Bir Garip Berdel Hikayesi
Mekan: Diyarbakır
Zaman: Di’li geçmiş zaman
Dilhun Karahan & Jiar Kırımlı
---
17 Sene Önce...
Amed topraklarında, güneş kendini tüm ihtişamı ile gösterirken, etraf ölüm sessizliğinde yanıp kavruluyordu.
Sadece iki annenin feryadı yankılandı tüm Amed topraklarında...
Bir anne, yavrusunu kucağına almak için doğum sancısı ile savaşırken,
Diğer anne, vurulan oğlu için feryatlar, ağıtlar yakıyordu.
---
Kırımlılar ağıtlar yakıp, intikam yemini ederken...
Karahan Konağı’nda günahın bedelini kesecekleri bir can doğmuştu.
Ebe kadın, bir hışımla konağın avlusuna çıktı:
"– Ağam, ağam gelesin, bir kızın oldu, müjdemi isterim." dedi başını öne eğerek.
Azat Ağa, bir telaşla oturduğu yerden kalkıp, odaya, biricik gözünün nuru karısına koştu. Ona beş erkek evlat veren kadın, şimdi de dünya güzeli bir kız evlat vermişti.
Azat Ağa, dizleri üzerine çöktü. Ellerini göğe açarak Rabbine dua etti. Gözleri, hiç dinmeyen bir pınar gibiydi. İçinde dinmeyen bir sıkıntı vardı. Karısı için olduğunu sansa da birazdan olacaklar, her şeyin cevabı olacaktı.
Azat Ağa, sedirde karısını, oğullarını ve yeni doğan evinin güneşi Dilhun’u severken, konağın kapısı bir hiddetle açıldı:
"– Ağam, ağam yetiş!" diyen kahyaya,
"Ne oldu?" der gibi bakan Azat Ağa’ya, peşinden gelen bir başka adam,
"– Ağam yetiş, kardeşin Boran Ağa, Kırımlıların Bilal Ağa’sını vurmuş!" dedi.
O an, Azat Ağa sanki kendi vurulmuş gibi kafasını yere eğdi. Yeri göğü inleten Amed’in Azat Ağa’sı o gün susmuştu işte.
Biliyordu, kardeşi Boran’ın sevdiği kadını, Kırımlıların oğlu Bilal’e söz kesmişlerdi. Bunu asla söyleyememişti kardeşine. En acısı da Bilal ve Boran kardeş gibi, can yoldaşıydı. Birlikte büyüyen iki kardeşi bir kadının sevdası düşman etmişti.
Bu günahın bedeli, iki masum cana kesilecekti. Büyüdüklerinde biri masumluğu ile, diğeri baştan aşağı zehri ile hüküm sürecekti. Ama sonunda ne olur, işte onu kimse bilmiyordu..
Dendiğinde ilk akla gelen Boran Karahan ve Kırımlıların ortanca oğlu Bilal Ağa gelirmiş. Aralarından su sızmazmış. Hatta kan kardeşi bile olmuşlar. Birine bir şey olsa, diğeri iki elli kanda dahi olsa yetişirmiş.
Tüm Diyarbakır'da, hatta tüm doğuda herkes bu ikiliye imrenirmiş.
Ama bir gün gittikleri düğünde bir kızı görüp sevmiş Boran Ağa. Kızı aklından bir türlü çıkaramamış, her yerde onu anlatırmış.
Bilal Ağa da bilirmiş kan kardeşinin sevdasını, hatta buluşma bile ayarlatırmış, konaktaki kızlar sayesinde.
Öyle böyle zaman geçmiş, Boran Ağa haber etmiş kızın ailesine, kızınızı istemeye geleceğiz diye.
Karahan Aşireti'nin Ağası Boran Ağa diyerek kızın ailesi kabul etmiş, kızı vermişler. Söz kesmişler.
Bir hafta sonra Boran çarşıya inmiş. Tam o sırada Bilal Ağa’yı ve sevdiği kız Büke’yi görmüş. Hem de gelinlik bakarken...
Boran Ağa önce konduramamış. Ama arabaya binip gidince onları takip etmiş. Araba Büke’nin evinde durunca, o da hemen peşlerinden konağa girmiş.
Boran:
"NE OLUYOR BURADA?!"
Tüm ev bir anda gürültüyle açılan kapıya ve sesin sahibine baktıklarında buz kesmişti.
Öfkeden deliye dönen genç adam, nişanlısı Büke’nin üzerine sert ve hızlı adımlarla yürüyerek:
"BUKE, SENİN NE İŞİN VAR ÇARŞIDA, KARDEŞİM DEDİĞİM ADAMLA, HA!?" diye bağırmıştı.
Bir tarafta esip gürleyen adama dolu gözlerle bakan çaresiz bir kadın...
Ve diğer tarafta kardeşim dediği adama arsız arsız sırıtan bir adet Bilal Ağa vardı.
Hayat ne garip bir şey...
Dostum dersin bağrına basarsın, hiç beklemediğin an bıçağı saplar.
Düşmanım dersin uzak durursun, gün gelir yardımına yetişir.
Sessizliği bozan Kerim Bav, acı sözleri söylemişti:
"Boran Ağa, kızım Büke ile olan nişanın düşmüştür. Oğlum Ahmet Şıh, Kırımlıların Nazlı’sını kaçırmıştır. Biz de Büke’yi Kırımlıların oğlu Bilal’e sözledik. Yarın da düğünleri olacaktır."
Boran Ağa’nın orada nevr-i dönmüştü. Kardeşim dediği adam ve sevdiği kadına bakarak:
"BEN SANA KARDEŞİM DEDİM! NASIL YAPTIN? NASIL RAZI GELDİN?
BÜKE, BEN SENİ KOKLAMAYA KIYAMAZKEN SEN BU ADAMA SARILDIN!" diye haykırmıştı.
Büke ise Boran’a dönerek:
"BİZ HİÇ OLMADIK. OLAMAYIZ. BEN ARTIK BİLAL İLE SÖZLÜYÜM VE EVLENECEĞİM. UNUT ARTIK BENİ!" diyebilmişti zar zor yutkunarak.
Boran Ağa ise son kez dönüp sevdiği kadına bakarak:
"DEMEK SEVİYORSUN HA! TAMAM, SEVENLERİ KAVUŞTURALIM O VAKİT... AMA CEHENNEMDE!" diyerek silahını çekmiş, önce kardeşi bildiği Bilal Kırımlı’yı alnından, sonra Kerim Şıh’ı vurmuştu.
Evdeki kadınlar feryat figan etmeye başlamıştı. Kimse Boran Ağa'ya karşı duramamıştı.
Ve en sonunda Boran Ağa, hayatının aşkı dediği Büke’ye silahını doğrultup, onu kalbinden vurmuştu...
Bir gün içinde 3 ölü, 1 fiili ölü,
Ve yeni doğan güzeller güzeli bir bebek vardı...
Devam edecek...
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayin...
Gerekli açıklamayı panomda yaptım canlarım
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
7.15k Okunma |
246 Oy |
0 Takip |
27 Bölümlü Kitap |