Tahir'den
Elimdeki telefondan tekrar tekrar okuduğum mesajlara bakıyordum yine. Noktasına virgülüne kadar ezberlediğime adım kadar emindim. Aslında yazdığı kitapların aksine mesajlaşırken noktalama işaretlerini kullanmadığını düşünürsek bu tabir yanlıştı , sanırım. Yalnızca ciddi olduğunda yazım kurallarına dikkat ettiğini en sonki yazışmamızda öğrenmiştim. Bu beni sebepsiz yere mutlu ediyordu.
Onun hakkında öğrendiğim her yeni bilgi benim için sonsuz mutluluk kaynağıydı. Ailesini tanıyordum az çok. Okuduğu bölümü, kaldığı yurdu, sık sık uğradığı kütüphaneyi biliyordum. Çay ve kahveyi sevmediğini ama sabah kahvaltıda bir bardak sıcak çay içmeden yapamadığını da biliyordum. O bir bardak demli çaya iki küp şeker atılacak, ince belli bardakta içilecekti. En sevdiği kitabı, o kitaptaki replikleri, sevdiği ve zil sesi yaptığı şarkının sözlerini ama en önemlisi gülüşünün sesini ezber etmiştim. Başkalarına gösterdiği sessiz asosyal kızı da sevdiklerinin yanındayken olduğu deli kızı da görmüştüm. Belki de Kübra Karaca'yı kendimi tanıdığımdan bile daha iyi tanıyordum. Ancak onunla o kim olduğumu bilmeden mesajlaşmak daha tanıyacak çok şeyim olduğunu göstermişti. Ben onu tanısam da o bana yabancıydı.
Hayır,korkmanıza gerek yok. Bir sapık değilim. Bunları bilmemin sebebi bir sapık olup onu sürekli izlemem değil. Sadece ona çok yakın bir haber kaynağım var diyelim.
Ahhh, doğru ya! Size kendimi tanıtmadım . Kusura bakmayın konu Kübra olunca kendimi bile unutuyorum ki sanırım bunun en büyük kanıtını az önce gördük. Her neyse sizi fazla bekletmeyeyim.
Ben Tahir. Tahir Kaya. 22 yaşındayım. Kısa süre sonra 23 olacağım. Hukuk fakültesini geçen sene bitirmiş çiçeği burnunda bir avukatım. Allah'ın izniyle stajımı tamamlandığım hukuk bürosunda işe başlayacağım. Çevrem tarafından sert olarak adlandırılan bir mizaca sahibim. Hakkımda en sık duyduğum şey yaşımdan çok daha olgun davrandığım. Sakin kişiliğim,kolay kolay sinirlenmemem ve olayları mantığımla çözmeye çalışmamla bilinirim. Tabi bunların ne kadar doğru olduğu tartışılır. Genelde insanların soğuk nevale diyerek yaklaşmak istemediği bir tipim,sanırım...
Bir hafta kadar önce vatani görevimi tamamladım. Yani altı aydır askerdeydim. O kadar uzun süre ondan haber almamak işkence gibiydi. Geldiğimdeyse kitap okuma uygulamamdaki o bildirimlerde karşılaşmıştım. Uzun zamandır o kadar mutlu olmadığıma sizi temin edebilirim.
Benim askerlik yaptığım o altı aylık süreçte yazdığı kitapları yayınlamış meğer. Onun hesabını bir senedir takip ediyordum. Yani eğer burada olsaydım yayınladığı an okumuş olurdum. Ancak şuan okumamış olmaktan oldukça memnunum. Sonuçta bana yazmasına vesile oldu değil mi? Her neyse devam edelim.
Bir tane kız kardeşim var, Asiye. Asiye 20 yaşında, eczacılık okuyor. Yuvarlak yüzü, demir çerçeveli gözlükleri, masmavi gözleriyle çok güzel ve oldukça sevimli bir kız. Çocuksu yüz hatları sayesinde olduğundan daha küçük duruyor. Karakteri de aynı şekilde. Evin prensesi olarak büyüdüğü için oldukça şımarık ve neşeli bir mizacı var. Benim aksime kendisi sıcakkanlı biri. İnsanlarla hemen anlaşabildiği için ilk ve ortaokul yıllarında çok fazla kavga ettim. Onun konuşkan kişiliğini yanlış anlayan erkekler yüzünden neler çektiğimi bir ben bir Allah biliyor. Neyse ki liseye geçip tesettüre girdiğinde harama bulaşmamak için daha çok dikkat etmeye başladı. Bu sayede benim kavga sayım %75 azaldı.
Annem ve babam memleketteydi. Ben buraya okumak için gelmiştim,benden 3 yıl sonra da Asiye gelmişti. İkimiz burada kiraladığımız küçük evde yaşıyorduk. Hem memleketten gelen harçlıklarımız hem de benim çalıştığım part time işler sayesinde kira konusunda bir sorun yaşamıyorduk. Ben askere gittiğimde de Asiye bir kafede garson olarak çalışmıştı. Her ne kadar bunu yapmaması ve sadece okuluna odaklanmasını istesem de o Polyanna kılıklı kız bazen çok inatçı oluyor!
Bazen beni kızdırsa da kardeşime hiç ödeyemeyeceğim bir teşekkür borcum var. Kübra'yı bu kadar yakından tanımamım en büyük sebebi o çünkü ikisi yakın arkadaşlar. Hergün okulda ve evde telefondan saatlerce konuşuyorlar. Çoğu zaman 1+1 evde yanımda yapılan bu konuşmalara tanık olmamak elde değil.
Kübra'yı ilk gördüğüm zaman aklıma gelince sırıttım. Neredeyse bir buçuk yıl önce Asiye'nin ilk okul günü için onu arabayla okula bırakmıştım. Fakültenin önüne onu bırakıp çıkacakken bir anda önüme atlayan kediyle ani bir fren yapmıştım. Kedinin hemen arkasından gelen kız ise oldukça şaşkın görünüyordu. Kucağına aldığı kediyle yolun ortasında yaptığı konuşma açık camdan bana kadar geliyordu. Yüzünde tatlı bir gülümsemeyle tatlı tatlı azarlıyor bir yandan da kaldırıma doğru yürüyordu.
"Kızıım. Sen korktun mu? Oy oy şuna bak titriyor resmen. Kıyamam ben sana. Ama oh olsun sana. Öyle yola atlanır mı be yavrum? Hayır , Allah göstermesin hadi araba duramadı çarptı sana. Ne yapacaktın acaba? Tamam anladık dokuz canın var diye ekstra bir özgüven geliyor da abartma canım sen de. Allah'tan tam vaktinde durdu araba."
Kız oldukça genç görünüyordu. Henüz tam oturmayan yüz hatlarıyla Asiye'yle yaşıt olmalıydı. Ancak ondan daha olgun da görünüyordu. Kucağında tuttuğu beyaz tüy yumağına tezat siyah şalı, üzerindeki yeşil feracesiyle fazla tatlı görünüyordu.
Arkamdan çalan kornayla kendime gelmiştim. Düşüncelerimin yönünün çok alakasızlaşmaya başlayınca bir istiğfar çekip arabayı tekrar çalıştırdım. Motor çalışmadan hemen önce kızın arabama bakıp söylendiğini duymuştum.
"Bu da bir saattir bekliyor. Deli midir nedir? Hayır,dümdüz yol . Ak git yaa!" Sonra sanki yalnızca kendisinin anladığı bir şaka yapmış gibi gülmüştü. Bu gülüş kısa bir süreliğine aklımı ele geçirmiş içimde çicekler açtırmıştı. İkinci bir kornaya gerek kalmadan gaza basıp ilerlediğimde kalbimdeki anlamsız çırpınışa karşı "hayrolsun" demiştim. Küçük bir kediye merhametiyle aklımı karıştıran kızdan uzaklaşmıştım.
O akşam Asiye'nin yanına oturduğu Kübra isimli sessiz kızı saatlerce dinlemek zorunda kalmıştım. Gününün bütün ayrıntılarını anlatmaya alışık olan kardeşim bu yaşından olgun davranan ve sessizliğiyle gözüne çarpan kızı bana o kadar çok anlatmıştı ki arkadaş olacaklarına emin olmuştum. Anlattıklarına göre zıt karakterli bu ikilinin çok da iyi anlaşacağından yine de şüpheliydim. Ancak bir hafta sonra aynı kızın hayatında tanıdığı en neşeli insan olduğunu söylediğinde ben de dünyanın en şaşkın insanı falan olmalıydım.
Bir hafta önce sessiz olduğu için yakındığı kızın yaptığı gevezelikleri anlatırken çok mutlu görünüyordu. O anlatırken kendimi gülmekten alamıyordum. Kübra ,kendisinin de söylediğine göre, yeni tanıştığı insanların yanında sessiz kalıp onları gözlemliyormuş. Böylece kime güvenip kiminle dost olacağına karar veriyor etrafında yalnızca gerçek dostluklar oluşturuyormuş. Etrafındakilere gerçekten güvendiğindeyse içindeki deliyi ortaya çıkarıyormuş. Deli derken kesinlikle abartmıyorum. O kız kesinlikle hayatınızda görüp görebileceğiniz en değişik insan.
Okul başladıktan bir ay sonra Asiye'yle beraber okula geldiğimizde ben arabayı park ederken kardeşim çoktan arabadan inmiş hızlıca fakültesine gitmişti. Ben staj yaptığım için okulla çok bir alakam yoktu. Ama o gün bir ders için hocayla görüşmem gerekiyordu. Arabadan inip kendi fakülteme doğru yavaşça yürümeye başlamıştım.
Tam o sırada karşıda otobuşten inmiş koşar adım ilerleyen kızı görmüştüm. Uzun siyah eteği, içe kıvırdığı mor kazağı ve üzerindeki montuyla bir ay önce gördüğüm kız olduğunu anladığımda duraksamıştım. Kolunda iki de bir düşen çantasını düzeltip Eczacılık fakültesinin önündeki kaldırımlara geçti. O sırada çalan telefonuyla dikkati dağıldı ve karşıdan gelen birine çarptı. Anlamsız bir şekilde onu tutabilecek gibi ileri atıldım. Oysa aramızda hayli mesafe vardı. Çarptığı kişi fakülteden çıkmıştı. Kirli sakalları gizlese de yakışıklı bir yüzü vardı.
Kendimi konuştuklarını duyabilecek kadar yaklaşmış bir halde buldum. İkisi birbirine bakıyordu ve bulunduğum yerden yüzlerini de görebiliyordum. Kız özür diledikten sonra çocuk sorun olmadığını ve ismini söylemiş ve sıkması için elini uzatmıştı. Kız "Kübra" dedi. Ama elini tutmak yerine başını hafifçe eğip selam verdi . Elini tutmamış bu olması nedensiz hoşuma gitmişti. Tekrar hızla okula yöneldiğinde söylediği ismi anımsadım. Yok artık. Bu kız bir aydır her gün dinlediğim Kübra olamazdı,değil mi?
Aklıma gelenlerle sırıttım. O kız Kübra'ydı ve ben her seferinde onda hayran olunacak daha fazla şey buluyordum. Dinine oldukça bağlıydı. Hayvanlara ve insanlara karşı merhametliydi. Yanlış olduğunu düşündüğü şeyleri söylemekten çekinmiyordu. Asiye'yle konuşurlarken pek çok konudaki fikirlerine şahit olmuştum. Konu ne olursa olsun düşüncelerini net bir şekilde karşısındakine açıklıyor , ona açıklanan fikirleri de dinliyordu.
Asiye pat diye bulunduğum odaya girdiğinde yine daldığımı fark edip hafifçe sıçradım. Bir elini beline koyup mavi gözlerini bana dikti. Diğer elindeki tahta kepçeyi kaldırıp sallamaya başladığında şaşkınlıkla ona baktım. Yemin ederim anneme gittikçe daha çok benziyor bu kız. Korkunç!
" Ezan okundu ezaaan! Kalk namazını kıl be! Yarım saattir mutfaktan izliyorum seni ne zaman kalkacak diye. Ama beyimizde tık yok. "
"Asiye şu kaşığı sallayıp durma kurban oluyum. Gözümün önüne annem geliyor yeminle." Tepkime kıkırdayıp kaşığı açıklıktan mutfak tezgahına bıraktı. Ev küçük olduğu için mutfak ve salonu sadece tezgah ayırıyordu. Daha sonra gelip karşımdaki tekli kotuğa oturdu. Gözlerini kısıp bana ve hâlâ elimde duran telefona baktı.
"Sen öyle telefona bakıp hülyalı hülyalı ne sırıtıyorsun? " Tam cevap vereceğim sırada tuhaf bir ses çıkarıp hızla ayağa kalktı.
"Hiii! Yoksa sen benim güzel arkadaşım Kübra'mı mı aldatıyorsun? Kim o seni güldüren yelloz? Çabuk adını ver yolacağım. Ya da kızın ne suçu var seni yolacağım. " Diyip üstüme atıldı. Neye uğradığımı şaşırıp üstüme atılan kardeşimi tutmaya çalıştım.
"Ne? Dur . Ahhh! Kızım dursana. Saçımmm. Saçımı bıraak. Aaaa ah! Acıyor kızım ısırmasana kolumu. Yanlış anladın yanlış. Asiyeee!" Belinden tutup karşıki koltuğa fırlattım. Bir süre sersemleyecek olmasından yararlanıp hemen ellerini bir elime alıp sabitledim. Bacaklarına da diğer elimle bastırdım.
"Kübra'yla mesajlarımı okuyordum. Dur artık." Söylediğimin şaşkınlığıyla gözlerini kocaman açtı.
"Ne dedin neee?" Güldüm.
"Duydun. Hem aldatmak ne ? Ben ondan başkasına bakabilir miyim? Gerçi onun benim varlığımdan haberi yok ama olsun." O arada kenara fırlayan ve neyse ki kırılmayan gözlüğünü gözüne yerleştirdi.
"Anlamadım. Senden haberi yok ama mesajlarınız var. O nasıl oluyor?" Tekrar saldırmayacağını anlayıp kendi koltuğuma oturdum. Her şeyi anlattım. Tabi arada hesabın adı için sitem etmeyi de ihmal etmedim. Sözlerimin yarısını çığlık atarak dinlemişti.
"Ayyyy! Şimdi siz mesajlaşıyor musunuz? Çok güzel yaa! Arkadaşım yengem olacak resmen. Ama helal olsun abi sana. Bir Kübra Karaca'nın gönlü kitaplardan geçer ve sen bunu mükemmel kullanıyorsun . " Diyerek elimi sıktı. Bu hareketlerine güldüm .
"Tabi erkek olduğuma bile inanmıyor ama neyse." Sitemime güldü.
"Aman ne abi. Aslına bakarsan bu daha iyi. Çünkü ben Kübra'yı tanıyorsam buna inandığı dakika sana engeli basar." Ofladım. Her ne kadar onu buna ikna etmeye çalışsam da erkek olduğumu düşünürse benimle konuşmazdı. Herhangi bir yanlış anlaşılmaya düşmemek için bu konuda fazla dikkat ediyordu.
"Neyse neyse. Kalk namazını kıl. Arkadaşımı da üzecek bir şey yapma valla kurşuna dizerim seni. " Başımla onu onaylayıp ayağa kalktım. Burnuma dolan kokuyla duraksadım.
"Ne konuyor?" Asiye de kokladı. Sonra birden ayağa fırladı.
"Eyvaaah! Yemek gitti. " Hemen mutfağın olduğu kısma koştu. Bu haline kahkaha attım. Yemek işini sırayla yapıyorduk. Bir gün o bir gün ben şeklinde. O yaptığında genelde aç kalıyorduk gerçi. Temizliği de ortak hallediyorduk. Çamaşır bende bulaşık ondaydı.
"Ne gülüyorsun yaa? Aç kaldık aç. Neyse ki Kübra'nın gitmeden önce yapıp dolaba koyduğu börekler duruyordu ." Söylediklerini duymamla hemen ortamdan kaçmaya çalıştım. Banyonun kapısını açıp içeri gireceğim sırada o eşsiz kükreme duyuldu.
"Abiiii! İnanamıyorum sana hepsini mı yedin yaa? Off! Sen gitsene yine askere. Safi zararsın bana yaa. Sen yokken ne güzel Kübra da ara sıra burada kalıyordu . Karnım doyuyordu en azından. " Söylenmesine gülüp abdestimi almaya geçtim.
---------
Bitti! Kestik!
Bu biraz geçiş bölümü gibi oldu. Erkek karakterimizi de biraz tanıyalım dedim. Onu sevin. Çünkü ben çok seviyorum ajjsjsj
Diğer bölüm çok gecikmez galiba.
Neyse ben kaçar. Daha evi temizleyeceğiz.
Kendinize iyi bakın. Seviliyorsunuz. 😘
Okur Yorumları | Yorum Ekle |