Başımın hemen yanındaki kola dişlerimi geçirip bir kez daha üstümdeki ağırlığı atmaya çalıştım. Tepemdekinden acılı bir ses gelirken sık nefesimin arasında güldüm.
"Allah ... Seni... Bildiği... Gibi ... Yapsıın!" Aldığım derin nefeslerle yaptığım isyanın hemen ardından kendimi yana doğru atıp nihayet üstümdeki bedenden kurtulmuştum. Hızla ayağa kalktım.
"Oğlum sen manyak mısın lan? Küçücük bir şeyim ben eziliyordum resmen altında . MANYAAK!" Fatih hiç utanmadan gülüp kolumdan tuttuğu gibi beni kendisine çekti.
Ağlayacağım ama artık yeter yaa!
Dengemi kaybedip kıymetlimin üzerine düştüğümde sinir ve acıyla hafif bir çığlık attım. Fatih'in tuttuğu kolumu yüzüme yaklaştırıp diğer elimle onun kolunu sıkıca tuttum. Dişlerimi bir kez daha koluna geçirdiğimde "ahh "diye bir nida döküldü dudaklarından. Kolumu hızlıca bıraktığında dişlerimin arasındaki eti serbest bıraktım ve Fatih'in üzerine atladım.
"Lan ben senden kurtulamayacak mıyım?" Derken bir yandan da karnına oturmuş omzuna yumruk atıyordum.
"Kurtulamayacaksın tabi kız . Ne sandın?" Diyip sırıttığında bu çocuğun dayak arsızı olduğuna ikna olmuştum. Başımı yukarı kaldırıp hırsla söylendim.
"Allah'ım çok değil bir tane aklı başında insan istiyorum yaa! Etrafımdakilerin alayı manyak. " Başımı eğip Fatih'in kollarını sıkıca tutmaya çalıştım. Karnına iyice yerleşip iyice eğildim. "Bana bak gobel. Valla bir gün çok pis elimde kalacan." Dedim kulağına doğru. Sonunda cırlamış da olabilirim. Çok takmayalım. Fatih bir elini kurtarıp yüzüme koydu. Başımı geri itti.
"Aman yüzümden uzak dur. Sonra ısırırsın falan . Kızlar bakmaz. " Söylediğiyle gülmek istesem de yüzümün tamamını kaplayan elle garip bir ses çıktı. Kafasını kaldırıp halimi gören Fatih'se kahkaha atmaya başladı.
"Lan - hahaha- yüzün- hahaha - elimin içinde kayboldu resmen." Gülerek konuşan kardeşime kötü kötü baktım. Tabi uzun parmakları arasından ne kadar belli oldu bilemem.
Beline bir çimdik atıp yüzümü ellerinden kurtardım. "Fatih seni boğarım. Oğlum kaç kere diyeceğim ben kısa değilim. Millet ,ki buna sen de dahilsin, çok uzun. "
"He ,aynen ondan cüce ." Ufak bir çığlık attım sinirden. Tam o sırada farkettim gülüşme seslerini.
"Sence kim alır?"annem.
"Ben oyumu Fatih'e veriyorum. Kübra'nın gücü yetmez. " Babam.
Konuşmalarını dinlerken bir yandan da hala Fatih'e vuruyordum. O da elimi tutmaya çalışıyordu.
"Sen öyle san. Senin kızın çirkef bir kere. Gücü yetmese bile çocuğu madara eder. "
"Var mısın iddiaya?" Ciddi olamazsınız.
"Varım lan.Nesine?" Ciddilermiş. Fatih'le göz göze geldik.
"Fatih alırsa akşama kuskus salatası yaparsın. "
"Tamam ama Kübra alırsa da sen çiğköfte yaparsın." Hass... Bu olmadı işte. Ben çiğköfte ,Fatih ise kuskus salatası isteyecekti. Dolayısıyla işler kızışmıştı.
Fatih sırıtıp beni kolumdan tuttuğu gibi yerimizi değiştirdi. Ellerimi sıkıca tutup bana vurmaya başladığında içimden küfrettim. Dayak yemenin en kötü haliydi bu. Kollarımı hareket ettirip kurtulmaya çalıştım. Ama benden yirmi santim uzun ve 15 kilo fazla olan küçük kardeşim buna izin vermedi. Bunun işe yaramayacağını anladığım an taktik değiştirdim. Isırmak da işe yaramazdı. Çimdik ihtimali çoktan elendi. Aklıma gelen fikirle sırıttım.
Fatih benim aksime ezilme ihtimalim olduğu için üstüme tam oturmamıştı. Dizlerinin üzerinde duruyordu daha çok. Bunun verdiği avantajla sırtımı hafifçe kaldırdım. Kıvırdığım dizimi sırtına geçirdiğimde bağırdı.
"Ananı avradını" sonunu getirmemesinin sebebi hem babamın oluşu hem de kendisinin hafız olacak oluşuydu. Sırtının acısıyla kendini yere attığında gülerek yanımdaki bedene uzandım.
"Senin bu kızın harbi manyak." Babam bunu dediğinde gülüşüm arttı.
"Ben sana dedim kızının çirkef olduğunu." Karnına koyduğum elimle Fatih'i gıdıklamaya başladım. Gülmeye başladığında ben de attığı tekmelerden kaçıyordum.
"Ben ikinizin ortak kızıyım. Bana üvey evlat muamelesi yapmayı keser misiniz? Kırılıyorum." İsyanıma gülmekle yetindiler. Gülmekten kıpkırmızı kesilen Fatih en sonunda pes etti.
"Ta- tamam. Hahahahah. Yet-eer. " Sırıtıp yattığım yerden kalktım.
"Aha da böyle malamat ederler adamı. Boyum kısa olabilir. Ama bir bu kadar da yerin altında var aslaan!" Büyük bir özgüvenle söylediklerime güldüler. Ayağa kalkıp kuş yuvasına dönen saçlarımın ucundaki tokayı çözdüm. Saclarımı topuz yapmaya başladım.O sırada da etrafa bakıyordum. Hala yerde yatan Fatih'i ayağımla dürtüp sordum.
"Lan biz ne ara mutfağa geldik. En son çocuk odasının önündeydik. "
"Bilmem. Sen kaçtığında ben kovaladım. Sonra da yuvarlanmaya başladıydık. Yuvarlana yuvarlana geldik herhalde. " Kalkması için elimi uzattım.
" Hee mantıklı." Elimi tutup çekince yanına düştüm. Bizim bu halimize tekrar kahkaha attılar. Ben de yorulduğum için kalkmak yerine Fatih'in yanına uzandım.
"Ee babuş çiğköfteyi yapıyon mu?" Dedim göz ucuyla babama bakmaya çalışırken.
"Sana ne kızım? Sanki sen yiyebilecek misin?" Diye bir tepki annemden geldiğinde başımı kaldırıp birkaç saniye yüzünü inceledim. Sonra boynum ağrıdığı için eski halime döndüm.
"Niye ki?"
"E benim balık hafızalı kızım . Senin öğlen otobüsün yok mu?" Annemin hatırlattığı gerçekle ağlamaklı sesler çıkardım.
"Ama neden beeen?"
Fatih yıkık halime güldü.
"Ben yiyeceğim ağla."
"Yoo sen de yiyemeyeceksin." Bu çıkışta babamdan gelmişti. Bu sefer sırıtan bendim.
"O niye yaa?"
"Oğlum sen kurstan ablanı uğurlamaya diye gelmedin mi? O gittikten sonra kursa döneceksin." Sabah namaza kalktığımızda Fatih gelmişti. Hocasından beni uğurlamak için izin almış beyefendi. Sanki ben onsuz gidemiyorum. Dersten kaçmak için yaptım demiyor da. Sonra anlamadığım bir şekilde kavgaya başlamıştık.
Babamın açıklamasıyla sağ kolumun üstünde dönüp babamlara göstermeden Fatih'e kapak yaptım. Sonra tekrar sırtımın üstüne yattım.
"Ee biz boşuna mı dövüştük şimdi?" Soruma cevap kapıdan giren abimden geldi.
"Salak siz zaten kavga ediyorsunuz. İddia işi sonradan ortaya çıktı." Bu insanlar haklı haklı konuşup benim sinirimi bozuyorlar. Help!
Abim yerde yatan bizim üstümüzden atlatıp masaya kuruldu. Onu görmezden gelip babam döndüm.
"Valla peder bey beni ilgilendirmez. Ben kazandım mı kazandım. Ödülü mü istiyorum."
"Ablam haklı ." Diye hemen savunmaya geçti Fatih. Az önce birbirimizi yememişiz gibi nasıl birlik oluyoruz oynat bakalım.
"Beni ilgilendirmez." Diyip önüne döndü babam.
"Ama babacığım." Diyerek sesimi incelttim. Duygu sömürüsü is loading.
"Ben taa Ankara'ya gideceğim. "
"Taa dediğin sadece iki saatlik yol." Abime ters bir bakış atıp devam ettim.
"Bilmem kaç hafta gelmeyeceğim. Yazık değil mi bana?"
"Ben de bir ay yokum." Diyerek Fatih de bana katıldı.
"Napıyım kızım ? Sabah sabah çiğköfte mı yoğuruyum?"
"Yok be reis. Ona gerek yok. Ama hayrına bir künefe ısmarlasan sevaba yetersin."
"He vallah." Oğlum sen de anca beni onaylıyorsun. Az sen de bir şey de bee.
"Kendi paran yok mu? Al tatlını ye." Boş boğaz abime kaşlarımı çattım.
"Baba parası yemek daha çok sarıyor biliyün mü? Ama istiyorsan sen de bir zurna dürüm ısmarlayabilirsin. Asla hayır demem."
"Fırsatçı." Söylenmesiyle güldüm. Şimdi söylense de ısmarlayacağını çok iyi biliyordum. Abimin zayıf noktası bendim ve bana asla kıyamıyordu. Saçmalamayın tabi ki bunu dibine kadar kullanıyorum.
"Ismarlarlar. Hadi kalkın da kahvaltımızı yapalım." Annemin talimatıyla ikimizde kalktık. Tam bu sırada mutfağa üzerinde beyaz atletiyle Kuzey girdi.
"Hayırdır lan? Emekliliğini erken mi verdin? Niye dayılar gibi atletle dolanıyorsun evin içinde?"
"He abi ondan."diye uykulu sesiyle cevap verdi. Uyumak yerine üçe kadar oyun oynarsan böyle olur işte.
Ben de dörde kadar kitap okumuştum ama şuan konu bu değil.
Ayağa kalktığım gibi önüme gelen saçımı geri ittim. Bu sırada farkettiğim şeyle duraksadım. Türbentim nerede lan benim?
( Yazar notu; daha önce söyledim mi bilmiyorum. Ama söylememiş olma ihtimalim yüksek. Bunu daha yeni söylediğim için bana çok sövmeyin. Kübra tesettürlü arkadaşlar ve evde de o şekilde rahat ettiği için türbentle dolaşıyor. Ama bunun nedeni kesinlikle haram olması falan değil. Sadece ansızın biri geldiğinde falan türbent arayamayacak kadar üşengeç ve bu şekilde rahat ediyor.
Bana küfretmemenizi rica ediyor. Kaldığımız yerden devam ediyorum .)
Oflayıp mutfaktan çıktım. Çayları doldurmaya kalkan annemse arkamdan seslendi.
"Nereye kız?" Şimdi kocaya diyip milleti şoka sokmak vardı da bir taraflarım yemedi.
"Türbentimi bulacağım. " Türbentimi asla girmediğimden emin olduğum oturma odasında bulmuştum. Lan kim getirdi bunu buraya? Tövbe estağfurullah. Aklıma gelenlerden korktum ben kaçıyorum.
Psikopat saçmalamasan mı gülüm? Bana ne o zaman eğlenceli olmaz.
Türbentimi takıp tekrar mutfağa döndüm. Acıktım bee! İçimde kükreyen psikopatı dinleyip hemen çayımı da doldurup masaya kuruldum. Masada ara sıra muhabbet dönse de yemek daha çok ilgimi çektiği için dinlemedim. Yeterince doyduğuma karar verince geriye yaslandım. Bir kaç dakikadır sadece elinde telefonuyla oynayan abim kalktı.
"Cümleten afiyet olsun" diyip balkona çıktı. Sigara içecek bok içesice.
Fatih de kalkıp oturma odasına gitti. Fırsatı varken kesin telefon oynayacaktı. Kursta izin verilmiyordu.
Sofrada dört kişi kaldığımızda babam ortaya bir soru attı.
"Kuş mu alsak? Ankara'dan ucuza satan birini buldum."
"Hayatta olmaz. Evi berbat ediyor." Annem direkt düşünmeden reddetti. Kadın haklı.
"Bence de güzel olur. Hatta papağan alalım konuşsun." Dedim. Nasılsa gidiyorum evi ben temizlemeyeceğim diye konuş bakalım. Ehehe.
"Sen sus kız . Sen evde bile yoksun. "
"Sana ne lan." Kuzey beni takmadan babama döndü.
"Baba boşver sen kuşu. O parayı bana ver ben olurum sana kuş." Dediği şeyle göz devirdim.
"Saçma salak konuşma. Sen nasıl kuş olacaksın? Senden olsa olsa ayı olur. " Sırıtarak söylediklerimle Kuzey bana vurmak için uzandı. Ancak masanın diğer ucundan uzanamadığı için rahattım. Ona dil çıkardığım sırada kafama hafif bir tokat indi.
"Kaç kere dedim ben size birbirinize hakaret etmeyin diye ." Kuzey kenardan bana oh olsun işareti yapıyordu.
"Amaan be anacım. Bizim sevgi dilimiz o. Hem haksız mıyım?"
"Doğru söyleyeni 9 köyden kovarlarmış boşver." Babamın söyledikleriyle bu sefer Kuzey'e kapak yapan bendim. Yüzünü buruşturup babama döndü. Sağ elinin işaret parmağını kalbinin üzerine koydu.
"Al kırdın kırdıın. " Onun bu haline kahkaha attım.
"Ee alıyok mu?" Senin bu ağız tam olarak nerenin? Ne bileyim? Aklıma ne gelirse öyle konuşuyorum. Manyak. Teveccühünüz.
"Diyorum ya ne gerek var ben olurum kuş. "
"Ol lan. Nasıl oluyorsun bakalım." Bu dediğime sırıtıp taklide başladı.
"Cicikuş. Cicikuş." Sesini boğazdan çıkarıyordu ve garip bir şekilde muhabbet kuşu gibi çıkıyordu sesi. Ağzım şaşkınlıkla açılırken annemle babama baktım. Onların da benden farkı yoktu.
"Aaşkım. Cicikuş."
"Deli lan bu." Dedim bir yandan da gülerken. Şoktan çıkan annemler de gülüyorlardı. Gülüşümüze bakıp sırıtan Kuzey sandalyenin üzerinde kalkıp kuş gibi tünediğinden bende filmler kopmuştu.
Şuanki manzarayı anlatıyorum. Gülmekten kıpkırmızıya dönen üç kişi ve bir adet kendini kuş sanıp sandalyenin tepesine tüneyen 87 kilo, 176 boyuyla 18 yaşında sarı bir ergen. Welcome to Karaca family .
"Babacık babacık aşkıım." Nasıl çıkardığını asla anlamadığım sesiyle Kuzey hala devam ediyordu. Hatta kuşların sık sık yaptığı gibi başını ileri doğru hareket ettiriyordu.
Daha sonra sanki kanatlanır gibi yapıp masanın altına girdi.
"Lan -hahahahah- oğlum- hahahha-ne arıyon orda? " Gülüşlerimin arasında sorduğum soru asla önemsenmemişti. Kuzey bir süre sessizce masanın altında kalıp masanın diğer ucuna yani babama doğru ilerledi. Birden olduğu yerden bağırarak çıktığında babam neredeyse sandalyeden düşüyordu.
"Babacıık"
"Ananı avradını " babamın ani tepkisiyle ben artık dövünerek gülme seviyesine geçmiştim. Kuzey babamın etrafında babacık diyerek dönmeye başladı. Arada aşkım ve cicikuş da diyordu.
"Şuna bak ayin düzenliyor sanki gevşek." Söylenmemi Kuzey yine ve yine takmadı.
"Yeter bu kadar geç otur artık yerine." Annemin sözüyle sustu.Babamın başında birden durup masum gözlerle bakmaya başladı.
"Bir kere öpeyim mı be reis." Babam başını iki yana salladı. Öpülmeyi sevmiyordu.
"O zaman devam. Babacııık. Aşkım." Tekrar başlamasıyla elimi alnıma vurdum.
"İzin ver öpsün yoksa susmayacak bu." Annemin isyanıyla seytanice sırıttı. Yanağını uzatan babamı öpüp konuştu.
"Evet . Benden bu kadar. Bir sonraki gösteriye kadar kendinize iyi bakın." Onun gitmesiyle ben bir süre daha gülmüştüm. Annemle babam da çay içmeye oturma odasında devam etme kararı almış ve gitmişlerdi.
Gülmem nihayet durunca etrafa bir göz attım. Masayı toplayıp bulaşıkları da yıkamam gerekiyordu. Annem ben gideceğim için iki tepsi börek ve 3 tepsi de poğaça yapmıştı. İkisinin de yalnızca birer tepsisini götürecektim. Yurtta kızlarla beraber nasıl gömeceğimizi düşünüp sırıttım. Ancak şimdi bunlardan çıkan bulaşığı yıkamak bana düşüyordu. Kaderime razı olup telefonumdan bir şarkı açtım. Bugün Türkçülük atağı geçirdiğime emin olunca Şahlanış Marşı'nı açtım.
(Reklam arası: şahlanış marşı diyince aklıma geldi. Sizi askeri kurgum olan Ebe Sobe'ye de beklerim. )
Bir yandan şarkıya eşlik ederken bir yandan da işimi yapıyordum. Önce masayı toplayıp kahvaltılıkları yerine yerleştirdim. Daha sonra artanları, börek ve poğaçaları teker teker saklama kaplarına koydum. Bulaşıklara girişeceğim sıra içeri Fatih girdi. Onun en sevdiği şarkı çalıyordu. Bursa Harekat. Şarkıyı en başa alıp tekrar başlattım. Fatih de o sıra su içiyordu. Önüne geçip şarkıyı söylemeye başladım. Evet, ezbere biliyorum.
"Vatan uğruna, can alıp
Can verenlerin şerefine
Atış serbest
Dağlara gel
Ölümünü deli gibi isteyen PÖH'lere kan ver hadi" elindeki bardağı bırakıp o devraldı sözü.
"Ve de solmuş suratına tolyom balyoz
Ringdeki aslan Vahapo gibi"
"Afrin Dağları ardına düştük
Postal bağlayıp bela ile eğlen" ben .
"Elinde M4, belinde hançer
Alnından öpüpte ölümle evlen"
"Haini, soysuzu, piçleri
Gabar'da kurşuna dizdireceğiz
Bir de fistan yetmemiş kahpenin bebesine
Baharda tangayı giydireceğiz
Hepsine haddini bildireceğiz" beraber söylemeye başladık.
"Bu da şehidimin üstüne yemin olsun
Bir gece ansızın operasyonda
JÖH'lere mezarını diktireceğiz
Allah der ve de durmak bilmez
Besmele çekilir operasyonda
Korku nedir ki açlık tanımaz
Komando belirir promosyonda
Basılır kampın alınır kellen
Ulan Eyvah bile diyemezsin
Yersin göğsüne MPT'yi
Nerden geldi bilemezsin
Altay tankları dağları delsin
Türk'ün dilinde savaş türküsü
Şafağına baskın bağıran bizler
Yaşasın ırkımın Turan Ülküsü
Bulutlu Kato'nun bozkurtları
Miras atadan kanlı süngüsü
Şafağına baskın bağıran bizler
Yaşasın ırkımın Turan Ülküsü
Elimde Bora, hedefte heval
Kan kokacak yine Bestlerdereler
Gönlümde Allah bu dilimde vatan
Üstün olur mu lan fistan bereden
Şafakta böğrüne soğuk bir mermi
Yürüdüğün yoldan döneceksin
Bir söz var ya bilirsin heval
Kaçma yavrum öleceksin"
"Vatan, ne Türkiye'dir Türklere
Ne Türkistan
Vatan, büyük ve müebbet bir ülkedir
Türklere Turan" Fatih söylemişti.
Biten şarkıyla sırıttık. Daha sonra Fatih geldiği gibi giderken ben de işime döndüm. Bulaşıkları akıtıp makinaya dizdim. Kalanları da elimde yıkadığımda yalnızca çöpleri atmak kalmıştı. Bir köşede topladığım çöpleri elime alım balkona çıktım. Abim hala buradaydı. Götün de mi donmadı be? Donduysa bile hissetmemiştir çünkü şuan oyun oynuyordu telefonundan.
Çöpleri attıktan sonra balkondan çıkacakken abimin sesiyle durdum.
"Kübra!"
"He" ağzımdan istemsiz şekilde çıkmıştı.
"Bir sorun yok dimi? Bir şey yapan falan?" Ne sorduğunu kısa bir süre sorguladıktan sonra jeton düşmüştü. Beni rahatsız eden olup olmadığını soruyordu. Her gün haberlerde gördüklerimizle endişelenmesi normaldi. Tebessüm edip cevap verdim.
"Yok abi merak etme. "Bir süre yüzümü inceleyip doğru söylediğime karar verince önüne döndü. Çıkmak için hareketlendiğimde tekrar seslendi. Bir sal gidelim ya.
"Peki şeyy..." Şey ne olum? Kendine gel karizman sarsılıyor. Kaşlarımı çattım.
"Biri var mı?" Ne sorduğunu anlamıştım. Ama anlamazlıktan geldim.
"Çok kişi var ." Sonuçta Ankara kalabalık bir şehir. Dediğimle kaşlarını çatan bu sefer o oldu. Haline güldüm. İyi güldük ,ağlamasak bari.
"Ankara kalabalık bir şehir abicim ondan bahsediyorum."
"He ben de diyorum. Tövbe estağfurullah." Adamı korkudan imana getirdik. Helal lan bize.
"Kızım ondan mı bahsediyorum ben? " Diyip sustu.
"Neden bahsettiğini biliyorum da abicim inanasım gelmedi." Biz bu kadar medeni bir aile değiliz kendine gel Barış Karaca.
"Ee var mı yani?" Var desen kalpten gidecek gibi bakıyor.
Aklıma nedensiz şekilde Kitap Aşkım gelirken başımı iki yana salladım.
"Yok be abi. Bize kim bakar?" Gülerek dediklerimle kaşlarını kaldırdı.
"Emin misin?"
"Abi olsa bilirim herhalde dimi?tövbe tövbe " rahatlamış şekilde nefesini dışarı verdi.
"Anneme babama söylemek istemeye bilirsin anlarım . Ama bana ne olursa olsun söyle tamam mı? Ben onu illa ki birinden duyarım çünkü. Bak biri olur da bana söylemezsen..." Bir süre durup düşündü.
"Hiçbir şey yapmam dövmem de. Ama çok pis küserim. Ona göre." Yaa sen bize kıyamıyor musun? Sen ponçik misin sen? Herkese aslan bize kedi misin?
"Merak etme abicim. Senin cinsin mümkünse uzun bir süre daha benden uzak Allah'a yakın olsunlar."
"İyi ,öyle olsun bakalım." Sonunda söyleyecek bir şeyi kalmadığını anlayınca daha önce farketmediğim ama abimin yanında duran çay bardağını aldım. Çıkarken bir yandan da söyleniyordum.
"Şu bardağı madem getiriyorsun balkona geri de götür ya. Sonra kalıyor orada. Balkona annem ya da ben çıkacağız da göreceğiz de ohoo... Kaç tane bardak kırıldı senin şu huyun yüzünden. Kuşlar çarpıp düşürüyorlar işte." Çıkıp kapıyı kapatırken konuştu.
"Sus kız köle. Sana ne benim çay zevkimden?" Lan daha az önce tatlı tatlı konuşuyordun manyak. Bari aradan beş dakika geçseydi.
Son bardağı da yerleştirip valizime kalan eksikleri koymak için odaya geçtim. Valizimi çoktan hazırlamıştım. Dolabı açıp bakınmaya başladım. Otlakçılık zamanı en sevdiğim.
Babamın aldığı ama giymeyi sevmediği oduncu gömleklerinden birini aldım. Daha sonra Kuzey'e küçük gelen ama benim zorlasam tunik olarak bile giyebileceğim sweati de kenara koydum. Annemin bel kısmı lastikli olduğu için her bedene olan kiremit rengi eteğini ve aynı renk kemeri de ekledim. Fatih'in uzun zamandır üzerinde hayvan figürü olduğu ve üstünde bu varken namaz kılamadığı tişörtü de aldım. Kuzey'in ona yakışmayan krem sweatshirtünü ve annemin yeni aldığı siyah eşarbı da, ve en son abimin kısmına geçtim. Diğerlerinin aksine abim istediğimi almama izin verdiği için daha rahattım.
Ben ne alacağıma karar vermeye çalışırken içeri annem geldi.
"N'apıyorsun kız sen burada?"
"Hiç . Götüreceklerimi ayarlıyordum." Kenara ayırdıklarıma şöyle bir baktı.
"Kız Allah'ın delisi . Burada senin olan hiçbir şey yok."
"Yoo artık hepsi benim" derken sırıtıyordum. Gözüme kestirdiğim kazağı uzanıp aldım.
"Allah seni bildiği gibi yapsın emi Kübra. Ben bu eşarbı daha yeni aldım. Düğünde takacağım. "
"Kimin düğünü kız?"
"Cemal'in." Dediğiyle şaşırdım. Cemal babaannemin üvey yiğeninin kızının küçük oğluydu.
"Kız onun elinden kaçırdığı kızı almamışlar mıydı? Kız 18 inden küçükmüş diye duyduydum." Annem yatağın üzerine oturdu. Ben de bir gömlek daha aldım. Az önceki kazakla kombinleyecektim bunu.
"Kız 18 e girince tekrar kaçırdı. Kızın ailesi de bari telli duvaklı gelin olarak çıksın diyince ." Anladım manasında başımı salladım. O sırada gördüğüm parfümü kokluyordum. Odaya babam girdi.
"Napıyorsunuz?" Deyip bana yaklaştı.
"Hiç karın dedikodu yapıyordu."
"Sanki sen yapmadın. Şuna bak."
"Ya anneciğim ben sadece bir soru sordu-ahhh" sözümü kesen babamın yanağımı ısırması olmuştu. Dişlerini çok geçirmeden geri çekilip sonra da ısırdığı yeri öptü.
"Ya baba acıdıı!" İsyanıma güldü.
"Ben de seni öpeceğim." Dediğimde başını iki yana sallayıp doğruldu. Ulaşamamam için başını da yukarı kaldırdı. Baba 1.74 lük boyunla hava atamazsın ya.
Bir süre uğraşsam da uzanamayınca B planına geçtim. Kolumu boynuna dolayıp yerimde zıpladım. Boynundan aldığım destekle yükseldiğimde yanağına dudaklarımı bastırdım. Hemen ardından tekrar ayaklarım yerle buluştu.
"Zafer,benim. "
"Helal olsun valla. Yine allem edip kallem edip yaptın yapacağını cadı."
"Tabi kız anam. Sen kızını ne sandın?" Hepimiz güldüğümüzde ayırdıklarımı da valize yerleştirdim.
İşim bitince oturma odasına geçip odada kimse olmamasının rahatlığıyla koltuğa uzandım. Ayaklarımı koltuğun tepesine doğru uzatıp iyice yayıldım. Mükemmel pozisyonu bulduğuma ikna olunca telefonu elime aldım.
Bildirim gelmiş olan uygulamaya tıkladım. Terzi'nin bir bölümüne yorum gelmişti.
@kitapaskim: çıkma teklifi edeyim derken restoran yakmak nerden baksan 10/10 hareket
↪️ @kuslarinevsahibi : nereden baksan?
↪️@kitapaskim: ben de onu soruyorum nereden baksan???
↪️@kuslarinevsahibi: okurlarımı da karakterlerini de nasıl kendim gibi manyak ediyorum oynat bakalım
Yorumlar kısmından çıkıp özel mesaj bölümüne girdim.
@kitapaskim: İstanbul Hatırası'na başladım
- Ama anlatılan yerleri haritada bulmaya çalışırken konuya odaklanamıyorum
-Bu normal mi ? Yoksa ben mi fazla dikkatsizim
-Ben oyumu ikinci şıkka veriyorum
-Ne saçmaladım bee(gönderilmedi)
-Hey!
-Cevap verecek misin?
-Hani sen uygulamadan çıkmıyordun?
@kuslarinevsahibi: bugün Ankara'ya dönüyorum telaştan hiç bakmadım buraya
-Ayrıca evet normal
- Ben de okumaya başladığımda bulacağım diye uğraşıp duruyordum
-Sonra vazgeçip öylece okudum
-Some üşengeçlik problems
-Ama sen yapma tabi ipucu sonuçta onlar da
@kitapaskim: Ankara'ya dönüyorum derken ?
-Zaten buralı değil miydin?
-Allah'ım inşallah çarpılmam bir gün(gönderilmedi)
@kuslarinevsahibi: ulan o kadar şey yazdım yine gittin en alakasız yere takıldın ya
-pes artık sarışın
@kitapaskim: sarışın olmadığımı söylemiştim
-Ayrıca soruma cevap alamadım
@kuslarinevsahibi: Ben de aptalsın yani demiştim ajjajsjsj
-Ayrıca hayır Ankara'lı değilim yalnızca üniyi orada okuyorum
@kitapaskim: hmm anladım
@kuslarinevsahibi: sen hangi bölümü okuyorsun peki?
-lan!
-bir dakika
-sen kaç yaşındasın ki?
-ay düşünsene bir de 13 yaşında veletle konuşuyormuşum
@kitapaskim: abla ayıp oluyor ama velet falan
@kuslarinevsahibi: hasss...
-hemen engellendi koçum hemen engellendin
@kitapaskim: ajjajsjsj
@kuslarinevsahibi: şaka bir yana da harbi kaç yaşındasın sen?
@kitapaskim: 22 yaşında yeni mezun bir avukatım ben
@kuslarinevsahibi: oha çok havalı
-şimdi sana iki şey soracağım hazır mısın Tahir efendi?
@kitapaskim: bir dakika şuan şoka girdim
-ilk defa çakma olduğumu iddia etmeden ya da aptal demeden adımı söyledin
-fotoğrafını çekip çerçeveletmeye gidiyorum
-Bb
@kuslarinevsahibi: Lan ajjsjsjjsksjsjsj
-olum bir şey söyledik abartma lan
-erkek olduğuna kendimi ikna etmeye çalışıyorum işte
-ayrıca dur bu mevzu çok önemli
-ona göre senle arkadaşlığımızı devam ettircez
@kitapaskim: arkadaş demeyeydin iyiydi(gönderilmedi)
-Tamam susuyorum
-Sizi dinliyorum hanımefendi nedir bu önemli mevzu?
@kuslarinevsahibi: ilk olarak kitaplarım için kafaka takılan bir kaç yasal yer var
-onları sana sorsam cevaplar mısın?
@kitapaskim: Google dan da bulabilirsin aslında ama
@kuslarinevsahibi: üşeniyorum ona yaa
@kitapaskim: tamam o zaman sorarsın kafana takıldığında
-sanki aklına bir şey takılsın da biraz olsun konuşalım diye gece gündüz dua etmeyecek gibi nasıl da cool cool cevap veriyorum(gönderilmedi)
@kuslarinevsahibi: heh iyi
-ikinci olarak cinayet işlesem beni savunur musun?
@kitapaskim: parasını verirsen neden olmasın ajjssjjsk
@kuslarinevsahibi: gülme yaa ben ciddiyim
-ona göre öldüreceğim
@kitapaskim: ovvv
-sakin ol şampiyon
-kimi kesiyoruz
@kuslarinevsahibi: tabi ki kitaplığımı karıştırıp hepsinin sırasını bozan
-ikisinin kapağına zarar verip,
-üçünün de nasıl olduğunu asla anlamadığım şekilde sayfalarını yırtan MİSAFİR ÇOCUĞUNU
@kitapaskim: anlıyorum
-ortada kesinlikle ağır tahrik var
-yaşı kaç çocuğun?
@kuslarinevsahibi: ON BEŞŞ!!!
@kitapaskim: yuh yaşı da bayağı var niye böyle bir şey yapmış?
@kuslarinevsahibi: ne biliyim ben
-şimdi soruma cevap alayım
@kitapaskim: yani tahrik var, iyi hal indirimi falan derken baya indirim alırız
-ama yine de en az 7-8 yıl yatarsın
@kuslarinevsahibi: ay yok gencliğimin baharını bu salak yüzünden hapislerde geçiremem
@kitapaskim: ee vaz mı geçtik şimdi?
@kuslarinevsahibi: hayır
-o intikam alınacak bu yüzden öldürüp yurt dışına kaçacağım
@kitapaskim: kaçak pasaport ayarlarız
@kuslarinevsahibi: sahalarda görmek istediğimiz hareketler bunlar
-ama bir dakika lan ben adam öldüremem
@kitapaskim: niye günah olduğu mu aklına geldi?
@kuslarinevsahibi: ha yok
-yani o da var da ondan değil
-kankamsız katil olamam
@kitapaskim: anlıyorum..m
@kuslarinevsahibi: lan benim gibi söyledi ruh ikizim resmen ajjsjsjs(gönderilmedi)
-hiç öyle şey yapma valla bu çok önemli bir konu
-biz beraber katil olup sonra bir kaç sene yurtdışına kaçıp yakalanınca da tımarhanede oda arkadaşı olacağız
@kitapaskim: ha yakalanma kısmına kadar hesapladınız yani
-diğer kısımları bilemem ama tımarhane işini kesinlikle yapın derim
@kuslarinevsahibi: ayyy dimi?
-bence de biz iki muhteşem deli olarak bu normal insanlar arasında harcanıyoruz
-ben kankamı özledim yaa
-ne zamandır yazışmıyoruz
@kitapaskim: ajajssjsj kesinlikle harcanıyorsun
-ne zamandır yazışmıyorsunuz?
@kuslarinevsahibi: tamı tamına 5 saat 17 dakikadır
-sen sormadan söyleyim tek tek saymadım sadece ufak bir matematik hesabı yaptım
@kitapaskim: ben seni gördüğüm nadir dakikaları sayarken senin kankanla konuşmadığınız dakikaları hesaplaman...(Gönderilmedi)
-ne alaka tabi ki Fatma'yı kıskanmadım(gönderilmedi)
-anlıyorum...
@kuslarinevsahibi: şuan ne anladın Yurdagül ne anladın diye bağırasım geldi
-neyse
-ben kankama gidiyorum
@kitapaskim: dur nereye biraz daha konuşsaydık
-daha sana kitabın karakterleri hakkındaki fikirlerini anlatacaktım
-gittin mı hemen be
-ah ne zalımın kızı nasıl da maymun ettin beni elinde(gönderilmedi)
-off
-ben de sap gibi kaldım burda gidiyim bari
-iyi yolculuklar şimdiden
-güzelim(gönderilmedi)
-ulan sana söz birgün bu yazıp da gönderemediklerimin hepsini göndereceğim (gönderilmedi)
Çoktan sohbetten çıkmış WhatsApp a girmiştim. Biricik Zorbam yazısının üzerine tıklayıp mesaj yazdım.
Siz: napıyon iki gözümün çiçeaaa
Bir süre bekleyip mesaj gelmeyince çıktım. Bu sırada Fatih gelip terminale gitmek için çıkacağımızı haber verdi. Üzerime bir siyah çiçekli bir elbise geçirip başıma siyah rahat bir eşarp yaptım. Üzerime de siyah hırkamı geçirdiğimde 15 dakika içinde hazırdım. En büyük yeteneğin hızlı hazırlanmak olabilir.
Kapının önünde bütün aile toplandığımızı gördüğümde kaşlarım çatıldı. Beni terminale babam bırakacaktı. Sorarcasına Fatih'e. Baktığımda omuz silkip cevap verdi.
"Önce abim çiğköfte ısmarlayacak sonra da babam künefe." Anladım manasında kafamı salladım ve benim valizleri de alıp çıktık.
Yeme içme faslı bittikten sonra terminale geçtik. Vedalaştıktan sonra otobüse binip koltuğuma yerleştim. Babam hala muavinle valiz hakkında tartışıyordu. Nihayet bütün yolcular binip otobüs hareket etmeye başlayınca eşarbımın önünü açıp bir ucunu omzuma doğru attım. Daha sonra telefonumu çıkardım. Sosyal medyada dolanırken Instagram'dan gelen bildirimle gözlerim kocaman açıldı. Hass... Noluyor lan?!
@Kuslarinevsahibi - kitapaskim adlı kullanıcı seni takip etmeye başladı
-------
Bitti! Kestik!
Uzun ama eğlenceli bir bölüm oldu. Nasıl buldunuz?
Kübra'nın ailesiyle yaşadıklarının birebir gerçek hayattan esinlenildiğini belirtmek isterim. Evet, muhabbet kuşu sahnesi de dahil :) Ailecek psikopat olduğumuzu düşünüyorum şahsen.
Neyse çok da uzatmayalım. Size bir haber verip uyumaya gideceğim.
MÜJDEE! Bir sonraki bölümün birazı Tahir'den olacak.
Kendinize iyi bakın. Seviliyorsunuz 😘
Okur Yorumları | Yorum Ekle |