20.
Merhabalar.
14.12.2023
Güne saudade eksik başlıyoruz.

Bölüm şarkıları;
Şarkılar sokaklara ait
Sufle- İçinde aşk var
20. Bölüm
~kasım çiçekleri
Cihan dışarıda üç arkadaşı ile birlikte nöbet tutarken bende arkadan aldığım battaniyeye sarılmış, ayakkabılarımı da çıkararak dizlerimi kendime çekmiş sütümü içiyordum.
Isınmış olan şişe parmak uçlarımı ısıtırken gülümsedim. soğuk havadan dolayı bütün uzuvlarım nasibini almıştı.
Kafamı biraz eğerek ön camdan kar havası olup olmadığını anlamak için dışarı baktığımda gördüğüm kızıl hava ile yüzümde bir gülümseme oluştu.
Şişedeki süt azalınca şişeyi sallayarak karıştırarak tek dikişte içmeye kalkıştığım da dibinde kalan balların ağzıma geldiğinde bu tatlı tat ile yüzümü buruşturdum.
Tatlılığı şaka mı?
Aklıma gelen mika raun un sesi 'tatlılığı şaka mı' dediğini hayal edince komiğime gitmişti.
Kocamın bana aldığı hediyeler şaka mıı?
(Bu kısımda liyan güldü yazacağıma random attım.)
Aklıma gelen mika nın repliklerine gülerken karşıda bana çatık kaşlarla cihan ile göz göze geldiğimizde dudaklarımdaki gülümseme yavaş yavaş laybolurken dudaklarımı birbirine bastırdım.
Eli ile bir şwye işaret ettiğinde arabanın üstüne baktım. Sonra ona döndüğümde başknı olumlu anlamda salladı. Yukarıda sadece ışık olduğunu varsayarsak açık olan ışığı kapatmıştım.
Cihana döndüğümde beni göremese de ben onu net olarak seçebiliyordum.
Kendimi salak gibi hissediyordum.
Keşke neye güldüğüme bilseydi de delirmişim gibi bakmasaydı.
Acaba cihan da mika'nın hikayelerini izliyor muydu?
Başımı iki yana sallayarak düşüncelerimden kurtulmak için çabaladım.
Aniden bastıran uyku hissine bedenim mağlup geldiğinden elimdeki şişeyi sürücü koltuğuna bırakıp başımı iyice
Koltuğun sırtına yaslarak gözlerimi kapattım.
🪅🪅🪅
Yüzüme vuran ışık ile gözlerimi araladığımda ellerimi gözlerimin önüne siper ettiğimde, yerimden doğrulmuştum.
"Farları kapat. " Diye yükselen cihan sesini duyduğumda irkilmiştim. Aramızda o kadar mesafe varken bana ulaşan gür sesi gerilmeme sebep olmuştu. Gözlerime vuran ışık kapanınca karşımda gördüğüm yeni bir araba ve arabanın başında iki asker cihan ise diğer askeri aracın ön kaputuna koyduğu kağıtlara bakarak tablete bir şeyler yazıyordu.
Bakışlarım cihan da iken bir an bana dönmüş ardından tekrar işine dönmüştü.
Gözlerim onu takip ederken ne olacağını merak ile izliyordum.
Cihan işini bitirdiğinde kağıtları toplaryarak ikiye katlamış ve yeni gelen adama uzatmıştı.
Bir kaç dakika konuştuktan sonra adam arabayı çalıştırmıştı. Cihan içinde bulunduğum arabaya doğru gelirken, o adam ise askerlerin yönlendirmesi ile geri dönmüştü.
Cihan kapımı açtığında ona döndüm.
"Neden uyandın? " Dediğinde gelen soğuk hava ile anlık bir titreme hissi gelsede kendimi toparladım.
"Kar mı yağacak? " Sorusunu es geçerek, ben bir soru yöneltirken önce başını gökyüzüne kaldırmıştı. Belirgin olan ve soğuktan kızarmış olan teni ve adem elması nın çene hatlarına olsn uyumu,
Başını tekrar bana indirdiğinde "kar soğuğu, karşı tepelere yağmış onun soğuğu buraya yağmaz daha, " Dediğinde yüzüm düşmüştü.
"Merak etme yağar bir haftaya, " Dediğinde birazda olsa tebessüm etmiştim.
"Ve sen ye uyandın? " Dediğinde omuz silktim. "Işık gözümü aldı, " Derken esnemiştim. "Uzunları açmış, " Diyerek eli ile arka tarafı gösterdi. "Arkaya uzan daha rahat yatasın." Dediğinde başımı olumlu anlamda sallayarak
Ayakkabılarımı almak için eğildiğimde cihan fırsat vermeyerek "önden geç dışarı çıkma soğuk hava, " Demişti.
Dediğini yaparak önden arkaya geçtiğimde kolunu yasladığı ön kapıdan ayırarak battaniyeyi almış sonra kapatarak, arka kapıyı açmıştı.
"Uzan." Dediğinde başımı ondan tarafa koyarak tekrar cenin pozisyonu alarak uzanmıştım. Elindeki battaniyeyi, bedenini aracın içine uzataeak üzerimi omuzlarıma kadar örtmüştü. Elini alnıma bastırdığında elinin soğukluğu ile üşüsem de büyük bir tepki vermedim.
"Ateşin var. " Dediğinde başımı olumsuz anlamda sallayarak "senin elin soğuk, " Diyerek red etmiştim.
"Elim soğuk, " Diye kabul etmiş "ama senin ateşin elimi yakacak kadar fazla, " Diyerek ateşim olduğu konusunda ısrarcı olmuştu.
"Ağrıyan herhangi bir yerin var mı? " Dediğinde yattığım yerden başımı iki yana salladım. "Acıkırsan tost var. " Dediğinde bakışlarımı yerdeki poşetlere çevirdim. "Canım istemiyor
" Dediğinde "tamam." Demişti.
"Gidiyorum ben. " Dediğinde tekrar başım ile onayladım. "Kolay gelsin. " Diye mırıldandığımda. "Sağ ol, " Diye karşılık vererek kapıyı yavaşça örtüp gitmişti.
Gözlerimi tekrar araladığımda cihan sürücü koltuğundaydı. "Cihan." Diye seslendiğimde sesimdeki değişiklik ile yüzümü buruşturdum. "Uyu yok bir şey, " Diyerek arabayı çalıştırmış kalörifer düğmeleri ile oynuyordu.
"Çok üşümüşsün, " Dediğinde kapanan gözlerimi açık tutmak için savaş veriyordum. "Uyunaya decam et, " Dediğinde zar zor "saat kaç, " Diye sormuştum. " İki, " Dedediğinde gözlerimi kapattım. Arabaya yayılan sıcak hava bedenini rahatlatırken "nasılda kasmışsın kendini, " Demişti cihan kolumu sıvazlarken
Kendimi tekrar uykuya mahkum bırakırken açılıp kapanın kapı ile cihanın gittiğini anlamıştım. Bedenim açık olan kalöriferin sıcağı ile rahatladığını hissediyordum.
🪅🪅🪅
"Sensiz kalbimde sızı var. "
"Sev ya da git öyle bakma"
"Artık canımı acıtma, "
Arabada çalan kısık sesli müzik ile gözlerimi araladığımda cihan sürücü koltuğundaydı. Yerimde doğrulduğumds uyku mahmurluğuyla esnedeim.
Cihan "günaydın." Dediğinde bende aynı şekilde karşılık verdim. "İyi misin biraz daha? " Diye sorduğunda başımı olumlu anlamda salladım. En son gece gelip Klörifer i açıp gitmişti.
Arabanın sıcaklığı beni tekrar mayıştırırken ön koltuğun orda olan ısıyı yayan cihazı görünce hevesle "öne geleyim mi? " Diye sormuştum.
Cihan yan koltuğa attığı ya da koyduğu kabanını kucağına alarak koltuğa iki. Kez vurarak "gel! " Demişti.
Ortadan öne geçtiğimde o da kabanını arkaya bırakmıştı. Ellerimi sıcağın kaynağının önüne tuttuğumda cihan "üşüyor musun hala? " Diye sormuştu.
Başımj olumlu anlamda sallarken. "Gel bakayım! " Diyerek ona yaklaşmamı isteyince bedenimi biraz ona doğru yaklaştırdım.
Eli ilk alnıma ardından yanağımı avuç içine aldığında ateşimi kontrol ediyordu. "Avcumun içi kadar yüzün. "
Diyerek bilek çizgisini çeneme koyarak alnıma uzanan parmakları ile yüzümü sıktı. " Yaa! " Diyerek geri kaçtığım da elindeki sigara kokusuna karışmış anason kokusu burnuma dolmuştu.
"Şimdi nereye gidiyoruz? " Diye sorduğumda "son bir yer kaldı, " diye yanıtlamıştı. "Anason buldum sana," Dediğinde kaşlarımı çattım. "Neden? " Dediğimde "rakı mı yapacağız? "
Dediğimde dalgaya vurarak "hıı! " Diye alayla onayladı. "Ben kaçak rakı yapacağım sen satacaksın. " Dediğinde dudaklarımın yukarı doğru kıvrılmasına neden olmuştu. "Ben pazarlık yapamam, zarar ederiz, " Dediğimde gülümsemişti sadece,
"öksürük, nezle, soğuk algınlığı gibi hastalıklara ve solunum yolu enfeksiyonuna da iyi gelir. Ara ara çıkan bu ateşin, enfeksiyondan şüpheleniyorum. "
Dediğinde onaylar şekilde mırıldandım.
"Anason." Diyerek yönümü ona çevirdim "tadı güzel mi? " Diye sorduğumda gözlerini kıstı. Cihanda refleks gibi bir şeydi sanırım ara ara gözlerini kısardı hep
"Suyun içine damlatacaksın fark etmezsin bile tadını, " Dediğinde "sen hiç içtin mi? " Diye sormuştum.
"Hayır. kupa vurduruyorum ya sa kekik yağı en olmadı serum. " Diyerek bana döndü "nöbet tuttuğumuz çocuklar söyledi anason yağı ihsan amca da var diye, gerçi iyi geldiğini şifasını biliyordum bende, "
"Doğal yollarla otlarla mı İyileşirsin hep İlaç kullanmayı sevmez misin?"
Diye sorduğumda başını olumlu anlamda salladı.
"Karşı değilim. Ama doğal yollarla iyileşmek daha kısa sürede ve daha sağlıklı, " Diyerek yol ayrımından kontrol ederek sağa kırdı. "Ayrıca ilaçlar vücudun direncini kırar. İlerde senin zararına olur. Anestezi bir işe yaramaz, ve ayrıca;" Diyerek işaret parmağını bana doğru sallayarak
"İçtiğin panik atak hapları da zararlı onun yerine ekinezya içebilir sin. "
"O ne?" Dediğimde
"Bitki." Diye karşılık verdi. " Zaten panik atak B6, B9 ve B12 vitamin seviyelerinin gereğinden düşük olmasından dolayı diye biliyorum. Kısacası ilaçlar seni kandırıyor. "
"Torpidoda ama ilaçların geldiğin gün söylediklerin. Herhangi bir krizin olmadı çok şükür. Olsa yine verecektim. Ama gereksizler. "
"Sen ciddi ciddi sevmiyorsun ilaçları, " Dediğimde sağ dudağı yukarı doğru kıvrıldı, "Sadece gereksiz buluyorum. Doğada her şeyin çözümü varken, " Demişti.
"Senin araban nerde, " Diye konumuzdan uzak bir soru yöblendirdiğimde "evde, " Diye yanıtlamıştı.
"Arabaya ya saldırı olduğu zaman ki araba kimindi?" Dediğimde
"Devletin." Dedi
"Peki bu? "
"Bu da devletin. " Dediğinde bu sefer "hııı, " Diye mırıldanmıştım. Onaylar tonda
"Ben sana panik atağım var demedim anksiyetem var dedim. " Diyerek ona döndüğümde "aynı şey, " Diyerek geçiştirdi.
"Ayrıca sakinleştirici panik atak ilacı değil sadece, " Dediğimde üst dudağı kıvrıldı.
"Ama sen bana o gün sakinleştiriciyi anksiyete olduğu için kullanıyorum demiştin. " Dediğinde bu sefer ben geçiştirmek için "neyse ne, " Demiştim.
Tekrar yola döndüğünde bende onu inceliyordum. Bakışlarını, o kadar yorgun görünüyordu ki üstelik göz altları uyuşturucu kullananlar gibi mosmor olmuştu.
Bana döndüğünde kesişen bakışlarımızdan gözlerinin içini gördüm. Göz bebeğini çevreleyen kırmızı çizgileri
"Çok mu uykun var? " Diye sorduğumda önüne dönmüştü tekrar
"Yorgunum sadece, " Dediğinde bunun sebebi iki gündür hiç uyumamış olmasıydı.
"Siz sadece dörtlü arkadaş grubunusunuz? " Diye sorduğumda kaşlarını kaldırıp indirdi.
"Arkadaş olarak tim olarak ta 9 kişiydik. "
"Diğerleri nerde? " Diye sorduğum da
"Teğmen kerim akgün. " Diye başlamıştı tanıtmaya "yüzbaşı ali arslan, " Dediğinde yüzümü buruşturdum. "Astsubay kıdemli Başçavuş serdar tekin, "
"Asteğmen sinan cengiz, " O arkadaşlarını sayarken bende bedemi ona doğru çevirdim. "Astsubay kıdemli Başçavuş Ata Dağkır, " Dediğin de soy isimlerinin benzerliğini tartıyordum. " Kuzenim. " Dediğin de "hıı, " Diyerek mırıldanmıştım.
"Sen? " Dediğimde
"Kıdemli üsteğmen cihan dağkır. " Demişti. "Bir avuç asker kaldık koskoca timden, "
"Ne zamandan beri askersin peki? " Dediğimde "çoktandır." Diye yanıtladı. " Maltepe Askerî Lisesi mezunuyum." Diye anlatmaya devam ederken bu konuları konuşmaktan ne kadar keyif aldığı ses tonundan bile belliydi. " Daha sonra harp okuluna gittim. O da izmirdeydi. "
"Hı hı, " Diye mırıldanarak onu onayladığımda kafamı cama yaslamıştım.
"Ben mezun olduktan yakşalık iki yıl sonra kapandı. Arkeri liseler. Bir tık ayrıcalıklı ve şanslıyım."
" Sonra baktılar ciddi ciddi asker oluyorum. Ata da başladı. Kuzenim yani, " Dediğinde
Tekrar " Hıhı" Diyerek onaylamıştım.
"Dinlemiyorsun, " Dediğinde ise "dinledim." Diye yanıtladım.
" İyi bakalım öyle olsun, " Demişti. Kısa süreli oluşan sessizliği ben bozarak "kaç yaşındasın, " Diye sormuştum.
"Yirmi altı, "
"Aramızda 5 yaş var. " Diyerek yan profiline baktım. "Sana abi dememi ister misin? " Dediğimde
" Sen bana abi demek ister misin? " Diye karşılık vernişti.
"Eğer istersen, " Dediğimde
"Eğer istersen. " Diye tekrar beni taklit ederek karşılık verdi.
"20 yaşındayım demiştin? " Dediğinde yüzüme kondurduğum gülümseme ile ona döndüm.
"Yaşlandırdınız beni, " Demişim alayla.
"Bak sen, " Diyerek arkayı kontrol etti.
"Hııı, " Diye onu onayladığımda başımı çevirdiğimde gördüğüm çieçk tarlası ile gözlerim hayetle açılmıştı.
"Cihan, " Diyerek gözlerimi camdan ayırıp ona çevirdim. "Çok mu yorgunsun? " Dediğimde
"Çok, az kalır. " Diye yanıtlanmıştı.
"Yaa, " Diye mırıldandığımda çattığı kaşları görüş alanıma girdi. " Bir şey mi oldu? " Dediğinde "hayır." Demiştim
Başımı cama yaslayıp kasım çiçekleri ile kaplı olan tarlaya baktım.
Araba ani bir haraket ile sağ tarafa dödüğünde ani sarsıntı ile küçük bir çığlık atmıştım. Cihana döndüğümde avuç içi ile direksiyonu yönetirken diğer eli kapalı olan kapıdaydı.
Onun rahatlığına hayretle izliyordum.
"Korktum." Diye ona çıkıştığımda
"Neyden? " Dediğinde
"ne demek neyden ya! " Diyerek kızgınlığımı sürdürmeye devam etti. Ama resmen drift atmıştı koca araba,
"Korkulacak bir şey yoktu. " Dediğinde ilgili sesine rağmen bana bakmıyor. arabanın el frenini çekmekle meşguldü
"Vardı-" Derken onun arkasındaki camdan gördüğüm kasım çiçekleri ile cümlem yarım kalmıştı.
Cihan arabadan indiğinde bende çiçek tarlasının içine girmiş olan arabadan etrafımı izliyordum.
Elim hızla kapının koluna gittiğinde kendime doğru çekerek açtığım kapıdan bedenimi sarkıtarak atlamıştım. Arabanın kapısını tekrar kapatığımda cihanda benim tarafıma gelmiş ön kaputun üzerine yaslanmış bir şekilde beni izliyordu.
"Cihan baksana, " Dediğimde amacım bu çiçeklerin güzelliğini söylemek göstermek belki de hisetirmekti.
"Bakıyorum." Dediğinde ona dönmüştüm. Üzerimde olan bakışları gözlerime ulaştığında "çok güzeller değil mi? " Diye sormuştum.
"Öyle, " Derin bir nefes alarak çiçeklerin kokusunu bir kez daha içime çektiğimde "hava esiyor. " Demişti. Etrafımda bir tur atarak anın büyüsü ile bunu tekrar ederek daha fazla dönmeye başladım.
Kolumdan tutarak "Ve burada vakit geçirmek istiyorsan bunu giymelisin."
Diyen cihanı dinleyemeyecek kadar başım dönmüştü. Uzattığı kamuflaj desenli kabanı aldığımda kolumu bırakmıştı ki tekrar hareket etme çabam sonucunda elini belimden geçirerek ayakta kalmamı sağlamıştı.
Elimden aldığı kabanı arkamda omuzlarından tutarak açtığında kollarımı geriye doğru uzatarak giymiştim.
"Çok başım döndü. " Dediğimde.
"Çok fazla döndün. " Demişti. Kızaran gözlerine ve yorgun sesine üzülerek
"İstersen gidebiliriz. " Demiştim.
"Biraz oyalan gideriz. " Diye yanıtlamıştı. Bende dediğini yaparak çiçeklerin arasında gezinirken.
"Yılan yoktur. Değil mi? " Diye sormuştum.
"Sanmam kış uykusuna yatmışlardır."
"Ama geçen gün vardı mağraya girdiğimiz gün, " Dediğimde başını olumlu anlamda salladı.
"Kış uykusuna hazırlanıyorlardı." Diye yanıtladı.
O şeyin adını andığımız için anlık bir titreme hissi gelsede umursamamaya çalıştım.
"Cihan. Ben biraz korktum. " Diye ona seslendiğim de arabaya yasladığı bedenini çekerek yanıma gelmişti.
Ben önde o bir iki adım arkamda çiçeklerin içinde gezerken
Her renkten birer tane koparıyordum.
"Beni yakalayabilir misin, " Diye sorduğumda birlikte vakit geçirmenin güzel olabileceğini düşünüyordum.
"Beni yeneceğine eminim. " Dediğinde ses tonuda beni ikna edebilecek tonlamadaydı.
"Bir denesek, " Dediğimde yüzüne zoraki olduğuna emin olduğum bir tebessüm kondurdu. "Canın oyun mu istiyor. " Dediğinde başımı aşağı yukarı doğru sallayarak onu onayladım.
"Kaç o zaman. " Dediğinde koşmaya başlamıştım. Elimdeki çiçekler ile elimi rasgele etrafa savurarak koşarken cihanda bir süre yerinde bekledikten sonra arkamdan koşmaya başlamıştı.
Koşarken aynı zamanda omzumun üzerinden arkama baktığımda gerim de olan cihan ile sinirlenmiştim koşmuyordu bile!
Durup "Ama koşmuyorsun. " Dediğimde " Sende kaçmıyorsun, " Diye cevaplamıştı.
"Kaçtım ben! " Diye çemkirdiğimde
"Öyle mi?" Diye sorarak bana doğru yaklaşmıştı. "Ben sadece yürüyorsun sanmıştım. " Dediğinde sinirle kaşlarımı çattım.
"Sen benim arkamdaydın ve hızlı olanda bendim. " Dediğim de
"Hızlı olan sendin, "diyerek Kabul etmişti. " Oynamayacak mıyız? " Dediğimde
İtiraz etmek yerine "daha sonra oynarız, " Demişti. Başımı olumlu anlamda sallayarak
"Gidelim mi? " Dediğimde başını olumlu anlamda salladı.
" Daha sonra seni tekrar getiririm. " Demişti.
Ben önde o arkada ilerlerken aklıma düşen şey ile kaşlarımı çattım. Ben durunca cihanda durmuş ve bana ne olduğunu sorarcaskna bakıyordu.
" Ben arkamda birinin yürümesini sevmem. " Diye içimden geçirdiğim gibi dile getirdiğimde "yan yana yürüyebiliriz. " Demişti.
Yanıma gelerek benden bir adım önde olacak şekikde yürürken içimden kendime lanet ediyordum.
Hiçte farkına varamamıştım. Arkamdan yürümekte olduğunun sanırım ortamın büyüsüne kapıldığım içindi.
Ön kapıyı benim için açarken "yardım etmemi ister misin? " Dese de cevap vermeyip hızla arabaya binip kabanı çıkarmıştım.
Gerçekten de çok fazla sıcaklamıştım.
Cihan kapımı kapattığınıda Kendi pencerem i sonuna kadar hızla indirdiğim de cihan hala aynı yerinde duruyordu. Bedenimi pencereden çıkardığım da gelen çiçek kokusunu içime çektim.
" Gitmek istemiyor gibisin, " Dediğinde
Omuz silktim.
"Çok güzel burası kendimi buraya ait hissediyorum. " Dediğimde kafamda kuedupum cümlemi tartarak "çiçeklerin arasında yani, " Demiştim.
"Çok güzel görünüyorsun, " Dediğinde ansızın gelen iltifat ile kala kalırken
" Fotoğraf ını çekebilir miyim? " Diye yeni bir soru yöneltmişti. bakışlarkmı ona çevirdim.
" Anı kalır, " Dedikten sonra " İkimiz içinde. " Diyerek tamamladı. başımı olumlu anlamda salladım.
Cebinden telefonunu çıkardıktan sonra kamerayı açmasını bekledim. Kameryı açıp telefonu bana doğru çekmek için tuttuğunda ise nasıl poz vereceğimi bilemeyerek gülümseyerek baktım.
"Çiçeklerini göslerebilirsin. " Dediğinde bedenimi çıkardığım camdan kolumu uzatarak çiçeklerden birini koklarken cihana baktım ama saniyesinde vazgeçerek önğmdeki çiçeğe baktım.
Ben arabanın penceresinden bedenimi çıkarıp çiçekleri koklarken topluyor muş gibi yaparken, gülümseyerek ona bakarken...
"Bir de birlikte çekilelim mi? " Diye bu sefer ben sorduğumda başı ile onaylayarak telefonu uzattı. Ön kamerayı açarak gülümsediğimde kolumu öne doğru uzatarak kadraja ikimizi aldım.
Ben camdan sarkmış bir şekilde cihan ise bir elini arabays yaslamış mimik oynatmadan kameraya bakıyordu.
"Biraz yaklaş, " Dediğimde kamera da kafası görünmüyordu. Dediğimi yaparak arkama geçtiğinde
Bende biraz telefonu yukarı kaldırmıştım.
Başımı geriye atarak çekerken çarptığım cihan ın gözvdesi ile geriye düşen başımda gözlerimi yukarı çevirerek ona bakarken o da başını eğmiş bana bakıyordu. "Bas, " Dediğinde dediğini yaparak pozisyonumuzu bozmadan çekmek için tuşa bir iki kez ardarda bastım.
"Yeterli mi? " Dediğinde başımı sallayarak telefonu ona uzatarak üşüyen bedenime daha fazla kayıtsız kalmayıp içeri girdim.
"Pencereyi kapat üşüdün." Derken arabanın etrafından dolanıyordu.
Yerine oturduğunda geriye bakarak kontrollü bir şekilde girdiğimiz tarladan çıkmıştı.
" Güzeldi değil mi? " Dediğimde
"Öyleydi, " Diyerek onaylamıştı.
🪅🪅🪅
Cihan dediği gibi bir yeri daha
kontrol etmişti. Ben arabada beklerken ayak üstü konuşup geri dönmüştü.
Sessiz süren yolculuğumuz kışlada son bulmuştu. Bir binadan diğerine geçerek cihanın odasına ulaştığımızda
"Bir kaç saat uyuyacağım. " Diyerek açıklamış ve dolabının önüne geçerek kıyafetlere bakınıyordu,
Onun yatağına oturduğumda "bir ihtiyacın var mı? Duşa gireceğim ben." Diye sorduğunda "lavaboya gitsem iyi olur. " Demiştim.
Bana aldıklarını yanıma alarak lavaboya gittik. Ben lavaboda iken o kapının önünde beklemiş sonra tekrar odaya bırakarak duş almak için gitmişti.
Ben onun yatağına uzanmış uyku ile uyanıklık arasında gidip gelirken cihan girmişti odaya ıslak havlusu elindeyken ıslak saçları üzerindeki t-shirt'ü ıslatmıştı.
Onu ilk defa yeşil renkten ve üniforması olmadan görüyordum. Yatakta doğrulduğumda "yemek getirecekler." Demişti havluyu dolabında bir poşete koyarken bende onu inceliyordum.
Ayağındaki koyu lacivert eşofman ve üzerinde beyaz t-shirt vardı. Beyaz T-short arkası ense kısmı sırılsıklamdı.
Islak saçlarını dolaptan aldığı başka bir havlu ile baştan savma ıslaklığını alırken ben ayaklarındaki terliklere bakıyordum. Islak olan terlikler...
"Sen buraya mı yatacaksın?" Diye sorduğumda "yat sen, " demişti.
"Ben alinin yatağına yatarım."
"Uykum yok, " Dediğimde kendi yatağında daha rahat uyuyacağına inancım tamdı.
"Olsun, Uzan biraz. " Dediğinde havluyu omzuna asmıştı. Çalınan kapıyı açarak gelen kişiye, "bende seni bekliyordum. " Demişti.
Kapıdaki adamdan tepsiyi aldıktan sonra "benim arabanın arkasında tost vardı alın onu oradan ziyan olmasın. " Diyerek içeri girdiğinde tepsiyi masaya bırakmıştı.
"Ben uyuyorum acıktığında yersin. Bir şey olursa uyandır tamam mı? " Dediğinde başım ile onayladım.
Cihan karşı yatağa yüz üstü yatarak ellerini yastığın altına koyduğunda bende kendimi yatağa bıraktım.

Not not not;
Şimdi şöyle ki
tim, toplam 5 kişiden oluşur. Timden sorumlu olan rütbeliler onbaşı ve çavuştur. Timde yer alan askerler keşiflerde, operasyonlarda ve tatbikatlarda birlikte görev alırlar.ve bizde yüzbaşı var
Takım26-55Astsubay/Asteğmen/Teğmen/Üsteğmen ama bende 26 kişi yazamam ki isimlerini unuturum hep şusn bile bir avuç insanınkini unutuyorum djndkdn
O yüzden biraz sallamasyon ile 8 kişilik kuruyorum timi okey
(Sonra linçleniyorum daaaa)
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
18.02k Okunma |
1.13k Oy |
0 Takip |
49 Bölümlü Kitap |