun üzerinden bana baktı.
"Rıfat! " Bu kez biraz daha gür bir şekilde bağırarak içeri geri girmişti.
Yanıma gelerek tekrar elimi tuttu.
"Sinan gelecek şimdi sana kıyafet getirecek, " Dediğinde bakışlarımı yüzüne çıkardım.
"Üzerimde kıyafet yok mu? " Diye sordum. Kaşlarını çattı. "Hissetmiyor musun? " Dediğinde "hayır." Dedim.
"Ciha-" Dediğimde benim cümlemi keserek "bir şey yok, " Dedi ılımlı ses tonuyla "verilen ilacın etkisi olduğuna eminim. " Dediğinde yutkundum.
Bedenimi hiçbir şekilde hissetmiyordum. Kapıdan görünen beyaz önlüklü adam cihana ardından bana bakmıştı.
"Geçmiş olsun, " Diyerek içeri doğru bir adım attı. "Nasıl hissediyorsun kendini? " Diye sorduğunda "hissetmiyorum, " Diye atıldım.
"Başım çok ağrıyor hareket edemiyorum. "
"Sakin ol, gayet normal. " Diyerek cihana döndü.
" Uyuşturmak için kullandım ilaçlar sizin getirdikleriniz. " Diye açıkladı
"Bünyesine ağır gelmesi normal sizin için kullanıyoruz normalde, " Dediğinde cihan duydukları ile gözü seyirdi.
"Geçir ağrısını, " Dediğinde doktorun Cihandan çekindiği belliydi. "Serum yapabilirim. " Dediğinde cihan, "sordum mu?" Diye çıkışmıştı.
"Ne yapılacaksa yap! " Dediğinde doktorun göz devirmesine şahit oldum.
"Müsade var mı? " Dediğinde Cihan oturduğu yerden kalktı.
Doktor cihanın kalktığı yere oturduktan sonra koluma damar yolu almıştı. Tepkisizce beklerken ayağı kalkarak serum almaya gideceğini söylerek çıkmıştı odadan
"Cihan beni niye götürmedin? " Diye sordum. Sanki daha yeni yeni ayılıyordum yeni yeni idrak ediyordun yaşananları,
"Liyan hava çok soğuktu be-" Diyecekken, "ben o soğuğu kemiklerime kadar hissetim cihan." Dedim. Beni götür diye demiştim gözlerimi sıkıca kapattım.
"Cihan beni neden götürmedin? " Diye bir kez daha sorduğumda nefesim kontrolümün dışına çıkmıştım.
Düzensiz nefeslerimle "beni neden bıraktın! " Dedim nefes almam daha da güçleşirken içeri doktor girdi.
"Cihan beni neden bıraktın? " Diye sordum bir kez daha
Doktor elini anlıma bastırdıktan sonra cihana bir şeyler söyledi.
Nefeslerimi düzene sokmaya çalışıyordum. Elimi kaldırarak boğazıma götürdüm. Sanki bir şey vardı nefes alamamı engelleyen,
Doktor elimi tutarak yatağa bastırdı. Başımdan bir şey geçirdiğinde, "sakin ol! " Diye uyardı.
Ağzıma takılan Nebülizatörü doktor aktif hale getirdiğinde
Cihan beni izliyordu.
Gözlerimi kapattığımda doktor serumu takmıştı. Damarlarıma giren ilaç damarlarımda acı bir sızı bırakıyordu.
Kapı çaldığında bakışlarımı oraya çevirdim. İçeri giren Sinan ile cihana döndüm.
Doktor, "10 dakika alsan yeter, " Demiş ve geri çekilmişti. Cihan, "kıyafet giyse sorun olur mu? " Diye sorduğunda doktor,
" yarayı sık sık kontrol etmem gerek." Derken sinan, tamamlamasına izin vermeden
" Önü Düğmeli aldık, " Dedi doktora bakarak, "sorun olacağını sanmam. " Dedi.
Doktor başını sallayarak çıktığında derin arkasından göz devirdi.
"Çok biliyor her şeyi siktiğimin gavatı," Diyerek cihana,
"İyi mi? " Diye sordu cihan, "yarası iyi sadece, " Dedi şükreder gibi söylese de canının sıkkın olduğu belliydi.
Sinanı görmek beni germişti. Kerem gibi olabilirdi.
Niyeti ali gibide olabilirdi.
Cihanında öyle
Yutkunarak bakışlarımı tavana çevirdim.
Burada kalmayı istemiyordum. Bu sefer gerçekten istemiyordum.
Eve gidecek kadar hemde
Amcamlara erkeklerle kaldığımı söyleyebilecek kadar.
Döndüğümde bana kızmalarını umursamadan dönmek istiyordum.
Cihazı ağzımdan çektim. "Kıyafetleri giymek istiyorum. " Dedim. Sinanın bursda olması ve battaniyenin altında çıplak kalmak beni yeterince endişelendirirken birde Ali'nin gelme ihtimali beni korkutuyordu
Elim ile göğüslerimin üzerinde duran battaniyeyi daha da yukarı çektim.
"Dışarı çık. Liyanın üzerini giydireyim değilse Rıfat elimde kalacak, " Demişti. Ben uyurken bir şey mi olmuştu.
Yine ali gibi Aklıma düşen sahneler ile elim boynuma gitti.
Isırmıştı. Onun izini Cihan görürse benden nefret edebilirdi.
Bana inanmazdı.
Hoş şuan hakkımda ne düşünüyor onu dahi bilmiyordum. Ali ona ne demişti bilmiyordum.
Belkide beni suçlamıştı.
Sinan bana döndüğünde bakışlarımı ondan kaçırdım.
Hiçbirini görmek istemiyordum.
Ondan bakışlarımı kaçırsam da ısrarla bakmayı sürüdüyordu.
En sonunda bir şey demeden Dışarı çıktığında Cihan poşetin içinden çıkardığı pijama takımını paketinden çıkardı düğmeleri tek tek açtıktan sonra yanıma geldi.
"Utanmanı istemem çünkü sana bakmayacağım." Diyerek yutkundu.
"Yine de rahatsız olur musun bilmiyorum." Dediğinde sessiz kaldım. Sessizliğimi cevap olarak algılayarak
Battaniyeyi aşağı çekmişti. Sonra tekrar poşete uzanarak içinden sütyen çıkardı. Yüzünü vereceği tepkileri izlesem de ifadesizdi.
Etiketi kopararak battaniyeyi biraz daha açtığında bakışları ilk olarak karnım da gezindi.
"Hala nasıl olduğunu bilmiyorum. " Dedi küfür edercesine
"Sana ne olduğunu hala bilmiyorum. " Gözlerini kapatıp açtı.
"Yaran acırsa söyle, " Diyerek kaldırdığında hissettiğim acı ile inledim.
"Çok acıdı, " Diyerek nefesimi tutmaya çalıştım. Nefesim bile ağrıtıyordu.
"Tamam o zaman, " Diyerek omuzlarımdaki ellerini bıraktı. Yarayı kontrol ederek yattığım yerde elleri sütyenimin arkasına gitti. Seri bir şekilde bir tarafı asıldığın da çıkan kopça ile kollarımdan da çıkarmıştı.
Eskiyi göğüslerim den çekmeden önce diğerini onun üzerine koydu.
" bakmıyorum merak etme, " Diyerek eskisi çekti eskisini ayakucuma fırlatırken beyaz sütyende gördüğüm kan lekeleri ile kaşlarımı çattım. O kadar fazla mı kanamıştı?
Sütyenin kopçasını arkaya doğru uzattı üzerime doğru biraz daha eğilerek bakışları yüzümde iken kopçanın iki ucunuda tutarak beni fazla sarsmadan sadece sırtımı biraz kaldırdığında ellerimi boynuna sardım. Kolay bir şekilde birbirine geçirdikten sonra sırtımı yatağa bıraktı. Ellerimi boynundan çekerken yüzlerimizin arasındaki farkı kapatarak alt dudağımı dudaklarının arasına aldı.
Kendimi geri çektim. Gözlerini kapatarak anlını anlıma yasladı. Geri çekilmemden bozulmamış gibiydi.
"Çok korktum. " Dedi boğuk çıkan sesiyle dudaklarını bir kez daha dudaklarımın üzerine getirerek bu sefer sadece öpüpü geri çekilmişti.
"Bana kızsan da hakkın sövsen de, "
Diyerek sustu ve bir kez daha dudaklarımın üzerini öptü.
"Ama uzak kalma, seni kaybetmek istemiyorum."
Bu sefer üst dudağımu iki dudağı arasına aldı.
Çalan kapı ile hızla geri çekildi.
"Bekle! " Diye bağırdığında ben bile sıçramıştım. Pijama üstünü eline alarak kolunu kolumdan geçirdi. Elini belime koyarak biraz kaldırmış pijamanın diğer tarafa geçmesini sağlayarak diğer kolumu giydirmişti.
Hareketleri çok hızlı olsa bana çok ağır hareketlerle yapıyormuş gibi geliyordu. en alttan başlayarak düğmeleri saniyeler içinde ilikledi.
Bu anlar içinde ne eli göğsüme değmişti ne de bakışları.
"İç çamaşırları derin aldı. Sinan almadı. aldırmam da, " Demişti.
Beni rahatlatmak ister gibi çıkardığım sütyeni poşete koyarak üzerimi örttüğünde "gel şimdi, " Demişti kapıda bekleyene
Açılan kapıdan giren Sinan, "serdar dan haber geldi. iyiymiş onu haber vermek istedim. " Dediğinde Cihana döndüm. " Ona ne oldu? " Diye sorduğumda Sinan cihandan önce
"Cihan ile Aliyi ayırmak isterken kazayla oldu." Dedi.
"Cihan vurdu serdar ı, "
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
18.02k Okunma |
1.13k Oy |
0 Takip |
49 Bölümlü Kitap |